28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı Çataklı’dan yabancıların karıştığı asayiş olaylarını çarpıtan Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ’a tepki

Özdağ, “Sığınmacıların Türk halkından gizlenen suç oranlarını bilmek istiyor musunuz? İşte gerçek rakamlar;” dedi. Çarpıtmayı Bakan Yardımcısı düzeltti Her fırsatta göçmen istismarında bulunan Ümit Özdağ’ı İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı düzeltti. Çataklı, “İfadeyi istediği gibi anlamaya çalışan karanlık İçişleri Bakanımızın kastettiği; Yabancıların karıştığı asayiş olaylarının oranı, vatandaşlarımızın karıştıklarının yarısı kadar Yabancıların karıştığı asayiş olaylarının da yarısı kendi aralarında yaşanan olaylar Devamı videoda” diyerek konuya açıklık getirdi.

2 yıl önce

'Uçak pisti gibi yollar': 16 şehri birbirine bağlayan Kömürhan Köprüsü sürücülere kolaylık sağlıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünce 2014 yılında yapımına başlanan Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri ile Orta Anadolu, Ege ve Akdeniz bölgelerini birbirine bağlayan 660 metre uzunluğundaki yeni Kömürhan Köprüsü ve bağlantı tünelinin geçtiğimiz ocak ayında düzenlenen törenle resmi açılışı gerçekleştirilmişti. Toplam uzunluğu 5 bin 155 metre olan projede 2 bin 400 metre uzunluğunda çift tüp tünel, bir adet 660 metre gergin eğik kablolu köprü ve bir adet 123 metre uzunluğunda betonarme köprü bulunan yeni Kömürhan Köprüsü, ters Y tipi kule olarak tasarlandı. Eyfel Kulesi’nde kullanılan çelik miktarına eşit olan 7 bin ton çelik kullanılan Kömürhan Köprüsü’nün kaynak boyunun yaklaşık 450 kilometre, çelik segmentlerin kule bağlantısını sağlayan kablo uzunluğunun ise 853 kilometre olduğu kaydedildi. Tek pilonlu ve orta açıklığının 380 metre olması sebebiyle dünya literatüründe 4. sırada yer alan köprü ile devamındaki 2 buçuk kilometrelik çift tüp tünelin de trafiğe açılması ile birlikte 16 ilin bağlantısı olan Malatya-Elazığ arasındaki karayolu ulaşımını daha rahat, hızlı ve emniyetli bir şekilde gerçekleştiren köprü, zaman ve akaryakıttan tasarruf edilmesini sağlayarak ekonomiye katkı sağlıyor. "Uçak pisti gibi yollar, insan bu yollarda yorulmaz ki" Köprü ve tünellerin özellikle ekonomik yönden kendilerine katkı sağladığını ifade eden uzun yol şoförü İlyas İçen, “Yaklaşık 9 yıldır uzun yol şoförlüğü yapıyorum. Eski yol biraz tehlikeliydi. Virajlıydı ve yakıt tasarrufu azdı. Yakıtımız fazla gidiyordu. Şimdi Allah devletimizin birini bin etsin. Bizim için tüneller yapmış. Yollarda rahat rahat gidip geliyoruz. Allah devletimizden razı olsun. Hemen her şeyde faydası var, fazla yorulmuyoruz, arabalarımız yollarda yıpranmıyor. Uçak pisti gibi yollar, insan bu yollarda yorulmaz ki" dedi. "Eski yollarla şimdiki yollar arasında dağ kadar fark var" Yolların eskiye göre daha konforlu olduğunu ve 44 yıldır şoförlük yaptığını belirten tır şoförü Mehmet Ali Yaman, "Şoför olarak bu yollar çok güzel diyorum. Bundan daha güzel bir şey var mı, eski yollarla şimdiki yollar dağ kadar fark var. Eskiden kazalar çok olurdu. Kaç kez arabaların aşağıya uçtuğunu gördük. Şu anda öyle bir şey yok ama şimdi hemen aşağıya indik" diye konuştu.

2 yıl önce

Nobel ödüllü Türk bilim insanı Aziz Sancar, TEKNOFEST'te gördüğü manzaradan dolayı gururlandığını belirtti

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığından yapılan açıklamaya göre, TEKNOFEST'21 için TÜBİTAK'ın onur konuğu olarak İstanbul’a gelen Prof. Aziz Sancar, TÜBİTAK Fen Lisesi’ni ziyaret etti. Ziyaret sırasında Sancar'a Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Mehmet Fatih Kacır ile TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Hasan Mandal eşlik etti. TÜBİTAK Gebze Kampüsünde alkışlarla karşılanan Sancar, sınıfları gezdi, okulun eğitim müfredatına ilişkin bilgiler aldı. TÜBİTAK Ulusal Metroloji Enstitüsünde (UME) öğrencilere bir konferans veren Sancar, yaptığı sunumda Türk dünyasının dünya bilimine katkısını tarihsel bir perspektiften değerlendirdi. Sancar, Türk dünyasını bilimsel katkı açısından benzer geçmişe sahip olduğunu vurguladığı Çin ile karşılaştırırken Princeton Üniversitesi’nden S. Frederick Starr’ın "Kayıp Aydınlanma: Orta Asya’nın Altın Çağı" isimli kitabına atıfta bulundu. Avrupa'da Orta Çağ'ın sürdüğü dönemlerde Türk dünyasının aydınlanma çağı yaşadığını kaydeden Sancar, bu dönemde Müslüman Türk dünyasından İbn-i Sina, Biruni, El-Cezeri, Uluğ Bey ve Harezmi gibi bilim adamlarının dünya bilimine önemli katkılar sunduğunu söyledi. Sancar, Türk dünyasında yaşanan aydınlanma çağının Ali Kuşçu gibi bilim adamlarıyla Osmanlıya da taşındığını vurguladı. Sancar, Türkiye'nin teorik eğitimde çok iyi olduğunu belirterek, "Ben doktora yaparken çok zorluk çektim. Çünkü deney yapamıyordum. Türkiye, bizi teorik alanda çok iyi hazırladı ama deney tecrübemiz eksikti. Bilim yapmak deneyle olur. Biz, çocuklarımıza erken yaşta deney yapmayı öğretmeliyiz." dedi.  ABD'de Türk Kültür Merkezi inşa ettiklerini anlatan Sancar, "Arka bahçesinde köşede Atatürk'ün büstü var, bir köşede de Piri Reis'in. Piri Reis'i koymamın sebebi, o dünya haritasını ben de DNA onarım haritasını yaptım. 'Benim Piri Reis haritam' dedim." ifadesini kullandı. Öğrencilere İngilizce bir sunum yapan Sancar konuşmasının başında "Sunum teknik değil Türkçe anlatılabilir. Türkiye'ye geldiğimde ilk iki hafta Türkçem tutuk olur. İkinci haftadan sonra dilim açılır. O yüzden müsaadenizle sunumu İngilizce yapacağım." demesi dikkat çekti. "Beni kim aday gösterdi bilmiyorum" Prof. Aziz Sancar, sunumun ardından öğrencilerin sorularına yanıt verdi. "Nobel'e nasıl başvurdunuz?" sorusu üzerine Sancar, şunları söyledi: "Başvurmak diye bir şey yok. Kendinizi Nobel'e aday gösteremezsiniz. Nobel, Kimya Komitesi Başkanı bizim onurumuza yemek verdiği zaman bana dedi ki: 'Ben uluslararası toplantılara gidemiyorum, herkes etrafıma toplanıp beni etkilemeye çalışıyor.' Nobel kendi propagandanızı yapmakla kazanılmaz. Beni, bugüne kadar, kim aday gösterdi bilmiyorum. En büyük gaye, Nobel değildir, kitaptır. 100 sene sonra benim buluşlarımı sizin gibi Türk çocukları okuyacaklar ve 'Bunu bir Türk yaptı.' diyecekler. Benim gayem oydu. Ben Nobel düşünmüyordum."  Sancar, "Neden DNA onarımı çalıştınız?" sorusunu şöyle yanıtladı: "DNA yapısı keşfedildiğinde, 'Bu genetiğin temel yapısıdır ve bozulmaz.' diye bir düşünce tarzı vardı. Sonradan baktılar ki röntgen ışınlarıyla güneş ışınlarıyla başka çevredeki kimyasallarla tahrip olunca mutasyona sebep oluyor, kanser oluyor. Benim doktora yaptığım hoca, ilk defa DNA'yı onaran bir mekanizma olduğunu keşfetmişti. Ama bu enzimin nasıl çalıştığını bir türlü çözemedi. Çünkü çözmek için enzimi arıtmak lazım. Enzim çok az miktarda yapılıyordu. Ben enzimi çoğalttım ve arıttım ve nasıl onarılır onu çözdüm. Başka onarım mekanizmaları var onlarla devam ettim. Bilimde bir testin nereye götüreceğini bilemezsiniz. Ben bununla uğraşırken bir de baktım ki insanlarda DNA onarım enzimine benzeyen bir protein var ama DNA onarımı yapmıyor. Bu ne yapıyor diye araştırırken bir baktım ki bu biyolojik saati kontrol ediyor. Bunun üzerine biyolojik saat üzerinde çalışmaya başladım ve ikisini birleştirdim. Şimdi biyolojik saat, DNA onarımını nasıl kontrol ediyor? Bunu kullanarak hem kanser önleminde hem de kanser tedavisinde nasıl kullanabiliriz, şimdi o çalışmayı yapıyoruz." "Ben çok milliyetçiyim, benim için büyük bir motivasyon" "Emeklerinizin karşılığını aldınız mı, amacınıza ulaştınız mı?" sorusu üzerine Sancar, şu cevabı verdi: "5 yıl gece gündüz çalıştık. İnsanda DNA nasıl onarılıyor bunu bulmak istiyorduk. Eğer önemli bir konu üzerinde çalışıyorsanız biliniz ki o konu üzerinde çalışan 5 kişi daha vardır. Eğer Japonya'dan biri bunu bizden bir ay önce bulsaydı, bizim 5 yılımız heba olurdu. Bilim yapmak kolay değil. Ben, bunu merak için yapıyordum insanlar nasıl onarılıyor. Çünkü bakterilerdeki proteinler insanlarda yok. Ama insanlarda da onarıldığını biliyordum ve bunu çözmek istedim. Sayısız uykusuz gecelerimiz oldu."  Sancar, "En iyi olmak, başarmak için ne gerektiği" şeklindeki bir soru üzerine şunları kaydetti: "Bazen yenilir, bazen yeneriz. Her şeyi ben başaracağım diye bir şey yok. Fatih'in meşhur bir sözü vardır. 'İstanbul, ya ben seni alacağım ya sen beni alacaksın.' İnatçı olacaksın ve istekli olacaksın ve bütün enerjini ona vereceksiniz. Bu fedakarlık ister, ailede zor durumlar yaratabilir. Siz gece yarılarına kadar çalışabilirsiniz hanım evde bekliyor. Denge kurmak gerek. Eğer istekliyseniz 'Ben yapacağım dersiniz' yaparsınız. Büyük işler yapmış çok bilim adamı pek mutlu değiller aslında. İkide bir söylemek istemiyorum ama ben çok milliyetçiyim. Bu benim için büyük bir motivasyondur. Ne kadar strese girsem, onun tesellisi var." Neden biyoloji? "Neden biyoloji?" sorusu üzerine Sancar, "Gelirken Hasan Hoca (Mandal) ile konuşuyorduk. Tıbbiyeye gittim doktor oldum. Orada öğrendim ki doktorlar teknisyen gibi çalışıyor. Mardin Savur'un Surgücü köyünde sağlık ocağında çalışıyordum orada çok tüberküloz vardı. Sağlık Bakanlığı kilolarca ilaç gönderiyordu. Merak ettim. Zatürre olunca penisilin veriliyor. Benim hayatım öyle kurtarıldı. Ben zatürre olmuştum kardeşimden kaptım. Kardeşim öldü. Ben de zatürre oldum, ben şanslı çıktım. Türkiye'ye penisilin yeni geliyordu. Penisilin iğnesi yaptılar ben iyileştim. Ama penisilin tüberkülozu tedavi etmiyor. Sordum soruşturdum, kitapları araştırdım cevabı yok. Ne mikrobiyologlar ne doktorlar biliyor. Sadece Türkiye'deki doktorlar değil dünyada bilinmiyordu. Doktorlar verilen şeyleri tatbik ediyor, bir araştırma yeni bir keşif yapmıyor. O bakımdan ben, meraklı bir kişi olarak, moleküler biyolojide doktora yapmaya karar verdim." ifadelerine yer verdi. Sancar, "Nobel'i Anıtkabir'e hediye etmeye nasıl karar verdiniz?" sorusuna yönelik de, "Söyleyeceğim ama kimse alkışlamayacak oldu mu?" dedi. Sancar, şöyle devam etti: "İlginç bir şey Nobel'i ben aldım. Onun heyecanı, kargaşalığı vardı. Eşime söyledim, eşim Amerikalı, 'Ben bunu Anıtkabir'e koyacağım.' 'Tabii başka ne yapacaksın?' dedi. O Amerikalı kadın. Çünkü ona Atatürk'ü anlatmıştım. Atatürk'ü birçok Türk'ten daha çok takdir ediyordu. Ben de hayret ettim. 'Yok, biz saklayalım.' demedi. Ben Atatürk'ün sayesinde oraya vardım. Çünkü Mardin'in Savur ilçesinde annesi babası okuma yazma bilmeyen bir çocuğun eğitim görüp Nobel alması Atatürk sayesinde oldu." "5 Türk Lirası'nın üzerindeki DNA resminin üzerinde hata olduğunu söylemiştiniz. Baktım ama hatanın nedenini yazan bir kaynak yok. Hatanın nedenini merak ettim." diyen bir öğrenciye de Sancar, "Oradaki sarmal, soldan sağa dönüyor, asıl DNA sağdan sola dönüyor." cevabını verdi. "Türkiye ileride" Soru cevap kısmının ardından Sancar'a teşekkür eden TÜBİTAK Başkanı Prof. Dr. Mandal, kendisine günün anısına 1875'te kabul edilen metrik sistemin iki simgesinden biri olan ve 2018'de yürürlükten kaldırılan kilogram prototipi hediye etti. Sancar, konferansın ardından "Medikal Biyoteknoloji Araştırma Merkezi"ni ziyaret etti. TÜBİTAK MAM Gen Mühendisliği ve Biyoteknoloji Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Şaban Tekin, Sancar'a, merkezde yürütülen aşı ve ilaç geliştirme çalışmalarına ilişkin bir sunum yaptı. Daha sonra Moleküler Biyoloji Laboratuvarı, Hücre Kültürü Laboratuvarı, Hücre Geliştirme Laboratuvarı ziyaret edildi. Sancar, daha sonra COVID-19 Türkiye Platformu'ndaki bilim insanları ile "Birlikte Geliştirme ve Birlikte Başarma” başlıklı toplantıda bir araya geldi. Toplantıda konuşan Sancar, Türkiye'yi aşı konusunda birçok ülkeden ileri bulduğunu söyledi. Sancar, platform bünyesinde gelecek salgınlar için de çalışmalar yapıldığını vurgulayarak, "Burada bilgi ve girişim bakımından güçlü bir altyapı var." dedi. Toplantının ardından Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Kacır, Sancar'a 2020 Ulusal Antarktika Bilim Seferi Hatırası bir tablo, TÜBİTAK Başkanı Mandal da üzerinde Piri Reis haritası olan bir kaftan hediye etti. TÜBİTAK Fen Lisesi TÜBİTAK Fen Lisesi, yetişmiş ve nitelikli insan gücü ve ileri düzey laboratuvarlarıyla Ar-Ge ve teknoloji dünyasının öncü araştırma merkezleri ve enstitülerini bünyesinde bulunduran TÜBİTAK Gebze Yerleşkesi'nde kuruldu. Lisede analitik düşünen, toplum ve çevre bilinci gelişmiş geleceğin lider bilim insanlarını yetiştirilmesi hedefleniyor. Yaklaşık 44 bin metrekarelik alana sahip lisede modern teknolojiyle donatılmış 24 derslik, 600 öğrenci kapasiteli öğrenci yurdu ve 10 ileri düzey temel bilim atölyesi bulunuyor. Bu eğitim ve öğretim yılı için 90 öğrencinin alındığı lisede eğitim, bir yıl İngilizce hazırlık olmak üzere toplam 5 yıl sürecek. Eğitim-öğretim yılının ilk döneminde öğrencilere seçmeli olarak Almanca ve İspanyolca dil eğitimi veriliyor. Öğrenciler, hazırlık sınıfından başlamak üzere öğrenim süresince aylık 500 lira karşılıksız burs alacak. Lisede, Biyoteknoloji, Malzeme Bilimi, Veri Analizi, Bilim, Teknoloji ve Sosyal Değişme, Sürdürülebilir Gıda ve Su Politikaları, İnovasyon Odaklı Proje Tasarımı, Yapay Zeka Uygulamaları, İnsan-Makina Etkileşimi, Nesnelerin İnterneti Uygulamaları gibi 28 farklı seçmeli dersin bulunduğu bir müfredat uygulanıyor. Gebze yerleşkesinde konaklama imkanı olan öğrenciler, TÜBİTAK laboratuvarlarını kullanabilecek. Kurumun merkez ve enstitülerinde staj yapabilecek. Kariyerleri boyunca mentörlük desteği, bilim söyleşileri, kulüp etkinlikleri, spor müsabakaları, teknik geziler ve daha pek çok olanak öğrencilere sunulacak. Liseye, 2020-2021 eğitim ve öğretim yılında resmi, özel ve imam hatip ortaokullarının 8'inci sınıfında öğrenim gören ve 2021 merkezi sınav sonuçlarına göre yüzde 1'lik başarı diliminde yer alan öğrenciler başvurdu. TÜBİTAK Fen Lisesi Merkezi Yetenek Giriş Sınavı’na başvurular, 2-4 Temmuz’da e-Okul Yönetim Bilgi Sistemi üzerinden yapıldı. Giriş sınavı, 9 Temmuz'da 25 ilde gerçekleştirildi. Sınav sonuçlarına göre 37 farklı ilden 19’u kız 71’i erkek olmak üzere 90 öğrenci liseye yerleşti. Aziz Sancar Prof. Dr. Aziz Sancar, Mardin'in Savur ilçesinde doğdu. Hiç eğitim olmayan ailesinin 8 çocuğundan biriydi. Çocuklarının eğitimine önem veren ailesi sayesinde üniversiteye kadar Mardin'de okudu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde lisans eğitiminin tamamladıktan sonra ABD'ye lisansüstü eğitim için gitti. Doktora derecesini Teksas Üniversitesi'nden Moleküler Biyoloji alanında aldı. DNA tamiri ve hücre döngüsü gibi alanlarda uzmanlaştı. 2015 yılında DNA tamiri ile ilgili Tomas Lindahl ve Paul Modrich ile birlikte Kimya dalında Nobel ödülü aldı.

2 yıl önce

Gaziantep Valiliği’nden Dilek Albayrak olayı hakkında açıklama

Gaziantep’te yaşayan Dilek Albayrak, katıldığı bir televizyon programında ailesi ve yakınları tarafından cinsel istismara uğradığı iddiaları üzerine Gaziantep Valiliği tarafından yazılı açıklama yapıldı. Gaziantep Valiliği tarafından yapılan açıklamada, olayın televizyon programından 6 ay öncesine dayandığı ve olayın taraflarının birbirleri hakkında suçlamaları bulunduğu kaydedildi. Aile içerisinde yaşanan karşılıklı suçlamalar doğrultusunda Kolluk Kuvvetleri tarafından yapılan soruşturmada, Dilek Albayrak’ın annesi S.T.’nin 13 yaşındaki kızı S.T’ye damadı Bahattin Albayrak tarafından cinsel istismara uğradığı ve kendisi ile kızına uyuşturucu madde kullandırıp, ticaretini yaptırdığını iddia etti.“ Jandarma Dilek ve eşi Bahattin’in evinde uyuşturucu ve silah buldu”Açıklamanın devamında, suçlama üzerine Jandarma ekipleri tarafından Dilek Albyarak ve Bahattin Albayrak’ın evinde arama yapıldığı, aramada evde uyuşturucu ve silah bulunduğu ve gerekli adli işlem yapıldığı kaydedildi. “Cinsel istismara rastlanmadı” Cinsel istismar iddialarına ilişkin, 05 Nisan 2021 tarihinde Adli Tıp uzmanı raporuna göre Dilek Albayrak’ın kardeşi S.T.nin muayenesinde eski ya da yeni bir istismara maruz kalmadığı tespit edildiği ve akabinde S.T’nin Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü tarafından koruma altına alındığı belirtildi. “Karşılıklı davalar devam ediyor” Eşi Bahattin Albayrak’ın yapılan işlemlerinin ardından 7 Nisan’da jandarmaya müracaatta bulunan Dilek Albayrak, annesi S.T. nin 13 yaşından itibaren erkeklerle ilişkiye zorlandığı yönünde beyanda bulunmuştur denilen açıklamanın devamında, verilen ifadeler ve suçlamalar sonucunda taraflar arasında husumet oluştuğu ve açılan karşılıklı davalar devam ettiğinin altı çizildi. “Anne ve babanın da aralarında bulunduğu 12 kişi suç duyurusunda bulundu” Valilik tarafından yapılan açıklamanın devamında şu ifadelere yer verildi:“Yayınlanan haberler üzerine olaya karıştığı iddia edilen şahıslardan Dilek Albayrak’ın annesi ve babasının da aralarında bulunduğu 12 kişilik grup, 24 Eylül 2021 günü Gaziantep Adliyesine giderek iddialara yer veren televizyon programı ve iddialarda bulunan Dilek Albayrak ve eşi Bahattin Albayrak hakkında suç duyurusunda bulunmuşlardır. Adli makamlar tarafından dosya üzerinde gizlilik kararı bulunmakta olup, her iki tarafın iddiaları ve iddialar üzerine yapılan işlemler dosyada mevcuttur. Adli süreç devam etmektedir. Bununla birlikte Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğümüz konuyu bütün yönleriyle takip etmektedir.”

2 yıl önce

'6-7 Ekim olayları'nın 7. yılı! Neler yaşanmıştı?

HDP Merkez Yürütme Kurulunca 6 Ekim 2014'te yapılan açıklamanın ardından terör örgütü YPG/PKK yandaşları tarafından Aynularab bahanesiyle Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerindeki iller başta olmak üzere 35 il ve 96 ilçede toplam 131 yerleşim yerinde sokak eylemleri başlatıldı. Uzun namlulu silah, molotofkokteyli, havai fişek, taş ve sopalarla kamu binalarına ve araçlarına, vatandaşların ikametlerine, iş yerlerine ve araçlarına zarar verildi. Şiddet olaylarında 2 polis şehit oldu, Diyarbakır'da Kurban Bayramı dolayısıyla yoksullara kurban eti dağıtan Yasin Börü ve üç arkadaşının da aralarında bulunduğu 37 kişi hayatını kaybetti, 435'i sivil, 326'sı güvenlik görevlisi 761 kişi yaralandı. Olaylar sırasında 37 "nitelikli adam öldürme", 29 "adam öldürmeye teşebbüs", 3 bin 777 "mala zarar verme", 25 "alıkoyma", 395 "hırsızlık", 15 "yağma", 308 "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal", 13 "Türk bayrağını yakma, 7 "Atatürk'ü Koruma Kanun'una muhalefet" suçu işlendi. Devlet tarafından zarar gören esnafa 50 milyon liralık ödenek sağlandı Terör örgütü yandaşlarının saldırıları sonucu çok sayıda ev ve iş yeri ile okul, Kur'an kursu, kültür merkezi, müze ve yurt binasında hasar oluştu. Şiddet eylemlerinin devlete maliyeti 300 milyon liranın üzerinde olurken olaylar nedeniyle zarar gören esnafa devlet tarafından yaklaşık 50 milyon liralık ödenek sağlandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde tesis edilen huzur ve güven ortamını zarara uğratan şiddet eylemleri, can ve mal kayıplarının yanı sıra ekonomi, turizm ve sosyal hayata da ağır darbe vurdu. Yasin Börü ve arkadaşları vahşice katledildi Diyarbakır'da ihtiyaç sahiplerine Kurban Bayramı'nda et dağıtmak isteyen Yasin Börü ve üç arkadaşı, bir grubun silah, taş, sopa ve kesici aletli saldırısına uğramaları sonucu sığındıkları binanın üçüncü katında vahşice katledildi. DEAŞ terör örgütü üyesi oldukları iddiasıyla binadan atılan gençlerin cesedine işkence yapıldı, ayrıca 16 yaşındaki Börü'nün üzerinden arabayla geçildi, Ahmet Dakak'ın başı taşla ezildi. Cesetleri yakılan ve tanınmayacak hale gelen çocuklar, aileleri tarafından güçlükle teşhis edilebildi. Olaylardan şans eseri yaralı kurtulan ve arkadaşlarının vahşice öldürülmesine tanıklık ettiği için psikolojisi bozulan Yusuf Er, Diyarbakır dışındaki bir hastanede tedavi gördü. 201 okul hasar gördü Tunceli'de 2, Mersin'de 3, Diyarbakır'da 34, Şırnak'ta 13, Batman'da 4, Şanlıurfa'da 19, Bitlis'te 8, Bursa'da 2, Mardin'de 36, Muş'ta 6, İstanbul'da 11, Bingöl'de 2, Hakkari'de 28, Siirt'te 13, Van'da 18, Gaziantep ve Adıyaman'da birer okulda terör örgütü yandaşlarının saldırıları nedeniyle hasar meydana geldi. Tahribata uğrayan okullar ve kamu binaları, devletin sağladığı imkanlarla onarılarak kısa sürede hizmete açıldı. 386 kişi tutuklandı Olaylara ilişkin 1600'ü aşkın şüpheli hakkında soruşturma başlatılırken gözaltına alınan 894 şüpheliden 386'sı tutuklandı, 244'ü hakkında adli kontrol kararı verildi. 6-8 Ekim'in yaralarını devlet sardı Dönemin Başbakanlığı tarafından illere gönderilen ödeneklerle vatandaşların ve esnafın zararı giderildi. Olaylarda tahribata uğrayan yerler, devletin sağladığı imkanlarla onarıldı. Olayların yaşandığı illerdeki zarar gören esnafa yaklaşık 50 milyon lira tutarında ödenek aktarıldı. 18 sanık hakkında ağırlaştırılmış müebbet Diyarbakır'daki izinsiz gösterilerde Yasin Börü, Ahmet Dakak, Riyat Güneş ve Hasan Gökguz'un öldürülmesiyle ilgili 41 sanıktan 16'sı "canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme" ile "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak" suçlarından beşer kez ağırlaştırılmış müebbet, 2'si ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Suç tarihinde yaşı 18'den küçük olan 6 çocuğa ise 110'ar yıl hapis cezası verildi. Sanıklardan 18'i müşteki Yusuf Er'e karşı eylemleri nedeniyle "kasten öldürmeye teşebbüs" suçundan 18'er, suça sürüklenen 6 çocuk bu suçtan 12'şer yıl hapse mahkum edilirken, 15 sanık ile 6 suça sürüklenen çocuğun "terör örgütü propagandası yapmak", 11 sanığın "konut dokunulmazlığını ihlal etmek", bir sanığın "Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu'na muhalefet", bir sanığın ise "iş ve çalışma hürriyetinin ihlali" ve "örgüt adına suç işlemek" suçlarından da mahkumiyetlerine hükmedildi. Sanıklardan Remzi Özşan, "ölü üzerinden hırsızlık" suçundan 12 yıl, Uğur Doğanay ise "ruhsatsız silah taşımak" suçundan 3 yıl 9 ay hapse ayrıca mahkum edildi. Sanıklardan 13'ünün beraatine karar verilirken hakkında yakalama kararı bulunan 3 sanığın dosyası ayrıldı. Sanıklardan biri sonraki süreçte yakalandı. İkisi firari 3 sanığın Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılaması sürüyor. Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ tutuklandı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca, ülke genelindeki olaylar nedeniyle terör örgütü PKK/KCK'nın elebaşları ile bazı siyasi parti yöneticileri hakkında "devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak", "nitelikli kasten adam öldürme", "kasten adam öldürmeye teşebbüs", "yağma", "kişiyi hürriyetinden yoksun kılma", "mala zarar verme", "kasten yaralama", "hırsızlık", "iş yeri ve konut dokunulmazlığını ihlal" suçlarından soruşturma başlatıldı. Olayların yaşandığı dönemde HDP Eş Genel başkanları olan Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da soruşturma kapsamında sonraki süreçte Ankara 1. Sulh Ceza Hakimliğinin kararıyla tutuklanmalarına karar verildi. 6-8 ekim olayları soruşturmasında 17 kişiye tutuklama kararı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ Şenoğlu'nun da tutuklu bulunduğu 2014'te Aynularab (Kobani) bahanesiyle düzenlenen eylemlere ilişkin soruşturması kapsamında, 25 Eylül'de eski HDP milletvekillerinin de bulunduğu 82 zanlı hakkında gözaltı kararı çıkartıldı. 7 ilde düzenlenen operasyonda terörle mücadele ekiplerince 20 zanlı yakalandı. Emniyetteki işlemlerin ardından sevk edildikleri adliyede mahkemeye çıkarılan şüphelilerden HDP'li Kars Belediye Başkanı Ayhan Bilgen ile Nazmi Gür, Ayla Akat Ata, Emine Ayna, Emine Beyza Üstün, Bircan Yorulmaz, Bülent Barmaksız, Can Memiş, Dilek Yağlı, Günay Kubilay, Zeki Çelik, Ali Ürküt, Pervin Oduncu, Alp Altınörs, Berfin Özgü Köse, Cihan Erdal ve İsmail Şengün tutuklandı. Sırrı Süreyya Önder, Altan Tan ve Gülfer Akkaya ise adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı.

2 yıl önce

EGM'den, Ankara'da bir emniyet müdür yardımcısı ile bir polis memuru arasında geçen olay hakkında açıklama

Emniyet Genel Müdürlügünce söz konusu olay hakkında yapılan yazılı açıklamada şu ifadeler yer aldı: “12 Ekim 2021 tarihinde bazı sosyal medya platformları ve basın yayın organlarında yer alan “Ankara'da bir Emniyet Müdür Yardımcısı ile bir Polis Memuru arasında geçen olay” ile ilgili açıklama yapılması gereği duyulmuştur. Bahse konu olayın, 26.11.2020 tarihinde Ankara’nın Kahramankazan ilçesinde meydana geldiği, Ankara Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan araştırma sonucu; dosyanın işleme konulmamasına dair karar verildiği, ayrıca konu ile ilgili olarak Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 19.03.2021 tarihinde KVYO (karar verilmesine yer olmadığına) kararı verildiği anlaşılmıştır. Söz konusu personelin, Kahramankazan Cumhuriyet Başsavcılığına yapmış olduğu itiraz neticesinde ise Başsavcılık tarafından 14.09.2021 tarihinde 4483 sayılı kanun kapsamında Ankara Valiliği’nden soruşturma izni talep edilmiş olup, Valiliğin 29.09.2021 tarihinde Genel Müdürlüğümüze intikal eden talebi doğrultusunda gerekli soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma devam etmektedir.”

2 yıl önce

HDP’den yeni provokasyon denemesi! Erdal Erdoğan olayı nedir?

Gaziantep''in İslahiye ilçesinde düzenlenen bir düğünün son bölümünde Kürt yerel sanatçı Erdal Erdoğan'a aniden yumruklu ve tekmeli saldırı gerçekleştirilmesi, sosyal medyada "ırkçı saldırı" yorumlarına neden olmuştu. Erdoğan'ın sosyal medya hesabından canlı yayınlanan düğündeki o anlara ait görüntü hızla yayılarak, yapılan saldırı tepki görmüştü. Gaziantep Valiliğinden yapılan açıklamada saldırının istek parça nedeniyle yaşandığı belirtilerek, ''Bazı sosyal medya mecralarında İlimiz İslahiye ilçesinde bir düğünde bir şahsın saz çaldığı esnada başka bir şahıs tarafından darp edildiği görüntüler paylaşılmıştır. Irkçı saldırı şeklinde yapılan paylaşımlar üzerine konuyla ilgili açıklama yapılması ihtiyacı doğmuştur. 18 Ekim 2021 tarihinde İslahiye ilçesi Atatürk Mahallesi Kanaat Düğün Salonunda meydana gelen olayda; Erdal Erdoğan,salonda müzisyenlik yaptığı esnada düğün sahibinin akrabası olan H.K yanına gelerek kendisinden bir parça çalmasını istemiştir. Erdal Erdoğan'ın istek parçayı biraz sonra çalacağını söylemesi üzerine H.K tarafından darp edilerek sazı kırılmıştır. Olay yerinde bulunan polis ekipleri olaya müdahale ederek büyümesini önlemiştir. Olayın ardından inceleme başlatılmış olup, adli süreç devam etmektedir. Düğün 17.00'da başlamış, olayın meydana geldiği 22.30'a kadar geçen sürede Kürtçe müzik çalınmış ve söylenmiştir. Bu minvalde olayın Kürtçe müzikten kaynaklanan ırkçı bir saldırı olduğuna dair yapılan art niyetli paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır" denildi. Öte yandan düğün ile ilgili 57 dakikalık görüntüler de ortaya çıkarken, kayıtlarda ise düğünün Kürt geleneklerine göre düzenlendiği ve birçok Kürtçe şarkının seslendirildiği görüldü.

2 yıl önce

Kılıçdaroğlu ittifak ortağını kızdırdı! Sancar: Tezkereye karşı çıkıp daha büyük tezkere gerektiren olayı gündeme getiriyor

Suriye ve Irak'taki terör örgütlerine yönelik sınır ötesi operasyonlar için istenen iki yıllık tezkereye 'hayır' oyu veren CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde Kandil’e operasyon sözü vermişti. Kılıçdaroğlu, ittifak ortakları HDP'nin baskısıyla aldıkları tezkere kararı sonrası, kendilerini eleştirenlere, "Söz veriyorum, o Kandil denen yuvayı yerle yeksan etmezsem bana Kılıçdaroğlu demesinler" demişti. HDP 'KANDİL' ÇIKIŞINDAN RAHATSIZ OLDU HDP Eş Genel Başkanı Sancar, terör örgütü PKK'ya yakın bir medya kuruluşuna yaptığı açıklamada, Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarının 'tutarsız' olduğunu ifade etti. Sancar, CHP liderini, "Bir yandan tezkereye karşı çıkacaksınız, sonra da çok daha büyük bir tezkere gerektiren olayı gündeme getireceksiniz, bu yanlış. Sıkıştığı anda iktidarın çizdiği oyun sahasına geri dönmek zayıflıktır." diyerek hedef aldı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 17 18