03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Fransa'da aşırı sağcı adaydan şok sözler: 'Müslüman isimlerini yasaklayacağım'

Gelecek yılki Fransa cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Emmanuel Macron'la karşı karşıya gelmesi beklenen ırkçı televizyon yorumcusu, politikacılara adil yayın süresi tahsis edilmesini gerektiren kurallar uyarınca düzenli sağcı talk show programından çıkarıldı. 2022 seçim kampanyası hızlanırken, göçmen karşıtı bir yazar olmasının yanı sıra, iki kez ırkçı veya dini provokasyonla suçlanan ve iki kez mahkum edilen bir polemikçi olan Eric Zemmour, Macron'a karşı durma niyetiyle ilgili ağır ipuçlarından sonra son haftalarda medyanın ilgi odağı oldu. Sağcı iş adamı Vincent Bolloré tarafından kontrol edilen ve ABD'de Fox News'a benzetilen bir TV kanalı olan CNews, Pazartesi günü, Zemmour'u haftada dört gece yayınladığı programlardan çıkardığını söyledi. Eric Zemmour, her fırsatta İslam ve Müslümanları hedef alan çıkışlarıyla tanınıyor. Konuk olarak katıldığı bir programda konuşan Zemmour, seçilirse özellikle Müslüman isimlerinin yasaklanması için sıkı önlemler alacağını söyledi. Irkçı söylemleriyle büyük tepki çeken bulunan Zemmour, "Müslümanların yeni doğan çocuklarına Muhammed ismini vermelerini yasaklayacağız" ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

CNN yine algı peşinde: 'Norveç'teki saldırgan yakın zamanda Müslüman oldu' vurgusu

Norveç'te geçtiğimiz gece ülkenin güneyindeki Kongsberg kentinde düzenlenen oklu saldırı dünya kamuoyunun gündemine oturdu. 5 kişinin hayatını kaybettiği 2 kişinin de yaralandığı saldırının ise "terör bağlantısı" olup olmadığı araştırılıyor. Norveç polisi tarafından saldırganın da 37 yaşındaki Norveç'te yaşayan bir Danimarkalı olduğu duyuruldu. Konuyla ilgili başta sosyal medyada olmak üzere dünya medyasında çok farklı senaryolar da yazılıp çizilmeye başlandı. Daha önce Türkiye'ye karşı algı operasyonu yürüten CNN, yine sahnedeydi. Konuyla ilgili bugün Amerikan CNN muhabiri de, CNN TÜRK'te Büşra Arslan'a yaptığı açıklamada saldırganın kısa bir süre önce Müslüman olduğunu vurguladı. YENİ BİLGİLER GELDİ CNN muhabiri Melissa Bell, saldırganın radikal Müslüman olduğunu, Norveç polisinin de kendisini takip ettiğini belirterek "Bir adam elinde ok ve yay ile saldırıya geçti. Basın toplantısında detayları öğrendik. Öncelikli olarak 4 kadın ve 1 erkeğin yaşamını yitirdiğini biliyoruz. 2 kadının yaralı olarak hastaneye kaldırıldığını biliyoruz. Ama en önemlisi saldırganla ilgili bilgiler geldi, şu anda gözaltında kendisi. RADİKAL MÜSLÜMAN ŞÜPHESİ Şu ana kadar şunu biliyorduk, 37 yaşındaydı. Danimarkalıydı. Son yarım saatte yeni bir bilgi daha geldi. Kendisi daha önce polis tarafından tanınıyormuş. Özellikle de radikal olduğu şüphesi varmış. İslam dinine geçtiği de belirtiliyor. Ama daha önceden endişelenmemiş polis, geçtiğimiz yıl içinde." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

İngiliz hükümeti, terörizmi meşrulaştırmakla itham ettiği Müslüman'dan özür diledi

The Guardian'da yer alan habere göre, "islam21c.com" internet sitesinin editörlüğünü yapan Butt, 2015'te bir başbakanlık basın duyurusunda isminin "şiddete başvurmayan aşırılar" arasında yer alması ve "terörizmi meşrulaştıran birisi" olarak lanse edilmesinin ardından başlattığı hukuk mücadelesini kazandı. İngiliz hükümeti, ilk başlarda bu iddiasını savunsa da Butt'un açtığı davayı kazanmasının ardından ismini basın açıklamasından silmeyi, tazminat ve yasal masraflarını ödemeyi kabul etti. İngiltere İçişleri Bakanı Priti Patel, İngiliz hükümeti adına, Salman'ın "aşırılıkçı nefret vaizi" olarak yanlış şekilde tanımlanması nedeniyle Butt'tan özür diledi. Patel'in hukuk danışmanı Aidan Eardley, bugün halka açık yapılan duruşmada okuduğu bildiride şu ifadeleri kullandı: "Hükümet, Dr. Butt'ın terörizmi meşrulaştıran aşırılık yanlısı bir nefret vaizi olduğunu ve dolayısıyla onun bu etki altında olan biri olduğunu iddia etmenin tamamen yanlış olduğunu kabul ediyor. Kendisine verilen zarar ve özellikle iddianın bu kadar uzun süre devam etmesi ve devam ettirilmesi nedeniyle üzgünüz." Hukuki sürecin ardından üniversitelerin ve diğer Müslüman konuşmacıların isimleri de basın açıklamasından kaldırıldı. "Aşırıcılık söylemi öldü" Dr. Salman Butt da İngiliz hükümeti adına nazik özrü için Bakan Patel'e teşekkür etti ve bu özrü kabul ettiğini dile getirdi. Butt, bunun Patel'in değil, dönemin İçişleri Bakanı Theresa May'ın hatası olduğunu belirterek, "Bu davadan özellikle alınacak en net derslerden biri, 'aşırıcılık' ve dolayısıyla 'aşırıcılıkla mücadele' kavramının aslında ne kadar temelsiz olduğudur." dedi. Aşırıcılık söyleminin öldüğüne inandığını söyleyen Butt, "Gittikçe daha fazla insan, bu söylemin güçlüler tarafından hoşlanmadıkları veya zorlamadan meydan okuyamadıkları herhangi bir düşünce, fikir veya konuşmayı susturmak için kullandığı belirsiz bir terim olduğunu fark ediyor. Bu, günümüzün sapkınlığıdır." ifadelerini kullandı. Butt'ın avukatı Tamsin Allen da müvekkiline önemli miktarda tazminat ödeneceğini, Butt'ın artık tamamen aklanmasından memnuniyet duyduklarını dile getirdi. İngiltere merkezli sivil toplum kuruluşu CAGE'in Direktörü Muhammed Rabbani de söz konusu dava neticesinde, Müslüman toplulukları gözetlemek için bir kılıf olduğunu öne sürdüğü radikalleşmeyi önleme programı için ölüm çanlarının çalması gerektiğini söyledi. Rabbani, "Özür, yalnızca 'aşırıcılık' etiketlerinin siyasallaştırılması temelini boşaltmakla kalmıyor, aynı zamanda bu mantığa bağlı başarısız radikalleşmeyi önleme stratejisini de kritik şekilde sakat bırakıyor." değerlendirmesinde bulundu. İngiltere'nin aşırılıkla mücadele programı mahkemelik olmuştu 2015'te Theresa May'in içişleri bakanlığı döneminde hazırlanan ve yürürlüğe giren "Prevent" (Önle) adlı programın mağdurlarından Dr. Salman Butt, bu programa karşı hukuk mücadelesi başlatmıştı. Başvurusu Yüksek Mahkeme tarafından kabul edilen Butt'ın davası 6 Aralık 2016'da Londra'da görülmeye başlanmış ve İçişleri Bakanlığına karşı açılan bu dava, "Prevent" uygulamasını hedef alması bakımından bir ilk olmuştu. Prevent programıyla ilgili 2015'te yayımlanan bir başbakanlık basın duyurusunda ismi "şiddete başvurmayan aşırılar" arasında anılan Butt'ın, üniversitelerde konuşma yapmasının engellenmesi çağrısı yapılmıştı. Prevent programı, hükümetin en çok tepki çeken uygulamaları arasında yer almış ve programın, üniversiteler dahil bütün eğitim kurumlarının yöneticilerini ve öğretmenlerini öğrencileri ihbar etmeye zorladığı savunulmuştu. Butt hakkındaki ihbarın da Henry Jackson Society adlı aşırı sağcı bir sivil toplum kuruluşu tarafından yapıldığı ortaya çıkmıştı. Söz konusu kuruluş, Butt'ın yayımladığı yazılardan ve sosyal medya hesaplarındaki görüşlerinden oluşturduğu dosyayı başbakanlık bünyesindeki Aşırılık Analiz Birimine ulaştırmıştı.

2 yıl önce

Almanya’da Müslüman kadının vatandaşlık başvurusuna erkek yetkiliyle tokalaşmadığı için ret

Avrupa genelinde artan İslam karşıtlığı ve Müslümanların yaşamlarını yönelik baskı her geçen gün artıyor. Bu duruma son örnek Almanya’da yaşandı. Baden-Vürtemberg eyaletine bağlı Rastatt kasabasında geçtiğimiz hafta meydana gelen olayda, Müslüman bir kadının vatandaşlık başvurusu erkek yetkiliyle tokalaşmadığı için reddedildi. DİNİ İNANCI GEREĞİ 2019 yılında Alman vatandaşlığına başvuran, kabul belgelerini de teslim eden kadın, sıra mülakata geldiğinde dini inancı nedeniyle erkek kabul memuruyla tokalaşmak istemedi. Bu duruma anlayış göstermeyen Alman makamları, kadını vatandaşlığa kabul etmedi. "ALMANYA'YA UYMUYOR" Hazırladıkları gerekçe mektubunda da “Erkeklerle tokalaşmayı reddetmenin Alman yaşam koşullarına aykırı olduğu ve temel Alman değerleriyle bağdaşmadığı” belirttiler. KEYFİ KARARLAR OLASI Alman yargısına göre, “köktenci bir kültür ve değerler anlayışı” temelinde el sıkışmayı reddeden herkes “Alman yaşam koşullarında bir sınıflandırmayı” reddetmiş oluyor. Ancak “köktenci bir kültür ve değerler anlayışı” ifadesinin belirsiz sınırları keyfi kararları mümkün kılıyor.

2 yıl önce

Arakanlı Müslümanların yaşadığı kamptaki yangın sonrası yenilenen Türk Sahra Hastanesi açıldı

Çeşitli temaslarda bulunmak üzere Bangladeş'e gelen Soylu, Cox's Bazar Uluslararası Havalimanı'nda Bangladeş Afet Yönetimi ve Yardım Bakanı Muhammed Enamur Rahman ve Dakka Büyükelçisi Mustafa Osman Turan ile diğer yetkililer tarafından karşılandı. Jol Torongo Konukevinde İçişleri Bakanı Soylu için Bangladeş Kara Kuvvetleri Bölge Komutanlığı Şeref Alayı tarafından resmi tören düzenlendi. (Görsel) Törenin ardından Soylu ve Rahman, Myanmar'ın Arakan eyaletindeki baskı ve zulümden kaçarak Bangladeş'e sığınan Müslümanların bulunduğu kampa geçti. Soylu, kampta geçen yıl çıkan yangında tahrip olan ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın talimatı üzerine Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığınca (AFAD) yeniden yapılan Türk Sahra Hastanesi'nin açılış törenine katıldı. (Görsel) Bakan Soylu, törende Arakanlı Müslümanlara hitap ettiği konuşmasında, yangının yaralarının sarılması için Türkiye'nin hemen harekete geçtiğini söyledi. "Bu mahzun, mazlum insanları ve bu insanlara ev sahipliği yapan Bangladeş'i yalnız bırakamazdık." diyen Soylu, hastanede bugüne kadar 700 bin tedavi gerçekleştirildiğini anlattı. Soylu, "Bu hastanede günde 20 ameliyat yapılıyor, 2 bine yakın kişi polikliniklerde muayene oluyor. Tüm teknolojik imkanların seferber edildiği bu hastane kampta bulunan 900 bin insanın hizmetinde. Dünyada büyük kuruluşlar var büyük büyük sözlerle uluslararası anlaşmalar imzalıyorlar. Bu anlaşmaların hiçbirisinin değeri bundan 1400 yıl önce peygamberimiz Hazreti Muhammed'in söylediği 'Ey Allah'ın kulları kardeş olunuz' sözüne dahi yaklaşamamıştır." dedi. (Görsel) İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, şunları kaydetti: "Zengin ülkeler zenginleştikçe vicdanlarını kaybetmektedirler, insanlığı yalnız bırakmaktadırlar. Afetlere, vekalet savaşlarına, insanların zorla yerinden edilmelerine karşı kendileri insanlık tarafında değil maalesef zulmün tarafındadırlar. Binlerce kilometreden buraya bir hastaneyi açmak için gelmedik, burada hep birlikte dünyaya bir mesaj vermek için geldik. Sırtını mazlumlara mağdurlara dönenlere bir mesaj vermek için geldik, zenginliğin, varlığın ve sömürdüklerinin şımarttığı dünyaya bir mesaj vermek için geldik. İyilik hakim olacak, insanlık hakim olacak ve maddi zenginliklere tapanlara mağlup olacak, yenilecekler. Kimsenin lütfunu beklememeliyiz, biz bize yeteriz ve göreceksiniz ki yeteceğiz." (Görsel) Kamp alanında bulunan çocuklara da seslenen Bakan Soylu, "Hiç endişe etmeyin, dünyanın bu adaletsizliğini siz değiştireceksiniz. Buna inanıyoruz ve bunu görüyoruz." diye konuştu. Bakan Soylu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Arakanlı Müslümanlara selamını iletti. (Görsel) BANGLADEŞLİ BAKAN RAHMAN'DAN TÜRKİYE'YE TEŞEKKÜR Bangladeş Afet Yönetimi ve Yardım Bakanı Rahman ise Türkiye'nin Bangladeş'e verdiği destekten dolayı teşekkür etti. Türkiye'nin acil durumlarda kendilerine yardımda bulunduğunu ifade eden Rahman, Türk Sahra Hastanesi'nde çok sayıda hastalığın tedavisinin yapıldığını söyledi. İçişleri Bakanı Soylu'ya eşi Hamidiye Soylu'nun da eşlik ettiği törene, AK Parti İstanbul Milletvekili Alev Dedegil, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir, AFAD Başkanı Yunus Sezer, Türk Kızılay Genel Müdürü İbrahim Altan, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin ve bazı sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri katıldı. (Görsel) TÜRK SAHRA HASTANESİ Balukhali mülteci kampında 22 Mart 2021'de çıkan yangında çok sayıda kişi hayatını kaybetmiş ve yaralanmıştı, 10 bin barınak kül olmuş ve felaketten 55 bin Arakanlı Müslüman etkilenmişti. Türkiye, yangının ardından başta Sağlık Bakanlığı, AFAD ve TİKA olmak üzere tüm kurumlarıyla bölgeye gerekli yardımları göndermiş, yeni hastane yapımı için harekete geçmişti. Kısa sürede tamamlanan Sahra Hastanesi toplam 3 bin 500 metrekarelik alanda sağlık hizmeti sunuyor. Genel cerrahi, çocuk cerrahisi, kadın hastalıkları ve doğum, ortopedi, dahiliye, diş alanlarında uzman 12 doktor ve 17 Türk sağlık çalışanının gönüllü görev yaptığı Sahra Hastanesi'nde Arakanlı Müslümanlar ilaçlara ücretsiz ulaşıyor. ARAKANLI MÜSLÜMANLARA ETNİK TEMİZLİK Myanmar'ın Arakan eyaletinde 2012'de Budistler ile Müslümanlar arasında çatışmalar çıkmış, olaylarda çoğu Müslüman binlerce kişi katledilmiş, yüzlerce ev ve iş yeri ateşe verilmişti. Arakan'daki sınır karakollarına 25 Ağustos 2017'de düzenlenen eş zamanlı saldırıları gerekçe gösteren Myanmar ordusu ve Budist milliyetçiler, kitlesel şiddet eylemleri başlatmıştı. Ağustos 2017'den sonra Arakan'daki baskı ve zulümden kaçıp Bangladeş'e sığınanların sayısı 1 milyona ulaştı. Uluslararası insan hakları kuruluşları, yayımladıkları uydu görüntüleriyle yüzlerce köyün yok edildiğini kanıtlamıştı. Birleşmiş Milletler (BM) ve uluslararası insan hakları örgütleri, Arakanlı Müslümanlara yönelik şiddeti, "etnik temizlik" ya da "soykırım" olarak adlandırıyor.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Bangladeş'te Arakanlı Müslümanların yaşadığı kampı ziyaret etti

Soylu, kamp alanındaki Türk Sahra Hastanesi'nin açılışının ardından Afet ve Acil Durum Yönetimi (AFAD) Başkanlığınca Arakanlı Müslümanlar için yapılan bambu evleri inceledi. Burada Arakanlı Müslümanlarla görüşen Soylu, Arakanlı gençlerin oynadığı ayak tenisi maçını izledi. Türkiye Diyanet Vakfınca kamp alanında kurulan dikiş ve sabun atölyelerinde incelemede bulunan Soylu, Türk Tepesi olarak adlandırılan bölgedeki Türk Kızılayı Toplum Merkezinde eğitim gören çocuklarla bir araya geldi. Soylu, burada eğitim alan çocuklarla sohbet etti. Resim yapan Arakanlı kız çocuğu, Bakan Soylu'nun "Ne çiziyorsun?" sorusuna, "Kendi barakamızın resmini yapıyorum." yanıtını verdi. Bunun üzerine Bakan Soylu, "Güzel olmuş." dedi. Soylu, daha sonra TİKA temsilciliğinin bulunduğu bölgede de incelemelerde bulundu. Bakan Soylu'ya, eşi Hamidiye Soylu, Bangladeş Afet Yönetimi ve Yardım Bakanı Muhammed Enamur Rahman, AK Parti İstanbul Milletvekili Alev Dedegil, İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı, Sağlık Bakan Yardımcısı Halil Eldemir, AFAD Başkanı Yunus Sezer, Türk Kızılay Genel Müdürü İbrahim Altan, Türkiye Diyanet Vakfı Genel Müdür Yardımcısı Abdurrahman Çetin ve bazı sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri eşlik etti.

2 yıl önce

HDP'li Oya Ersoy kandil gecesi haddi aştı: TBMM kürsüsünden İslam'a ve Müslümanlara hakaret

TBMM'de devam eden Öğretmenlik Meslek Kanunu Genel Kurulu'nda söz alan HDP vekili Oya Ersoy, haddi aşan skandal açıklamalarda bulundu. HDP VEKİLİ KANDİL GECESİNDE İSLAM'I HEDEF ALDI AK Parti iktidarını hedef alarak 'gerici' olduğunu öne süren Ersoy, "Bugün karşı karşıya olduğumuz yıkım, 500 yıl önceki Osmanlı yönetimini, 1500 önceki dinin toplum ilişkilerini ve 2500 Orta Asya masallarını yeniden kurma hayalidir. Kindar ve dindar nesli yaratma ucubeliğidir." diye konuştu. AK Parti'nin toplumun aklını ve vicdanını yok ettiğini iddia eden HDP vekili, "Ortak bir gelecek kurma hedefini yok ediyorsunuz. Sizler 500 yıl geride kalmış Osmanlı'yı, din esaslı toplum düzenini hortlatmaya çalışıyorsunuz da ondan size gerici diyoruz." dedi. AK PARTİ'Lİ VEKİLLERDEN SERT TEPKİ: YAZIKLAR OLSUN Skandal sonrası AK Parti'li milletvekilleri Ersoy'a sert şekilde tepki gösterdi. AK Parti Genel Sekreteri ve Ankara Milletvekili Fatih Şahin, "Bu mübarek günde İslam'a hakaret edemezsiniz, yazıklar olsun sana. Bu gece Regaip Kandili, yazıklar olsun!" ifadelerini kullandı. 'ÖĞRETMEN' PROVOKASYONUNA DA YANIT: TERÖRİSTLERİN ÖLDÜRDÜĞÜ ÖĞRETMENLERDEN BAHSET Kendisine yöneltilen tepkilere aldırmadan konuşmasına devam eden HDP vekili, "Öğretmenlerimizin ekonomik, sosyal haklarını artıracak, toplumsal itibarını yeniden kazandıracak adımlar da yok." diye konuşunca, AK Parti Denizli Milletvekili Şahin Tin, "Teröristlerin öldürdüğü öğretmenlerden bahset." ifadeleriyle tepki gösterdi. HADDİ AŞAN SÖZLERİ İNCELENECEK İslam'a ve Müslümanlara kandil gecesinde açıkça hakaret eden Ersoy'un sözleri için TBMM Başkanvekili tutanakları inceleyeceğini ifade etti.

2 yıl önce

New York Times: Müslümanlar Fransa'yı sessizce terk ediyor

Amerikan NYT gazetesinde "Müslümanların Fransa'yı sessizce terk edişi" başlığıyla yayımlanan özel haberde, ülkede yaklaşan cumhurbaşkanı seçimi kampanyalarında ağırlıklı olarak göç tartışmaları ele alınırken Fransa'yı terk eden Müslümanların sayısının gün geçtikçe arttığı, bunun derin bir krize işaret ettiği vurgulandı. Haberde, Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un en yakın 3 rakibinin seçim kampanyalarında daha çok "göç karşıtlığını" vurguladığına ancak Fransa'nın son yıllarda birçok Avrupa ülkesinden daha az göç aldığına dikkat çekildi. Fransa'nın dinamizm ve fırsat arayışında olan son derece kalifiye profesyonelleri kaybettiği belirtilen haberde, araştırmacılara göre bunlar arasında ayrımcılığı sebep olarak gösteren çok sayıda Müslüman Fransız'ın da bulunduğunun altı çizilerek, "Bu kişiler güvenliklerini, ait olmama duygusunu sürekli sorguluyor ve kendilerine yönelik önyargı engelinin varlığı nedeniyle ülkeyi terk etmek zorunda hissediyor." ifadelerine yer verildi. Haberde, ülkedeki siyasetçilerin ve basının bu gidişi görmezden geldiği vurgulanarak bu durumun, Fransa'nın azınlıklarının en kalifiye mensuplarına bile sosyal basamak atlatmakta ve entegre örnekleri olarak sunmaktaki başarısızlığını gösterdiği belirtildi. Fransa'dan ayrılmış 900 Müslüman'la anket yapan, Lille Üniversitesinden Profesör Olivier Esteves'in "Bu kişiler Kanada, İngiltere gibi ülkelerin ekonomilerine katkı sağlayacak, Fransa kendi ayağına sıkıyor." değerlendirmesine yer verilen haberde, ülke nüfusunun yüzde 10'unu oluşturan Müslümanların, merkez sağın adayı Valerie Pecresse tarafından "Fransa olmayan bölgeler" gibi ifadeler aracılığıyla suç ve diğer sosyal sorunlarla ilişkilendirildiğine işaret edildi. 2015 SALDIRILARININ ARDINDAN AYRILDILAR Haberde, ABD'nin Philadelphia eyaletinde yaşayan Fransız vatandaşı Sabri Louatah'ın, Fransa'da 2015 yılında düzenlenen ve 130 kişinin öldüğü terör saldırıları sonrası bir gün sokakta üzerine tükürülmesi ve "pis Arap" olarak çağrılmasının ardından ülkeyi terk ettiğine dikkat çekildi. Louatah'ın "Ayrılmamın nedeni 2015 saldırılarıydı. ABD'nin doğu kıyısında büyük demokrat bir şehirde yaşıyorsan Paris'ten daha sakin bir hayatın var. Orada (Fransa) kaynayan bir kazandasın." ifadelerinin yer aldığı haberde, seçimleri dışardan izleyen Louatah gibi, Fransız Müslümanların seçimlerin gidişatı nedeniyle korkuya kapıldıkları vurgulandı. Haberde, Paris'in banliyölerinde, göçmen bir anne babanın çocuğu olarak dünya gelen ve büyüyen Amar Mekrous'un da 2015 saldırıları sonrası eşi ve 3 çocuğuyla İngiltere'nin Leicester kentine taşındığı örneği paylaşıldı. Mekrous'un yanı sıra Brexit'ten önce İngiltere'ye gelen Müslüman Fransızlar arasında genç ailelerin ve Fransa'da başörtüsü sorunu nedeniyle iş bulamayan bekar annelerin çoğunlukta olduğu tespitinin aktarıldığı haberde, Fransa, Belçika ve Hollanda'dan üniversiteler ile Fransa Ulusal Bilimsel Araştırma Merkezinden araştırmacıların yürüttüğü çalışmalara da değinildi. Bu araştırmaların ülkeyi terk eden genç Müslüman Fransızların çoğunun "oyunu kurallarına göre oynadıkları, kendilerine söylenen her şeyi yaptıkları halde temenni ettikleri hayata ulaşamadıkları", bu nedenle hayal kırıklığına uğradıklarına vurgu yapıldı. Haberde, Avrupa hukuku ve proje yönetimi alanında öğrenim görmesine rağmen Fransa'da iş bulamayan 31 yaşındaki Myriam Grubo'nun örneği paylaşılarak, önce Dünya Sağlık Örgütü bünyesinde Cenevre'de ardından Senegal'de Pasteur Enstitüsünde çalıştıktan sonra ülkesine dönen genç kadının yeniden yurt dışında iş aradığı bilgisi paylaşıldı. MÜSLÜMAN ESKİ BAKAN DA FRANSA'YI TERK ETTİ Eski Cumhurbaşkanı Nicholas Sarkozy döneminde İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı olan Senegal asıllı Müslüman Rama Yade'nin de 2017'de cumhurbaşkanı aday kampanyasının başarısız olmasının ardından ülkeden ayrıldığına dikkat çekilen haberde, 45 yaşındaki Yade'nin partisi merkez sağ Cumhuriyetçileri de "Fransız kimliğinin hayali bir versiyonunu dışındaki her şeye düşmanca" tavır aldığı için terk ettiğinin altı çizildi. Öte yandan haberde, Fransa'da İnsan Hakları Ulusal Danışma Konseyine yapılan şikayetlere göre, 2020'de Müslüman karşıtı eylemlerin bir önceki yıla göre yüzde 52 arttığı bilgisi de yer aldı. Ülkede, 2017'de yapılan bir kamu araştırması Arap ya da siyahi Fransız erkeklerin polisler tarafından 20 kat daha fazla kimlik sorgusuna maruz kaldığını, Kasım 2021'de yayımlanan bir hükümet raporu da "Arap" adı taşıyan adayların iş mülakatlarına çağrılma ihtimalinin yüzde 31 daha düşük olduğunu ortaya koydu.

1 2 3 4 5