01 Mayıs Çarşamba 2024
2 yıl önce

6 muhalefet partisi liderinin buluşması... Devlet Bahçeli: Bu ittifak çürümüş ve çözülmüştür

İşte Bahçeli'nin konuşmasından öne çıkanlar... Bugüne kadar birikmiş tecrübelerin bize gösterdiği budur. Dünya genelinde tehdit ve fırsatlar iç içe geçmiştir. Akan tarih nehrinin içinden Türk milletini çıkardığımız vakit geride hiçbir şey kalmayacaktır. MHP bu şuurlar siyasetini yüksek bir şevkle temin etmektedir. Ne kadar geriye bakarsak o kadar uzak geleceği görebileceğimizin idrakında olduk. Millete adanmış, tarihe mal olmuş, vatan ve bayrağa feda edilmiş bir mücadele şerefiyle siyasetimizin temellerini oluşturduk. Bekamız için her şeyi göze aldık. MHP bir millet eseri, bir irade estetiği, bir inanç esintisidir. Dışımız milletle, içimiz Allah'la beraberdir. Düğüm içindeki düğümleri çöze çöze hızımıza hız, gücümüze güç katıyoruz. Buna kesinlikle devam edeceğiz. MHP, siyaset kalitesiyle, tutarlılık kalibresiyle gıpta edilecek bir seviyededir. Ülküdaşlık hukuku, dava arkadaşlığı en büyük servetimizdir. Bu serveti israf etmek isteyenlere izin vermeyeceğiz. Doğudan batıya, kuzeyden güneye il teşkilatlarımız tek yürektir. Partimizin ana direği, asıl omurgası teşkilatlarımızdır. Bugüne kadar bu sağlanmıştır, daha iyisinin tezahür etmesi konusunda ilgili arkadaşlarımız sorumludur. Milliyetçi ülkücü harekette hırsların rekabeti değil, sen yoksan bir eksiğiz anlayış ve ahlakı hakimdir. Ülkücü, ülkücünün yurdudur, ufkudur, umududur, uğurudur. Fitne ve dedikodu ayaklarımızın altındadır. Kızılcahamam'da yaptığımız toplantılara katılan üyelerimize, il başkanlarımıza ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Biriniz bin olsun, biriniz hepiniz olun. Kalpleri Türkiye sevdasıyla çarpan, bu vatan benim diyen her kardeşimi bağrıma basıyor, Allah'a emanet ediyorum. RUSYA-UKRAYNA GERİLİMİ Dünya nefesini tutmuş, Rusya-Ukrayna arasında nükseden gerilimin ağır sonuçlarına odaklanmıştır. Korkunç senaryolar havalarda uçuşmaktadır. ABD Başkanı Biden'ın 'Dünya Savaşı'ndan bahsetmesi krizin çok geniş bir coğrafyaya yayılabileceğinin ön haberidir. Muhatap devlet başkanlarının gün aşırı görüşmeleri, uzlaşma arayışları, telefon diplomasileri, sukunet tavsiyeleri, bugüne kadar beklenen yumuşamayı sağlayamamıştır. Rusya Dışişleri Bakanı'nın dün yaptığı açıklama iyimserliği besleyen bir çıkış olarak değerlendirilmelidir. Dünya'nın kafa yorduğu, bir numaralı gündem konusu haline gelmiştir.  Gerginliğin yatışmasını arzulayan ülkeler bulunmaktadır. Türkiye bu seçenekte yer alan ülkelerin başını çekmektedir. Çıkacak savaşta en fazla Türkiye mağdur olacaktır. Sayın Cumhurbaşkanımızın arabuluculuk görevi saygındır, değerlidir. Hayırlı sonuçlara vesile olması dileğimizdir. Macron'un bana göre amaca ulaşıldı sözleri erken olarak yorumlanmayı hak etmiştir. Karşılıklı mevzilenmeyi sertleştiren, çatışma çıktı-çıkıyor mesajları paylaşan ülke ABD'dir. Putin'e Ukrayna'nın işgaline hızla cevap veririz demesi, ABD'nin Polonya'ya askeri birlik göndermesi, krizi artırmaya yönelik hareketlerdir. Ortamı geren ABD, Kiev Büyükelçiliği'ni boşaltmıştır. İngiltere, Almanya, Belçika, İsveç, Filistin de aynı çağrıyı tekrarlamışlardır. İngiltere Savunma Bakanı'nın Münih Anlaşması'nı hatırlatması da savaş iklimini tesis çabası şeklinde okunmalıdır. Biden-Putin telefon görüşmesinden bir uzlaşma çıkmamasına rağmen fikir birliğinin sağlandığının anlaşılması da kısmi bir gelişmedir. Temennimiz Rusya ile Ukrayna'nın savaştan uzak durmasıdır. Rusya'nın Belarus'ta sürdürdüğü tatbikatlar şüphesiz akıllara her türlü kötü senaryoyu getirmektedir. Ukrayna'nın toprak bütünlüğüne saygı gösterilmelidir. Kafkaslar'daki bir savaşın bir kazananı olmayacaktır. MHP bu zorlu süreçte devletimizin ve hükümetimizin yanındadır, tarafı ve tavsiyesi de barıştır, sağduyudur. Ahmet Cevdet Paşa, Kırım Harbi sırasında fırsatçıların, asker cephedeyken vurgunculuk yaptıklarını yazmış ve bundan şikayet etmişti. Un yoktu, ekmek pahalıydı, İstanbul'a karaborsa egemendi. Düşman postalları topraklarımızı çiğnerken hayat pahalılığı insanımızı canından bezdirmişti. Felaketten istifade edip arsa toplayanlar ön plandaydı. Aynı şeyleri 2. Dünya Savaşı Türkiye'si için de söylemek yanlış olmayacaktır. Fırsat düşkünleri, her dönemde milletimizin kasasından para kazanmanın ayıbıyla lekelenmişlerdir. TEMEL GIDADA UYGULANAN KDV İNDİRİMİ Bugün döviz kuru artınca fiyat etiketlerini kabartanlar, döviz kuru indiğinde aynı iradeyi göstermemişlerdir. Fırsatçılara göz açtırılmamalıdır, stokçuların üzerine gidilmelidir. Sayın Cumhurbaşkanımız yeni kararları duyurmuştur. Temel gıda ürünlerinde KDV yüzde 1'e çekilmiştir. Dünden itibaren temel gıdaların fiyatları yüzde 7 ucuzlamıştır. Alınan bu önemli karar inanıyorum ki vatandaşlarımıza nefes aldıracaktır. Devlet üzerine düşeni yapmıştır. Etiketleri düzenlemeyene ağır cezalar uygulanmalıdır.  ELEKTRİK VE DOĞAL GAZ FATURALARI SÖZLERİ Hiçbir şart altında vatandaşlarımızın enflasyona ezdirilmesine tahammül edemeyiz. İnsanımızın umutlarına gölge düşürmesine sessiz duramayız. Bize göre makul sızlanmalara, haklı taleplere kulak verilmelidir. Elektrik ve doğal gaz faturalarının yıkıcı artışlarının önüne geçmek zorundayız. Üzerimize ne düşüyorsa yapacağımızın sözünü veriyoruz. Yüreğimiz milletle beraberdir. Elektriği satan görevli tedarik şirketleridir. CHP'nin iddiaları asılsızdır, cahilcedir, kriz çıkarmaya yöneliktir. 21 adet dağıtım şirketinin görevleri arasında dağıtım şebekesini işletmek, bağlantı taleplerini karşılamak, sistem kullanıcılarına ayrım gözetmeksizin elektrik hizmetini sunmaktır. Özellikle kırsal alanda oluşan elektrik arızalarına belli bir gün geçmeden müdahale edilmemesi gözümüze çarpan eksikliklerdir. Dağıtım şirketlerinin mali konuları, denetim yetkisi kaldırılmış EPDK'ya devredilmiştir. Denetim yetkisi TEDAŞ'a verilmelidir. İnsanlarımızı elektrik faturalarının ablukasından çekip çıkarmak siyasetin görevidir. KILIÇDAROĞLU'NA FATURA TEPKİSİ  CHP Genel Başkanı'nın fatura ödemeyeceğim sözü ise bir isyan teşebbüsünün mahsulüdür. Ödemezse sonucu bellidir, elektriği derhal kesilmelidir. Kılıçdaroğlu'nun 'fatura ödemem' çıkışı bir provokasyondur. Elektriğe gelince fatura ödemekten köşe bucak kaçanların, İstanbul'da su faturalarının zamanında ödenmesini istemesi çelişkidir. Yeni adımlar atacağından bahsetmişsin, layık olduğun cevabı hemen alırsın. CHP Genel Başkanı, Kandil'e uzak ve mesafeli hiç değildir. CHP'nin trafosu, ana şebekesi Kandil'dir. Türk milleti teröristlerin Kandil'ine Türk bayrağını dikecek, Kılıçdaroğlu'nun Kandil'ini de başına geçirecek. MUHALEFETİN AYNI MASADA BULUŞMASI Ne CHP ne de diğer zillet paydaşlarının küresel konular hakkında tek kelime ettiklerine şahit olan yoktur. Bunların işi gücü masa etrafında ömür tüketmektir. Dış politikada çıtları çıkmaz, esameleri okunmaz, bir CHP'linin herhangi bir ittifak ortağının milli bir duruşla itiraz ettiği görülmemiştir. Zillet ittifakı akşam yatıyor güçlendirilmiş parlamenter sistem diyor, sabah kalkıyor aynı ezberi tekrarlıyor. Politikaları yok, geleceğe dair en ufak bir planları yok. Oturma düzenin nasıl olacağını günlerce konuştular. Yeni bir şey söylemekten, ortak bir siyasi program üretmekten mahrumiyetlerinin ileri düzeyde olduğu bir kez daha anlaşılmıştır. Görünüşte 6, gerçekte 7 partinin bir siyasi dağılma içinde oldukları bir kez daha görülmüştür. Eskiye dönme niyeti reform değildir. Zillet ittifakı havlu atmıştır. Yapılan açıklamada yeni ve dişe dokunur hiçbir şey yoktur. BAHÇELİ'DEN YUVARLAK MASA KARİKATÜRÜ Hiç mi hazırlık yapmadınız? Açıklamada çok daha vahim savrulmalar vardır. Avrupa Konseyi'nin ve Avrupa Birliği'nin normlarına bağlı kalacaklarmış. Bu nasıl bir gayri milliliktir. Bu kadar mı yabancılaştınız? Bahsedilen bu normlar nelerden ibarettir? Açıklasınlar da öğrenelim. Türkiye'nin aleyhtarı tutumuna destek olacaklar mı? Şimdi bu toplantıyla ilgili bir değerlendirmeyi size sunmak istiyorum. Bu kara kalem çizilmiş bir şey. Burada 6 yuvarlak masa, altında HDP, onun ayaklarının altında Avrupa Konseyi ve ABD var. Masa dikdörtgen olsa 4 ayağı olurdu ama yuvarlak olunca ayak 1, o da gizli ayak. O da HDP. Şu hale bakın! 6'lı ganyan, HDP ve Avrupa Konseyi, ABD, AB. Bunların normlarına kalacakmış. Birleştikleri yer HDP, kullandıkları yer altılı ganyan. Bizim için tek geçerli norm, Türkiye normudur. Herkesin kendini eşit gördüğü, demokratik bir Türkiye'yi kurmak istiyorlarmış. Bunu külahıma anlatsınlar. Ülkemizde yaşayan herkes eşit ve özgür vatandaştır. Türkiye'de eşitliğin ihmal edildiği ne zaman görülmüştür? Güçlendirilmiş parlamenter sistemle ilgili mutabakat metnini de 28 Şubat'ta açıklayacaklarmış. 28 Şubat'a gün vermeleri elbette tesadüfi değildir. Bu ittifak içten içe çürümüş, çözülmüş ve çökmüştür. HDP'li bir eşbaşkan ortaklarını uyarmıştır. Zillet ittifakı PKK, FETÖ, husumet, çıkar, nifak ittifakıdır. Türkiye düşmanları ve HDP'nin gözetimi altındadır.  Millete sevdamız, Türkiye'ye bağlılığımız tarihi bir emanet, bir fedakarlık numunesi, bir vatan ve devlet mütefasıdır. Bunların 6'sını toplasanız 1 etmez. Bizim duruşumuz Dünya'ya en büyük cevaptır. 

2 yıl önce

Altı muhalefet partinin katıldığı yuvarlak masadan, Türkiye'nin egemenlik haklarını tartışmaya açacak taahhütler çıktı

Ankara'da CHP öncülüğünde bir araya gelen 6 partinin 'yuvarlak masa' toplantısından Türkiye'nin egemenlik haklarını tartışmaya açacak taahhütler çıktı. 6 partinin yayınladığı bildiride, Ayasofya'dan, Ege adalarına, Doğu Akdeniz'den Libya'ya kadar Türkiye'ye birçok konuda dayatmada bulunan Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği kararlarının uygulanacağı ilan edildi. ORTAK BİLDİRİ YAYINLADILAR Yeni Şafak'ın haberine göre; Pazar günü Ankara'da yuvarlak masada bir araya gelen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve Deva Partisi Ali Babacan'ın zirve sonrasında ortak bir bildiri yayınladı. 6 muhalefet lideri iktidara gelmeleri durumda izleyecekleri yol haritasını açıkladı. Liderler bildiride, Avrupa Konseyi (AK) ve Avrupa Birliği (AB) karar ve normlarına uymayı taahhüt etti. Muhalefetin sözde 'demokratik ülke inşa etmek için" hayata geçirmeyi vaat ettiği AK ve AB kararlarında Türkiye'nin egemenlik haklarından tavizler isteniyor. İşte o kararlardan bazıları: 1- AYASOFYA YENİDEN MÜZE OLSUN Ayasofya'nın statüsünün camiye dönüştürülmesi üzüntü verici. Karardan vazgeçin. Ayasofya'yı yeniden müzeye dönüştürün. 2- ADALARI YUNANİSTAN'A VERİN Yunanistan'ın Ege adalarındaki egemenliği sorgulanamaz. Türkiye buna saygı duymalı, bu bağlamda provokatif ifade ve eylemlerden kaçınmalı, net bir biçimde iyi komşuluk ilişkilerini taahhüt etmeli ve her türlü ihtilafı barışçıl biçimde çözmek için çaba göstermeli. 3- AKDENİZ'DE SONDAJI DURDURUN Sondaj ve sismik arama gemilerini Akdeniz'den çekin. Doğu Akdeniz'de doğal gaz arama faaliyetlerine derhal son verin. Avrupa Birliği ile kapsamlı bir diyaloğa tam ve iyi niyetle katılın. 4- TERÖR OPERASYONLARI BİTSİN Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'ye karşı başlatılan askeri operasyon/ harekata son verin. Suriye'den askerinizi çekin. 5-LİBYA'DAN ÇEKİLİN Türkiye'nin Libya Ulusal Mutabakat Hükumeti ile yaptığı deniz yetki alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin anlaşma geçersizdir. Türkiye diğer yabancı güçler gibi Libya'dan çekilmelidir. 6-KAVALA VE DEMİRTAŞ'A ÖZGÜRLÜK AİHM kararları uygulanarak Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş derhal serbest bırakılsın. Kararların gereği yerine getirilmezse Türkiye'ye yaptırım uygulansın. 7- MARAŞ YENİDEN KAPATILSIN Kapalı Maraş'ın yeniden açılmasına karşıyız. Maraş'ta atılan tüm adımların derhal geri alınsın. Aksi halde tüm araç ve seçenekler kullanılacak. 8-İSTANBUL SÖZLEŞMESİ GERİ GELMELİ Türkiye'yi İstanbul Sözleşmesi'nden çekilme kararını yeniden gözden geçirmeli. 9-ÖCALAN'A 'UMUT HAKKI' VERİN AİHM kararı uyarınca ömür boyu hapis cezası alan Abdullah Öcalan'a ve diğer mahkumlara "umut hakkı" verilsin.

2 yıl önce

Muhalefet partileri, Necmettin Erbakan'ı anma etkinliğine katıldı: “Çoğumuz ıslıklamıştık. Bugün de aynı şeyi yaparım gibi”

6 muhalefet partisi lideri, 28 Şubat'ta yapacaklartı görüşme öncesinde bir etkinlikte bir araya geldi. Prof. Dr. Necmettin Erbakan'ın vefatının ölüm yıl dönümüne özel İstanbul'daki Haliç Kongre Merkezi'nde etkinlik düzenlendi. Düzenlenen anma etkinliğine katılan muhalefet partileri arasında CHP'li ve HDP'li isimler dikkat çekti. Parti liderlerinin ve üst düzey yöneticilerinin yanında, Erbakan düşmanlığı olan isimler de görüldü. CHP VE HDP, ERBAKAN ETKİNLİĞİNDE CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP Diyarbakır Milletvekili Nimetullah Erdoğmuş, Erbakan'ı anma etkinliğinde aynı karede poz verdi. KAFTANCIOĞLU'NUN ERBAKAN SÖZLERİ Ancak törene katılan isimlerden Kaftancıoğlu'nun daha önce merhum Erbakan'a yönelik sözleri de akıllara geldi. "ÇOĞUMUZ ISLIKLAMIŞTIK, BUGÜN DE AYNI ŞEYİ YAPARIM" Erbakan'ın vefatından 1 gün sonra 1 Mart 2011 tarihinde Twitter hesabından açıklama yapan Kaftancıoğlu, şu ifadeleri kullanmıştı: "Erbakan 95 yılı üniversite mezuniyet törenimize katılmıştı, yeğeninin diplomasını vermek üzere. Çoğumuz ıslıklamıştık. Bugün de aynı şeyi yaparım gibi." EN ÖN SAFLARDA YER ALDI Canan Kaftancıoğlu, Necmettin Erbakan'ı Anma ve Anlama programında en ön saflarda yer aldı. https://twitter.com/herkesicinchp/status/1497881832536383488?s=21

2 yıl önce

6 muhalefet partisinin lideri, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metnini imzaladı: “Kayyum uygulamalarına son verilecek”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan salona birlikte geldi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, "Savaşa Hayır" diyerek başladığı konuşmasında, Türkiye'nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışma için bir araya geldiklerini söyledi. 'Yarının Türkiyesini inşa edeceğiz' Yarının Türkiyesini inşa etmek için hazırladıkları Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem mutabakat metni üzerinde, demokrasinin temel ilkeleri olan istişareyi ve uzlaşmayı esas alan yoğun bir çalışma gerçekleştirdiklerinin altını çizen Erkek, "Bilindiği üzere Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne 16 Nisan 2017 referandumu ile geçilmiştir. Türkiye siyasi tarihinin en önemli anayasa değişikliklerinden biri olmasına rağmen referandum süreci, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hal şartlarında gerçekleşmiştir." görüşünü aktardı. Bu dönemde, demokrasinin asli gereği olan çoğulculuk ve uzlaşma ilkelerinin yok sayıldığını, anayasa değişikliğinin geniş toplum kesimleriyle, siyasi partilerle, sivil toplum kuruluşlarıyla, üniversitelerin anayasa kürsüleriyle ve barolarla müzakere edilmediğini savunan Erkek, şöyle devam etti: "İki partinin genel başkanının belirlediği dar bir komisyon tarafından hazırlanan bu anayasa değişikliği, demokratik bir biçimde müzakere edilmeden, komisyonda ve Genel Kurul'da 41 gün gibi kısa bir sürede kabul edilmiştir. Devletin tüm imkanları 'Evet' kampanyası için seferber edilmiş, muhalefet partileri ile sivil toplum örgütlerinin toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakları bile kısıtlanmıştır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi neden yanlıştır? Bu sistem, yönetimde kişiselliğe ve keyfiliğe yol açmış, cumhurbaşkanına yasama, yürütme ve yargıyı güdümü altına almasını sağlayan çok geniş ve denetimsiz yetkiler tanıyarak otoriter bir yönetim yaratmıştır. Bizler, anayasal devlet anlayışına aykırı, demokratik hukuk devletini temelinden zedeleyen ve egemenliği şahsileştiren bu sisteme karşı çıkıyoruz." Seçim barajı yüzde 3'e düşürülecek DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem ile TBMM'nin temsil yeteneğinin arttırılacağını, kanun yapma ve yürütmeyi denetleme işlevlerinin etkili kılınacağını, böylece yasama organının daha demokratik ve daha etkili olmasının sağlanacağını söyledi. Yeneroğlu, şöyle devam etti: "Temsil gücünü arttırmak, temsilde adaleti ve çoğulcu demokrasiyi sağlamak amacıyla seçim barajını yüzde 3'e düşüreceğiz. Yurt dışında mukim 6 milyondan fazla vatandaşımızın Mecliste temsilinin sağlanabilmesi için yurt dışı seçim çevresi oluşturacağız. Siyasi partilere ve adaylara yapılan belirli miktarın üzerindeki bağışların ve seçim dönemlerinde yapılan tüm harcamaların kamuoyuna açıklanmasını zorunlu tutacağız. En son yapılan milletvekili genel seçimlerinde en az yüzde 1 oy alan siyasi partiler Hazine yardımından faydalanmaya hak kazanacak. Demokrasinin özüyle bağdaşmayan torba kanun uygulamasına son vereceğiz. Bakanlar Kurulunun kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisini, yetki kanununa dayanması, Meclis tarafından konusu, sınırları ve süresi açıkça belirtilmesi şartıyla kabul ediyoruz. Temel hak ve özgürlüklerin ise kararnamelerle düzenlenmesine izin vermeyeceğiz. Cumhurbaşkanının, Meclisin yasama işlevini zayıflatan veto yetkisine son vereceğiz. Kanun yapım sürecinde, ilgili sivil toplum ve meslek kuruluşlarının görüşlerine başvurulmasını sağlayacağız. Meclisin denetim yetkisini güçlendireceğiz. Yazılı soru önergelerine süresi içerisinde cevap verilmemesi halinde ilgili bakana yaptırım uygulanmasını sağlayacağız. Meclis bünyesinde Kesin Hesap Komisyonu kuracağız. Komisyonunun Başkanı ana muhalefet partisinden olacak." "Cumhurbaşkanı görev süresi 7 yıl olacak ve bir kere seçilebilecek" Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Bülent Şahinalp ise hesap verebilir bir yürütme organı oluşturacaklarını belirterek, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemde yürütme organının, devletin ve milletin birliğini temsil eden, tarafsız, siyasi sorumluluğu olmayan cumhurbaşkanı ile yürütmenin asıl yetkili ve sorumlu kanadı olan, yasama organının içinden çıkan ve Meclise karşı siyasi sorumluluğu bulunan Bakanlar Kurulundan oluşacağını bildirdi. Şahinalp, şunları kaydetti: "Bu sayede, cumhurbaşkanı, kendisinden beklenen uzlaştırıcı hakem rolünü üstlenebilecek, cumhurbaşkanlığı devletin ve milletin birliğini temsil etmesi amacıyla tarafsız ve partilerüstü bir yapıya kavuşturulacaktır. Cumhurbaşkanı ile Meclisin görev sürelerinin ayrıştırılması amacıyla cumhurbaşkanının görev süresini 7 yıl olarak belirleyeceğiz. Cumhurbaşkanının yalnızca bir dönem için seçilmesi kuralını getireceğiz. Cumhurbaşkanı seçilen kişinin varsa partisi ile ilişiği kesilecek ve görevi sona eren cumhurbaşkanı aktif siyasette bir daha görev alamayacak. Yürütmeye dair icrai yetkiler, TBMM'ye karşı siyasi sorumluluğu Bakanlar Kurulu tarafından kullanılacak. Başbakan, parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak TBMM üyeleri arasından belirlenecek. Başbakanın belirlenmesi bakımından, cumhurbaşkanı Mecliste en çok milletvekiline sahip siyasi partiye hükümeti kurma görevini verecek. Hükümetin Anayasa'da öngörülen sürede kurulamaması halinde bu görev, milletvekili sayısıyla doğru orantılı olarak diğer siyasi partilere sırasıyla verilecek. Bakanlar, TBMM üyeleri veya ihtiyaç duyulduğu takdirde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olan kişiler arasından, başbakan tarafından atanacak. OHAL ilan etme yetkisi Yürütme başlığı altında ele aldığımız diğer bir konu ise Olağanüstü Hal Yönetimi. Buna göre, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'de, cumhurbaşkanının ya da bakanlar kurulunun tek başına OHAL ilan etme yetkisi olmayacaktır. Olağanüstü hal ilan etme yetkisi, cumhurbaşkanı başkanlığında toplanan bakanlar kuruluna ait olacaktır. Bu yetki, Türkiye Büyük Millet Meclisinin onayına tabi tutulacak." Kayyum detayı HDP’nin olmadığı ‘Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’ metninde, “Seçimle gelenin seçimle gitmesi güvence altına alınacak. Kayyum uygulamalarına son verilecek.” İfadeleri dikkat çekti.

2 yıl önce

Polis düşmanı CHP destekli noname hesaplardan Emniyet’in atama ve yer değiştirme yönetmeliğine MUHALEFET tagi

Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Resmi Gazete'de yayınlandı. Bu yeni yönetmelik ile Emniyet Teşkilatı'nda ‘bölge sistemi’ getirildi.  Polislerin “şark” görev sürelerini düşüren ve atamalarda yeni düzenlemeleri içeren Emniyet Hizmetleri Sınıfı Mensupları Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik Resmi Gazete'de yayınlandı. https://twitter.com/genelgundem/status/1504712871128748032?s=21 Yayınlanan yönetmelikten rahatsız, polisin çalışma şartlarının düzelmesini istemeyen polis düşmanı CHP günümündeki bir takım noname hesaplar #SoyluYönetmeliğiİptalEt etiketi açtı. https://twitter.com/turkpolsen/status/1504881381847011331?s=21 CHP’LİLER DESTEK VERDİ Dün, Twitter’da CHP’li vekiller, sözde polis haklarının korunması bahanesiyle yine @turkpolsen adında ne idiğü belirsiz sendika tarafından açılan #PolisindeOyuVar etiketine destek verdi. https://twitter.com/genelgundem/status/1504500280532123648?s=21 Öte yadan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)’nin bünyesinde polis düşmanı vekilleri barındırdığı biliniyor. https://twitter.com/genelgundem/status/1504687884296720384?s=21

2 yıl önce

Suriye muhalefetinin başkanı: Ülkemize dönmek istiyoruz

Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Salim el Muslat, Suriye Ulusal Koalisyonu Genel Merkezi'nde gazetecilerle bir araya geldi. Toplantıda, Suriye'deki son durum ve Ukrayna'daki savaş süreci konuşuldu. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu Başkanı Salim el Muslat, Türkiye'ye teşekkür ederek sözlerine başladı. Salim el Muslat, Suriyeli iş insanlarının Türkiye'ye yatırım yaptığını belirterek şu ifadeleri kullandı: “YATIRIMCILAR TÜRKİYE'YE YATIRIM YAPMAK KONUSUNDA BURAYI KENDİ VATANI GİBİ GÖRDÜLER” “Bu bizim görevimiz çünkü Türkiye bize kucak açtı. Burası bizim ikinci vatanımız oldu. Suriyeli yatırımcılar Türkiye'ye yatırım yapmak konusunda burayı kendi vatanı gibi gördüler. Suriye'de kurtarılmış bölgelerde tek bir yönetim olmalı. O bölgede üniversite okul ve hastane yapılmalı. Bu konudan Türkiye'den destek gerekli. Türk devletine teşekkür ediyorum. “BİZ VE MÜLTECİLERİN ASIL HEDEFİ VATANIMIZA DÖNMEK” Türk milleti bize evini yüreğini açtı. Türkiye'de yaklaşık 4 milyon Suriyeli var. Bu durum Türkiye'nin güçlü devletlerden biri olduğunu gösteriyor. Uluslararası arenada önemlidir. Bizim bir felaketimiz Suriye'deki diktatörlük rejimidir. İki ülkenin kardeşçe yaşamasını istiyoruz. Biz ve mültecilerin asıl hedefi vatanımıza dönmek. Bu da siyasi bir değişimin olması gerekir. “TÜRKİYE, BİZİM İYİ OLMAMIZI İSTİYOR AMA YETMİYOR” Güvenli bir ülkeye dönmek istiyoruz. Rejim bertaraf edilmeli, kökü kazınmalı. Elimizden geldiği kadar siyasi kurallara uyduk. Birleşmiş Milletler kararları maalesef gerçekleşmedi. Türkiye, bizim iyi olmamızı istiyor ama yetmiyor. Diğer ülkeler de bizi yalnız bırakmamalı. “TÜRKİYE TÜM ÜLKELERİN YAPMADIĞINI YAPTI” Suriye bir işgal altında. İran bizi işgal etti. Mezhepsel milisleri ile bizi işgal ettiler. İran bunları destekliyor. Türkiye'deki zorlukları azaltmak istiyoruz. Beraber çalışmak istiyoruz. Siyasi kurallar içerisinde çok çalışmamız gerekiyor. En azından kurtulmuş bazı bölgelere dönüşüm isteriz. Diktatör rejiminin bitmesini ve gitmelerini istiyoruz. Türkiye tüm ülkelerin yapmadığını yaptı. Biz bir an önce ülkemize dönmek istiyoruz, Türk kardeşlerimize zorluk çektirmek istemiyoruz ama uluslararası bir irade olmadı.” “UKRAYNA'DA GÖRDÜĞÜMÜZÜ BİZ ZATEN YAŞIYORUZ” Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini kınayan Salim el Muslat, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ukrayna’da gördüğümüzü biz zaten yaşıyoruz. 2015 yılından beridir Rusların uçaklarla ülkemize girmesinden dolayı çok kişiyi kaybettik. Hiçbir sivil halka saldırıda bulunulmaz. Rejimin Ruslara destek olmasını da kınıyoruz. Esad rejimi kendi halkı için değil kendisi için bunları yapıyor.”

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun 6 muhalefet partisinin ortak açıklamasını büyükelçilere düzelttirmeye götürmesini eleştirdi. "Bunun adı vatana ihanettir"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Türkiye Belediyeler Birliğinde Sivil Toplumla İlişkiler İl müdürlerine yönelik eğitim toplantısının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı. CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisinin 28 Şubat'ta paylaştığı Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'e ilişkin ortak metnin, yabancı büyükelçi tarafından redakte edildiği iddiasının hatırlatılması üzerine Soylu, siyasette devlet işinin ciddiyet gerektirdiğini söyledi. Soylu, "Kaç günden beri söylüyorum, devam ediyorum. İşin muhatabı bellidir. İşin muhatabı çıkacak, bunun cevabını verecek. Aslı vatana ihanettir. Siz toplantı yaptığınız, bir mutabakat metni oluşturduğunuz süreci kendi yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz. Bir şifre daha verdim." diye konuştu. Altı muhalefet partisi içerisindeki tüm partilerin bu durumu bilip bilmediğinin sorulması üzerine ise Soylu, "Diğer partiler sorsun, ben soruyorum. Onlar niye sormuyor? Onların en azından benim kadar, en azından sizin kadar bir merakı yok mu? Ama biliyorlardır gibime geliyor." ifadesini kullandı. Soylu, "Yasal süreç başlatılacak bir durum mu, bir soruşturma, suç duyurusu söz konusu olabilecek mi?” sorusuna da "Her şeyin cevabını bana soruyorsunuz. Bir şey daha söyledim, kendi yanındaki bir büyükelçiyi AB'den bir büyükelçiye… Kalkan yemeye gitmediler yalnız." yanıtını verdi.

2 yıl önce

Sığınmacı söylemleri yeniden şiddetlendi! Muhalefete zor soru: Suriyelileri ölüme mi göndereceksiniz?

Star’ın haberine göre; Muhalefetin iç siyasette malzeme olarak kullandığı emperyalist müdahale ve işgallerin ürünü olan zorunlu göç, güncelliğini koruyarak dünya genelinde büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada "Dün Afganistan'dan, Irak'tan, Suriye'den geldiler. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar. Mazlumların sığınağı olmaya devam edeceğiz" dedi. Erdoğan, "Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı. Bu açıklamaların ardından muhalefet kanadından mülteciler konusunda yükselen sesler şiddetlendi. Suriyelileri davulla, zurnayla ülkelerine göndereceklerini söyleyen muhalefet, rejimden kaçan sığınmacıları Beşşar Esed'e emanet edeceğini dile getiriyor. Her fırsatta iktidara geldiğinde mültecilerin gönderilmesi için referandum yapacağını söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi ile bu konuda ters düştü. Kılıçdaroğlu'na kimseyi kandırmayın diyen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, mültecilerin gönderilmesinin mümkün olmayacağı ve uluslararası hukukun buna müsaade etmeyeceğini ifade etti. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, sığınmacıların bir 'beka sorunu' olduğunu belirtmişti. MUHALEFET MAZLUMLARI İÇ SİYASET MALZEMESİ YAPIYOR Konuya herhangi bir uyruk, etnik köken, din ve mezhep farkı gözetmeden yaklaşan AK Parti, 2011 yılından beri kitlesel olarak yaşanan göç meselesini "Suriyeliler meselesi" olarak değil, "Göç Yönetimi" olarak ele aldı. Göç konusunu iç siyaset malzemesi yapan muhalefet ise, meseleyi göçe kaynaklık eden toplumlar bazında ele alma kolaycılığını tercih ettikleri yönünde sık sık eleştirilerin hedefi oldu. Muhalefet partileriyle benzer bir söylemle Suriyelilerin zorla geri gönderileceğini ve sıfır sığınmacı politikası uygulayacağını dile getiren Danimarka Hükümeti'nin, bugüne kadar herhangi bir Suriyeliyi sınır dışı edemediği biliniyor. 500 BİN SURİYELİ GÖNÜLLÜ OLARAK ÜLKESİNE DÖNDÜ Göç meselesinin kalp kırmadan da çözülebileceğinin altını çizen uzmanlar, ülkesini terk eden Suriyelilerin gerekli şartlar sağlandığında gönüllü olarak ülkelerine döneceğini ifade ediyor. Suriye'nin genelinde barış ve istikrar sağlanmadığı sürece ülkesinden uzakta yaşayan tüm Suriyelilerin dönemeyeceği, dönseler bile hayati tehlikelerinin devam edeceği belirtiliyor. Suriyelilerin de kendi yurtlarında barış ve huzur içerisinde yaşamak istedikleri belirtilirken, Türkiye'nin muhalefetin bütün itirazlarına rağmen Suriye'nin kuzey bölgesinde barış operasyonları başlatarak oluşturduğu güvenli alanlar, Batılı ülkelerden de takdir topluyor. Son açıklanan verilerde, altyapı çalışmalarından eğitim hizmetlerine, sağlık hizmetlerinden yerel idari hizmetlere kadar gündelik hayatın normalleşmesine yönelik atılan adımlar sonucunda Türkiye'den 500 bine yakın mültecinin Suriye'deki güvenli bölgelere gönüllü olarak döndüğü belirtiliyor. TÜRKİYE'NİN İNSAN EKSENLİ GÖÇ POLİTİKASI Bugün yaşanan Ukrayna-Rusya savaşı sonucunda ortaya çıkan kitlesel hareketlilik sonrasında da, Türkiye'nin izlediği göç politikasının, insan eksenli olduğu bir kez daha görülmüş oldu. Türkiye, Suriye ve Ortadoğu kaynaklı göçe nasıl yaklaştıysa, bugün Ukrayna'daki savaşa ve göçe de aynı hissiyatla yaklaşıyor. Ayrıca Türkiye, yüksek göç yönetimi tecrübesi ve bilgisini, dünya ile paylaşmaya da devam ediyor.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 18 19