28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Bomba Suriye'den getirildi: Mardin'de polise ait aracın altında tespit edilmişti

Nusaybin'de, Çevik Kuvvet Büro Amirliği'nde görevli polis memurunun aracının altına, teröristler tarafından EYP yerleştirildiği tespit edildi. Bunun üzerine bölgeye sevk edilen bomba imha ekiplerince EYP ve düzeneği, imha edildi. Olay yeri inceleme ekipleri, düzenek ve araç üzerinde şüphelilere ait parmak izi taraması yaptı, Nusaybin merkezinde mobese kamera görüntüleri incelemeye alındı. Emniyet birimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Siirt mitinginde görevli polis memurunun bulunduğu mahalledeki vatandaşların da bilgisine başvurdu. Mahalleye gelen şüphelilerin eşkallerinin belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Polis memurunun evinin bulunduğu apartman dairesi ile çevrede güvenlik kamerası olmadığı bildirildi. BOMBA SURİYE’DEN GETİRİLDİ EYP’yi inceleyen bomba uzmanları, içinde C-4 patlayıcı olduğunu da belirledi.1,5 kilogram ağırlığında olan patlayıcının tahrip gücünün yüksek olduğu tespit edildi. Teröristlerin Suriye’den sınırı geçerek bombayı polis memurun aracına yerleştirdikleri üzerinde durulduğu bildirildi. Teröristlerin daha sonra tekrar sınırı geçtikleri tahmin ediliyor. Nusaybin'de daha önce yapılan birçok operasyonda, Suriye'den teröristler tarafından getirilen ve ele geçen patlayıcılarla, polis memurunun aracına yerleştirilen EYP'nin benzerlik taşıdığı belirlendi.

2 yıl önce

Mardin'de polis aracına konan bomba düzeneği ile ilgili 4 gözaltı

Bakanlıktan yapılan açıklamada "Mardin'in Nusaybin ilçesinde bir polis memuruna ait aracın altına yerleştirilen Bomba Düzeneği ile ilgili olarak yapılan çalışmalarda; olayı gerçekleştirdiği belirlenen şahıslara yönelik bugün sabah saatlerinde eş zamanlı gerçekleştirilen operasyonda A.D, S.D., Ş.A., A.A. isimli 4 şahıs gözaltına alındı. Gözaltına alınan şahıslardan 3’ü ilk ifadesinde araç altına bomba düzeneğini yerleştirdiklerini itiraf etti" denildi. 

2 yıl önce

Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na: Terörizmin ambargo koyduğu şahıs

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı: Her şehit gönüle düşen nar, toprağa düşen nurdur. Aziz şehitlerimiz vatanımızın semalarında dolaşan ebedi muhafızlarımızdır. Şehide öldü diyemeyiz, çünkü onlar ölmez, ölmemiştir. Yalnızca bizler göremeyiz. Biliriz ki, her şehit Allah’ın gufranıyla mükâfatlandırılmıştır. Gazilerimiz, şehitlerimiz beka serverimiz, birlik ve dirlik servetimizdir. Şehit helal ve haysiyetli mücadelelerin şeniyeti, gazilerimiz de şahididir. Türk milleti yerin üstünde yaşayanlar kadar yerin altında sere serpe uzanıp sıradağlar gibi duranların kutlu mecmudur. Dün şehitler kervanına dört kahramanımız daha eklendi. Irak’ın kuzeyindeki Pençe-Yıldırım Operasyon Bölgesi’nde Uzman Çavuşlarımız Doğanay Çelik, Ali Sarı, İdris Aksöz ile İdlib Gerginliği Azaltma Bölgesi’nde Emre Ceylan şehit düştüler. Dilerim ki, şehadetleri mübarek olsun. Şehitlerimiz vatan ve millet uğrunda gözlerini daldan budaktan esirgeyemeyerek makamların en yücesine ulaştılar. Rabbim rahmetiyle muamele etsin. Geride bıraktıkları muhterem ailelerinin, silah arkadaşlarının, aziz milletimizin ve ezcümle hepimizin başı sağ olsun. Bayraklaşıp devleşen şehitlerimiz bugün dualar eşliğinde vatan topraklarına emanet edildiler. Al bayrağımız örtüleri, hatıraları övünçleri olarak aramızdan (fiziken) ayrıldılar. Ancak dökülen kanları yerde kalmayacak, sorulacak hesapları mahşere bırakılmayacaktır. İnanıyorum ki, terörün çürüyen kökü kazınacak, teröristlerin de gömülecek kuyuları kazılacaktır. Bundan taviz yoktur, geri adım yoktur, vazgeçme yoktur. Nerede bir hain varsa bir kahraman karşısına çıkacaktır. Hangi bataklıkta bir haşarat üremişse orası tertemiz yapılacaktır. Şehitlerimizin acısına maruz kaldığımız şu günlerde, TBMM Genel Kurulu’nda 2022 yılı Merkezi Yönetim Bütçesi’nin görüşülmesi esnasında tezahür eden ağır provokasyonlar, şiddet ve derinlik kazanan tahrik provaları yürek yaramıza adeta tuz basmaktadır. İhanet her yerdedir. "NEFRET DİLİNE KAPILANMALARI ALENİ ZİLLETTİR" İçişleri Bakanlığımızın bütçesi görüşülürken, CHP’li ve HDP’li milletvekillerinin beka mücadelemizden intikam alır gibi, şehitlerimize hakaret edercesine, kahraman güvenlik görevlilerimize saldırırcasına öfke nöbetine kapılmaları, nefret diline kapılanmaları aleni zillettir. Terörle mücadelede tarihi başarılara imza atan bakanlıklarımızın bütçeleri müzakere edilirken mayası bozuk, meşrebi bulanık, mensubiyeti hasarlı isimlerin alçalmış üsluplarıyla Genel Kurulu terörize etmeleri hakikaten rezaletin daniskası, işbirlikçiliğin alametifarikasıdır. TBMM’de yaşanan karmaşa ve siyasi kundakçıların tacizleri asla tesadüfi değildir. Bölücü terör örgütü darbe üstüne darbe yedikçe Meclis’e yuvalanmış ittifak ve ikbal ortaklarının ateşi yükselmekte, sinir sistemleri, oto kontrol mekanizmaları altüst olmaktadır. KILIÇDAROĞLU'NA SERT SÖZLER Artık CHP’yi HDP’den, Kılçdaroğlu’nu terörist Demirtaş veya terörist Karayılan’dan ayırt etmek, ayrı değerlendirmek neredeyse imkansızdır. Eline ve diline hakim olamayan, şuur ve ruhunu çaldıran Kılıçdaroğlu istikameti kaybolan, iradesine terörizmin ambargo koyduğu bir şahıstır. Bir HDP’li vekilin “Kürdistan’a özgürlük şiarıyla iktidara geleceğiz” açıklamasına sessiz kalıp bu bölücünün Genel Kurul çalışmalarına 3 birleşim katılmama cezasına itiraz eden Kandil’in yeni CHP’sidir. İçişleri Bakanımıza çakal demek de soysuzluk ve terör seviciliktir. Allah’ın izni, milletimizin desteğiyle, dağda, şehirde, kırsalda, mezrada, sınır ötesinin her tehdit saçan noktasında başı ezilen, ayaklar altında sürünen terör örgütünün hunhar ve hain fermanını TBMM’de okumaya çalışan mülevves ve müptezel emellere müsaade edilmeyecektir. Meclis kürsüsünü lekeleyip demokrasiyi ve milli iradeyi hedef alarak,terörle mücadelede insanüstü mücadeleler sergileyen bakanlarımıza dil uzatan sefiller meydanın boş olduğunu sanmasınlar.Türk milleti her şeyin gözlemcisi,her gelişmenin takipçisi,her terör hayranının da hasmıdır. Yavruları yetim bırakan, gelinleri dul koyan, anaları, babaları acılar içinde kıvrandıran şerefsiz teröristlere ne sözle, ne de eylemle karşı gelemeyen, karşı çıkamayan kim varsa bizim nazarımızda akan kanda payları olan, doğrultulan kanlı silahlardan tutan vatansızlardır.

2 yıl önce

MB: İhracatçı ve ithalatçı firmalara TL uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirilebilecek

Merkez Bankası, ihracatçı ve ithalatçı firmaların TL uzlaşmalı vadeli Döviz satımına İlişkin bir basın açıklaması yayınladı. Açıklamada, "İhracatçı ve ithalatçı firmalara kur riskini yönetebilmeleri amacıyla, Bankamız nezdinde ihale yoluyla ve Borsa İstanbul Vadeli İşlem ve Opsiyon Piyasasında (VİOP) TL uzlaşmalı vadeli döviz satışı gerçekleştirilecektir" denildi. Buna göre 1 ve 3 ay vadeli olarak gerçekleştirilecek TL uzlaşmalı vadeli döviz satım ihalelerine ilişkin takvimin kamuoyu ile ayrıca paylaşılacağı açıklandı. Ayrıca firmaların söz konusu ihalelere bankalar aracılığıyla katılım sağlayabileceği de belirtildi. Merkez Bankası'nın açıklamasına göre ihracatçı ve ithalatçı firmalar VİOP’ta gerçekleştirilecek vadeli döviz alım taleplerini bankalar aracılığıyla Döviz Piyasaları Müdürlüğü’ne iletebilecektir.

2 yıl önce

Zeytinburnu AK Parti ilçe binasının önüne bırakılan karton kolinin içindeki düzeneğin, zaman ayarlı ve parça tesirli bomba olduğu ortaya çıktı

Zeytinburnu AK Parti ilçe binasının önüne Salı günü gece saatlerinde bırakılan karton kutu, polisi alarma geçirmişti. Kutuda kurulu bir düzenek fark eden özel kıyafet giyen bomba imha uzmanları paketi kontrollü şekilde uzaktan fünyeyle patlatmıştı. Zaman ayarlı olduğu öğrenilen EYP imha edildi.Kontrollü patlatmanın ardından polis ekiplerince incelenen pakete ilişkin ayrıntılar ortaya çıktı. Güvenlik kaynaklarından edinilen bilgiye göre, imha edilen kutudaki düzeneğin parça tesirli, el yapımı ve zaman ayarlı patlayıcı olduğu belirlendi. Uzman ekiplerce İstanbul Kriminal Polis Laboratuvarı’nda detaylı şekilde incelenen patlayıcıyla bağlantılı olduğu sanılan ve kutuyu bina önüne bırakan 1 kişi tespit edildi. Söz konusu caddenin bulunduğu bölgedeki kameralar ayrıntılı olarak izleyen ekipler, şüphelinin eşkalini belirlendi. Olayın arkasındaki örgüt araştırılıyor. Belirlenen eşkale uygun robot resmi çizilen ‘şüpheli’ her yerde aranırken, saldırı talimatını verenlerin kim ya da kimler olduğu güvenlik birimlerince çok yönlü olarak araştırılıyor.Öte yandan düzeneği kuran failin yakalanmasının ise an meselesi olduğu kaydedildi.

2 yıl önce

PKK ve FETÖ aynı kampta! Avrupa'nın göbeğinde bombacı yetişiyor

Yıllardır terör örgütü PKK'nın Avrupa'ya giriş kapısı olarak bilinen ve hâlâ aktif olarak kullanılan Atina yakınlarındaki Lavrion Kampı, istihbarat raporlarına yansıyan bilgilerle yeniden gündeme geldi. Sınır ötesinde ve yurt içinde bitme noktasına gelen terör örgütünün, artık eylemlerini sözde 'mülteci kampı' olarak bilinen Lavrion'da planladığı belirtildi. Kampta örgüt mensuplarına silah eğitimin yanı sıra patlayıcı imalatı, maket uçak yapımı ve kullanımı konusunda eğitim verildiği raporlara yansıdı. Kampta eğitimden geçirilen teröristlerin terör eylemleri için Türkiye'ye gönderildiğine dikkat çekilen raporda, kampın Türkiye'den illegal olarak yurt dışına çıkan PKK terör örgütü mensupları tarafından kırsal alana eleman temini, mali destek, lobi faaliyetleri ve Avrupa'ya geçiş amaçlı kullanıldığına da işaret ediliyor. FETÖ'CÜLER DE KAMPTA Raporda kampta, Avrupa ülkelerine geçişlerde ve siyasi sığınma taleplerinde kullanmak üzere sahte belgelerin düzenlendiği de belirtiliyor. Ayrıca, örgüt mensuplarının bu belgeleri kullanarak sık sık hava yolu aracılığıyla Irak'a gidip geldiği bilgisine de yer verilen raporda, PKK'nın yanı sıra diğer terör örgütlerinin de kampta bulunduğuna dikkat çekiliyor. Çoğunlukla deşifre olmuş PKK'lıların yanı sıra MLKP, MKP, DHKP-C, TKP/ML ve FETÖ mensuplarının da Lavrion Kampında barındığı, örgütsel eylem ve etkinliklere katılım sağladıkları ifade ediliyor. YÖNETİM TERÖRİSTLERDE Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Lavrion Kampı ile ilgili raporda ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: Kampın girişinde BM Lavrion Kampı tabelası, BM, Kızılhaç bayrakları ile terörist başı Öcalan'ın fotoğrafı ve örgütsel bez parçalarının asılı. Kampta konaklama ve disiplinin sağlanması gibi idari işler 7 kişiden oluşan bir komite tarafından yönetiliyor. Kampa alınacak şahıslar, Yunanistan'da bulunan PKK terör örgütünün gençlik yapılanması tarafından belirleniyor. Terör örgütü ile herhangi bir bağı olmayan kişilerin kampa girmesine izin verilmiyor. Kampta kalmasına izin verilen şahıslara geçici kimlik veriliyor. Kampın iç ve dış güvenliği kampta bulunan PKK'lılar tarafından sağlanıyor. Yunan polisi, olağanüstü bir asayiş durumu veya insani kriz yaşanmadıkça kampa müdahale etmiyor. Kamp alanı, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri tarafından ziyaret ediliyor ve 'insani yardım malzemesi' adı altında çeşitli yardım malzemeleri dağıtılıyor. Kamp içerisinde terör örgütü adına 'sorumlu' kişiler bulunuyor. Bu sorumlu kişiler, Kandil'den atama yoluyla belirleniyor. İTİRAFÇILAR ANLATIYOR: ÖRGÜTSEL VE İDEOLOJİK EĞİTİM ALDIM Kampta aldığı eğitim sonrası Türkiye'ye bombalı eyleme gönderilen M.Y. isimli örgüt mensubu, 15 Eylül'de Diyarbakır'da yakalandı. M.Y. ifadesinde şunları söylüyor: Terör örgütüne katılmak amacıyla kaçakçılar marifetiyle Meriç Nehri üzerinden botla Yunanistan'a geçtim. Yunan güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra 11 gün cezaevinde kaldım. Burada benim gibi Türkiye'den kaçan PKK ve FETÖ terör örgütü üyesi başka örgüt mensupları da vardı. Onların yönlendirmesiyle Lavrion Kampına gittim. Burada 5-6 ay kadar örgütsel ve ideolojik eğitim aldım. Kaçak yollardan Türkiye'ye geçiş yaparak Diyarbakır'a geldim. 30 Mayıs 2019'da yakalanan S.E. isimli örgüt mensubu: Yunanistan sınırında geçtiğimizde Yunan askerleri bizi yakalayarak karakola götürdü. PKK terör örgütü mensupları karakoldan bizi teslim alarak Atina'ya getirdi. Atina'da Lavrion Kampında yaklaşık 2 ay kadar kaldık. Bu kampta bütün terör örgütlerinden şahıslar bulunuyordu. 10 Eylül'de yakalanan bir başka örgüt mensubu ise şu çarpıcı itiraflarda bulunuyor: Lavrion Kampında 60 gün boyunca PKK terör örgütü adına örgütsel faaliyetler ve ideolojik eğitimler verildi. Eğitim sonrası terör örgütünün kırsal alan yapılanmasına gitmeye ikna edilenlerden 10 kişilik katılım grubu oluşturuldu. Bu grup, Atina üzerinden hava yoluyla Irak'a gönderildi. 2021 yılında ise 8 kişiden oluşan katılım grubu oluşturuldu, bu gruptan 5 kişi örgütün kırsal alanına aktarıldı. Birkaçı ise kamp içerisinde drone eğitimi aldı ve eğitim sonrası eylem amaçlı Türkiye'ye dönüş yapacaktık.

2 yıl önce

Türkiye gizli ambargoları bir bir aşarak 400 ürünü millileştirmeyi başardı

Savunma Teknojileri Mühendislik ve Ticaret A.Ş. (STM) Thinktech Merkezi, "Türk Savunma Sanayiinin Yükselişi ve Ambargolar" başlıklı bir toplantı düzenlendi. Toplantıya Savunma Sanayii Başkanlığı, Roketsan, Aselsan, BAYKAR, Meteksan, Havelsan ve TUSAŞ gibi savunmanın göz bebeği kurum/kuruluşlar ile üniversitelerden 23 uzman katıldı. Yeni Şafak'ın haberine göre; Toplantıda anlatılanlar daha sonra raporlaştırıldı. Türkiye'nin savunma serüveni hakkında bilgiler veren katılımcılar, uygulanan ambargolar hakkında çarpıcı örneklerler verdi. STM Deniz Projeleri Grup Yöneticisi Mehmet Selahattin Deniz, Türkiye'ye yönelik "aleni", "gizli" ve "yavaşlatma" şeklinde 3 tür ambargo uygulandığını aktardı: FRANSA HİZMET VERMEDİ ALMANLAR EL KOYDU "Mesela bugün Türkiye'ye resmi olarak hizmet, hatta insan gücü dahi iletmeyen ülke Fransa. Fransa hem Pakistan, hem Türkiye'deki projelerimiz için hizmet göndermeyeceğini bize resmi olarak deklare etti. Bunun yanı sıra İngiltere ve Almanya resmi olarak bildirmese de ihraç lisans izinlerinin süreçlerini çok uzattı. Eskiden 2 ayda aldığımız izinler 10 aya çıktı. En son bununla ilgili yaşadığımız örneklerden biri şu oldu: MİLGEM için Almanya'dan tedarik ettiğimiz ama İngiltere'de dökümü yapılan şaft sisteminin braketlerini İngiltere'den Almanya'ya geçiş sırasında gümrükte tuttular. Türkiye'deki bir sisteme ait olduğu için bunlara el koydular. Bunun belli bir deklarasyonu yok, ihraç lisansına tabi değil ama böyle bir inisiyatif kullanıldı." ABD İZİN ALMA SÜRESİNİ UZATTI SSB Uzmanı Mete Arslan ise hem platformların, hem alt sistemlerin Türkiye'ye yönelik ambargolardan etkilendiğini söyledi. Arslan, "S-400 nedeniyle ABD sadece F-35'leri bize vermemekle kalmıyor. Bizim genelde vakıf kuruluşlarımızın veya diğer savunma sanayii kuruluşlarımızın, örneğin ASELSAN'ın ABD'den getirdiği malzeme, alt bileşen var. Bunlar ihraç lisansına tabi. Bunlarda ihraç izinleri alma süresi uzadı. Eskiden 3 veya 6 ayda alınan ihracat izinleri 1 yıla kadar uzadı. Ambargolar nedeniyle, belki de belirli bir noktada bunları alamaz hale geleceğiz" ifadelerini kullandı. KARABAĞ AMBARGOSU! Ayrıca Meltem uçak projesinde bazı ekipmanların Fransız Thales firmasına ait olduğunu ifade eden Aslan, "Şimdi Thales gerekli desteği vermiyor. Telefonlara bile çıkmıyor. İlk uçak olan Meltem 2 uçağında gecikmeler yaşandı; ilk sistem yurt dışında entegre edilecek, diğerlerini de TUSAŞ'ta biz entegre edeceğiz. Ama şu anda entegrasyonda sorun yaşıyoruz" dedi. Aselsan Genel Müdür Danışmanı Ali Rıza Kılıç ise İsveç'in de Türkiye'ye ambargo uyguladığını aktardı. Kılıç, "Bir İsveç firması CAATSA yaptırımlarını bahane ederek bize satış yapamayacağını söyledi. Bunu kılıf ya da bahane olarak kullanmak isteyenler kullanıyor" dedi. AB'nin Türkiye'ye herhangi bir yaptırım kararı almamasına rağmen bazı hükümetlere firmaların engeller çıkardığını belirten Kılıç, şunları söyledi: "Bunun canlı bir örneği, dünyanın önde gelen tümleşik devre üreticilerinden biri olan XYLINX firması. Azerbaycan'daki harekatı bahane ederek bir anda 'Ben savunma sanayiine satmıyorum' dedi. Bunun aslında CAATSA'yla da bir ilgisi yok ama firmaların tamamen kendi politikalarının sonucu." 400 ÜRÜN MİLLİLEŞTİRİLDİ Rapora göre engelleme çalışmaları Savunma Sanayii Başkanlığı'nda başlatılan yerli üretim seferberliği ile aşıldı. Sadece 2020 yılında öncelikli ürünler belirlenip ilan edilerek "Ben bu işi yaparım" diyen firmalar görüşmelere çağırıldı. Yaklaşık 900 civarında yerli firma başvuru yaptı. Ön incelemeler sonunda 131 ürünün siparişi yerli firmalara verildi. 400 ürün Türk mühendisin çabalarıyla millileştirildi. İSRAİL SÖZLEŞMEYE RAĞMEN YAN ÇİZDİ SSB Uzmanı Mete Arslan toplantıda İsrail'le ilgili bir anekdotu paylaştı. Arslan, "2009 yılında İsrail'in Taktik Keşif Pod'ları vardı. ASELSAN ana yükleniciliğinde İsrail'den Elbit elektro-optik podu ve Elta'dan sar podu alıyorduk. RF-4 ve F-16 uçaklarına takacaktık. Sözleşmeyi 2008'de imzaladık. 2009'un Ocak ayında efektif oldu, ihraç lisansını aldı. Gönderdiler bize. Ama Ocak ayının sonunda Davos'ta Sayın Cumhurbaşkanı'mızın 'One minute' olayı gerçekleşti, İsrail'le aramız bozuldu. Biz ihraç lisansını almıştık ama şimdi İsrail hükümeti bunu tekrar yürürlükten kaldırıyor" dedi. TUSAŞ eski Genel Müdürü Muharrem Dörtkaşlı ise modernizasyon süreçlerinde de engellemelerle karşılaştıklarını kaydetti: "'C130 modernizasyonunu İsrailliler yapmasın, TUSAŞ yapsın' denildiğinde Northrop Grumman firmasından radarla ilgili teklifini biz alamadık. Bir başka Northrop Grumman projesinde bize radar teklifi vermediler. Paramızla teklif alamadık." ABD VERMEYİNCE KENDİMİZ YAPTIK SSB Deniz Araçları Daire Başkanı Alper Köse, engellenmeye çalışılan ve millileştirilen ürünlerden bir örnek verdi: "Mesela MİLGEM beşinci gemide dikey atım sistemi olarak ABD yapımı Mk 41 kullanacaktık. Ancak ihracat izni çıkmadı. İşin garip tarafı hiçbir zaman 'Vermiyoruz' da demediler, oyaladılar. Ayrıca ihracat izni çıksa bile bazen yine de vermiyorlar. Atış kontrol radarı tedarik edilen ülke henüz ambargo koymamıştı, ancak bekliyorduk. Bu nedenle ambargoyu beklemeden çalışmalara başladık. Neticede ASELSAN kendi Atış Kontrol Radarı olan AKREP-D'yi geliştirdi. Daha sonra da ambargo geldi."

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen ile nasıl görüştü? 3 bomba iddia

İçişleri Bakanı Soylu'nun, "Kılıçdaroğlu'nun Gülen'le görüştüğüne" dair sözleri şok etkisi yaptı. Yeni Şafak o iddianın izini sürdü. CHP liderinin FETÖ elebaşıyla kim üzerinden, nerede ve nasıl görüştüğüyle ilgili 3 iddia konuşuluyor. Kılıçdaroğlu'nun o dönem hasta olan Fetullah Gülen'e "geçmiş olsun" dileğini ilettiği belirtiliyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ATV'de katıldığı programda, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili çarpıcı bir iddiada bulundu. Soylu, Kılıçdaroğlu'nun ABD'nin Pensilvanya eyaletindeki FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'le telefonda görüştüğünü söyledi. Soylu "Kılıçdaroğlu 'Beni dinliyorlar' diyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti kendisini dinleseydi, Pensilvanya ile konuştuğunu kaydederdi. Bunu daha önce de söylemiştim. Kılıçdaroğlu desin ki; 'Biz Pensilvanya'yla bir diş muayenehanesinde konuştuğumuzda, Yurtta Barış Dünyada Barış sözünü konuşmadık. Ben böyle bir şey söylemedim' desin. 'O muayenehaneye gitmedim' desin" ifadelerini kullandı. 1'İNCİ İDDİA: GÜLEN'LE GÖRÜŞTÜ Birinci iddiaya göre CHP lideri Kılıçdaroğlu 17/25 Aralık kumpası sonrası hasta olduğu iddia edilen FETÖ elebaşı Gülen'e geçmiş olsun dileklerini iletmek istedi. FETÖ ile irtibatı olan danışmanları aracılığıyla Pensilvanya ile bağlantı kurdu. Pensilvanya'da telefona bakan örgüt üyesi, Gülen'in müsait olmadığını, konuşamayacağını, kendini iyi hissetmesi halinde arayacaklarını belirtti. Görüşmeden bir süre sonra Kılıçdaroğlu daha önce randevu aldığı diş hekimine gitti. Muayenehanedeyken bir telefon geldi. Telefonun diğer ucundaki kişi, Gülen'in görüşmek istediğini aktardı. Ardından görüşme başladı. Kılıçdaroğlu, Gülen'e geçmiş olsun dileklerini iletti. 2'NCİ İDDİA: MUSTAFA YEŞİL'LE KONUŞTU İkinci iddia, Kemal Kılıçdaroğlu'nun FETÖ elebaşıyla görüşmek istediği, ancak görüşemediği yönünde. Yine iddiaya göre 17/25 Aralık kumpasından yaklaşık 2 ay önce Kılıçdaroğlu, CHP Genel Merkezi'nden, FETÖ'nün önemli isimlerinden Mustafa Yeşil'in verdiği numaradan Pensilvanya'yı aradı. Fakat "ilaç aldığı için konuşacak durumda olmadığı" söylendi. Bu durum üzerine Kılıçdaroğlu, Mustafa Yeşil'le konuşup "geçmiş olsun" dileklerini sundu. 3'ÜNCÜ İDDİA: KLİNİKTE BULUŞTULAR Son iddiaya göre de Kılıçdaroğlu, Hüseyin Mercan ve Mustafa Yeşil ile bir klinikte buluştu. Diş kliniğindeki buluşma yine Ekim 2013 yılında. Mustafa Yeşil, görüşmede o dönem kapatılması görüşülen dershaneler konusunu gündeme getirip hükümeti şikayet etti. Kılıçdaroğlu ise ziyarette hasta olduğu iddia edilen Fetullah Gülen için "geçmiş olsun" dileklerini ileterek "sizinle bir sorunumuz yok" mesajı verdi. Görüşmede sözde dış politika ele alınarak "Yurtta sulh cihanda sulh" vurgusu yapıldı. Aynı vurgu ne tesadüf ki; 15 Temmuz darbe girişiminde de gündeme geldi. Bu iddiaların hangisi doğrudur bilinmezken; kaynaklar Kılıçdaroğlu'nun Gülen'e "geçmiş olsun" dileğinde bulunduğu ortak noktasında buluşuyor. Şimdi gözler CHP Genel Merkezi'ne çevrildi.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 32 33