29 Nisan Pazartesi 2024
1 yıl önce

Rapor: İngiltere'de hayat pahalılığı çocuklarda stres ve intihar eğilimini arttırdı

Euronews’in haberine göre; Çocuk yoksulluğuyla mücadele eden yardım derneği The Childhood Trust tarafından yayımlanan rapor ülkede her 10 çocuktan birinin hayat pahalılığının bir sonucu olarak kendine zarar verme ve intihar eğiliminde olduğu gösterdi. Rapora göre İngiliz ailelerin parasal kaygıları çocukların yüzde 47'sinde stres hissi yaratıyor ve bu çocukların yüzde 21'inin ailesi çocuklarının parayla ilgili sebeplerle daha az güldüğünü belirtiyor. En büyük endişe kaynağı ise hayat pahalılığı yüzünden kendine zarar vermek isteyen çocukların oranının yüzde 9 olduğunun anlaşılması. "Aç, Endişeli ve Korkmuş" adlı rapor, intihar düşüncesini aklından geçiren çocuk oranının yüzde 8 olduğunu ortaya koydu. Bu oran, her 30 kişilik sınıfta en az iki çocuğun bu düşünceyi taşıyabildiği anlamına geliyor. İngiliz The Observer gazetesine konuşan dernek başkanı Laurence Guinness'e göre bu durumun sebebi çocukların yaşam koşularıyla, ebeveynlerinin faturaları ödeyip ödeyemeyeceğiyle ya da akşam eve gidince duş yapıp yapamayacağıyla ilgili çok endişelenmeleri.  Guinness "Bir çocuk bana haftada şimdi sadece bir kez duş yapabildiğini ve bunun uzun bir duşa dönüşmemesi için annesinin yanında durdurduğunu anlattı" diyerek çocukların içinde kaldığı durumu özetledi. Guinness, yedi yaşındaki bir başka çocuğun da yeterli paraları yoksa yemek alamadıklarını, bu durumda dolapları karıştırarak atıştırmalık birşeyler bulup yediğini ve bu şekilde yatıp uyuduğunu anlattı. "Çok derin bir mahçubiyet ve utanç duygusu taşıyorlar" Hayat pahalılığının daha önce mali olarak kendini istikrarlı gören ailelerin ilk defa yoksulluğa düşme riskini beraberinde getirdiğini ve birçok çocuğun da kendisini bu korkunç durumla ilk kez karşı karşıya bulduğunu belirten Guinness "Çok derin bir mahçubiyet ve utanç duyuyorlar ve içinde bulundukları açmazla ilgili çok kaygılanıyorlar" dedi ve ve bunun sonuçlarının "felaket" olabileceği konusunda uyardı. Ülkedeki diğer dernek ve uzmanlar da çocuklardaki ruh sağlığı sorunlarının hayat pahalılığı ile daha da büyüdüğünü belirtiyor ve ailelerin artan enerji fatraları sebebiyle ısınma, elektrik ve su kullanımı ile sofraya yemek koyma arasında zor kararler vermeye başladığına dikkat çekiyor.  İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin yaptırdığı bir araştırma da halkın giyim ve sosyalleşme harcamalarından vazgeçtiğini, daha da ötesi, artan akaryakıt, gıda ve enerji fiyatları sebebiyle 4 bin kişilik ankete katılanların yarısından fazlasının diğer temel ihtiyaçlar için para ayırabilmek için öğün atladığını ve mutfak masraflarından kıstığını ortaya koydu. Uzmanlar intihar eğiliminin genellikle hiçbir şeyin kendilerine yardım edemeyeceği hissinden kaynaklandığında dikkat çekiyor: Anne, baba ve yakın aile bireylerinin içinde bulunduğu durum ve öğretmen ya da sağlık profesyonellerinin yıllardır süren kesintiler sonucu hizmetlerinin azalması sebebiyle çocukların güvenebilecekleri mekanizmaların azaldığı bildiriliyor.

1 yıl önce

Yunanistan'ın bazı çetelerle işbirliği yaparak mültecilere eziyet edip Türkiye'ye gönderdiği dünya medyasının raporuna yansıdı

İngiltere merkezli Guardian, Fransa merkezli Le Monde, Almanya merkezli Der Siegel ile ARD Report München medya kuruluşları ve Hollandalı bilgi edinme üzerine faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu Lighthouse Reports; Yunanistan'a geçmeye çalışan mültecilerin uğradığı eziyeti ortaya koyan soruşturma raporunu açıkladı. Buna göre, Yunanistan polisi bazı çetelerle işbirliği yaparak mültecilerden bazılarını alı koyup bu kişilere Türkiye'den Meriç Nehri'ni geçen diğer mültecileri zorla dövdürdüğü, soydurduğu ve lastik botlarla yasadışı bir şekilde nehrin karşı kıyısına geri gönderdiği belirtildi. Bugün yayınlanan basın açıklamasında "Sığınmacılar, gözaltı yerlerinden polis kamyonlarıyla nehir kıyısına götürülüyor ve burada Yunan polisinin gözü önünde kar maskesi giyen adamlar tarafından zorla lastik botlara bindiriliyorlar. Sonra bu maskeli adamlar onları diğer tarafa taşıyor" denildi. '25 GÜNLÜK VİZE KARŞILIĞINDA DİĞER MÜLTECİLERE SALDIRMAK ZORUNDA KALIYORLAR' Mültecilerin ifadelerine, fotoğraflara ve videolara dayandırılan soruşturmada; 'bazı mültecilerin', alı konularak zorla Yunanistan polisiyle çalıştırılıp 25 günlük geçici vize karşılığında diğer mültecileri soydukları, dövdükleri ve saldırdıkları ifade edildi. Kendilerine 'köle' diyen bir mültecinin ifadesine göre, bu kişiler operasyonlar arasında Meriç Nehri çevresindeki üç farklı Yunanistan polis karakolunda gözetim altına tutulduğu belirtildi. Raporda bu karakollardan iki tanesinin Tychero ve Neo Cheimonio olduğu vurgulandı. 'YA POLİSLE ÇALIŞACAK YA DA HAPSE GİRECEKTİ' Soruşturma raporunda "Görüştüğümüz altı adamın, geri gönderme operasyonları sırasında telefonlarını yanlarında bulundurmalarına izin verilmedi. Ancak bazıları Tychero'daki karakolun içinden bazı fotoğraflar çekmeyi başardı ve diğerleri polisle birlikte çalışan Suriyeli gangsterin fotoğraflarını çekti. Bu görseller, eski kölelerin bize anlattığı hikayeleri doğrulamamıza yardımcı oldu" ifadelerine yer verildi. Raporda "Bassel, korkunç bir seçimle karşı karşıya kaldığında yarı çıplak, yaralanmış ve dövülmüştü. Ya kendisini kaçıranlar için, Yunan polisi için çalışmayı kabul edecekti ya da insan kaçakçılığıyla suçlanıp hapse girecekti" denildi. HERKESİN BİLDİĞİ BARİZ SIR Mültecilerin Yunanistan'a geçmek için insan kaçakçılarına 5 bin Euro ödedikleri belirtilen raporda ayrıca "Sınıra yakın Rum köylerinin sakinleri de kaçakların polis adına geri itmeler yapmasının bölgede 'bariz bir sır' olduğunu ifade etti. Meriç'teki yasak bölgeye girmelerine izin verilen çiftçiler ve balıkçılar, mültecilerin işlerini yaparken defalarca gözlemledi" ifadeleri yer aldı.

1 yıl önce

Kan donduran raporu BM yayınladı! PKK/YPG'nin paravan örgütü DSG'nin kontrolündeki mülteci kampında onlarca insan öldürüldü

Batı'nın destek vermesi için terör örgütü PKK/YPG için paravan olarak kurulan DSG'nin kontrolündeki kamplarda, şiddet ve ölümler artıyor. Birleşmiş Milletler (BM), son 18 ayda Suriye'nin kuzeydoğusundaki bir mülteci kampında 100'den fazla kişinin öldürüldüğünü duyurdu. Ocak 2021'den bu yana, mülteci merkezinin "çok sert bir yer" haline geldiğini söyleyen BM'nin Suriye koordinatörlerinden İmran Rıza'ya göre, Irak sınırına yakın el-Hol kampında en az 106 cinayet belgelendi. ÇOĞU KADIN VE CİNAYETLER FAİLİ MEÇHUL Çok sayıda cinayet faili meçhul kalsa da Rıza, kurbanların "çoğunun" kadın olduğunu bildirdi. Kamp ve çevresindeki 56 bin mültecinin yaklaşık yüzde 94'ünün kadın ve çocuklardan oluştuğu, ailelerin çoğunun terör örgütü rejim ve terör örgütlerinin saldırılarından kaçan aileler olduğu belirtiliyor. El-Hol'deki mülteci bölgesi, ilk olarak 1991 Körfez Savaşı sırasında ABD ile Irak arasında kurulan ve daha sonra Washington'un Saddam Hüseyin'i devirmek için 2003 işgalinden sonra yeniden açıldı. 2016'da terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı YPG, nüfusu giderek on binlere ulaşan kampı bölgesini ele geçirdi. Şu anda 27 bin Iraklı, 19 bin Suriyeli ve üçüncü ülkelerden 12 bin vatandaşın tutulduğunu söyleyen Rıza, bazı Iraklılar ülkelerine geri gönderildiğini, ancak birçok hükümetin vatandaşlarının evlerine dönmesine yardım etme konusunda hala isteksiz olduğunu belirtti. Rıza, "Orada nüfusun çoğunluğu çocuklar. Onlar masum. Onları al-Hol gibi bir yerde bırakırsanız, esasen onları bir geleceklerinin olmamasına mahkum etmiş olursunuz. Tek çözüm kampı boşaltmak." dedi.

1 yıl önce

PKK'lı teröristlerin Avrupa'daki faaliyetleri Europol'ün raporunda: Yardımlarla faaliyetlerini sürdürüyorlar

Avrupa Birliği Polis Teşkilatı Europol'ün her yıl yayımladığı "Avrupa Birliği (AB) Terörizm Durumu ve Trendi 2022 Raporu"nda, PKK'nın Avrupa'dan topladığı yardımlarla faaliyetlerini sürdürdüğü belirtildi. Europol'un yayınladığı raporda, PKK'nin Avrupa ülkelerindeki faaliyetlerinin, merkezi Belçika'da olan Avrupa Demokratik Kürt Toplum Kongresi (KCDK-E) isimli çatı kurumca koordine edildiği aktarıldı. Kovid-19'a rağmen PKK'nın Avrupa genelindeki propaganda, protesto, üye ve para toplama faaliyetlerini sürdürdüğü kaydedilen raporda üyelik aidatı, yayımların satılması, özel etkinlik ve kampanyalarla Avrupa ülkelerinden örgüte para toplandığı ifade edildi. Raporda, PKK'nın kara para aklama, uyuşturucu, haraç ve zorla para alma gibi suçları işlediğine dikkat çekildi. Raporda ayrıca Aralık 2021'de Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü'nü basmaya çalışan 44 PKK'lı göstericinin gözaltına alındığı hatırlatıldı. AVRUPA MAHKEMELERİNDEN PKK'LILARA CEZA Raporda, PKK'nın faaliyetlerini finanse etmek için, başta Almanya olmak üzere birçok Avrupa Birliği (AB) ülkesinde aktif olarak para topladığı bildirildi. Ocak 2020'deki Belçika Yargıtayı'nın kararı nedeniyle Belçika'da PKK üyeleri hakkında mahkumiyet kararı verilmediği aktarılan raporda, diğer Avrupa ülkelerinde PKK üyeleri aleyhine mahkumiyete hükmedildiğine değinildi. Ocak 2021'de Macaristan Mahkemesi tarafından Türk vatandaşı bir PKK mensubuna 2 yıl hapis cezası verildiği kaydedildi. Raporda etnik ayrımcı terör faaliyetlerine katıldıkları gerekçesiyle tamamı Türk Vatandaşı 5 PKK üyesine Almanya'daki Stuttgart mahkemesi tarafından hapis cezası verildiği belirtildi. Şubat 2021'de Koblenz şehrindeki Alman mahkemesi tarafından bir PKK üyesine örgüte yardım toplamak ve terörizmin finansmanı gerekçesiyle 2 yıl üç ay hapis cezası verildiği ifade edildi. Mahkum edilen PKK'lının örgütün Almanya'daki bölge sorumlusu olduğuna ve yıllık yardım toplama faaliyetlerinde aktif görev aldığına dikkati çekildi. DHKP-C terör örgütünün hücre oluşturma, insan kaçırma ve kurye eylemlerine işaret edilen raporda, örgüt üyesi bir kişinin Almanya'da mahkum edildiği bilgisi paylaşıldı. AVRUPA'DAN PKK'YA GİDİŞLER SÜRÜYOR Raporda, sol örgütler başta olmak üzere Avrupa ülkelerinden birçok kişinin YPG/PKK'ya katılmak için Suriye'nin kuzeyine gittiği belirtildi. PKK ve YPG'nin kamplarından Avrupa'ya dönenlerin radikal eylemlerde bulunma riski taşıdığı ve Avrupa'nın güvenliği açısından endişe unsuru olduğu hatırlatıldı. BİREYSEL TERÖR FAALİYETLERİ Raporda, Avrupa'da aşırı sağcı ve bireysel terör faaliyetlerinin hala en önemli risk unsuru olduğu bildirilerek, 2021'de AB içinde 15 terör saldırısının önlendiği ve bu operasyonlarda 338 kişinin terör şüphesiyle gözaltına alındığı kaydedildi. Özellikle aşırı sağcı grupların Kovid-19 kısıtlamalarını da kullanarak terör propagandasına yönelik fikirlerini daha hızlı ve farklı mecralarda yayabildiklerine değinildi. Raporda, Europol Direktrü Catherine De Bolle'nin "Ukrayna Rusya Savaşı, Avrupa'daki güvenlik sorunlarına kalıcı etkiler bırakacak. Savaş sebebiyle Avrupa'dan her iki tarafa da katılan gönüllü savaşçılar bulunurken çatışmaların Avrupa'daki radikal eğilimleri artıracağı görülüyor." değerlendirmesine yer verildi.

1 yıl önce

Skandal istihbarat raporu: Duhok'tan sonra İdlib'de de sivillere saldırıp suçu muhaliflere atacaklardı!

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin uluslararası hukuka uygun şekilde, sivil ve çevre hassasiyeti gözeterek gerçekleştirdiği operasyonları lekelemek için şer odakları harekete geçti. Son olarak Kuzey Irak'ın Dohuk vilayetine terör örgütünce düzenlenen ve sivillerin ölümüyle sonuçlanan saldırı Türkiye'ye mal edilmeye çalışıldı.  Benzer şekilde Suriye rejimi yanlısı milislerin de ambulans ve yardım kuruluşları araçlarını kullanarak başta İdlib olmak üzere sivillere karşı saldırılar yapacağı ve suçu muhaliflerin üzerine atacağı öğrenildi. "BEYAZ BARETLİLER" İFTİRASI Suriye rejimi ve rejim bağlısı milislerin her fırsatta "muhalif gruplarca kimyasal silah saldırısı yapılacak" yalanına bir yenisi eklendi. Muhaliflerin "beyaz baretliler" ya da "beyaz miğferliler" adıyla bilinen insani grupla işbirliği yaparak ambulans ve benzeri araçlarla sivillere karşı saldırılar yapılacağı propagandası son dönemde artan bir yoğunlukla dile getirilmeye başlandığı raporlara yansıdı. MİLİSLER SAĞLIK ÇALIŞANLARI VE YARDIM KURULUŞLARINI HEDEF ALIYOR Milislerin, rejim güçlerinin sivillere yönelik baskı, tutuklama, mülkleri yağmalama ve Suriyeli muhalif gruplara karşı birçok insanlık dışı eyleme katıldıkları biliniyor. Masum sivilleri ve Suriye halkına her koşulda hizmet vermek için yılmadan çalışan başta sağlık çalışanları ile uluslararası yardım kuruluşlarını hedef almaktan çekinmeyen rejim ve rejim yanlısı milisler terör örgütü kimliğini ve kanlı yüzünü bir kez daha gösteriyor. YARDIM KURULUŞUNU TERÖRLE İRTİBATLI GÖSTERMEYE ÇALIŞIYORLAR 2014 yılında kurulan Beyaz Baretliler, Hollanda'dan Mayday Kurtarma Vakfı'nın ön ayak olduğu, Türkiye'den AKUT'un da eğitim verdiği, Kanada, ABD, Britanya, Danimarka ve Almanya dâhil pek çok ülke tarafından desteklenmektedir. Türkiye'de de bir koordinasyon merkezi bulunan Beyaz Baretliler, Suriye'de silahlı muhalefetin etkin olduğu bölgelerde faaliyet yürütüyor. Çatışma bölgelerinde sivillere yönelik arama, kurtarma ve sağlık hizmetleri yapan kuruluş, Suriye rejimi tarafından kasıtlı olarak terör bağlantılı militanlarla irtibatlı gösterilmeye çalışılıyor.

1 yıl önce

İngiltere'de "polis şiddeti" raporu: Orantısız güç kullanımında en çok siyahiler hedef oldu

İngiltere, polisin aşırı güç kullanma yetkisini tartışıyor. "Silah Ticaretine Karşı Kampanya" ile "Polis İzleme Ağı" adlı iki sivil toplum kuruluşu İngiliz polisinin uygulamalarıyla ilgili bir rapor yayınladı. Rapora göre, İngiltere'de polis giderek askeri kimliğe bürünüyor. Bunun sonucunda halka karşı sert yöntemlere başvuruyor. 'YÜKSEK TEKNOLOJİ IRKÇI UYGULAMALARI GÜÇLENDİRDİ' Terörle mücadele birimleri ve göçmenlerle mücadelede görev alan sınır polisi de askeri yönergeleri takip ediyor. Ayrıca Emniyet teşkilatında telefondan veri sağlama, mobil parmak izi tarayıcıları ve yüz tanıma gibi yüksek teknolojili gözetim araçlarının kullanımında artış kaydedildi. Bu yeni teknolojilerin ise ırkçı, cinsiyetçi ve sınıfçı polis uygulamalarını güçlendirdiği savunuldu. 'İNGİLİZ POLİSİNİN ORANTISIZ GÜÇ KULLANIMINDA EN ÇOK SİYAHİLER HEDEF OLDU' Bu uygulamaların yanı sıra protesto hakkının da önemli ölçüde engellendiği vurgulandı. Raporda, polisin orantısız güç kullanımına en fazla siyahi eylemcilerin maruz kaldığına da dikkat çekildi. Raporda, polis uygulamaları ve prosedürlerinin daha fazla denetlenmesi çağrısında bulunuldu.

1 yıl önce

KPSS soruşturmasında ön rapor hazırlandı: 3 soru aynı, 10 soru benzer

KPSS soruşturması derinleşiyor. Sınavdan önce sızdırıldığı iddia edilen 20 soru uzmanlarca incelendi. Konuya ilişkin hazırlanan ön rapora göre şüpheli 13 soru var. Genel Yetenek-Genel Kültür ve Eğitim Bilimleri sınavında çıkan sorular ile sınavdan önce sosyal medyada yayınlanan sorular karşılaştırıldı. Uzmanlarca yapılan incelemede 3 sorunun birebir aynı olduğu tespit edildi. Bu soruların cevap şıklarının örtüştüğü de ortaya çıkarılırken, 10 sorunun ise benzerlik gösterdiği kaydedildi. Soru benzerliğinin tesadüf mü yoksa bir sızıntıdan mı kaynaklandığına ilişkin incelemenin halen devam ettiği bildirildi. SORU KOMİSYONU ÜYELERİNİN İFADESİNE BAŞVURULDU Devlet Denetleme Kurulu’nun ÖSYM’deki incelemesi sürüyor. Bu kapsamda Genel Yetenek-Genel Kültür ve Eğitim Bilimleri sorularını hazırlayan uzmanlar ile soru komisyonu üyelerinin ifadesine başvuruldu. Soruların sızdırıldığı iddia edilen Yediiklim yayınevi yönetici ve soru uzmanları ile ÖSYM çalışanlarının telefon arama ve baz kayıtları da mercek altına alındı. Sınav öncesi, şüpheli görüşme olup olmadığı araştırılıyor. ÖSYM çalışanları ve yöneticilerine yönelik ididalar Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı memur suçları bürosunca yürütülürken, Yediiklim Yayınevi ve çalışanlarına yönelik soruşturmanın Müracaat ve Suçüstü Savcılığı’nca yürütüldüğü öğrenildi.

1 yıl önce

Uluslararası Af Örgütü, Ukrayna raporu nedeniyle özür diledi!

Uluslararası Af Örgütü, geçtiğimiz günlerde Ukrayna'nın savaş taktiklerinin sivilleri tehlikeye attığını ve uluslararası hukuku ihlal ettiğini ileri süren bir rapor yayınlamıştı. Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy tarafından "sahte" ve "propaganda" olarak nitelendirdiği rapor hakkında Uluslararası Af Örgütü’nden özür geldi. "NEDEN OLDUĞUMUZ ACI İÇİN ÜZGÜNÜZ" Örgüt açıklamasında, "Uluslararası Af Örgütü, Ukrayna ordusunun savaş taktiklerine ilişkin basın açıklamamızın yol açtığı sıkıntı ve öfkeden derin üzüntü duymaktadır. Uluslararası Af Örgütü'nün bu ve herhangi bir çatışmadaki önceliği, sivillerin korunmasını sağlamaktır. Gerçekten de, bu son araştırmayı yayınlarken tek hedefimiz buydu. Bulgularımızın tamamen arkasında dururken, neden olduğumuz acı için üzgünüz" ifadelerine yer verildi. "HİÇBİR ŞEY RUS İHLALLERİNİ HAKLI ÇIKARAMAZ" Örgüt, ziyaret ettiği 19 kasaba ve köydeki sivil konutların yanında Ukrayna güçlerinin bulduğunu ve söz konusu sivillerin Rus ateşi riskiyle karşı karşıya kaldığını yineleyerek, "Bu, Uluslararası Af Örgütü'nün Rus kuvvetleri tarafından işlenen ihlallerden Ukrayna güçlerini sorumlu tuttuğu veya Ukrayna ordusunun ülkenin başka yerlerinde yeterli önlemleri almadığı anlamına gelmez. Çok açık olmalıyız. Ukrayna kuvvetlerinin yaptığını belgelediğimiz hiçbir şey Rus ihlallerini haklı çıkarmaz” açıklamasında bulundu. ULUSLARARASI AF ÖRGÜTÜ'NÜN RAPORU Uluslararası Af Örgütü geçtiğimiz perşembe günü yayınladığı raporda, Ukrayna ordusunun sivil yerleşim yerlerini askeri tesislere dönüştürdüğünü ve bu tesislere okulların ve hastanelerin de dahil olduğunu ifade etmiş, yoğun nüfuslu yerleşim bölgelerinde Ukrayna’nın üsler kurduğunu ve bu alanlara silah sistemleri yerleştirdiğini belirtmişti. Tüm bu yapılanların uluslararası hukuku ihlal ettiği aktarılan raporda, Rusya'nın sivil yerleşim bölgesinde askeri üsleri hedef aldığı aktarılarak, saldırılarda sivillerin öldüğü ve altyapının yok edildiğine dikkat çekilmişti. ZELENSKİY RAPORU KINAMIŞTI Söz konusu raporu "sahte" ve "propaganda" olarak nitelendiren Zelenskiy, Af Örgütü’nü "sorumluluğu saldırgandan kurbana kaydırmaya çalışmakla" suçlamıştı. Zelenskiy, Af Örgütü’nün Rusya’ya atıfta bulunarak, "terör devletini affetmeye" çalıştığını ifade ederek, "Rusya'yı affeden ve teröristlerin bazı saldırılarının güya haklı veya anlaşılır olduğu böyle bir bilgi ortamını yapay olarak oluşturan herkes, bunu yaparken teröristlere yardım ettiklerini anlamalıdır. Ve eğer bu tür manipülatif raporlar varsa, o zaman teröristlerin teröristlere yardım ettiğini anlamamız gerekir. İnsanların öldürülmesinin sorumluluğunu onlarla paylaşıyorsun" demişti. Zelenskiy, "Ukrayna'ya yönelik herhangi bir Rus saldırısını haklı kılacak hiçbir koşul yok ve varsayımsal olarak bile olamaz" ifadelerini kullanmıştı. ÖRGÜTÜN UKRAYNA TEMSİLCİSİ RAPORUN ARDINDAN İSTİFA ETMİŞTİ Uluslararası Af Örgütü'nün Ukrayna Temsilcisi Oksana Pokalchuk raporun Rusya için bir propaganda hediyesi olduğunu söyleyerek istifa etmişti. Ukraynalı yetkililer, sivilleri cephe bölgelerinden tahliye etmek için mümkün olan her önlemi aldıklarını belirtirken, Rusya ise, "özel askeri operasyon" olarak tanımladığı saldırılarında sivilleri hedef almadığını öne sürüyor.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 11 12