07 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: İllerin afet risk planlarında sona gelindi 

Bakanlıktan yapılan açıklama şöyle; “Planlarda deprem, sel, taşkın başta olmak üzere endüstriyel kaza, radyoaktif sızıntıya kadar her türlü senaryo düşünüldü.   Bakanlığımız Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı tarafından, illerin afet riskini ortaya koymak için çalışmalar hızlandırıldı. Tüm illerin İl Afet Risk Azaltma Planlarını tek tek hazırlayan AFAD, 61 ilin afet planını tamamlarken, 20 ilin planını da yıl sonuna kadar bitirecek. Bu planlarda, deprem sonrası toplanma alanlarından, olası radyoaktif sızıntıda neler yapılacağına kadar A’dan Z’ye her türlü senaryo ele alınıyor. 2020’de başlayan ve valilikler başkanlığında, AFAD il müdürlükleri tarafından, kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, özel sektör ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla yürütülen İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP) çalışmalarında sona gelindi. 289 akademisyen de destek verdiği çalışmalar kapsamında 61 ilin planı tamamlanırken, 20 ilin ise yıl sonuna kadar bitirilmesi hedefleniyor.  A’dan Z’ye Her Türlü Senaryo Çalışıldı  İRAP çalışmalarında deprem, taşkın/sel, kütle hareketleri ve endüstriyel kazalar başta olmak üzere iklim değişikliğinin etkileri gibi pek çok afet türü çalışıldı. Çalışılan afet türleri her ilin kendi fiziksel, sosyal, ekonomik ve çevresel şartları ile geçmişte yaşamış olduğu afetler göz önüne alınarak belirlendi. Çalışma kapsamında Zonguldak’ta “tasman”, Konya’da “obruk”, Nevşehir’de “jeomedikal afetler” gibi bazı illerimiz özelinde yoğun olarak yaşanan afetler de ele alındı.   İRAP İzleme ve Değerlendirme Kurulu Oluşturuldu   İRAP çalışmalarının izlenmesi ve değerlendirilmesi amacıyla kurum kuruluşların temsilcileri ve üniversite öğretim görevlilerinden oluşan “İRAP İzleme ve Değerlendirme Kurulu” oluşturuldu.    İRAP Nedir? İl Afet Risk Azaltma Planı, bir kentin dayanıklılığını/dirençliliğini desteklemeye yönelik temel bir araçtır. Bir kentin toplam afet dayanıklılığına bir perspektif sağlamak ve mevcut eksiklikleri tanımlamak için niceliksel ve niteliksel bir değerlendirme yapmayı ve bunu mekânsal olarak görselleştirerek açıklamayı hedefliyor. Bu anlamda İl Afet Risk Azaltma Planı (İRAP), illerimizdeki afet risklerinin azaltılması için amaç, hedef ve eylemlerin yer aldığı bir plandır. İRAP’lar; illerimizde güvenle yaşamak, afetlerden dolayı oluşabilecek can, mal vb. kayıplarını azaltmak/önlemek, afet risk azaltma bilincini oluşturmak, paydaşlar arasındaki iş birliğini artırmak, afet sonrasında müdahale ve iyileştirme için yapılan harcamaları azaltmak ve kaynakların etkili kullanımını sağlamak amacıyla hazırlanıyor.    İRAP’ların içeriğinde:   •İlin Genel Durumu,  •Tehlike ve Risk Değerlendirmeleri,  •Mevcut Durum Analizi,  •Afet Risk Azaltma Amaç, Hedef ve Eylemleri,  •İzleme ve Değerlendirme bölümleri bulunuyor.    Bu bölümlerin hazırlanmasını kolaylaştırmak amacıyla Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı Planlama ve Risk Azaltma Dairesi tarafından il afet ve acil durum müdürlükleri için hazırlanan “İl Afet Risk Azaltma Planı Hazırlama Kılavuzu”ndan faydalanılıyor. İRAP, Sendai Küresel Afet Risk Azaltma Çerçeve Belgesi‘nin önemli bir hedefi olan ulusal ve yerel afet risk azaltma stratejilerinin artırılması çalışmalarına da önemli bir destek sağlıyor.”

2 yıl önce

ABD'de Finansal İstikrar Gözetim Konseyi, finansal iklim riskleriyle mücadele planını açıkladı

Finansal İstikrar Gözetim Konseyi, iklimle ilgili finansal risklere ilişkin 133 sayfalık yeni bir rapor yayımladı. Raporda, iklim değişikliği ABD'nin finansal istikrarına yönelik ortaya çıkan ve artan bir tehdit olarak tanımlandı. İklimle ilgili olayların ekonomiye önemli maliyetler getirdiğine dikkatin çekildiği raporda, ABD'nin 2030'a kadar sera gazı emisyonunu 2005 seviyelerine göre yüzde 50-52 oranında düşürme taahhüdünde bulunduğu ve 2050 yılına kadar net sıfır emisyon ekonomisi hedefi belirlediği yinelendi. Raporda, enerji, ulaşım, imalat ve tarım gibi sera gazı yoğun sektörlerin önemli yapısal değişikliklerden geçmesinin gerektiği belirtildi. Bu değişikliklerin teknolojik yenilikleri ve düşük sera gazıyla üretim yöntemlerine geçişi teşvik eden tamamlayıcı politika eylemlerini gerektireceğine işaret edilerek, finansal sistemin iklimle ilgili finansal risklere karşı dayanıklılığını sağlamanın Konseyin sorumluluğunda olduğu vurgulandı. ABD Hazine Bakanı Janet Yellen, konuya ilişkin, iklim değişikliğinin ABD'nin finansal sistemine yönelik artan bir tehdit olduğunu ve harekete geçilmesi gerektiğini ifade etti. Konseyin raporu ve tavsiyelerinin finansal sistemin iklim değişikliği tehdidine karşı daha dayanıklı hale getirilmesine yönelik önemli bir ilk adımı temsil ettiğini belirten Yellen, alınacak önlemlerin finansal sistemin net sıfır emisyon hedefine doğru düzenli, ekonomi genelinde bir geçişi desteklemesine yardımcı olacağını kaydetti. ABD Merkez Bankası (Fed) Başkanı Jerome Powell da iklim değişikliğinin küresel ekonomi ve finansal sistem için önemli zorluklar doğurduğuna işaret etti. Fed'in iklimle ilgili riskleri analitik olarak titizlik, şeffaflık ve iş birliği içinde ele alacağını aktaran Powell, iklim değişikliği ve finansal istikrar arasındaki bağlantıları belirlemeye devam edeceklerini anlattı.

2 yıl önce

AFAD Türkiye'nin afet risk haritasını çıkardı

Afet tehlike ve risk analizlerinde farklı yöntemlerin kullanılabilmesi, doğruya en yakın haritaların üretilebilmesi, analizlerin aynı ortamdan yapılarak aynı platformda tutulması ve ilgili kurumlar arası paylaşımının sağlanabilmesi için İçişleri Bakanlığı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD)  2017 yılı itibariyle Afet Risk Analiz Sistemi (ARAS) Projesi başlatıldı. Proje kapsamında yaklaşık 300 teknik personel arazide incelemelerde bulundu ve bugüne kadar toplamda 34 bin 593 heyelan, 4822 kaya düşmesi ve 880 çığ, 604 obruk olayı kayıt altına alındı.  Heyelan, kaya düşmesi ve çığ afetleri için ulusal çapta tamamlanan duyarlılık haritaları TUCBS (Türkiye Ulusal Coğrafi Bilgi Sistemleri) kapsamında, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı üzerinden tüm kurumların kullanımına sunuldu. 107 sel baskını, 66 orman yangını Kayıt altına alınan veriler arasında Türkiye’de geçen yıl meydana gelen doğa kaynaklı afetler de yer aldı. Geçtiğimiz yıl meydana gelen; 107 sel/su baskını, 66 orman yangını, 16 kar/tipi, 39 heyelan da ARAS üzerinden kayıt altına alındı. Bu doğrultuda geçen yıl en çok heyelan olayı Batı ve Doğu Karadeniz bölümlerinde görülürken, Ege ve Akdeniz ise ile orman yangınları mücadele etti. AFAD, 1760 afet olayına müdahale etti Geçen yıl meydana gelen 1760 afet olayına AFAD koordinasyonunda müdahale edildi. Düzce, Rize, Artvin selleri ile Batı Karadeniz sel afetlerine toplam 14 bin 157 personel ile 5 bin 26 araç görevlendirilirken, Antalya, Muğla, Mersin ve Adana’da meydana gelen orman yangınlarına ise toplam 22 bin 619 personel ile 7 bin 935 araç ve iş makinesi görev aldı. Ayrıca geçen yıl Türkiye'de 23 bin 753 deprem meydana geldi.

2 yıl önce

Bill Gates, koronavirüsü ağır atlatma riskinin büyük ölçüde azaldığını ancak yeni bir pandeminin kaçınılmaz olduğunu belirtti

Teknoloji milyarderi Bill Gates Almanya'da düzenlenen Münih Güvenlik Konferansı'na katıldı. Gates dünya nüfusunun büyük bölümünün koronavirüse karşı bağışıklık kazanmasıyla ağır hastalık tehlikesinin büyük ölçüde kalktığını savundu. BAĞIŞIKLIĞIN SEBEBİ VİRÜSÜN KENDİSİ Bunun arkasındaki sebebin aşılar değil virüsün kendisi olduğunu söyleyen Gates, şu ifadeleri kullandı: "Ne yazık ki virüsün kendisi, özellikle de Omicron adlı varyant, bir tür aşı oldu. Virüs, dünya nüfusuna ulaşma konusunda bizim aşılarla yaptığımızdan daha iyi bir iş çıkardı." 66 yaşındaki Gates ayrıca bir pandemi daha yaşanacağını ve bu pandeminin muhtemel koronavirüs ailesinin farklı bir patojenden kaynaklanacağını öne sürdü. "Bir pandemi daha yaşayacağız. Bu sefer farklı bir patojen olacak." açıklamasında bulunan Gates, ileride aşı geliştirmek için daha hızlı hareket edilmesi gerektiğini ifade etti. "Bir dahaki sefere bunu iki yılda değil, 6 ay gibi bir sürede yapmaya çalışmalıyız." ifadesini kullanan Gates, "Gelecek pandemiye hazır olmanın maliyeti o kadar da fazla değil." diye konuştu. Gates'in bu sözleri sosyal medyada tartışmalara neden oldu.

1 yıl önce

Uyuşturucu Risk Analizi: ‘Batıda uyuşturucu riski doğuya göre daha fazla’

EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından geliştirilen 'Uyuşturucu Risk Analizi' ile il ve ilçelerdeki uyuşturucu suç potansiyeli belirleniyor. İllerde 42, ilçelerde ise 32 kriter üzerinden bilimsel yöntemler ile yapılan analizler sonucu il ve ilçelerdeki risk sıralaması belirleniyor, yapılacak projeler ile alınacak önlemler elde edilen sonuçlar üzerine geliştiriliyor. Analiz çalışmasında İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı ve Türkiye İstatistik Kurumu verileri kullanılarak kriterler belirleniyor. EGM Narkotik Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığında görevli komiser Eren Öğ yaptığı açıklamada, genel narkotik risk kriterleri belirlenirken 'uyuşturucu kent sorunudur' varsayımı ile yola çıkıldığını belirterek, bu kapsamda kentleşmeyi ifade eden kriterlerden yararlanıldığını söyledi. ‘Bilim metotları ile bilimsel düşünerek, bilim insanlarından yardım alarak uyuşturucu ile mücadele ediyoruz’ Eren Öğ, uyuşturucu ile mücadelenin tüm metotlarını ele alan bir yaklaşıma sahip olduklarını vurgulayarak, şunları söyledi: "Bilim metotları ile bilimsel düşünerek, bilim insanlarından yardım alarak uyuşturucu ile mücadele ediyoruz. İllerimizde 42, ilçelerimizde 32 kriter ile tamamen bilimsel yöntemler kullanıp risk analizi yaparak en riskli il ve ilçemizi belirliyoruz. Bunu tüm il ve ilçelerimize yaydık. İllerimiz için 30 özel, 12 genel kriter kullanıyoruz. Bu 12 genel kriter; 15-64 yaş grubu, 15-24 yaş grubu, 100 bin nüfusa düşen bekar oranı, ilin aldığı yurt içi göç yoğunluğu, yabancı turist sayısı, ilde ikamet eden göçmenler dahil yabancı nüfus sayısı, bina sayısı, 100 bin kişiye düşen hastane yatak sayısı, sanayi istihdam oranı, toplam işlenen tarım alanı azlığı, 100 bin kişiye düşen motorlu kara taşıt sayısı, 100 bin kişide lise altı öğrenim durumu. Bu kriterler özel kriterler ile harmanlanarak illerimiz için risk analizi çalışması yapılıyor. İlçelerimiz için de 26'sı özel, 6'sı genel olmak üzere toplam 32 kriter belirlendi. Bu genel 6 kriter de; 15-64 yaş grubu, 15-24 yaş grubu, 100 bin nüfusa düşen bekar oranı, bina sayısı, toplam işlenen tarım oranı azlığı ve 100 bin kişide lise altı öğrenim durumundan oluşmakta. Bu kriterler tamamen bilimsel." ‘Batı bölgelerimizde uyuşturucu suç potansiyeli, doğu bölgemize göre daha fazla’ Eren Öğ, yapılan analiz çalışmasıyla il ve ilçelerin risk durumunu belirlediklerini kaydederek, şöyle konuştu: "İl ve ilçelerimizi ne konuda, hangi kriterlerde daha riskli, hangi kriterlerde ortalamanın altında diye görüyoruz. Batı bölgelerimizde uyuşturucu suç potansiyeli, doğu bölgemize göre daha fazla. Riskli çıkan il ve ilçelerimizde özellikle eğitim, operasyonel ve önleyici faaliyetlerimizi arttırıyoruz. Merkez teşkilat olmak üzere, taşra teşkilatlarımız da dahil risk analizi yapan birimlerimiz mevcut, tüm veriler merkez teşkilat olarak bizde toplanıyor. İlçeler için risk analizi çalışmalarımızı raporlamaya 2021 yılında başladık. 2022 yılı ilçeler uyuşturucu risk raporunu da kısa bir süre önce tamamladık. Valilerimize, ilçe kaymakamlarımıza, il emniyet müdürlerimize ilettik. Şu anda il risk raporumuzun çalışmaları devam ediyor, onu da en kısa sürede tamamlayacağız. 2022 yılı ilçeler risk raporu veya 2021 yılı il risk raporuna baktığımız zaman batı bölgesindeki il ve ilçelerimiz uyuşturucu suç potansiyeli konusunda riskli gözüküyor. Bunun önemi oradaki önleyici, operasyonel ve eğitim faaliyetlerimizi daha çok arttırmak ve uyuşturucu mücadelesine ayrılan kaynak ve kapasitenin doğru yönetilmesini sağlamak."

1 yıl önce

"İktidar değişirse" sorusuna Selçuk Bayraktar'tan yanıt: “Ciddi akamete uğrama riski ve dünyadaki liderliğini kaybetme riski…”

Teknofest Yönetim Kurulu Başkanı Selçuk Bayraktar, HaberTürk TV canlı yayınında soruları yanıtladı "İktidar değişirse projelerde engellenme endişeniz var mı?" sorusuna yanıt veren Bayraktar, şunları söyledi: "Bu projelerle alakalı mevcut siyasi iktidarın da bir gevşemesi olacak olursa ciddi akamete uğrama riski ve dünyadaki liderliğini kaybetme riski bulunmak birlikte en ufak gevşeklik değişiklik ya da farklı ajandalarla yapılmış eylemlerin her biri bu projeleri yok etmeye yeter. Arka tarafta Akıncı var, içinde on binlerce parçadan oluşan birçok bilgisayar, on binlerce elektronik bileşen var. 20 senelik birikimimizi ortaya koyduk. Uçak milyonlarca satır yazılımla oluşan zincir. Bu bir mücadele. Mücadeleyi kıymetli kılan da bu gibi engellerdir. Diğer türlü olmuş olsa medeniyetimizin mevcut yarışlarda bu kadar geri olmazdı. Türkiye uzay çağında olurdu. Asıl mevzu teknolojiyi en ileri düzeyde üretemeyecek olursak bağımsız olmamız mümkün değil. Hemen komşularımıza bakalım. En yakın komşumuzda neden devlet nişanı veriliyor? Yapılan iş kritik ki bu kadar sahip çıkılıyor? Yıllarca biz terörle mücadele ettik. Bu SİHA'ları dışarıdan almış olsaydık, bu başarıla elde edilecek miydi?"

1 yıl önce

Kanadalı profesör Nissen: Türkiye'de sadece birkaç yer büyük deprem riski taşımıyor

Uzmanlık alanı sismoloji olan Nissen, "asrın felaketi" olarak nitelenen Kahramanmaraş merkezli depremlere ve etkilerine dair AA muhabirine değerlendirmelerde bulundu. Nissen, en büyük depremlerin okyanuslarda meydana geldiğine işaret ederek "Bu depremleri kıyı kesiminde yaşayanlar hisseder ve karadaki depremlere göre daha az sallantı oluşur" ifadesini kullandı. Türkiye'deki depremin karada meydana geldiğini vurgulayan Nissen, "Bu, (7,7 büyüklüğündeki deprem) şimdiye kadar kaydedilen en büyük depremlerden biriydi. Belki dünyada karada meydana gelen depremlerde ilk 5'e ya da 10'a girebilir. Bu (karada meydana gelmesi) da depremin büyüklüğüyle en çok zarara sebep olan unsurlardan biriydi" diye konuştu. Nissen, Kuzey Anadolu Fayı'nda 1939'da meydana gelen ve 30 binden fazla kişinin ölümüne sebep olan depremin ardından bu büyük depremin, Türkiye'nin en ölümcül depremi olabileceğini belirtti. Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda geçmişte meydana gelen depremlerin 6,8-7 civarında olduğunu anımsatarak "Aslında 6,8 büyüklüğü, ortaya çıkan enerji bakımından 7,8'lik depremden 30 kat daha küçük. 7,8 veya 6,8 büyüklüğündeki depremler arasında çok büyük bir fark var. Bu pek çok sismoloğun beklemediği büyük bir depremdi" dedi. Türkiye'nin 1000 yıllık zengin bir tarihi olduğunu ve 100 yıl geriye giden büyük deprem kayıtları bulunduğunu dile getiren Nissen, geçmişe gittikçe kayıtların güvenilirliğinin azaldığını ancak kimsenin de bu fay hattında 7,8'lik bir deprem beklemediğini söyledi. Nissen, Doğu Anadolu Fayı'nda 7'den büyük depremlerin 20. yüzyıl ve öncesinde meydana gelmiş olabileceğini, bu depremin tamamen beklenmedik olmasa da şaşırtıcı olduğunu ifade etti. Depremin gece ve kışın ortasında yaşanması yıkıcılığı artırdı Sismologlar arasında "depremler değil, binalar insanları öldürüyor" diye bir deyiş olduğuna değinen Nissen, "Binaların yapısı, depremin gece yaşanması ve kışın ortasında meydana gelmesi bu depremi yıkıcı hale getirdi. Bunlar nedeniyle hayatını kaybedenlerin ve yaralıların sayısı yüksek" dedi. Nissen, binaların bu kadar güçlü bir sarsıntıya dayanamadığını ancak sarsıntının süresinin de çok önemli olduğunu vurguladı. Deprem ve fay ne kadar büyük olursa kırılmanın ve hareketin de o kadar uzun olduğunu belirten Nissen, "Sarsıntının da uzun sürmesi etkiliydi. Neredeyse 1 dakika boyunca süren (ABD'deki ölçümlere göre) 7,8 büyüklüğündeki depremde insanlar çok güçlü sarsıntılar hissetti. Bir binanın şiddetli bir şekilde sallandığını hayal edin. Bu 10 saniye sürerse, (bina) ayakta kalabilir ancak bir dakika sürerse buna dayanabilecek güçte olmayan bir bina ayakta kalamaz" ifadelerini kullandı. Türkiye'de büyük ve aktif fayların bulunduğunu belirten Nissen, ülkede sadece birkaç yerin büyük deprem riski taşımadığına dikkati çekti. Nissen, binaların istisnai büyüklükteki bu depremin sarsıntısına dayanacak yüksek kalitede olmadığını vurguladı. Anadolu levhası, Arap ve Avrasya levhası arasında kaldı Nissen, Türkiye'nin çoğunun Anadolu levhası üzerinde olduğunu ve bu levhanın kuzey ve güneyinde olanlar nedeniyle batıya doğru hareket ettiğini belirtti. Bu hareketin de depremlere neden olduğunu aktaran Nissen, "Büyük bir deprem olduğunda kırılan fay hattının birkaç metre hareket etmesi beklenir. Hareket de depremin büyüklüğüne bağlı. 7,8 büyüklüğündeki bir depremde birkaç metre hareket beklenebilir. 6 büyüklüğündeki bir depremde bu yarım metre olabilir. Bu tamamen depremin büyüklüğüne göre değişir" dedi. Nissen, 7,8'lik depremin uzun süreli bir deprem olduğuna dikkati çekerek kırılan fayın uzunluğunun yaklaşık 300 kilometre olabileceğini söyledi. Ortalama hareketin de 3 metre civarında olabileceğine ve fay boyunca değişkenlik gösterebileceğine işaret eden Nissen, net sonuçların jeolog ve jeofizikçilerin uydu görüntüleriyle fay haritalarını hazırlamalarının ardından alınabileceğini ifade etti. Nissen, demir yolu ve kara yollarının zarara uğradığına dair fotoğraflar gördüğünü aktararak "Bu bölgelerde hareket 3 metre olabilir. Bu konumlara göre farklılıklar gösterebilir. Ancak bu beklenen bir durum" diye konuştu. Irak, Suudi Arabistan, Ürdün, Umman, Basra Körfezi ve İran'ın güney kısımlarını kapsayan Arap levhasının tektonik açıdan Anadolu levhasını sıkıştırdığına işaret eden Nissen, bu levhanın kuzeye hareket etmesiyle Rusya, Avrupa ve Çin'i de kapsayan Avrasya levhasına doğru yaklaştığını söyledi. Nissen, Arap ve Avrasya levhaları arasında ise Türkiye'nin yani Anadolu levhasının sıkıştığını belirterek "Bir bakıma (Anadolu levhası) batıya doğru sıkıştırıldı. Yani, Kuzey Anadolu Fayı ve Doğu Anadolu Fayı arasındaki her şey batıya doğru itildi. Bu hareket, her 100 yılda bir ya da 100 yıldan daha kısa sürede bunun gibi büyük depremlere sebep olabilir" dedi.

1 yıl önce

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca: Deprem bölgesinde bulaşıcı hastalık riskleri kontrol altında

Hatay Eğitim Araştırma Hastanesi çevresine kurulan sahra hastanesini ziyaret eden Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, önemli açıklamalarda bulundu. Deprem bölgelerinde salgın hastalığın ciddi sorunlar oluşturabileceğini söyleyen Koca, gerekli tedbirlerini alındığını belirtti. "Riskler kontrol altında" Bakan Fahrettin Koca, şunları söyledi: Suyun sağlıklı olması halk sağlığının başta gelen şartlardandır. Bakanlığımızca şebeke suyunun gittiği yerlerle birlikte bin 181 noktada klor ölçümü yapılmıştır. Afet bölgesinde olası bulaşıcı hastalıklarla ilgili riskler, erken uyarı sisteminin kurulmasıyla şu an kontrol altındadır. Sarılık, grip gibi hastalıklar günlük olarak takip edilmekte. 1483 kişide döküntülü hastalıklara, 61 bin 880 kişide grip benzeri hastalıklara rastlanmış ve tedavilerine başlanmıştır. Bu tehdit edici değildir, tedavilerine başlanmıştır. Tetanos hastalığına karşı gerekli aşı yapılmaktadır. Yüreklerdeki yıkımı bilmek mümkün değil, bu şehirlerin insanı bir travma yaşıyor. Bu şehirlerde insan ruhu hasar gördü. Bu acı günlerde yaşanan sevinçlerden de bahsetmek isterim. Afet bölgesinde 6 bin 447 bebek dünyaya geldi. Onlara hayırlı, uzun ömürler diliyorum. Gerekli sağlık hizmeti aksatılmaksızın verilmektedir.

1 2 3 4