07 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

"Türkiye'yi ekarte etmek isteyen ortak hareket yapılan anlaşmayla bertaraf edildi"

Libya Devlet Yüksek Konsey Başkanı Halid el-Mişri, Milletlerarası İlişkiler ve Diplomasi Merkezi (MID) tarafından düzenlenen Uluslararası İstanbul Buluşmaları programı kapsamında gazetecilerle bir araya geldi. Türkiye ile Libya ilişkilerinin tarihi geçmişi olduğunu söyleyen Mişri, ilişkilerin ekonomik, askeri, siyasi yönden daha da güçlenerek devam ettiğini anlattı. Mişri, Trablus'un 4 Nisan 2019'da Libya'nın doğusundaki gayrimeşru güçlerin lideri Halife Hafter'ın saldırısına maruz kaldığında ilk ve hatta tek tepki veren ülkenin Türkiye olduğunu hatırlattı. Yunanistan, Mısır ve İsrail'in Türkiye'yi Akdeniz'deki kaynaklardan ekarte etmek için ortak hareket ettiğine dikkati çeken Mişri, "Türkiye ve Libya, Akdeniz'de 'Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Anlaşması'nı imzalayarak Türkiye'nin Doğu Akdeniz'deki hak ve çıkarlarını koruma altına almıştır. Bölgede hak sahibi olmasına rağmen Türkiye'nin enerji kaynaklarını kullanmamasına yönelik atılan adımlar da bu anlaşmayla bertaraf edildi. Libya ve Türkiye, Fransa'nın Doğu Akdeniz'deki komplosunun farkında. Fransa başarılı olamayacak. Çünkü Libya, Ankara ile ilişkilerini çok daha güçlendirecektir." diye konuştu. Mişri, ABD, Fransa gibi ülkelerin Hafter'e asker ve silah desteği verdiğini ve Türkiye'nin oradaki varlığına karşı çıktığını dile getirerek Türkiye'nin her şeye rağmen Trablus hükümetine desteğini sürdürdüğünü ve bu desteğinin de Hafter'in Trablus'ta yenilmesine neden olduğunu aktardı. Mişri, şunları kaydetti: "Türkiye'nin Libya'daki varlığı tamamen uluslararası hukuka uygundu. Çünkü Trablus hükümeti birçok ülkeye çağrıda bulundu ve sadece Türkiye yanıt verdi. Türk güçleri hariç tüm bu taraflar gayriresmi ve gayrimeşru yollarla geldi. Türkiye ise aleni bir şekilde geldi. Türk askerinin varlığı tamamen uluslararası anlaşmalara uygun. Türk askeri ayrıca sadece eğitim ve destek amaçlı bulundu." Libya'da Yüksek Danıştay'ın kurallara uygun ve yasal bir seçim yapmak istediğini dile getiren Mişri, Fransa ve Mısır'ın buna müdahale etmeye çalıştığına işaret etti. ABD ve diğer ülkelerin kendilerine dikte etmeye çalıştığı bir seçim pozisyonunu kabul etmeyeceklerini belirten Mişri, "Türkiye ve İtalya ise Libya'da hatalı bir seçim yapılmasından yana değil ve desteklemiyor. Çünkü hatalı yasalarla yapılan bir seçimin ülkenin bölünmesine neden olacağını, yeni bir savaşa sürüklenerek bölüneceğini düşünüyor ve bu konuda bize destek çıkıyor." diye konuştu. Mişri, 24 Aralık'ta yapılması planlanan başkanlık ve parlamento seçimlerinin adil bir ortamda yapılması durumunda Libya Başbakanı Abdulhamid Dibeybe'nin çoğunluğu elde edeceğini vurguladı.

2 yıl önce

Demirtaş'tan muhalefete 'hükümeti istifaya davet edelim' çağrısı: Ortak miting yapalım

HDP’nin tutuklu eski Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, kur kriziyle birlikte kamuoyunda yükselen itirazların ardından muhalefet partilerine miting çağrısı yaptı. 7 BÖLGEDE 7 ORTAK MİTİNG ÇAĞRISI Muhalefeti yedi bölgede yedi ortak miting yapmaya çağıran Demirtaş, partilerin genel başkanlarına "Hiç değilse Meclis'te temsil edilen muhalefet partilerinin genel başkanlarının, ortak bir basın toplantısıyla hükümeti istifaya çağırmalarının ve yedi bölgede yedi ortak miting yaparak halkla birlikte derhal seçim istemelerinin önünde bir engel mi var? Bugün değilse ne zaman?" dedi.

2 yıl önce

Türkiye ve Malezya havacılıkta ortak çalışmalara hazırlanıyor

Şirketten yapılan açıklamaya göre, dünya genelinde 10'u aşkın teknoloji ofisi bulunan TUSAŞ'ın yeni adresi Malezya oldu. Selangor eyaletinde yer alan Cyberview Futurise yerleşkesinde ofis açan TUSAŞ, Malezya ile savunma ve havacılık sanayisi alanında ortak yeni projeler için çalışmalara başladı. Malezya ile uzun yıllara dayanan yakın ilişkileri savunma ve havacılık alanında pekiştirecek olan yeni ofiste görev alacak mühendislerin, dünya havacılık ekosistemine yönelik insansız hava aracından jet eğitim uçağına, helikopter projelerinden modernizasyon programlarına birçok alanda ortak çalışmalar gerçekleştirmesi hedefleniyor. TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil, Malezya ziyareti kapsamında önemli görüşmeler gerçekleştirecek. Malezya'nın teknoloji tedarikçisi olarak bilinen MIMOS'u ziyaret edecek olan Kotil, ardından Malacca şehrine giderek HÜRJET ile ilgili CTRM firmasıyla mutabakat zaptı imzalayacak. Temel Kotil, açılışı yapılan ofise ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu: "Yeni ofisimiz kapsamında istihdam edeceğimiz mühendisler ile iki ülke arasındaki bağları kuvvetlendirecek, havacılık ve savunma alanında Malezya ve Türkiye'nin ortak projeler geliştirmesine yönelik önemli çalışmalara ev sahipliği yapacağız. Böylece havacılık, uzay ve savunma alanında sahip olduğumuz yarım asırlık havacılık birikimini Malezya ile gerçekleştireceğimiz ortak çalışmalar kapsamında genişletmeyi ve bölgelerimiz başta olmak üzere global havacılık endüstrisine güç katmayı hedefliyoruz." Türkiye'nin Kuala Lumpur Büyükelçisi Merve Safa Kavakcı ise "Savunma sanayisi şirketlerimizin son dönemde, dünyanın çeşitli bölgelerinde gerçekleştirdiği somut iş birliği projelerinden, mevcudiyetlerinden memnuniyet duyuyoruz. Esasen bugünkü açılış da buna güzel bir örnek teşkil ediyor. Malezya'yla aramızdaki güçlü siyasi ve ticari ilişkiler mevcut. Savunma sanayisi alanındaki yeni iş birlikleriyle bunun daha da ilerlemesine dair irademiz, desteğimiz tamdır. Stratejik ortağımız Malezya, Güneydoğu Asya'daki en büyük ticari ortağımız. Tıpkı ülkemiz gibi oldukça stratejik bir konumda yer alıyor. Bugünkü açılış, güçlü, istikrarlı ve müreffeh Malezya'ya ülkemiz şirketlerinin duyduğu güveni de ortaya koyuyor." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

BAE Endüstri ve İleri Teknoloji Bakanı el-Cabir: Türkiye yakın, bölgesel bir komşu olarak bizim için doğal bir ortak

Sultan el-Cabir, Türkiye ve BAE ilişkilerini TRT Haber'e değerlendirdi. Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın Türkiye ziyaretinin birçok açıdan büyük önem taşıdığını belirten Sultan el-Cabir, "Bu ziyaret, BAE ile Türkiye'nin bölge için daha barışçıl, istikrarlı ve müreffeh bir gelecek vizyonu üzerinde birlikte çalıştığı bir zamana denk geliyor. Bu iş birliğinin odak noktası, hoşgörü, karşılıklı yarar, ortak çıkarlar ve elbette köprüler kurmaktır." diye konuştu. Cabir, ziyaretin temel amacının, ticareti, iş ortaklıklarını geliştirerek ve başarılı sürdürülebilir yatırımları güvence altına alarak ekonomik değer yaratılmasını desteklemek olduğunu vurgulayarak "BAE ve Türkiye, bölgedeki en dinamik iki ekonomiye ve topluma sahiptir. İkimiz de farklı kültürlere sahibiz, ikimiz de ekonomik yola odaklandık ve ekonomik sürecin sürdürülebilir bir geleceğin anahtarı olduğuna inanıyoruz." dedi. "İKİ ÜLKENİN DE ÇOK GÜÇLÜ ORTAK TEMELLERİ VAR. BUNU GELİŞTİREBİLİRİZ VE GELİŞTİRMELİYİZ" Türkiye- BAE ilişkilerinin yeni olmadığını söyleyen Cabir, iki ülkenin uzun yıllar boyunca sosyal, ekonomik ve kültürel iş birliğinde bulunduğunu dile getirdi. Cabir, BAE'nin Türkiye'nin bölgedeki en büyük ticaret ortağı olduğuna işaret ederek "Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın daveti üzerine Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid Al Nahyan'ın ziyareti bu ilişkiyi yeni bir seviyeye taşıma konusunda gerçekten yeni bir döneme işaret ediyor. İki ülkenin de çok güçlü ortak temelleri var. Bunu geliştirebiliriz ve geliştirmeliyiz." ifadelerini kullandı. "DAHA FAZLA İŞ BİRLİĞİ VE DAHA FAZLA YATIRIM İÇİN YENİ YOLLAR BELİRLEYEREK BAŞARILI YATIRIMLARI GELİŞTİRMEYE HAZIRIZ" İki ülke arasındaki ortaklığı kapsamlı bir şekilde ele aldıklarını anlatan Cabir, bu iş birliğinin iki ülke arasındaki mevcut temel üzerine inşa edileceğini ve ekonomik ticaret ile birden çok sektördeki sosyal bağların geliştirileceğinin altını çizdi. Cabir, şöyle devam etti: "Elbette bu enerji, sağlık, gıda, tarım, lojistik, limanlar, ulaşım, sanayi, imalat, altyapı, finans ve sermaye piyasalarını, teknoloji, turizm, kültür ve daha fazlasını kapsıyor. Ayrıca iklim değişikliği, enerji, gıda ve su güvenliği gibi küresel sorunları ele almak için ortaklıklar kurmayı da amaçlıyoruz. Bildiğiniz gibi, BAE Türkiye'nin en büyük bölgesel ticaret ortağıdır. BAE'nin Türkiye'ye ihracatı 2019'dan 2020'ye kadar yüzde 110'dan fazla arttı ve toplam ticaret yüzde 21 artış gösterdi. BAE, son 5 yılda çoğunlukla Türkiye'nin ulaşım, yenilenebilir enerji ve turizm sektörlerine yatırım yaptı. BAE'deki Türk yatırımları da inşaat, otomotiv parçaları ve yenilenebilir enerjiye odaklandı. Şimdi bir sonraki aşamaya geçmeye ve daha fazla iş birliği ve daha fazla yatırım için yeni yollar belirleyerek bu başarılı yatırımları geliştirmeye hazırız. Bu ortaklıkları çeşitli alanlarda ve çeşitli endüstrilerde genişletmeyi dört gözle bekliyorum." "TÜRKİYE YAKIN BİR BÖLGESEL KOMŞU OLARAK BİZİM İÇİN HARİKA BİR DOĞAL ORTAK" Aslında bunun kendilerinin ve daha geniş bir bölge için ortak çıkar, genel bağlılık ve barış, istikrar ve gerçek refah için ortak vizyonu olduğunu aktaran Cabir, "Çeşitli Türk mevkidaşlarımız ve ortaklarımızla yaptığımız görüşmelerden, çok benzer bir bakış açısına sahip olduğumuz ve ikimiz için de stratejik olarak önemli olan bir dizi konuda hemfikir olduğumuz çok açık ve net bir şekilde ortaya çıktı." dedi. Cabir, öte yandan "ortaklık sanatının" kendi DNA'larında olduğunu belirterek, geçmiş yıllardaki başarılarının da anahtarı olduğunu vurguladı. Bakan Cabir, BAE'nin 50. altın yıl dönümünü kutlarken ortaklıklar ve köprüler kurmanın, gelecek 50 yıllık kalkınma planlarının merkezinde olmaya devam edeceğini kaydetti. Bölgesel ve küresel ortaklarla birlikte sürdürülebilir ekonomik büyüme ve refahı önceliklendirmeye odaklandıklarını belirten Cabir, "Bu, Türkiye gibi dünyanın dört bir yanındaki ülkelerle daha güçlü ekonomik, ticari ve kültürel bağlar kurmak anlamına gelir. Türkiye yakın bir bölgesel komşu olarak bizim için harika bir doğal ortak." diye konuştu. Türk halkını BAE'ye davet eden Cabir, Türkiye dahil 192 ülkenin "akıllarını birleştirmek ve geleceği yaratmak için" nasıl bir araya geldiğini kendi gözleriyle görmeleri için Dubai'deki Expo 2020'yi ziyaret etme tavsiyesinde de bulundu.

2 yıl önce

AB'den Türkiye açıklaması: Kilit ortakla iş birliği yapmaya kararlıyız

AB'ye üye ülkelerin AB işleriyle ilgili bakanları, yılın son Genel İşler Konseyi toplantısı için Brüksel'de bir araya geldi. Bakanlar, 16 Aralık'ta düzenlenecek AB Liderler Zirvesi için hazırlık yaptı, AB'nin 2022 gündem maddelerini ele aldı ve Birliğin genişlemesiyle ilgili son durumu değerlendirdi. Toplantı sonrasında yayımlanan sonuç bildirisinde Türkiye ile ilgili değerlendirmeler de yer aldı. AB'nin Türkiye ile iş birliğine ve karşılıklı faydaya dayalı bir ilişki geliştirmeyi istediğinin hatırlatıldığı bildiride, "Türkiye, aday ülke statüsünü koruyor ve birçok ortak ilgi alanında kilit ortak olmaya devam ediyor." denildi. Bildiride, AB Konseyi'nin Doğu Akdeniz'de tansiyonun düşürülmesinden duyduğu memnuniyet ifade edilirken, bunun sürdürülmesinin önemine değinildi ve AB'nin Türkiye ile ortak çıkar alanlarında aşamalı, orantılı ve tersine çevrilebilir ilişki kurmaya hazır olduğu anımsatıldı. Bildiride şu ifadelere yer verildi: "Konsey, açık ve samimi bir diyalog sürdürmeye, ortak sorunları ele almaya ve göç, halk sağlığı, iklim, terörle mücadele ve bölgesel meseleler gibi ortak çıkar alanlarında iş birliği yapmaya kararlıdır." Bu alanlardan bazılarında yakın zamanda başlatılan Yüksek Düzeyli Diyaloglardan ve Türkiye'nin Paris İklim Anlaşması'nı onaylamasından duyulan memnuniyetin ifade edildiği bildiride şunlar aktarıldı: "Konsey, Türkiye'nin yaklaşık 4 milyon mülteciye ev sahipliği yapma ve ihtiyaçlarını karşılama konusundaki süregelen önemli çabalarını takdir ediyor. Mültecilere ve ev sahibi topluluklara taahhüt edilen AB yardımları zamanında sağlanacaktır." Bildiride, AB-Türkiye göç mutabakatının sonuç vermeye devam ettiği belirtilirken, Türkiye'ye, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'ni de kapsayacak şekilde mutabakatı eksiksiz ve ayrım gözetmeksizin uygulanmasını sağlama çağrısında bulundu. AB bildiride Maraş konusunda eleştirilerini yineledi. AB Komisyonu ve AB Dış İlişkiler Servisi, Maraş konusunda Türkiye'ye karşı atılacak adımlarla ilgili bir "seçenekler belgesi" hazırlamıştı ancak üst düzey bir AB yetkilisi, konuyla ilgili gazetecilere bilgi verirken "Hangi seçeneğe ağırlık verileceğine veya belki de hiçbirine gerek olmadığına bakanlar karar verecek. Sürecin nasıl ilerleyeceğini bakanların toplantısından sonra göreceğiz." demişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Türk ve Macar polisi ortak bir projeye başlıyor

Bakan Soylu, Türkiye ve Macaristan’ın köklü bir geçmişe sahip olduğunu ifade ederek, projenin çok önemli olduğunu belirtti. Soylu, “Çok yakın zamanda ahdi bir sözleşmeyi uygulamaya döndürdüğümüz için burada gösterdiğiniz misafirperverlik için hem şükranlarımızı, hem minnetlerimizi sunuyorum. Sizleri sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum” dedi. Bakan Soylu, “Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Sayın Macaristan Başbakanı Viktor Orban Bey’in 11 Kasım’da Ankara’da hem Türkiye’ye hem de Macaristan’a güç veren yaptıkları Yüksek Düzeyli İstişare Toplantısı ve ardından gerçekleşen anlaşmalar çerçevesinde biz de bugün çok önemli bir adım atıyoruz. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın ve Sayın Orban’ın liderlikleri, iki ülkenin ilişkilerini güçlendirmektedir ve ivmelendirmektedir. Bu da bizim sorumluluklarımızı artırmaktadır” ifadelerini kullandı. “TÜRK VE MACAR POLİSİ BUGÜN ORTAK BİR PROJEYE BAŞLIYOR” Türk ve Macar polisinin önemli ortak bir projeye başladığının altını çizen İçişleri Bakanı Soylu, “Hem kaçak göçle mücadele hem aynı zamanda uyuşturucuyla mücadele, aynı zamanda sınır aşan suçlarla mücadele için Türk ve Macar polisi bugün ortak bir projeye başlıyor. Bunu 2019’da Şubat ayında Sırbistan’la başlatmıştık. Yüzlerce göçmen yakalandı, birçok uyuşturucu madde ve silah yakalandı ve sınır aşan suçlara müdahale edildi. İnanıyorum ki ilk önce Macaristan’ın kapısında, ardından da üçüncü kapıda gerçekleştirilecek bu iş birliğinde çok daha güçlü sonuçlar elde edilecektir. Böylelikle iki ülkenin polis teşkilatının da birbiriyle tecrübesi ve birbiriyle görev alanındaki katma değeri önemli bir sonuç doğuracaktır” dedi. DÖRT ÖNEMLİ SORUN Bakan Soylu, Macaristan Başbakanı Orban’ın Türkiye ziyaretinde dünyanın dört önemli sorunla karşı karşıya olduğunu ifade ettiği konuşmasını hatırlatarak sözlerini şöyle sürdürdü: “Salgın, zatıalinizin de şu anda hükümet adına yönetmeye çalıştığı dünyanın en önemli sorunlarından birisi. Bu projenin belki de en asli unsurlarından birisi olan göç, küresel bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Yine enerji sorunu, dünyanın önemli sorunlarından birisi olarak önümüzdedir. Elbette ki bunların oluşturduğu bütün dünyada da şu anda önemli dalgalanmalara sebep olan, ekonomik sorunlardır. Bu küresel problemlerin yanı sıra hepimizi ilgilendiren bölgesel sorunlar da var. Maalesef terör, elbette ki uyuşturucu, sınır aşan suçlar ve yine küresel bir problem olarak karşımızda duran siber suçlar. Bunlar karşı en önemli atmamız gereken adımlardan bir tanesi de bölgesel ve ülkeler arası iş birliği. Bugün sizin de ortaya koyduğunuz iradeyle ve hakikaten çok kısa bir zamanda yapılan bir hazırlıkla bunlardan bir tanesini gerçekleştiriyoruz.”

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında devlet ve hükümet başkanlarıyla görüştü

Erdoğan cuma namazının ardından sırasıyla Libya Başkanlık Konseyi Başkanı Muhammed El Menfi, Orta Afrika Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Faustin-Archange Touadera, Moritanya Cumhurbaşkanı Muhammed Ould Şeyh Ghazouani, Ruanda Cumhurbaşkanı Paul Kagame, Komorlar Birliği Cumhurbaşkanı Assoumani Azali, Cibuti Cumhurbaşkanı İsmail Ömer Guelleh görüştü ve Etiyopya Başbakanı Abiy Ahmed Ali'yi kabul etti. Görüşmeler basına kapalı olarak gerçekleşti.  Cumhurbaşkanı Erdoğan, liderlerle gerçekleştirdiği görüşmelerin ardından, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi kapsamında Dolmabahçe Sarayı'nda devlet ve hükümet başkanları onuruna verilen yemeğe katıldı.  

2 yıl önce

Diplomatik kaynaklar: Türkiye ile Katar, Kabil Uluslararası Havaalanı’nın ortak işletilmesi için anlaştı

Diplomatik kaynaklara dayandırılan habere göre, Katar ve Türk heyetleri arasında havaalanının iki ülke ortaklığıyla işletilmesine ilişkin çeşitli görüşmelerin yürütüldüğü belirtti. Türk ve Katarlı şirketler arasında bu amaç doğrultusunda ve eşit ortaklık temelinde bir mutabakat zaptı imzalandığına işaret eden kaynaklar, söz konusu ortaklık anlaşmasının ise Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun 7 Aralık'taki Türkiye-Katar Yüksek Stratejik Komite Yedinci Toplantısı için Doha'da bulunduğu sırada yapıldığını aktardı. Son olarak 7 Aralık'ta varılan anlaşma neticesinde, Türkiye'den teknik bir heyetin, Katar tarafıyla koordinasyon kurmak üzere Doha'ya geldiği ifade edildi. Doha'daki görüşmelerin ardından, Türk ve Katarlı yetkililerden oluşan ortak heyetin, bugün Afganistan'ın başkenti Kabil’de olacağı ve havaalanının işletilmesine ilişkin anlaşmayı Afganistan Geçici Hükümeti yetkilileriyle görüşeceği; Afganistan tarafının talep ve beklentileri hakkında bilgi alacağı kaydedildi. Türk-Katar heyetinin, Afganistan tarafıyla yapılacak görüşmenin akabinde durum değerlendirmesi yapması bekleniyor. Türkiye ve Katar tarafından konuya ilişkin henüz resmi bir açıklama yapılmadı. Afganistan’ın başkenti Kabil’deki Uluslararası Hamid Karzai Havaalanı, denize kıyısı olmayan ülkelerden Afganistan için ana hava bağlantısı olması açısından önemli bir yere sahip. Taliban, eş zamanlı şekilde haziran ayından itibaren şiddetli saldırılarla Afganistan'da birçok ilçeyi, ağustos ayında da vilayet merkezlerini hızla ele geçirmişti. Cumhurbaşkanı Eşref Gani'nin ülkeyi terk etmesi ve hükümet güçlerinin başkentten ayrılmasıyla Taliban, 15 Ağustos'ta başkanlık sarayı ve kamu binalarını ele geçirerek ülkede kontrolü sağlamıştı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 25 26