28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

İzmir merkezli dev FETÖ operasyonu! Darbeci Semih Terzi'nin oğlu da gözaltında

Fetullahçı Terör Örgütü'nün Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki yapılanmasına yönelik soruşturma çerçevesinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı, bu sabah  operasyon için harekete geçti. İzmir merkezli 40 il ve KKTC'de sabah 06.00'da operasyon başlatıldı. SEMİH TERZİ'NİN OĞLU DA VAR 44'ü muvazzaf 214 şüpheli hakkında gözaltı ve yakalama kararı verildi. Şüphelilerin 1'inin albay, 1'inin yarbay, 7'sinin yüzbaşı, 7'sinin üsteğmen, 7'sinin teğmen, 41'inin astsubay, 5'inin uzman çavuş rütbesinde olduğu öğrenildi. Gözaltı kararı verilenlerden ilişiği kesilen askeri okul öğrencisi F. T'nin, terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen darbe girişimi sırasında Şehit Astsubay Ömer Halisdemir tarafından öldürülen darbeci general Semih Terzi'nin oğlu olduğu belirlendi. VERİ HAVUZUYLA 2 BİN 996 DEŞİFRE Öte yandan FETÖ'nün TSK yapılanmasına yönelik ankesörlü/kontörlü hatlarla irtibatların tespit edilmesi için Emniyet Genel Müdürlüğü TEM Dairesi Başkanlığında kurulan ülke geneli veri havuzu kullanılarak İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca 19 Kasım 2019'dan bu yana düzenlenen 20 operasyonda 2 bin 996 asker örgüt mensubunun deşifre edildiği, bunlardan 1299'unun tutuklandığı, 405'inin faydalı itirafçı olduğu da kaydedildi.

2 yıl önce

Merkez Bankası'ndan 'Dijital Türk Lirası' için ilk adım

Merkez Bankası: "Merkez Bankası Dijital Türk Lirası Araştırma Geliştirme projesi kapsamında kavram ispat çalışmasının tamamlanması ile başlayan sürecin teknoloji paydaşlarının katılımı ile bir sonraki aşamaya geçmesine karar verilmiştir Merkez Bankası ASELSAN, HAVELSAN ve TÜBİTAK-BİLGEM’le ikili mutabakat zabıtları imzalamış ve “Dijital Türk Lirası İşbirliği Platformu”nu oluşturmuştur." Ayrıntılar geliyor…

2 yıl önce

CHP Kırşehir Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı İdil Zaman, sosyal medya hesabından çarşaflı kadınlar ile dalga geçen bir video paylaştı

Balıkesir’in Edremit ilçesinin düşman işgalinden kurtuluşu kapsamında CHP'li Edremit Belediyesi ve ÇYDD (Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği) tarafından düzenlenen törende, çarşaf içindeki kadının zincire vurulduğu görüntüler tepkilere neden olmuştu. CHP'li başkandan tepki çeken paylaşım O görüntüye tepkiler dinmemişken, CHP Kırşehir Merkez İlçe Gençlik Kolları Başkanı İdil Zaman'dan çarşaflı kadınlarla dalga geçen bir paylaşım geldi. TikTok'ta çekilen çarşaflı kadın filtresine erkek yüzü yerleştirilen bir videoyu Instagram hesabından paylaşan Zaman, sosyal medyada tepki çekti. Zaman'ın gelen tepkilerin ardından Instagram hesabını kapattığı görüldü.

2 yıl önce

Merkel'den "Türkiye" açıklaması: Yasa dışı göçle mücadelede merkezi rol oynuyor

Almanya Başbakanı Angela Merkel, Türkiye'nin Avrupa'ya yasa dışı göçle mücadelede Avrupa Birliği (AB) için merkezi bir rol oynadığını belirtti. Jüdische Allgemeine gazetesi, Kudüs'te Ulusal Güvenlik Araştırmaları Enstitüsünü ziyaret eden Merkel'in Türkiye ile ilgili sözlerine yer verdi. Başbakan Merkel burada Türkiye ile ilgili bir soru üzerine, "Türkiye'yi görmezden gelemezsiniz. NATO üyesi Türkiye, Avrupa'ya yasa dışı göçle mücadelede AB için merkezi bir rol oynuyor. Türkiye'nin büyük hedefleri var ve ilişkilerde birçok hayal kırıklığı yaşanıyor. Temel konularda tutumlar farklı olsa bile yine de pragmatik anlaşmalar bulmanız gerekiyor. Birbirimizle konuşmaya devam etmeliyiz." ifadelerini kullandı. Dış politikanın, değerler ve çıkarların bir karışımı olduğunu söyleyen Merkel, "Burada doğru dengeyi bulmak büyük mesele." dedi.

2 yıl önce

Fitch'in küresel lojistik analizi: Türkiye tedarik zincirinin yeni merkez üssü olma yolunda

Geçen yılın şubat ayında arz şoku ve küresel ekonominin kapanmasıyla takip eden talep şoku, dünyanın hemen hemen her yerinde şirketlerin üretim stratejisi ve tedarik zincirlerindeki zafiyetleri ortaya çıkardı. Ekonomilerin canlanması ile artan talep karşısında özellikle Asya ülkeleri odaklı üretim ve tedarik zincirlerinde kesintiler yaşanmaya başlandı. Uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması pek çok yabancı uluslararası şirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye'yi, cazip bir yatırım ve üretim merkezi haline dönüştürmeye devam ediyor. AVRUPALI ŞİRKETLER TÜRKİYE'YE YÖNELİYOR Özellikle Çin gibi Asya ülkelerinden tedarik sağlayan Avrupalı şirketler; üretim gecikmeleri, artan navlun maliyetleri ve konteyner krizi nedeniyle tedarik için Türkiye gibi daha yakın ve istikrarlı merkezlere yöneliyor. FITCH RATINGS ANALİZİ: KAZANAN ÜLKE TÜRKİYE Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in son analizine göre; Türkiye, Avrupa'da tedarik zincirlerindeki değişimden en fazla kazanç elde edecek ülke konumunda. Türkiye'yi; Çekya, Polonya ve Romanya izliyor. Yakın dönemde gıda, ilaç, mobilya elektronik ve paketleme gibi alanlarda faaliyet gösteren pek çok uluslararası şirket, güçlü lojistik altyapıya ve endüstriyel kapasiteye sahip Türkiye'ye yönelik yeni yatırım planlarını açıkladı. Küresel tedarik zincirinin, Asya ve özelikle Çin'e bağımlı bir ağdan üretim kalitesi ve lojistik imkanları nedeniyle Türkiye'ye yönelmesi ,bu alanda Türkiye'ye yönelik yatırımların artacağı beklentisini de beraberinde getirdi. TÜRKİYE'YE YATIRIMA ODAKLANAN MARKALAR İsveçli mobilya şirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim ve Belçika paketleme şirketi DW Reusables Türkiye'ye yatırıma odaklandı. Hem jeopolitik risk hem de salgının maruz kaldığı güvenlik açıklarına bir yanıt olarak şirketlere baskılar da artıyor. Tedarik zinciri riskine karşı önde gelen üreticiler de daha fazla tedarikçi oluşturmak istiyor. İtalya merkezli Benetton Group, Asya'da düşük maliyetli üretim merkezlerinden kademeli olarak ayrılarak Sırbistan, Hırvatistan, Türkiye, Tunus ve Mısır'daki üretimini artıracağını açıkladı. Benetton Group İcra Kurulu Başkanı Massimo Renon, söz konusu üretim artışına ilişkin "Üretim süreci ve ayrıca nakliye maliyetleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak için stratejik bir karar." ifadelerini kullandı. Alman moda şirketi Hugo Boss'un üst yöneticisi (CEO) Daniel Grieder de Manager Magazin'e yaptığı açıklamada, ürünlerini sattıkları yere daha yakın merkezlerde daha fazla mal üretmeyi planladıklarını bildirdi. Grieder, "Yakın yerlerde üretimi önemli ölçüde genişleteceğiz. O zaman trendlere daha hızlı ve darboğazlara daha esnek tepki verebiliriz. Bu gerçek bir rekabet avantajıdır." değerlendirmesinde bulundu. KORONAVİRÜSTE TEDARİK ZİNCİRİ Harvard Business School Öğretim Üyesi Prof Dr. Willy C. Shih, konuya ilişkin değerlendirmesinde, kritik tıbbi malzeme başta olmak üzere bazı ürünlerdeki geçici ticaret kısıtlamaları ve diğer ürünlerdeki kıtlığın, belli ülkelere bağlılığın olumsuz yanlarını gösterdiğini belirterek, "ABD-Çin ticaret savaşıyla birleşen bu gelişmeler, ekonomik milliyetçilikte bir yükselişi tetikledi." ifadesini kullandı. Tüketicilerin düşük fiyatlar talep etmeye devam ettiğini aktaran Shih, Kuzey Amerika'ya satış yapan şirketlerin emek-yoğun üretimi Çin'den Meksika'ya ve Orta Amerika'ya kaydırmaya, Batı Avrupa'da kullanılan malzemeleri tedarik eden şirketlerin de üretimlerini Doğu AB ülkeleri, Türkiye ve Ukrayna'ya konumlandırmaya başladığını anlattı. Shih, küresel pazar paylarını korumak isteyen Çinli firmaların da düşük teknolojili, emek yoğun üretim için şimdiden Mısır, Etiyopya, Kenya, Myanmar ve Sri Lanka'ya baktıklarını bildirdi. Avrupa ve Orta Doğu'yu birbirine bağlayan Türkiye, küresel tedarik zincirlerindeki değişikliklerden yararlanmak için teşvik ve lojistik alanında çalışmalarını yoğunlaştırırken, siyasiler de "uluslararası yatırımcılara her zaman kapımız açık" mesajı veriyor. "GELİN HEP BERABER KAZANALIM" "Türkiye'ye güvenip yatırım yapan hiç kimse pişman olmaz. Tam tersine sağladığı büyük kazançla hep memnuniyet duyar." çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yatırımcılara "Ülkemiz ve dünyadaki tüm yatırımcıları küresel üretim ve lojistik sisteminin yeni baştan kurulduğu şu dönemde Türkiye'nin kendilerine sunduğu imkanları ve fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. 'Gelin hep birlikte kazanalım' diyerek kapılarımızın yatırımcılara sonuna kadar açık olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum." mesajını verdi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ise Türkiye'nin her platformda güçlü üretim ve tedarik ağıyla ön planda yer aldığını belirterek, "Dışa bağımlılığı aşağı çekecek, istihdamı artıracak ve teknolojik dönüşümü hızlandıracak yatırımlara büyük önem veriyor; teşvik ediyoruz." dedi. Kovid-19 salgını gibi krizleri iyi yöneten ülkelerin, yarının küresel oyuncuları olacağını dile getiren Dağlıoğlu, "Hem dinamik hem rekabetçi hem de çevik ve esnek bir yapıya sahip olan Türkiye de başarılı hamleleriyle salgın sürecini başarıyla yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Tüm bu gelişmeler ile, tüm dünyada tedarikte güvenliğin daha da öne çıktığı bir döneme girildi. Bu dönemde Türkiye’nin yatırımcılara sağladığı temel değerlerle, küresel tedarik zincirlerinde daha da kritik bir yer tutacağına ve önemli yatırımlar çekeceğine inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu. TÜRKİYE ULUSLARARASI ŞİRKETLERE NE SUNUYOR Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, Türk ihracatçıları için fırsatlar sunarken, küresel değer zincirine katılım, bir ülkenin belli alanlardaki yetenekleri tarafından yönlendiriliyor ve ülkeler için önemli fırsatlar sunuyor. Pazarlara yakınlık, doğal kaynaklar, insan sermayesi, fiziksel sermaye (sermaye stoku), kurumsal sermaye, lojistik/bağlanabilirlik, ücrette rekabet ve pazar erişimi küresel değer zincirine katılımı sağlayan yetenekler olarak gösteriliyor. Salgının ani etkisi üretim ve tedarik zincirinde bozulma, küresel resesyon ve arz ve talep şokunda etkisini gösterirken, uzun vadede ise şirketlerin tedarik zincirinde esnekliğini artırması, ulusal ve bölgesel üretim kapasitelerini yükseltmesi bekleniyor. Küresel değer zincirindeki dönüşümün farkında olan Türk hükümeti de Türkiye'yi Kovid-19 sonrası değer zincirine hazırlamak için tüm paydaşlarla bir çalışma grubu kurdu. Türkiye'nin stratejik konumu, serbest ticaret ağı, güçlü lojistik altyapısı, üretim çeşitliliği, yüksek teşvikler, maliyet avantajlı nitelikli iş gücü, güçlü sanayi kümelenmesi ve liberal yatırım iklimi ile ülke, uluslararası şirketlere küresel değer zincirine bağlanmak için uygun bir ortam sunuyor. Türkiye'nin stratejik konumu bölgede üretim, ihracat ve yönetim merkezi olarak çok uluslu şirketleri çeken ve küresel değer zincirine katılımını sağlayan bir mıknatıs haline geldi. 26 TRİLYON DOLARLIK GSYH'YE SAHİP PAZARA 4 SAATLİK UÇUŞ MESAFESİNDE Türkiye, 1,3 milyar insanın yaşadığı ve 26 trilyon dolarlık GSYH'ye sahip Avrupa, MENA ve Orta Asya pazarına 4 saatlik uçuş mesafesinde. Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği ve 20'den fazla ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) bulunuyor. Türkiye, iyi gelişmiş bir altyapı ve kesintisiz iş hizmetleriyle desteklenen, küresel değer zincirleriyle güçlü bağlantıları olan, çeşitlendirilmiş bir üretim üssüne sahip. Ayrıca, hükümet, özel teşvikler ve iş gücü geliştirme programları aracılığıyla küresel değer zincirine katılımı aktif olarak destekliyor. Türkiye, yatırımcılara vergi indirimi veya vergi muafiyeti, maaş ve eğitim desteği, muafiyetler sağlayarak üretim, istihdam ve AR-GE için teşvikler sağlıyor. Korumacılığın yükseldiği bir zamanda, liberal bir politika çerçevesi küresel değer zinciri dönüşümünde çok önemli bir rol oynarken, Doğrudan Yabancı Yatırım Hukuku ile Türkiye, güçlü bir yasal koruma mekanizmasına sahip olarak yatırımcıları cezbediyor. YÜKSEK VASIFLI İŞ GÜCÜ VE STRATEJİK COĞRAFİ KONUM Su sıkıntısı sorunlarına geliştirdiği teknolojilerle çözüm geliştiren Almanya merkezli su pompası üreticisi WILO’nun Gelişen Pazarlar Satışlarından sorumlu Başkan Yardımcısı Jens Dallendörfer, yaptığı açıklamada, ekonomileri bağımsızlaştırma (Çin’e bağlılıktan kurtarma) siyasi hedefiyle atılan adımların tüm dünyada ekonomileri etkilemeye devam ettiğini belirtti. Dallendörfer, Wilo Grubu’nun yeni bir küreselleşme biçiminin Kuzey Amerika, AB ve Asya olmak üzere üç büyük ekonomik merkezdeki değer zincirlerinin daha fazla bölgeselleşmesiyle sonuçlanacağı varsayımına dayanan 'bölgeden bölgeye' yaklaşımıyla uzun yıllardır bu değişikliklere yanıt verdiğini anlattı. "Bölgeden bölgeye" stratejilerinin bir parçası olarak, bölgesel veya yerel üreterek müşteri ihtiyaçlarına karşılamaya çalıştıklarını belirten Jens Dallendörfer, şöyle devam etti: “Zaten Wilo, 1992'den beri Türkiye pazarına güveniyor. Türkiye'nin yüksek vasıflı iş gücü ve Avrupa ile Asya arasındaki elverişli ve stratejik coğrafi konumu sayesinde üçüncü ülkelere ihracat için bir merkez olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz." "TÜRKİYE, YENİ TEDARİK ZİNCİR YATIRIMLARI İÇİN İYİ BİR BÖLGE" Uluslararası hukuk firması Baker & McKenzie'nin uluslararası ticaret ortağı Mattias Hedwall, bütüncül bakış açısıyla Baker & McKenzie müşterileri arasında Türkiye'nin, yeni tedarik zinciri yatırımları için iyi bir yer olarak görüldüğünü belirtti. Hedwall, "Benim düşüncem, tedarik zincirlerinin nerede ve nasıl kurulacağına dair daha stratejik değerlendirmeler göreceğimiz yönünde. Bu, vergi ve istihdam etkilerini, yer değiştirme maliyetlerini, personel için giriş-çıkış ve vize konularını, yatırımdan çıkış olanaklarını ve gelecekteki değişikliklere hızla uyum sağlamayı içerecektir." ifadelerini kullandı. Kovid-19 salgınının tedarik zincirindeki çeşitli sistem ve süreçlerin ani şiddetli stres ve değişime nasıl tepki verdiğini gözlemlemek için benzersiz bir durum sunduğunu ifade eden Hedwall, "Şu anda görülebilen şey, daha fazla tedarik zinciri inovasyonu için fırsatlar sunabilecek teknoloji ve sürdürülebilirlikteki gelişmeleri dikkate alan yapısal çözümleme analizlerinin hızlandırılmasıdır. Birçok şirket, hem daha uygun maliyetli hem de sürdürülebilir ve çevre dostu olabilecek, işler daha az kırılgan hale getiren tedarik zincirinin çeşitlendirilmesine yol açabilecek olan üretimi müşterilere daha yakın hale getiriyor. Bu eğilimleri anlayan ülkeler bundan çok faydalanacak." şeklinde konuştu. "TÜRKİYE, ÇEKİCİ BİR ÜRETİM MERKEZİ OLMA FIRSATINI YAKALAYABİLİR" PwC Türkiye Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı Tolga Baloğlu da geçen yıllarda uluslararası şirketlerin, küresel tedarikleri için Uzak Doğu'ya odaklanarak düşük maliyetli üretim faktörleri, satışları artırmayı, avantajlı teşvikler elde etmeyi ve stratejik satın alma hedeflediklerini belirtti. Baloğlu, "Bu, küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçişe yol açıyor. Türkiye, üretim çeşitliliği ve büyüyen pazarlara yakınlığı ile potansiyel merkez konumlarının ön sıralarında yer almaktadır." dedi. Türkiye'nin küresel rekabet gücünü geliştirerek potansiyelini artırabileceğini vurgulayan Baloğlu, "Türkiye, son zamanlarda makroekonomik alan ve ürün piyasası verimliliğinde düşüş gösterirken, teknoloji benimseme, altyapı ve iş gücü piyasasında ilerleme kaydetti. Makroekonomik ortam ve iş gücü piyasası, gelişim için potansiyeli en yüksek alanlardır. Bu alanlardaki iyileştirmelerle ve büyük pazar büyüklüğünden yararlanarak Türkiye, bölgesel bir üretim, ticaret ve lojistik merkezi için daha da çekici bir yer olma fırsatını yakalayabilir." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Son dakika: Merkez Bankası faiz kararını açıkladı

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB), haftalık gösterge repo faizinde 200 baz puan indirime gitti. TCMB Para Politikası Kurulu(PPK) toplantısının ardından yapılan açıklamaya göre, haftalık repo faizi yüzde 18,00'ten yüzde 16'ya çekildi. TCMB, önceki toplantısında beklentilerin aksine faizde 100 baz puan indirime gitmişti. TCMB Piyasa Katılımcıları Anketinde yıl sonu tüketici fiyatları beklentisi yüzde 17,63, 12 ay sonrası tüketici fiyatları beklentisi yüzde 13,91 seviyesinde oluştu. TCMB'nin enflasyon beklentisi 2021 yıl sonu için yüzde 14,1, 2022 yıl sonu için yüzde 7,8 seviyesinde bulunuyor. Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) Eylül ayı için yıllık manşet enflasyonu yüzde 19,58, çekirdek enflasyonu yüzde 16,98 olarak açıkladı. TCMB'nin bir sonraki toplantısı 18 Kasım'da gerçekleştirilecek. Açıklamada şöyle denildi: "Küresel iktisadi faaliyette yılın ilk yarısında yaşanan toparlanmaya rağmen yakın dönemde açıklanan güven endeksleri, salgının etkisiyle gerilemeye başlamıştır. Aşılama oranlarındaki artışa rağmen salgında yeni varyantlar küresel iktisadi faaliyet üzerindeki aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, bazı sektörlerdeki arz kısıtları ve taşımacılık maliyetlerindeki artış uluslararası ölçekte üretici ve tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açmaktadır. Başlıca tarımsal emtia ihracatçısı ülkelerde yaşanan iklim koşullarının küresel gıda fiyatları üzerinde olumsuz yansımaları görülmektedir. Yüksek küresel enflasyonun, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakından izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonundaki normalleşme, arz kısıtlarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir. Bu çerçevede, gelişmiş ülke merkez bankaları destekleyici parasal duruşlarını sürdürmekte, varlık alım programlarına devam etmektedir. Öncü göstergeler yurt içinde iktisadi faaliyetin dış talebin de etkisiyle güçlü seyrettiğine işaret etmektedir. Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, Turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır. Dayanıklı tüketim malları talebi yavaşlarken, dayanıksız tüketim mallarında bir toparlanma gözlenmektedir. İhracattaki güçlü artış eğilimiyle yılın geri kalanında yıllıklandırılmış cari işlemler dengesindeki iyileşmenin sürmesi beklenmekte, bu eğilimin güçlenerek devam etmesi fiyat istikrarı hedefi için önem arz etmektedir. Enflasyonda son dönemde gözlenen yükselişte gıda ve başta enerji olmak üzere ithalat fiyatlarındaki artışlar ile tedarik süreçlerindeki aksaklıklar gibi arz yönlü unsurlar, yönetilen/yönlendirilen fiyatlardaki artışlar ve açılmaya bağlı talep gelişmeleri etkili olmaktadır. Bu etkilerin arızi unsurlardan kaynaklı olduğu değerlendirilmektedir. Diğer taraftan, güçlü parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri devam etmektedir. Parasal duruşun sıkılığı ticari kredilerde öngörülenin ötesinde daraltıcı etki yapmaya başlamıştır. Bunun yanında, bireysel kredilerin ılımlı seyre dönmesi için güçlendirilen makroihtiyati politika çerçevesinin olumlu etkileri gözlenmeye başlamıştır. Kurul, para politikasının etkileyebildiği talep unsurları, çekirdek enflasyon gelişmeleri ve arz şoklarının yarattığı etkilerin ayrıştırılmasına yönelik analizleri değerlendirmiştir. Bu çerçevede politika faizi 200 baz puan indirilerek yüzde 16 olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte, arz yönlü arızi unsurlardan kaynaklı olarak politika faizinde yapılan aşağı yönlü düzeltme için yıl sonuna kadar sınırlı bir alan kaldığı Kurul tarafından değerlendirilmiştir. Kurul, ayrıca iklim ve diğer çevre kaynaklı riskleri sınırlandırmak amacıyla, para politikasının ana hedeflerinde bir değişikliğe yol açmadan sürdürülebilir finans uygulamalarını uzun vadeli bir politika olarak destekleme kararı almıştır. TCMB, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda enflasyonda kalıcı düşüşe işaret eden güçlü göstergeler oluşana ve orta vadeli yüzde 5 hedefine ulaşıncaya kadar elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanmaya devam edecektir. Fiyatlar genel düzeyinde sağlanacak istikrar, ülke risk primlerindeki düşüş, ters para ikamesinin ve Döviz rezervlerindeki artış eğiliminin sürmesi ve finansman maliyetlerinin kalıcı olarak gerilemesi yoluyla makroekonomik istikrarı ve finansal istikrarı olumlu etkileyecektir. Böylelikle, yatırım, üretim ve istihdam artışının sağlıklı ve sürdürülebilir bir şekilde devamı için uygun zemin oluşacaktır. Kurul, kararlarını şeffaf, öngörülebilir ve veri odaklı bir çerçevede almaya devam edecektir. Para Politikası Kurulu Toplantı Özeti beş iş günü içinde yayımlanacaktır."

2 yıl önce

Merkez Bankası rezervleri 126 milyar dolara yükseldi

Ham petrol ve doğal gaz fiyatlarının artmasıyla enerji fiyatları son dönemde hızlandı. Küresel talepteki toparlanma, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir, arz kısıtları ve taşımacılık maliyeti, tüketici fiyatlarının yükselmesine yol açıyor. "YATIRIMLAR ILIMLI SEYRETTİ" Beklentilerin enflasyonun 2022 yıl sonunda hedeflere yaklaşacağını öngörüyoruz. İç talebin katkısında özel tüketim öne çıkarken, kamu harcamaları ve yatırımlar ılımlı seyretti. Büyümeye hem iç talep hem de ihracat olumlu katkı verdi. "BELİRSİZLİKLERİN DEVAM ETMESİNE NEDEN OLUYOR" Vaka sayılarında gözlenen artış salgının seyrine ilişkin belirsizliklerin devam etmesine neden olmaktadır. iç talep 3.çeyrekte güçlü seyretti. Anket verileri firmaların yatırım harcamalarını artırdığına işaret etmektedir. Ekim ayında da yatırım eğilimindeki artış sürmüştür. Dayanıklı ürün tüketiminde yavaşlama, dayanıksız ürün tüketiminde ivmelenme var. Ticari kredi faiz oranlarındaki düşüşün de etkisiyle önümüzdeki dönemde krediler sabit sermaye yatırımlarını daha fazla destekleyecektir. Son dönemde güçlü bir istihdam artışıyla salgın dönemi kayıplarının tamamının telafi edildiğini gördük. Parasal sıkılaştırmanın krediler ve iç talep üzerindeki yavaşlatıcı etkileri ihracat artışını sınırladı. Önümüzdeki dönemde olumlu dış talep koşullarına bağlı olarak, ihracatın desteğiyle, yıllıklandırılmış cari işlemlerdeki iyileşmenin sürmesini öngörüyoruz. REZERV 126 MİLYAR DOLARA YÜKSELDİ Ödemeler dengesindeki gelişmelerin MB'nin uluslararası rezervleri üzerinde olumlu yansımalarını görüyoruz, son dönemde istikrarlı bir artış görüyoruz. Rezerv rakamımız yaklaşık 126 milyar dolar seviyesine yükseldi. Ticari krediler kur etkisinden arındırılmış yüzde 6,7 büyüme ile geçmiş dönem ortalamalarının oldukça altında seyrediyor. Yüksek frekanslı kredi verileri ihtiyaç kredisi artış hızının yavaşladığına, vade kompozisyonunun bir miktar kısaldığına işaret ediyor. Gıda fiyatlarının enflasyon dinamikleri üzerindeki belirleyici etkisi tüm dünyada önemini korumaktadır. Yılın son çeyreğinde talep koşullarının daha ılımlı bir seyir izleyeceğini öngörüyoruz. Enflasyon beklentilerinde son dönemde bir miktar artış görülüyor. Ham petrol fiyatları temmuz tahminlerimizle büyük oranda uyumlu gerçekleşti. Ham petrol fiyatları varsayımımızı yukarı yönlü güncelledik. Petrol fiyatı varsayımımızı 2021 için 70,8 dolar, 2022 için 77,5 dolara yükselttik. ENFLASYON TAHMİNLERİ DEĞİŞTİ Gıda enflasyonu varsayımımızı 2021 için yüzde 15,0'ten yüzde 23,4'e güncelledik. Enflasyonun 2021 yıl sonunda %18,4 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz (önceki %14,1). Enflasyonun 2022 yıl sonunda %11,8 olarak gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz (önceki %7,8). Enflasyonun, %70 olasılıkla 2021 yılı sonunda %17,3-19,5 aralığında -orta noktası %18,4- gerçekleşeceğini öngörüyoruz (önceki %12,2-16,0 aralığı ile %12,2).  Enflasyonun orta vadede %5,0 düzeyinde istikrar kazanacağını tahmin ediyoruz. Yüksek küresel enflasyon, enflasyon beklentileri ve uluslararası finansal piyasalar üzerindeki etkileri yakında izlenmekle birlikte, gelişmiş ülke merkez bankaları enflasyondaki yükselişin talep kompozisyonlarındaki normalleşme, arz kısıntılarının hafiflemesi ve baz etkilerinin devreden çıkmasıyla birlikte büyük ölçüde geçici nitelikte olacağını değerlendirmektedir. Aşılamanın toplumun geneline yayılması salgından olumsuz etkilenen hizmetler, turizm ve bağlantılı sektörlerin canlanmasına ve iktisadi faaliyetin daha dengeli bir bileşimle sürdürülmesine olanak tanımaktadır.

2 yıl önce

Atatürk Kültür Merkezi açıldı! Erdoğan: Bu eser eski ve yeni Türkiye fotoğrafının en belirgin görüldüğü yerdir

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları:  Sözlerimin hemen başında Cumhuriyetimizin kuruluşunun 98. yıldönümünü tebrik ediyorum. Cumhuriyetimizi bize armağan eden Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere tüm Milli Mücadele kahramanlarımızı yad ediyorum. Cumhuriyetimizi kuranlara borcumuzu 2023 hedeflerimizi ortaya koyarak ve bunları gerçekleştirmek için gece gündüz çalışarak ödemenin gayretindeyiz. Hiçbir saldırının, tuzağın bizi Cumhuriyetimizin 100. yılı için belirlediği hedeflere ulaşmaktan alıkoymasına izin vermeyeceğiz. "İNŞASI REKOR BİR SÜREDE TAMAMLANDI" Bugün ülkemize ve İstanbul'a yeni bir kültür-sanat eseri kazandırmanın da gururu içindeyiz. Taksim'de 75 yıl önce temeli atılan AKM uzunca bir süre önce artık kullanılamaz hale gelmişti. İstanbul'un bu sembol yapısını yeni baştan inşa etmek için uzun yıllar önce harekete geçtik ancak attığımız her adımda engellerle karşılaştık. Eski Türkiye'nin köhnemiş yüzünün sembolü olan, her tarafı dökülen, kendinden beklenen işlevleri yerine getiremeyen AKM binasını yıktırmamak için yapılan kampanyaları hepiniz hatırlıyorsunuz. Mesele kimi çevrelerce ideolojik saplantı, kimi çevrelerce siyasi hesaplaşma, kimi çevrelerce kaos çıkarma vesilesi haline dönüştürülerek bize ve ülkeye vakit kaybettirildi. Gezi Olayları sırasında o binanın nasıl terör örgütlerinin gövde gösterisi yerine dönüştürüldüğünü unutmadık. İlk AKM binası gibi bu eserin de mimari müellifi Tabanlıoğlu Ailesi oldu. Toplam alanı 95 bin metrekareyi bulan bu eserin inşası 2.5 yıl gibi rekor bir sürede tamamlandı. Seyirci kapasitesi 2 binin üzerinde olan bu salon her türlü kültür-sanat faaliyetini icra etmeye uygun altyapıyla donatılmıştır. İkinci salonumuz da 800'ü aşan seyirci kapasitesi ve modern donanımıyla pek çok faaliyet için uygun bir altyapıya sahiptir. Kültür Sokağı ise kütüphanesi, çocuk sanat merkezi, sineması, sergi salonu, kafeleri, restoranları ile her kesime hitap etmektedir. Yeni AKM ile burada, İstanbul'a ve dünyaya unutulmaz kültür-sanat hizmetleri sunacak abidevi bir sanat eseri ortaya çıkardık.  "BU ESER ESKİ VE YENİ TÜRKİYE FOTOĞRAFININ EN BELİRGİN GÖRÜLDÜĞÜ YERDİR" Uzun yıllar boyunca AKM'nin yenilenmesi projesine karşı çıkan, akla hayale gelmeyen yalanlara başvuran kesimlerin ortaya çıkan eser karşısında bir parça da olsa mahcubiyet duyacaklarını ümit ediyorum. Bu eser eski Türkiye ve yeni Türkiye fotoğrafının en belirgin görüldüğü yerdir. Biz bunun benzerini Harbiye'de de yaşadık. 'Yapmayacaklar, burada sadece oyalıyorlar'; bunları söylediler. Fakat biz adeta yerin dibine girercesine Harbiye'deki kongre merkezini de yaptık. Biz her zaman ve her konuda olduğu gibi AKM tartışmalarında da sözümüzü eserlerimiz ve hizmetlerimizle söyledik. 1994 yılından beri bu şehir için neler yapmadık ki. Haliç'i temizleyip yeniden halkın hizmetine sunduk, güçlü bir ulaşım altyapısı kurduk. Çünkü biz İstanbul'a aşıktık. Kentsel dönüşüm projeleriyle, parklarıyla, yeşil alanlarıyla şehrin çehresini değiştirdik. Kanal İstanbul gibi küresel düzeyde stratejik projelerle şehrimizi dünyanın kalkınma gündeminin merkezine yerleştirdik. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN BAKAN ERSOY'A TEŞEKKÜR Şehri cazibe merkezi haline getirecek sayısız hizmeti halkımızın istifadesine sunduk. İstanbul'un ruhunu oluşturan tarihine, kültürüne, sanatına sahip çıkacak nice eserlere imza attık. Türkiye'nin ve İstanbul'un 2023 hedeflerine uygun böyle bir eseri şehrimize kazandırmakla bizden sonraki nesillere en büyük hediyelerden birini verdiğimize inanıyorum. Burada yürütülecek her kültür-sanat faaliyeti büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası yolunda kendi alanında atılmış bir adım olacaktır. 1453'teki fethinden beri bu şehre vurduğumuz mühürlerin son halkası olarak gördüğüm AKM'miz ülkemizin kültür-sanat nabzının attığı yer olarak inşallah asırlar boyunca ayakta kalacaktır. Bu açılışla birlikte 4 Kasım'a kadar sürecek Beyoğlu Kültür Yolu festivalini de başlatmış oluyoruz. Böyle bir eserin meydana getirilmesinde tabii ki Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Ersoy kardeşimi özellikle kutluyorum. Çünkü buraya sadece ara sıra uğramak değil, buraya gerçekten kendini vermek suretiyle, burayı yakın markajda takip etmesi, işte bugün bu açılışı yapma şanına bizi kavuşturdu. "ARTIK HEDEFLERİ BÜYÜMÜŞ BİR İSTANBUL VAR" İstanbul dünyanın en kadim medeniyet şehirlerinden olmasına rağmen hâlâ hak ettiği yere ulaşamamış bir şehirdir. Üç imparatorluğun başkentliğini yapan İstanbul Cumhuriyetimizin de en kıymetli markasıdır. Cumhuriyetimizi kurduktan sonra yeni bir medeniyet hamlesi yapabilmek için ihtiyacımız olan gücü uzun süre sonra ancak toparlayabildik. Bu sıkıntılı dönemde İstanbul da ağır yaralar aldı. İstanbul'a belediye başkanı seçildiğimizde etrafı gecekondularla çevrili, altyapısı yetersiz bir şehir devralmıştık. Kolları sıvadık ve kısa sürede çok önemli mesafe kat ettik. Başbakanlığımız ve cumhurbaşkanlığımız döneminde de İstanbul'un her meselesiyle yakından ilgilendik. Bu kadim şehir geri dönüşü olmayan kimi tahribatlara uğradı. Ama artık karşımızda çehresi değişmiş, imkanları artmış, hedefleri büyümüş bir İstanbul vardır. İnşa ettiği yüzlerce eser hâlâ dimdik ayakta olan, bir asırlık hayatının her anını ülkesine ve milletine hizmete adayan Mimar Sinan'ı böyle bir eserle anmamızı ecdadımıza ve tarihimize vefa borcunun gereği olarak görüyorum. Mimar Sinan'ın eserleri sadece taştan, topraktan, ahşaptan ibaret yapılar değildir. Sinan Konstantiniyye'yi İstanbul yaptı. 'İstanbul neresidir' diyenlere 'Sinan'ın iz bıraktığı yerdir' demek doğrudur. Sanatçılarımızdan tıpkı Sinan gibi bu toprakların tarihini anlatacak eserler vermelerini bekliyoruz.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 28 29