Son Dakika:
Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca, Silopi-Cizre karayolunda çevrilen bir takside 2 polisi şehit eden, 2 polisi yaralayan ve 23 suçtan aranan PKK'lı terörist yakalandı. İçişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamaya göre; PKK/KCK-PYD/YPG terör örgütü üyelerine ve işbirlikçilerine yönelik Şırnak İl Jandarma Komutanlığınca gerçekleştirilen operasyon kapsamında; Silopi-Cizre karayolunda, içerisinde 3 kişinin bulunduğu şüpheli bir ticari taksi durduruldu. Yapılan araştırmada, ticari taksideki 3 şahıstan 1’inin Baran Amed kod adlı Kadir Sezgin isimli terörist olduğu, teröristin ‘’Silahlı Terör Örgütüne Üye Olma’’ suçu başta olmak üzere 23 suçtan aranma kaydının olduğu tespit edildi. Baran Amed kod adlı Kadir Sezgin isimli teröristin; - 2005 yılında terör örgütüne katıldığı, - 28 Ekim 2011 tarihinde Osmaniye ilinde PKK/KCK terör örgütü mensupları tarafından gerçekleştirilen (2) polis memurunun şehit edilmesi eylemine katıldığı, - 13 Ağustos 2012 tarihinde ise Hatay İli, Erzin İlçesinde kaymakamlık konutundaki polis noktasına, İlçe Jandarma Komutanlığına ve İlçe Emniyet Müdürlüğüne (2 polis memurunun yaralanmıştır) yönelik eş zamanlı gerçekleştirilen silahlı saldırı olayına katıldığı belirlendi.
SAHA EXPO Savunma, Havacılık ve Uzay Sanayi Fuarı'nın dördüncü gününde fuar alanını ziyaret eden Selçuk Bayraktar basın mensuplarının sorularını yanıtladı. "ÜLKEMİZ ADINDAN SÖZ ETTİRİR BİR HALE GELDİ" Fuarı genel olarak değerlendiren ve istatistikleriyle uluslararası bir boyuta ulaştığını ifade eden Bayraktar, "Bine yakın firmadan katılım olduğunu görüyoruz, ülkelerden üst düzey katılımlar oldu. Takip ettiğim kadarıyla 11 ülkenin savunma bakanı buraya katıldı, toplamda 57 ülke katıldı. Ülkemiz artık savunma sanayiinde, özellikle son 20 senede gerçekleştirdiği dönüşümle, tüm dünyada hem eserleriyle hem kurumlarıyla adından söz ettirir bir hale geldi" dedi. "SAVUNMA SANAYİMİZİN BÖYLESİNE RAĞBET GÖRMESİ HAKİKATEN GURUR VERİCİ" Selçuk Bayraktar, "İHA'larımızla alakalı bütün dünya kendi sınıfının en iyisi olarak Bayraktar TB2'yi, tabii Akıncı'yı, kabul eder hale geldi. Fuarda, Baykar'ın imzaladığı stratejik iş birliği kapsamında anlaşmaları oldu. Savunma sanayimizin geldiği nokta açısından baktığımızda, böylesine rağbet görmesi hakikaten gurur verici. Ülkemizin adeta mihenk taşı haline geldiği ve dünyada yaşadığımız kriz dönemini de değerlendirecek olursak, hem stratejik hem jeopolitik anlamda önem kazanması bizleri de bu milletin bir ferdi olarak gurur veriyor" diye konuştu. Yabancı askeri heyetlerin fuara gösterdiği ilgi ile alakalı soruya Bayraktar, "Bunu dünyanın içinden geçtiği güvenlik krizleriyle dolu döneme bağlıyorum. Bunun yanında ülkemizin özellikle savunma sanayii konusunda ne kadar önemli bir rol oynadığına bağlıyorum. Özellikle yeni teknolojileri geliştirme açısında, dünyanın gözü önünde sergilenmesi açısında ve ürünlerinin başarısını tüm dünyada kabul ettirme açısından sebeple bu rağbetin olduğunu düşünüyorum" dedi. "DÜNYADA SİHA'LARLA KAZANILAN İLK SAVAŞI TÜRK ORDULARI KAZANDI" SİHA'lar değerlendirildiğinde Bayraktar TB2 kendi sınıfının çok önemli bir noktasında bulunuyor ve adeta dünyadaki muharebelerde paradigma değiştirici en önemli unsur oldu. Karabağ'da, Suriye'de, Libya'da yaptıklarıyla ve şimdi Ukrayna da kullanıyor etkin bir şekilde, bütün dünyanın dikkatini çekti. Dünyada SİHA'larla kazanılan ilk savaşı Türk orduları kazandı şeklinde dünya tarihine geçmesine neden oldu. Şu anda Bayraktar TB3 ve Bayraktar Kızılelma'nın geliştirilmesi süreciyle ilgileniyoruz" diye konuştu. "ORADA DA BÜYÜK BİR HEYECAN VAR" Polonya'ya gerçekleştirilen Bayraktar TB2 teslimatı hakkında Bayraktar, "Teslimatımız gerçekleştirildi. İlk set, ilk sistemin teslimatı gerçekleşti. Orada da büyük bir heyecan var. Polonya Savunma Bakanı sosyal medyada 'Bayraktar'larımızı bekliyoruz' diye duyurdu. Biz de onları başarılı bir şekilde, göreve hazır bir şekilde hazırladık. Özellikle Bayraktar TB2'ye yoğun bir talep var, bugüne kadar 24 ülke ile ihracat sözleşmesi imzaladık. Akıncı da bugüne kadar 5 ülke ile anlaştık. Akıncı henüz daha yeni göreve çıktı, biz ilk uçuşunu 2019 da yapmıştık fakat göreve hazır hale gelmesi 2021'i buldu. Akıncı'ya geliştirme aşamasındayken de talep vardı" şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın karşısına aday olarak kimin çıkarılacağı konusunda henüz anlaşamayan muhalefet partileri arasında amansız bir yarış var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, kasım ayında adaylığını açıklamaya hazırlanıyor. İyi Parti'de ise oklar, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'na dönmüş durumdaydı. Ancak Ekrem İmamoğlu ile Sözcü gazetesi arasında yaşananlar, İyi Parti'nin planlarını değiştirmesine yol açtı. İmamoğlu haberlerden rahatsız oldu, zabıta ordusunu eve gönderdi Sözcü gazetesi, İBB'yle ilgili yaptığı bazı haberlerin ardından Ekrem İmamoğlu'nun hedefi haline geldi. İBB, 50 kişilik zabıta ordusunu Sözcü gazetesinin sahibi Burak Akbay'ın annesinin evine gönderdi. Evde kaçak yapılaşma kontrolü yapan zabıta ekiplerinin tavırları da oldukça çirkindi. Yaşanan bu olayın ardından konu, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na kadar gitti. Özür dilemedi Sözcü gazetesi, Ekrem İmamoğlu'ndan özür bekledi ancak beklenen özür bir türlü gelmedi. Yaşananların ardından Sözcü gazetesi, Ekrem İmamoğlu ile ilgili hiçbir habere yer vermedi. Ekrem İmamoğlu'nun medya üzerinde bu kadar ağır baskı oluşturması İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i de oldukça rahatsız etti. Kılıçdaroğlu'na razı oluyor Akşener'in, Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda Ekrem İmamoğlu'na olan güveninin her geçen gün azaldığı, Kemal Kılıçdaroğlu'nun adaylığına daha sıcak bakmaya başladığı da kulislerde konuşuluyor. Barış Yarkadaş: Meral Akşener kaygı duyuyor TV100 ekranlarında Taksim Meydanı programında izleyicilerin karşısına çıkan Barış Yarkadaş, yaşananlarla ilgili şunları söyledi: "Bir gazete sizi rant ilişkilerinden dolayı eleştirdiyse, 83 yaşındaki annesinin evine zabıtayı göndermeniz kabul edilemez. Bu tavır Meral Hanım'a da anlatılınca, Ekrem Bey'deki bu otokratik eğilimlerden dolayı bir kaygı duyuyor. İlginç değerlendirmeler yapıyor.." Sözcü: İmamoğlu ile iki aydır bir problemimiz var Öte yandan, geçtiğimiz günlerde Medyascope'a konuşan Sözcü Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Metin Yılmaz, "İmamoğlu ile yaklaşık iki aydır bir problemimiz var. Bize ne yaptığını kendisine sorun. Ne yaptığını duysanız gazeteciler olarak sizin de çok ağırınıza gider, bize hak verirsiniz" ifadelerini kullanmıştı.
Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) gerçekleşen Hazine ve Maliye Bakanlığının Plan ve Bütçe Komisyonu sonrası ÖTV indirimi hakkında sorulan soruyu yanıtladı. Motorlu taşıtlardan alınan ÖTV hakkında sorulan bir soruyu yanıtlayan Bakan Nebati, “ÖTV indirimi ile ilgili bir çalışma yok. Matrah artırımı ile ilgili çalışıyoruz” dedi.
Sözcü gazetesi yazarı Yılmaz Özdil her zaman olduğu gibi Düzce depreminde de devleti kötüledi. Sabah saat 04.08 de meydana gelen depremde siren çalınmadığını iddia eden Sözcü yazarı Özdil, “Düzce depreminin yıldönümünde ülke genelinde tatbikat yapıp, cep telefonlarında siren çaldırdılar… Düzce’de deprem oldu, e hani siren?” ifadesini kullandı. https://twitter.com/yilmazsozcu/status/1595318236870066177?s=46&t=7C6xbWSoF6C50blqAynwkQ TELEFONLARA BİLDİRİM GİTTİ! VATANDAŞ TATBİKAT KURALLARINA UYDU Bu sabah saatlerinde Düzce'de meydana gelen deprem, İstanbul başta olmak üzere çevre illerde de hissedildi. Depremin hemen ardından Kandilli Rasathanesi, büyüklüğü 6 olarak açıklarken, AFAD ise depremin 5.9 büyüklüğünde olduğunu bildirdi. Google’ın Android telefonlarını kullanarak depremi birkaç saniye öncesinden haber vermeyi amaçlayan Android Deprem Uyarı Sistemi, depremden yaklaşık 4 saniye önce kullanıcılara uyarı gönderdi. Türkiye geneli ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC), 12 Kasım 1999 Düzce Depremi'nin yıl dönümü dolayısıyla saat 18.57'de "çök kapan tutun" tatbikatı yapılmıştı. Özdil’in iddialarının aksine vatandaşların tatbikat kurallarına uyduğu görüldü. https://twitter.com/yenisafak/status/1595316610323152898?s=46&t=7C6xbWSoF6C50blqAynwkQ https://twitter.com/mustafa09696379/status/1595317857348452353?s=46&t=7C6xbWSoF6C50blqAynwkQ
Türkiye’de ABD çıkarları doğrultusunda bir iç savaş çıkarmak için sabah akşam provokasyon yapan ve yalan söyleyen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın ABD sevdası ibret verici söylemlerle devam ediyor. “Türkçülük” yaptığını iddia ederek popülist söylemleriyle milliyetçi Türk gençliğinin beynini yıkayan ve Türkiye’de sokak olayları çıkarmak suretiyle Suriye’nin kuzeyinde kurulması planlanan terör devletine zemin hazırlamak isteyen Ümit Özdağ‘ın 1997 yılında ABD’de terör örgütü PKK yöneticileri ile görüştüğü ortaya çıkmıştı. TERÖR ÖRGÜTÜ YPG İÇİN ‘ORDU’ DEDİ ABD çıkarları doğrultusunda Türkiye’de ırkçı politikalarına devam eden Özdağ’ın Halk TV’de katıldığı canlı yayında terör örgütü YPG/PKK için kullandığı ifadeler ise şaşkınlıkla karşılandı. “Türkiye’de bir iç savaş çıkacak” tezini tekrarlayan Özdağ, “Amerikalıların yetiştirdiği YPG ordusu, Türkiye’de bir iç savaşa müdahale etmek için hazırlanıyor.” ifadelerini kullandı. https://twitter.com/karargah_haber/status/1595477566994915329?s=46&t=cHrH_eP5zoIRDMUWFOCfuw İSTİKLAL SALDIRISINDA DA ABD VE YPG’Yİ AKLAMAYA ÇALIŞMIŞTI Terör örgütü PYD-PKK’ya silah yardımı yaptığını kendisi açıklayan ABD’yi can-ı gönülden savunan Özdağ, Taksim’de gerçekleşen terör saldırısı sonrası ABD Büyükelçiliğinin taziye mesajını kabul etmediğini açıklayan İçişleri Bakanı Soylu’ya tepki göstererek saldırının arkasında ABD olmadığını iddia etmişti. FON ALDIĞI KURULUŞTAN TÜRK ORDUSU’NA KINAMA ABD ve İsrail çıkarlarına hizmet eden vakıflarla içli dışlı olan Özdağ’ın toplantılarına katıldığı Washington Kürt Enstitüsü, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin PKK-YPG terörüne karşı düzenlediği sınır ötesi operasyona tepki göstermişti. AİLE BOYU CIA HİZMETİ Adı WikiLeaks sızıntılarında “ABD Büyükelçiliğinden çıkmayan ve bir etnik savaş çıkarma gayretinde olan Türk Miloşeviç” olarak anılan Özdağ’ın, ayrıldığı eşi Burçin Bilir’den olan oğlu, anaokulu eğitimini ABD Ankara Büyükelçiliği’nin anaokulunda aldığı geçtiğimiz aylarda ortaya çıkmıştı. BABASI MUZAFFER ÖZDAĞ TESCİLLİ VATAN HAİNİ NATO’dan emir alarak 1960 kanlı darbesini hazırlayan komitede yer alan Ümit Özdağ’ın babası Muzaffer Özdağ, Adnan Menderes ve Demokrat Partili isimlerin idamına giden süreçte ABD ile işbirliği içinde vatana ihanet suçu işlemişti. Aile boyu ABD çıkarlarına hizmet eden Özdağ’ların CIA için özel yetiştirilmiş bir devşirme sülale oldukları iddiaları da Ümit Özdağ tarafından hiç yalanlanmayan konular arasında. Öyle ki, ABD’de bulunan CIA destekli pek çok düşünce kuruluşu Ümit Özdağ’ın kurduğu vakıflara milyonlarca dolar fon aktarmıştı. KARDEŞİ CIA TÜRKİYE MASASI GÖREVLİSİ Oğlu, baldızı, babası, ABD vakıflarından milyonlarca dolar fon derken Ümit Özdağ’ın ABD ile asıl kirli işbirliğini ortaya koyan gelişme ise kardeşinin CIA çalışanı çıkması. Özdağ’ın iki erkek kardeşinden biri olan Hakan Özdağ’ın uzun yıllardır ABD’de yaşadığı ve CIA Türkiye Masası’nda görev aldığı anlaşıldı. Oğlunun ABD Ankara Büyükelçiliği Anaokulunda okuduğu ve baldızını aynı büyükelçilikte referans olarak işe başlattığı sorularını görmezden gelen Özdağ’ın kardeşinin CIA çalışanı olduğunun ortaya çıkması üzerine sessizliğini bozup bozmayacağı merak konusu oldu.
AK Parti'nin 'Türkiye Yüzyılı Başlıyor' programları kapsamında kente gelerek sivil toplum kuruluşları temsilcileriyle otelde bir araya gelen AK Parti Tanıtım ve Medyadan Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, muhalefetin terörle mücadele noktasında iktidarla ve Türkiye'ye destek olma noktasında ciddi sıkıntıyla karşı karşıya olduğunu gördüğünü söyleyerek, "2 hafta önce İstiklal Caddesi'nde terör hadisesi meydana geldi. 2016'dan bugüne 1789 tane bu tarzdaki eylem engellenmiş olmasına rağmen terör eylemi söz konusu oldu. Emniyet güçlerimiz, istihbaratımız kısa süre içinde olayın faillerini ve arkasındakileri açığa çıkardı. Sonrasında uzun zamandır ısrarla ifade ettiğimiz Suriye'nin kuzeyinde, sınırlarımızda terör devleti oluşturmak isteyenlere karşı buna fırsat vermeyeceğimizi her ortamda dile getirmiştik. Pençe-Kılıç Operasyonu ile buradaki ilk adım da atılmış oldu. Neredeyse çok basit konularda dahi açıklama üstüne açıklama yapan, borsadaki artıştan rahatsız olup bundan dolayı açıklama yapan ya da dolar kurunun sabit kalması sebepleri üzerinde uzun uzun açıklamalar yapan CHP genel başkanı ve sözcülerinin bu konularda hiçbir açıklama yapmadıklarını, yapılan açıklamaların da çok cılız olduğunu gördük" diye konuştu. 'KILIÇDAROĞLU CHP'Sİ BU YOLDAN UZAKLAŞMIŞ VAZİYETTE' CHP'nin önceki seçim beyannamelerinde yurtta ve Suriye'nin kuzeyinde terörle etkin mücadele edeceklerine yer verdiğini kaydeden AK Parti'li Dağ, "Bakalım 2023 seçim beyannamesinde bunu ortaya koyma durumları söz konusu olacak mı? Bu, son dönemde ortaya çıkan bir tablo değil. Ne yazık ki hem PYD terör örgütünü, terör örgütü görmeme noktasındaki hareketleri aynı zamanda Suriye'nin kuzeyiyle alakalı ülkemize gelebilecek terör hadiseleriyle ilgili tezkereye 'hayır' oyu vermiş olmaları, bunların hepsi CHP'nin duruşunu gösteriyor. Bizim terörle mücadele konusu yeni bir konu değil. Terörle mücadele ülkenin topyekün bir arada olması gereken bir süreçtir. Onun için terörle mücadelede CHP içinde vatansever insanlar olduğu ve bu mücadelenin yanında olan insanlar olduğunu iyi biliyoruz. Kılıçdaroğlu CHP'si, ne yazık ki bu yoldan ciddi anlamda uzaklaşmış vaziyettedir" dedi. '6'LI MASA KAOS VADEDİYOR' Seçimler yaklaşırken, 6'lı masanın aksine 'Cumhur İttifakı' adayıyla ilgili tartışma bulunmadığını, 6'lı masanın istikrarsızlık, belirsizlik ve kaos vadettiğini savunan Dağ, şöyle devam etti: "6'lı masanın cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda kamuoyunda bir tartışma yürümektedir ama AK Parti olarak cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunda esaslı olarak bir tartışma söz konusu değildir. Ortada iki tane gemi vardır. Bu gemilerden birinin rotası nettir. Hem uluslararası alanda hem ülkede milli ve yerli menfaatlerini gözeten, milletin refah seviyesini yükselten bir rota üzerinde yürümektedir. Diğer tarafta rotanın ne olduğu belli değildir. 6,7, 8 tane ayrı ayrı rota mevcuttur. Bir tarafta kaptan bellidir, kaptan Recep Tayyip Erdoğan'dır, öbür taraftaki kaptanın kim olduğu belli değil. Bir tarafta belirsizlik, istikrarsızlık, kaos vadeden 6'lı masa, bir tarafta umut, güven vadeden istikrar ortaya koyan bir yapı vardır. İnşallah 2023 Haziran'da yapılacak seçimlerde milletimiz bugüne kadar olduğu gibi istikrardan yana umuttan tarafa, gelecekten tarafa tercihini belirleyecektir. Şimdi diyoruz ki yeni yüzyıla girerken 'Türkiye Yüzyılı'nda bu dönemi 'Türkiye Yüzyılı' olarak dünyada ortaya koyalım."
Yunanistan’da istihbarat teşkilatının (EYP) İsrail menşeli Predator casus yazılım ile telefonlarını dinlendiği kişiler listesi kabarıyor. Türkiye’ye karşı askeri provokasyonlarda bulunan Başbakan Miçotakis’in birçok siyasetçi ve gazetecinin ardından Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesini de dinlettirdiği ortaya çıktı. Yunan gazetesi Documento dünkü sayısında Başbakan Kiryakos Miçotakis'in, EYP'yi Yunan Silahlı Kuvvetleri'nin komuta kademesini dinlemek ve izlemek için kullandığını duyurdu. Gazete, 14 yeni kişinin yer aldığı dördüncü listeyi yayınladı. Dinleme skandalının patlak vermesinin ardından Yunanistan İstihbarat Teşkilatı’ndan (EYP) Başkanı Panagiotis Kontoleon, 5 Ağustos’ta istifasını Başbakan Kiryakos Miçotakis’e sunmuştu. Kontoleon’un istifasının hemen ardından Başbakanlık Genel Sekreteri ve aynı zamanda Başbakan Miçotakis’in yeğeni olan Grigoris Dimitriadis de istifa etmişti. Miçotakis ise söz konusu dinlemelerden haberinin olmadığı savunmasını yapmıştı GENELKURMAY HEDEFTE Habere göre EYP, Predator adlı casus yazılımı kullanarak Yunanistan Genelkurmay Başkanı Konstantinos Floros ve Kara Kuvvetleri Komutanı Charalambos Lalousis de dahil olmak üzere birçok yüksek rütbeli subayın telefonlarını dinleyerek takip etti. Ordu kademesindeki isimlerin dışında Avrupa Parlamentosu Başkan Yardımcısı Eva Kaili de Yunan hükümeti tarafından telefonları dinlenenler arasında yer alıyor. DİNLENENLER LİSTESİ KABARIK Daha önce paylaşılan üç listede, CNN Yunanistan’ın ekonomi muhabirlerinden Thanasis Koukakis, Panhelenik Sosyalist Hareket Partisi (PASOK) Lideri Nikos Androulakis, eski Yunanistan Başbakanı Andonis Samaras, Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, Kalkınma ve Yatırım Bakanı Andonis Yeorgiadis, eski Sağlık Bakanı Vasilis Kikilias, eski Vatandaşı Koruma Bakanları Mihalis Hrisohoidis ve Olga Yerovasili, Kathimerini Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Aleksis Papahelas, Savunma Bakan Yardımcısı Nikos Hardalias, Maliye Bakanı Hristos Staikuras, Çalışma Bakanı Kostis Hacidakis, EYP Savcısı Vasiliki Vlahu, bazı idari birim yöneticileri ve bazı önemli iş adamlarının isimleri bulunuyordu. SYRIZA: DERHAL CEVAP VERİLMELİ Ülkenin ana muhalefet partisi SYRIZA'dan yapılan açıklamada ortaya atılan iddialarla ilgili izahat beklediklerinin altı çizilirken aylardır aydınlatılamayan skandalın Yunan tarihinin en karanlık anlarına ait olduğu vurgulandı. Başbakan Miçotakis'in EYP'nin attığı her adımdan sorumlu olduğu hatırlatılırken "Miçotakis derhal net cevaplar vermeli" denildi. Açıklamada ayrıca "Tek görevi düşmanlara karşı ülkeyi savunmak olan askerler gizli bir şekilde gözetleniyor muydu?" diye soruldu. Öte yandan bir önceki listede ismi dinlenenler arasında yer alan Hükümet Sözcüsü Ioannis Oikonomou ise söz konusu haberi 'temelsiz iddiaların bir karışımı' diye nitelendirerek eleştirdi. DARBE KORKUSU MU? Yunan medyasında yer alan bazı değerlendirmelerde ordunun ABD ile hiç olmadığı kadar yakın bir pozisyona geldiği belirtilirken Miçotakis hükümetinin bu durumdan endişe ettiği için komuta kademesindeki generallerin dinlenmiş olabileceği kaydedildi. Değerlendirmelerde ABD ile yakın ilişki kuran orduların, ülkelerinde darbe yapma ihtimalinin arttığı notu düşüldü. Öte yandan birçok Yunan sosyal medya kullanıcısı benzer bir durumun en son 1967'de gerçekleşen Albaylar Cuntası döneminde yaşandığını, darbe döneminden bu yana ilk kez bir hükümetin ordu komutanlarının telefonlarını dinlediğini ifade etti.
