27 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Sosyologlardan CHP'li Ekrem İmamoğlu'na protesto! "Yapmayacağınız vaadinize bizi neden malzeme yaptınız?"

dünya sosyologlar derneği, dusoder, vaad, ekrem imamoğlu, yerine getirmedi, ibb, saraçhane parkı, dünya sosyologlar derneği başkanı necdet topçu, her mahalleye 2 sosyolog

3 yıl önce

İzmir'de depremzedelere dağıtılan yardım malzemelerini sattığı iddiasıyla yakalanan zanlı tutuklandı

İzmir’in Seferihisar açıklarında meydana gelen depremin ardından enkaz bölgelerinde dağıtılan yiyecek ve içecekleri alıp, satmaya çalıştığı iddiasıyla gözaltına alınan Yavuz Şimşek, sevk edildiği adliyede tutuklandı

2 yıl önce

İBB'nin durmuş inşaatı mühürlemesine İlim Yayma Vakfı'ndan tepki: Siyasi malzeme haline dönüştürüldü

İlim Yayma Vakfı tarafından yapılan yurt binasının Süleymaniye Camii'nin siluetini kapatması tartışmalara neden oldu. Tartışmaların ardından İlim Yayma Vakfı bir açıklamada bulunarak inşaatın durdurulduğunu belirtti. İBB ekipleri ise inşaatın durdurulmasına rağmen binayı mühürledi. "DURMUŞ BİR İNŞAATIN MÜHÜRLENMİŞ OLMASINI KAMUOYUNUN TAKDİRİNE BIRAKIYORUM" İlim Yayma Vakfı Başkan Vekili Nurettin Alan, inşaatın durdurulduğunu vurgulayarak, "Konu sosyal medyada yayıldıktan sonra iki kez açıklama yaptık. Açıklamada, 'inşaatın Süleymaniye silüetine hiçbir şekilde zarar vermemesi gerektiğini kabul ediyoruz' diye belirttik. Sosyal medyadaki tepkileri anlayışla karşıladığımızı belirtmiş, inşaatı durdurduğumuzu söylemiştik. Açıklamalarımızı yaptıktan sonra inşaatı durdurduk. Hal böyleyken durmuş bir inşaatın mühürlenmiş olmasını kamuoyunun takdirine bırakıyoruz. Öte yandan biz bir vakıfız. Çalışmalarımızı vakfımızın amaçları doğrultusunda yapıyoruz. Hiçbir şekilde siyasi polemiklerin tarafı olmayacağız. Süleymaniye konusunda hassasiyet gösteren bütün vatandaşlarımızla aynı hassasiyeti gösteriyoruz. Bizi uyaran vatandaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Bizim inşaatımızın gölgesi dahi Süleymaniye'nin üstüne düşmeyecek. İnşaatı zaten durdurmuş ve kurulların alacağı karara uyacağımızı söylemiştik. Bunun bir siyasi malzeme haline dönüştürülmesi en istemediğimiz şeydi. Bundan sonra biz bu konuda açıklama yapmayacağız. Vakfımızın inşaatı ile ilgili mimari açıdan çalışmaları yapacağız ve Süleymaniye'nin kubbelerinden görünen görüntüleri ortadan kaldırmış olacağız" diye konuştu. "SÜLEYMANİYE'NİN KUBBELERİNİ AŞAN BİR BİNA OLMAYACAK" İnşaatın Süleymaniye Camii'nin manzarasını kapatmayacağını belirten Alan, "Orası bize yurt yapmak şartıyla bağışlanmış bir yer yurt yapılsa dahi hiçbir şekilde Süleymaniye'nin kubbelerini aşan bir bina olmayacak. Hiç kimse Süleymaniye'nin bahçesinden baktığında o görüntüyü görmeyecek. Biz onunla ilgili projemize ilgili kurulların kararları doğrultusunda hareket edeceğiz. Süleymaniye'de tek bir bina yok, orayı çerçeveleyen onlarca bina var. Kamuoyunun Süleymaniye'yi tartışması gerektiğini düşünüyoruz" şeklinde konuştu.

2 yıl önce

AB ülkeleri, Rusya'nın saldırısı sonrası yardım talep eden Ukrayna'ya yardım malzemeleri göndermeye başladı

AB Komisyonundan yapılan açıklamada, Ukrayna hükümetinin sivil koruma yardımı talep ettiği, AB'nin bu kapsamda çeşitli malzemeleri göndermeye başladığı bildirildi. Gönderilenler arasında ilk yardım kitleri, koruyucu kıyafetler, çadırlar, itfaiye ekipmanları, jeneratörler ve su pompaları bulunduğu belirtildi. İki milyon parçadan oluşan yardımlar Slovenya, Romanya, Fransa, İzlanda, Avusturya, Hırvatistan, Almanya, İtalya, Litvanya, İspanya, Danimarka ve İsveç tarafından sağlanıyor. AB Komisyonu ayrıca Ukrayna'daki çatışmadan kaçan kişilerin korunması konusunda üye ülkeler ve Ukrayna'nın komşularıyla görüşmeler içinde olduğunu bildirdi. AB Komisyonunun Kriz Yönetiminden Sorumlu Üyesi Janez Lenarcic'in bu kapsamda Ukrayna'ya komşu ülkeler Romanya, Polonya, Macaristan ve Moldova'nın yetkilileriyle görüşmeler yaptığı kaydedildi. Bunun yanı sıra Moldova'nın AB Sivil Koruma Mekanizmasını harekete geçirerek göç yönetimi konusunda yardım talep ettiği belirtildi. Lenarcic, "Böyle bir zamanda Ukrayna'yı yalnız bırakmamak için elimizden gelen her şeyi yapacağız. Aynı zamanda ülkelerini terk etmek zorunda kalan Ukraynalılara koruma sağlanmasında destek vermek için komşu ülkelerle iş birliği içinde çalışıyoruz." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Son iki yılda 160 ülke ve 12 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteğinde bulunduk. Bugüne kadar 19 ülkeye 6,3 milyon doz aşı hibesi yaptık."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Uluslararası kuruluşlar, salgın döneminde iyi bir intiham veremedi. Bizi birbirimize yakınlaştırması gereken bu salgın tam tersine toplumlar arasındaki durumu kötü hale getirdi. Dayanışmanın gücüne inanarak ilk günden itibaren elimizdeki imkanları tüm insanlığın hizmetine sunduk. Bugüne kadar 19 ülkeye 6,3 milyon doz aşı hibesi yaptık. İstanbul'da düzenlediğimiz 3. Afrika Ortalık Zirvesi'nde Afrika'ya 15 milyon doz aşı yardımı yapacağımızı açıkladım. 11 Afrika ülkesine toplam 4 milyon 870 bin doz aşı hibe ettik. Aşı hibemizi ve tıbbı malzeme desteğimizi devam ettireceğiz. Son asrın en büyük sağlık krizi olarak nitelendiren salgının tüm ülkeler için bir nefis muhakemesi olmasını diliyorum. "TÜM İNSANLIK AYNI GEMİDE" Nerede yaşarsak yaşayalım, inancımız, kültürümüz, ten rengimiz ne olursa olsun hepimiz 8,5 milyarlık büyük insanlık ailesinin fertleriyiz. Sadece birbirimize karşı değil, evlatlarımıza, gelecek nesillere karşı da sorumluyuz. Küreselleşmeyle beraber birbirimize karşı yükümlülüklerimiz de artıyor. Yaşanan her Hadise bize tüm insanlığın aynı gemide olduğunu tekrar hatırlatıyor. Salgından çevre felaketlerine kadar bu acı hakikate pek çok alanda şahitlik ediyoruz. RUSYA-UKRAYNA ARASINDAKİ MÜZAKERELER 2 komşumuz arasında başlayan çatışmalara son verebilmek adına yoğun diplomatik gayret sergiledik. Antalya'da Ukrayna ve Rusya Dışişleri Bakanlarını bir araya getirdik. Ardından İstanbul'da müzakere heyetleri bir araya geldi. Somut adımlar kat edildi. Her iki tarafından güven duyduğu ülke olarak biz de çabalarımızı sürdürüyoruz. Ayrıca her iki tarafta İstanbul'daki görüşmeleri ilerletmekten yana olduğunu belirtiyor. Sayın Zelenski ve Putin'le düzenli telefon görüşmeleri gerçekleştiriyorum. İki liderin özellikle Türkiye'de buluşmaları yönünde temennimi iletiyorum. Bu çatışmalar uzadıkça sadece kayıplar değil ekonomik maliyetler de artıyor. İki komşumuz arasında önce ateşkesin sonra kalıcı barışın tesisi insanlık adına yapılmış en hayırlı işlerden biri olacaktır. Barışçıl bir çözüm bulunacağına gönülden inanıyorum. Acının yıkımın ve göz yaşının daha fazla sürmesine bigane kalamayız. Bizim kültürde hayırlı işlerde acele edilmesine inanılır. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü ve egemenliğinin korunması yönünde diyalog yoluyla barışçıl bir çözüm bulunabileceğine yürekten inanıyorum. İstanbul'daki görüşmelerden tarafların netice alabilmesi için çalışmalarımıza devam edeceğiz. Dünya 5'ten büyüktür diyerek bayraklaştırdığımız BMGK reformu çabalarımızın önemi anlaşılmış oldu. Küresel güvenlik mimarisinin geçmişin kazanımlarını korumak yerine, geleceğin ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde adalet ve kapsayıcılık şeklinde yeniden inşa edilmesi açıktır. Mesnetsiz iddiaların ve sığ değerlendirmelerin aksine Ukrayna bağlamındaki gelimeler NATO ve ittifak içinde Türkiye'nin önemini açıkça ortaya koymuştur. "TERÖRLE MÜCADELEYİ SÜRDÜRÜYORUZ" Tabii Ukrayna krizi devam ederken dünyanın dört bir yanında süre giden insani dramları göz ardı edemeyiz. Yemen, Afganistan, Filistin, Suriye'de insanlar bir ramazan ayını daha buruk şekilde geçiriyor. Tedbir alınmadı, yardım eli uzanmadı ve ya bir dilim ekmek bulamadığı için ölen her bir masumla birlikte insanlık da ölüyor. Biz biz kılan kadim değerler çok derin yara alıyor. Türkiye, yaklaşık yerlerinden edinmiş 5 milyon Suriyeliye geçici ev sahipliği yapmaktadır. Bu minvalde hem Suriye'de hem Irak'ın kuzeyinin güvenliği için adım atmaktan çekinmiyoruz. Kaynağı kim ve neresi olursa olsun terörün çeşitleriyle kesintisiz mücadele sürdürüyoruz. Terörü ülkemiz, bölgemiz ve tüm insanlık için bir tehdit unsuru olmaktan çıkarmakta kararlıyız. "MESCİD-İ AKSA'DA YAPILANLAR BİZİM İÇİN ÜZÜNTÜ KAYNAĞIDIR" İslam ve yabancı düşmanı grupların ifade hürriyetlerin, müslümanların inançlarına, ibadetlerine saldırı olarak kullanılmasına müsaade edilmemelidir. Son olarak Mescid-i Aksa'da olanları görüyoruz. Bu bizim için üzüntü kaynağıdır. Bunu yaşamak istemiyoruz. Bundan sonraki süreçte temenni ederim ki bunları bir daha yaşamayız. Doğu Akdeniz ve Kıbrıs'ta istikrarın sağlanmasına öncelik veriyoruz, adil ve gerçekçi bir çözüm için çaba harcıyoruz. Komşumuz Ermenistan'la normalleşme sürecimizi samimiyetle sürdürüyoruz. Balkanlarda yeni gerilimlerin önüne geçilmesi için gayret sarf ediyoruz. Ümmetin kanayan yarası olan Filistin davasına sahip çıkmaya devam ediyoruz. İlk Kıblemiz Mescid-i Aksa ve Kudüs konusundaki hassasiyetimiz malumdur. Dün Filistin Başbakanı Mahmud Abbas ve Sayın BM Genel Sekreteri Guterres'le bir telefon görüşmesi gerçekleştirdim. Gerilim daha fazla tırmanmaması için üzerimize düşeni yapmaya hazır olduğumuzu ifade ettim. ABD ile tesis ettiğimiz stratejik mekanizmanın işlevsel hale gelmesinden de memnunuz. Öte yandan tüm Asya kıtasıyla ilişkilerimizi geliştiriyoruz. Kazan kazan ve eşit ortaklık temelinde tüm ülkelerle işbirliğimizi ilerletmeye devam edeceğiz. Popülizmi, İslam düşmanlığını bir tarafa bırakmalı her alanda ve seviyede adaletin gücünü hakim kılmalıyız. Bunu başardığımızda pek çok çetrefil sorunumuzu da geride bırakacağımıza inanıyorum.

1 yıl önce

CHP, İslam düşmanlığında taktik değiştirdi: Hedef İslamiyet, rehber sapkın fenomenler, malzeme mülteciler

Türkiye’de sosyal medya üzerinden başlatılan ırkçılık ve nefret söylemleri furyası, Türk gençliği için tehlikeli bir hal almaya başladı. Kendilerini ‘fenomen’ olarak tanıtan ve İslam düşmanları tarafından el üstünde tutulan bazı isimler, Türk gençlerine Deizm ve Ateizm propagandası yapıyor. Çocuklar ve gençler tarafından ilgiyle takip edilen ve sosyal medyanın kanaat önderleri olarak konumlandırılan sapkınların en popüler malzemesi ise işkenceden ve ölümden kaçarak Türkiye’ye sığınan Müslümanlar. ÇİZDİKLERİ MÜSLÜMAN İMAJI Dini inanışları “sapkınlık” olan sosyal medya ünlülerinin İslamiyet’i aşağılamak için gün boyu sosyal medya hesaplarından paylaştıkları Afgan, Pakistanlı ve Suriyeli videolarıyla çizmek istedikleri “Tüm Müslümanlar böyle” algısı, başta CHP olmak üzere İslamiyet ile derdi olan her kesim tarafından destekleniyor. Kendilerini takip eden çocuklara ve gençlere İslamiyet’i aşağılayan paylaşımlar yapan sosyal medya ünlüleri, diğer bir taraftan ise Ateizm ve Deizm propagandası yapıyor. “İSLAMİYETSİZ TÜRKLÜK” PROJESİ VE CHP Kendi sapkın inanışlarını Türk çocuklarına ve gençlerine yaymak için hiçbir fırsatı kaçırmayan sapkınlar, inanışlarını yaymak için Türkçülük maskesi takmayı da ihmal etmiyor. “Müslümanlıktan koparılmış bir Türklük” için uğraşan sapkınlara en büyük destek ise CHP ve medyasından geliyor. Kurumsal olarak varlığını İslamiyet ile mücadeleye adayan CHP’nin strateji değiştirdiğini CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu daha önce defalarca ifade etmişti. “Helalleşme” adı altında eski hatalarını fark ettiklerini ifade eden Kılıçdaroğlu; kendisinin ve parti yönetiminin söylem olarak bıraktığı İslam düşmanlığını, sosyal medya sapkınları vasıtasıyla yürütüyor. Müslümanlıkla olan kavgası bitmeyen CHP, Deizm ve Ateizm gibi sapkın inanışların en büyük destekçileri arasında. Türk çocuklarını küçük yaşta zehirlemeye başlayan ve gençlerin İslamiyet’ten uzaklaşmasını hedefleyen “İslamiyetsiz Türklük” projesine destek olmak için CHP’li isimler hiçbir fırsatı kaçırmıyor. SAPKIN FİKİRLERİNİ YAYMAK İÇİN MÜLTECİLERİ KULLANIYORLAR Ateizm ve Deizm propagandası yapmak için Türkiye’ye sığınan Müslüman mültecileri hedef alan sosyal medya sapkınlarının “Türkiye işgal altında, Ülkemizi Araplar bastı” gibi ifadelerle başlayan paylaşımları daha sonra sapkınlık propagandasına dönüşüyor. “Müslümanlar dünyanın her yerinde böyle, İslam zaten kokuşmuşluktur” gibi skandal ifadelerle CHP’nin eski tezlerini yeni malzemelerle servis etme görevini alan sosyal medya sapkınları, maksatlarına ulaştıklarını ve ne kadar başarılı olduklarını ise kendi yaptıkları anketlerle patronlarına duyuruyor. CHP “OY KAYGISI” İLE SUSTU, SOSYAL MEDYA SAPKINLARINA SÖYLETİYOR Oy kaygısı ile İslam düşmanlığı söylemlerini terk eden CHP’de ise bu vazife parayla besledikleri sosyal medya sapkınlarına devredildi. CHP’nin maddi destek sağladığı sosyal medya sapkınları, gün boyunca sosyal medyadan CHP’nin eski söylemlerini Müslüman mültecileri kullanarak tekrarlıyor. İşte O Söylemlerden Bazıları: “İslamiyet denince aklıma çorap kokusu gelir.” (CHP E. Milletvekili Falih Rıfkı Atay) “Din zehirdir. Türkiye’den dini tamamen atabilmek için bize 30 sene lazım.” (CHP’li E. Başbakan Şükrü Saraçoğlu) “İslâm 14 asırlık sakat bir inançtır. İslâmiyet ilerlemeye engeldir. Bu dinle yürünmez, mahvoluruz.” (Eski Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt) “Ayetler bizi alakadar etmez.” ( CHP E. Milletvekili Şemsettin Günaltay) “Allah’ı da , Sultan’la birlikte tahtından indirdik. Bizim mabedlerimiz fabrikalardır.” (CHP E. Milletvekili Refik Ahmet Sevengil) “Kâbe Arab’ın olsun, bize Çankaya yeter” ( CHP E. Milletvekili Kemalettin Kamu) “Başörtüsünü Sümerler’de fahişeler takardı.” ( CHP E. Milletvekili Canan Arıtman) “Arap erkekleri 7. yüzyılda 9 yaşındaki kızları koynuna alıyordu.” ( CHP E. Milletvekili Hüseyin Aygün) “Bizim yalancı Muhammed’e ve onun uydurduğu (haşa) Tanrı’ya ihtiyacımız yok.” (Seyhan Belediye Meclis Üyesi Ali Aydoğan) “Din yok milliyet var. Felsefemizde din kelimesinin tam karşılığı ulusalcılıktır.” (CHP E. Milletvekili Ruşeni Barkın)  “Biz otuz sene sonra gençliğin kafasını Allah ve Peygamber gibi boş laflardan kurtarmış olacağız.” (Eski Dışişleri Bakan Müsteşarı Tevfik Kamil Köperler)

1 yıl önce

Tunceli’de terör örgütüne ait çok sayıda mühimmat, gıda ve yaşam malzemesi ele geçirildi

Tunceli’de Eren Abluka-7 operasyonları kapsamında, örgütün depeso bulundu, çok sayıda silah mühimmatı ve 5 tonun üzerinde gıda ve yaşam malzemesi ele geçirildi. Tunceli Jandarma Bölge Komutanlığı koordinesinde, Tunceli İl Jandarma Komutanlığınca, yapılan istihbari çalışmalar neticesinde, Tunceli-Hozat ilçesi Aliboğazı- bölgesinde, 26 Mayıs 2022 tarihinde icra edilen operasyonda, tespit edilen sığınak içerisinde; - 40 adet 7,62x39 mm çapında Kaleşnikof Piyade Tüfeği mühimmatı, - 2 adet Kaleşnikof Şarjörü, - 72 adet mutfak tüpü, - 210 lt mazot, - 160 lt benzin, - 200 adet pil, - 6 adet kuzine sobası, - 28 takım leşker kıyafeti, - 200 metre leşker kumaşı, - 10 adet uyku tulumu, - 200 adet battaniye ile 5 tonun üzerinde muhtelif gıda, yaşam malzemesi ile giyim, tıbbi ve inşaat malzemesi ele geçirildi. EREN ABLUKA operasyonlarına halkımızın da desteği ile İNANÇLI ve KARARLI bir şekilde devam ediliyor.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor”

Küresel Parlamenter Göç Konferansı’nda konuşan TBMM Başkanı Şentop, “Düzensiz ve zorunlu göç olgusu bugün ülkelerin veya bölgelerin sorunu olmaktan çıkmış; bütün dünyanın sorunu haline gelmiştir. Göç meselesi bize bütün insanlığın kaderinin, geleceğinin ortak olduğunu gösteren bir meseledir” dedi. Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan video mesaj ile katıldı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sayın parlamento başkanları, kıymetli milletvekilleri, değerli misafirler sizlere en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. Siz kıymetli parlamenterleri medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası güzel İstanbul'umuzda ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Konferansın icrasına destek veren, katkı sunan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, kendilerini tebrik ediyorum. Gerek burada yapacağınız istişarelerin gerekse gerçekleştireceğiniz görüşme ve temasların başarılı geçmesini diliyorum. Parlamentolar arası birlik, farklı siyasi sistem ve düşüncelere sahip parlamenterler için önemli bir diyalog zemini işlevi görüyor. Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birbirlerine aktarmalarına imkân veren birlik küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. EKONOMİK SIKINTILAR TÜM DÜNYADA YABANCI KARŞITLIĞINI KÖRÜKLÜYOR Parlamentolar Göç ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakatlar' temasıyla düzenlenen küresel Parlamenter Konferansı'nın bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum. Son iki buçuk yılımıza damga vuran Koronavirüs salgınıyla beraber nefret söylemlerinin küresel ölçekte ürkütücü boyutlara vardığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntıların başta batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve Mülteci düşmanlığını körüklediğini gözlemliyoruz. Bununla eş zamanlı olarak salgının tetiklediği ekonomik krizle birlikte daha fazla insan yurt ve evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Şu an dünya genelinde göçmenlerin sayısı 275 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 85 milyona, mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı. Rusya, Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi. Bu insan hareketliliğinde maalesef içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. GÖÇ VE MÜLTECİLER MESELESİNDE YÜKÜ BİZİM GİBİ ÜLKELER ÇEKMEKTEDİR Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak, güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Avrupa'ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı, akıbetlerinin ne olduğu bilinmiyor. Hemen her gün Yunan güvenlik güçleri tarafından zulmedilen, soyulan, darp edilen hatta katledilen mültecilerin dramlarına şahit oluyoruz. Esasen göç ve mülteciler meselesinde yükü; sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil, kriz bölgelerine komşu bizim gibi ülkeler çekmektedir. İNSANİ KRİZLER KARŞISINDA HİÇBİR SORUMLULUK ÜSTLENMİYORLAR Birleşmiş Milletler rakamlarına göre yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2,7, mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkeler ise. 5,8 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimiz de Balkanlar'daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye'ye sığındı. TARİHİMİZİN BİZE YÜKLEDİĞİ BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ Birinci Körfez Savaşı'nda, Irak'tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi, Suriye'deki çatışmalardan kaçan 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımızda kabul ettik. Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Son 7 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığı günümüzde hiç kimse sorumluluklarından kaçamaz. Uluslararası toplum göç olgusunun temelinde yatan sorunlarla yüzleşme cesareti göstermedikçe bu meselenin önüne geçilemez. Konferans çerçevesinde yapacağınız tartışmaların ortaya koyacağınız fikirlerin sorunun çözümüne katkı sağlamasını temenni ediyorum.

1 2 3