07 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

Almanya, Ukraynalı mültecilere yer açmak için geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı

Ukrayna krizi Batı'nın mülteci politikasındaki ikiyüzlülüğü gözler önüne serdi. Rusya'nın işgali sonrası Ukraynalıların önemli bir bölümü Avrupa Birliği ülkelerine sığınmayı tercih etti. Bu ülkeler de kapılarını Ukraynalılara sonuna kadar açtı. Fakat bu durum hâlihazırda Avrupa'da mülteci olan Ortadoğulu, Afrikalı ve Afgan mültecileri çıkmaza sürükledi. Almanya geçici barınaklardaki Suriyeli, Afgan ve Afrikalı aileleri çıkarmaya başladı. Danimarka ise Ukraynalı mültecilere yer açmak için "Suriye artık güvenli" diyerek yüzlerce Suriyeli mültecilerin oturma iznini geri çekti. Alman makamları Ukraynalı mültecilere yer açmak adına çok sayıda Suriyeli mülteci aileyi kaldıkları geçici barınaklardan çıkardı. UYARMADAN SÜRGÜN Yeni Şafak'ın haberine göre, Suriyeli aktivistler, yetkililerinin Suriyeli aileleri Almanya'da "Haimat" olarak adlandırılan geçici barınaklardan çıkararak önceden uyarıda bulunmadan sınır dışı ettiğini doğruladı. Nakledilen mülteciler zorla sürüldükleri yeni bölgede şartların çok kötü olduğunu ve küçük odalarda onlarca kişinin kaldığını söyledi. Aktivistler bu kararın sadece Suriyeli aileleri değil, Afgan ve Afrikalı aileleri de kapsadığının altını çizdi. Almanya, yaklaşık 780 bini Suriyeli olmak üzere dünyanın farklı bölgelerinden yaklaşık iki milyon mülteciye ev sahipliği yapıyor. HAPİSHANEYE GÖNDERDİLER Mülteci ayrımı dalgası Danimarka'da da kendini gösterdi. Rusya'nın Ukrayna'ya savaş açmasından kısa bir süre sonra, Danimarka Göçmenlik Bürosu ülkedeki 98 belediyeden Ukraynalı mültecileri kabul etmelerini talep etti. Hükümet yetkilileri Ukraynalılara yer açmak için Suriye'nin bazı bölgelerinin güvenli olduğunu gerekçe gösterip yüzlerce Suriyeli mültecinin oturma iznini geri çekmeye başladı. Ukraynalı mültecilere açık kapı politikasını uygulayan Danimarka hükümeti, oturma izinlerini iptal ettiği yüzlerce Suriyeli mülteciyi hapishanelerde bir suçlu gibi bekletiyor. Aynı zamanda Danimarka, Esad güçleri tarafından öldürülme veya tutuklanma riskiyle karşı karşıya kalan mültecilere sığınma hakkı vermeyen ilk Avrupa ülkesi.

2 yıl önce

CHP’nin mülteci ikiyüzlülüğü! Türkiye’de ırkçılık yapan CHP, Avrupalılardan Suriyelilere ‘anlayış’ istedi

CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Denetim Komisyonu Eş Raportörlerinden John Howell ve Boriss Cilevics’i Meclis’te kabul etti. Özkoç, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi ile daha düzenli ve istikrarlı bir bağ içinde görüşmeleri sürdürmeyi arzu ettiklerini belirtti. “TÜRKİYE, AVRUPA’YA DÜZENSİZ GÖÇÜ YÜZDE 97 ENGELLEDİ” Özkoç, Ukrayna-Rusya savaşı ile başlayan Ukraynalı mülteci akınına dikkat çekti. Engin Özkoç, AB ve Türkiye arasında 2015 yılında 18 Mart’ta varılan mutabakatı hatırlatarak, “Bu çerçevede Avrupa’ya yönelik düzensiz göç, ülkemiz tarafından yüzde 97 oranında engellenmiştir. Ancak aynı dönemde ülkemiz üzerindeki göç baskısı tahammülleri de zorlayacak şekilde sürmüştür. Samimi olmak gerekirse buna karşılık AB yükümlülüklerini yerine getirmemiştir. “UKRAYNALILARA GÖSTERDİĞİNİZ ANLAYIŞI SURİYELİLERE DE GÖSTERİN” AB Yüksek Temsilcisi Borell, AB Konseyi’ne sunduğu raporda ülkemizin yükümlülüklerini yerine getirdiğini teyit etmiştir. Ülkemizde 3,7 milyonu aşkın geçici koruma altındaki Suriyeliler barınmakta, 4 milyon civarında sığınmacı, mülteci bulunmaktadır. Konseyin ve AB’nin Ukraynalı göçmenlere gösterdiği anlayışı, Türkiye’de büyük bir baskıyla konuşlandırılan Suriyeli göçmenlerle ilgili de göstermelerini talep ediyoruz.” ifadelerini kullandı. CHP’Lİ HATAY BELEDİYE BAŞKANI IRKÇILIĞI ELDEN BIRAKMIYOR Öte yadan, Hatay Belediye Başkanı Lütfü Savaş’ın her fırsatta Suriyelilere karşı ırkçı söylemlerde bulunduğu biliniyor.

2 yıl önce

El Cezire, Avrupa'nın Ukraynalı mültecilere yardımını analiz etti

Rusya'nın Ukrayna'ya saldırıları, milyonlarca sivili Avrupa ülkelerine geçmeye zorladı. Başta Polonya olmak üzere Ukrayna'ya komşu ülkeler, Ukraynalı sivilleri ağırlamak için kolları sıvadı. "ESKİ BATTANİYELERİNİ ORTA DOĞULU MÜLTECİLERE VERMEK YERİNE..." Katar merkezli El Cezire'de yer alan "Avrupa neden birdenbire mültecilere yardım etmekle bu kadar ilgilenmeye başladı?" başlıklı analizde, kıta ülkelerinin diğer savaş bölgelerinden kaçan mültecilere duyarsız kaldığı belirtildi. Yazıda, "Eski battaniyelerini Orta Doğulu mültecilere vermek yerine yakmak isteyen Avrupalılar, şimdi Ukraynalılar için bağış topluyor." denildi. "UKRAYNA'YA SALDIRI AVRUPA'DA BÜYÜK DAYANIŞMAYI TETİKLEDİ" Rusya'nın 24 Şubat'ta Ukrayna'ya saldırı başlatmasının ardından, Ukrayna halkına yönelik şiddet haberlerinin hızla Avrupa'ya yayıldığı ve bu durumun "büyük dayanışmayı" tetiklediğine dikkat çekildi. Avrupa ülkelerinin Rus güçlerinin saldırılarından kaçan Ukraynalılara destekler sunmak için hızlı adımlar attığı, Avrupa Birliği'nin (AB) rekor sürede, söz konusu mültecilere yardım etmek için geçici koruma statüsünü devreye aldığı ifade edildi. "AVRUPALILAR NİYE AB SINIRINDAKİ DİĞER İNSANLARI UMURSAMADI" SORUSU Karolina Augustova tarafından kaleme alınan analizde, "Bir Avrupalı ve Çek vatandaşı olarak, ihtiyaç sahibi Ukraynalılara verilen bu desteği izlemekten gurur duydum. Ancak uzun yıllardır AB sınırlarında göç ve şiddeti araştıran bir bilim insanı olarak sormadan edemedim: Avrupalılar neden şimdi mülteciler için bu kadar empati kuruyor? Aynı şekilde muhtaç durumdaki diğer insanlar AB sınırlarındayken neden onları umursamadılar?" soruları yöneltildi. SINIR ÖNLEMLERİNİ HATIRLATTI Bazı Avrupa ülkelerinin Orta Doğu ve ötesinden gelen mültecileri durdurmak için sınırlarında askeri önlemlere başvurduğu kaydedildi. Avrupa Komisyonu'nun, “düzensiz göçmenleri” engelleme çabalarını artırabilmeleri için bu ülkelere milyonlarca euro ödenek sağladığı, başvurulan zorlu gözetim ve müdahale durumunun, Avrupa'nın sınırlarını savunmasız insanlara neredeyse tamamen kapattığı anımsatıldı. Yazının devamında şöyle denildi: SURİYELİ SIĞINMACILAR, TALİBAN'DAN KAÇANLAR, YEMENLİLER... "Bu sert sınır politikalarından etkilenenler arasında Suriye rejimi ve Rus güçlerinin kimyasal saldırılarından kaçan Suriyeli sığınmacılar, Taliban'dan kaçan insanlar ve ülkelerindeki acımasız iç savaştan kaçan Yemenliler vardı."

2 yıl önce

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi: "Türkiye'nin kanunları ve mevcut sistemi son derece adil ve etkili"

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc, Türkiye'nin yabancılar ve uluslararası koruma kanunu ile mültecilere son derece adil ve etkili iltica prosedürlerini sunduğunu belirterek, "Türkiye'deki mülteci statüsünün belirlenmesine yönelik mevcut sistem son derece adil ve etkili. Yüksek sayıda başvuruları zamanında ve etkili bir şekilde işleme alabilme kapasitesine sahip." dedi. AA'nın haberine göre, BMMYK ile İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı iş birliğinde yürütülen ve Avrupa Birliği (AB) tarafından finanse edilen "Ulusal Sığınma Prosedürlerinin Etkinliğinin Uluslararası Standartlar ve Ulusal Mevzuata Uygun Olarak Kuvvetlendirilmesi" projesinin lansmanı bir otelde gerçekleştirildi. Etkinlikte konuşan Leclerc, Türkiye'nin çatışmadan ve zulümden kaçan milyonlarca mülteciye sınırlarını açtığını ve dünyada en yüksek sayıda mülteciye ev sahipliği yaptığını söyledi. Leclerc, dünyanın pek çok farklı bölgesinde uluslararası koruma aracılığıyla yardım ulaştırılması gereken pek çok bölge bulunduğunu belirterek, son 1 ay içinde uluslararası koruma arayan çok fazla Ukraynalının olduğunu dile getirdi. Dünya çapında her 95 kişiden birinin zulüm ya da çatışmadan ötürü bulunduğu bölgeden ayrılmak veya kaçmak durumunda kaldığını aktaran Leclerc, iş birliğine her zamandan fazla ihtiyaç olunduğunu kaydetti. Koruma yönetimi ve koruma hizmetlerinin sunumunda uluslararası hukuki çerçevenin uygulanmasının kilit rol oynadığını vurgulayan Leclerc, "Türkiye çok uzun süreden bu yana yabancılar ve uluslararası koruma kanunu ve bunu takip eden ikincil mevzuatı ile mültecilere son derece adil ve etkili iltica prosedürleri sunmaktadır." dedi. Leclerc, bu standartların sürdürülmesinden emin olabilmek için uzmanlığa, teknik bilgiye ve iyi bir rehberliğe ihtiyaç olunduğunu belirterek, "Türkiye'deki mülteci statüsünün belirlenmesine yönelik mevcut sistem son derece adil ve etkili. Yüksek sayıda başvuruları zamanında ve etkili bir şekilde işleme alabilme kapasitesine sahip. Her gün karşı karşıya kaldığımız, Afganistan'dan olsun, Ukrayna'dan olsun, Suriye'den olsun farklı farklı ülkelerden gelen mülteci akınını yönetebilmek adına Türkiye'de son derece etkili bir sistemin olduğunu söylemek mümkün." diye konuştu. Leclerc, "Göç İdaresi Başkanlığı sürece bu kadar kendini adamış olmasaydı, dahil olmasaydı gerçekten biz bu projeyi gerçekleştiremezdik." dedi. Öte yandan AB'nin desteklerinden de söz eden Leclerc, AB'nin BMMYK ve Göç İdaresi Başkanlığı ile iş birliği yaparak sistemin önemli bir çarkı olmaya devam edeceğini söyledi. Ukrayna'daki savaş nedeniyle çoğu kadın ve çocuklardan oluşan 68 binden fazla Ukraynalının Türkiye'ye geldiğini aktaran Leclerc, "Elbette bunlara yönelik ayrı sorumluluklarımız olacak, politikalarımız olacak, Türkiye'ye güvenebileceğimizi biliyoruz. Bu politikaların, standartların tutturulmasında Türkiye'nin yanımızda olduğunu biliyoruz." diye konuştu. "TÜRKİYE EN BÜYÜK PAYDAŞLARIMIZDAN BİR TANESİ" AB Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut da Ukrayna'daki savaşın milyonlarca sivile başka çare bırakmadığını ve Ukraynalıların ülkelerinden kaçmak ve yurt dışına sığınmak durumunda kaldıklarını söyledi. Meyer-Landrut, Ukrayna'da halihazırda 4 milyon kişinin ülkelerinden kaçmak durumunda kaldığını, 6,5 milyon kişinin de ülke içerisinde yerinden edildiğini belirterek, "Dolayısıyla bu kişilere yönelik olarak geçici bir koruma mekanizmasının hayata geçirilmesi gerekiyor. Türkiye de bu bağlamda en büyük paydaşlarımızdan bir tanesi." dedi. Türkiye ile göç yönetimi üzerine yaptıkları mali iş birliğinin yakın zamanda ortaya çıkan krizlerle ve göç akımlarıyla sınırlı kalmadığını vurgulayan Meyer-Landrut, bunun 10 yıldan daha eski bir geçmişe sahip olduğunu vurguladı. Meyer-Landrut, Göç İdaresi Başkanlığının, kuruluşundan bu yana AB ulusal sığınma prosedürlerinin Avrupa ve uluslararası standartlar ile uyumlu olmasına önem verdiğini belirtti. Sığınma prosedürlerinin yönetiminin oldukça dinamik ve sürekli desteğe ihtiyaç duyan bir alan olduğunun altını çizen Meyer-Landrut, "Başkanlığımız online bir mülakat platformu oluşturmak suretiyle başkanlığın dijital dönüşüm sürecine yardımcı olacak. Öte yandan özellikle sığınmacıların söz konusu süreçlere erişimini kolaylaştıracak." ifadesini kullandı. Göç İdaresi Başkanlığı Uluslararası Koruma Genel Müdür Vekili Muhammet Selami Yazıcı da bir taraftan düzenli göç kapsamındaki yabancılara hizmet sunarken diğer taraftan son yıllarda artan düzensiz göçle mücadele alanında da yoğun mesai harcadıklarını kaydetti. Yazıcı, BMMYK ile özellikle uluslararası koruma süreçleri konusunda yakın iş birliği içerisinde olduklarını, 2013'ten bu yana 8'i tamamlanan 11 projeye çeşitli fon kaynakları ile destek sağlandığını dile getirdi. Yazıcı, "Burada açılışını gerçekleştirdiğimiz bu önemli projemizle merkez ve taşra teşkilatı personelinin teknik kapasitesinin, uluslararası koruma alanındaki birçok konuda gerçekleştirilecek eğitim, çalıştay ve taşra teşkilatımıza gerçekleştirilecek işbaşı ziyaretleri vesilesiyle artırılmasını ve statü belirleme süreçlerinin daha etkin yürütülmesine destek sağlamak için rehberlik araçlarının oluşturulmasını amaçlamaktayız." dedi.

2 yıl önce

ATV'nin Yalnız Kurt dizisindeki sahne beğeni topladı: “Halkı mültecilere karşı kışkırtan teröristler, iç karışıklık çıkarmayı hedefliyor”

https://twitter.com/bugunguncel/status/1515083033652736001?s=21&t=Qo9DrVN2ZSZ9nJnnnVCE1Q Osman Sınav'ın yazdığı, cuma akşamları ATV'de yayımlanan Yalnız Kurt dizisinin 12. bölümünde yer alan bir sahne gündem oldu. ATV'nin resmi Twitter sayfasında da paylaşılan sahnede, mülteciler ve mültecilere karşı olan provokatörler hakkında "Türkiye'de mülteci istemeyen teröristlerin halkı kışkırtması" sözlerinin yer alması sosyal medyada kısa süre takdir topladı

2 yıl önce

Türkiye Gazetesi: Yeni Gezi için her şey düşünülmüş, Suriyeli mültecileri hedef alan kışkırtma için 60 milyon doların üzerinde para ayrıldı

Haberde, "Gezi benzeri bir ayaklanma hazırlığı yapıldığı ve bunun için 60 milyon doların üzerinde para ayrıldığı" savunulurken, "Gazetemize konuşan güvenlik kaynakları 2 yılı aşkın süredir bu yönde hazırlıklar yapıldığını ve geçen yıl planlanan kalkışmanın bu yaz aylarına bırakıldığı bilgisini paylaştı" denildi. Yılmaz Bilgen imzasıyla servis edilen haberde şu ifadelere yer verildi: "Bu kapsamda ülke genelinde özel timler ve hücre yapılanmalar oluşturulurken Gaziantep, Kilis, Hatay, Şanlıurfa, Mersin ve Adana provokasyonun pilot illeri olarak belirlendi. Başta yaygın ve sosyal medya olmak üzere idari, lojistik, ekonomik alanlarda da güçlü bir alt yapı oluşturuldu. Tahrikte kitleleri sokağa dökecek kundaklama, cinayet, tecavüz senaryosu da hazır. Mülteciler üzerinden başlatılacak isyan dalgasının esas hedefi olayları yurt sathına yaymak ve hükümeti istifaya zorlamak ya da iç savaş çıkarmak. İkinci ayak Suriye Türkiye içerisinde devam eden provokasyon hazırlıklarının bir diğer ayağını ise Suriye oluşturuyor. Başta Cerablus, Azez ve Afrin olmak üzere muhaliflerin kontrol ettiği birçok bölgede Türkiye aleyhinde kampanya yürütülüyor. Arapçılık ve Kürtçülük üzerinden yürütülen tahrik faaliyetlerinin hedefinde halkı Türkiye aleyhine sokağa çekmek var. Bu çerçevede bazılarının isimlerine ulaştığımız silahlı gruplara ve sivil toplum kuruluşlarına ciddi fon sağlanıyor. Sivil halkın Türkiye aleyhine yapacağı gösterileri Türk askerî üsleri ve bölgede hizmet veren kurum ve kuruluşlara yönelik saldırı ve sabotaj girişimleri takip edecek. Kirli plana göre bu saldırılar Türkiye’deki ırkçı dalgayı daha fazla tetikleyecek ve her iki tarafta da kaos büyütülecek. İsyanın zemini mülteci karşıtlığı İsyan/provokasyon planına göre Güneydoğu’da sivil itaatsizlik, devlet kurumlarını boykot, fatura ödememe, tarım ürünlerini yakma, yol kapatma ve hizmet sektörünü kilitleme yoluna gidilecek. Taşradan merkeze taşınacak plan dâhilinde bazı dinî cemaat ya da gruplara da aktif rol verildi. Mülteci yoğun bölgelerden başlayacak isyan hareketleri daha sonra Ege, İç Anadolu ve Karadeniz’e hayat pahalılığını protesto formunda taşınacak. Batı merkezli birçok kurumun maddi destek verdiği kirli projenin omurgası ülke içerisinde faaliyet yürüten bazı partiler yanında etkin STK’lar tarafından oluşturuldu. Zıt görünen siyasi yapıları aynı amaçla bir araya getiren planın sloganları ve kitleleri sokağa dökecek yol haritası da belirlendi. İlk kıvılcım mülteci meselesinden çakacak ancak esas hedef hükûmeti istifaya zorlamak ve gösterileri zamana yayarak seçim güvenliğini ortadan kaldırmak. Projenin maddi kısmı ve yol haritası ile ilgili belirleyici aktörler Batılı ülkeler olurken Esad rejimi, İran, körfez bloku da etki alanlarına göre provokasyon sürecine destek verecek. 60 milyon doların üzerinde para ayrıldı. Dışarıdan yayın yapacak yeni kanallar da aktif hâle getirildi. Olayların can damarı Kavala 'Bütün bu olayların can damarı Gezi davasında müebbet hapis cezası alan Osman Kavala. Söz konusu ayaklanmalarda ertelenmenin sebebi Osman Kavala’nın ‘serbest kalacak’ umudu. Bu gerçekleşmeyince onsuz yapacaklar.'"

2 yıl önce

Akademisyen Deniz Ülke Arıboğan mülteci videolarıyla ilgili İran'ı işaret etti: Sakin olun tuzak var

Akademisyen Deniz Ülke Arıboğan, son zamanlarda sosyal medyada çok sayıda mülteci videolarının dolaşıma girmesine yönelik Twitter hesabından uyarı niteliğinde açıklamalarda bulundu. 'İSTİHBARAT SERVİSLERİ ÜRETİYOR' İran'ı işaret eden Arıboğan, Eminönü'nde toplanıp Afganistan bayrağı açan Afganlarla ilgili bir videoyu alıntılayarak, söz konusu görüntülerin tahrik etme amacıyla istihbarat servisleri tarafından üretildiğini söyledi. 'YA GERİ ZEKALI YADA İLERİ ZEKALI OLMALI' Arıboğan, sözlerine şu ifadelerle devam etti: "Kanmayın! Ev sahiplerinin göçmenlere karşı tepkisel olduğu böyle bir psikolojik ortamda bir yabancının bu videoyu çekip paylaşması için ya geri zekalı ya da hayli ileri zekalı (bilinçli) olması gerekir. 'SAKİN OLUN TUZAK VAR' Herkesin aklını yitirmeye başladığı ve bundan gurur duyup zevk aldığı bir ortamda aklıselim çağrısı en nefret edilen durumdur. Kitabını yazdığım için bilirim. Çalışma alanım kitle psikolojisi. Siz yine bildiğinizi okuyun, ben de bildiğimi söyleyim. Sakin olun derim; tuzak var! 'İRAN ÜZERİNDEN GELİP TAHRİKÇİ TAVIRLA DEVREYE GİRDİLER' Suriyeli aileler yıllardır Türkiye’de ve yarattığı birtakım sorunlara rağmen yerel halk tarafından tolere edildiler. Afganistan, Pakistan üzerinden gelenler (erkek gruplar) ise tahrikçi bir tavırla yeni devreye girdiler. 'İran' üzerinden geldiler. Kimin istihbaratı diye soranlara!" DENİZ ÜLKE DOĞAN KİMDİR? Deniz Ülke Arıboğan 1965 yılında İstanbul'da doğdu. İstanbul Bakırköy'deki Özel Çavuşoğlu Koleji'nde henüz 5 yaşındayken başladığı eğitim hayatına Ankara'da devam eden Deniz Ülke Arıboğan, TED Ankara Koleji yıllarında derslerden çok sporla ilgilenen bir öğrenci olmuş. TED Ankara Koleji'nin ardından 1986'da Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nü bitiren Arıboğan, aynı yıl İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde lisansüstü eğitimine başlamış ve 1987 yılında Prof. Dr. Esat Çam'ın asistanı olarak akademik hayata girmiştir. 1993 yılında doktor, 1998 yılında doçent unvanlarını alan Arıboğan İskoçya St. Andrews Üniversitesi'nde Uluslararası Güvenlik Okulunu bitirerek terör ve güvenlik konularında uzmanlaşmıştır. 2002 yılında İstanbul Bilgi Üniversitesi'nde göreve başlayan Arıboğan, 2003 yılında aynı üniversitede uluslararası ilişkiler alanında profesör ünvanı almıştır. 2002-2004 yılları arasında International Studies Association / CISS Başkan Yardımcılığı, 2002-2006 yılları arasında da İstanbul Bilgi Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Müdürlüğü , 2006-2007 yılları arasında Bahçeşehir Üniversitesi Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Rektör Yardımcılığı görevlerinde bulundu. 2007-2010 yılları arasında da Bahçeşehir Üniversitesi Rektörü olarak görev yaptı. Yayınlanmış çok sayıda ulusal ve uluslararası makalesi ve sekiz kitabı bulunmakla birlikte aynı zamanda Albert Einstein tarafından kurulan Dünya Sanat ve Bilimler Akademisi'ne seçilen iki Türk akademisyenden birisidir. Nobel Barış Ödülü adayı ve politik psikoloji biliminin kurucularından psikanalist Vamık Volkan ve IRA'ya silah bıraktırmasıyla tanınan Kuzey İrlanda Parlamentosu'nun ilk sözcüsü ve Liberal Enternasyonal eski başkanı ve halen Birleşik Krallık Lordlar Kamarası üyesi psikoterapist Lord Alderdice ile birlikte International Dialogue Initiative çalışma grubu ile çalışmakta ve söz konusu çalışma grubunda konunun uzmanları ile dünyadaki sorunlu alanlarda terörizm ve iç çatışmaların yarattığı olumsuz psikolojik etkilerin bertaraf edilmesi amaçlı çalışmalar yürütmektedir. Temmuz 2010 tarihi itibariyle İstanbul Bilgi Üniversitesi Mütevelli Heyetine seçildi ve halen bu görevde akademik, uluslararası çalışmalarını yürütmektedir. Eski istihbaratçı Prof. Dr. Mahir Kaynak'ın kızıdır. Eski milli basketbolcu, Eski TFF Başkan Vekili, Lütfi Arıboğan ile evli ve iki çocuk annesidir.

2 yıl önce

Mülteciler 'sessiz istila' mı? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan TGRT Haber'de çarpıcı cevap: “Kimin operasyon çocuğu olduğunu biliyoruz”

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar; "1 MAYIS OLAYSIZ GEÇTİ" 1 Mayıs İşçi bayramı olaysız bir şekilde kutlandı. Bayramda aldığımız tedbirler eksiksiz önlemler alındı. Hiç olay olmasın isteriz, hiç tartışma çıkmasın isteriz ama hayatın olağan akışının kendi getirdiği maalesef bir süreler var. Bizim görevimiz bunu düşük tutma. Trafik kazasında aldığımız tedbirler çerçevesinde 230 bin emniyet ve jandarma ekiplerimiz hepimiz sokaklardaydık. TRAFİK KAZALARI ÇOK CİDDİ ORANDA AZALDI 2020 ve 2021 bayramları salgın dönemine geldi. Fazla yoğunluk yoktu. Bu bayramda daha çok yoğunluk ama trafik kazaları çok ciddi oranda azaldı. Uyarılar çerçevesinde kazalarda yüzde 37 azalma oldu. Ölümlü kazada ise yüzde 55 azalma oldu. Yaralı sayısı yüzde 47 düşüş yaşandı. Sürücülere çok teşekkür ediyoruz.  Biz yüz binde 13 idi. Türkiye'de 2010 yılında trafik kazalarında yüz binde 13,4 kişi ölüyordu. Şuanda yüz binde 6 oldu. Yarı yarıya düştü. 2015 yılında 7 bin 530 varken 2017'de ise 7 bin 447 olurken geçen yılı 5 362 ile kapatmışız. YAYA ÖNCELİKLİ TRAFİK ANLAYIŞI Biz yayaya öncelik trafik başlattı. Her yüz ölümden 22'si yayalar oluşturuyor. Burada sadece sürücüler değil aynı zamanda yayalara da sorumluluk düşüyor. Trafik haftası ile birlikte yaya öncelikli olacak ama yayaların da dikkat etmesi gerekiyor. Yıl sonuna kadar bu çalışmalarımız olacak. Aldığımız tedbirler sayesinde trafik artmasına rağmen ölümler yüzde 61 düştü.  HIZ LİMİTİ ARTTIRILIYOR İçişleri Bakanlığı'nın kanun verdiği çerçevesinde 1 temmuz itibari ile çalışmalar hazırlıyoruz. Standartların ilgili yollarda bunu karşılayabileceğini duyurdu. Hız limitlerini biraz daha arttıracağız. 120 km ve otobanlarda 132 km olan hızlar arttırılacak. Kuzey Marmara Otoyolu, İstanbul İzmir Otoyolu ve Ankara- Niğde otoyolu bu seviyeleri kaldırabilecek seyide.  TÜRKİYE İSTİLA MI EDİLİYOR? Dünya tarihinin güçlü göçmenlerden birisini hepimiz yaşıyoruz. Hakikaten bu tarihe geçiyor. Burada Türkiye'ye karşı kimlerin davrandığını konuşacağız. Bugün tükürdüklerini yalayanları, provokasyonları hepsini konuşacağız. Afganistan'daki göçün sebebi biz miyiz? Suriye'deki savaşı biz mi başlattık? Irak'a girip biz burayı özgürleştireceğiz diyen ABD dediğini yaptı mı? Yoksa insanların orada yarınlarını mı aldı?  Peki Yemen, Lübnan ya Orta Asya. Eğer iç savaş varsa eğer yoksukluk varsa, bir taraftan eğitim, suya gıdaya erişemiyorsa bu insanlar ne yapacaklar? İnsanları vekalet savaşının içerisine düşürmüşsünüz.  Çekilmişsiniz yetmemiş afyon tarlaları kurarak bunu dünyada satışa sunuyorsunuz. Bunu biz yapmadık pafyon takan Batılılar yaptı. Bugün bu operasyonların içinde de onlar var. "BÜYÜKELÇİLER ÜZERİNDEN OPERASYON YAPANLAR VAR" Bir taraftan aman aman sakın göndermeyin diyeceksiniz el altından Büyükelçi üzerinden operasyon yapanlar var. Dışarıdan ve içeriden saldırı var. Bunun sebepleri var. 2023 yılında seçim var. 2019 yılında bu durumu kullanan siyasi partiler bazı belediyeleri kazandı. Göçmenler konusunda ne yaptılar? Şimdi unuttular. 2023 seçimleri geldi. AK Parti ve Cumhur İttifakı zora düşürecek şeyler söyleyerek  bir pozitif katkı kullanmadan 'Göndereceğiz' diye söylemlerde bulunuyor. Hadi Halep'e gönderde göreyim. Herkes canından korkuyor. Orada büyük bir demokratik kıyım var. Bunu kimse görmüyor. KILIÇDAROĞLU'NA GÖÇMEN TEPKİSİ Suriye'de sorun yok söylemlerine cevap veren Bakan Soylu, "Rejim İdlib'i bombalamadı. Bizim evlatlarımız orada şehit olmuyor mu. Biz neredeyiz. İnsanlar neden çadırda dursun neden gıda paketlerine ihtiyaç duysun. Vallahi giydiklerime üzülüyorum. Oturduğumuz masada yetim çocukları var. Elimizi tutup bırakmıyor. Çadırda yaşıyorlar. Kılıçdaroğlu bilmez Atme Kampı'nı. 1 milyon 700 bin insan oralarda yaşıyor. Bizim orada onları tutmak için nasıl çabaladığımızı biliyorlar mı? Allah'tan korkacaksınız. 'İSTİLA' SÖYLEMLERİNE ÇOK SERT TEPKİ: KİM YAPACAKMIŞ Kim neyin istilasını yapacak ya biz PKK'ya istila yaptırmadık. PYD yapmaya çalıştı yapamadı. Kılıçdaroğlu'nun arkadaşları yapmaya çalıştı yapamadı. Belediye Başkanlarının terörist olarak işe aldıkları yapmaya çalıştı, yapamadı. Kime istila ettireceğiz bu memleketi. Kendi sınırlarımızda bunu yaptırmıyoruz.  "ORTADOĞU'DAN GELECEK OLAN TURİSTLER" İkinci sebep Türkiye'nin ihracatı arttı. 300 milyar seviyesine Türkiye'nin geleceğinin göstergesi. Bu üretim ile oluyor. Üretim ekonomisi ortadan kaldırmaya çalışıyor. Üçüncüsü ise ortadoğu arap turizmi. Bakın geçen yıl 4 milyon civarında orta doğu coğrafyasından insan geldi. Türkiye içerisinde etrafındaki gelebilecek olan misafirlere algı oluşturup, turizmin önünü kesmek isteyenlere fırsat tanıyacak bir anlayışı serbest bırakmamızı istiyorlar.  DÖRDÜNCÜ SEBEP GÜVENLİ BÖLGELER Dördüncüsü ise güvenli bölgeler. Zeytin Dalı Harekatı, Fırat Kalkanı Harekatı ve Barış Pınarı Harekatı. Bizim bu üç bölgede harekat  noktamız var.  8 bin km alanda güvenli alan oluşturmuşluğumuz söz konusu. İsterseniz biz Afrin'den çıkalım. Bizim oradan çıkmamızı Kılıçdaroğlu istiyor. Adıyaman, Kilis, Gaziantep'tekilere sesleniyorum. Bu bölgede 1 terörist kaldı. Onu da bulacağız.  Afrin'den çıkalım ertesi gün Hatay'dan Adıyaman'a kadar en az 100'ün üzerinde terörist sızar. Türkiye tarihi bir politika işliyor. Hem terör koridorunu kapatıyor hem de Türkiye'nin içerisini koruyor. Üçüncüsünü ise aklı yetmeyenlere söylüyorum. Türkiye kaçak göçmenlere orada güvenli bölgelere olarak yapılıyor. Bir adım ile üç politika yapılıyor. Bir ülkenin kendi insanı bu kadar kötü sözler söyler mi ya? "AVRUPA'DAKİ AŞIRI SAĞ YÜKSELİŞİ TÜRKİYE'DE İŞLEMEZ" Biz Türk düşmanlığı yapıyormuşuz. Bunu kim söylüyor? Bunu her partiden kovulan isim söylüyor. Avrupa'da yükselen aşırı sağcı söylemleri burada yapmaya çalışıyor. Burası Müslüman bir ülke. Bizim inancımız ve geleneğimizde bu yok. Bizim iskandinav ülkesi olduğumuzu düşünenlere söylüyorum. İstanbul'daki ve diğer illerde çıkan yalan videolar ve bot hesapların organizayonu anlatıyorum.  Ayırıntılar geliyor…

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10