29 Nisan Pazartesi 2024
2 yıl önce

Yılmaz Özdil: Rumlar öyle bir meze yapar ki Kıbrıs’ı veresin gelir

Sözcü yazarı Yılmaz Özdil, bugünkü köşe yazısında tartışmalara neden olacak ifadelere yer verdi. Türk milletini rakıyla özdeşleştiren Özdil, Rumları da öve öve bitiremedi. "Rakı birleştirici örgüttür" Rakının bölücü değil birleştirici bir örgüt olduğunu savunan Özdil, şu ifadeleri kullandı: "Örgüttür rakı! Peynir, kavun, rakı, PKR'dir. Ama bölücü değildir, birleştirici örgüttür. Türk'ü de içer, Kürt'ü de, Ermeni'si de, Yahudi'si de…Rumlar öyle meze yapar ki kardeşim, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir!"

2 yıl önce

Hazine Bakanlığı'ndan yeni ekonomi modeli ile ilgili açıklama: Tüm kurumlar destekleyecek selektif adımlar atacaktır

Hazine Ve Maliye Bakanlığı, üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçların etkin bir şekilde kullanılacağını açıkladı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, "Üretim odaklı ihracatı önceleyen Türkiye Ekonomi Modeli uygulanırken para ve maliye politikalarının eşgüdümü ile tüm araçlar etkin bir şekilde kullanılacaktır. Bu model ile üretimin ithalata olan bağımlılığı nedeniyle büyümenin yüksek gerçekleştiği dönemlerde yüksek cari açık verilmesi ve büyümenin düşük gerçekleştiği dönemlerde düşük cari açık verilmesi sarmalından çıkılacaktır" denildi. "TÜRKİYE EKONOMİ MODELİNİ DESTEKLEYECEK SELEKTİF ADIMLAR ATACAKTIR" Açıklama şöyle devam etti: "2002 yılından bu yana ülkemizde altyapı ve lojistik hizmetlerinde önemli ölçüde mesafe kat edilmesi, bunun da bölgeler arası ulaşım imkânlarını kolaylaştırarak yatırımcılara eşit fırsatlar sunması, bunlara ilaveten sahip olduğumuz nitelikli insan kaynağı katma değerli üretimin ve ihracatın kısa sürede artırılmasına katkı sağlayacaktır. Küresel olanak ve risklerin pazara yakın, maliyet avantajına sahip, dijital altyapısını geliştiren, nitelikli insan sermayesine sahip, katma değerli ve yeşil üretim yapabilen, cari dengesi ve borçluluk oranı sürdürülebilir olan ülkeleri ön plana çıkaracak olması bu modelin ülkemiz için hayati seviyede elzem olduğunu göstermektedir. Bu ekonomi patikasında katma değerli üretim ile ithal girdinin önlenebileceği sektörlere, küresel iklim değişikliğinin önemli oranda etkilediği tarıma, cari açığı azaltmada kritik rolü olan turizme ve istihdamın artırılmasına öncelik verilecektir. Bu çerçevede tüm kurumlar koordinasyon içinde şeffaf ve öngörülebilir bir şekilde Türkiye Ekonomi Modelini destekleyecek selektif adımlar atacaktır."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: " CHP'nin başındaki zatın bu eşkiyavari baskınlarla derdi, kamu kurumlarından bilgi almak değil, orada kaos ve kargaşa çıkarmak.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamaları şöyle: ASKON'u kurulduğu günden bu yana yakından izliyorum. Ülkemizin önde gelen sivil toplum kuruluşlarından ASKON'un üyelerini ayrı ayrı tebrik ediyorum. Orhan Aydın kardeşimizin başkanlığında yeniden oluşan yönetim kuruluna rabbimden muaffakiyetler niyaz ediyorum. Güzide derneğimiz Anadolu'nun bağrından çıkıp önce bölgesinde sonra Türkiye'de ve nihayet dünya çapında büyük işlere imza atan iş insanlarımızı temsil etmektedir. Hakkı ve hakkaniyeti gözeterek büyütülen ASKON son dönemde de ilkeli tavrı ile farkını ortaya koymuştur.  Konumu, bereketi, potansiyeli, ekonomik ve sosyal iklimi ile her dönem insanlığın gözdesi olan Anadolu ASKON gibi sivil yapılar vasıtasıyla bu vasıflarını geleceğe taşımaktadır. Bunun için Anadolu Aslanları kavramını önemli görüyorum. Kuruluşundan itibaren derneğimizin yönetiminde hizmet eden, yürütülen çalışmalara katkı sağlayan herkese şükranlarımızı sunuyorum. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da her hayırlı faaliyetinizde, gayretinizde sizlerin yanında olmayı sürdüreceğim. Türkiye olarak sarsıntının acı sonuçlarından kendimizi korumakla ve dünya 5'ten büyüktür diyerek çarpıklıklara itirazımızı dile getirmekle kalmadık, yeni küresel yönetim ve ekonomi sisteminde hak ettiğimiz yeri almak için de harekete geçtik. Artık tüm gücümüzü ve imkanlarımızı istihdam ve istikrar odaklı yeni ekonomimizi yerleştirmeye ve geliştirmeye tezkif ediyoruz. Üretim ve ihracat tarafında işler yolunda gidiyor. Bu süreçte önümüze sıkıntılar da çıkıyor. Son dönemde yaşadığımız önemli sorunlardan biri döviz kurundaki dengesiz dalgalanma ve fiyatlardaki fahiş artıştır. Bu iki sorundan döviz kurundaki dalgalanmayı kontrol altına aldık. Yılbaşından itibaren kurun bu hafta başındaki gibi makul seviyede istikrar kazanacağını değerlendiriyoruz. Amacımız hem iş insanlarımızı hem vatandaşlarımızı, 1 ay, 6 ay, 3 yıl sonrasını görebilecekleri yatırım ve tasarruf kararlarını verebilecekleri güven ve istikrar iklimine kavuşturmaktır. Bir defa şu ikiliyi unutmayacağız. Güven ve istikrar. Kuruluşumuzdan itibaren ekonomik anlayışımızı bu iki kavramın üzerine yerleştirdik. Kur üzerinden ülkenin ve milletin felaketi pahasına haksız kazanç sağlama niyetinde olanlar bunun bedelini ödemek mecburiyetinde kaldı. Yaşanan kayıplardan dolayı üzüntülüyüz. Ülkemiz ve milletimizin selameti için doğru olanı yapmak da boynumuzun borcudur. Faizlerin düşük, kurun istikrarlı ve yatırımların arttığı bir ortam inşa ediyoruz. Vatandaşlarımızdan açıkladığımız pakete uygun şekilde tasarruflarını kendi paramızda tutmalarını, tüm işlerini kendi paramızla yürütmelerini istiyorum ve tavsiye ediyorum. Türk Lirası bizim paramız, biz onunla hareket edeceğiz. Biz yok şu dövizmiş, bu dövizmiş bunlarla değil. Bir de hep söylüyorum, yine söyleyeceğim. Faiz aşağı faiz yukarı. Arkadaşlar artık lütfen bu işi kitabımızından bir defa çıkaralım. Faiz zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar. Bunu bilecek, buna inanacak bununla yolumuza devam edeceğiz.  Yılbaşından itibaren hem firmalarımızın, hem vatandaşlarımızın kendi paramıza dönüşü daha da hızlandıracaklarının işaretlerini görüyoruz. Alışverişi döviz üzerinden olmayan firmalarımıza da kendi paramız dışında finans aracı kullanmamalarını tavsiye ediyorum. Paketi açıkladığımızdan itibaren mevduatta dövizden kendi paramıza ciddi dönüş başlamıştır. Tüm imkanlarımızı yeni ekonomi modelini yerleştirmeye harcayacağız. Şimdi de son dönemde yaşadığımız gibi döviz kurunda yurt içi talepte kaynaklanan ani, sert, rasyonel temeli olmayan iniş çıkışlar yaşanmasını engelleyecek tedbirleri aldık, alıyoruz. Bütün bunları serbest piyasa ekonomisi kurallarından sapmadan küresel ekonomik sistemdeki güçlü bağlarına zarar vermeden yapıyoruz. Altını tercih eden vatandaşlarımızı ellerindeki bu değeri finans sistemimize dahil etmeye çağırıyoruz. Yastık altındaki 5 bin ton altının ne kadarını ekonomimize kazandırabilirsek gücümüz o derece artacaktır. Döviz kurunu yatay seyre geçirme ve altını sisteme kazandırma sistemini ne kadar hızlı yürütürsek enflasyonu ve fahiş fiyat artışlarını kontrol altına alma mücadelemiz de elimiz o derece güçlü olur. Bizim de değerler silsilemiz var dimi? Bu silsileye inanıyorsak biz batının kapitalist mantığıyla biz hareket edemeyiz. İsrail'e bir bakın. İsrail'i değerlendirin. Acaba İsrail kendi içinde faiz enflasyon ilişkisini nasıl değerlendiriyor. ABD'ye bakın. Faiz nerede enflasyon nerede? Almanya, Fransa... Faiz nerede enflasyon nerede? Kendi ülkemizde en yakın çevremizde bile bazı dostlar, arkadaşlar faizle hareket etmenin gerekli olduğunu savunacak duruma geliyorlar. Bu can bu tende oldukça iddia ile söylüyorum: Faiz sebeptir enflasyon neticedir. Hamdolsun bütçe tarafında herhangi bir sıkıntımız yok. Öngörülenden daha iyi gerçekleşmelerle yılı kapatıyoruz. İnşallah çok yakında bunu da göreceğiz. Kurdaki dalgalanmanın cazibesine kapılanlar nasıl bunun acı faturasıyla yüzleştiyse aşırı fiyata tevessül edenlerin durumu da farklı olmayacaktır. Yaptığımız son düzenleme ile kendi paramızın getirisini dövizdeki muhtemel kazançla eşleştirerek sıcak para hareketleri üzerinden yürütülen manipülasyonların önüne geçmiş oluyoruz. Kararlılıkla ilerlemekten, siyasi sabotajlarla, terör örgütleriyle, ambargolarla vazgeçilemeyenler, Döviz Kuru üzerinden bize silah göstermeye kalktılar. Ama başaramayacaklar. Bizim silahımız onlardan daha güçlü. Bizim silahımız Nas. Unutulmamalıdır. Dün vesayetle, terör örgütleriyle, darbecilerle yaptığımız mücadele mesele nasıl Tayyip Erdoğan şu parti bu parti meselesi değil, ülkenin bekası meselesiyse aynı mücadeleyi veriyoruz.  Bugün de ülkemizi dünyanın en büyük 10 ekonomisinden bir haline getirme mücadelemizi başarıyla sonuçlandıracağımızdan hiç endişeniz olmasın. Bunun nimetlerinden hep birlikte yararlanacağız. Hiçbir ayrım yapmaksızın her vatandaşımıza diyoruz ki, kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için gelin büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin ekonomi ayağında yürüttüğümüz tarihi mücadeleye destek olun. Kendi paramıza sahip çıkarak destek olun. Sinsi şekilde yayılan yanlış, art niyetli haberlere itibar etmeyerek destek olun. İşinize, gücünüze, ekmeğinize sıkı sıkıya sarılarak destek olun. Sanayiciyseniz makinelerinizi daha çok çalıştırarak destek olun. İhracat yapıyorsanız mevcut pazarları geliştirerek yeni pazarlar bularak destek olun. Turizmciyseniz önümüzdeki sezona iyi hazırlanarak destek olun. Ticaret erbabıysanız aldığınız sattığını ürünlerin fiyat dengesini yüksek kazanç hırsıyla değil kendinizin ve ülkenin uzun vadeli çıkarlarını gözetip belirleyerek destek olun. Biz milletçe bir olduğumuzda, iri olduğumuzda, diri olduğumuzda, kardeş olduğumuzda hep birlikte Türkiye olduğumuzda üstesinden geleceğimiz hiçbir mücadele ve engel yok.  (Kılıçdaroğlu) Kamu görevlilerini tehdit etmeyi, kamu kurumlarını basmayı, bir çeşit siyasi eşkıyalık yapmayı iyice alışkanlık haline getirdi. Önce Merkez Bankasından randevu istedi, randevu verildi. Kendisi brife edildi. Çıktı, yalan yanlış birçok şeyleri anlattı. Dürüst değil, kalibresi bozuk, cins, cibilliyet bozuk. TÜİK'ten randevu istedi, vermedi. Ne dedi? Siz imtihanı kaybettiniz. Niye? Merkez Bankası'na gittiniz, orada içeride başka dışarıda başka hareket ettiniz. TÜİK sır kurumdır, burada da aynı şekilde hareket edersiniz. Talebinizi iletin, biz size cevap veririz dediler. Geldiler TÜİK önünde gösteri yaptılar.  Helalleşme ve benzeri söylemlerle kendini demokrat göstermeye çalışırsa çalışsın, başında bulunduğu partinin genlerindeki faşistlik bir noktada böyle hortluyor. Kamu kurumlarına emrivaki ile gittiği için kapıda kalıyor. Bunun son örneğini MEB'de yaşadık. Aynı şekilde Meclis açıldıktan sonra da eğitimi görüşmek üzere komisyon üyeleri davet edilmiştir. Sadece CHP'li milletvekilleri iştirak etmedi. Bakanımız sık sık Meclis'e gidiyor. CHP'nin amacının MEB'e gidip, bakanla, bakanlık bürokrasisiyle görüşmek olmadığını göstermeye sadece bu örnekler bile yeterlidir. Bu eşkıyavari baskınlarla derdi bilgi almak değil, kaos ve karmaşa çıkarmaktır.  Devletin kurumlarına gidebilmek dürüstlük gerektirir, sende bu dürüstlük yok, sen adam değilsin. Merkez Bankası bağımsız değil diyor, Merkez Bankası seni kabul etti, sen bağımsız değilsin, senin ipinin kimlerin elinde olduğunu merak ediyorum. Halbuki genel başkanlık ve milletvekilliği sıfatını bir kenara bıraktım, herhangi bir vatandaş olarak istedikleri kuruma istedikleri zaman gidip diledikleri bilgiyi alma hakkına sahip olduklarını çok iyi biliyorlar. Ama dert başka olunca ortaya böyle can sıkıcı görüntüler çıkıyor. Kandil'i bombalayacakmış iktidara geldiğinde. Sen iktidara mı geleceksin? Kandil'dekilerle dirsek dirseğe, Ankara'dan İstanbul'a onlarla yürüyen sen değil misin? Onlar sana övgü yağdırdıkça zevkten 4 köşe oluyorsun. Kandil'dekiler sana övgü yağdırdıkça zevkten dört köşe oluyorsun. Sana nasıl güvenecekler ya. Mümkün mü? Eh şimdi de ittifakınız kurdunuz, bakalım bu ittifakla nereye kadar gideceksiniz?   

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Elektrik faturalarının iki-üç kat arttığı yönündeki şikayetler üzerine ilgili kurumlarımıza elektrik tarifelerinin yeniden düzenlenmesi talimatını verdik."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'DAN KABİNE REVİZYONU YORUMU Sözlerimin hemen başında Kabinemize yeniden katılan Adalet Bakanımız Bekir Bozdağ'a tekrar hoşgeldiniz diyorum. Bakanlık vazifesinden affını isteyen Abdulhamit kardeşimize sukünetle yürüttüğü hizmetler için aynı şekilde teşekkür ediyorum. Bilindiği gibi Cumhurbaşkanlığı Hükümet sisteminde Kabine üyeleri Cumhurbaşkanı tarafından belirleniyor. Değişen şartlara göre Kabine'de revizyona gitmemiz doğal bir durum. Bundan sonra da gerektiğinde yeni değişiklikler yapabiliriz. Milletimizin ülkeyi yönetme sorumluluğu verdiği 2002 Kasım'ından bu yana hayata geçirdiğimiz eser ve hizmetlere de katkısı olan herkese teşekkür ediyorum.  "HER ŞEYE RAĞMEN VERİMLİ BİR KIŞ MEVSİMİ GEÇİRİYORUZ" Bir de ülkenin gelişmesi kalkınması için tuğla üstüne tuğla koymadıkları halde ekmeklerini yediklerini, havasını soludukları vatanlarına layık olamayanlar da var. Ülkemizin 2 asırlık demokrasi ve kalkınma mücadelesinin son 20 yılında bize bu imkanını veren Rabbim'e binlerce hamd olsun. Türkiye son yılların en bereketli ve onunla birlikte zahmetli kışını geçiriyor. Son haftalarda yağan karla bu yıl için rahat bir nefes aldık. Kar yağışının bastırdığı ilk günlerde şehiriçi ulaşıma çeşitli sıkıntılar yaşandı. Her şeye rağmen genel olarak verimli bir kış mevsimi geçirdiğimizi söyleyebiliriz. Kar yağışıyla birlikte barajların dolmasını olumlu bir gelişme olarak görüyoruz. ERDOĞAN DUYURDU: ELEKTRİK FATURALARINA DÜZENLEME İran'la aramızdaki doğalgaz hattının karşı tarafta yaşanan arıza sebebiyle doğalgaz arızasında azalma ortaya çıkmıştı. Arızanın giderilmesi çalışmasının önümüzdeki aylara bırakılmasını karar aldık. Ve böylece doğalgaz akışını tekrar başlattık. Tuz Gölü ve yeraltı doğalgaz tesislerini devreye soktuk. Salgın döneminde dünyada kömür fiyatları 5 kat, doğalgaz fiyatları 10 kat artarken biz bunu vatandaşlarımıza yansıtmamak için gayret gösterdik. Yılbaşı itibarıyla tarifelerde zorunlu düzenlemeye gitmekte kaldık. Vatandaşlarımızın 2-3 kat faturalarının arttığı yönündeki şikayetleri sonrası elektik kurumlarımıza tarifelerin düzenlemeye gitmesi talimatını verdik. Elektrik faturalarında aylık tüketimi, 150 kilovattan 210 kilovata çıkarıyoruz.  Büyümenin sürdürülerek telafisi zor kayıpların önlenmesi. Ve tüm diğer bakımlardan en başarılı yönetmiş ülkelerin başında geliyor. Gelişmiş diye tabir edilen ülkelerin çoğu bu zorlu süreçte sınıfta kalmıştır. Herkesin içine kapandığı, şalter indirdiği bir dönemde biz tarihimizin en büyük üretim ve ihracat atağını gerçekleştirdik. Milli birlik ve beraberliğimizi korumada, terörle mücadelede bölgesel ve küresel meselede ön alıcı olmada gösterdiğimiz başarıyı salgın sürecinde bir üst aşamaya çıkardık. Türkiye artık belirleyici ülkeler arasına girmiştir. Artık geleceğe daha bir güvenle, umutla, azimle bakıyoruz. 3 YENİ DESTEK PAKETİ MÜJDESİ Kredi garanti fonu kefaletiyle kullandırılacak 3 destek paketi. 3 yeni paketle firmalarımıza 60 milyar liralık kefalet limiti açıyoruz. İhracat destek paketi ise döviz kazancı faaliyeti yürüten KOBİ'lerimize hitap etmektedir. Bu kapsamda alınacak kredilerin amacına uygun kullanılmasını temin etmek için bankaların gereken dikkati göstereceğine inanıyoruz. Dezavantajlı çocuklar için destek paketini devreye alıyoruz. Tüm bu felaketlerde hem arama kurtarma hem yeniden inşaa faaliyetleriyle sonuç alıcı afet yönetimiyle vatandaşlarımızın mağduriyetini kısa sürede giderdik. Engellilerimize yönelik memur atamasını 8 Şubat'ta yapacağız. GİRESUN VE TRABZON'DAKİ AÇILIŞ TÖRENLERİ Eser ve hizmet siyasetimizin meyvelerini toplamak olarak kabul ettiğimiz bu açılış törenlerinin aynı zamanda şehirlerimizin nereden nereye geldiğine de vesile oluyor. Hafta sonlarını şehirlerimizde vatandaşlarımızla kucaklaşarak hasret geçirmekte kararlıyız. Biz asla ülkesinden bir Haber, milletinden kopuk salon siyasetçilerinden olmadık, olmayacağız. İnşallah bu hafta sonu Zonguldak'ta olacağız. Kadınıyla ve erkeğiyle, genciyle yaşlısıyla her kesimden insanımızla aramıza kimseyi sokmadık, sokmayacağız. ORMAN YANGINLARIYLA MÜCADELE
"YANGIN SÖNDERME UÇAKLARININ SAYISINI 20'YE ÇIKARIYORUZ" Diğer yandan havaların ısınmasını beklemeden, orman yangınlarıyla mücadelemizi güçlendirecek adımlarımızı atıyoruz. İHA'ları 8'e, yangın söndürme uçaklarımızın sayısını 20'ye, helikopter sayımızı 50'ye çıkarıyoruz. Türkiye'nin girdiği kalkınma ve büyüme sürecinde elbette sıkıntılarla karşılaşıyoruz. Ülkemizin önüne kurulan tuzakları aşarken, maruz kaldığımız saldırıları savuştururken yaşadığımız sıkıntılar da var. Bize düşen buna rağmen hedeflerimize doğru ilerlemeye devam etmek, buna rağmen başarmaktır. "OYUNLARI BOZDUK" Sadece günü kurtarma peşinde koşsaydık bu kadar hücuma maruz almazdık. Türkiye 84 milyon vatandaşıyla , sanayiden savunmaya her alanda kendine güveniyorsa bunu birilerinin ihsanına değil kendi emeğimize ve gayretimize borçluyuz. Bugüne gelirken nelerle karşılaşmadık, neler yaşamadık ki. Milletimizi sosyal kaos çıkarmak niyetiyle birbirine düşürmek istediler. Devletimize PKK'dan FETÖ ve DEAŞ'a kadar ne kadar terör örgütü varsa üzerimize salarak diz çöktürmeye çalıştılar. Hamd olsun bu oyunların hepsini de bozduk. Serbest piyasa kurallarıyla, ahlakla vicdanla ilgisi olmayan her saldırıya gereken tüm tedbirleri alarak bertaraf ettik. Bu arada ortaya çıkan yüksek enflasyondan milletimizi koruyacak adımları da birer birer atıyoruz. Asgari ücretten, memur maaşına kadar yaptığımız artışlar bu adımlardan biridir. Her yeni ayın bir öncekinden daha iyi olduğunu göreceğimiz bir döneme girdik. Bu süreçte vatandaşımızın her şikayetine kulağımız da gönlümüz de açık olacak. 20 yıldır bu ülkenin ve milletin asırlık meselelerini nasıl biz çözdüysek bugünkü sıkıntıların üstesinden de yine biz geleceğiz. Milletimize verdiğimiz her sözü tuttuğumuz gibi, büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa ederken hayat pahalılığını indirme sözümüzü de yerine getireceğiz. Her şeyin anahtarı bu ahittir. Kendimizin ve evlatlarımızın geleceği için bu hususa her şeyden fazla hassasiyet göstermemiz şarttır. Son dönemde kimileri siyasi hassasiyeti kaşıyarak, kimileri ekonomik sorunların sonuçlarını çarpıtarak Türkiye'nin bu büyük gücüne saldırıyorlar. Bugüne kadar başaramadılar, bundan sonra da başaramayacaklar.

2 yıl önce

Rumlarda Osmanlı tapusu paniği! Anastasiadis'i korku sardı

KKTC'de mahkeme olarak görev yapan Taşınmaz Mal Komisyonu, 46 yıl kapalı kaldıktan sonra iki yıl önce ziyarete açılan turistik Maraş kentiyle ilgili tarihi bir karar aldı. Buna göre; KKTC aleyhine bir Rum'un açtığı mülk davasında, söz konusu taşınmazın Osmanlı döneminden Abdullah Paşa Vakfı'na ait olduğunu orijinal tapuyla belgeleyen Vakıflar İdaresi davaya müdahil oldu. İçinde iki yabancı üyenin de bulunduğu mahkeme, bugüne kadar yalnızca 1974'teki tapu kayıtlarını, yani Rumların bireysel tapularını geçerli sayıyordu. Osmanlı dönemindeki tapulara ilişkin olarak ise itirazlar dile getiriliyordu. ZAMAN AŞIMI TARTIŞMASI Komisyon geçen hafta, Vakıflar İdaresi'nin söz konusu davaya müdahil olma talebini değerlendirdi. Rum tarafının avukatı, 1940'lı yıllarda bireysel mülk tapusu yapılan taşınmaz ile ilgili Vakıflar Hukuku'na (Ahkam-ül Evkaf) göre itiraz süresinin 36 yıl olduğunu, ancak bu süre üzerinden 80 yıl geçtiğini ve itirazın zaman aşımına uğradığını savundu. Vakıflar İdaresi avukatları ise orijinal tapuların 1990 yılında bir apartmanın bodrum katında bulunduğunu ve itirazla ilgili zaman aşımı süresinin bu tarihten başlaması gerektiğini bildirdi. Böylece Komisyon, tarihinde ilk kez, ihtilaflı bir mülk davasında Vakıflar İdaresi'nin davaya dahil olmasına karar verdi. Vakıflar bugüne kadar ancak davacı kabul ederse davalara müdahil olabiliyordu. 'YAĞMALADILAR' Vakıflar İdaresi Genel Müdürü İbrahim Benter, yaptığı açıklamada davanın devam ettiğini ve alınan kararın hukuk mücadelelerinde önemli bir adım olduğunu belirterek şöyle dedi: "46 yıl kapalı tutulan Maraş kenti 4637 dönümden oluşuyor. Bu alanın tümü Osmanlı döneminden 3 vakfa tapulu. Rumlar 1944'te İngilizlerin mal dönüşüm yasalarını da kullanarak, devredilmesi hukuken mümkün olmayan vakıf mülklerini hileli yöntemlerle bireysel mülk haline getirdi. Maraş'ın tümü Osmanlı mülküdür. Göreve geldiğim günden bu yana mücadele ediyorum, ecdadımızın mirası, yetim mallarını kimseye yedirmeyeceğiz. Kim vakıf malına zarar verirse, Kanuni Sultan Süleyman'ın vakıf bedduası üzerlerine olsun." 'TÜRKLERİN TUZAĞI' Rum yönetimi lideri Nikos Anastasiadis ise komisyonun kararına sert tepki gösterdi. Rum halkına Taşınmaz Mal Komisyonu'na başvurmama çağrısı yapan Anastasiadis, "Türklerin tuzağı bu. Osmanlı tapularıyla Maraş'ın tümünü almak istiyorlar" dedi. Rum lider, geçen yıl gündeme getirdiği, "Maraş'ı BM üzerinden bize verin, Ercan Havaalanı'nın BM denetiminde uluslararası trafiğe açılmasına izin verelim" teklifini de tekrarladı. Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ise, "Maraş'ın iadesini istiyor, ne münasebet, mümkün değil" karşılığını verdi. İNGİLİZ ÜSSÜNDEKİ MÜLKLERİN DURUMU İbrahim Benter, Kıbrıs'ta İngiltere'nin deniz ve hava üslerinin bulunduğu iki egemen bölgesi olduğuna dikkat çekerek, "İngiltere Ağrotur hava üssündeki arazilerinin önemli bölümünü askeri bölge statüsünden çıkardı. Bu alan İngiliz toprağı kabul ediliyor ancak 1960'taki anlaşmalara göre, vakıf arazilerini bize devretmek zorundalar. İngiliz üsleri komutanı Tümgeneral Robert John Thomson, 2400 dönüm vakıf arazisini Rumlara devretmeyeceği yönünde yazılı taahhütte bulundu. Ancak imar konusunda Rum belediyelerine devretti. Şimdi İngilizleri de dava edeceğiz" dedi. 30 BİN KURUŞA SATIN ALMIŞ MARAŞ'ta Abdullah Paşa Vakfı'na ait 2743 dönüm arazi, günümüzde 5 yıldızlı otellerin bulunduğu sahil şeridinin tümünü kapsıyor. Sadrazam Abdullah Paşa, Kıbrıs Valisi olduğu dönemde hak sahiplerine 30 bin kuruş ödeyerek mülkleri satın almış ve vakfetmiş. TAŞINMAZ MAL KOMİSYONU NEDİR? Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) yönlendirmesiyle 2005'te kurulan 'mahkeme niteliğindeki' Taşınmaz Mal Komisyonu, Rumların özellikle 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'ndan sonraki bireysel mülk davalarına bakıyor. Komisyon, KKTC'deki mülk davalarına tazminat, iade ve takas yöntemleriyle çözüm buluyor. Maraş kentiyle ilgili 400'e yakın başvuruya ise iki yıl öncesine kadar 'askeri bölge' olması nedeniyle bakılamıyordu.

1 yıl önce

Bakan Karaismailoğlu'ndan Atatürk Havalimanı açıklaması: Doğu-Batı pisti acil durumlar için açık kalacak

Almanya'da düzenlenecek Uluslararası Ulaşım Fuarı'na katılmak üzere Berlin'e giden Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Adil Karaismailoğlu, İstanbul Havalimanı VIP Salonu'nda gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Bakan Karaismailoğlu, Atatürk Havalimanı'nda yapımına başlanılan millet bahçesi ve havalimanı metro çalışmaları hakkında açıklamalarda bulundu. "ATATÜRK HAVALİMANI İHTİYACI KARŞILAMAYAN BİR HAVALİMANI OLDU" Atatürk Havalimanı ile ilgili sorulan soru üzerine Bakan Adil Karaismailoğlu, "Ülkemizde son 20 yıldır olan bütün çalışmalarda sadece ulaşım sektörü için 172 milyar dolarlık yatırım yaptık. Bunun sonucunda vatandaşımızın hayatı kolaylaştı. Hayatına konfor geldi. Bunlar hep güçlü alt yapı sayesinde oldu. Atatürk Havalimanı yılların havalimanı. Tamamen yerleşim yerinin ortasında kalmış, kapasitesi dolmuş ve ihtiyacı karşılamayan bir havalimanı oldu. Tabi ki burada bir değişim ve yeni yatırım yapmak gerekiyordu. Bu eleştiriyi yapanlara Sabiha Gökçen Havalimanı'nı niye yaptınız, buraya uçak mı inecek diyen kişiler değil mi ?" dedi. "DOĞU-BATI PİSTİ ACİL DURUMLAR İÇİN AÇIK KALACAK" Karaismailoğlu, " İstanbul Havalimanı dünyanın en iyi havalimanları arasında yer alıyor. Sabiha Gökçen ise ilk 5 havalimanı arasında yer alıyor. Bunların hepsi hem Türkiye'ye hem de Dünya'ya hizmet veriyor. Siz şehir içinde kalmış, kapasitesini doldurmuş havalimanına alternatif bir havalimanı yaptınız. Bu kadar kaliteli bir havalimanı yaptınız ve de devletin kasasından bir kuruş çıkmadan. 10 milyar Euro'luk bir yatırımla bunu hayata kazandırdınız. Devletin kasasından bundan sonra bir kuruş çıkmayacak. Atatürk Havalimanı'nın kapasitesi dolmuş, her gün binin üzerinde uçak iniyor. O uçakların egzoz emisyonu yerleşim yerlerinde buluyordu. Atatürk Havalimanı kapatıldıktan sonra E-5 yükü yüzde 30 azaldı. Atatürk Havalimanı'nın tamamen kapatmıyorsunuz. Burada Doğu-Batı açık kalacak ve acil durumlar için kullanılacak" diye ifade etti. "O PİST İSTANBUL HAVALİMANI'NDAKİ UÇUŞLARI RİSKE EDİYORDU" Atatürk Havalimanı'nda yapımına başlanılan millet bahçesi projesi ile ilgili konuşan Karaismailoğlu, "Havalimanındaki Kuzey-Güney pistine hem oradaki acil durum hastanesi yapıldı hem de İstanbul Havalimanı'ndaki uçuşları da riske ediyordu. Bu pist kapatılarak İstanbul'un hizmetine sunulacak devasa bir millet bahçesi olarak dünyaya örnek bir proje olacak. Bununla gurur duymaları lazım eğer şehri seviyorlarsa vatandaş için çalışmaya gayret ediyorlarsa bunun zaten önünü açmaları lazım. Bakıyorsunuz bir yanda bir tane İETT otobüsün işletemeyen bir zihniyet gelip şehre yapılacak bir yeşil alana karşı çıkması yaptıkları saçmalıktan ya da muhalefet ettikleri zannettiklerinden başka bir şey değil" diye konuştu. "YAPILAN İŞLERE AKLI ERMEYENLERİN YORUMU BİZİ GÜLDÜRÜYOR" Geçtiğimiz günlerde açılışı gerçekleştirilen Rize-Artvin Havalimanı'nı ile ilgili açıklamalarda bulunan Adil Karaismailoğu, "Özellikle son 20 yıldır bütün sektörlerde olan büyük atılımlar artarak devam ediyor. Havayolu sektöründe de muazzam atılımlar oldu. 30 milyon yıllık yolcu sayımızı 210 milyona çıkarmıştık havalimanı sayımızı 58'e çıkardık. Özellikle Rize-Artvin havalimanı dünyadaki sayılı havalimanlarından biri oldu. Karadeniz'in coğrafi yapısındaki sıkıntılardan dolayı böyle düz alanlar ve havalimanı yapılacak alanlar mümkün değildi. En zorunu tercih ederek. Sadece Uzak doğuda bazı havalimanlarına benzeri olarak Rize-Artvin Havalimanı'nı tam denizi doldurarak 3 milyon metrekarelik bir alanda hakikaten Türkiyemize yakışır bir havalimanı tesis ettik. 3 milyon metrekarelik ve 3 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı oldu. İnşallah bundan sonra Rize'ye Artvin'e Doğu Karadeniz'e ülkemize hatta Gürcistan'a ve bütün Karadeniz'e komşu olan ülkelere hizmet edecek. Bu yapılan işlere aklı ermeyen bazı kişiler bu havalimanının 3 milyon yolcu garantili olduğunu söylemeye çalışmaları bizi hem güldürüyor hem üzüyor. Çünkü vatanına milletine yapılan hizmetin sürekli tersten algılanmaya çalışıp onun aleyhine gündem üretmeye çalışanları acıklı ve üzülerek izliyoruz onlara cevaplarımız devam edecek " diye konuştu. ARAÇ SAYISI 25 MİLYON OLDU Ulaştırma Bakanlığının yatırımları ile ilgili soru üzerine Karaismailoğlu, "Bakın biz bu zamana kadar 172 milyar Dolarlık yatırım yaptık. Bundan sonra 2053'e kadar da 198 milyar Dolarlık yatırım yapacağız. Burada 210 milyona çıkmış yolcu sayısı 2035'te 270 milyona çıkacak. 2053'te de havayolunda 344 milyon yolcuya çıkacak. Aynı şekilde demiryolunda da bugün 19,5 milyon yolcuyu hızlı trenlerle taşıyoruz. Yarın 2053'e geldiğimizde 370 milyona çıkacak. Hareketlilik artacak. Nüfus artacak. Biz önümüzde çıkacak sorunları bugünden planlayıp çözüm üretiyoruz. 20 yıl önce Türkiye'de 8 milyon araç vardı şu an 25 milyon araç var. Biz bu yatırımları yapmasaydık 25 bin 650 km bölünmüş yolumuzu çıkarmasaydık 25 milyon aracın hareketini nasıl sağlayacaktık" şeklinde konuştu. "YATIRIMLAR SAYESİNDE KAZALAR YÜZDE 80 AZALDI " Bakan Karaismaioğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "İktidarlar niçin vardır, vatandaşımızın hayatını kolaylaştırmak için. Bakıyorsunuz trafik kazalarının yüzde 80'i azalması bu yatırımlar sayesinde oldu. Tam 12 bin vatandaşımızın canını kurtardık. Bakın bu eleştirdikleri Osmangazi Köprüsü'nü bayram boyunca 290 bin araç kullanırken bir günde 69 bin araç kullandı. Hadi bu köprü olmadığını düşünün 60 bin araç Eskihisar-Topçular arasındaki feribottan bu kadar araç nasıl geçecekti. 20 saate varan beklemeler olacaktı. Eski bayramları bir hatırlasınlar eski haberlere bir baksınlar bayram yoğunluğu ve trafik kazalarından başka haber yoktu. Bu bayramda bu haberleri hiç gördünüz mü? Bunlar hepsi vatandaşımıza konfor olarak zaman olarak ve akaryakıt tasarrufu olarak geri döndü. Yaptığımız işler çok kıymetlidir vatanımız için milletimiz için büyük Türkiye'nin geleceği içindir bu yatırımlar." KAĞITHANE AĞUSTOS'DA HALKALI İSE ÖNÜMÜDEKİ YIL HİZMETE GİRİYOR Havalimanı-Kağıthane metrosunun Ağustos ayında hizmete sunulacağını hatırlatan Bakan Adil Karaismailoğlu konuşmasını şöyle tamamladı: "Bütün imalatlar bitti, sinyal ve sertifikasyon test süreçleri devam ediyor. En geç ağustos ayında Kağıthane-İstanbul Havalimanı metro hattımızı hizmete açıyoruz. Halkalı-Havalimanı hattımızda da önümüzdeki yıl bu vakitlerde açmak için de hummalı bir çalışma var. Oradaki tünel kazıları tamamen bitti. Bundan sonra beton kaplamalarına ardından ray montajlarına devam edeceğiz. Bir yıl içerisinde Halkalı tarafını da bitirdiğimizde Gayrettepe'den Halkalı'ya kadar 70 kilometre devasa bir metro ağını İstanbul'la buluşturacağız. Bu metro hattı sadece havalimanı metrosu değil, Başakşehir'de Arnavutköy'de oturan bir vatandaşımızın Kağıthane'ye Beşiktaş'a kadar metro ile ulaşımı demektir. 6 ilçeyi birbirine bağlayacak çok önemli bir hattır. Hükümetimiz bütçesinden çok ciddi paralar harcayarak bu metroları İstanbul'unun hizmetine sunmak için hummalı bir çalışma içerisinde. Ne gerekiyorsa hükümetimiz üstüne vazife olan şeyleri çok hızlı şekilde yapmaya devam ediyor. İnşallah İstanbul'u yönettiğini zanneden kişilerin de üstüne vazife olan işlerle uğraşarak İstanbulluların hayatını kolaylaştırma yönünde de faaliyetlerde bulunurlarsa hem bizler hem İstanbullular sevinir."

1 yıl önce

Sadr yanlılarının eylemleri nedeniyle Irak Meclisi'nde oturumlar askıya alındı

Irak Meclis Başkanı Muhammed el-Halbusi, başkent Bağdat'ta Sadr Hareketi lideri Mukteda es-Sadr yanlılarının meclisteki eylemleri nedeniyle Irak Meclisi'ndeki oturumların ikinci bir karara kadar askıya alındığı duyurdu. Halbusi, Irak resmi ajansı INA'da yer alan yazılı açıklamasında, ülkenin zor ve hassas zamanlardan geçtiğini belirterek, görüşler arası hatta siyasi kesimler arası anlaşmazlıkların demokratik temelli gelişmiş ülkelerde normal bir durum olduğunu aktardı. Anlaşmazlıklar ne boyutta olursa olsun çözümün diyalog olduğunu vurgulayan Halbusi, tüm siyasi kesimlere devletin çıkarlarının üstün tutulması gerektiği çağrısında bulundu. Bu kapsamda halkın güvenliği, ulusal sorumluluklar ve anayasal haklara dayanarak ikinci bir karara kadar meclis oturumlarının askıya alındığını bildiren Halbusi, göstericilere barışçıl eylem ve devlet malını koruma çağrısı yaptı. Halbusi, ayrıca Başbakan ve Genelkurmay Başkanı Mustafa el-Kazımi'ye devlet kurumlarını ve göstericileri korumak için gerekli tedbirleri alma çağrısında bulundu. Sadr yanlıları, Yeşil Bölge'yi basmıştı Irak'ta Ekim 2021'de yapılan seçimlerden galip çıkan Şii siyasi ve dini lider Mukteda es-Sadr, hükümeti kuramayınca siyasetten çekilmişti. Sadr sonrası hükümet kurma işi rakibi olan Koordinasyon Çerçevesi'ne geçmişti. Koordinasyon Çerçevesi, 25 Temmuz'da başbakan adayı olarak eski Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Muhammed Şiya Sudani'yi seçtiğini duyurmuştu. Mukteda es-Sadr destekçileri, İran destekli Şii Koordinasyon Çerçevesi'nin başbakan adayı Sudani'yi protesto etmek için bugün başkenti Bağdat'ta hükümet binaları ve yabancı misyon temsilciliklerinin bulunduğu Yeşil Bölge'yi basarak meclis binasına girmişti. Protestocular, meclis binasında süresiz oturma eylemi başlatmıştı. Irak Sağlık Bakanlığı yaşanan olaylarda şu ana dek 25'i asker, 100'ü sivil 125 kişinin yaralandığını duyurmuştu.

1 yıl önce

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı'ndan Almanya'daki Türk ailenin bebeği ile ilgili açıklama: “Yetkili kurumlarla ilk andan itibaren temas halindeyiz”

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, Almanya'da yaşayan Türk ailenin 10 aylık bebeğinin koruyucu ailesine verilmesine ilişkin basın açıklaması yaptı. Bakanlıktan yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Almanya'da yaşayan Türk ailenin 10 aylık bebeğinin koruyucu aileye verilmesi nedeniyle yaşanan sorunla ilgili olarak Bakanlığımız süreci en başından itibaren takip etmektedir. Yıllardır üzerinde çalıştığımız ve yaygınlaştırılması için de Alman mercileriyle irtibatta olduğumuz Aile Ataşeliğimiz aracılığıyla, yetkili kurumlarla ilk andan itibaren temas halindeyiz. Bu süreçte, ailesinden alınan bebeğimiz için iki gönüllü koruyucu Türk aile önerisinde bulunduk. Talebimizle ilgili olarak sürecin olumlu şekilde sonuçlanacağını umut ediyoruz. Yurtdışından her bir soydaşımızın, kendi kültürümüze ve ahlaki değerlerimize uygun şekilde yaşama tercihlerinin dikkate alınması, bizim açımızdan tartışılmaz bir gerçekliktir. Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi'nin getirdiği haklara uygun olarak da çocuklarımızın korunması için her türlü çalışmayı titizlikle gerçekleştirmeye devam edeceğiz.

1 2 3 4