05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Sosyal medya düzenlemesi hızlandı… Almanya modeli üzerinde duruyor!

Cumhurbaşkanı Erdoğan katıldığı bir televizyon programında TBMM'nin açılmasıyla birlikte sosyal medyaya yönelik bir düzenlemenin yapılması gerekliliğini vurgulamıştı. Meclis Araştırma Hizmetleri tarafından yapılan çalışma rapor olarak hazırlandı. SABAH'ın ulaştığı raporda, dünyada sosyal medya düzenlemeleri tek tek anlatıldı. SOSYAL MEDYA DÜZENLEMESİ İÇİN RAPOR HAZIR Sosyal medya düzenlemesi ile yalan, nefret ve şiddet suçlarına hapis cezası getirilmesi öngörülüyor. Konuya ilişkin AK Parti Afyon Milletvekili ve Anayasa Komisyonu Başkanvekili Ali Özkaya, TBMM Araştırma Hizmetleri'ne sosyal medya ile ilgili dünyadaki örnekler hakkında bir araştırma yaptırdı. ABD, AB, Almanya, Avusturya, İngiltere ve Fransa gibi ülkelerin yaptığı sosyal medya çalışmaları detaylı bir şekilde incelendi. AK Parti düzenleme için özellikle Almanya modeli üzerinde duruyor. BİR MÜEYYİDE OLMAK ZORUNDA Özkaya, TBMM'ye getirmeyi düşündükleri düzenlemeye ilişkin "Gerçek hayatta suç olan her şey sosyal medyada da suç ama yalanla ilgili suç düzenlenmediği için bir boşluk var. Sosyal medya inanılmaz derecede etkili bir alan. Düzgün yürür, iyi işlerse ve kişiler birbirine karşı iftira atmaz, hakaret etmezse, terör ve şiddetin baskısını sunmazsa doğru ama aksi olursa buna bir müeyyide getirmek lazım. Bunu yapanın sonucuna katlanacağı, 1 yıldan 3 yıla veya 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası gibi cezalar getirilmeli. Yalanı, dezenformasyonu, iftirayı, şiddeti, kin ve nefreti, provokasyonu önleyen bir düzenleme yapacağız" dedi. İŞTE ÖRNEKLER Almanya... 2017'de Sosyal Ağların Düzenlenmesi Kanunu yürürlüğe girdi. Bu kanunun amacı; sosyal ağlardaki nefret söylemi ve yalan haberlerle mücadele etmek, sosyal ağ platformlarını hesap verebilir hâle getirmek ve gerekli durumlarda platformlara cezai müeyyide uygulamak. Kanun, ülkede yalnızca 2 milyon ya da daha fazla kayıtlı kullanıcıya sahip sosyal ağlara uygulanabiliyor. Adalet Bakanlığı'nın bir sosyal medya şirketine ceza verebilmesi için mahkeme kararı gerekiyor. Yalan habere azami bir yıllık hapis ya da para cezası var. Kanununun yürürlüğe girdiği ilk 6 ayda, Facebook gelen şikâyete tabi içeriklerin yüzde 21,2'sini, YouTube yüzde 27,1'ini, Google+ yüzde 46,1'ini ve Twitter ise yüzde 10,8'ini kaldırdı. Bu yıl sosyal medya şirketleri yasa dışı içeriği kaldırmanın yanında, bu durumu Federal Kriminal Polis Dairesi'ne bildirmekle yükümlü kılındı. Kullanıcıların şikayet mekanizmalarına daha rahat ve doğrudan erişebilmeleri adına platformların sağlaması icap eden koşullar artırıldı, bu mekanizmaların "kolay kullanılabilir" olmaları şart koşuldu. ABD... Amerika'da, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerine yönelik adım ABD Başkanı Donald Trump tarafından atıldı. Kararnamede; sosyal medya şirketlerinin ifade özgürlüğüne müdahale ettikleri, kendilerine uygun gelmeyen görüşleri bir nevi sansürledikleri ve kamuoyunu ilgilendiren olaylara ilişkin vatandaşların neyi görüp göremeyeceğini kontrol edebilecek bir güce sahip oldukları belirtildi. Kararname uyarınca Federal İletişim Komitesi, sosyal medya şirketlerinin içeriklere müdahale kriterlerini, müdahale edilen içeriklerin niteliğini ve müdahalenin iyi niyet gözetilerek yapılıp yapılmadığını incelemeye yetkili kılındı. Ayrıca Adalet Bakanı tarafından bir çalışma grubu oluşturularak sosyal medya platformlarının siyasi görüşe göre içerik erişimini şekillendirdiği varsayılan algoritmalar gibi tarafgirlik arz ettiği belirtilen çeşitli unsurlarının incelenmesi gerekli görüldü. COVİD-19 SALGINI MEZENFORMASYONU YAYMADA ÖRNEK GÖSTERİLDİ ABD Kongresi Araştırma Servisi tarafından hazırlanan bir raporda, özellikle Covid-19 salgınının sosyal medya mecralarında mezenformasyonun nasıl yayıldığını gözler önüne seren bir örnek olduğu belirtildi. Salgının kaynağı, virüsün yayılma şekilleri ve salgınla mücadele yöntemleri hakkında ortaya çıkan bilgi kirliliği, sosyal medya mecralarının içerikleri algoritmalarla biçimlendirme eğilimi ve kullanıcıların yalnızca beğendikleri paylaşımlar üzerinden özelleşmiş ağlar kurabilme olanakları gibi sebeplerle daha da ivmelendi. AVRUPA BİRLİĞİ Avrupa Birliği'nde çevrimiçi ortamlarda terörle alakalı içeriklerin yayılmasını engellemek amacıyla yapılan düzenleme 6 Haziran 2021'de yürürlüğe girdi. 7 Haziran 2022'de uygulanmaya başlayacak olan bu düzenlemenin gerekçesinde, çevrimiçi ortamların nefret, şiddet, aşırılık ve terörist propagandanın yayılmasına imkan tanıdığı söylendi. Terörist gruplarla somut pratiğin yanı sıra çevrimiçi mecralarda da mücadele edilmesi gerektiği vurgulanarak Avrupa Birliğine bu bağlamda yöneltilen tehditlerin engellenmesi şart koşuldu. TERÖRİST İÇERİK KAVRAMI Düzenlemede terör içeriklerinin ilgili ulusal otorite tarafından verilen kararı izleyen bir saat içerisinde kaldırılması, sosyal medya platformlarının sunduğu araçların suiistimalinin önüne geçilmesi ve kaldırılan içeriklerin diğer platformlarda tekrar paylaşılmasının engellenmesi amaçlandı. "Terörist içerik" kavramı, terör suçlarının işlenmesini kışkırtan veya savunan, terörist grupların aktivitelerini teşvik eden ya da terör suçlarının işlenmesine yönelik teknik bilgiler ve yöntemler gösteren içerikler olarak tanımlandı. PLATFORMLAR ŞEFFAF VE HESAP VEREBİLİR OLMALI Platformlar tarafından içeriklere yapılan müdahalelere dair yıllık raporlar hazırlanması; platformların şeffaf ve hesap verebilir olması; platformların içerik kaldırma kararlarına itiraz edilebilmesi; ihlal durumlarında ise sosyal medya şirketinin bir önceki yıldaki küresel cirosunun yüzde 4'üne kadar para cezası verilebilmesi öngörüldü. İlgili sosyal medya şirketinin merkezinin bulunduğu üye ülke, içerik kaldırma kararını izleyen 72 saat içerisinde karara itiraz edebilmekte. İtirazdan sonra içerik ya geri yüklenmekte ya da tamamen silinmekte. Servis sağlayıcılar veya içerik sağlayıcılar ulusal yetkilinin içerik kaldırma kararına 48 saat içerisinde itiraz edebiliyor. Avrupa Parlamentosu bünyesinde Nisan 2021'de hazırlanan bir raporda, dezenformasyonun demokratik süreçler ve insan haklarına etkileri mercek altına alındı. Raporda dezenformasyonun bir yandan düşünce özgürlüğü, mahremiyet hakkı ve toplumsal süreçlere katılım hakkı gibi hakları ihlal ettiği, öte yandan ise dezenformasyona karşı yürütülecek mücadelelerin de ifade özgürlüğü gibi diğer bazı hakları ihlal etme riskini taşıyabileceği söylendi. Raporda ayrıca dezenformasyonun kurumlara duyulan güveni tahrip ettiği, seçim süreçlerine müdahil olabildiği ve dijital zorbalıkla şiddete cevaz verebildiği vurgulandı. Bu doğrultuda dezenformasyona karşı atılacak adımların insan haklarını merkeze alması gerektiği ve yalnızca dezenformasyonun değil, dezenformasyonun yayılmasına olanak sağlayan yapısal koşulların da titizlikle irdelenmesinin öneminin altı çizildi. AVUSTURYA Avusturya, sosyal medya platformlarını müstakil bir kanunla düzenleyen az sayıdaki örnekler arasında. 1 Ocak 2021 itibarıyla yürürlüğe giren bir federal kanun, sosyal medya şirketlerinin yükümlülüklerini düzenledi ve paylaşımların kaldırılması ya da engellenmesi yönünde sorumluluklar tayin etti. Kanun, Avusturya'da faaliyet gösteren, ülkede ortalama yüz binden fazla kullanıcıya sahip ve yıllık cirosu 500 bin avrodan fazla olan yerli ve yabancı kâr odaklı platformlara uygulanıyor. PLATFORMLAR ETKİLİ VE ŞEFFAF OLMALI Platformlar kullanıcılara etkili ve şeffaf bir "şikâyet ele alma mekanizması" sunmak durumunda. Bu şikâyetler; cebir, tehdit, ısrarlı takip, telekomünikasyon araçları vasıtasıyla sürekli taciz, aşağılama, izinsiz görüntü kaydı, şantaj, terör örgütü üyeliği, suça teşvik veya Nasyonal Sosyalist aktiviteleri yasaklayan kanunlara yönelik ihlaller gibi suç unsuru oluşturan fiillere ilişkin yapılabilir. 24 SAAT İÇİNDE İÇERİĞİ KALDIRMAK MECBURİYETİNDE Platformlar şikâyete konu olan içeriğin yasa dışılığının açık olması hâlinde, ek bir tahkikat yürütmeksizin ilgili içeriği en fazla 24 saat içerisinde kaldırmak ya da erişime kapatmak mecburiyetinde. Yasa dışılığı açık olmayan içeriklerin kaldırılması için tanınan azami süre ise 7 gün. Silinen ya da erişime kapatılan içeriklere dair veriler, delil oluşturması sebebiyle azami 10 gün boyunca saklı tutulur. Bu süre yetkili kamu otoritesinin talebi hâlinde uzatılabiliyor. Sosyal medya mecraları ayrıca içerikler hakkında vermiş oldukları kararların incelenmesine yönelik şeffaf bir mekanizma sağlamakla da yükümlü. Arka arkaya talimat verilmesini gerektiren ve süreklilik arz eden ihlal durumlarında platformlar Kurul tarafından 10 milyon avroya varan para cezasına çarptırılabilir. FRANSA Fransa'da 22 Aralık 2018'de yalan haberlerin sosyal medya ekseninde demokrasiye yönelttiği iddia edilen tehditlerin önüne geçilmesi amacıyla, Enformasyonun Manipüle Edilmesine Karşı Mücadele Kanunu yürürlüğe girdi. "Yalan haber kanunu" olarak da bilinen Kanunun amacı, dijital mecralarda yalan haberlerin büyük bir hızda yayılmasının önüne geçmek ve yabancı devletler tarafından sosyal ağların manipüle edilmesini engellemek. Özellikle seçim süreçleri öncesinde ve seçimler esnasında bu türden manipülasyonların varlığına dikkat çekilmekte. Bu bağlamda ilk olarak sosyal medya platformlarının seçim süreçlerinde sponsorlu içerikler hakkında hesap vermeleri gerekmekte, ayrıca günlük belli bir sayıda bağlantının üzerine çıkan mecraların Fransa'da yasal bir temsilci bulundurmaları ve algoritmalarını kamuya açmaları şart koşulmakta. YALAN HABERLERİN YAYILMASINI ENGELLEMEK İkinci olarak da yalan haberlerin hızlıca yayılmasına engel olmak adına yasal işlem başlatılması öngörülmekte. Burada yalan haber nitelemesini yapmak davayı gören hâkime bırakılmakta ve bu nitelemede 1881 tarihli Kanun baz alınarak geliştirilen üç kriter uygulanmaktadır: Yalan haber açık olmalıdır, yapay yollardan ve büyük bir çapta yayılmaya başlamış olmalıdır, kamu düzenini veya seçimlerin güvenliğini bozma tehdidi barındırmalıdır. Ayrıca, erişim ve yer sağlayıcıların illegal içeriklere erişimi engellemek, nefret içeriklerini bildirmek, bazı illegal içeriklerle ilgili bilgi vermek, kimlik ve bağlantı verilerini depolamak ve iletmek, videoları dijital olarak işaretlemek gibi yükümlülükleri mevcut. NEFRET SUÇLARINA YENİ MAHKEME Diğer yandan, son olarak 24 Haziran 2020'de Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından imzalanarak kanunlaşan hükümler arasında nefret suçlarına has yeni bir mahkeme kurulması ve konuya ilişkin Yüksek Yayıncılık Kurulu tarafından görev sınırları tayin edilecek bir gözlem merkezinin oluşturulması yer alıyor. İNGİLTERE İngiltere'de sosyal medya şirketlerine yönelik herhangi bir yasal düzenleme mevcut değil. Ancak dijital iletişim platformlarının yaygınlık kazanmasıyla birlikte İngiltere'de sosyal medyanın hem yabancı devletlerin ülke içindeki siyasi süreçlere müdahil olmasına hem de azınlıklara karşı nefret ve şiddeti teşvik eden içeriklerin artmasına sahne olduğu belirtildi. Bu doğrultuda İngiltere Parlamentosu konuya ilişkin incelemeler başlattı. Komisyonun 18 Şubat 2019'da yayımladığı raporda, "yalan haber" kavramı yerine mezenformasyon ve dezenformasyon ifadelerinin kullanılması gerektiği belirtildi. Yalan haberlerin hem olgulara hem de kamu yaşamına güveni azaltıp demokrasi ve kamuoyuna ilişkin olumsuz sonuçlara gebe oldukları kaydedildi. ÇEVRİMİÇİ GÜVENLİK KANUNU TASLAĞI İngiltere'de sosyal medya düzenlemeleri açısından somut bir adım atılarak öneriler ve tüm istişareler doğrultusunda "Çevrimiçi Güvenlik Kanunu" taslağı yayımlandı. Taslağa göre, çevrimiçi içerik paylaşım platformları ve arama hizmetleri özen yükümlülüğüne tabi kılınacak ve Ofcom bu şirketlere 18 milyon pound veya yıllık küresel cirolarının yüzde 10'u kadar (hangisi yüksekse) ceza verip duruma göre sitelere erişimi engelleyebilecek. "Kategori 1" olarak nitelendirilen sosyal medya şirketleri, yani en yaygın ve popüler mecralar, yalnızca yasa dışı içeriklerle değil, ceza gerektiren fiil eşiği altında kalmasına rağmen zarar verme riski taşıyan edimler ile mezenformasyon ve dezenformasyon gibi zararlı içeriklerle mücadeleye yönelik de yükümlülük altına alınacaklar. Şirketler demokrasi kaygısı güderek farklı bakış açılarına karşı nötr bir tavır takınacak ve değişik görüşlere farklı muamele uygulayamayacak. TASLAĞIN ÖNÜMÜZDEKİ YASAMA YILINDA KANUNLAŞMASI BEKLENİYOR Ofcom'un bünyesinde dezenformasyon ve mezenformasyon üzerine uzmanlardan oluşan bir komite kurulması da yine taslakta öngörüldü. Taslakta düzenlenecek içerikler 3 kategoride ele alındı. Bunlar yasa dışı içerikler, çocuklar açısından zararlı içerikler ve yetişkinler açısından zararlı içerikler. Yasa dışı içerikler genellikle terör suçları ve çocuk istismarı gibi fiilleri kapsamakta. Zararlı içerikler ise çocukların ya da yetişkinlerin fiziksel ya da psikolojik sağlığını bozabilecek paylaşımlar. Taslağın önümüzdeki yasama yılı içerisinde kapsamlı bir şekilde tartışılarak kanunlaşması beklenmekte.

2 yıl önce

Sosyal medya fenomenlerine 'izinsiz çekiliş' soruşturması

İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, Enes Batur, Sezgin Yılmaz, Tamer Yeşildağ, Damla Nur Altun, Başak Karahan, Doğan Kabak, Ferit Karakaya, Cantuğ Özsoy'un da aralarında bulunduğu 16 kişinin sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları yayınlarda izinsiz çekiliş düzenledikleri belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Milli Piyango İdaresi'nden izin alınmadan yapılan bu çekilişler üzerine sosyal medya fenomenleri hakkında soruşturma başlatıldı. Bunun üzerine şahıslar ifadelerinin alınması için emniyete çağrıldı. Soruşturma kapsamında 6 kişinin ifadesinin alındığı, diğerlerinin ise bugün ve yarın emniyete giderek ifadelerini verecekleri öğrenildi.

2 yıl önce

Batı medyası PKK ile suç ortaklıkları alenileşmesin diye Diyarbakır annelerini görmüyor

PKK tarafından dağa kaçırılan çocuklarının geri dönmesi çağrısı yapmak için bir grup Diyarbakırlı anne 3 Eylül 2019'da HDP Diyarbakır İl Başkanlığı binası önünde eylem yapmaya başladı. Hacire Akar'ın HDP İl Başkanlığı binası önünde 22 Ağustos 2019'da başlattığı oturma eyleminden cesaret alan Türkiye'nin dört bir yanından aile de eyleme katıldı. Mart 2020'de protestolara katılanların sayısı 134'e yükseldi. Aileler, yeni tip koronavirüs (kovid-19) salgını döneminde de eylemlerine devam etti. Yaşlı ve kronik hastalığı olan anne-babaların dışındakiler salgın tedbirlerine dikkat ederek "Evlat nöbeti"ne ara vermedi. PKK'nın dağa kaçırdığı 32 aile kararlı direnişleri sonucu evlatlarına kavuştu. Ailelerinin "geri dön" çağrısına yanıt veren çocuklar diğer aileler için de umut oldu. Diyarbakır annelerin evlat nöbetinde gösterdikleri kararlı duruş HDP'nin kepenk indirmesine neden oldu. PKK ise ailelerin direnişini kırmak, eylemlerini sonlandırmak amacıyla başta tehdit olmak üzere birçok yolu denedi. Diyarbakır annelerini, başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok bakan, siyasetçi, sanatçı, gazeteci, yazar, sporcu, sivil toplum kuruluşu temsilcisi, kanaat önderi ve din adamı ziyaret ederek destek mesajları verdi. Ayıca Avrupa Parlamentosu üyesi Tomas Zdechovsky, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi Denetim Komisyonu Türkiye eş raportörleri Jakob Wienen ve Yoomi Renström'un yanı sıra Ukrayna, İngiltere, Hindistan başta olmak üzere 9 ülkenin büyükelçileri Diyarbakır anneleriyle görüştü. Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı (SETA) Güvenlik Araştırmacısı Bilgehan Öztürk, İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Yusuf Özkır ve SETA Dış Politika Araştırmacısı Can Acun, uluslararası basının yaklaşık 3 yıldır devam eden Diyarbakır annelerinin "Evlat nöbeti" eylemlerine neden duyarsız kaldığını değerlendirdi. "PKK'yı terör örgütü kabul etmek onları zora sokar" Bilgehan Öztürk, Diyarbakır annelerinin eylemlerinin Kürt halkının PKK'ya yönelik en somut eylemlerinden olduğunu söyledi. Batı'nın, "Türk devleti Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor, o yüzden Kürtler de silahlı mücadele veriyor" şeklinde algıya sahip olduğunu ifade eden Öztürk, "Oysa Diyarbakır anneleri 'PKK, Kürtleri eziyor, haklarını ihlal ediyor' mesajı veriyor. Batı basını bu söyleme alışkın değil dolayısıyla bu gerçeği görmek işlerine gelmez." dedi. Öztürk, birçok Batılı devletin Suriye bağlamında YPG ve PKK ile askeri, istihbarat ve eğitim konusunda iş birliği yaptığını kaydetti. PKK'nın gerçek yüzünün ortaya çıkmaması için Batı basınını Diyarbakır annelerini görmezden geldiğine dikkati çeken Öztürk, "Diyarbakır annelerinin hikayelerine yer vermeleri PKK ile kurdukları suç ortaklığını aleni şekilde ortaya koyar. Dolayısıyla partnerleri olan PKK'nın terör örgütü olduğunu kabul etmek kendilerini zora sokar. Kimse ayağına sıkmak istemez." diye konuştu. Batı'da ana akım medya, entelektüel ve siyasi partiler arasında PKK ve uzantısı parti ve yapılara sempatisi olduğunu kaydeden Öztürk, "Hele DEAŞ ile mücadele döneminde bir destan ve başarı hikayesi ürettiler, PKK'lı kadınlar Batılı değerlerin koruyucusu, savunucusu olarak moda dergilerine ve filmlere konu edildi. Barbar gerici vahşi DEAŞ'a karşı Batı'nın Orta Doğu'daki aydınlanmış ilerici müttefikleri olan 'Kürtler' (PKK) savaştı. Bu hikayeyi çöpe atmak demek olur." ifadesini kullandı. Batı medyasının Diyarbakır anneleri ile ilgili haber yapmasının Kürt ve insan hakları meselesini Türkiye'ye karşı siyaseten kullanmaması anlamına geldiğini vurgulayan Öztürk, şöyle devam etti: "Diyarbakır annelerine haberlerinde yer vermezler. Aksi halede iki yüzlülükleri ortaya çıkar. Zira hak ihlali yapan PKK'dır ve bizzat Kürt aileler bunu haykırmaktadır. Diyarbakır anneleri de Batılı bir görüntü yani makbul kadın, Kürt ve Doğulu profili çizmiyor. Batı için değerler hep Batılı ve makbul Doğulular için geçerlidir." "Batı medyası ideolojik at gözlüğü çıkarmama konusunda ısrarcı" İstanbul Medipol Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Özkır, Türkiye'nin PKK terörüyle mücadelesinde son yıllarda iki kritik gelişme yaşandığını, bunlardan birinin Türk Silahlı Kuvvetleri ve MİT koordinasyonuyla PKK'nın sahadan silinmesi diğerinin ise Diyarbakır annelerinin mücadelesi olduğunu söyledi. Diyarbakır annelerinin "yeter artık" diyerek evlatları için ortaya koyduğu çabanın sosyolojik düzlemde PKK ile mücadelede güçlü etki oluşturduğunu dile getiren Özkır, "Terör örgütü kendini güçlü gördüğünü düşündüğü bir yerde anaların direnişi ile büyük bir kayıp yaşadı." dedi. Kadın hakları, çocuk hakları ve en temelde insan hakları bağlamında Diyarbakır annelerinin herkes tarafından desteklemesi gerektiğinin altını çizen Özkır, şöyle devam etti: "Barışçıl oturma eyleminin ve ürettiği sonuçlar objektif gazetecilik ilkeleri içerisinde alkışlanacak bir haber değerine sahip fakat Batı medyası bunu görmezlikten geliyor. Batı medyası, Türkiye'nin bütünlüğünü pozitif yönde etkileyecek birçok konuda olduğu gibi Diyarbakır anneleri konusunda da ya çarpıtma ya da görmeme yolunu tercih ediyor." Batı medyasının objektif gazetecilik kriterleriyle hareket etmediğinin altını çizen Özkır, şunları kaydetti: "Maalesef Batı medyası bu konuda da sınıfta kaldı. Batı medyası görmüyor diye Diyarbakır annelerinin muazzam direnişi gölgelenmez. Fakat onların hanesine Türkiye konusundaki çifte standartlı uygulamalarına bir başlık daha eklenmiş oluyor. Batı medyasının Türkiye'ye yönelik taktiği ideolojik at gözlüğünü çıkarmama konusunda ısrarcı. Bu saplantılı önyargıların onları kendi siyasetçilerinden bile geriye düşürüyor." "Terörist figürleri birer kahraman gibi gösterdiler" SETA Dış Politika Araştırmacısı Acun da Diyarbakır annelerinin evlat nöbetine Batı medyasının ilgisizliğinin asıl nedenin PKK'yı tehdit değil tam tersine Türkiye karşıtı bir araç olarak kullanmalarından kaynaklandığını söyledi. Avrupa Birliği (AB), ABD, Kanada, Avustralya gibi birçok ülkenin terör örgütleri listesinde yer almasına rağmen Batı dünyasının PKK ile angajman kurduğunu anımsatan, Acun şunları söyledi: "PKK'yı terör örgütü olarak tanımlarken anlaşma yapmayı, angajman kurmayı ahlaki olarak sorunlu görmeyen bir Batı dünyasıyla karşı karşıyayız. Bunu çok açık şekilde Suriye'de PYD ve PKK ile angajman içine girdiler, onlara silah ve askeri destek sağladılar. Terör figürlerini birer kahraman, birer özgürlük savaşçısı gibi sundular. PYD ve PKK'nın Suriye'deki insan hakları ihlallerini ise görmezden geldiler." Batı basınının, PKK karşıtı bütün argümanlara kulağını tıkadığını ifade eden Acun, "Aslında Diyarbakır annelerinin direnişi içinde doğrudan insani barındıran muazzam bir hikaye. Batı medyasının aradığı, haberleştirmeyi çok seveceği türden bir hikaye. Ancak PKK'nın şimdiye kadar karşı karşıya kaldığı en büyük ahlakı ve insani meydan okumalardan biri olduğu için Batı medyası bu meseleyi görmemezlikten gelmeyi tercih ediyor. Aksi durumda PKK ile kurduğu suç ortaklığını deşifre etmiş olacak." değerlendirmesinde bulundu.

2 yıl önce

Fransa medyası Türkiye’yi AB’yi tehdit eden güçler arasında gösterdi

Fransa'da günlük yayımlanan uluslararası etkinliğe sahip Le Figaro gazetesi, “Avrupa önündeki zorluklarla karşı karşıya” başlığı adı altında Avrupa Birliği’ni (AB) tehdit eden güçler ve krizlere ilişkin bir grafik paylaştı. Grafikte Türkiye ayrıntısı dikkat çekiyor. Türkiye, Avrupa Birliği’nin geleceğini tehdit edecek ülkeler arasında gösteriliyor. Grafiğe göre AB için tehditler, ‘ülkelerin genişleme emelleri’, ‘siber tehdit-sahte haber’, ‘terör riski’ ve ‘göç krizi’ başlıkları altında toplanmış. AB'NİN GÖÇ KORKUSU Küresel veya bölgesel genişleme emelleri olan düşmanlar arasında Türkiye de bulunuyor. Türkiye dışında Rusya ve Çin de AB için küresel tehdit. Türkiye üzerinden AB ülkelerine doğru gerçekleşecek göç de hazırlanan içeriğe göre Avrupa Birliği için önemli tehdit olarak görülüyor.

2 yıl önce

CHP Kırşehir Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı İdil Zaman, sosyal medya hesabından çarşaflı kadınlar ile dalga geçen bir video paylaştı

Balıkesir’in Edremit ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşu kapsamında CHP'li Edremit Belediyesi ve ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) tarafından düzenlenen törende, çarşaf içindeki kadının zincire vurulduğu görüntüler tepkilere neden olmuştu. CHP'li başkandan tepki çeken paylaşım O görüntüye tepkiler dinmemişken, CHP Kırşehir Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı İdil Zaman'dan çarşaflı kadınlarla dalga geçen bir paylaşım geldi. TikTok'ta çekilen çarşaflı kadın filtresine erkek yüzü yerleştirilen bir videoyu Instagram hesabından paylaşan Zaman, sosyal medyada tepki çekti. Zaman'ın gelen tepkilerin ardından Instagram hesabını kapattığı görüldü.

2 yıl önce

Ekrem İmamoğlu Türkiye'yi Yunan medyasına şikayet etti

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, geçtiğimiz yıl Uluslararası Siyasi Danışmanlar Derneği'nin açılış konuşmasında "Türkiye sorgulanır halde" diyerek Türkiye'yi dünyaya şikayet etmesinin ardından benzer bir şeyi şimdi de Yunanistan ziyareti öncesi yaptı. "TÜRKİYE'DE YÖNETİM SORUNU VAR" Atina Belediye Başkanı Kostas Bakoyannis'in resmi konuğu olarak Yunanistan'a giden İmamoğlu, ziyareti öncesi Yunan gazetesi Kathimerini'ye Türkiye'yi şikayet etti. Türk medyasını hedef alarak, Türkiye'de bir yönetim sorunu varmış gibi göstermeye çalışan İmamoğlu, şunları söyledi: "YUNANİSTAN'I RAHATSIZ ETMEYELİM" Yunanistan'ı bu boş tartışmalarla rahatsız etmeyelim. Ama şunu söylemeden edemeyeceğim. Cumhurbaşkanına yakın gazetecilerin ve medyanın seçimlere daha uzun bir süre varken her gün cumhurbaşkanı adayı tartışması çıkarması, aslında ülkede bir yönetim sorunu olduğunun itirafıdır. TÜRKİYE'Yİ KÖTÜLEDİ ÖVGÜYÜ ALDI Türkiye'ye yönelik olumsuz sözleri sonrası Yunan gazetesi İmamoğlu için övgü dolu sözler kullandı. Gazete, "Türkiye için büyük hayali olan bir belediye başkanı", "AK Parti'yi mağlup eden ilk siyasetçi", "Türkiye'de en çok tartışılan muhalefet figürü", "Akşener'in Fatih'e benzettiği adam" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Yunan medyası hedef gösterdi! Türkevi açılışına katılan Başpiskopos’u topa tuttular

New York’ta 20 Eylül’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın da katılımıyla Türkevi Binası’nın açılışı gerçekleşti. Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın duası ile açılan binaya Amerikan Ortodoks Kilisesi dini lideri Başpiskopos Elpidoforos da yer aldı. Açılışta Başpiskopos Elpidoforos da yer alması Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi’nde rahatsızlığa neden oldu. YUNAN MEDYASI HEDEF GÖSTERDİ Yunan medyasına göre, Rum Yönetimi lideri Nikos Anastasiadis, New York’ta Elpidoforos ile olan programlı görüşmesini, ‘yoğun görüşme trafiği olduğu’ bahanesiyle, son anda iptal etti. Anastasiadis’in, KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’ın da katıldığı Türkevi’nin açılışında, Elpidoforos’un da hazır bulunmasına çok kızdığı ve yakın çevresine “Bu eğlenceye katılan Elpidoforos ile görüşmem” dediği iddia edildi sürüldü. ÖZÜR DİLE BASKISI Öte yandan Yunan Dışişleri Bakanlığı’ndan ise bir süre önce Elpidoforos’a Türkevi’nin açılışına katılmaması tavsiyesinde bulunduğu iddia edildi. Yunan basını da Ortodoks din adamını topa tuttu. Başpiskoposa açıkça "özür dile" baskısı yapıldı. Elpidoforos'a yönelik baskılara ilk tepki Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ersin Tatar'dan geldi. Tatar yaptığı açıklamada, "Bu hareketler, Rum ve Yunan taraflarının bağnazlık ve tahammülsüzlüğünün ne düzeyde olduğunu gösteriyor" dedi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TEKNOFEST'te önemli mesaj: Dünya medyasının gündeminde 1 numara olmalıdır

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Atatürk Havalimanı'nda TEKNOFEST 2021'e katıldı. Erdoğan "TEKNOFEST dünya medyasının gündeminde bir numara olmalıdır" açıklamasını yaptı ve "Önümüzdeki yıldan itibaren TEKNOFEST'i uluslararası hale getirecek Azerbaycan'dan başlamak üzere dost ve müttefik ülkelerde de düzenleyeceğiz." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: "Güzel İstanbulumuzdan ülkemizin tüm gençlerini ilime, bilime, araştırmaya gönül veren tüm genç kardeşlerimi selamlıyorum. TEKNOFEST'e teşrif eden her bir kardeşime hoş geldiniz diyorum. TEKNOFEST'in ülkemize, milletimize, gençlerimize hayırlı olmasını diliyorum. Bizlere bu gururu yaşatan, teknoloji şöleni sunan Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı ile T3 Vakfı'na şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Atalarımız 'Er giden işine geç giden boşuna' diyor. TEKNOFEST'te bu tarihi hakikate bir kez daha şahitlik ediyoruz. Bu muhteşem atmosferi erkenden işine koyulan, kalbini ve zihnini işine veren emekçiler sayesinde ortaya çıktı. Gece gündüz demeden el birliği içinde çalışarak ülkemizin gençlerine bilime ve teknolojiye ilgi duyan her kesimden insanımıza gurur tablosunu yaşattılar.  Gençlerimiz her sene TEKNOFEST teknoloji yarışma tarihlerinin belirlenmesini sabırsızlıkla bekliyor. Kurdukları takımlarla roketten insansız hava araçlarına, endüstriyel robotlara birçok alanda kıyasıya rekabet ediyorlar. Burada sergilenen her proje okuluyla, öğretmeniyle, hocasıyla, ailesiyle takım çalışmasının ürünüdür. Gençlerimizin emeklerinin yanında ülkemizin zengin potansiyeli de var. TEKNOFEST'in yüreği kıpır kıpır atan genç mucitleri 2053 ve 2071 Türkiye'sinin mimarları olacaktır. Varsın birileri bizim gençlerimizi tanımak yerine sizleri harflerle kategorilere ayırarak tanımaya çalışsın. Varsın bu ülkenin gençlerine vizyon ve ufuk çizmek yerine kısır gündemlerine alet etmeye çalışsın. Varsın bu ülkenin gençlerini kucaklamak yerine kutuplaştırmanın peşine düşsün. Biz gençlerimize inanıyoruz. Biz gençlerimizi harflerle tanımlayanların fersah fersah ötesinde ufka sahip olduğunu biliyoruz. Uzay yolcularını, bilim insanlarını, pilotları, mühendisleri, fizikçileri görüyorum. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak hem siz gençlerimizle hem de sizleri en güzel şekilde yetiştiren anne babalarımızla gurur duyuyorum. Rabbime, şahsıma sizler gibi gençlerle yol yürümeyi nasip ettiği için sonsuz hamdolsun diyorum. TEKNOFEST yorulmak nedir bilmeyenlerin, kendine sınır çizdirmeyenlerin festivalidir. Tüm katılımcıların özellikle kendisine hitap eden eşsiz bir teknoloji festivali var. Gözbebeklerimiz İstanbul semalarında görsel bir şölen sunuyor. Gökyüzündeki bekçilerimize yeni bir üye daha katıldı. Ülkemizin tüm dünyada iftiharı olarak Akıncı boy gösterdi. Ayrıca bir diğer atılımımız olan TOGG yine ilk defa ziyaretçilerin huzuruna çıkmış oldu. Nasıl yapılan şovları beğendiniz mi? Türkiye'nin ürettiği helikopter, uçak, otomobille gurur duydunuz mu? Elhamdülillah, artık zaman yakın. TOGG halkımızın istifadesine sunulacak. Atak helikopterlerimizi yaptık. Onunla beraber terörü ülkemizde ve ülke dışında belini kırdık. Türk yapımı olan bu teknolojilerin semalarımızda çıkardığı ses hepimizin içini ısıtıyor, göğsünü kabartıyoruz. Darbe girişiminde havalanan uçak, birliğimizi yıkmak için bu alanın üzerinde uçuyorlardı. Bu alanda kendi ürettiğimiz insanlı ve insansız araçlarımız Türkiye'nin gücünü göstermek için uçuyor. Bizim evlatlarımız bu sesleri büyük bir gururla hatırlayacaktır. İnşallah bu ve benzeri organizasyonların sayısını artıracak, Türk gençlerini yeni dünyanın en yetkin insanları haline getireceğiz. 2021 TEKNOFEST'e geldiğimizde teknoloji yarışmalarının sayısı 35'e çıkarken yarışmalara başvuran sayısı 200 bini buldu. 2018'de yarışmacılarımıza 2 milyon liralık ödül ve 2 milyon liralık maddi destek sağlanırken bugün bu rakamı 12 milyon lira seviyesine çıkardık. Paydaşların sayısı arttıkça gençlerimizi daha çeşitli alanda daha fazla yarışma sunabilme imkanı buluyoruz. Uçan araba tasarımından iletişim teknolojilerine sağlıkta yapay zekadan sanayide dijital teknolojilere biyoteknoloji ve inovasyondan tarım, Turizm, çevre ve enerjiye kadar birçok sivil alanda yarışmalar düzenliyoruz. 88 ülkeden yüzlerce öğrencinin girişimci ve öğrencinin bu organizasyona katılımı aslında sahip olduğumuz küresel potansiyeldir. TEKNOFEST'te dünya medyasının gündeminde bir numara olmalıdır. İnşallah önümüzdeki yıldan itibaren TEKNOFEST'i uluslararası hale getirecek Azerbaycan'dan başlamak üzere dost ve müttefik ülkelerde de düzenleyeceğiz. İstiyoruz ki dünyanın neresinde yaşarsa yaşasın yeni bir fikri olan, teknoloji geliştiren, yeni bir girişim kuran genç o fikri tanıtmak istediğinde aklına ilk TEKNOFEST gelsin. Gençler okulda öğrendikleriyle roket tasarlayıp, İHA'ları uçuruyorlar. Başarılarınızı ödüllendirmek için var gücümüzle çalışmayı sürdürüyoruz. Aynı gökte uçsalar dahi karganın dünyası başka şahini dünyası başkadır. Ülkemizde de siyaseti, ekonomiyi, diplomasiyi başkasının gözünden gören ve okuyan bir kesim bulunuyor. Bunlar ne ülkeye ne millete hizmet ederler. Bunlar batı ülkelerindeki her şeyi çok kaliteli, bizde ise her şeyi çok kötü çok pespaye görürler. Bunlar batı karşısında olabildiğince ezik, kendi halkına ve ülkesine karşı kaba ve küstahtırlar. Kendi mahallesinin dışına çıkmayan lümpen kifayetsiz grubu bizler gibi sizler de gayet iyi tanıyorsunuz. Bugüne kadar ülkemizi hangi alanda ileriye taşıdıysak bunlara rağmen başardığımızı biliyorsunuz. Size yapamazsınız, başaramazsınız diye ahkam kesenlerin sözlerine asla kulak asmayın. Heyecanınızı anlamayanlara, yeteneğinizi küçümseyenlere asla prim vermeyin. Yerli ve milli sanayi için canını ortaya koyan Nuri Killigiller'in mirasçılarısınız. Kader gayrete aşıktır. Bilim, ilim, hikmet ve idrak için önce inanç sonra da gayret gerekir. Hayallerimizi ve hedeflerimizi ancak bu şekilde gerçeğe dönüştürebiliriz."

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 30 31