03 Mayıs Cuma 2024
1 yıl önce

Manşetten ilan ettiler: Cumhurbaşkanı Erdoğan ara bulucu olabilecek tek lider

Dünyanın gözü kulağı Lviv`deki görüşmedeydi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodımir Zelenski ve BM Genel Sekreteri Antonio Guterres`in Ukrayna`da bir araya gelmesi, uluslararası medyanın da gündemindeydi. Ajanslar haberi son dakika olarak verdi, konuşmaları canlı yayımladı. İngiliz Express gazetesi, Türkiye ile Ukrayna`nın imza attığı anlaşmalara dikkati çekti. Independent ise Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Rusya ve Ukrayna`ya barış için görüşmelere başlamaları yönünde yaptığı çağrıyı manşetine taşıdı. RUS MEDYASININ DA GÜNDEMİNDE LVİV VARDI Komsomolskaya Pravda, "Erdoğan bu savaş süresince Avrupa güvenliğinin ana ara bulucusu haline geldi" yorumunu yaptı. "ARA BULUCU ROLÜ OYNAYABİLECEK TEK LİDER" Moskovskiy Komsomolets gazetesi de Cumhurbaşkanı`nın Ukrayna ve Rusya arasında ara bulucu rolü oynayabilecek tek lider olduğunun altını çizdi. Fransız France 24, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Zaporijya ile ilgili "Yeni Çernobil olmasın" uyarısını başlık olarak kullandı ve savaşın bitmesi için gösterdiği çabaya geniş yer verdi. Le Monde "Erdoğan Türkiye`nin Ukrayna`ya güçlü desteğini gösterdi" sözleri ile görüşmeyi değerlendirdi. "GÜÇLÜ BİR ÜLKENİN VERDİĞİ GÜÇLÜ BİR DESTEK" İtalyan haber ajansı ANSA, haberinde Zelenski`nin "Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın ziyareti güçlü bir ülkenin verdiği güçlü bir destek mesajı" sözlerini manşet olarak kullandı. Azerbaycan haber ajansı APA, Cumhurbaşkanı Erdoğan`ın Rusya Devlet Başkanı Putin ile esir değişimini müzakere edeceğine işaret etti.

1 yıl önce

Yunan basınından itiraf gibi manşet: Miçotakis doktrini için ciddi bir yenilgi

ABD Kongresi'nin Türkiye'ye F-16 satışı için ortaya sunduğu, “F-16’lar veya F-16 modernizasyon kitlerinin Türkiye tarafından Yunanistan sahasına yönelik tekrarlayan ihlallerde kullanılmayacağına dair” güvence ve satışın ABD çıkarına olması yönünde iki madde ABD 2023 Ulusal Savunma Yetkilendirme Yasa (NDAA) tasarısının senato versiyonundan çıkarıldı. Karar komşu Yunanistan'da adeta soğuk duş etkisi yarattı. Bu Haber ülkedeki pek çok gazete ve televizyonda birinci haber oldu. Skai bu gelişmeyi 'Miçotakis doktrini için ciddi bir yenilgi' başlığı ile okurlarına sundu. Haberde Ana muhalefetteki Radikal Sol Koalisyon'nun (SYRİZA) açıklamalarına yer verildi ve kararın Türkiye için bir ödül olduğu yorumunda bulunuldu. Kathimerini bu gelişmeyi 'ABD Senatosu, F-16'nın Türkiye'ye satışını kısıtlayan değişiklikleri geri çekti' başlığı ile duyurdu. Benim araba kaça gider diye soranlar, şimdi mutlu. Çipras’ın partisinden yapılan açıklamada, 'ABD Senatosu’nun Türk F-16’ları hakkındaki kararı, Miçotakis doktrini için son derece ciddi bir yenilgidir' denildi. To Vima haberinde 'Erdoğan'ın itirazları yanıt mı buldu' sorusunu sorarken, ABD basınının henüz bu kararın detaylarını yazmadığına vurgu yapıldı. CNN Greece'ABD Senatosu Türkiye'ye F-16 satışı için şartları çıkardı' başlığını atarken Türkiye'ye karşı sert ifadeleri ile bilinen Ta Nea ise bu sefer sadece haberi okurlarına sunmak ile yetindi, haberde bir yoruma yer verilmedi. İŞTE YUNANİSTAN'IN GİRİT PLANI Yunan basını dün Atina'nın Girit planına geniş yer ayırmıştı. Ta Nea'da yer alan habere göre, Yunanistan, Girit’in güneyindeki kıyı bölgesinin karasularını 6 milden 12 mile çıkarmayı planlıyor. Haberde, Yunanistan'ın bu kararını müttefiklerine bildirme yükümlülüğü olmadığını iddiasına yer verildi. Türkiye daha önce Yunanistan'ın karasularını 6 milin üzerine çıkarmasını 'savaş sebebi' olarak nitelendirmişti. 'KARARNAME HAZIR' Aynı haberde hükümete yakın bir kaynağa atıfta bulunularak cumhurbaşkanlığı kararnameleri hazır olduğu ve bunun doğrudan BM'ye sunulabileceği bilgisine yer verildi. Türkiye ile Libya mutabakatına atıf yapılan haberlerde Atina'nın bu kararı bir koz olarak kullanabileceğinin de altı çizildi. KRİZ MİÇOTAKİS'İN AÇIKLAMALARI İLE BAŞLADI Türkiye ile Yunanistan arasındaki ilişkiler Yunan Başbakanı Miçotakis'in ABD'deki açıklaması sonrası gerilmişti. Miçotakis, adını vermeden Türkiye’yi kastederek 'Yunanistan komşularına dostluk elini uzatıyor. Ancak egemenliğimize, egemenlik haklarımıza yönelik ihlallere ve derhal son bulmaları gereken Yunan adaları üzerindeki üst uçuşlara müsamaha göstermeyeceğiz. Siz Kongre üyelerinden, bölgede silah satışları ile ilgili kararları verirken, NATO’nun güneydoğu kanadında yeni bir istikrarsızlık tehlikesini göz önünde bulundurmanızı istiyorum' demişti. Miçotakis, bu sözleriyle dolaylı olarak Türkiye’ye F-16 uçağı satışına onay verilmemesini talep etmiş oldu. Yunan Başbakanın 'Siz Kongre üyelerinden, Helenizmin 48 yıldır büyük acı çektiği ve hâlâ kapanmayan bir yarasını unutmamanızı istiyorum. Kıbrıs’taki saldırı ve adanın şiddetle ikiye bölünmesini kastediyorum. Kıbrıs’ta iki ayrı devleti, kimse hiçbir zaman kabul etmeyecektir' sözleri ise ayakta alkışlandı. 'GERGİNLİK DÖNEMİ YAŞIYORUZ' Miçotakis, Avrupa Halk Partisi 27’nci Kongresi çerçevesinde Rotterdam’da düzenlenen bir panelde de Türkiye karşıtı açıklamalar yapmıştı. Yunan medyasına göre, Miçotakis, Türkiye’ye değinirken 'Gerginlik dönemi yaşıyoruz, tarihteki revizyonizmin yeni bir versiyonuna, kaybedilmiş imparatorluklar ile ilgili fantezilere ve uluslararası hukuk ile uyumlu olmayan güç gösterilerine müsamaha gösteremeyiz. Egemenlik haklarımızın ihlal edilmelerine razı olmayacağız” dedi. Miçotakis ayrıca “Bu dönemde, NATO’nun güneydoğu kanadında en son ihtiyacımız olan şey gerginliktir. Rusya’da birileri, böyle bir şeye çok sevinecek' ifadesini kullanmıştı.

1 yıl önce

Fransız L'Humanite gazetesinden skandal 'kimyasal silah' manşeti: Erdoğan'ı hedef gösterdiler

Fransız gazetelerinden L'Humanite, Türkiye'nin PKK terör örgütüne karşı kimyasal silah kullandığı yönündeki iftiraları manşetine taşıdı. Kaynak olarak gösterdiği isim ise “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan tutuklu bulunan Türk Tabipleri Birliği Şebnem Korur Fincancı oldu. Haberde PKK'lı teröristler savaşçı ve mağdur olarak lanse edildi. Haberde kendisinden övgüyle bahsedilen Fincancı'nın da 'haksız yere' tutuklanarak 7 buçuk yıl hapis cezasıyla karşı karşıya olduğu vurgulandı. Terör örgütü PKK tarafından yayınlanan videodan bir kareyi manşet yapan gazete görüntüleri uzmanlara yorumlatarak soruşturma açılması çağrısı yaptı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetlerinin "bugüne kadar kimyasal silah kullanımına başvurmadığını" yinelemişti. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, bu konudaki her türlü iftirayı reddederek, “Kimyasal silah yalanı, terörü meşrulaştırmaya ve estetize etmeye çalışanların beyhude çabasıdır" ifadelerini kullanmıştı.

1 yıl önce

Fransa'da utanç veren manşet: Euronews PKK yandaşlarının sözcüsü oldu

Fransa'nın başkenti Paris'in 10. Bölgesi'nde, Strasbourg-Saint Denis metro istasyonu yakınlarındaki rue d'Enghien'de bulunan Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi'ne geçtiğimiz hafta silahlı saldırı düzenlendi. Saldırıda üç kişi öldü, dört kişi ise yaralandı. FRANSIZ ASILLI SALDIRGAN SUÇUNU İTİRAF ETTİ Yaralı olarak yakalanan saldırgan William M. hastaneye kaldırıldı. Suçunu kabul eden Fransız asıllı William M. saldırının ırkçı bir eylem olduğunu kabul etti. SOKAĞA İNEN PKK YANDAŞLARI TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALDI Olayın ardından Paris'te sokağa inen PKK yandaşları, Fransız asıllı William M.'nin suçunu kabul etmesine rağmen saldırıdan Türkiye'yi sorumlu tuttu. Türkiye aleyhinde sloganlar atan terör destekçileri, PKK elebaşı Öcalan'ın fotoğrafları eşliğinde gösteriler düzenledi. PKK'LI TERÖRİSTLERİN SÖZCÜSÜ OLDULAR Terör sempatizanları Paris sokaklarını talan ederken Batı medyası da Türkiye'yi hedef aldı. Fransa merkezli AB kuruluşu Euronews tarafından servis edilen haberde skandal ifadelere yer verildi. Euronews'in "Türkiye'nin düzenlediği siyasi suikastlar: Kürtler Paris'te protestoda" başlıklı haberinde Kürt Demokratik Konseyi Sözcüsü Agit Polat'ın Türkiye'yi hedef alan açıklamalarına yer verildi. TÜRKİYE VE ERDOĞAN KARŞITLARI SAHNEYE ÇIKTI Saldırıdan Türkiye'yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı sorumlu tutan Agit Polat, şu ifadeleri kullandı: "Tıpkı Ocak 2013'te üçlü Kürt aktivist cinayetinde olduğu gibi, açıkça Türkiye'nin, Erdoğan rejiminin hedefindeyiz. Tarih tekerrür ediyor, ikinci kez üç kişi öldürüldü. Onuncu yıldönümünde öldürülenlerin arifesinde öldürüldü." Euronews, suçunu itiraf eden Fransız asıllı William M. için ise "Fail olduğu iddia edilen 69 yaşındaki bir Fransız" ifadesini kullandı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik

Cumhurbaşkanı Erdoğan 7. Anadolu Medya Ödülleri Programı’nda konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: Toplam 320 mahalli radyo, televizyon, gazete ve dergiyi aynı çatıda bir araya getiren Anadolu Yayıncılar Derneği her gün başarısını bir adım yukarıya taşıyor. Türkiye'nin kültürel zenginliğini yansıtan Anadolu medyası ne kadar etkin ve yaygın olursa demokrasimiz de o derece güçlü olacaktır. Anadolu medyasının sesi ne kadar güç çıkarsa milletlerimizin beklenti ve talepleri o derece makes bulacaktır. Mahalli medyanın halkımızın yönlendirmesindeki kritik role özellikle son yıllarda şahit olduk. Lafa gelince özgür basından dem vuranların, darbecilere alkış tuttuğu dönemde sizler cesaretle demokrasimize sahip çıktınız. Küresel sistemin çarpıklıkların temsilcisi odaklarla bir olup siyasete ayar veren kalemşörler karşısında yerli ve milli basının nasıl olması gerektiğini yine sizler gösterdiniz. Örnek duruşunuzdan ötürü sizlere ve yerel medyamıza şahsım, ülkem ve milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Bürokratik iş ve işlemlerin kolaylaştırılması başta olmak üzere pek çok alanda sizlerin yükünü hafiflettik. Her zaman güçlü bir iradeyi sorunlarınızın çözümlenmesi noktasında sergiledik. İnşallah bundan sonra da sizlere desteği sürdüreceğiz. Özgür, tarafsız, halka karşı kendini sorumlu hisseden bir medyanın demokrasiler açısından taşıdığı önemi hepimiz biliyoruz. Bunun için literatürde medyayı takip ederken 'dördüncü kuvvet' kavramına başvurulduğunu görüyoruz. Dördüncü kuvvet ifadesi bizim medyamızın da sahiplendiği bir kavramdır. Kamu adına siyaset kurumunu izleyen, denetleyen, varsa hatalarını ortaya çıkaran bir medya elbette bu tanımı ziyadesiyle hak eder. Medyanın asıl görevi zaten vatandaş adına gözcülük yapmaktır. Ancak ülkemizde 'dördüncü kuvvet' ifadesi genellikle yanlış yorumlanmış, millet ve milletin seçtiklerinin üzerinde bir tahakküm aracı olarak vurgulanmıştır. Halkın sesi olmak yerine anti demokratik güç odaklarının dümen suyuna girmeyi tercih etmiştir. Gazete manşetleri, televizyon ekranları siyasetçiyi hizaya sokmak; hatta alenen tehdit etmek amacıyla kullanılmıştır. Hatırlarsanız 27 Mayıs öncesinde ana akım medya yalan ve iftira dozu yüksek utanç verici manşetlerle resmen darbeye ortam hazırlamıştır. Aynı şekilde 12 Eylül darbecilerine manşetlerden selam çakan medya kuruluşlarımız olmuştur; hatta ileri gidiyorum kalemşörler olmuştur. Ülkenin seçilmiş başbakanına diktatör diyen gazeteci kılıklılar gördük. 28 Şubat döneminde muhtıracıların haber bülteni gibi yayın yapan medya organlarımız vardı. Okuduğumuz şiir sebebiyle hakkımızda verilen mahkeme kararını 'muhtar bile olamayacak' şeklinde adeta kutlayan gazeteler gördük. Burada bir muhtarları küçümsemek, iki yarının siyasetine kendine göre yön vermek. Ne oldu? Ufkunuz o kadar dar ve kısır ki, muhtar bile olamaz dediğiniz kişi cumhurbaşkanı oldu. Önce bu başlıkları atanlara bir şeyi hatırlatmak lazım; kendinize ayar verin ayar. Ayar vermezseniz millet size ayar verir. Hükümetlerimiz döneminde hak ve özgürlükleri genişletmek için yaptığımız bir yasa değişikliğine '411 el kaosa kalktı' diyerek saldıran, vesayet odaklarına davetiye çıkaran medya kuruluşları oldu. Kandil'deki terör baronlarına 'yere izmarit atmıyorlar' diye övgü yağmurları yapan gazeteler gördük. Şu anda o baronlar kız yavruların taciz edildiği merkezler hale geldi. Bay Kemal niye konuşmuyorsun? Oraya niye sesin çıkmıyor? Diyarbakır annelerine niye bir ziyaret etmiyorsun? Orayla niye bir irtibat kurmuyorsun. İşte sen kurmazsan millet sana hizaya gelmeyi gösterecek. Biz bugünlere sadece darbecilere çetecilere, terör örgütlerine meydan okuyarak gelmedik; biz aynı zamanda şahsımızı, davamızı, milli iradeyi hedef alan kirli manşetlerle çarpışa çarpışa bugünlere geldik. Gerçeğin peşinden koşmak, yerel ve küresel güç odaklarına tetikçilik yapanlara rağmen mücadelemizi yürüttük. Duruşumu bozmadık, yalan ve iftiraya asla teslim olmadık. İtibar suikastları karşısında geri adım atmadık. Karşımızdakiler ne yaparsa yapsın biz hakkın ve hakikatin hatırını üstte tuttuk. Milletimizle ve milli iradenin sesi olan basın yayın kuruluşlarımızla omuz omuza hareket ederek, ülkemizde tarihi nitelikte pek çok demokratik kazanıma imza attık. İnşallah Türkiye Yüzyılı'nı da medyamızla yükseltip, gençlerimize emanet edeceğiz. Ülkemizin basın yayın tarihini bilen, elini vicdanına koyup, objektif muhasebe yapan herkes medyamızın daha bağımsız, çoğulcu zengin bir yapıya sahip olduğunu kabul edecektir. Basın daha özgürdür, halkın gözünde daha çok itibar kazanmıştır. Hangi cenahta yer alırsa alsın, basın yayın kuruluşları asli görevleri hakkıyla yerine getirebilme salahiyetine bizim dönemimizde kazanmıştır. Eski Türkiye özlemiyle yanıp tutuşanların siparişleri üzerine hazırlanan sözde raporlar bu gerçeği değiştirmeyecektir. Bunların ne bizim ne de milletimizin nazarında hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Demokrasi, insan hakları, basın özgürlüğü karnesi düzenleyenlerin söz konusu kendi çıkarları olunca nasıl faşizanca davrandıklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Güya özgürlükten, kişi mahremiyetinden asla taviz vermeyen bu sosyal medya platformunun kimlerle iş tuttuğu, perde arkasından neler yaptığı, hazzetmediği kişilerle ilgili nasıl sansür uyguladığı tek tek ortaya çıkıyor. Ağızlarını her açtıklarında Türkiye'yi sansürcülükle suçlayanlar, sansürün daniskasını yapanlar hakkında tek bir kelime dahi etmiyorlar. Sadece bu örnekler bile ülkemizi eleştirenlerin ne kadar bozuk ve kirli bir sicile sahip olduklarını ispat etmeye yeterlidir. Bunların hiçbirinin derdi basın özgürlüğü, insan hakları, demokrasi değildir. Bunların tek derdi kendi çarpık düzenlerini ayakta tutmak, Türkiye gibi tekerlerine çomak sokanların önünü her türlü aracı, yalanı, iftirayı kullanarak kesmektir. Ama artık Türkiye'nin önünü kesemeyeceksiniz. Onlar eski Türkiye'de kaldı, şimdi yeni Türkiye Yüzyılı var. Herhangi sınırlama olmadan herkesin eşit şartlarda üye olabildiği küresel, sosyal medya platformları adeta tek kişilik mecrayı ortaya çıkarmıştır. Her türlü yalan, iftira ve çirkinliğin önünü açmıştır. Maalesef bu hastalık medya kuruluşu sıfatıyla faaliyet yürüten yapıları da sarmıştır. Meydanı insanların haklarına, hukuklarına, onurlarına, mahremiyetlerine saldıranlara karşı boş bırakamayız. Geçtiğimiz aylarda Meclis'te kabul edilerek yürürlüğe giren kamuoyunda dezenformasyon yasası olarak bilinen hukuki düzenlemenin gerisinde bu gaye vardır. Birileri hemen Anayasa Mahkemesi'ne koştular. Ama Meclis'te öyle yapmadılar, hepsi oy kullandılar. Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu. Artık gerçekten gazetecilik faaliyeti yürütenler ile gazetecilik görüntüsü altında şarlatanlık yapanların ayırımı daha da kolaylaşmıştır. Her alanda olduğu gibi medya mecralarında da idari ve hukuki düzenlemelerden daha önemlisi, bunun altını çiziyorum ahlaki ilkelerdir. Enflasyonla mücadele kapsamında faiz, fiyat artışlarına karşı kamuoyunu ikaz ederken de aynı hatırlatmayı yapıyoruz. Ahlaki ilkeleri bir kenara bırakarak, Allah korkusu olmadan hareket edenleri hiçbir kaide, kural durduramaz. Bunlar her kuralın arkasında fırıldak gibi dönecek, dolaşacak sinsi bir yol bulurlar. Aileden başlayarak eğitimin tüm kademelerine ve çalışma hayatına kadar her alanda insanlarımızı medeniyetimizin değerleriyle buluşturacak bir iklim inşa etmeyi hedefliyoruz. Medya bu gayretin hem önemli unsuru hem de taşıyıcısı olacaktır. Anadolu medyasının bu mücadelede en ön safta yer alacağına inanıyorum. Sizlerin şahsında hakkın hatırını yere düşürmeyen tüm gazetecilerimize, medya kuruluşlarımıza tekrar teşekkür ediyorum.

1 yıl önce

Alman basınında panik manşetleri: Türkiye yerimizi alıyorlar

Türkiye, son yıllarda büyük bir küresel aktör olarak öne çıkmaya devam ediyor. Rusya Ukrayna savaşı ile birlikte taraf olmamayı seçen ve bu sayede Rusya ve Batılı devletlerin arasındaki diplomasi trafiğini yürütmeyi başaran Türkiye, diğer yanda ticari elini de güçlendiriyor. Hem milli teknoloji hamleleri hem de ticari girişimleriyle küresel çapta yerini sağlamlaştıran Türkiye, doğal gaz akışı konusunda da öne çıkmasıyla konuşuluyor. Rusya'nın Batılı ülkelere enerji yaptırımı uygulamasıyla beraber enerji akışının sürekliliği için bir aracı rolü de üstlene Türkiye, birbiri ardına analizlere konu olmaya devam ediyor. Son olarak Alman Bild gazetesi, Türkiye ile ilgili yayınladığı makalede itiraf niteliğinde ifadeler kullandı. Türkiye'nin hem NATO üyesi olarak var olmaya devam ettiğini, hem de Rusya'ya karşı yürütülen yaptırım kampanyalarının bir parçası olmadan Kremlin ile diyaloğu yürütmeyi başardığını söyleyen Bild, eleştirel başladığı analizde Türkiye'nin başarısına da yer vermek zorunda kaldı. "YERİMİZİ TÜRKİYE ALDI" Türkiye'nin Rusya ile olan ithalat ve ihracat rakamlarını yalnızca bir yıl içinde ikiye katladığına yer veren gazete, Türkiye'nin bu sayede Almanya'nın tahtını elinden aldığını söyledi. Bild, Rusya ile ticaret yapan Alman şirketlerin, geçtiğimiz yıl içinde kendilerinden boşalan yerleri Türk firmaların doldurduğunu izlemek zorunda kaldığını söyledi. Tüm bunların yanı sıra Türkiye'nin Rusya'ya makine ve teçhizat satışında daha önce Almanya'nın sahip olduğu sırayı aldığını da söyleyen Bild, "Türkiye Almanya'nın yerini aldı" ifadelerini kullandı. "SAVAŞIN KAZANANI TÜRKİYE" "Ukrayna savaşının kazananı Türkiye" ifadelerini kullanan Bild, yaşanan krizlerin avantaja çevrildiğini vurguladı. Petrol ve doğal gaz gibi büyük çoğunluğu Rusya tarafından sağlanan enerji kaynaklarının sürekliliğinde Türkiye'nin devreye girdiğini söyleyen Bild, ticari ilişkilere de değindi. Türk markaların Rus pazarında giderek daha büyük bir yer kapladığını söyleyen Alman gazete, iki ülkenin 2030'a kadar çok geniş hacimde bir ticari birliktelik sağlayacağını vurguladı.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözleri dünyada manşet... Bloomberg'den dikkat çeken muhalefet analizi: Çöküşün eşiğinde

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yaptığı sert açıklama ile muhalefet cephesinde meydana gelen çatlak Türkiye'de olduğu kadar Dünya basınında da kendine geniş yer bulmaya devam ediyor. Bloomberg Akşener'in açıklaması sonrası 'Erdoğan karşıtı blok ortak aday yüzünden çöküşün eşiğinde' yorumunda bulunurken haberde Erdoğan'ın yaşanan gelişme ile ilgili değerlendirmesine de yer verildi. 'Erdoğan, Aday Kavgası Konusunda Rakiplerini Eleştirdi' başlıklı haberde Erdoğan'ın 'Oturdular, konuştular, dağıldılar' sözünün altı çizildi. Haberde 'Türk lider Recep Tayyip Erdoğan, muhalefet ittifakının Mayıs ayında yapılacak seçimler öncesinde ortak bir cumhurbaşkanı adayı çıkaramamasının ardından rakiplerini siyasi çekişmelerle suçladı' denildi. Bloomberg yaşanan siyasi krizi şu ifadeler ile özetledi; 'Ortak bir cumhurbaşkanı adayının onaylanamaması, Türk muhalefet ittifakını Cuma günü kargaşaya sürükledi. Merkez sağ İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, sosyal demokrat siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığını reddetti.' Muhalefet cephesinde patlak veren bu krizin piyasaları da etkilediğinin altını çizen Bloomberg şu değerlendirmede bulundu; 'Seçime üç aydan az bir süre kala, muhalefet partileri arasındaki anlaşmazlık Türk hisse senetlerinde keskin bir düşüşü tetikledi ve gösterge endeks Cuma günü %3,9'a kadar düştü. 10 yıllık getiri 83 baz puan yükselerek haftayı %11.56 ile 14 Şubat'tan bu yana en yüksek seviyede kapattı.' Erdoğan'ın sözlerini manşetine taşıyan Alman DW 'Erdoğan: Oturdular, konuştular, dağıldılar' başlığı ile okurlarının karşısına çıktı. Yunan Kathimerini gazetesi de Erdoğan'ın açıklamalarına geniş yer verdi. Kathimerini 'Erdoğan, Türk muhalefetine ilişkin: Oturdular, konuştular, ayrıldılar' başlıklı haberinde Erdoğan'ın muhalefeti aday belirleyememe konusunda hedef aldığını yazdı. YUNAN BASINI: MUHALEFET DEVAM ETMEYE KARARLI Capital.gr Türkiye'de son gelişmeleri değerlendirdiği haberini 'Türkiye: Muhalefet ittifakı devam etmeye kararlı' başlığı ile manşetinden okurlarına sundu. In.gr ise 'Muhalefet, 14 Mayıs seçimlerinde Erdoğan'ın karşısına çıkacak ortak adayını Pazartesi günü açıklamayı planlıyor' dedi. 'Türkiye Seçimleri Öncesinde Erdoğan'ın Siyasi Muhalefetinde Çatlaklar' başlığını tercih eden The Wall Street Journal ise 'Merkez sağ parti, Türk lideri devirmek için ittifaktan çekildi' dedi.

9 ay önce

Dünya basını manşetlerine taşıdı: Türkiye'yi ikna etmek için çılgınca bir yarışa girdiler

Türkiye, 11-12 Temmuz'daki NATO Zirvesi'nde üyelik için “onay” bekleyen İsveç'e son uyarıyı yaptı. NATO karargahında İsveç'li ve Finlandiyalı mevkidaşlarıyla bir araya gelen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Üçlü Muhtıra'nın gereklerinin harfiyen yerine getirilmesini istedi. Fidan, “PKK, FETÖ gibi terör örgütleri, İsveç sokaklarında gösterilerine devam edecekse mevzuat değişiminin Türkiye için manası kalmıyor” dedi. Başkan Erdoğan ile Dışişleri Bakanı Fidan'ın NATO'ya yeşil ışık yakmadığından bahseden dünya basını ise ABD Başkanı Biden ile NATO Genel Sekreteri Stoltenberg'in Türkiye'yi ikna etmek içi resmen çılgınca bir yarışa girdiğini yazdı.

1 2 3