07 Mayıs Salı 2024
1 yıl önce

Akşener'in 'mülteci' çelişkisi: Oğlu Suriyelilere 'Türkiye'de iş kurma' dersleri verirken kendisi 'Göndereceğiz' vaadinde bulundu

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Türkiye'de sığınmacı statüsünde bulunan Suriyelileri, iktidara gelmeleri durumunda ülkelerine geri gönderileceği vaadinde bulunmuş, "Ülkemizde bulunan 'Geçici Koruma Kapsamındaki Suriyeli Sığınmacıları', Suriye Devleti ile iş birliği içinde, Uluslararası Kuruluşlar, Avrupa Birliği ve Bölge Ülkelerinin desteğini de alarak, hukuka ve insan haklarına uygun şekilde, gecikmeden, ülkelerine geri göndereceğiz." demişti. AKŞENER'İN 'SURİYELİ' ÇELİŞKİSİ Türkiye'deki mülteciler üzerinden siyaset devşiren ve her fırsatta, "Suriyelileri ülkelerine geri göndereceğiz" diyen Meral Akşener'in oğlu Fatih Akşener'in Habitat Derneği bünyesinde, 'Suriyelilere, Türkiye'de kendi işlerini kurma' konusunda dersler verdiği ortaya çıktı. KENDİ AĞZIYLA SÖYLEMİŞTİ: OĞLUM SURİYELİLERE START-UP ANLATTI Akşener, 2 Temmuz 2021 tarihinde katıldığı, Habertürk canlı yayınında, oğlunun faaliyetlerine ilişkin şunları söylemişti: "Mesela benim oğlum, Habitat (Derneği) bünyesinde, sosyal sorumluluk projesi olarak; Kayseri'de, Mersin'de ve İzmir'de Suriyeli gençlere start-up deniliyor ya 'girişimcilik' anlattı." GEÇTİĞİMİZ AY 'DEVLETTEN YETKİ' İSTEMİŞTİ Akşener, 11 Mayıs 2022 tarihinde yaptığı partisinin grup toplantısı konuşmasında ise, Suriyelilerin geri göndermek için devletten görev istemiş, "İYİ Parti Genel Başkanı olarak beni devlet olarak görevlendir, ben gideyim Suriye’ye, Esed ve onun çevresiyle görüşeyim. Ülkemizde Suriye’den gelen göçmenleri Esed’le el sıkışıp ülkelerine gönderelim" demişti.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor”

Küresel Parlamenter Göç Konferansı’nda konuşan TBMM Başkanı Şentop, “Düzensiz ve zorunlu göç olgusu bugün ülkelerin veya bölgelerin sorunu olmaktan çıkmış; bütün dünyanın sorunu haline gelmiştir. Göç meselesi bize bütün insanlığın kaderinin, geleceğinin ortak olduğunu gösteren bir meseledir” dedi. Konferansa Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan video mesaj ile katıldı. İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sayın parlamento başkanları, kıymetli milletvekilleri, değerli misafirler sizlere en kalbi duygularımla, muhabbetle, hürmetle selamlıyorum. Siz kıymetli parlamenterleri medeniyetlerin ve kıtaların kavşak noktası güzel İstanbul'umuzda ağırlamaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Konferansın icrasına destek veren, katkı sunan tüm kurum ve kuruluşlara teşekkür ediyor, kendilerini tebrik ediyorum. Gerek burada yapacağınız istişarelerin gerekse gerçekleştireceğiniz görüşme ve temasların başarılı geçmesini diliyorum. Parlamentolar arası birlik, farklı siyasi sistem ve düşüncelere sahip parlamenterler için önemli bir diyalog zemini işlevi görüyor. Halklarımızın temsilcileri olan parlamenterlerin görüşlerini ve tecrübelerini birbirlerine aktarmalarına imkân veren birlik küresel sorunlara çözümler geliştirilmesine de katkı sağlıyor. EKONOMİK SIKINTILAR TÜM DÜNYADA YABANCI KARŞITLIĞINI KÖRÜKLÜYOR Parlamentolar Göç ve Mültecilere İlişkin Küresel Mutabakatlar' temasıyla düzenlenen küresel Parlamenter Konferansı'nın bu bağlamda önemli bir ihtiyacı gidereceğine inanıyorum. Son iki buçuk yılımıza damga vuran Koronavirüs salgınıyla beraber nefret söylemlerinin küresel ölçekte ürkütücü boyutlara vardığını görüyoruz. Ekonomik sıkıntıların başta batılı ülkeler olmak üzere tüm dünyada yabancı karşıtlığını ve Mülteci düşmanlığını körüklediğini gözlemliyoruz. Bununla eş zamanlı olarak salgının tetiklediği ekonomik krizle birlikte daha fazla insan yurt ve evlerini terk etmek zorunda kalıyor. Şu an dünya genelinde göçmenlerin sayısı 275 milyona, yerlerinden edilen kişilerin sayısı 85 milyona, mültecilerin sayısı ise 30 milyona yaklaştı. Rusya, Ukrayna arasında devam eden çatışmalarla beraber mevcut mülteci sayısına 5 milyon kişi daha eklendi. Bu insan hareketliliğinde maalesef içimizi acıtan pek çok manzarayla da karşılaşıyoruz. GÖÇ VE MÜLTECİLER MESELESİNDE YÜKÜ BİZİM GİBİ ÜLKELER ÇEKMEKTEDİR Zulümden, baskıdan, açlıktan kaçarak, güvenli bir gelecek kurma ümidiyle çıkılan yolculuklar, kimi zaman felaketle neticeleniyor. Geride bıraktığımız dönemde çoğu kadın ve çocuk olmak üzere 30 bine yakın göçmen Akdeniz'de hayatını kaybetti. Avrupa'ya sığınan on binlerce Suriyeli çocuğun ise nerede olduğu, kimler tarafından kaçırıldığı, akıbetlerinin ne olduğu bilinmiyor. Hemen her gün Yunan güvenlik güçleri tarafından zulmedilen, soyulan, darp edilen hatta katledilen mültecilerin dramlarına şahit oluyoruz. Esasen göç ve mülteciler meselesinde yükü; sesi çok çıkan gelişmiş toplumlar değil, kriz bölgelerine komşu bizim gibi ülkeler çekmektedir. İNSANİ KRİZLER KARŞISINDA HİÇBİR SORUMLULUK ÜSTLENMİYORLAR Birleşmiş Milletler rakamlarına göre yüksek gelirli ülkeler 1000 kişi başına ortalama 2,7, mülteci barındırırken, orta ve düşük gelirli ülkeler ise. 5,8 mülteciye ev sahipliği yapıyor. Kabul ettikleri birkaç yüz mülteciyi reklam malzemesi olarak kullananlar derinleşen insani krizler karşısında hiçbir sorumluluk üstlenmiyor. Kıtaların ve kültürlerin kavşağında yer alan bir ülke olarak göç olgusu tarih boyunca beşeri ve sosyal hayatımızın bir parçası olmuştur. Engizisyondan kaçan Museviler başta olmak üzere son 500 yılda zulme uğrayan milyonlarca insana kapılarımızı açtık. Kafkasya'daki kardeşlerimiz de Balkanlar'daki soydaşlarımız da başları dara düşünce güvenli liman olarak hep Türkiye'ye sığındı. TARİHİMİZİN BİZE YÜKLEDİĞİ BU GÖREVİ YERİNE GETİRMEYE DEVAM EDECEĞİZ Birinci Körfez Savaşı'nda, Irak'tan kaçan yüz binlerce Kürt kardeşimize sahip çıktığımız gibi, Suriye'deki çatışmalardan kaçan 3,6 milyon Suriyeli sığınmacıyı da topraklarımızda kabul ettik. Kapımıza gelen hiç kimseyi etnik kimliği, dini, kültürü, meşrep ve mezhebi sebebiyle geri çevirmedik. Son 7 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkeyiz. Tarihimizin, kültürümüzün ve inancımızın bize yüklediği bu görevi inşallah bundan sonra da yerine getirmeye devam edeceğiz. İkinci Dünya Savaşı'ndan sonraki en büyük insan hareketliliğinin yaşandığı günümüzde hiç kimse sorumluluklarından kaçamaz. Uluslararası toplum göç olgusunun temelinde yatan sorunlarla yüzleşme cesareti göstermedikçe bu meselenin önüne geçilemez. Konferans çerçevesinde yapacağınız tartışmaların ortaya koyacağınız fikirlerin sorunun çözümüne katkı sağlamasını temenni ediyorum.

1 yıl önce

İngilizlerden insanlık dışı uygulama: Mültecilere elektronik kelepçe takacaklar

İngiltere, İngiliz Kanalı üzerinden veya hükümetin "tehlikeli rotalar" dediği diğer yollardan küçük teknelerle gelen bazı sığınmacılara elektronik kelepçe cihazları yerleştirmeye başlayacak. TRT Haber'in Washington Post' dayandırdığı haberde; İngiltere'ye yasa dışı şekilde giren göçmenleri, sığınma başvurusu değerlendirme sürecinde Ruanda'ya gönderme planı AİHM tarafından durdurulan Boris Johnson hükümeti, yeni planı devreye soktu. İngiliz Kanalı üzerinden veya hükümetin "tehlikeli rotalar" dediği diğer yollardan küçük teknelerle gelen bazı sığınmacılara elektronik etiketleme cihazları yerleştirmeye başlanacak. Ruanda'ya gönderilmelerine itiraz İçişleri Bakanlığı'nın bir yıllık pilot olarak nitelendirdiği ve bu hafta başlayacak plan, sınır dışı edilmekle karşı karşıya kalan yetişkinleri kapsayabilir, bazılarına sokağa çıkma yasağı uygulayabilir veya yeni kurallara uymayanların gözaltına alınmasına ve yargılanmasına izin verebilir. İçişleri Bakanlığı açıklamasında, 'Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) durdurma kararına rağmen, Ruanda'ya gönderme icraatından vazgeçmeyen hükümetin bir sonraki uçuşa hazırlandığı' vurgulanarak şöyle denildi: "Yasaların izin verdiği kadar çok sayıda kişiyi gözaltında tutacağız, ancak mahkeme, geçen salı günkü uçuşta olması gereken bir kişinin serbest bırakılmasına karar verirse, eğer uygunsa o kişiyi elektronik takibe alacağız" dedi. İçişleri Bakanlığı açıklamasında, 'Ruanda'ya gönderilme kararına itiraz edenlere' de elektronik kelepçe takılabileceğine işaret edildi.

1 yıl önce

Yunanistan'ın bazı çetelerle işbirliği yaparak mültecilere eziyet edip Türkiye'ye gönderdiği dünya medyasının raporuna yansıdı

İngiltere merkezli Guardian, Fransa merkezli Le Monde, Almanya merkezli Der Siegel ile ARD Report München medya kuruluşları ve Hollandalı bilgi edinme üzerine faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu Lighthouse Reports; Yunanistan'a geçmeye çalışan mültecilerin uğradığı eziyeti ortaya koyan soruşturma raporunu açıkladı. Buna göre, Yunanistan polisi bazı çetelerle işbirliği yaparak mültecilerden bazılarını alı koyup bu kişilere Türkiye'den Meriç Nehri'ni geçen diğer mültecileri zorla dövdürdüğü, soydurduğu ve lastik botlarla yasadışı bir şekilde nehrin karşı kıyısına geri gönderdiği belirtildi. Bugün yayınlanan basın açıklamasında "Sığınmacılar, gözaltı yerlerinden polis kamyonlarıyla nehir kıyısına götürülüyor ve burada Yunan polisinin gözü önünde kar maskesi giyen adamlar tarafından zorla lastik botlara bindiriliyorlar. Sonra bu maskeli adamlar onları diğer tarafa taşıyor" denildi. '25 GÜNLÜK VİZE KARŞILIĞINDA DİĞER MÜLTECİLERE SALDIRMAK ZORUNDA KALIYORLAR' Mültecilerin ifadelerine, fotoğraflara ve videolara dayandırılan soruşturmada; 'bazı mültecilerin', alı konularak zorla Yunanistan polisiyle çalıştırılıp 25 günlük geçici vize karşılığında diğer mültecileri soydukları, dövdükleri ve saldırdıkları ifade edildi. Kendilerine 'köle' diyen bir mültecinin ifadesine göre, bu kişiler operasyonlar arasında Meriç Nehri çevresindeki üç farklı Yunanistan polis karakolunda gözetim altına tutulduğu belirtildi. Raporda bu karakollardan iki tanesinin Tychero ve Neo Cheimonio olduğu vurgulandı. 'YA POLİSLE ÇALIŞACAK YA DA HAPSE GİRECEKTİ' Soruşturma raporunda "Görüştüğümüz altı adamın, geri gönderme operasyonları sırasında telefonlarını yanlarında bulundurmalarına izin verilmedi. Ancak bazıları Tychero'daki karakolun içinden bazı fotoğraflar çekmeyi başardı ve diğerleri polisle birlikte çalışan Suriyeli gangsterin fotoğraflarını çekti. Bu görseller, eski kölelerin bize anlattığı hikayeleri doğrulamamıza yardımcı oldu" ifadelerine yer verildi. Raporda "Bassel, korkunç bir seçimle karşı karşıya kaldığında yarı çıplak, yaralanmış ve dövülmüştü. Ya kendisini kaçıranlar için, Yunan polisi için çalışmayı kabul edecekti ya da insan kaçakçılığıyla suçlanıp hapse girecekti" denildi. HERKESİN BİLDİĞİ BARİZ SIR Mültecilerin Yunanistan'a geçmek için insan kaçakçılarına 5 bin Euro ödedikleri belirtilen raporda ayrıca "Sınıra yakın Rum köylerinin sakinleri de kaçakların polis adına geri itmeler yapmasının bölgede 'bariz bir sır' olduğunu ifade etti. Meriç'teki yasak bölgeye girmelerine izin verilen çiftçiler ve balıkçılar, mültecilerin işlerini yaparken defalarca gözlemledi" ifadeleri yer aldı.

1 yıl önce

Kan donduran raporu BM yayınladı! PKK/YPG'nin paravan örgütü DSG'nin kontrolündeki mülteci kampında onlarca insan öldürüldü

Batı'nın destek vermesi için terör örgütü PKK/YPG için paravan olarak kurulan DSG'nin kontrolündeki kamplarda, şiddet ve ölümler artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), son 18 ayda Suriye'nin kuzeydoğusundaki bir mülteci kampında 100'den fazla kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Ocak 2021'den bu yana, mülteci merkezinin "çok sert bir yer" haline geldiğini söyleyen BM'nin Suriye koordinatörlerinden İmran Rıza'ya göre, Irak sınırına yakın el-Hol kampında en az 106 cinayet belgelendi. ÇOĞU KADIN VE CİNAYETLER FAİLİ MEÇHUL Çok sayıda cinayet faili meçhul kalsa da Rıza, kurbanların "çoğunun" kadın olduğunu bildirdi. Kamp ve çevresindeki 56 bin mültecinin yaklaşık yüzde 94'ünün kadın ve çocuklardan oluştuğu, ailelerin çoğunun terör örgütü rejim ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan aileler olduğu belirtiliyor. El-Hol'deki mülteci bölgesi, ilk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında ABD ile Irak arasında kurulan ve daha sonra Washington'un Saddam Hüseyin'i devirmek için 2003 işgalinden sonra yeniden açıldı. 2016'da terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG, nüfusu giderek on binlere ulaşan kampı bölgesini ele geçirdi. Şu anda 27 bin Iraklı, 19 bin Suriyeli ve üçüncü ülkelerden 12 bin vatandaşın tutulduğunu söyleyen Rıza, bazı Iraklılar ülkelerine geri gönderildiğini, ancak birçok hükümetin vatandaşlarının evlerine dönmesine yardım etme konusunda hala isteksiz olduğunu belirtti. Rıza, "Orada nüfusun çoğunluğu çocuklar. Onlar masum. Onları al-Hol gibi bir yerde bırakırsanız, esasen onları bir geleceklerinin olmamasına mahkum etmiş olursunuz. Tek çözüm kampı boşaltmak." dedi.

1 yıl önce

'Mültecileri Türkiye'ye göndereceğiz' diyen bakana Türkiye'den cevap: “Türkiye herhangi bir ülkenin sığınmacı kampı veya sınır muhafızı olmayacak”

Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Liz Truss’un Birleşik Krallık basınında Türkiye’ye ilişkin yer alan iddialarına ilişkin küstah açıklamalarına cevap verdi. 'TÜRKİYE, HERHANGİ BİR ÜLKENİN SIĞINMACI KAMPI DEĞİLDİR' Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, "Birleşik Krallık basınında, Birleşik Krallık Dışişleri Bakanı Liz Truss'ın Başbakan olması halinde Ruanda'yla yapılan sığınma alanındaki işbirliği anlaşmasının bir benzerinin ülkemizle de yapılmasını talep edeceği yönünde haberler yer almıştır. Sayın Truss’a atfen basında yer alan bu iddiaların asılsız olmasını ümit ediyoruz. 8 yıldır dünyada en fazla mülteciye ev sahipliği yapan ülkemizin üçüncü ülkelerin talebi üzerine daha fazla yük alması, bunun da ötesinde iltica hakkı konusundaki uluslararası düzenlemelerle bağdaşmayan bir yaklaşımın içinde yer alması söz konusu değildir. Türkiye herhangi bir ülkenin sığınmacı kampı veya sınır muhafızı olmayacak, üçüncü ülkelerin uluslararası yükümlülüklerini hiçbir şekilde devralmayacaktır. Kaldı ki, bu tutumumuzu, geçtiğimiz yıl Afgan sığınmacılar konusunda çıkan benzer haberlerin ardından da kamuoyuyla paylaşmıştık. Bu çerçevede, tüm ülkeleri, göç konusunda uluslararası yükümlülüklerini yerine getirmeye ve eşit sorumluluk üstlenmeye davet ediyoruz” dedi.

1 yıl önce

BM'den Polonya'yı mülteciler üzerinden eleştirdi: Çifte standart uygulanıyor

Rusya ile Ukrayna arasında çıkan savaşın ardından milyonlarca Ukraynalı, ülkelerinden ayrılarak Polonya'ya göç etti. Ukrayna'dan gelenleri alan Polonya, özellikle Orta Doğu ve Asya'dan göç eden mültecilere uyguladığı çifte standartla biliniyor. Birleşmiş Milletler (BM) Göçmen Hakları Uzmanı Felipe Gonzalez Morales, Polonya ve Belarus'a yaptığı ziyaretin ardından düzenlediği basın toplantısında, Polonya'nın 2 milyondan fazla Ukraynalı mülteciye ev sahipliği yaptığını anımsatarak, bu kişilere çalışma izninin yanı sıra sağlık ve eğitim hizmeti sunduğunu belirtti. "Üçüncü ülke vatandaşlarına farklı davranılıyor" Polonya'nın Ukrayna-Rusya Savaşından kaçan üçüncü ülke vatandaşlarına farklı davrandığını ifade eden Morales, "Bu çifte standartlı yaklaşım, (mültecilerin) ayrımcılığa uğradıkları hissine yol açmıştır." dedi. Morales, Polonya yasalarının izin vermesine rağmen Ukrayna'da tecavüze uğrayan kadınların Polonya'da kürtaja erişiminin "pratikte" olmadığını savundu. Polonya-Belarus sınırında 19 kişinin öldüğüne ve birçok mültecinin kayıp olduğuna dikkati çeken Morales, Polonya'nın göçmenleri Belarus'a zorla geri gönderdiğine vurgu yaptı. Polonya, göçmenleri zorla Belarus'a itiyor Morales, "Göçmenler her iki tarafın inkar etmesine rağmen bugün hala ileri geri itiliyor. Polonya'nın çelik duvar örmesinin ardından bölgeye muhabir, sivil toplum ile insani yardım kuruluşu temsilcilerinin erişimi de iyice sınırlandırıldı. Dolayısıyla oradaki göçmenlerin durumunu anlamak da zorlaşıyor." diye konuştu. Hamile kadın ve çocukların her iki tarafta da aylarca gözaltında tutulduğuna dikkati çeken Morales, "İhlal edilen uzun bir insan hakları listesi var." ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Zafer Partisi'nin bir mülteci yalanı daha çöktü: KYK'da kalan yerel kıyafetli kişiler bilim insanı ve seminer katılımcıları çıktı

Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü tarafından, İstanbul Maltepe Mimar Sinan Öğrenci Yurdu’nda çekilen, çok sayıda yabancının yurdun içinde ve bahçesinde olduğu fark edilen görüntülere ilişkin açıklama yapıldı. Açıklamada yurtların, öğrencilerin konaklamadığı günlerde ulusal ve uluslararası genç etkinlikleri için katılımcılara ayrıca tahsis edildiği not düşüldü. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğünün açıklamasında şu ifadelere yer verildi: "Maltepe Mimar Sinan Öğrenci Yurdu, 40 farklı ülkeden gelen gençlerin katılımıyla düzenlenen 4. Uluslararası Gençlik Buluşması için 20 Ağustos 2022 tarihine kadar konaklama noktası olarak belirlenmiştir. Bazı sosyal medya hesaplarında paylaşılan görüntülerde yer alan şahıslar ise yerel kıyafetleriyle seminerlerde konuşmacı olarak yer alan bilim insanları ve katılımcı gençlerden oluşmaktadır. Şahısların mülteci olduklarına ilişkin bilgiler tamamıyla dezenformasyondur." YALANI ZAFER PARTİSİ YAYDI Zafer Partisi Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sevda Gül Tunçer, görüntüleri Twitter hesabından paylaşarak mültecilerin yurtta ücretsiz kaldığını öne sürmüştü. Tunçer, "Okul uzatan 1 yıl daha yurtta kalabilirken bu hakkı kaldırdınız. Öğrenci, cebindekiyle idare etmek için öğün atlarken, bunlar bedava yiyip içiyor. Musluklara, dolaplara verdikleri zararı öğrencinin güç bela ödediği yurt paralarıyla yaptırıyorsunuz. Yahu sizin vicdanınız yok mu?" ifadelerini kullanmıştı.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10