19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

'MEB'in kapısının kilitlenmesini Kılıçdaroğlu’nun koruması talep etti' diyen Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, belge paylaştı

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun KPSS'deki sözlü mülakatlar hakkında randevu alamadığını söyleyerek Milli Eğitim Bakanlığı'na gitmesini eleştirirken, kapıya zincir kilit takılmasını, Kılıçdaroğlu'nun korumasının talep ettiğini öne sürmüştü. Selvi, "Belgesiz konuşmam" demişti. CHP'den gelen cevapta ise iddianın 'hayal ürünü' olduğu belirtilerek Selvi'den söz konusu belgeyi yayınlamasını istemişti. 'İlgili bölümü yayınlıyorum' Selvi bugünkü yazında, "Dünkü yazımda Kılıçdaroğlu’nun korumasının kapının kilitlenmesini istediğini yazmıştım. Kılıçdaroğlu o belgenin açıklanmasını istedi. Ben de kamu görevlisi olan korumaların sıkıntıya girmemesi için o belgeyi yayınlamadığımı söylemiştim. Ama Kemal Bey’in talebi üzerine ilgili bölümü yayınlıyorum" dedi. "Bu arada CHP Genel Merkezi tarafından yapılan “Hayal mahsulü” açıklamasını ise size havale ediyorum. Hayal mahsulü hangisiymiş peki?" diyen Selvi, şu belgeyi paylaştı: Selvi, yazısının devamında "Ben Kılıçdaroğlu’nun istediği belgeyi açıkladım. Şimdi sıra Kemal Bey’de. Danıştay kararı var demişti, ben de kendisinden Danıştay kararını açıklamasını bekliyorum" ifadelerini kullandı. Öte yandan Selvi, KPSS tartışmalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanı Özer ile yaptığı konuşmayı da köşesinde aktardı: 'Bakan hassas' Mülakat konusundaki hassasiyetim nedeniyle Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’le dün tekrar konuştum. KPSS puanıyla mülakat arasındaki ilişkiyi sordum. Milli Eğitim Bakanı önce yöntemi anlattı. “Atama sürecinde öğretmenlerimizin KPSS başarıları ile sözlü mülakattaki başarıları arasındaki uyumu iki ölçüt üzerinden değerlendirdik. Bu ölçütlerden ilkinde, öğretmenlerimizin KPSS’den aldıkları puanlar ile sözlü mülakattan elde ettikleri puanlar arasındaki korelasyonu hesapladık” dedi. Bakan bu konuda hassas olduğu için ayrıntı verdi. “Mülakata gelen tüm adaylarımızı dikkate aldığımızda puanlar arasındaki korelasyonun 0.93 olduğunu belirledik. Korelasyonun en yüksek değerinin 1 olduğunu göz önüne aldığımızda, bu sonuç öğretmenlerimizin KPSS puanları ile mülakat puanları arasında oldukça güçlü bir ilişki olduğunu gösteriyor. İlişkiye dair daha detaylı bir inceleme yapmak için KPSS puanlarını 50-60, 60-70, 70-80, 80-90 ve 90-100 aralıklarına ayırarak bu kategorilerin her birinde korelasyon katsayısını tekrar hesapladık. Sonuçlar, farklı kategorilerde de korelasyon katsayılarının 0.81 ile 0.97 arasında değiştiğini gösterdi” Peki bu ne anlama geliyor? Bu sonuçlar neyi gösteriyor? “Bu sonuçlar da alt puan kategorilerinde de KPSS puanları ile mülakat puanları arasında güçlü ilişkiler olduğunu ortaya koydu. Yaptığımız ikinci incelemede, KPSS puanları az önce ifade ettiğim puan aralıklarındaki öğretmenlerimizin mülakat sonuçlarının da aynı puan aralıkların bulunma oranlarını belirledik. Elde ettiğimiz oranların, yüzde 93.1 ile yüzde 100 arasında değiştiğini gördük. Özetle, yaptığımız her iki incelemenin sonuçları da KPSS puanları ile sözlü mülakat puanları arasında büyük bir uyum olduğunu açıkça gösterdi.” Bu verilerden memnun oldum. Elbette mülakatta elenen gençlerimiz üzüldü. Ben de isterdim öğretmen olmalarını ama burada işin içinde bir kayırma, torpil ve adaletsizlik var mı? Ona baktım. O nedenle Milli Eğitim Bakanı Özer’in açıklamasını ayrıntılı olarak paylaştım. Milli Eğitim Bakanı’nın bu konuda benden daha hassas olduğunu görmek ise sevindirdi.

2 yıl önce

Merkez Bankası: Enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı temel mal ve gıda alt grubundan geldi

Merkez Bankası dün açıklanan 2021 yıllık enflasyonu "Aylık Fiyat Gelişmeleri" raporunda değerlendirdi. TCMB raporunda yaşanan artışın temel mal ve gıda alt gruplarından kaynaklandığı ifade edildi. Raporda ayrıca kur yükselişinin katkısı da belirtildi. Merkez Bankası'nın raporunda şu ifadeler öne çıktı: "Tüketici fiyatları Aralık ayında yüzde 13.58 oranında artmış, yıllık enflasyon 14.77 puan yükselişle 2021 yılını yüzde 36.08 seviyesinde tamamlamıştır. Yıllık enflasyon tüm ana gruplarda yükselmiş, enflasyondaki yükselişe en belirgin katkı temel mal ve gıda alt grubundan gelmiştir. Bu dönemde birçok kalem üzerinde döviz kuru gelişmelerinin yansımaları hissedilirken, kur geçişkenliğinin yüksek olduğu temel mal grubunda fiyatlar özellikle dayanıklı tüketim malları öncülüğünde yüksek bir oranda artmıştır. Dayanıklı tüketim malları arasında da otomobil fiyatlarındaki artış dikkat çekmiştir. Gıda grubunda yıllık enflasyon taze meyve ve sebze kalemlerinde görece daha ılımlı seyrederken, girdi maliyetlerinin etkisiyle taze meyve ve sebze dışı kalemlerde kayda değer bir oranda yükselmiştir. Uluslararası enerji fiyatlarında bu dönemde gerileme izlenirken, döviz kuru gelişmelerinin yansımalarıyla başta akaryakıt, tüp gaz ve kömür olmak üzere yurt içi enerji fiyatlarındaki artışlar devam etmiştir. Hizmet grubunda da yükselişler genele yayılırken, bilhassa lokanta-otel grubu fiyatlarındaki hızlanma gıda enflasyonundaki görünümün de etkisiyle belirgin olmuştur. Türk lirasındaki değer kaybı, emtia fiyatlarındaki yüksek seyir ile tedarik zincirlerinde devam eden aksamalar neticesinde üretici fiyatları kaynaklı baskılar oldukça güçlü seyretmiştir. Bu görünüm altında, B ve C göstergelerinin yıllık enflasyonları ve ana eğilimleri belirgin bir yükseliş göstermiştir."

2 yıl önce

Hürriyet yazarı Abdulkadir Selvi, Optimar'ın seçim anketini paylaştı; "Anketlerde rüzgâr değişti"

Selvi'nin aktardığına göre Optimar’ın anketinde kararsızlar dağıtıldığı takdirde partilerin oy oranı şöyle çıkıyor: AK Parti: Yüzde 39.1, CHP: Yüzde 24, MHP: Yüzde 10.1, İYİ Parti: Yüzde 10, HDP: Yüzde 10 Selvi, "Doların düşüş trendine girmesi sadece ekonomik göstergeler değil, siyasi iklimin değişmesine de yol açmış. Optimar’ın kasım ayı anketinde AK Parti’nin oy oranı yüzde 37.5  çıkmıştı. Aralık anketinde ise AK Parti iki puanlık bir yükselişle 39.1’e yükselmiş" yorumunu yaptı.  Cumhurbaşkanlığı seçimi Optimar, ‘Cumhurbaşkanlığı seçiminde kime oy verirsiniz?’ diye de sordu. Erdoğan diyenlerin oranı yüzde 30.8 olurken, ikinci sırada uzun süredir Mansur Yavaş geliyor. Yavaş diyenlerin oranı yüzde 11.6 oldu. Ekrem İmamoğlu yüzde 9.6 ile üçüncü sırada yer alırken, dördüncü sıraya yüzde 7.3’le adaya bağlı seçeneği girdi. Kılıçdaroğlu ise yüzde 6.1’le beşinci sırada gelirken onu 4.1’le Meral Akşener takip etti. Abdullah Gül ise yüzde 1 oranıyla on birinci sırada yer aldı.

2 yıl önce

CHP'den Türk ordusuna hakaret edip polise taş atan HDP'li Aysel Tuğluk için özgürlük çağrısı! "Tutuklu olması vicdansızlık"

Cumhuriyet Halk Partisi, Türk ordusunu hedef alan, PKK elebaşına "sayın" diye hitap eden ve teröristlerle bağlantısı çıkan HDP'li Aysel Tuğluk'a kol kanat gerdi. 'SERBEST BIRAKILSIN' ÇAĞRISI YAPTILAR 2014'te Kobani bahanesiyle düzenlenen 6-7 Ekim olaylarına ilişkin soruşturma kapsamında tutuklu bulunan HDP'li Aysel Tuğluk için özgürlük isteyen CHP İstanbul Milletvekili Aykut Erdoğdu, şunları söyledi: Sizin değer yargılarınızla düşünmek ve hissetmek zorunda değiliz... Zamanın ruhuna veya gücüne teslim olmak zorunda da değiliz... Vicdanımızı baskılara teslim etmeyeceğiz... TUĞLUK'UN RESMİNİ PAYLAŞTILAR Erdoğdu gibi Tuğluk'un serbest bırakılması için çağrıda bulunan bir başka isim de CHP Gençlik Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen oldu. Sosyal medya hesabından "Aysel Tuğluk'a Özgürlük" etiketini kullanarak paylaşım yaptı. CHP'Lİ ÖZKAN: VİCDANSIZLIK CHP İzmir Milletvekili Tuncay Özkan ise HDP'li Tuğluk'un tutuklu olmasının "vicdansızlık ve zulüm" olduğunu savunarak "Aysel Tuğluk ağır hastalığına rağmen hala tutuklu. Bu vicdansızlık ve zulüm derhal bitmelidir" dedi. POLİSE TAŞ ATMIŞTI Şanlıurfa'nın Suruç ilçesinde çıkan olaylarda, HDP'nin eski vekili Aysel Tuğluk, polise taş atarken görüntülenmişti. Taş attığını doğrulayan Tuğluk, "Kendimi savunmak için yerde bulduğum taşla karşılık verdim" sözleriyle kendisini savunmuştu. TERÖRİSTİ HASTANEDEN KAÇIRDI 2014’te örgüte katıldıktan sonra teslim olan “Bahoz Bismil” kod adlı M.D.’nin ifadesi, HDP’li Aysel Tuğluk’un terör bağlantısını deşifre etmişti. M.D, Tuğluk'un "Geçmiş olsun. Seni Nusaybin’e götüreceğiz" diyerek 200 dolar verdiğini ve şoförüyle kendisini kaçırdığını itiraf etmişti. ÖCALAN'A "SAYIN" DEDİ Tuğluk, terör örgütü PKK elebaşı Abdullah Öcalan'a "sayın" diyerek hitap etmişti. Yaptığı bir konuşmada, "Birileri 'Sayın Öcalan'ı sevmeyebilir, beğenmeyebilir. Hatta kendince küçümseyebilir ama sayın Öcalan bir önderdir." ifadelerini kullanmıştı.

2 yıl önce

Selçuk Özdağ YSK’yı tehdit etti: Erdoğan’ın adaylığını kabul ederlerse dünyayı YSK üyelerinin başlarına yıkarız

Gelecek Partisi'nin kurucusu ve Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Yüksek Seçim Kurulu (YSK) zamanında seçim için Erdoğan'ın başvurusunu kabul eder mi?" sorusuna verdiği yanıtta, tehditlerle dolu ifadeler kullandı. "BAŞVURUYU KABUL EDEMEZLER" Yeniçağ'dan Orhan Uğuroğlu’na konuşan Özdağ, bu soruya "Hayır asla edemez. YSK'nın 11 üyesi de yüksek hâkimdir. Anayasanın 101. Maddesi çok açık ve nettir. 'Bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebilir' hükmünü AKP iktidarı 2007 yılı referandumu ile anayasaya koydu. 2010 ve 2017 anayasa değişikliklerinde bu hüküm aynen kaldı. Erdoğan ise 2014 ve 2017'de iki kez seçilerek bu görevi tamamladı. Bu anayasal hüküm karşısında tek bir hâkim bile Erdoğan'ın başvurusuna olumlu yanıt veremez" cevabını verdi. "AFİŞE EDERİZ SOKAĞA ÇIKAMAZLAR" Özdağ, YSK’nın başvuruyu kabul etmesi ihtimalini değerlendirdiği esnada ise tehdit dolu şu sözleri kullandı: Gelecek Partisi olarak bu anayasa hükmünü çiğneyen YSK'nın 11 üyesini kamuoyuna afişe ederiz. 81 ile üzerlerinde resimleri ve isimleri bulunan YSK üyelerinin afişlerini üzerlerine, 'İşte Anayasayı çiğneyenler' diye kocaman yazı koyar onları afişe ederiz. Gazetelere ve televizyonlara ilanlar veririz. Sokağa çıkamazlar, milletin yüzüne bakamazlar. Dünyayı başlarına yıkar, Anayasayı çiğnetmeyiz.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Geri itme hadiselerine ve göçmenlere yönelik uluslararası hukuku ayaklar altına alan uygulamalara son verilmesi şarttır."

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Pazartesi sabahı hayatını kaybeden AP Başkanı Sassoli'nin vefatı nedeniyle sizlere de baş sağlığı diliyorum. Geçen sene güvenlik algısının değiştiği bir döneme şahitlik ettik. Geleneksel tehditlerin yanı sıra salgın hastalıklar, terör gibi asimetrik meydan okumaya maruz kaldık. Son asrın en büyük sağlık krizi diye nitelenen bu salgında paylaşma geri plana itilirken birçok ülke içe kapanmayı tercih etti. Aşıya adil erişimde yaşanan adaletsizlikler de günden güne artarak devam ediyor. ATTIĞIMIZ TÜM ADIMLARA AB TARAFINDAN BEKLEDİĞİMİZ KARŞILIĞI GÖREMEDİK Salgına bağlı ortaya çıkan olumsuz iklimden AB de etkilenmiştir. Birliğin geleceğine dair Brexit süreci ile alevlenen tartışmalar salgınla birlikte yeni bir boyuta taşındı. Ortak göç politikası oluşturulması, yabancı karşıtlığı, İslam düşmanlığı başta olmak üzere pek çok sorun karşısında AB kayda değer adım atamadı. Diyalog ve diplomasiden yana çaba gösterdik. İklim, güvenlik, göç alanlarında toplantılar gerçekleştirdik. Attığımız tüm adımlara AB tarafından beklediğimiz karşılığı göremedik. Bize karşı oyalama taktikleri uygulandı. Esas hesaplanması gereken birliğin iradesinin bir kaç devlet tarafından esir alınmış olmasıdır. İletişim ve ulaşım imkanlarının genişlediği dönemde insan hareketliliği de artmaktadır. Avrupa ve Türkiye'nin çevresinde yaşanan krizler çözülmedikçe göç baskısının durmasını beklemek gerçekçi değildir. Türkiye olarak politikalarımızı bu hakikatler ışığında geliştiriyoruz. Türkiye'nin terörden arındırdığı bölgelerde bugün 4 milyonun üzerinde Suriyeli hayatlarını idame ettiriyor.  TÜRKİYE'NİN ÇABALARI OLMASAYDI SURİYE VE AVRUPA ÇOK FARKLI BİR MANZARA İLE KARŞI KARŞIYA KALACAKTI Türkiye buradaki varlığı ile yeni göç dalgalarının da önüne geçmektedir. Şayet Türkiye'nin çabaları olmasaydı Suriye ve Avrupa çok farklı bir manzara ile karşı karşıya kalacaktı, göç krizi daha fazla derinleşecekti. Türkiye göç krizi ile mücadelesinde AB'den anlamlı bir destek alamadı. AB, Suriyelilere yasal göç yollarını açan programı hayata geçiremedi. Avrupa'nın katkı vermediği iskan ve altyapı projelerini milletimizin desteği ile kendimiz hayata geçirdik. Göç konusunda AB'den beklentimiz sadece adil yük ve sorumluluk paylaşımından ibarettir. Geri itme hadiselerine uygulamalara da son verilmesi şarttır. Ege'de müessif olaylarla ilgili Avrupa'dan daha vicdanlı sesler yükselmesini bekliyoruz. 18 Mart mutabakatı göç alanında işbirliği yanında Türkiye - AB ilişkilerinde 5 alanda daha somut ilerlemeler sağlamayı hedefliyor. Vize serbestisi Turizm ve ticaret yanında Türkiye'nin tam üyeliği yönündeki ön yargıları kırmaya da katkı sağlayacaktır. Sürecin siyasi saiklerle engellenmesi tüm taraflara zarar veriyor. AB'nin 2022 yılında stratejik miyopluktan kurtularak Türkiye ile ilişkilerin geliştirilmesinde daha cesur davranmasını bekliyoruz.  Bazı üyelerin Türkiye ile pronlemlerini birlik koridorlarında çözme çabasından vazgeçmesi gerekiyor. YUNANİSTAN'LA GERİLİMİN DÜŞMESİ İÇİN BÜYÜK ÇABA GÖSTERDİK Geçen sene Yunanistan'la gerilimin düşmesi için büyük çaba gösterdik. İki komşu ülke olarak doğrudan ve yapıcı diyalogla aramızdaki meseleleri halledeceğimize inanıyorum. Türkiye'nin Kıbrıs meselesindeki duruşu nettir. Rumlar, kendilerini adanın tek sahibi olarak gören zihniyetten bir türlü kurtulamadı. Kıbrıs meselesinin çözümü için Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ile çaba harcamaya devam ediyoruz. AB açısından samimi bir muhasebe yapma vakti gelmiştir. AB çözüme katkı yapmak istiyorsa 2004'te verdiği taahhütleri yerine getirmeli. Diğer türlüsü yeni bir oyalama, enerji israfından  başka anlam ifade etmeyecektir. TÜRKİYE, AB TAM ÜYELİK HEDEFİNE BAĞLIDIR Yarım asırdan fazla süredir AB'ye üyelik için çaba harcıyoruz. 20 yıllık zaman diliminde Avrupa'da sayısız liderle konuştum. Tam üyelik yolunda attığımız adımların nasıl engellendiğini bizzat gördüm. Coğrafi, tarihi, beşeri olarak Avrupa kıtasının bir parçası olan Türkiye, AB tam üyelik hedefine bağlıdır. AB bizim için stratejik önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Yapılması gereken asıl husus, AB'nin Türkiye'nin üyelik sürecine dair adil davranmasıdır. Bosna Hersek'teki siyasi krizin çözümü noktasında yoğun çaba gösteriyoruz.  Azerbaycan'ın topraklarını işgalden azat etmesiyle Kafkasya'da yeni bir döneme girdik. Ermenistan'la normalleşme sürecini başlattık. Ermenistan'ın Azerbaycan'la olumlu ilişki kurması önem taşıyor. AB, Suriye meselesine sadece göç perspektifinden yaklaşmak yerine siyasi sürecin ivme kazanması somut adım atmalıdır. Libya'da seçimler kalıcı istikrara katkı sağlayacak şekilde yapılmalıdır.  İŞBİRLİĞİ VE DİYALOG ÇAĞRISI Türkiye 2022 yılında da girişimci ve insani dış politikasıyla daha adil bir dünya hedefi yönünde gayretlerini sürdürecektir. Müzakere eden aday ülke olarak AB ile işbirliğimizi ve diyalogumuzu güçlendirmeye hazırız. Önyargılar veya korkular yerine uzun vadeli stratejik bir bakış açısıyla hareket edilmesi ortak menfaatimizedir. Sizlerden Türkiye - AB münasebetinde yeni bir sayfa açılmasına destek olunmasını bekliyorum.  

2 yıl önce

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ hakkında soruşturma başlatıldı

Gelecek Partisi'nin kurucusu ve Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ, "Yüksek Seçim Kurulu (YSK) zamanında seçim için Erdoğan'ın başvurusunu kabul eder mi?" sorusuna "Kabul ederlerse onları afişe ederiz, gazetelere ve televizyonlara ilanlar veririz, sokağa çıkamazlar. Dünyayı başlarına yıkarız" ifadelerini kullanmıştı. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'ndan yapılan yazılı açıklamada, "Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'ın Yeniçağ Gazetesine verdiği mülakatta; YSK üyeleri hakkında sarf ettiği bir kısım sözleri sebebiyle Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından 'heyet halinde çalışan kamu görevlilerini alenen tehdit' ve 'halkı kin ve düşmanlığa tahrik' suçlarından re'sen Soruşturma başlatılmıştır" denildi.

2 yıl önce

Hazımsızlığın böylesi: Selçuk Bayraktar'ın MIT'deki hocasından şok sözler

Türkiye'nin savunma ve havacılık sanayisindeki gelişimi tüm dünyada konuşulurken Baykar Teknoloji Lideri Selçuk Bayraktar'ın MIT'deki profesörlerinden birinden ilginç bir çıkış geldi. Türkiye'nin gücüne güç katan ve ülkeler arasındaki dengeleri değiştiren Bayraktar TB2 ve Akıncı TİHA'ların başarısı tüm dünyada konuşulurken Türkiye'nin başarısından rahatsız olan sesler de yükselmeye başlıyor. "BURADA EĞİTİM VERDİĞİMİZ İÇİN UTANIYORUM" Haber 7'nin haberine göre dünyanın en prestijli okullarından biri olan Massachusetts Institute of Technology’deki (MIT) fizik profesörü İsveç kökenli ABD'li Max Tegmark'tan skandal bir çıkış geldi. Max Tegmark, Almanya'da günlük yayımlanan Handelsblatt Gazetesi'ne verdiği röportajında, ''Selçuk Bayraktar'a burada eğitim verdiğimiz için utanıyorum.” ifadelerini kullandı. SELÇUK BAYRAKTAR'IN MIT EĞİTİMİ Selçuk Bayraktar, yüksek lisans eğitimini tamamladıktan sonra çalışmaları esnasında göstermiş olduğu üstün başarılardan dolayı MIT (Massachusetts Institute of Technology)’de burslu olarak yüksek lisans-doktora teklifi aldı. Bayraktar, MIT’deki eğitimi sürecinde İnsansız Helikopter Sistemlerine agresif manevra yapma kabiliyeti kazandıracak otomatik uçuş kontrol algoritmaları alanında çalışmalar yürüttü. 2006’da MIT Havacılık ve Uzay Mühendisliği bölümünden ikinci yüksek lisans diplomasını aldı. MIT sonrası Georgia Institute of Technology’de (Georgia Tech) devam ettiği doktora çalışmalarını 2003 yılında Baykar bünyesinde başlayan milli ve özgün insansız hava aracı teknolojileri geliştirme faaliyetlerini yürütmek için dondurarak 2007’de Türkiye’ye döndü. Selçuk Bayraktar, 2007 yılından bu yana Baykar bünyesinde teknoloji liderliği görevini yürütüyor.

1 2 ... 28 29 30 31 32 33 34 ... 93 94