19 Mayıs Pazar 2024
1 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Dağ: Lider ülke Türkiye olmanın ne anlama geldiğini gördük

AK Parti İzmir İl Başkanlığının yürüttüğü Gönül Seferberliği Projesi kapsamında son 2 yılda İzmir'de 8 bin 295 kişinin online üyelik sistemi ile partiye katılması dolayısıyla tören düzenlendi. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, törende yaptığı konuşmada, dünyada bir süredir çok ciddi meydan okumaların yaşandığını, bu meydan okumalardan en çok Türkiye'nin bulunduğu coğrafyanın etkilendiğini söyledi. Libya'da, Suriye'de yaşanan sorunların, Rusya-Ukrayna Savaşı'nın, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının Türkiye'ye bir maliyeti olduğunu kaydeden Dağ, "Böyle bir zamanda ülke yönetme tecrübesi olan, iradesi olan ve dünyada güçlü liderliğiyle ön plana çıkan lider ülke Türkiye olmanın ne anlama geldiğini gördük. Aynı zamanda böyle bir dönemde ülkeyi selamete çıkaracak ülkeyi böyle bir dönemde kurtaracak olan güçlü bir liderdir, güçlü bir iradedir, o da bugün Recep Tayyip Erdoğan'dır." dedi. TÜRKİYE'DE YAŞANAN ZORLUKLAR Türkiye'nin son dönemde İzmir depremi, orman yangını gibi zorlu süreçlerden geçtiğini ifade eden Dağ, "Bunların hiçbirinde Allah'a hamdolsun, 'Devlet nerede?' dedirtmedik. İzmir'de depremzedeler için 5 bin küsur konutu bitirdik, bitirmek üzereyiz. Biz 5 bin konut yaparken ey Büyükşehir Belediyesi sen ne yaptın? Bir tane konut yaptın mı?" diye konuştu. AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım ile depremzedelere kredi müjdesi açıkladıklarını hatırlatan Dağ, depremzedelerin diğer taleplerini de Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile görüştüklerini ve sorunu çözüme kavuşturacaklarını kaydetti. "HİÇ KİMSEDEN KORKUMUZ YOK" Birilerinin AK Parti'ye ömür biçmeye çalıştığını anlatan Hamza Dağ, şöyle devam etti: "Şimdi 'helalleşeceğiz' derken öbür taraftan 'yargılayacağız' diyorlar. Bir milletvekilli Meclis'te diyor ki 'O Bursa'daki fabrikayı verdiğiniz için sizi yargılayacağız.' Niye? Orası kamu arazisiymiş. Biz Togg'a verdiğimiz için Togg'a peşkeş çekmişiz. Bu ülkenin yerli, milli aracı olması sizi niye rahatsız ediyor? 'Bundan dolayı yargılayacağız' diyor. Hukuk devleti dediğiniz yerde siyasilerin böyle bir şey söylemesi de ayrı bir garabet de ama alnımız açık, başımız dik. Hiç kimseden korkumuz yok ama fazla da kendinizi kaptırmayın, etrafınızı da kandırmayın. İnsanlara fazla da ümit vermeyin. Seçim gecesi bir 'Adam kazandı' mesajı daha atmak zorunda kalmasınlar Allah'ın izniyle." "BURADA ŞAHSİ HIRSLARA YER YOK" AK Parti İzmir İl Başkanı Kerem Ali Sürekli ise 2023'te İzmir'de birçok ilçeyi kazanmayı hedeflediklerini, İzmir'in de AK Parti ile zaferi beklediğini söyledi. Sürekli, son 2 yılda "izmiraküyelik.com" aracılığıyla İzmir'de 8 bin 295 kişinin partiye katıldığını bildirdi. Gönül Seferberliği Projesi'nin devam ettiğini kaydeden Sürekli, yeni katılan üyelere şöyle seslendi: "Doğru adrestesiniz, doğru çatının altındasınız. Çünkü burada şahsi hırslara yer yok. 'Tek millet, tek vatan, tek bayrak, tek devlet' şiarıyla yol yürüyenler var. Ülkemizi ve şehrimizi demokrasi ve kalkınma hamleleri ile ileriye taşımak isteyenler var. Sizin de varlık ve desteğinizle davamızın peşinden giden gönüllü ordusu büyüyor. Allah, hiçbirimizin yüzünü kara çıkarmasın.. Yolumuz açık olsun." Törende, AK Parti'ye dijital platformdan katılan 150 kişiye rozetleri takıldı, Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın yazdığı mektup takdim edildi.

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: En büyük gücümüz ordumuz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde 30 Ağustos Zafer Bayramı tebriklerini kabul etti ve Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni'ne katıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan tören sonrası açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'DEAŞ'a ilk büyük darbeyi biz vurduk. Düzenlediğimiz operasyonlarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin bölgesini koruma konusundaki gücünü tüm dünyaya gösterdik. Türkiye artık darbeci zihniyetin askeri eğitim ve öğretim sistemini terk etmiştir. Küresel ve bölgesel gelişmeler ordumuzu daha fazla insan gücüyle takviye etmemiz gerektiğine işaret ediyor. Önümüzdeki dönem imkanlarımızı bu doğrultuda kullanacağız. Ülkemizi 2053'e hazırlarken en büyük güç ordumuzdur. Her sınıftan ve rütbeden askeri personelin ordumuz için kritik öneme sahip olduğu muhakkaktır. Soğuk savaşın ardından ülkemiz istikrar sağlayıcı rolünü Kuzey Afrika'dan Orta Asya'ya kadar geniş bir alana teşmil etmiştir. Sosyal medyadan dijital mecralara kadar kendini gösteren tehditlerle güvenlik kavramının kapsamı genişledi. Krizleri fırsata dönüştürme kabiliyetimiz en yüksek seviyede. Ülkemizin Akdeniz'den Karadeniz'e artan gücü yeni dönemin sonuçlarından biridir. Türkiye, dayatılan bekle-gör yaklaşımını terk etmiştir. Türkiye tehditleri kaynağında engelleme stratejisiyle artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline gelmiştir. Önümüzdeki en büyük sıkıntı ekonomide yaşadığımız hayat pahalılığı meselesidir. İnşallah yıl başından itibaren hedeflerimizin somut neticelerini almaya başlayacağız. Güya müttefik olduğumuz ülkelerin Türkiye'ye yönelik düşmanca tavırları veya bu tür tavırları sergileyenlere verdikleri destekler canımızı sıkıyor. Tehditleri kaynağında engelleme stratejisine geçerek artık geriden gelen değil, ön alan bir ülke haline geldik. İlişkilerimizin toplamındaki kar ve zarar hanesine bakarak hareket ediyoruz, bir yandan da ihtiyaçlarımıza uygun yeni ortaklıklar kurmayı ihmal etmiyoruz.'

1 yıl önce

Kutuplaşma mı diyordunuz? CHP İzmir Milletvekili Kani Beko'nun iğrenç paylaşımına tepki yağıyor

CHP İzmir Milletvekili Kani Beko, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 4-6 yaş Kur'an kurslarını iğrenç bir üslup ile eleştirdi. Beko, Diyanet'in, okul öncesi 4-5 yaşlarındaki çocuklara dini eğitim vermesi orta çağ zihniyeti olduğunu iddia etti. KÜÇÜCÜK ÇOCUKLARI HEDEF ALDI Kani Beko, yerel gazeteye yaptığı açıklamalarda Kur'an Kursu'na giden çocukları hedef aldı. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın okul öncesi çocuklara verdiği eğitim ve öğretimi 'çağ dışı' bulan  Kani Beko, kutuplaştırıcı bir dil kullanarak "Köylere kadar inip Kur’an Kursu açan, 4-6 yaş arası çocuklara musallat olan orta çağ zihniyetine sahip bu yönetime millet sandıkta dersini verecek." dedi. KUR'AN KURSU AÇMAK ÇAĞ DIŞIYMIŞ... İşte Kani Beko'nun uygunsuz üslupla yaptığı iğrenç açıklamalar: "Milli Eğitimi bir kenara atarak eğitime dahil edilen Diyanet'in, okul öncesi 4-5 yaşlarındaki kreş çocuklarına nasıl tebelleş olmaya çalıştığını görüyoruz. AKP iktidarı Cumhuriyet kazanımlarına savaş açmış bir şekilde oluşturduğu politikaları sonucunda milli güvenlik, adalet ve en son eğitim sisteminin yapısını bozarak bitirmek istiyor. Ülkeyi Taliban Afganistan'ına çevirerek yönetme arzusu içindeler." ÖZEL DE, 'ORTA ÇAĞ ZİHNİYETİ' OLARAK TANIMLAMIŞTI CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel de, TBMM'de yaptığı basın toplantısında Diyanet İşleri Başkanlığı'nın 4-6 yaş Kur'an kurslarını eleştirmiş ve okul öncesine verilen din eğitimini 'orta çağ zihniyeti' olarak tanımlamıştı.

1 yıl önce

İşte ırkçı nefretin sonu: Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın kimlik sorduğu kuyumcuyu vurdular

Suriye’de 11 yıl önce başlayan savaş ve şiddetten kaçarak Türkiye’ye sığınan göçmenler Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın başındaki çetenin yürüttüğü sistematik propaganda ile hedef gösteriliyor. Son dönem artan mültecilere dönük saldırılarda Türkiye’nin farklı bölgelerinde yaralanma ve ölümler yaşandı.  https://twitter.com/bilgiedinelim/status/1566488876755058688?s=21&t=tvGd3JChTyJAgqodcyudjQ ÖZDAĞ’IN KİMLİK SORDUĞU KUYUMCU VURULDU Hatay’da nefret, bir cana mal olurken, geçtiğimiz aylarda Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın İzmir’de ruhsat ve kimlik sorduğu Suriyeli kuyumcu Mustafa el-Habu da silahlı saldırıya uğradı. Türk vatandaşlığı alan Habu’nun olay günü iş yerinden çıkıp aracına binmek üzere iken iki ayağından vurulduğu öğrenildi. Mustafa el-Habu’nun kardeşi Ahmet, abisinin vurulduğu günün ertesinde dükkânı açmak üzere iken bir kez daha saldırıya uğradıklarını ve 5-6 kişilik bir grubun kendilerini demir ve sopalarla darbederek dükkânı açmalarına izin vermediklerini anlattı. İZMİR’İ TERK ETTİLER İzmir emniyeti olayla ilgili bağlantıları araştırırken aile devam eden tehditler sebebiyle İzmir’i terk etti. Emniyet, iki ayağından vurulan Mustafa el-Habu’ya koruma tahsis edilebileceğini, dükkânlarını açabileceklerini tebliğ etmesine rağmen saldırının gerçekleştiği 4 Temmuz’dan bu yana kuyumcu dükkânı kapalı tutuluyor. Ahmet el-Habu kendilerinin o bölgede 21 ayar altın satan iki dükkândan biri olduğunu, Mardin kökenli bir diğer kuyumcu ile rekabet içerisinde olduklarını ve o kuyumcu tarafından birçok defa tehdit edildiklerini belirtti.

1 yıl önce

FETÖ'nün firari tetikçisi Said Safa az daha boğuluyordu: O anda "Boğulacaksınız" diyordu

FETÖ'nün firari tetikçisi olan "Fuat Avni" lakaplı Said Sefa'nın sosyal medyadaki bir videosu gündem oldu. Firari FETÖ'cü "Boğulacaksınız" derken boğuluyordu. Said Sefa'nın o anda öksürmesi dikkat çekti. SOSYAL MEDYADAKİ YAZIŞMALARI ORTAYA ÇIKTI Ayyıldız Tim adlı hacker grup geçen gün FETÖ firarisi Said Sefa'nın sosyal medya hesaplarından yaptığı yazışmaları yayınladı. Said Sefa bu yazışmalarında Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne rapor yazdığını ifade ediyordu. Ortaya dökülen bu yazışmalarıyla ilgili bugün bir video çeken Said Sefa casusluk faaliyeti yaptığını kabul etti. Firari Said Sefa, Sadece Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri ile değil, ABD, İngiltere, Almanya ve Kanada'nın istihbarat ve dışişleri ile görüştüğünü ve bilgi verdiğini söyledi. Hatta Kanada istihbaratı ile iki defa görüştüğünü de sözlerine ekledi. Said Sefa mesajlaşmalarında Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri'ne para karşılığı rapor yazdığını ifade ediyordu. Ancak son yayınladığı videoda para konusuna hiç girmemesi dikkat çekti. https://twitter.com/bugunguncel/status/1576198359819264001?s=46&t=iH7-CzrPiIOT93QZyrtY_A

1 yıl önce

Zafer Partisi'nden Genel Başkan Yardımcısı İsmail Türk’te istifa etti! Türk, suç örgütü lideri Sedat Sahin’e yakınlığı ile biliniyordu

https://twitter.com/ismail_turk55/status/1578357653100560384?s=46&t=VOULFsZ2oey1XyV0qOxH4g İsmail Türk, istifasına ilişkin sosyal medyadan yaptığı paylaşımda, “Değerli gönül dostlarım, ülküdaşlarım, üzülerek açıklamak isterim ki Zafer Partisindeki aktif görevlerimden istifa ediyorum. ‘Türkiye Cumhuriyeti ve Türk milliyetçiliği’ uğrunda mücadelem devam edecektir! Saygılarımla..." ifadelerini kullandı. Türk, organize suç örgütü lideri Sedat Şahin’e yakınlığı ile biliniyordu! İSTİFALAR PEŞ PEŞE Zafer Partisi İstanbul İl Başkanı Mustafa Can da dün akşam istifa etmişti. Can, istifasına ilişkin sosyal medyadan yaptığı paylaşımda şunları kaydetmişti: "Geldiğim noktada kesin olarak gördüm ki siyaset bana göre olsa da ben bu siyasete göre değilim. Artık 'oy veren' olarak devam etmekle beraber Türklük için çalışacağım. Zafer Partisi'ndeki tüm görevlerimden istifa ettiğimi bildiririm. Saygılarımla"  Aynı gün içerisinde Zafer Partisi Aksaray İl Başkanı Resul Karaüzüm de il yöneticileriyle birlikte düzenlediği basın toplantısında istifasını açıklamıştı. Karaüzüm, 'toplumun inancıyla alay ettiği' gerekçesiyle görevden uzaklaştırılan eski İl Gençlik Kolları Başkanı Emrah Dağtekin’in genel başkana yakın koruma yapılmasına tepki göstererek il yöneticileriyle birlikte istifa etmişti.

1 yıl önce

Cüneyt Özdemir ABD'de sekiz saat ortadan kaybolan Kılıçdaroğlu'na sordu: Yanında gazeteci götürmüşsün onları atlatıyorsun bu gizem ne?

Gazeteci Cüneyt Özdemir, ABD ziyaretinde sekiz saat ortadan kaybolduğu ortaya çıkan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun konuya ilişkin açıklamasını eleştirdi. "NİYE BEŞ GAZETECİYLE SOHBET ETMİŞ?" Sosyal medya hesabından paylaştığı videoda Kılıçdaroğlu'nun ABD ziyaretini değerlendiren Özdemir, CHP liderinin sadece beraberinde götürdüğü beş gazeteciye demeç vermesine ilişkin şunları söyledi: "Niye beş gazeteciyle sohbet etmiş mesela orada Amerika'da olan Razi Canikligil'i çağırmamış Habertürk'ün temsilcisini çağırmamış bilmiyorum. Sadece beş gazeteciye demeç vermiş." "NEDEN SAKLIYORSUNUZ BU GİZEM NE?" Kılıçdaroğlu'nun sekiz saat ortadan kaybolmasına da değinen Özdemir, CHP liderinin konuya ilişkin beş gazeteciye yaptığı "Bindik arabaya New York'a Türkiye'den aktarılan servetle yapılan binaya gittik" açıklamasını şöyle değerlendirdi: "Neden saklıyorsunuz ki, bu gizem ne? Beraber gazetecileri götürmüşsünüz zaten bu duyulsun istemiyor musunuz? Duyulsa ne olacak, duyulmasa ne olacak? Düşünsene yanında beş tane gazeteci götürmüşsün onları atlatıyorsun. Yani zaten sen götürmüşsün partinin parasıyla." https://twitter.com/cuneytozdemir/status/1580875794422734849?s=46&t=kmhJf2xbK4t1RidauBTfFQ

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan Lafarge tepkisi: Macron'a da anlattım şimdi parlamentosu hesabını sordu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı'nda açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açılamalarından satırbaşları: Bu yılki konferansın ana temasını Hakikat Ötesi Çağda Dezenformasyon ve İslamafobi ile mücadele teşkil ediyor. Müslümanlar yanında tüm insanları da etkileyen bu iki temel sorunun gündeme alınmasını son derece isabetli buluyorum. Konferansa katkı sunan, içeriğini zenginleştiren, tüm kardeşlerime teşekkür ediyorum. İnancımız sadece habere değil, haberin kaynağına, kimden geldiğine, hangi amaçla getirildiğine dikkat etmemiz gerektiğini emrediyor. Herhangi bir konuda karar almadan, harekete geçmeden önce haberi taşıyanı, yazanı, konuşanı iyi araştırmamız tavsiye ediliyor. Bilhassa iletişim çağında bu ilahi tavsiyelerin ne kadar önemi haiz olduğunu bizzat tespit ediyoruz. Habere ulaşmak kolaylaşırken insanlığın hakikatle bağı giderek zayıflıyor. Medyanın, özellikle sosyal medyanın günlük hayatımızda daha fazla yer edinmeye başlaması avantaj yanında beraberinde hayati riskleri de getirmektedir. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon bu tehditlerden en fazla öne çıkanlardır. Yalan, sahte, çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca insan mağduriyet yaşamaktadır. Sınırın, ahlakın, etik değerin, otokontrol olmadığı bu mecralar insanları düşmanlaştıran, kutuplaşmayı artıran, nefret ateşini körükleyen operasyon aygıtına dönüşmüştür. Dijital terör ülkelerin milli güvenliklerine de açık tehdit oluşturmaktadır. Dezenformasyon hibrit savaş kapsamında sık başvurulan araçlardan biri haline gelmiştir. Türkiye olarak siyasetten diplomasi, kamu düzeni ve toplumsal olaylara kadar sıkça karşılaşıyoruz. Dünyada yalan üretilmiş, maksatlı haberlere en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye geliyor. FETÖ'den bölücü terör örgütüne, marjinal yapılardan uluslararası medya kuruluşlarına kadar ülkemiz karşıt odakların hedefi durumundayız. Bilhassa terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz haklı mücadele tamamı yalan, hezeyan dolu haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. DEAŞ'a karşı zafer kazanan tek ülke olmamıza rağmen aksi yönde ahlaksız suçlamalara maruz bırakılıyoruz. Dün bize iftira atanların DEAŞ'la iş tuttuğu, ticaret yaptığı, teröristlere milyonlarca Avro aktardığı bugün delillerle, mahkemelerle ortaya konuluyor. Fransız çimento devinin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine nasıl destek verdiğini, yardımcı olduğunu, onlara tüneller açmak suretiyle oralarda nasıl mikserlerle betonlar döktürdüğünü anlattığımda bunu Fransızlar anlamıyordu. Fransa'nın Başkanı sayın Macron'a bunları anlattım. Şimdi Fransa parlamentosunda Macron'a bunun hesabını sordular. Şu anda gündemdeki en önemli konulardan biri hale geldi. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yalan. Bu yalan tutmadı. Teröre destek veren en önemli kurumlardan bir tanesi olarak artık her şeyiyle açığa çıktı. On binlerce masum sivilin ve Müslüman'ın kanını döken bu vahşi DEAŞ örgütü kimler tarafından desteklendiği bu tür örneklerle net şekilde anlaşılıyor. Aynı riyakâr tavrın PKK; PYD ve FETÖ terör örgütlerine yönelik tutumlarda da sergilendiğini biliyoruz. Ellerindeki masum kanlarına rağmen bu örgütler destekleniyor, korunuyor. Ağızlarını her açtıklarında özgürlük, demokrasi ve insan haklarından bahsedenler akla ziyan bahanelerin arkasına saklanarak bu örgütlere sahip çıkmayı sürdürüyor. Yalan haber ve terör örgütlerine verilen destek madalyonun bir yüzünü oluştururken diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı vardır. Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri pekçok yerde artış göstermektedir. Faşizan düzenleme, antidemokratik mevzuat çalışmalarla ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Başörtüsü, sakal, cübbe, tesettüre müdahaleler normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Bu vahim tablo İslam karşıtlığı maksadıyla yapılan medya müdahalelerine karşı ortak hareket etmemizi zaruri kılıyor. Medya organları da aynı mesuliyet duygusuyla hareket etmeli, toplumun bir kısmını karalamaya yönelik iftiralardan uzak durmalıdır.

1 2 ... 11 12 13 14 15 16 17 ... 24 25