04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

BM'den iklim kriziyle mücadele çağrısı: Yok Oluşu Seçme

Birleşmiş Milletler Kalkınma Ajansı (UNDP), petrol ve kömür gibi fosil yakıtların insanlar ve çevreye yönelik etkilerine dikkati çekmek için "Yok Oluşu Seçme" kampanyasını başlattı. Kampanya kapsamında hazırlanan kısa videoda, nesli tükenen bir dinozor, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda konuşma yaparak fosil yakıtlardan uzak durulması ve "yok oluşun seçilmemesi" çağrısı yapıyor. UNDP tarafından yapılan bir araştırmaya göre, yoksul ülkelere iklim kriziyle mücadele için gereken her 1 dolara karşılık, fosil yakıtların finansmanına 4 dolar harcanıyor. Gelişmekte olan ülkelerin iklim kriziyle mücadelesine yardım için gereken finansmanın 4 katı olan 423 milyar dolar, her yıl fosil yakıtları sübvanse etmek için kullanılıyor. BM, gelişmekte olan ülkelere iklim kriziyle mücadele için her yıl 100 milyar dolar finansman sağlanması çağrısı yapıyor. Araştırmada, fosil yakıtlara ayrılan para ile herkese Kovid-19 aşısı yapılabileceğine ya da dünyada aşırı yoksulluğun ortadan kaldırılabileceğine dikkat çekiliyor. Uluslararası Para Fonuna (IMF) göre, fosil yakıtların çevreye olan maliyeti de göz önünde bulundurulduğunda rakam 6 trilyon dolara çıkıyor. Araştırmaya göre, fosil yakıtlara ayrılan bu fonlar iklim kriziyle mücadeleyi engellemekle kalmayıp sosyal eşitsizliği de derinleştiriyor. Gelişmekte olan ülkelerde, fosil yakıtlar için harcanan kamu kaynaklarının yaklaşık yarısı ise nüfusun en zengin yüzde 20'sine fayda sağlıyor. 2015'te varılan Paris İklim Anlaşması'na göre, ikim değişikliğiyle mücadele için küresel sıcaklık artışının yüzyılın sonuna kadar 2 santigrat derecenin altında tutulması hatta 1,5 derece ile sınırlandırılması gerekiyor. BM Çevre Programının (UNEP) son raporuna göre ise 2050'ye kadar sıfır karbon hedefine ulaşılması için verilen mevcut taahhütler, iklim felaketinin önlenebilmesi için yeterli bulunmuyor. Paris İklim Anlaşması'na taraf ülkelerin mevcut taahhütleri ile dünya 2,7 santigrat derecelik sıcaklık artışına doğru ilerliyor. Uzmanlara göre, küresel sıcaklık artışının 1,5 santigrat derece ile sınırlandırılabilmesi için sera gazı emisyonlarının 2030'a kadar yüzde 55 azaltılması gerekiyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Çad'ın FETÖ ile mücadelemize verdiği desteği unutamayız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle: Terör örgütleri ve silahlı muhalif gruplarla eş zamanlı mücadele yürüten Çad'la askeri, savunma, güvenlik alanlarındaki iş birliğimizi geliştirmeye, geçiş döneminde her türlü desteği vermeye hazırız. Çad'la ticari ilişkilerimizi derinleştirmeyi amaçlıyoruz. Hedefimiz ticaret hacmini 200 milyon dolara çıkarmaktır. FETÖ iltisaklı okullarında 2017'de Türkiye Maarif Vakfı'na devredilmesine müteşekkiriz. Çad'ın FETÖ ile mücadelemize verdiği desteği unutamayız. Ayrıntılar birazdan…

2 yıl önce

Aliya İzzetbegoviç'in yakın arkadaşı ve mücadele ortağı Prof. Dr. Cemaleddin Latiç: 3. Dünya Savaşı çıkabilir, Türkiye acilen buraya gelmeli

Bosna Hersek'te Sırp tarafından gelen açıklamalar tansiyonu yeniden yükseltti. Devlet Başkanlığı Konseyinin Sırp üyesi Milorad Dodik, bağımsız ordu, yargı ve vergi düzenlemesine gidecekleri yönünde ayrılıkçı ifadeler kullandı. Bosna savaşının lider kadrosundan ve Bosna Millî Marşı'nın yazarı Prof. Dr. Cemaleddin Latiç, Sırp tarafının gerilimi kasıtlı olarak yükselttiğini ve bölgeyi yeni bir kaosa sürüklemeye çalıştığını söyledi. Latiç "1. ve 2. Dünya Savaşlarının çıkış noktası bu bölge oldu. Şu anda süper güçler bölgeye büyük çaplı yığınak yapıyor. İskeçe, Dedeağaç çıkarmaları, Kosova, Arnavutluk aksında yaşanan kriz, tehlikenin habercisi ve tetikleyici unsurları. Şayet gerilim dozu düşürülemez ise 3. Dünya Savaşı aynı bölgeden çıkar" diye konuştu. BÜYÜK SIRBİSTAN HAYALİ "Sırplar, Montenegro (Karadağ), Kosova, Bosna ve Makedonya'yı içerisine alan coğrafyada Büyük Sırbistan hayali kuruyor" diyen Prof. Dr. Cemaleddin Latiç şöyle devam etti: Bunun için silah ve cephane yığıyorlar. Şu an itibarıyla katliam için yeterli güce sahip değiller. Yakın vade hesapları kaos üretmek ve gerekli zemini oluşturmak. Avrupa ve Rusya'dan taviz koparmaya ve daha fazla destek almaya çalışıyorlar. Batılılara 'Avrupa'nın ortasında Boşnak Müslüman varlığını tehdit olarak gösterip ikna etmeye çalışıyorlar. Rusya ise Putin ile birlikte Pan Slav idealini gerçekleştirmeye çalışıyor. Sırpları da sadık müttefik ve bölgeyi dönüştürmekte etkin araç olarak görüyor. Şayet 92-95 döneminde bugünkü Rusya olsa her şey çok başka olurdu. DEVLET İŞLEMEZ HÂLE GETİRİLİYOR Bosna Hersek'te yönetimin diğer ortağı Sırpların devleti işlemez hâle getirdiğine dikkat çeken Latiç "5 Kasım'da Barış Gücü'nün görev süresi doluyor. Sırp tarafının zamanlaması çok önemli. Çıkarılmak istenen kaosa bu açıdan da bakmak lazım. Şu an devleti işlemez hâle getirdiler. Bir yandan kendi kamuoyunu hazırlıyorlar, diğer yandan Avrupa ve Rusya'dan daha fazla taviz koparmaya, güç yığmaya çalışıyorlar" ifadelerini kullandı. Tartışmaların devam ettiği bölgeye yönelik Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi ise aldığı kararla, Bosna Hersek'teki Avrupa Birliği Barış Gücü'nün görev süresini 12 ay daha uzattı. TÜRKİYE GÜCÜNÜ ARTIRMALI Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Mevcut dünya konjektörünün Sırpların lehine olmadığı görüşünü savunan Prof. Dr. Cemaleddin Latiç, Sırp askerlerin korkak olduğuna ve savaşmaktan çok katliam yaparak sonuç almak istediğine vurgu yaptı. Aliya İzzetbegoviç'in yakın arkadaşı ve mücadele ortağı olan Latiç, ayrıca Osmanlıyı yıkan olumsuz gelişmelerinde merkez odağı olarak bölgeyi gösterdi. "Türkiye, bölgede her açıdan gücünü daha fazla hissettirmeli. Burada olmalı" diyen Latiç'e göre Bosna Hersek Halklar Meclisi Başkanlık Divanı Üyesi Bakir İzzetbegoviç'in bu süreçte Türkiye'ye yaptığı ziyaret önemli bir mesaj niteliği taşıyor.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Bizim Yeşilay'ımızla birlikte yürüttüğümüz mücadeledeki tek gayemiz ülkemize ve milletimize ruhu da bedeni de dipdiri nesiller kazandırmaktır"

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: Tütün, alkol, madde, kumar, teknoloji gibi bağımlılık sorunlarının çözümü yolunda gayret gösteren Yeşilay'ımızın tüm yönetimine, gönüllülerine teşekkür ediyorum. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri'nin toplam 104 noktada verdiği hizmetlerle her yaştan pek çok vatandaşımızın hayatın renklerini yeniden kazanmalarına katkıda bulunacaklarına inanıyorum. Bu merkezlerde verilen hizmetler geniş bir mücadele stratejisine dayanıyor. Bağımlılıktan kurtarılan insanlara sağlık güvencesinden istihdama geniş bir alanda destekler sağlanıyor. Böylece bu iradeyi gösteren insanların önlerinde adeta yepyeni bir dönemin kapıları açılıyor. Geniş bir ekibin içinde yer aldığı zahmetli mücadele sürecinin amacı bağımlılıktan kurtarılan insanların yeniden aynı yanlışa düşmelerini önlemektir. "DAİMA YEŞİLAY'IN YANINDA OLDUM" Her işimiz gibi bağımlılıkla mücadeleyi de insan merkezli yürütüyoruz. Ailelere, yetişkinlere, çocuk ve gençlere yönelik farklı programlarla yürütülen çalışmalar Yeşilay'ın bir asrı aşan misyonuna ne derece sıkı sıkıya bağlı olduğunu da işaret ediyor. Daima Yeşilay'ın yanında oldum, olmayı da sürdüreceğim. İçki, madde ve kumar bağımlılığı tüm kötülüklerin anasıdır. Tütün kullanımı hem kendimize hem çevremize zararlıdır. Teknoloji bağımlılığı bizi insan yapan vasıflarımızdan uzaklaştırıp gerçek olmayan bir dünyaya hapseder. Bu tür alışkanlıkların hiçbirinin ideoloji veya inançla ilgisi yoktur. Her kim bağımlılıklara güzelleme diziyorsa emin olun tek gayesi kendi zaaflarını, komplekslerini örtmektir. Bizim yürüttüğümüz mücadelede tek gayemiz ülkemize ruhu da bedeni de dipdiri nesiller kazandırmaktır. ERDOĞAN'DAN ANNE VE BABALARA İNTERNET VE SOSYAL MEDYA UYARISI Günümüzde internete erişimin fevkalade kolaylaşması ve sosyal medya platformlarının kontrolsüz şekilde yaygınlaşması eskiden beri bildiğimiz bağımlılıklara yenilerini eklemiştir. Teknoloji tabanlı bu yeni bağımlılık türleriyle de mücadele Yeşilay'ımızın sorumluluk alanına girmektedir. Öyle bir dönemdeyiz ki artık 1 yaşından itibaren tüm çocukların elektronik cihazlar karşısında saatlerce hipnotize olmuş gibi kaldığını görebiliyoruz. İnternette çocuklarımızın karşısına çıkabilecek alkol, sigara ve madde kullanımını, şiddeti ve cinselliği, her türlü sapkın görüntüyü, telkini engelleyebilmemiz gerçekten çok zor. Bu mecraların bir kısmı internet üzerinden çocuklarımıza ulaşıp onları her türlü istismara açık hale getiren kötü niyetli kişilere de fırsat veriyor. Çocuklara değer vermek, onların görüşlerini önemsemek mutlaka gerekli ve önemlidir. Ama bu durum onları kendi değerlerimizle donatarak sağlıklı ve bilinçli bireyler olarak hayata hazırlama sorumluluğumuzu ortadan kaldırmaz. Çocukların özellikle değişimini fark etmeyen veya fark ettiği halde müdahalede bulunmayan anne-babalar onların yaşadıkları felaketlerin ortağıdır.

2 yıl önce

İklim değişikliğiyle mücadeleyi amaçlayan ve TBMM'de onaylanan Paris Anlaşması bugün itibarıyla Türkiye'de yürürlüğe girdi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eylüldeki Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olacağını açıklamasının ardından anlaşma, 6 Ekim'de TBMM'de onaylandı. Anlaşmanın onaylanmasına ilişkin karar 7 Ekim'de Resmi Gazete'de yayımlanırken, Türkiye'nin Paris Anlaşması'na ilişkin onayı 11 Ekim'de BM Sekretaryası'na bildirildi. Böylece, onayın sekretaryaya bildirilmesinden sonraki 30'uncu gün olan 10 Kasım itibarıyla anlaşma Türkiye'de yürürlüğe girdi ve Türkiye anlaşmaya taraf olan 192'inci ülke oldu. Paris Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi, politikalarda ve yasalarda küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırma hedefine uygun şekilde düzenlenme yapılmasını sağlayacak hukuki ortamı oluştururken, Türkiye ulusal katkı beyanlarına ilişkin güncellemelerini bu çerçevede yapacak. Yasal bağlayıcılığı olan anlaşma kapsamında daha önce emisyonlarını 2030'a kadar yüzde 21 artıştan azaltma taahhüdünü veren Türkiye'nin, ilk adım olarak, enerji, atık, ulaşım, binalar ve tarım sektörlerindeki emisyon azaltım hedeflerini içeren ulusal katkı beyanlarını güncelleyerek BM Sekretaryası'na sunması planlanıyor. Türkiye'nin güncelleyeceği ulusal katkı beyanlarında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıkladığı 2053'te net sıfır emisyona ulaşma hedefine yönelik yol haritasının oluşturulması bekleniyor. ULUSLARARASI KAMUOYUNDAN TÜRKİYE'NİN ANLAŞMAYI ONAYLAMASINA DESTEK Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Sekretaryası İcra Direktörü Patricia Espinosa, İskoçya'nın Glasgow kentinde 31 Ekim'den beri devam eden 26. Taraflar Konferansında(COP26) Türkiye'nin Paris Anlaşması'na taraf olmasına ilişkin AA muhabirinin sorularını yanıtladı. Türkiye'nin bu adımından duyduğu memnuniyeti dile getiren Espinosa, "Böyle bir anlaşma için herkesi bir araya getirmenin uzun bir süreç olduğunun bilincindeyiz. Türkiye'nin de anlaşmaya tam bir taraf olmasından dolayı mutluyuz." dedi. Espinosa, Türkiye'nin uluslararası alanda önemli bir ülke olduğunu vurgulayarak, "Türkiye, büyük bir ekonomi. Bu nedenle, Paris Anlaşması'nın kapsadığı tüm alanlarda Türkiye'nin iklim değişikliğiyle mücadelede yapabileceği katkı çok önemli." diye konuştu. Uluslararası Enerji Ajansı Başkanı Fatih Birol ise 10 Kasım itibarıyla Paris Anlaşması'nın Türkiye'de yürürlüğe girmesinin son derece önemli bir adım olduğunu belirterek, şöyle konuştu: "Bu adımın Türkiye'nin temiz enerji konusunda daha güçlü ve seri adımlar atmasına vesile olmasını temenni ediyorum. Biz de Uluslararası Enerji Ajansı olarak Türkiye'nin bu attığı adımları ve Paris Anlaşması'nı yürürlüğe koymasını destekliyoruz." Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Enerjiden Sorumlu Üyesi Kadri Simson ise, Paris anlaşmasını onaylayıp taahhütlerini yerini getiren her ülkenin kendisine fayda sağladığını dile getirdi. İklim değişikliğiyle mücadelede karbon nötr ekonomi oluşturmanın yeni iş olanakları ortaya çıkaracağını ve ekonomik büyüme sağlayacağını aktaran Simson ,"Ayrıca, bu adımlar iklim değişikliğiyle mücadele etmeye yardımcı olacak. Hangi ülke Paris Anlaşması'na katılıyorsa hem kendi vatandaşı için hem de küresel boyutta doğru bir karar vermiş olacak." dedi. 2050'DE NET SIFIR EMİSYON HEDEFLENİYOR Paris Anlaşması, Aralık 2015'te Paris'teki COP21'de imzalanırken, 4 Kasım 2016 itibarıyla yürürlüğe girmişti. Anlaşmanın 197 imzacısı bulunmasına rağmen, onaylayan 191 ülke bulunuyordu. Türkiye'nin de anlaşmayı onaylamasıyla bu sayı 192'ye çıktı. Paris Anlaşması'nı imzalamasına rağmen taraf olmayan 5 ülke (Eritre, Irak, İran, Libya, Yemen) bulunuyor. Küresel emisyonların 2030'a kadar en az yüzde 50 azaltılmasının hedeflendiği Paris Anlaşması ile 2050'de net sıfır emisyon ekonomiye ulaşılması amaçlanıyor. Bu kapsamda, ülkelerin emisyonları azaltmak için atacakları adımlara yönelik ulusal katkı beyanlarını 5 yılda bir güncellemesi bekleniyor. Paris Anlaşması'nın kabulünün 5'inci yılında ise ülkelerin bir kısmının güncellediği ulusal katkı beyanlarına göre, emisyonların 2030'a kadar yaklaşık yüzde 13 artacağı hesaplanıyor. Bu kapsamda, iklim değişikliğiyle mücadelenin başarıya ulaşabilmesi için anlaşma kapsamındaki taahhütlerin acilen eyleme dönüşmesine ihtiyaç duyuluyor. Diğer yandan, devam eden COP26 müzakerelerinde Paris Anlaşması'nda eksik kalan konuların ele alınarak tamamlanması hedefleniyor.

2 yıl önce

NYT: ABD, Suriye'de DEAŞ'la mücadele sırasında yaklaşık 70 kişilik sivil bir grubu vurdu

ABD'nin 2019 yılında, Suriye'de DEAŞ'e karşı verilen mücadelede, kadın ve çocuklardan oluşan yaklaşık 70 kişilik sivil bir gruba hava saldırısı düzenlediği ortaya çıktı. Amerikan New York Times (NYT) gazetesinin habere göre, ABD hava kuvvetleri, 18 Mart 2019'da Suriye'nin Bağhuz bölgesinde kadın ve çocuklardan oluşan sivil bir grubu hedef aldığı belirtildi. Haberde, ABD insansız hava araçlarıyla yeri tespit edilen sivil grubun üzerine daha sonra F-15E tipi savaş uçaklarıyla 3 ayrı saldırıda 2 tondan fazla bomba bırakılarak yaklaşık 70 kişinin ölümüne neden olduğu vurgulandı. Bu olayın detaylarının ilk kez ortaya çıkarıldığı vurgulanan haberde, "Bağhuz saldırısı, DEAŞ'a karşı savaş sırasında en büyük sivil kaybın verildiği olaylardan biriydi ancak ABD ordusu tarafından hiçbir zaman kamuoyuna açıklanmadı." ifadeleri kullanıldı. Haberde, şunlar kaydedildi: Saldırının ayrıntılarının aylar süren gizli belge ve raporların incelenmesi, ismi gizli tutulan ilgili personel ve yetkililerle doğrudan yapılan görüşmeler sonucunda bir araya getirildiğine işaret edilen haberde, eldeki bulguların ABD Merkez Komutanlığına gönderilmesinin ardından, komutanlığın, hava saldırılarının haklı olduğunu savunarak saldırıyı ilk kez kabul ettiği ve 80 kişinin öldürüldüğünü açıkladığı aktarıldı. Haberde, Komutanlığın, söz konusu saldırıda 16 DEAŞ savaşçısı ile 4 sivilin öldürüldüğünü, diğer 60 kişiyle ilgili olarak da DEAŞ'in kontrolündeki bölgelerde kadın ve çocukların bazen silaha sarılmaları nedeniyle sivil olup olmadıklarının net olmadığını iddia ettiği kaydedildi.

2 yıl önce

Türkiye taarruzda! Mücadelede kritik dönemeç: İHA, SİHA ve İKU'larla yok ediyoruz

Bakanlığın, terör örgütü PKK'ya yönelik "Terörü kaynağında yok etme" ve "Savunma değil taarruz" stratejileriyle başlattığı operasyonlarda aralarında sözde üst düzey yöneticilerin de bulunduğu çok sayıda terörist etkisiz hale getirildi. Operasyonlarla yurt içindeki terörist sayısı 180'in altına düştü. Yürütülen operasyonlarda İHA, SİHA ile İKU'lar etkin şekilde kullanıldı. İHA, SİHA ve İKU'lar bu yıl 40 bin 661 saat uçuş gerçekleştirdi. İHA, SİHA ve İKU'lar, yaptıkları yer tespitiyle 2021'de bugüne kadar 147 teröristin etkisiz hale getirilmesini sağladı. Bu teröristlerden 21'i SİHA ile etkisiz hale getirildi. Ayrıca İHA, SİHA ve İKU'lar tarafından örgüte ait 30 sığınak tespit edilerek, kullanılamaz hale getirildi.

2 yıl önce

MGK'dan terörle mücadele vurgusu: Terörle her türlü mücadele kararlılıkla sürdürülecektir

Milli Güvenlik Kurulu, toplantısı 3 saat sürdü. Toplantıda terörle mücadele, Suriye, Libya başta olmak üzere bölgesel konular değerlendirildi. Terör örgütlerine taviz verilmeyeceği vurgusu yapıldı. Ayrıntılar birazdan…

1 2 ... 5 6 7 8 9 10 11 ... 26 27