16 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

CHP’li Küçükçekmece Belediyesi’nden terör örgütü PKK’nın derneği DİAYDER’e arsa tahsisi

stanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca terör örgütü PKK’nın uzantısı olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyeleri hakkında hazırlanan iddianamede, CHP-PKK ilişkisi net şekilde ortaya çıktı. CHP’Lİ BELEDİYE ARSA VERDİ Dosya kapsamındaki şüphelilere ait tapelerle detaylı ifadelerin yer aldığı iddianamede, Küçükçekmece’de CHP’li belediyenin PKK’nın derneği DİAYDER’e İkitelli’de parsel halinde bir arazi verdiği belirtiliyor. Şüphelilerden Rıza O.’nun bir telefon görüşmesinde “İkitelli semtinde parsel halinde vermiş. Yani belediye başkanı kendisi vermiş. Gittik oraya, 1300 metrekare, yeri iyi. Cami projesiymiş, bize vermişler. ‘Size devredelim gidin dernek yapın’ dediler” şeklindeki konuşma dikkat çekti. Yine tapelerde, CHP’li Küçükçekmece Belediyesi’nin PKK’ya müzahir sanıklardan Mehmet İ.’ye danışmanlık teklif ettiği bilgisi de yer alıyor. TAKVİM PARASINI İBB ÖDEMİŞ DİAYDER saymanı olan şüphelilerden Rıza O.’nun 2021 için takvim bastırdığı, basım ücretini ise İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) karşıladığı görüşme kayıtlarında yer alıyor. Rıza O.’nun bastırılacak 5 bin takvim için İBB’den temin etmeye çalıştıkları 34 bin TL ile ilgili çeşitli görüşmeler yaptığı ve paranın İBB’den direkt matbaa sahibinin hesabına transfer edildiği iddianamede anlatıldı. Her biri 5,50 liradan basılan ve 27 bin 500 lira tutan 5 bin Kürtçe takvim için İBB’nin ödediği 34 bin liradan arta kalan 6 bin 500 liranın, PKK propagandası yapmaktan hakkında işlem uygulanan matbaa sahibince, Rıza O.’nun oğlunun banka hesabına transfer edildiği öğrenildi. MARKET KARTLARI KARABAT’TAN İBB’den aldığı ihalelerle gündeme gelen CHP İstanbul Milletvekili Özgür Karabat’ın PKK’lılarla ilişkisi de iddianamede yer buldu. Derneğin maddi olarak problem yaşadığı bir dönemde şüphelilerden Hafit T.’nin CHP’li Karabat’tan para istenebileceğini söylediği ve telefonda konuştuğu Erhan isimli kişinin de “Para versin başka bir şey istemiyorum. Mesela ben Özgür Karabat’a telefon ettim ‘Geri döneceğim’ dedi” şeklindeki konuşma tapelere yansıdı. İddianamede, Özgür Karabat’ın derneğe alışveriş kartları gönderdiği de ifade edildi. İŞE ALIMI CHP İL YÖNETİMİ YAPTI İddianamedeki şüphelilerden Hasan K.’nın DİAYDER üyelerinin İBB’de nasıl işe alındığına dair beyanları da savcılık tarafından iddianameye konuldu. “Belediyeye alınan şahıslar CHP il yönetimi üzerinden işe alınmıştır” diyen Hasan K., PKK’lıların İBB kadrolarına yerleştirilmesinde CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nu işaret etti. İddianamede, DİAYDER’e bağlı mescitlerin ihtiyaçlarının İBB tarafından karşılanması için çalışma yapıldığı, Halkalı’daki mescidin eksiklerinin İBB tarafından karşılanması maksadıyla birtakım görüşmeler yapıldığı bilgilerine de yer verildi. Beşiktaş Belediyesi Başkan yardımcısı terör konferansında İddianameki şüphelilerden Mehmet Ş.’nin ikametinde ele geçirilen bir dokümanda CHP-PKK ilişkisi gözler önüne serildi. 12 Aralık 2015’te başlayan ve 2 gün süren, bebek katili Abdullah Öcalan’ın avukatlarının da yer aldığı terör konferansına CHP’li Beşiktaş Belediye Başkan Yardımcısı da katılmış. Yazar İhsan Eliaçık’ın da bulunduğu toplantıda Kandil’den gönderilen bir terörist de yer almış. Söz konusu konferansta PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın mektubu okunmuş. Terör toplantısının diğer katılımcıları da ilginç. İddianameye giren belgeye göre, konferansta Protestan Ruhani Lideri, Pir Ali Dedeleri ve FETÖ üyesi Sadullah S. de yer almış. DİAYDER üyelerinden bazılarının FETÖ’nün KHK ile kapatılan derneklerinde yönetim kurulu üyesi olduğu, sonradan DİAYDER üyesi oldukları, tutuklu şüphelilerden Sefa M.’nin sürekli Kandil’e giderek PKK’lı Cemil Bayık’la görüştüğü ve daha önceden FETÖ içinde faaliyet yürütürken PKK’ya katıldığı iddianamede anlatıldı.

2 yıl önce

PKK ve FETÖ aynı kampta! Avrupa'nın göbeğinde bombacı yetişiyor

Yıllardır terör örgütü PKK'nın Avrupa'ya giriş kapısı olarak bilinen ve hâlâ aktif olarak kullanılan Atina yakınlarındaki Lavrion Kampı, istihbarat raporlarına yansıyan bilgilerle yeniden gündeme geldi. Sınır ötesinde ve yurt içinde bitme noktasına gelen terör örgütünün, artık eylemlerini sözde 'mülteci kampı' olarak bilinen Lavrion'da planladığı belirtildi. Kampta örgüt mensuplarına silah eğitimin yanı sıra patlayıcı imalatı, maket uçak yapımı ve kullanımı konusunda eğitim verildiği raporlara yansıdı. Kampta eğitimden geçirilen teröristlerin terör eylemleri için Türkiye'ye gönderildiğine dikkat çekilen raporda, kampın Türkiye'den illegal olarak yurt dışına çıkan PKK terör örgütü mensupları tarafından kırsal alana eleman temini, mali destek, lobi faaliyetleri ve Avrupa'ya geçiş amaçlı kullanıldığına da işaret ediliyor. FETÖ'CÜLER DE KAMPTA Raporda kampta, Avrupa ülkelerine geçişlerde ve siyasi sığınma taleplerinde kullanmak üzere sahte belgelerin düzenlendiği de belirtiliyor. Ayrıca, örgüt mensuplarının bu belgeleri kullanarak sık sık hava yolu aracılığıyla Irak'a gidip geldiği bilgisine de yer verilen raporda, PKK'nın yanı sıra diğer terör örgütlerinin de kampta bulunduğuna dikkat çekiliyor. Çoğunlukla deşifre olmuş PKK'lıların yanı sıra MLKP, MKP, DHKP-C, TKP/ML ve FETÖ mensuplarının da Lavrion Kampında barındığı, örgütsel eylem ve etkinliklere katılım sağladıkları ifade ediliyor. YÖNETİM TERÖRİSTLERDE Türkiye Gazetesi'nin haberine göre, Lavrion Kampı ile ilgili raporda ayrıca şu bilgilere yer veriliyor: Kampın girişinde BM Lavrion Kampı tabelası, BM, Kızılhaç bayrakları ile terörist başı Öcalan'ın fotoğrafı ve örgütsel bez parçalarının asılı. Kampta konaklama ve disiplinin sağlanması gibi idari işler 7 kişiden oluşan bir komite tarafından yönetiliyor. Kampa alınacak şahıslar, Yunanistan'da bulunan PKK terör örgütünün gençlik yapılanması tarafından belirleniyor. Terör örgütü ile herhangi bir bağı olmayan kişilerin kampa girmesine izin verilmiyor. Kampta kalmasına izin verilen şahıslara geçici kimlik veriliyor. Kampın iç ve dış güvenliği kampta bulunan PKK'lılar tarafından sağlanıyor. Yunan polisi, olağanüstü bir asayiş durumu veya insani kriz yaşanmadıkça kampa müdahale etmiyor. Kamp alanı, başta Almanya ve Fransa olmak üzere Avrupa ülkeleri tarafından ziyaret ediliyor ve 'insani yardım malzemesi' adı altında çeşitli yardım malzemeleri dağıtılıyor. Kamp içerisinde terör örgütü adına 'sorumlu' kişiler bulunuyor. Bu sorumlu kişiler, Kandil'den atama yoluyla belirleniyor. İTİRAFÇILAR ANLATIYOR: ÖRGÜTSEL VE İDEOLOJİK EĞİTİM ALDIM Kampta aldığı eğitim sonrası Türkiye'ye bombalı eyleme gönderilen M.Y. isimli örgüt mensubu, 15 Eylül'de Diyarbakır'da yakalandı. M.Y. ifadesinde şunları söylüyor: Terör örgütüne katılmak amacıyla kaçakçılar marifetiyle Meriç Nehri üzerinden botla Yunanistan'a geçtim. Yunan güvenlik güçlerine teslim olduktan sonra 11 gün cezaevinde kaldım. Burada benim gibi Türkiye'den kaçan PKK ve FETÖ terör örgütü üyesi başka örgüt mensupları da vardı. Onların yönlendirmesiyle Lavrion Kampına gittim. Burada 5-6 ay kadar örgütsel ve ideolojik eğitim aldım. Kaçak yollardan Türkiye'ye geçiş yaparak Diyarbakır'a geldim. 30 Mayıs 2019'da yakalanan S.E. isimli örgüt mensubu: Yunanistan sınırında geçtiğimizde Yunan askerleri bizi yakalayarak karakola götürdü. PKK terör örgütü mensupları karakoldan bizi teslim alarak Atina'ya getirdi. Atina'da Lavrion Kampında yaklaşık 2 ay kadar kaldık. Bu kampta bütün terör örgütlerinden şahıslar bulunuyordu. 10 Eylül'de yakalanan bir başka örgüt mensubu ise şu çarpıcı itiraflarda bulunuyor: Lavrion Kampında 60 gün boyunca PKK terör örgütü adına örgütsel faaliyetler ve ideolojik eğitimler verildi. Eğitim sonrası terör örgütünün kırsal alan yapılanmasına gitmeye ikna edilenlerden 10 kişilik katılım grubu oluşturuldu. Bu grup, Atina üzerinden hava yoluyla Irak'a gönderildi. 2021 yılında ise 8 kişiden oluşan katılım grubu oluşturuldu, bu gruptan 5 kişi örgütün kırsal alanına aktarıldı. Birkaçı ise kamp içerisinde drone eğitimi aldı ve eğitim sonrası eylem amaçlı Türkiye'ye dönüş yapacaktık.

2 yıl önce

İşte İBB’nin para akıttığı PKK’nın paralel Diyanet’i DİAYDER’in gerçek yüzü

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosunca hazırlanan 335 sayfalık iddianamede, kurulduğu yıllarda Marksist/Leninist ve Maoist bir ideolojiye sahip olan PKK ve elebaşı Abdullah Öcalan’ın, dünyadaki, bölgedeki ve Türkiye’deki gelişmeleri yakından takip ederek, zaman zaman sahip olduğu ideolojiyi arka planda tutup stratejilerini yenilediği belirtildi. Dünya toplumlarında olduğu gibi Türkiye’de de dindarlaşma ve muhafazakarlığın 1980’li yıllarda arttığı ve PKK’nın da toplumsal tabanını kaybetmemek için dini istismar çalışmalarını artırdığı aktarılan iddianamede, örgütün, görünüşte dine ve dindara karşı olmayan ancak din istismarına dayanan bir yaklaşım sergilediği vurgulandı. İddianamede, KCK sözleşmesinde, “Azınlıklar ve İnanç Grupları Komitesi” başlıklı bir maddede dini yapılanmadan bahsedildiği ifade edilerek, başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerde, terör örgütü güdümünde faaliyet yürüten oluşumların, Diyanet İşleri Başkanlığından bağımsız olarak bu komite talimatları doğrultusunda, STK görünümünde dernekleşme faaliyetlerine ağırlık verdiği kaydedildi. Örgüt elebaşı Öcalan’ın, Diyanet harici alternatif bir dini yapılanmaya gidilmesi yönünde açıklamalar yaptığı ve bu çağrının merkezi İstanbul’da bulunan DİAYDER tarafından karşılık bulduğu belirtilen iddianamede, özellikle de dernek içerisinde faaliyet gösteren ve “mele” olarak adlandırılan gayriresmi din adamları aracılığıyla örgüt tarafından yapılan açıklamaların hayata geçirilmeye başlandığı ifade edildi. İddianamede, DİAYDER’in bazı yönetici ve üyelerinin, dernek adı altında sivil toplum kuruluşu olarak yasal görünümlü faaliyetlerine devam ettiği aktarılarak, “Bazı yönetici ve üyelerin, din motifli yaklaşımlarla örgüt sempatizanı kitlenin örgüte bağlılıklarını artırmaya ve örgütün kent merkezlerinde ihtiyaç duyduğu sempatizan kitleyi oluşturmaya çalıştıkları anlaşılmıştır. Sonrasında ise örgütün din karşıtı ideolojisini kitleye empoze ettikleri mevcut dosya kapsamında tespit edilmiştir.” ifadelerine yer verildi. ‘YÖNETİCİ VE ÜYELER BÖLÜCÜ ANLAMDA ÇALIŞMA YAPTI’ DİAYDER hakkında tanık ifadelerine de yer verilen iddianamede, emniyet ekiplerince yapılan açık kaynak ve sosyal medya araştırmalarında, yönetici ve üyelerin 2013’ten itibaren, ülkenin toprak bütünlüğünü tehlikeye düşürecek şekilde bölücü anlamda çalışma yaptıkları, ”bağımsız Kürdistan” emelleri için algı yaratmaya çalıştıkları vurgulandı. Foto Bir haber sitesinde, 30 Nisan 2015’te, “Demirtaş’tan Erdoğan’a yanıt” başlığıyla yayımlanan videoya göre, seçim öncesinde dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın Şirinevler’deki DİAYDER’i ziyaret ettiği anlatılan iddianemede, ziyarette HDP aracılığıyla DİAYDER üyesi sözde imamlardan beklentilerin ve DİAYDER’in seçim çalışmalarında üstleneceği rolün dile getirildiği kaydedildi. İddianamede, yine başka bir internet sitesinde 30 Ocak 2016’da “Direniş orucu 7 kentte sürüyor” başlığıyla yayımlanan habere yer verildi. Buna göre, PKK’nın Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde sözde “öz yönetim” ilan etmesini müteakip güvenlik kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen operasyonların durdurulması amacıyla, aralarında HDP İstanbul Milletvekili Hüda Kaya’nın da bulunduğu dernek üyeleri tarafından, İstanbul’da bulunan dernek binasında sivil itaatsizlik örneği olarak 3’er günlük süresiz ve dönüşümlü direniş orucu eylemi yaptıkları anlatıldı. Foto TEKNİK TAKİBE TAKILAN İBB’YE İŞE ALIMLA İLGİLİ KONUŞMA İddianamede, yayımlanan haberlerden anlaşılacağı üzere DİAYDER üyelerinin, terör örgütü güdümünde yer alan neredeyse tüm etkinliklere katılarak terör örgütü bileşeni olarak hareket ettiklerinin tespit edildiği belirtildi. Hakkında teknik takip kararı alınan şüpheli Hasan Karahan’ın bu derneğin örgütsel yapısıyla ilgili yaptığı görüşmelerde, DİAYDER Başkanı Ekrem Baran ve dernek üyesi şüpheliler Enver Karabey, Mehmet Emin Aslan, Ali Fuat Hatip ve Mehmet İnan’ın PKK yayın organı Sterk TV’de ramazan ayı boyunca iftar öncesi dini vaazlar verdiklerinin anlaşıldığı aktarıldı. Şüpheli Karahan’ın bir görüşmesine yer verilen iddianamede, DİAYDER’in referansıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesinde (İBB) işe alınan örgüt üyesi ve sempatizan şahısların, aldıkları maaşın bir kısmını derneğe verdiklerinin tanık ve teknik takipte elde edilen görüşmelerden tespit edildiği öne sürüldü. İddianamede, şüpheli Mehmet İnan’ın, bu konuya ilişkin ifadesine de yer verildi. Buna göre İnan, İBB’ye gassal olarak alınmasında DİAYDER yöneticilerinin referans olduğunu belirterek, şöyle devam etti: “Benimle birlikte o dönemde Aydın Ayhan, Mehmet Nuri Aslan, Fahrettin Ülgün, soy ismini bilemediğim Cihat, Hamza, Mehmet isimli şahıslar DİAYDER derneği öncülüğünde işe alındı. Ancak bu şahısların işe alınmasında belediye içerisinde DİAYDER’e kimin yardımcı olduğunu bilmiyorum. İşe alınma sürecinde bir sınav yapıldı, bu sınavda ben herhangi bir yardım almadım. Ancak diğer şahısların herhangi bir yardım alıp almadığı hususunda bir bilgim yok. Aydın Ayhan, Mehmet Nuri Aslan ve Fahrettin Ülgün isimli şahıslar, belediyede ilk işe girdiğimizde, maaşlarından bir kısmını DİAYDER’e vereceklerini söylüyorlardı. Ancak sonrasında para verip vermediklerini bilmiyorum.” ‘BELEDİYE TARAFINDAN DERNEĞE VERİLEN MARKET YARDIM KARTLARI’ İddianamede, derneğin referans olmadığı gerekçesiyle İBB’de işe alınmayan ve teknik takibe göre söz konusu durumu sürekli olarak eleştirdiği tespit edilen şüphelilerden Hasan Karahan’ın dijital materyalindeki bir belgeye yer verildi. Belgede, “Dernek Başkanı Büyükşehir Belediye cenaze imamı alımında toplantı yapmıyor ki, bu derneğin çıkar ilişkisi olduğunu hissettim. 2020’de İBB tarafından bu dernekten imamlar almışlar ve üye olduğumuz halde toplantı yapmayarak danışmadan üyelerle beni, din alimleri temsil etmedikleri için istifa ediyorum, adaletsizliği gördüğüm için üyelikten istifa ediyorum.” şeklinde yazı bulunduğu aktarıldı. İddianamede, teknik takip sonucu, İBB tarafından derneğe verilen market yardım kartlarının örgüt sempatizanlarınca ailelere dağıtıldığının tespit edildiği belirtilerek, “Dernek tarafından, örgütün kırsal alanında faaliyet yürüten ya da faaliyet esnasında etkisiz hale getirilen kişilerin ailelerinin örgüte bağlılığının artması ve kopmaması adına, kamu kurum ve kuruluşlarından elde edilen yardım kartlarının sistemli bir şekilde şahıslara ulaştırıldığı” bilgisi verildi. ŞÜPHELİLERDEN ELE GEÇEN ÖRGÜTSEL DOKÜMANLAR DİAYDER ile ilgili, “KCK sözleşmesinde Azınlıklar ve İnanç Grupları Komitesi adı altında örgütlenen ve Abdullah Öcalan’ın telkin ve yönlendirmeleriyle alternatif Kürt Diyanet İşleri olarak kurulup İstanbul Şirinevler’de faaliyet gösteren dernek” tanımı yapılan iddianamede, haklarında soruşturma yürütülen 28 şüpheliyle ilgili uygulanan tedbirlere ve ikametlerinde yapılan aramalarda ele geçirilen dijital materyaller ile örgütsel dokümanlara da yer verildi. Şüpheli dernek başkanı Ekrem Baran’ın cep telefonunda, “İBB Sultan” isimli şahıs tarafından kendisine gönderilen ses kaydında, “yardım kartı verilmesini önerdiğiniz 270 şahsın listesini gönderiyorum.” şeklinde konuşma geçtiği belirtilen iddianamede, söz konusu listedeki şahıslardan 10’unun terör suçlarından kaydı olduğu vurgulandı. İddianamede, Ekrem Baran’ın, 1 Ocak 2014 ile 20 Ocak 2021 tarihleri arasında yapılan HTS analizine göre, PKK ile iltisaklı suçlardan haklarında işlem yapılan 348 şahıs ile toplam 16 bin 815 kez telefon irtibatı sağladığı, irtibatlı olduğu şahıslardan 2’sinin halen kayıp şahıs olarak arandığı belirtildi. Bu şüpheli hakkında, “silahlı terör örgütü üyeliği” suçundan 20 Aralık 2020’de kamu davası açıldığı ve davanın İstanbul 34. Ağır Ceza Mahkemesinde sürdüğü de hatırlatıldı. MAAŞLARIN BİR KISMI DERNEĞE AKTARILDI Şüphelilerin telefon görüşmelerine yer verilen iddianamede, şüpheli Mehmet İnan’ın İBB’de gassal olarak çalıştığı, kendisinin belediyeden çağrıldığı, gidip gitmemesi hakkında şüpheli Ekrem Baran’ın fikrini aldığı belirtildi. Baran’ın ise “bu konuda kendi arkadaşları arasında sorunlar çıktığı, geçmişte belediyede kendilerine yardımcı olan CHP’li bir şahsın olduğu, ancak bu konuda birbirlerine fikir sordukları ve görüşmeye, içeriğinin tespit edilememesi maksadıyla WhatsApp uygulaması üzerinden devam edecekleri” beyanının bulunduğu anlatıldı. İBB İSPER (İstanbul Personel Yönetim A.Ş.) bünyesinde 24 Kasım 2019 itibarıyla gassal olarak çalışan Mehmet İnan isimli dernek üyesinin, aldığı 4 bin lira maaşın bin lirasını DİAYDER’e verdiği kaydedilen iddianamede, benzer şekilde DİAYDER tarafından belediyelerde işe sokulan üyelerin maaşlarının bir kısmını derneğe aktardıkları vurgulandı. İddianamede, bu kapsamda, PKK’ya aktarılmak ve KCK yapılanması çerçevesinde gerçekleştirilen örgütsel faaliyetlerde kullanılmak üzere “Mali Kampanya” adı altında, belediyelerde çalışan personelin maaşlarının bir kısmının aktarılmaya devam edildiği anlatıldı. Görüşme içeriklerinde, ramazan ayı nedeniyle İBB tarafından DİAYDER’e verilen alışveriş kartlarının şüpheli Ekrem Baran tarafından dağıtılması maksadıyla Avrupa ve Anadolu yakalarında ikamet eden dernek üyesi melelere verilmesi hususunun yer aldığı ifade edilen iddianamede, söz konusu kartların dağıtılacağı şahıslar arasında “Değer Aileleri”nin de bulunduğu aktarıldı. PKK’nın “Değer Ailesi” kavramına çok önem verdiği vurgulanan iddianamede, örgütün kırsal alanındayken ölen ya da faaliyet yürütmeye devam eden örgüt mensuplarının ailelerinin örgüte olan bağlılıklarının azalmaması amacıyla yapı içerisinde sürekli desteklenmesi, ziyaret edilmesi ve bu haliyle silahlı kanadın temelini oluşturan örgüt mensuplarının aile yapısı itibarıyla da bağlarının örgütsel anlamda diri tutulmasının amaçlandığı ifade edildi. ŞÜPHELİ EKREM BARAN’IN İFADESİ İddianamede, şüphelilerden Ekrem Baran’ın şu beyanına da yer verildi: “4 Mayıs 2021’de Nilüfer Taşkın ile yapmış olduğum görüşmeyi tam olarak hatırlamıyorum ancak içerikten anladığım kadarıyla İBB tarafından bir markette kullanılabilecek 100 liralık alışveriş kartıdır. Bizim derneğe de 300 tane gönderdiler, biz de kartları seydalara verdik. Onların da ihtiyaç sahiplerine dağıtmasını istedik. Kime dağıttıklarını bilmiyorum, her imam kendi çevresine dağıttı. Devam eden görüşmeler bu kartların dağıtımına ilişkindir. Bu kartların imamlar tarafından örgüt içerisinde faaliyet yürüten şahıslara verilmesi yönünde herhangi bir telkinde bulunulmamıştır. Üzerime atılı suçlamaları kesinlikle kabul etmiyorum. Benim illegal herhangi bir faaliyetim yoktur. Biz din alimleri derneğiyiz, sosyal yardımlaşma derneğiyiz, biz kendimizi sivil toplum örneği olarak görüyoruz. Söz konusu derneğin örgüt ideolojisi veya yönlendirilmesiyle kurulduğunu kesinlikle kabul etmiyorum.”   DİAYDER’E BAĞLI İMAMLARLA GÖRÜŞME İddianamede, şüpheli Enver Karabey’in bir görüşme içeriğine göre,”Hamza Aydemir isimli imamın özellikle Kilyos Mezarlığına gidip gelmesinden çok memnun olduğu, bunun da Doğu ve Güneydoğu bölgelerinde etkisiz hale getirilen teröristlere ait kemiklerin Kilyos Mezarlığına gömülmesinden kaynaklandığı” bilgisine yer verildi. Yine Karabey’in görüşme içeriğinde, “İBB tarafından imam alımı ilanı yapıldığı, yerel seçimlerden önce DİAYDER’e bağlı imamlar ile Ekrem İmamoğlu ve Kemal Kılıçdaroğlu’nun toplantı yaparak kendilerine kadro konusunda söz verildiği” şeklinde beyanlarının geçtiği aktarıldı. İddianamede, derneğin çaycısı şüpheli İbrahim Şek’in bir görüşme içeriğine göre de “Şüphelilerden Hasan Karahan’ın, DİAYDER adına İBB İSPER AŞ bünyesinde gassal olarak işe alınmaması gerekçesiyle dernek bünyesinde yapılan usulsüzlüklerden bahsettiği, konuyla ilgili cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunacağı, ayrıca sözde Kürdistan’ın kurulması halinde dernek başkanı Ekrem Baran’ın Kürdistan Diyanet İşleri Başkanı olacağı hususunu konuştuğu” bilgisi verildi. Hasan Karahan’ın ifadesine yer verilen iddianamede, kişinin şu beyanı kullanıldı: “Ben derneğe para toplanıp toplanmadığını bilmiyorum. Bu derneğe üyeliğim dönemimde ayda 10 lira istiyorlardı ancak maddi durumum yetersiz olduğu için vermiyordum. Parayı derneğin gelir giderleri için topluyorlardı. DİAYDER’in Demokratik İslam Kongresiyle ilişki kurmasından, siyasete bulaşmasından dolayı rahatsız oldum. 2 Nisan 2021 günü Tayyar Öztunç isimli şahısla yapmış olduğum görüşmede, DİAYDER içerisinde birtakım sahtekarlıkların döndüğünü, bunları her yerde anlatacağımızdan bahsettim. Buradaki usulsüzlükten kastım, derneğin kurumlarında çalışan üyelerinden birtakım paralar aldığını, dernekte sağdan soldan duydum. Aynı görüşmede, ‘Bu Kürtlerin DİAYDER’i Türklerin Diyanet’i gibi olacaksa olmaz olsun’ dediğimi hatırlamıyorum. 18 Mayıs 2021 günü Mehmet Şimşek ile yaptığım telefon görüşmesinde, Ekrem Baran başta olmak üzere DİAYDER yönetimini şikayet edeceğimi söylemiştim. Bunun nedeni, beni DİAYDER’in aracılığıyla İBB’ye gassal olarak almamalarıdır. DİAYDER yöneticileri Rıza Oğur, Ekrem Baran ve Enver Karabey isimli şahıslar başta olmak üzere dernek üzerinden İBB’ye kendi adamlarını alarak usulsüzlük yapmalarıdır. İbrahim Şek ve Mehmet Şimşek ile yapmış olduğum her iki görüşmede de, ‘Kürdistan devletinin kurulması durumunda Ekrem Baran Kürt Diyanet İşleri Başkanı olacaktı’ şeklindeki söylemi sinirlendiğimden dolayı kurdum. İbrahim Şek ile görüşme içerisinde geçen parti CHP’dir. Çünkü belediye üzerinden işe alınan şahıslar CHP İl Yönetimi üzerinden işe alınmıştır. Bu hususlarla ilgili herhangi bir adli merciye şikayette bulunmadım.” KCK SİSTEMATİĞİ DOĞRULTUSUNDA KURULDU DİAYDER isimli derneğin KCK sistematiği doğrultusunda kurularak faaliyet yürüttüğü belirtilen iddianamede, şu değerlendirme yapıldı: “25 adet tespitten anlaşıldığı üzere, derneğin kullandığı internet sitesindeki örgütsel öğeler, derneğin internet sitesinde Kürt sorununa ilişkin düzenlenen anket çalışmasının örgütsel temeli, dernek üyelerinin 2013’ten günümüze değin tespit edilen basın açıklamaları, katıldıkları eylemler, örgütsel beyanlar, açıklanan beyanlar ile PKK perspektifi uyuşmaktadır. İllegal olarak açılan denetimsiz mescitlerde siyasi içerikli verilen vaaz ve hutbeler, dernek üyelerinin örgütsel görüşme içerikleri, açık kaynak beyanları, fiziki takip tutanakları kül olarak değerlendirildiğinde, legal bir çatı altında örgütün amaç ve hedefleri doğrultusunda faaliyet yürüttükleri hususunda somut deliller elde edildiği anlaşılmıştır.” İddianamede, soruşturmada ismi geçen 5 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verildiği de belirtildi.

2 yıl önce

Diyarbakır anneleri, 250'nci ailenin katılımıyla düzenledikleri yürüyüş ile terör örgütü PKK'ya tepki gösterdi

Evlat nöbeti tutan aileler, Hakkari'den 7 yıl önce kandırılarak dağa götürülen kardeşi Nurettin Timur için Diyarbakır'a gelen ağabey Adil Timur'u şehirler arası otobüs terminalinde, ellerinde Türk bayrakları ile karşıladı. HDP il binası önüne giderek oturma eylemine dahil olan Adil Timur, gazetecilere, kardeşinden 7 yıldır haber alamadıklarını söyledi. Kardeşine kavuşmak istediğini ifade eden Timur, "Annem vefat ettikten bir yıl sonra kayboldu ve kendisinden haber alamadık. Kardeşim gelene kadar oturma eyleminde yer alacağım. Onu almadan buradan gitmeyeceğim. Beni görüyor ve duyuyorsa, güvenlik güçlerine teslim olsun. Sıcak yuvasına kavuşsun." dedi. Oturma eylemini sürdüren aileler de terör örgütü PKK'ya tepkilerini dile getirerek, çocuklarına, güvenlik güçlerine teslim olmaları çağrısında bulundu.  Ailelerden teröre tepki yürüyüşü Aileler "Teröre geçit yok" sloganıyla teröre tepki yürüyüşü gerçekleştirdi. HDP il binası önünde başlayan ve Turgut Özal Bulvarı'nda devam eden yürüyüşte aileler, ellerinde Türk bayrağı ve çocuklarının fotoğrafı ile "Çocuğun dağda ne işi var?", "HDPKK geçit yok", "Artık yeter, düşün yakamızdan" ve "250 aile olduk" yazılı dövizler taşıdı. "Türk-Kürt kardeştir, HDP kalleştir", "Şehitler ölmez, vatan bölünmez", "Annelerin isyanı PKK'yı yenecek" sloganları atan ailelerin yürüyüşü, HDP il binası önünde sona erdi.  Ailelere destek ziyaretinde bulunan Bağlar Belediye Başkanı Hüseyin Beyoğlu, oturma eylemine 250'nci ailenin katıldığına işaret ederek, ailelerin burada kutsal bir mücadele verdiğini aktardı. "Çocukları alıp dağa götürerek, onları kandırarak bir yere varılmaz. Dağdaki çocuklarımızın, ailelerinin yanında olup eğitimlerine devam etmeleri gerekiyor." diyen Beyoğlu, ailelerin dünyaya bir mesaj verdiğini kaydetti. Beyoğlu, her zaman ailelerin yanında olduklarını ve onları desteklediklerini ifade ederek, "Dağda hiçbir çocuk kalmasın. Çocukların yeri dağ değil, sıcak yuvaları, anne ve babalarının yanıdır." diye konuştu.

2 yıl önce

HDP’li vekiller cezaevinde intihar eden PKK terör örgütü üyesi Vedat Erkmen’in taziyesine katıldı

PKK/KCK terör örgütü içerisinde faaliyet gösteren Cem kod adlı Vedat Erkmen, 2012’de Erzurum’da yakalandı. Terörist Erkmen’in, 2012’de Kars’ın Kağızman ilçesi Bölge Trafik Denetleme İstasyonuna yönelik düzenlenen eylemde kullanılan düdüklü tencere içerisine gizlenmiş, demir bilyelerle desteklenmiş düzenek hazırladığı tespit edildi. AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET Ayrıca 9 Haziran 2012’de yine Kars’ta maden şirketine ait iş makinesinin yakılması, akabinde düzenlenen yol kesme eylemi gibi birçok terör eylemine katıldığı belirlendi. Erkmen, yargılandığı Erzurum 4. Ağır Ceza Mahkemesince ağırlaştırılmış müebbet ve 374 yıl hapis cezasına çarptırıldı. HDP’LİLER TERÖRİST İÇİN TOPLANDI Tekirdağ F tipi cezaevinde kalan Erkmen, 19 Aralık’ta intihar etti. Vedat Erkmen için Kars’ta düzenlenen taziye organizasyonuna HDP’li yöneticiler akın etti. HDP Iğdır Milletvekili Habip Eksik, eski HDP Ardahan Milletvekili Taşkın Aktaş, HDP Ağrı Patnos Belediyesi Eş Başkanı Müşerref Geçer, HDP Iğdır İl Başkanı Süleyman Serhat ve HDP Iğdır Merkez İlçe Başkanı Kasım Alagöz’ün taziyeye katıldığı görüldü.

2 yıl önce

PKK’nın siyasi uzantısı HDP'den CHP Genel Merkezi'ne ziyaret: Aynı karede yer almaktan çekinmediler

Muhalafet partilerle tek tek görüşme gerçekleştiren HDP heyeti, sabah saatlerinde DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ile bir araya gelmişti. Görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, verimli bir görüşme yapıldığını söylemişti İKİNCİ ADRES CHP HDP heyeti, DEVA Partisi ziyaretinin ardından CHP Genel Merkezi'nin yolunu tuttu. HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar ile beraberindeki heyet, CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştü.

2 yıl önce

İBB'de Diayder skandalı: Aldıkları maaşları PKK'lı ailelere vermişler

PKK/ KCK'nın amaçları doğrultusunda faaliyet yürüttükleri iddia edilen Din Âlimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (DİAYDER) üyesi 23 şüpheli hakkındaki soruşturma tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüphelilerin "Silahlı terör örgütüne üye olma" ve "Silahlı terör örgütüne bilerek ve isteyerek yardım etme" suçlarından 3,5 yıldan 15'er yıla kadar hapisleri istendi. Söz konusu soruşturma hakkında edindiği bilgileri sosyal medya hesabından paylaşan TRT Haber muhabiri Hamza Çifti, "PKK propagandası yapan Din Adamları Yardımlaşma Derneği üyeleri hakkında iddianame hazırlandı. Derneğin İBB’ye eleman yerleştirdiği tespit edildi. Bu elemanların maaşlarının bir kısmını derneğe verdiği ayrıca İBB’nin market kartlarını PKK’lıların ailelerine dağıttığı öğrenildi." dedi. Örgütün İBB el değiştirdikten sonra belediyeye sızdığını belirten Çiftçi, "Dernek üyeleri derneğin referansıyla İBB’ye gassal olarak sokuldu. Bu gassallar da dolaylı yoldan PKK’yı destekliyordu. Çünkü maaşlarının 4’te 1’ini derneğe aktarıyordu." dedi.

2 yıl önce

Cumhuriyet Savcısı İBB'ye alınan şahısların terörle bağlantısını tek tek saptadı. İddianamede, DİAYDER üzerinden İBB'ye giren bazı kişilerin aldıkları maaşları terör örgütü PKK’ya aktardığı yer aldı

aydinlik.com.tr’nin haberine göre; Terör örgütü PKK bağlantılı DİAYDER’e yönelik olarak İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianamede önemli ayrıntılar yer aldı. İddianamede şüphelilerin PKK/YPG terör örgütüyle bağlarına ilişkin eylemleri aktarılırken İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde çalışan bazı şüphelilerin buradan aldıkları maaşlarından belirli bir bölümü örgüte aktardığı kaydedildi. İddianamede ayrıca şüphelilerin, Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarını, terör örgütünün sözde sorumlularının yakınlarına dağıttıkları belirtildi.  PKK terör örgütünün derneklerinden olan Din Alimleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği’ne (DİAYDER) yönelik hazırlanan iddianamede PKK’lılarla İstanbul Büyükşehir Belediyesi arasındaki ilişki de mercek altına alındı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 23 şüpheli hakkında hazırladığı iddianamede şüphelilerin eylemleri tek tek sıralandı. İddianamede şüpheliler arasında yer alan Ekrem Baran’a ilişkin, “Şüphelinin dosya kapsamına yansıyan suç unsuru görüşmelerden anlaşıldığı üzere DİAYDER aracılığı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne Gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden derneğe ödemesi gereken fiyat üzerinden derneğin saymanı ve dosya şüphelisi Rıza Oğur'a talimat verdiği, İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen yardım kolileri ve market alışveriş kartlarının organizasyonunda yer aldığı” ifade edildi. ‘DESTEK İÇİN KOBANİ’YE GİTTİ’ İddianamede yer alan bir başka şüpheli Rıza Oğur’la ilgili olarak, şüphelinin DİAYDER isimli dernekte sayman olarak görev yaptığı bilgisi verilerek, “Dernek adına yürütülen parasal konuların takibinin şüpheli tarafından yapıldığı, derneğin yönlendirmesi ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde gassal olarak çalışan Mehmet İnan’ın aldığı maaş üzerinden ödeyeceği miktar ile ilgili şüpheli ile görüştüğü, Rıza Oğur’un da dernek başkanı Ekrem Baran'a konuyu ilettiği ve alınan talimat doğrultusunda hareket ettiği, Kobani ya da diğer adıyla 6-7 Ekim olayları olarak bilinen olaylar öncesinde ve esnasında YPG terör örgütüne destek olmak amacıyla 3 gün boyunca Kobani sınırında bulunduğu, Ramazan ayı dolayısıyla İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden DİAYDER'e verilen yaklaşık 300 adet 100-150 TL tutarındaki market alışveriş kartlarının DİAYDER başkanı Ekrem Baran tarafından üyelere dağıtıldığı” kaydedildi. İddianamede şüphelinin PKK/KCK terör örgütünün Yunanistan'da bulunan Lavrion kampında faaliyet yürüten Davut Özmen isimli örgüt mensubunun abisine alışveriş kartlarını teslim ettiği belirtildi. ALDIĞI MAAŞLA DERNEĞE YARDIM İddianamede şüpheli sıfatıyla yer alan Mehmet İnan’a ilişkin olarak da dikkat çeken ayrıntılar yer aldı. DİYADER irtibatıyla şüphelinin Büyükşehir Belediyesine gassal olarak görev yaptığı bildirilen iddianamede, şüphelinin dernek başkanı Ekrem Baran ve dernek saymanı Rıza Oğur arasında yapılan görüşmede aldığı maaş üzerinden derneğe düzenli olarak para yardımında bulunduğu, söz konusu durumu da kolluk ifadesinde ikrar ettiği bildirildi.  DİAYDER ARACILIĞIYLA İŞE ALINDI İddianamede Aydın Ayhan isimli şüphelinin de Büyükşehir Belediyesi bünyesinde gassal olarak görev yaptığı, işi bizzat kendisinin bulduğunu beyan etmesine rağmen Mehmet İnan'ın alınan kolluk ifadesinde DİAYDER aracığıyla kendisi ve Aydın Ayhan'ın belediyede işe aldığını beyan ettiği, şüphelinin savcılık ifadesinde derneğe ticari amacıyla bir iki kez gittiğini beyan etmesine rağmen açık kaynakta yapılan eylem ve etkinliklere yoğun katılım gösterdiğinin tespit edildiği ifade edildi.  ‘ÖRGÜTÜN EYLEMLERİNE KATILDI’ İddianamede Fevzi Barış’ın da 25 Eylül 2014 tarihinde DEAŞ ile YPG arasında yaşanan çatışmalar sebebi ile terör örgütüne destek olmak amacıyla Şanlıurfa’nın Suruç ilçesine heyet ile birlikte gittiği belirtildi. Söz konusu durumun HTS konum bilgisi ile de örtüştüğü bildirilen iddianamede, “Şüphelinin 22 Ekim 2014 tarihinde terör örgütüne destek olmak amacıyla sınır nöbeti eylemlerine katıldığı, 30 Ocak 2016 tarihinde silahlı terör örgütünün öz yönetim ilan etmesine müteakip başlatılan hendek ve barikat operasyonlarının durdurulmasına yönelik sivil itaatsizlik eylemleri kapsamında DİAYDER derneği içerisinde direniş orucu eylemlerine aktif bir şekilde katıldığı, şüpheli hakkında uygulanan CMK 135 tedbirinde tespit edildiği üzere İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden temin edilen market yardım kartlarının dağıtılması amacıyla dernek başkanı tarafından kendisine verilen kartların dağıtımını yaptığı” vurgulandı. İŞE ALINMADIĞI İÇİN DERNEKLE ARASI BOZULDU Hasan Karahan isimli şüphelinin de DİAYDER bünyesinde İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde Gassal olarak ya da imam olarak alınmaması sebebiyle dernek yöneticileri ile anlaşmazlığa düştüğü ve yöneticilerden uzaklaştığını, yaptığı görüşmelerde dernek yönetimini savcılığa şikayet edeceğini söylediği ifade edildi. Şüphelinin söz konusu durumu birçok şahıs ile görüşerek aynı içerikte beyanlarını tekrarladığı, kolluk ve savcılıkta alınan ifadesinde ise söz konusu durumları inkar ederek suçtan kurtulmaya yönelik beyanlarda bulunduğu belirtilen iddianamede, şüphelinin ikili anlaşmazlıklar ve şahsi menfaatler sebebi ile dernekten uzaklaştığı, ancak derneğin iç yapısı, amacı ve ideolojisinden haberdar olduğu, dernekten istifa ettiğine ilişkin dilekçe içeriğinde de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından dernekten imamlar alındığı halde kendisinin haberdar edilmeyerek adaletsizliği gördüğü için istifa ettiğine ilişkin kendi el yazısı ve imzasının bulunduğu belirtildi.  Fahrettin Ülgün isimli şüpheliye ilişkin de İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından verilen market alışverişi kartlarının şüpheli tarafından 10 Mayıs 2021 tarihinde gerçekleşen görüşmeden anlaşıldığı üzere 2021 yılının Nisan ayında Şırnak kırsalında gerçekleştirilen operasyon neticesinde yaralı olarak ele geçirilen örgütün Botan saha sorumlusu Özgür Gabar kod adlı Fırat Sişman'ın babasına teslim edildiği kaydedildi.  'GİZLİ PROTOKOL' GEREĞİ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından hazırlanan iddianame ile ilgili olarak Aydınlık’a bilgi veren kaynaklar Yerel seçimler öncesinde CHP ile HDP arasında gizli bir anlaşma olduğunu, HDP’nin CHP’ye bu anlaşma uyarınca destek verdiğini hatırlatarak gelişmeyi şöyle yorumladılar: “CHP ile HDP arasında gizli bir protokol var. Bunu hem genel merkez hem de İstanbul il örgütü bilir. Bu protokolde HDP’ye işe almada verilecek kontenjanlar, belediyeye ait kuruluşların (otopark, büfe, terminal yönetimi, …) paylaşılması, belediye şirketlerinin yönetimleri, … gibi birçok konu var. HDP uyarıldığı için üst düzeydeki atamaları daha dikkatli yaptılar. Hemen açığa çıkacak isimlerden kaçındılar. Ama iyi incelenirse hepsi açığa çıkar. Yaşananlardan CHP’liler de rahatsız. Belediye başkanının kendilerinden olmasına rağmen işe alımlarda ve atamalarda HDP ve İyi Parti’nin etkili olduğunu söylüyorlar.” 'BİZİM İÇİN YETERLİ DEĞİL' İddianamede şüpheli Hasan Karahan ile T.Ö. arasında geçen telefon görüşmesi de dikkat çekti. İddianameye yansıyan görüşme şöyle: Hasan Karahan: Hacı amca gördün mü DİAYDER’deki imamlar bana nasıl hainlik ettiler. T.Ö. : Neden? Hasan Karahan: Geçen sene bir sürü imam aldılar. Mesela Mele Ekrem (Ekrem Baran) zengin fakat kendine maaş bağlamış. Nuri Aslan (Mehmet Emin Aslan) katrilyonluk fakat belediyede görünüyor. Ben Mele Nuri’ye söyledim siz bana hainlik yaptınız diye Mele Rıza (Rıza Oğur) diyor ki sen Arnavutköy’e gitmişsin, ben de dedim ki ben buraya okumaya geldim. T.Ö. : Evet. Hasan Karahan: Burada Ahmet Hani Derneğini kurduk elli bin yardımda bulunduk. Ben de Kürt’üm yani oraya hep cahilleri almışlar. Ben doğruları konuştuğum için beni almadılar peki bunlar nasıl cennete gidecekler? T.Ö. : Benim bildiğim maaşlarını alıp Mele Rıza’ya veriyorlar. Ne kadar doğru bilmiyorum fakat öyle diyorlar. Hasan Karahan: Hayır ben tehdit etmiyorum. Ben dile getirip onları rezil edeceğim. Ben onlardan korkmuyorum.  T.Ö. : Mesele korkmak değil. Daha iyi nasıl hizmet edebiliriz. Ben konuşurum Mele Ekrem ile. Hasan Karahan: Vallahi bilmiyorum bana büyük hainlik yaptılar her yerde anlatacağım. Şu an telefonda anlatılmaz oraya aldıkları 20 kişi. T.Ö. : 20 değil. Hasan Karahan: Biliyorum 13 Mele Rıza dedi. T.Ö. : Biz Belediye Başkanıyla konuşup 40’a çıkaracağız yeterli değil Kürtler için.

1 2 ... 32 33 34 35 36 37 38 ... 134 135