27 Nisan Cumartesi 2024
3 yıl önce

Yunanistan yıkıldı! Yunan medyası Macron-Trump randevusundan bir 'kınama' mesajı bile çıkmadığını belirtiyor

Türkiye, yunanistan, almanya, abd, ab, trump, macron, kınama mesajı çıkmadı, pompeo, doğu akdeniz, fransa, yunan medyası, merkel, atina yönetimi

3 yıl önce

Prof. Tükek: Randevuya gelinmeyince BioNTech aşıları ziyan oldu

İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, BioNTech aşısı için randevu alanların aşı olmaya gitmemesi sonucu o dozların ziyan olduğunu söyledi. İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınında gelinen son durumla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu. Demirören Haber Ajansı'nda (DHA) yer alan habere göre, salgının üçüncü pikinde aşının ne kadar önemli olduğunun görüldüğünü belirten Tükek, "Aşı gerçekten umut vaat eden bir durumda. 65 yaş üstü kesim bir miktar daha az yatmaya başladı hastanelere. Ölüm oranları da düştü. Ölüm sayısı az değil tabii ama bu yaştakilerin oranı çok daha azaldı. Demek ki 40-60 yaş arasını da aslında aşılamış olsak, ki haziran gibi onun da tamamlanmasının planlandığı söyleniyor, o zaman hazirandan sonraki süreçte çok daha rahat bir dönem geçireceğiz gibi gözüküyor" dedi. İngiltere'de bunun örneğinin görüldüğünü belirten Tükek, "Tek doz aşılamayla bile şu anda vaka sayıları oldukça azaldı. Aşılamadan önce İngiltere'deki vaka sayıları Türkiye'den daha kötü durumdaydı. Tek doz aşılama bile vaka sayılarını oldukça azalttı. Türkiye de eğer haziran gibi 40-60 yaş arasını bitirebilirse hazirandan sonraki olası salgınlarda bizim de çok daha rahat edebileceğimizi söyleyebilirim" ifadesini kullandı. 'Aşı randevusuna gitmeyen aşıyı ziyan ediyor' Tükek, salgınla mücadelede bütün stratejinin aşı üzerine kurulması gerektiğini vurguladı. Özellikle BioNTech aşısı için randevu alıp gitmeyenler nedeniyle aşıların ziyan olduğunu söyleyen Tükek, şöyle konuştu: •"Toplumda aşılamayı desteklemeyen bazı kitlelerin olduğunu görüyoruz. Bunların da ikna edilmesi gerekiyor. Çünkü gerçekten aşı bu salgını durdurmak için elimizdeki en önemli silahlardan birisi. Özellikle BioNTech aşısı, sınırlı sayıda var. Ama randevusuna gelmeyenler olduğu zaman o kişinin aşısı çöpe gidiyor. Çünkü bu aşının saklama koşulları nedeniyle aşı eritildikten sonra tekrar dondurmanız mümkün değil. Mutlaka o anda kullanılması gerekiyor. •Kullanılmadığı takdirde boşa gidiyor. Vatandaşlardan ricamız, bu aşılar çok kıymetli, boşa gitmemesi için aşı randevusunu aldığınız zaman mutlaka randevunuza gidin ve aşınızı yaptırın. Çünkü bir flakon 6 kişilik ve dondurulmuş vaziyette. Eritiyorsunuz, uygulamaya başlıyorsunuz. Diyelim ki, o flakondan 4 kişiye aşı yaptınız, geri kalan 2 kişi randevusuna gelmedi. O aşı dozları tekrar kullanılamıyor ve çöpe gidiyor. Dolayısıyla 2 kişinin aşısı boşa gitmiş oluyor. Gerçekten yazık, büyük israf. Bu durumda, başka kişilerin de hakkı yenmiş oluyor. Şu dönem aşıya erişme imkanı bulamayan kişilerin de hakkı yenmiş oluyor." 'Toplu taşımada kalabalık sorunu var' Prof. Dr. Tükek, büyükşehirlerde filyasyonun uzun vadede çok başarılı olamamasının en önemli nedenlerinden birinin kalabalık toplu taşıma ortamları olduğuna dikkat çekerek, kademeli mesai ile bunun bir nebze çözülebileceğini ancak şu anki vaka sayıları ile artık bunun için de geç kalındığını söyledi. Prof. Dr. Tükek, "İstanbul büyük bir megaşehir. Büyükşehirlerde salgınla mücadelede sadece filyasyon ile başarılı olamayabilirsiniz. Çünkü filyasyon dediğiniz şey, hasta olan kişilerin tespit edilip temaslılarının yakalanması, o kişilerin de başkalarıyla temasının engellenmesi. Ama özellikle toplu taşımadaki kalabalık sorunu varken, bunu sağlamanız çok mümkün değil. Çünkü siz, temaslıyı bulana kadar o kişiler çok kalabalık ortamlarda yolculuk yapmak zorunda kaldığı için, bu süre içerisinde çok rahat bir şekilde hastalığı başkalarına bulaştırabilir" ifadesini kullandı. 'Kalabalıklar önlenebilirse kontrol altına alınabilir' Salgında artışın ancak kalabalıklar önlenebilirse kontrol altına alınabileceğine işaret eden Prof. Dr. Tükek, "İETT'nin bu konuda önerileri oldu. İl Pandemi Kurulları'nda brifingler verdiler. Sefer sayılarının arttırılması gündeme geldi ama seferlerin bu şekilde çok sağlıklı yürümeyeceği söylendi. Koltuk sayısının azaltılması o dönem için uygundu ama ona da devam edilemedi. Kademeli mesai kavramı gündeme gelmişti, özellikle İstanbul'da kademeli mesai ile özel sektör ya da kamu dairelerinde çalışanların mesaileri bir saat geri çekilip belki İETT otobüsleri ve ulaşıma bir miktar daha nefes aldırılması planlandı. Ama şu an uygulanmıyor. Bu kadar yüksek sayıdaki kalabalıkların olduğu durumlarda, kısmi kısıtlamalar ya da tam kısıtlamalardan başka çare yok gibi görünüyor" diye konuştu. 'Büyükşehirlerde kısıtlama şart' Vaka sayılarının 60 binli rakamlara dayandığı bugünlerde artık kademeli mesainin de çözüm olamayacağına işaret eden Prof. Dr. Tükek, "Bu kalabalıkların önlenmesi adına kesin bir çözüm bulunması gerekiyor. Şehir bazlı planlama aslında çok umut vadeden bir planlamaydı. Küçük şehirlerde, özellikle mahallelerde, semtlerde lokal kısıtlamalar yapılarak çok iyi takip etmek mümkündü krizi. Ama çok geçişli büyük şehirlerde bunu yapmak çok mümkün değil. Dolayısıyla o şehrin komple kapatılması artık söz konusu. Hele böyle 60 binli rakamlarda, iyice kırmızıya çalan renk değişikliği olan ve sürekli de artacağını düşündüğümüz bir tablo ile karşı karşıya isek, artık yapacak başka bir şey olmadığını söyleyebiliriz" dedi. 'Mücadelede en büyük gücümüz aşı' Bu arada İstanbul Valisi Ali Yerlikaya dün sosyal medya hesabı üzerinden İstanbul'da aşılanma oranlarıyla ilgili açıklamalarda bulundu. Yerlikaya, şunları kaydetti: "İstanbul'umuzda toplam 2.814.919 olmak üzere, 1. doz 1.661.010, 2. doz 1.153.909 aşı yapıldı. 65 yaş ve üstü büyüklerimizin aşı olma oranı yüzde 81,2'ye ulaştı. 15 gün gibi kısa bir sürede 60-64 yaş grubundaki vatandaşlarımızın yüzde 46.4'üne aşı yapıldı. Mücadelede en büyük gücümüz aşı."

2 yıl önce

Dünya Erdoğan-Putin randevusunu bekliyor!

Yalnızca bölge ülkeleri değil bütün dünya, bugün Karadeniz kıyısındaki Soçi'de gerçekleşecek randevuyu bekliyor. Son kez yüz yüze 5 Mart 2020 tarihinde Moskova'da bir araya gelen Türkiye ve Rusya liderlerinin bugünkü buluşması, bölgesel konuların da ötesinde bir önemde görülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ABD ile ilişkilerin hayra alamet olmadığını dile getirmesi ve ikinci S-400 füze savunma sisteminin alınacağını söylemesi, Washington-Ankara hattında şimşek yüklü bulutların çarpışmasına yol açtı. Her şeye rağmen Erdoğan ve Putin zirvesinde ana gündem maddesi, Suriye olacak. Türkiye ve Rusya, iç savaşın onuncu yılını doldurduğu Suriye'de tamamen farklı pozisyondalar. Suriye'de Beşar Esad'ın yanında saf tutan Rusya, Eylül 2015'te sahaya inerek iç savaşın kaderini değiştirdi. Halihazırdaki tabloda Suriye İdlib'de düğümlenmiş durumda. Ankara ve Moskova daha önce İdlib'i defalarca masaya yatırdı, muhaliflerin elindeki son bölgenin rejime devredilmesi Rusya'nın birinci gündem maddesi. Türkiye ise, çatışmasızlık bölgesi ilan edilen İdlib'de artan hava saldırılarından rahatsız ve milyonlarca insanı etkileyecek soruna askeri çözüm bulunmasına karşı. Suriye konusundaki bir diğer başlık, beklendiği gibi kuzeydeki terör örgütü YPG/PKK olacak. Türkiye Temmuz 2019'da Rusya'dan edindiği S-400 hava savunma sistemleriyle, füzeleri satın alan ilk NATO ülkesi olmuştu. Geçen yıl Sinop'ta ilk kez denenen 2,5 milyar dolarlık S-400 füzelerine yenileri eklenecek mi? ABD'nin yeni yaptırım tehditlerine rağmen Cumhurbaşkanı Erdoğan ikinci bataryanın da alınabileceğini ilan etti. S-400'lerin Soçi'de masaya gelmesine kesin gözüyle bakılıyor. Rus medyası, son haftalarda Türkiye'nin SU-35 ve SU-57 savaş uçakları da alabileceği yönünde haberler yaptı. Kritik randevudaki muhtemel diğer başlıklar Libya, doğalgaz, Kırım, Dağlık Karabağ ve Afganistan. Kremlin, Salı günü yaptığı yazılı açıklamada zirvede iki ülke arasındaki ekonomik ilişkilerin yanı sıra Suriye, Libya, Afganistan ve Güney Kafkasya'nın ele alınacağını duyurdu. Akşam saatlerinde bir kez daha açıklama yapan Kremlin, bu kez görüşmenin ardından herhangi bir belge imzalanmasının planlanmadığını kaydetti. Uluslararası medya şimdiden Soçi'den fotoğraflar servis etmeye başladı, Rus medyası ise Erdoğan-Putin zirvesine beklendiği gibi geniş şekilde yer veriyor. Soçi'deki görüşmenin detaylarının yanı sıra analiz yazıları da göze çarpıyor. Kommersant gazetesinde Marianna Belenkaya ve Kirill Krivosheev imzasıyla yayınlanan analizde liderlerin bir buçuk yıl sonra ilk kez yüz yüze görüşeceği vurgulandı. Liderlerin koronavirüs salgını nedeniyle geride kalan 18 ayda video konferans veya telefonla görüştüğünü kaydeden Kommersant, tarafların Suriye'den Libya'ya, Kafkaslardan Afganistan'a farklı sorunlarla yüzleştiğini belirtiyor. Suriye'deki rejimin lideri Beşar Esad'ın iki hafta önce Moskova'yı ziyaret ettiğini hatırlatan analiz, Türkiye ve Rusya arasındaki en zorlu başlığın halen Suriye olduğunu ve Arap medyasının İdlib için 'Putin-Erdoğan bölgesi' ifadesini kullandığını dile getiriyor. Rus savaş uçaklarının Eylül ayı başından bu yana İdlib'de 200'ü aşkın hava saldırısı düzenlediğini aktaran Kommersant, buna karşılık Suriye'deki Rus üssü Hmeymim'e Pazartesi günü insansız hava aracıyla gerçekleşen saldırının püskürtüldüğünü savundu.

2 yıl önce

Randevusuz TÜİK’e giden Kemal Kılıçdaroğlu kapıda kaldı

TÜİK bugün, kasım ayına ait enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK tarafından açıklanan verilere göre enflasyon kasımda yüzde 3,51 artarken, yıllık bazda yüzde 21,31 oldu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon hesaplamalarının güven vermediğini ve hesaplamaların nasıl yapıldığını görüşmek isteyen CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun randevu talebi reddedilmişti. KILIÇDAROĞLU TÜİK’E ALINMADI Randevu verilmemesine rağmen TÜİK’e giden Kılıçdaroğlu, kurum binasından içeri alınmadı.

2 yıl önce

''Randevu alamadım'' diye TÜİK'i basan Kılıçdardoğlu söz verdiği halde, kovulan işçilere randevu vermedi

Türkiye İstatistik Kurumu'na (TÜİK) randevu almadan giden Kılıçdaroğlu'nun; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nden (İBB) çıkarılan ve CHP Genel Merkezi'ne gelen 4 işçiye 2 gün boyunca randevu vermediği bildirildi. Kılıçdaroğlu, 30 Mart 2019 yerel seçiminden önce açıklamada bulunmuş ve "Bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı haksız yere bir işçinin işine son verirse gelecek beni bulacak" iddiasında bulunmuştu. Ekrem İmamoğlu, İBB Başkanı seçildikten sonra 13 bin 312 kişiyi işten çıkardı. 44 bin 995 kişiyi de işe aldı. İBB'den çıkarılan 13 bin 312 kişi adına Samet Bulutcu, Ömer Çevik, Mustafa Hakan Tüter ve Birol Durmuş, 15 Eylül 2020'de CHP Genel Merkezi'ne gitti ve Kılıçdaroğlu'yla görüşmek için randevu talep etti. CHP Genel Merkezi, mağdur işçilere randevu vermedi. Bulutcu, Çevik, Tüter ve Durmuş, 16 Eylül 2020'de yeniden CHP Genel Merkezi'ne geldi ve Kılıçdaroğlu'ndan yeniden randevu talep etti. CHP Genel Merkezi, söz konusu işçilere yeniden randevu vermedi. SABAH'a konuşan mağdur işçiler, Kılıçdaroğlu'nun 18 Aralık 2018'de açıklama yaptığı ve "Bütün işçilere namus sözü ve garanti veriyorum. Kazandığımız bir belediyede, belediye başkanı haksız yere bir işçinin işine son verirse gelecek beni bulacak" dediği gerekçesiyle CHP Genel Merkezi'ne geldiklerini ancak iki gün boyunca Kılıçdaroğlu'yla görüştürülmediğini açıkladı. NAMUS SÖZÜNÜ TUTMADI Bulutcu: 2011'de İBB'nin iştiraki olan İSPARK A.Ş'de işe girdim. 5 yıl çalıştım. 5 yıl sonra İBB'nin diğer iştirak şirketi olan İstanbul Ulaşım A.Ş. şirketine geçiş yaptım. 4 yıl orada sahada belediye otobüslerinin denetimliğini yaptım. 23 Ocak 2020 tarihinde hiç bir gerekçe gösterilmeden iş kanununa göre madde 17'den sözleşmem fesih edildi ve işten çıkartıldım. Sayın Kılıçdaroğlu yerel seçimlerden önce namus sözü vermiş 'Haksız şekilde işten çıkartılan olursa gelsin beni bulsun' demişti. 15 Eylül 2020 tarihinde benim gibi haksız şekilde işten çıkartılan 3 arkadaşım ile birlikte İstanbul'dan borç para bularak CHP Genel Merkezi'ne Ankara'ya gittim. CHP Genel Merkezi'nin önünde birinci gün basın açıklaması yaptım. 'Kemal Bey bize haksız şekilde işten çıkartılan olursa gelsin demiştiniz. İşte geldik yarına kadar sizden randevu talep ediyoruz' dedim. Ertesi gün saat 11 gibi tekrar CHP Genel Merkezi'ne geldim. Kapıdaki güvenliklere durumu izah ettim, bizden telefon numaramızı istediler. 5 dakika sonra içeriden sekreterlerden birisi aradı. Randevu verilmediğini söyledi. Aynı şeyi kapıda bekleyen güvenlikler tekrarladı. Basın mensubu arkadaşların tekrar karşısına çıktım. CHP Genel Başkanı'ndan 2 gün 'Haksız şekilde işinden çıkartılan olursa gelsin, beni bulsun' sözü üzerine randevu talebinde bulunduk. Fakat randevu vermedi. Kemal Bey'in namus sözü yere düştü. 'Takdir Aziz Yüce Türk milletinindir' diyerek basın açıklaması yapıp ayrıldım.Kemal Bey verdiği namus sözünü tutmadığı gibi bize randevu verip dinlemedi bile. Üzülerek söylüyorum ki Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun bizim nezdimizde güveninirliği kalmamıştır. Çevik: 13 yıldır İSPARK A.Ş'de çalışmaktayım. CHP'li Ekrem İmamoğlu seçimi kazandıktan sonra yeni gelen İSPARK yönetimi önce beni ödüllendirdi bir hafta sonra hiç bir gerekçe göstermeden işten çıkarttı. Tazminat almadan çıkarıldım. Hakkımı aramak için CHP Genel Merkezi'ne geldim fakat Kemal Bey bizi dinlemedi. Tüter: Ben de Samet Bulutcu kardeşim gibi İstanbul Ulaşım A.Ş.'de sahada denetim olarak çalışmaktaydım. İş kanununa göre 17. Maddeden tek taraflı sözleşmem fesih edildi. 3 yıldır işsizim. Hakkımı aramak ve bize yapılan hukuksuzluğu anlatmak için Ankara'ya CHP Genel Merkezi'ne geldim. Randevu talep ettim. Hiç bir şekilde olumlu dönüş alamadım. Durmuş: 7 yıldır İSPARK A.Ş.'de çalışmaktayım. Bir gün mesai çıkışında şefim 'Seni genel merkezden çağırıyorlar' dedi. Mesajım bitince merkeze gittim. Benim sosyal medya paylaşımlarını çıkartmışlar. Beni fişlemişler. Önüme sosyal medyada yaptığım paylaşımları koyup 'Bunlar senin mi?' diye sordular. 'Evet' dedim. Sonuçta yaptığım paylaşımlarda her hangi bir hakaret yoktu. 3 gün sonra eve tebligat geldi. Tazminatsız işten atılmıştım. Hakkımı aramak için CHP Genel Merkezi'ne geldim. Fakat randevu alamadım. Sayın Kılıçdaroğlu bizi muhatap almadı ve dinlemedi.

1 yıl önce

Randevu alıp gitmeyenler dikkat!

Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürüğü, sosyal medya platformu üzerinden yaptığı açıklamada, randevu alıp gelmeyen vatandaşların en erken iki hafta sonraya randevu alabileceğini duyurdu. Müdürlüğün açıklaması şu şekilde: "Çeşitli sebeplerden dolayı nüfus müdürlüklerimizdeki randevularına gelemeyecek olan vatandaşlarımız, diğer vatandaşlarımızın mağdur olmaması için bu randevularını iptal etmelidir. Aksi taktirde iki hafta sonra randevu verilebilecektir."   https://twitter.com/tcnufus/status/1586983117629411328?s=48&t=UdfiJGe8w1v_MJgBOrfqgQ

7 ay önce

Barış Yarkadaş, İYİ Parti'nin adaylarını açıkladı! Ekrem İmamoğlu'ndan randevu talebi!

Gazeteci Barış Yarkadaş, katıldığı canlı yayında İYİ Parti'nin belediye başkan adaylarını açıkladı.

2 hafta önce

Özgür Özel'den Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşme mesajı: Randevu isteyeceğim

Yeni dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu isteyeceğini belirten CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eskisi gibi 'ben senin yanına gelmem' siyasetinden uzak duracağını söyledi.