04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rus-Amerikan ilişkilerinin son yıllarda ABD’deki iç siyasi mücadeleye kurban edildiğini söyledi

Rusya ve ABD arasındaki ilişkilere değinen Putin, ABD ile birçok alanda çalışmaya hazır olduklarını dile getirerek, "Uluslararası ilişkilerde istikrar ve öngörülebilirlik en önemli değer. Amerikan ortaklarımız tarafından geçen yıllarda bu konuda bir şey göremedik." şeklinde konuştu. Putin, ABD’nin Rusya’yı seçimlere müdahale etmek ve siber saldırı düzenlemek ile suçladığına dikkati çekerek, "Rus-Amerikan ilişkileri son yıllarda ABD’deki iç siyasi mücadeleye kurban edildi." dedi. Daha önce, ABD’ye siber alanda birlikte çalışma teklifinde bulunduklarını hatırlatan Putin, ABD’nin bu teklifi reddettiğini vurgulayarak, şunları kaydetti: "Kimsenin birbirinin iç siyasi süreçlerine müdahale etmemesi gerekiyor. Ne ABD’in Rusya'nın ne de Rusya'nın ABD'in iç hayatına müdahale etmemesi lazım. Dünyadaki tüm ülkelerin halklarına barış içinde gelişmesine fırsat vermek gerekiyor. Kriz durumlarının, dışarıdan müdahale olmadan halk içinde çözülmesi gerekiyor ancak ABD yönetimi için bu çağrı, pek bir şey ifade etmiyor. ABD yönetiminin yine de diğer ülkelerdeki iç süreçlere müdahale edeceğini düşünüyorum. Bu süreç artık çok zor şekilde durdurulabilir, çünkü çok hızla yürüyor." NATO’nun siber alanını, "savaş" alanı olarak ilan ettiğini hatırlatan Putin, Rusya'nın bundan "rahatsız" olduğunu vurguladı. Putin, Biden’ın kendisini "katil" olarak tanımlamasına ilişkin ise "Çalışma esnasında, farklı taraftan saldırılara alıştım. Bu beni şaşırtmıyor. İnsanlarla uluslararası arenada birlikte çalışıyoruz, tartışıyoruz. Biz gelin ile damat değiliz ve birbirimize sonsuz sevgi ve dostluk konusunda yemin etmiyoruz. Biz ortağız ve bazı konularda birbirimizle rekabet ediyoruz. Sert söylem ise Amerikan kültürünün tezahürüdür." ifadelerini kullandı. "ÇİN’İN DÖRDÜNCÜ UÇAK GEMİSİNİ İNŞA ETMESİ BİZİM İÇİN TEHLİKE DEĞİL" Çin’in dördüncü uçak gemisini inşa etme durumunu değerlendiren Putin, bunun Rusya için tehlike oluşturmadığını söyledi. Putin, ABD’nin Çin’e göre daha fazla uçak gemisine sahip olduğuna dikkati çekti. Rusya'da hapiste bulunan Rus muhalif Aleksey Navalnıy ile bağlantılı kuruluşları aşırılık yanlısı olarak ilan edilmesi konusuna da değinen Putin, ülkede "yabancı ajan" yasasının yürürlüğe girdiğini anımsatarak, "Bu bizim icat ettiğimiz şey değil. Yabancı ajan yasası, ABD'de 1930'larda kabul edildi. Bu yasa, bizimkisine göre daha sert. ABD'nin iç siyasi hayatına müdahalenin önlenmesini amaçlamaktadır. Genel olarak, bu yasanın doğru olduğunu düşünüyorum." dedi. Putin, Rusya'daki birçok sivil toplum kuruluşunun dışarıdan maddi olarak desteklendiğini ve bu nedenle gerekli önlemleri aldıklarını savundu. Ülkedeki siyasi sistemin geliştiğine işaret eden Putin, "Rusya'da 34 kayıtlı siyasi parti var. Bu partilerden 32'si, eylülde ülke genelindeki çeşitli seçim süreçlerine katılacak." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Temennimiz, tüm müttefiklerimizin sığ siyasi hesapları artık bir yana bırakıp, Türkiye ile tam bir dayanışma sergilemesidir

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları: 'DÖNEM ELİNİ TAŞIN ALTINA KOYMA DÖNEMİDİR' Yaptığımız görüşmelerin tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bölgesel aktörlerin karar alma süreçlerindeki etkisi ağırlığı günden güne artıyor. Son 1,5 yıldır insanlığın gündemini belirleyen korona salgını bu değişimi sağlamıştır. Salgın küresel sistemdeki açıkları ve yapısal sorunları bir kez daha gözler önüne sermiştir. Ekonomiden ticarete kadar çok geniş yelpazede salgının artçı sarsıntılara maruz kalıyoruz. Demokrasi ve demokratik değerler yara alırken, sorun çözme mekanizmaları içtenliklerini kaybediyor. Salgınla beraber ekonomileri iyice kötüleşen az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelere olan yardımların şarta bağlanması hakkaniyete olan inancı aşındırıyor. Gelişmiş ülkelerin korumacı tedbirlere başvurması salgın kaynaklı ekonomilerin derinleşmesine sebep oluyor. Dünyanın içinde bulunduğu bu manzara bize ittifak ve dayanışma ruhunun önemini göstermiştir. NATO'nun hem belirleyici hem de üstlenmesi gereken sorumluluklar artmıştır. Dönem sorumluluktan kaçma dönemi değil elini taşın altına koyma dönemidir. 'TERÖR HASSASİYETİMİZİ MÜTTEFİKLERİMİZE SUNDUK' Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Biden'la az evvel bir araya geldim. NATO Brüksel Zirvesini küresel ölçekte kritik hadiselerin yaşandığı böyle bir atmosferde gerçekleştirdik. 2030 sürecine ilişkin önemli kararların alındığı zirveyi tamamladık. Güvenliğin bölünmezliği, dayanışma başta olmak üzere ilkelerinden taviz vermemesi için vurguladık. Türkiye'nin önceliklerini, hassasiyetlerini müttefiklerimizin dikkatine sunduk. Terör meselesinde örgütler arasında ayrım yapan çarpık anlayış mevcudiyeti ne yazık ki koruyor. Böyle bir anlayış terörü yok edemeyeceği açıktır. DEAŞ tehdidinin yeni isimler altında varlığını sürdürmesi, çifte standartının olmadığını göstermiştir. Türkiye DEAŞ'a karşı mücadele etmiş, Suriye sınırından atılmasını sağlamış tek NATO ülkesidir. Son günlerde İdlib'e yönelik hem rejim hem de PKK' yoğunluklu saldırıların artması bu bölgeyi kaosa sürüklemeyi amaçlamaktadır. YPG örgütü 14 masumu katletmiştir. Bu örgütün kanlı çirkin yüzünü göstermeye kafidir. Gerek Zirve hitabımızda gerek ikili görüşmelerimizde PKK'ya verilen hizmetin sona erdirilmesini açıkça ifade ettik. Suriye'nin terör kampı olmasının önüne de geçmeye çalıştık. 'SON DERECE SAMİMİ VE YARARLI BİR GÖRÜŞME OLDU' Yakalayıp kaynak ülkelere teslim ettiğimiz teröristlerin ellerini kollarını sallayarak serbestçe dolaşabilmesi hatta kimi ülkelerde eylem yapabilmesi zaafiyettir. Türkiye yabancı savaşçıların engellemesine yönelik çabalarında tek başına bırakılmıştır. Yaklaşık 10 yıldır ,3.6 milyon Suriyeliye sahip çıkan Türkiye'ye verilen taahhütlerin çoğu yerine getirilmemiştir. Meşru hükümetin daveti üzerine sağladığımız eğitim ve danışmanlık hizmeti, Libya'nın iç savaşa yönelmesini engelledi. Dağlık Karabağ'da 30 yıllık gecikmiş de olsa adalet tecelli etti. Husumetin yerine barışın alabileceği yeni bir dönemin kapıları aralandı. Zirve vesilesiyle ABD Başkanı Biden'la az evvel bir araya geldik. Uzun yıllara dayalı dostluğumuzun bulunduğu Biden'la kapsamlı bir görüşmede bulunduk. Etkin işbirliğine ihtiyaç duyduğumuz bölgelerde sayın Biden ve ekibiyle görüştük. Doğrudan diyalog kanallarını koruma konusunda mutabık kaldık. Neticede son derece yararlı ve samimi bir görüşme oldu. Her alanda saygı ve çıkara dayalı verimli bir işbirliğini başlamasına yönelik olduğunu görüyoruz. Türkiye-ABD meselelerinde çözülemeyecek bir meselenin olmadığını düşünüyoruz. Avrupa'nın barış ve güvenliğine büyük katkı yapmış Türkiye'nin ABD ile aynı hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz. 'AVRUPA BİRLİĞİ KONUSUNDA GÖRÜŞ ALIŞVERİŞİNDE BULUNDUK' Salgın boyunca video konferans marifetiyle Merkel'le bu kez yüz yüze görüştük. Sayın Miçotakis'le görüşmemizde yeniden canlandırdığımız diyalog mekanizmasını kararlaştırdık. Pozitif gündemi destekleyecek adımların karşılıklı atılması konusunda fikir birliğine vardık. Biz görüşmelerimizi özel hattan yapmak suretiyle aramıza kimseyi sokmama kararını vardık. Bu görüşmelerde de ikili ve bölgesel konularla birlikte Avrupa'daki gelişmeleri ele aldık. Dün Litvanya ve Letonyalı mevkiidaşlarımla da görüşmeler oldu. Türkiye Avrupa Birliği konusunda görüş alışverişinde bulunduk. Dün ayrıca Macaristan Başbakanıyla verimli bir görüşme yaptık. Belçika hükümetine, Stoltenberg'e teşekkürlerimi sunuyorum. Zirvenin hayırlara vesile olmasını diliyorum ABD İLE S-400 SORUNU: BAKANLARIMIZ GÖRÜŞECEK VE BİR SONUCA BAĞLAYACAKTIR Afganistan konusundaki düşüncelerimiz net olarak Biden'a ifade ettik. Türkiye eğer Afganistan'dan çıkmamız istenmiyorsa özellikle belirli bir desteğin verilmesi isteniyorsa diplomatik mali konularda ABD'nin vereceği destek önem arz ediyor. Taliban gerçeğini kenara koymak mümkün değil. S-400 konusunu burada yapılacak bir konuda gündeme gelmemesi mümkün değil. Bizim daha önce düşüncemiz neyse aynısını ifade ettim sayın başkana. Savunma sanayi ile ilgili olarak müşteri olarak yapacağımız adımlar neyse ifade ettim. Burada bitmiyor, Bakanlarımız bu konuları görüşecek bir sonuca inşallah bağlayacaktır. FRANSA'DAKİ İSLAM KARŞITLIĞI Fransa'yla da bugünkü görüşmemizde. Macron, İslam karşıtı anlaşılmaların kendisi açısından yanlış olduğunu, İslam'a karşı olmasının mümkün olmadığını ve bir dost olarak İslam'a karşı olmasının mümkün olmadığını söyledi. Vatandaş olarak söylemiyorum ama vatandaş olan olmayan Fransa'da bugün 750 bin Müslüman var. Bunu Türklerin dışındakileri de katarsak rakam daha da ileri gidebilir. Bu konuyla ilgili olarak da kendisi hassasiyetini ifade etti. Suriye Libya konusunda müşterek bir çalışmayı yapabilir miyiz diye üzerinde durdu. Biz yapabiliriz dedik. Bu konuyla ilgili de görüşmelerimize devam edeceğiz. 'MİÇOTAKİS'LE ARAMIZDA GÜZEL BİR GÖRÜŞME GEÇTİ' Sayın Miçotakis'in ifadelerine aynen katılıyorum. 'Sessiz sakin bir yıl olacak' düşüncesini paylaşıyorum. Aramızda güzel bir görüşme geçti. Gerek Ege'de olsun gerek bölgelerde olsun şunu söyledim. 3. ülke veya kişileri karıştırmayalım. Bu tür sıkıntılı durumlar olduğunda sizi özel hattan arayayım, siz de beni arayın. Herhangi bir sıkıntı yaşamadan, Türkiye- Yunanistan olarak adımlarımızı atalım. Bazı örnekler oldu. Mesela dedim şu: Bu konuyla ilgili olarak kararımızı verdiğimizde size verelim ve masanın üzerinden o sorunu kaldıralım. Ayrıca bizim sizden bir isteğimiz olduğunda siz onu masadan kaldırdığınızda, bu masa sorun masası olmaktan çıkıp çözüm masası haline gelmiş olacak. Ve bunu iki lider gerçekleştirmiş olacak. ERDOĞAN'DAN BIDEN'A DAVET Her şeyden önce şu anda yüz yüze görüşmemiz NATO'daki bu zirveyle gerçekleşiyor. Bu zirveyle birlikte şahsen Biden'la görüşmem yeni değil. Çok çok eski. Bu görüşmelerle birlikte bizim Patriotlar konusundaki düşüncemiz biliniyor. Bu konuda ABD'nin de tavrı belliydi. ABD ne yaptı, Patriotları vermedi. Biz de S-400'leri almak zorunda kaldık. Savunma sanayinde neler yapabiliriz, bakanlarımız görüşsünler dedik. Onların yapacakları görüşmelerden sonra biz de adımlarımızı atalım kararına vardık. 350 milyar dolarlık bir hedefimiz vardı. Bu konuda da kendisiyle mutabakatımız oldu. Aşı konusunu da görüşmemiz oldu. Sayın Biden'le ilk verimli görüşmemiz gerçekleşmiş oldu. İlişkilerin devamı açısından olumlu olduğunu söylüyorum. Kendisini de ayrıca Türkiye'ye davet ettim. Yoğunlukları aştıktan sonra Türkiye'ye gelebileceğini söyledi. RESMİ AÇILIŞ ÖNCESİ BİR ARAYA GELDİLER Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve ABD Başkanı Joe Biden, NATO Karargâhı'nda bugün öğle saatlerinde gerçekleştirilen resmi açılış programında da bir araya geldi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve diğer liderler NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg tarafından karşılandı. Tüm liderlerin tek tek karşılanmasının ardından sosyal mesafe kuralına uyularak aile fotoğrafı çektirildi. Aile fotoğrafında ön sırada Biden, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın hemen solunda yer aldı. Erdoğan, fotoğraf çekiminin ardından toplantı başlamadan hemen önce ABD Başkanı Biden'la bir süre sohbet etti. GÖRÜŞME SONA ERDİ Cumhurbaşkanı Erdoğan ve ABD Başkanı Biden'ın saat 19.00'de başlayan görüşme sona erdi. 45 dakika süren görüşmenin ardından başlayan heyetler arası görüşme de sona erdi. BIDEN'DAN İLK AÇIKLAMA Bloomberg'ün Beyaz Saray muhabiri Jennifer Epstein, Joe Biden'ın görüşme sonrasında "Çok iyi bir toplantıydı" değerlendirmesinde bulunduğunu aktardı.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli: Sayın Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini asla kabul etmiyoruz. Kim demiş Sayın Soylu 'yalnız' diye, kim demiş 'kimsesiz' diye

Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından satır başları şöyle: Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği, aynı topluma dayanmasına rağmen teşhiste, tedavide ve çözüm yollarında ayrılmaktadır. Birbirine benzeyen partileri ayıran farklılıklar burada aranmalıdır. Bu ayrılıklar, siyasetin doğasında vardır. Fikir ve tercihlerine katılmasak bile bize göre saygındır ve demokratik bir sonuçtur. Demokrasilerde her siyasi düşüncenin, her siyasal partinin büyük yada küçük bir karşılığı vardır ve olmalıdır. Her siyasal hareket üzerinde şekillendiği aynı topluma ve aynı sorunlara bakmasına rağmen çözüm yollarında ayrılmaktadır. Bu ayrılıklar siyasetin doğasında vardır. MHP Türkiyemizin tamamında zemin bulmuş ve kök salmış, kendisine sevgisiyle bağlı bir seçmen kitlesine kavuşmuştur. Üç hilal bir sevda halini almış, ne kadar övünsek azdır, yetersizdir. MHP bir demokrasi namusudur. MHP büyük bir millet eseridir. MHP, istikrarın, dik duruşun, devredilmez inancın markasıdır. Bizi diğer partilerden ayıran siyasi kavşak noktalarından Türkiye'nin ana meselelerini okuyuş biçimimiz, milli ve manevi değerleri kavrayış niteliğimiz, sorunları ele alış çizgimiz farkları belirgin olarak göstermektedir. Daha mutlu, daha güvenli, daha gelişmiş bir millet hayatı için geceyi gündüze katacağız. Bunu yaparken geçmişimizi göz ardı etmeyeceğiz. Hiçbir şey adına dürüst ve samimi siyasetimizi karartmadık. Aldatmaya sırtımızı döndük, yegane güç kaynağımız olan milletimizin şaşmaz duygusuna ümitlerimizi bağladık. 'ZİLLET İTTİFAKI İLE AYRIYIZ' Zillet İttifakı ile ayrıyız, gayrıyız, uzağız. Çünkü yalancı, inkarcı değiliz. Çünkü gece başka gündüz başka değiliz. İstanbul Sözleşmesi'nin çarpıtılması, İstanbul Kanal'ı hedef alan bayağı saldırılar ve Katarlı öğrencilerin sınavsız üniversite okuyacaklarına yönelik kara propagandalar Türkiye'yi zor duruma sokmaya yönelik taktik adımlardır. Kılıçdaroğlu, Tank Palet fabrikasını sattılar yalanını söylüyor. Yardımcısı Öztrak, daha geçen hafta basının karşısına çıkıp 'Ne satması?' diyor. Bunlar gerçekten yalancının daniskasıdır. 'SÖZ VERİYORUM İLK KEZ CHP'YE DESTEK VERECEĞİZ' Kılıçdaroğlu paylaştığı bir videoda beni hapse atmak istiyorlar diye yakınıyor. Kılıçdaroğlu, mağduriyet pozlarını bıraksın da, hangi eylemlerinin kanunlarla çeliştiğini düşünsün. Meclis kanun kaçaklarının meskeni olamaz. Fezlekeler bir an önce Genel Kurul'a getirilmeli. Kılıçdaroğlu bir ara yollara düşüp adalet arıyordu. İşte fırsat, işte ortam. Saklayacağı, gizleyeceği, utanacağı ilişkiler ağı bulunmuyorsa çıksın mahkeme karşısına versin üzerine atılı suçlamaların hesabını. Dolandırıcı tosuncuk nasıl bedel ödeyecekse, Kılıçdaroğlu da ödesin. Kılıçdaroğlu kendine güveniyorsa dokunulmazlığın kaldırılmasına bizzat kendisi ön ayak olmalı, karar sürecini bizzat kendisi başlatmalıdır. Söz veriyorum ilk kez CHP'ye destek vereceğiz. Onlara tamam diyeceğiz. Biz şerefli Cumhuriyet Savcılarına güveniyoruz. Bağımsız yargı zamanı geldiğinde her insana lazımdır. Hukuka deli gömleği giydirmek kimsenin harcı değildir. Ellerine şehitlerimizin kanları bulaşan, PKK'nın tasması boğazına geçen HDP'li vekillerin fezlekelerinin görüşülmesi neden gecikmektedir? Daha ne olacaktır? TBMM Başkanı'nı göreve davet ediyorum. Karma Komisyonu sorumluluğu ifa etmeye çağırıyorum. AYM'NİN GERGERLİOĞLU KARARI AYM, Ömer Faruk Gergerlioğlu'nun hak ihlali ile tahliyesini istemiştir. Söz konusu karanlık şahsın, seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı ile kişi hürriyeti hakkının ihlal edildiğine AYM karar vermiştir. Yani milletvekilliğine dönüş yolu açılmıştır. Yani CHP'li Berberoğlu gibi Gergerlioğlu için Meclis'e dönüş yolu açılmıştır. Dağdaki eşkıya için de hak ihlali kararı verilecek midir? Anayasa Mahkemesi bölücüler lehine hak ihlaline hükmederken, devletimizin, milletimizin, şehitlerimizin tartışılmaz hak ve tarihi çıkarlarını gasp ettiğinin farkına ve bilincine ne zaman varmayı planlıyor? Ne hakkı, neyin ihlali? Ne zamandır hainin hakkı oluyormuş? MHP'nin komisyon üyesi olan değerli milletvekilleri oylamada evet diyecektir. Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili de MHP tam kadro 'olur' verecektir. PKK'nın siyaset kolu olanlara sessiz kalamayız. Hiç kimse bize bölücülerin hak ihlaline maruz kaldığına ileri sürmesin. AKŞENER'E TEPKİ GÖSTERDİ İP'in başkanı anlaşılan yine bilye dağıtmış... İP Başkanı, bizim ve AK Parti'nin HDP'yi şeytanlaştırdığını ifade etmiş. Bu bayan HDP'nin zaten şeytan olduğunu bilmiyor mu? Şeytana açık yada gizli destek çıkmak, bir defa ayan beyan günahkarlıktır. İP'nin HDP'nin dibinde ne işi vardır? İP Başkanı bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Kandil ve Pensilyanya arasında İP'ten köprü kuranlar bunun bedelini ağır ödeyecektir. Kürt'ten terörist olmaz! Kürde terörist denmez. Terörist PKK'dır, FETÖ'dür, DEAŞ'tır, DHKP-C'dir. Kürt kökenli kardeşlerimin terörle hiçbir bağlantısı yoktur, var diyen varsa vatan hainidir. İP Başkanı Kürt kardeşlerimizden özür dilemelidir. Zilleti yalnızca siyasette aramak yeterli değildir, bunlar bazen araştırma şirketleridir, bazen güdümlü rapor üreten sözde düşünce kuruluşlarıdır, bazen sözde sivil toplum işbirlikçileridir. Ekranlarda, kürsülerde boy gösteren bu şer cephesinin yapısını, terörle elde edilememiş sonuçların siyasetle sağlamak oluşturmaktır. Milli varlığımız etnik kalıntı değildir, aşiret bozuntusu değildir. Kimliksizlere bir kez daha duyuruyorum ki adı Türk milletidir. Şırnaklı neyse Tekirdağlı odur. Tuncelili neyse Muğlalı odur. Hepsi birdir... Kürt kökenli kardeşlerimizin HDP ile bağı kalmamıştır. Biz insanımızın köküne, kökenine bakmayız, bölmeyiz, parçalamayız, dağıtmayız, bayrağa saygı var mı ona bakarız. 1000 yıl boyunca ne söylendiğine değer veririz. Türk milleti bunu asla kabul edilemez, bu zilleti çekmeye hiçbir kantar yetemez. Milletimiz bir olup bu zillete dersini verir. Teröre teslimiyeti kabul etmeyecektir. CHP Genel Başkanı'na bakarsanız YPG'nin bize saldırması söz konusu değildir. İP Başkanı'na bakarsanız HDP Kürt siyasal hareketidir. Bu utanç duyulacak bir kırılma ve zaaftır. Mehmetçiğe sahip çıktığımız gibi, hükümetimize, Türk polisine, korucularımıza da sahip çıkma kararlığımız var. Alayının bir adım arkasındayız, dönersek de namerdiz. SOYLU'YA SAHİP ÇIKTI Bilhassa terörle mücadele alanında ismini altın harflerle yazdıracak İçişleri Bakanı Sayın Süleyman Soylu'ya yapılan itibar suikastlerini, siyasi linç girişimlerini kaygı ile izlediğimizi asla ama asla kabul etmediğimizi tarihe not düşmek istiyorum. Kim demiş Sayın Soylu yalnız diye? Kim demiş Sayın Soylu kimsesiz diye? Türkiye Cumhuriyeti İçişleri Bakanlığı görevini vatan ve millet sevgisiyle yerine getiren gece, gündüz demeden mücadele eden mert bir devlet adamıdır. Hakkında ne söylenirse söylensin bizim bölücüler ile iş tutan, terör örgütlerine hayranlık besleyen odaklara aldırış etmemiz mümkün değildir. Zelil emel failleri terörle mücadeleyi sekteye uğratma arayışındadır. Zillete batanlar, sütre gerisine saklanıp iftira oku atanlar Sayın Soylu’yu yıpratma gayesiyle PKK/PYD/YPG’yi selamlarken şirinlik taslama hevesindedir. Geçin bunları geçin, terörle mücadeleyi dağda taşta, sınır içinde sınır ötesinde cesaretle yürüten bir hükümeti, bir bakanı, topyekûn tüm güvenlik güçlerimizi ama, ancak, fakat demeden önşartsız destekledik, bundan sonra da destekleyeceğiz. Bizim bu türden tahrik ve tacizlere karnımız toktur, tahammülümüz yoktur, mücadele kararlılığımız ise ziyadesiyle çoktur. Biz Cumhur İttifakı’yız. Ya birlikten beraberlikten yana olacağız, ya da gerilim ve kavga dolu bir geleceğe sürükleneceğiz. Ya kardeşliğin devamını isteyeceğiz, ya da ağır bir yıkımı göze alacağız. Milliyetçi Hareket Partisi ve Cumhur İttifakı kararını çoktan vermiştir. Biz Türk milletinden tarafız. Biz milli kimlikten yanayız. 'BUGÜN MAZLUMLAR İNİM İNİM İNLİYORSA BUNUN SORUMLUSU ABD YÖNETİMİDİR' ABD Dışişleri Bakanlığı’nın açıkladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu kendi içinde tenakuzlarla doludur. Bir tarafta Türkiye’nin insan ticaretiyle mücadelesini arttırdığı vurgulanırken, diğer tarafta şüpheli ve maksadı sorunlu sivil toplum kuruluşlarının iddialarına yer verilerek ülkemiz suçlanmaktadır. Özellikle çocukların silahlandırılması konusunda Türkiye’nin kötülenmesi skandal bir saptırmadır. Ülke olarak, çocuk haklarının korunmasına ilişkin Birleşmiş Milletler bünyesinde kabul edilen düzenleme ve sözleşmelere açık seçik taraf olduğumuz bilinmektedir. Bu kapsamda sicili en temiz ülke Türkiye’dir. Kimin çocukları kaçırdığı, kimlerin zorla ellerine silah tutuşturduğu insanlık vicdanında mahfuzdur. Kaldı ki sadece bir ahmak suyun derinliğini iki ayağıyla test edecektir. Çocukları terör eylemlerinde kullanan PKK/PYD/YPG’ye aleni destek veren, para yardımı yapan, silah ve cephanelik temin eden ABD’nin Türkiye’yi karalama teşebbüsü hem müfterilik hem de beyhude bir çabadır. Bölücü terör örgütünün çocukları zorla silah altına alması, kaçırması, özgürlükten mahrum bırakması, okulları terörizme alet etmesi gibi pek çok ağır suç, Birleşmiş Milletler Çocuklar ve Silahlı Çatışma Özel Temsilcisi’nin 21 Haziran 2021 tarihli raporuyla teyit edilmiştir. ABD Dışişleri Bakanlığı’nın terör örgütüne numune de olsa atıf yapmaması yüzsüzlüktür, çirkefliktir, kifayetsiz muhterisliktir. PKK/PYD/YPG’yi bu derece kollayan bir ülkenin nesine güveneceğiz? Her fırsatta Türkiye’yi itham eden, sudan sebeplerle kriz çıkaran bir ülkeyi nasıl hoş göreceğiz? Bugün dünyada çocuklar ölüyorsa bunun yegane faili ABD’dir. Bugün mazlumlar inim inim inliyorsa bunun sorumlusu ABD yönetimidir. Geçtiğimiz günlerde yayımlanan “Çocuklar ve Silahlı Çatışmalar” isimli Birleşmiş Milletler Raporu dehşet verici tespitleri ihtiva etmiştir. 2020 yılında 19 bin 300 çocuk silahlı çatışmalarda ağır ihlallere uğramıştır. Suriye, Yemen, Somali ve Afganistan’da çocuklar felaketi yaşamışlar ve bu ülkelerde 8 bin 400’den fazla çocuk hayatını kaybetmiş veya sakat kalmıştır. Myanmar ve Kongo Demokratik Cumhuriyeti, Suriye ve Somali’de 7 bin çocuğun eline silah verilmiştir. 2019’a kıyasla 2020 yılında, çatışma bölgelerinde çocuk kaçırma olaylarında yüzde 90, cinsel şiddet olaylarında yüzde 70 artış yaşanmıştır. Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri, 2020 yılının çocuklar için üzücü bir yıl olduğunu söylerken hiçbir utanma emaresi, mahcubiyet hali göstermemiştir. Bu Genel Sekreter’e tavsiyemiz, görevini insanlık onuruna müzahir ve münasip bir şekilde icra etmesi, çocuklarla ilgili vahim gerçekleri şayet cesareti varsa ABD Başkanı’nın ve ABD Dışişleri Bakanı’nın yüzüne söylemesidir. 5 Temmuz 1993’de Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Başbağlar Köyü’nde rahmetle andığımız 33 vatandaşımızı şehit eden, 30 kadınımızı dul bırakan, 100’e yakın çocuğumuzu da yetim koyan PKK’ya ABD’nin diyeceği bir şey yok mudur? Kundaktaki bebeklere bile mermi sıkan şerefsizlere suskun kalmak, onların hunhar eylemlerine ortak olmak anlamına gelmeyecek midir? Güçlü şekilde kınadığımız ABD Dışişleri Bakanlığı’nın hazırladığı 2021 yılı İnsan Ticareti Raporu çocuk düşmanlığının açık delilidir. Ve bizim nazarımızda buruşmuş bir kağıt parçasından farksızdır. Gür bir şekilde haykırıyoruz ki, çocuklar ölmesin, bebekler öksüz ve yetim kalmasın. İnsan sevgisini temel alan Türk-İslam medeniyeti kendi gerçeklerine döndükçe, ilhamını ve iradesini kültüründen ve maneviyatından aldıkça hiçbir zalim, hiçbir hain, hiçbir muhasım odak üst perdeden konuşamayacak, vicdanında taşımadığı insanlık değerlerinden bahsedemeyecektir. Hiç kimse Türk milletine tepeden bakmasın, dünyayı bir vakıf, kendisini de mütevelli zannetmesin.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Cumhur İttifakı olarak bizden başka derdi millet, devlet, evlatlarına büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak olan başka bir siyasi kadro yoktur

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Bir kaç gün daha devam edeceği anlaşılan Meclis çalışmalarında başarılar diliyorum. Meclisimiz bugüne kadar 188 kanun teklifini kabul etmiştir. Meclis Genel Kurulumuz, Sayıştay'ın yeni başkanını da belirlemiştir. 10 adet Meclis Araştırma Komisyonu kurulmuştur. 6'sının raporları Genel Kurul'da görüşülerek nihayete erdirilmiştir. Son günlerine geldiğimiz yasama yılında Meclisimiz 101 birleşimde 650 saat çalışmıştır. Meclis çalışmalarının lokomotifliğini Cumhur İttifakı'nı oluşturan AK Parti ve MHP yürütmektedir. AK Parti grubundaki her bir arkadaşımın komisyonlara ve Genel Kurul'a katılım yoklamalarını bizzat takip ediyorum. Mahşeri vicdanının en üst düzeydeki temsilcisi olan Meclis'in medeni bir iklimde faaliyetlerini sürdürmesine önem veriyoruz. Salgın şartları sebebiyle kesintiye uğrayan vekillerle 50-60 kişilik gruplar halinde sohbet toplantılarımızı yeniden başlattık. Bu buluşmaların ilk turunu tamamlamış olduk. Ekim'de Meclis açıldığında bu toplantıları yeniden başlatacağız.  SİYASİ MÜSİLAJI ETKİSİZ HALE GETİRECEĞİZ Normalleşme sürecine paralel olarak il ziyaretlerimizi tekrar hızlandırdık. Bu hafta sonu Erzurum'da olacağız. Ağustos ayı başında da kapsamlı bir Karadeniz programımız olacak. Biz hiç bir zaman vatandaşımızın kapısına seçimden seçime giden bir parti olmadık, olmayacağız. Sahayı güçlü biçimde tutmak mecburiyetindeyiz. Boş bıraktığımız her alanı karşı tarafın yalanla doldurduğunu unutmamalıyız. CHP ve şürekası kendilerince yakaladıkları fırsatları değerlendirmek için yalan çıtasını sürekli yükseltmek suretiyle milletimizin zihnini bulandırmaya çalışıyor. Onların gündemlerinin peşine takılmayacağız. Mümkünse sıkıntısını çözerek, gönlünü alarak vatandaşımıza kendisine verdiğimiz değeri gösterecek duruşu ortaya koymamızdır. AK Parti'yi millet kurmuştur, bu partinin tek sahibi millettir diyoruz. Milletin partisine yakışan, milletin içinde olmaktır. Nasıl kıyılarımızı işgal eden müsilajın üstesinden geliyorsak siyasi müsilajı da aynı şekilde etkisiz hale getireceğiz. CHP içinde gizlenemez hale gelen taciz, tecavüz, hırsızlık, istismar skandallarını gözlerden kaçırmak için başlattığı karalama kampanyalarını başlarına geçireceğiz. HEDEF 2023 HAZİRAN İnsanımız eğitimden sağlığa, ulaşımdan enerjiye, enerjiden spora kadar her alanda yıllardır özlemini çektiği eserlerle bizim dönemimizde buluştu. Türkiye'nin bugünü gibi geleceğini de inşa edecek yegane siyasi yapı yine burasıdır. Türkiye'nin hak ve özgürlükler alanını genişletme konusunda ihtiyaçları mı var? Bunu yapacak olan biziz. Cumhur İttifakı ve AK Parti olarak bizden başka derdi millet, devlet, evlatlarına büyük ve güçlü bir Türkiye bırakmak olan başka bir siyasi kadro yoktur. Biz hiçbir meseleyi, talebi görmezden gelmedik, gelmiyoruz. Milletimiz ne diyorsa onu hayata geçirmek için tüm imkanları kullandık. Karşı çıktıkları hangi hzimet varsa hepsini de önce ve en çok kullananlar kendileri olmuştur. Buradaki mesele muhalefet etmek adına karşı çıkmak adına engellenmek istenen projeler adına samimiyetsiz yaklaşımın milletimize en iyi şekilde aktarılmasıdır. Biz Cumhur İttifakı olarak bu yola kararlı şekilde çıktık. Ve hedef 2023 Haziran. Tek taahhütleri var olanı satmak, dağıtmak olan zihniyetin ülkenin hangi meselesine çözüm üreteceğinin muhasebesini milletimizle birlikte yapmalıyız. Kimi belediyelerin bakanlıklarımızın yaptıkları çalışmaları sahiplenme çalışmalarına karşı dikkatli olmalıyız. Her türlü hırsızlık kötüdür. Siyasi hırsızlık, hizmet hırsızlığı daha da kötüdür.  Karşımızda hala yalan, çarpıtma dışında politika yöntemi bilmeyen, tek parti faşizminin özlemiyle yanıp tutuşan bir muhalefet var. Biz kimin ne dediğine bakmayacağız. Biz kendi işimize bakacağız. Biz derdi millet olan, derdi insan olan, ülke olan, hizmet eseri ve yatırım olan bir partiyiz. Böyle bir ittifakız. İnşallah 2023'te Cumhur İttifakı olarak halkımızın karşısına bu anlayışla çıkacağız. Sanayi üretimi bir kez daha rekor seviyede artarak ülkemizin üretim gücünü teyit etti. Ekonomiyi böyle konuşuyoruz. Ekonominin bel kemiği olan sanayi ile yolumuza devam ediyoruz. Türkiye inşallah adım adım hedeflerine yaklaşıyor.  DİN KİSVESİ ADI ALTINDA BU MİLLETİ SÖMÜRENLERE DE PRİM VERMEYECEĞİZ Yarın 15 Temmuz'un 5. yıldönümü. Türkiye, PKK ve DEAŞ gibi diğer terör örgütlerine karşı yürttüğü mücadeleyi FETÖ ihanet şebekesine karşı da vermektedir. Sinsi yapının ülkeden temizlenmesi kolay değildir. Biz bunları içerde de dışarda da kovalıyoruz. Yakaladıkça Türkiye'ye getiriyoruz. Orta Asya'daki en büyük para olaylarını koordine eden yakalandı, getirildi. Bütün sorgulamaları yapıldı. Diğer terör örgütleriyle mücadelemizi nasıl tavizsiz ve kararlı bir şekilde yürütüyorsak FETÖ'yü de aynı şekilde son mensubu etkisiz hale gelene kadar takip edeceğiz. Din kisvesi altında bu milleti sömürenlere de prim vermeyeceğiz, bu da böyle bilinsin. Kutsallarımıza saldıranlara prim vermeyeceğiz. Meclisimiz, Külliyemiz buralarda o gece kaç evladımız şehit oldu... Tüm şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Külliye'nin karşısında müzemizi bitirdik, açılışını yapacağız. Ülkemizin güvenliği artık sınırlarda değil tehditlerin bulunduğu yerde başlıyor. Diplomatik misyonlarımızın tüm alt birimlerde güçlendirmemizin sebebi budur.  PKK'ya da FETÖ'ye de teyakkuz halimizi sürdüreceğiz. Bu sadece siyasetin sorumluluğunda olan bir mesele değildir. 84 milyon vatandaşımızın tamamı ülkeyi ayakta tutacak bu kutlu davanın tarafıdır. Yeni nesillerin, çocukların bu anlayışı okul öncesinden başlayarak kazanmalarını sağlamak mecburiyetindeyiz. Kültürünü bilmeyen nesiller avuçladığımız su gibi elimizden akıp gitmeye mahkumdur. Hep birlikte bu doğrultuda azimle, cesaretle yolumuza devam edeceğiz. Temmuz ayı içinde göğsümüzü kabartan başarılara imza atan sporcularımızı tebrik etmek istiyorum. İşitme engelli sporcularımız adeta destan yazdılar. Salı günü Kurban Bayramımızla kucaklaşıyoruz. Bizler bir gün öncesinden Kuzey Kıbrıs'a gideceğiz. Geniş bir heyetle KKTC'de olalım diyoruz. KKTC'de Kurban Bayramımızı kutlamış olacağız. Hem bayramlaşacak, hem 20 Temmuz törenlerine katılacağız. Buradan vereceğimiz mesajların hem KKTC'ye moral, tüm dünyaya da kararlılık olarak dalga dalga yayılacağına inanıyorum. 

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "AK Parti kalesinde gedik açma gayretlerinin akamete uğraması, 2023'le ilgili siyasi mühendisliklerin çöpe atılması, ilkelerimiz etrafında vereceğimiz mücadeleye bağlıdır"

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar: İstikbalimizin teminatı sevgili gençler sizleri en kalbi duygularımla saygıyla selamlıyorum. Bugün çok çok mutluyum, sizlerle hasret gidermekten özellikle memnuniyet duyuyorum. Sizlerin vasıtasıyla tüm Erzurum'a sevgilerimi gönderiyorum. Cağ kebaplarıyla önümü kestiler, sizi daha fazla bekletmeyelim diye dönüşte yeriz dedik. Sevgili gençler Erzurum'a en son 31 Mart seçimlerinden 1 ay önce 28 Şubat'ta gelmiştim. O gün soğuğa ve kara rağmen meydanı dolduran Erzurumlu kardeşlerimizden iradelerine sahip çıkma sözü almıştık. Biz o meydanda aramızdaki dayanışmayı daha da perçinlemiştik. Bizi yarı yolda bırakmayan Erzurum, 31 Mart'ta da adeta sandıkları patlatmıştı. Rabbim bu sevdanızı eksik kılmasın. Erzurum hep olduğu gibi AK Parti'nin kardeşlik siyasetini destekledi. Yüzde 63 gibi Türkiye ortalamasının çok üstünde rekor bir oyla Dadaşlar bize verdikleri sözü yerine getirdi. Erzurum'la olan muhabbetimize montaj diyerek çamur atanlar seçimlerde bir kez daha hezimete uğradı. İşte Erzurum'un anaları dağ taş demedi neticeyi aldı. Bizim Erzurum'da ülkesi davası için gerektiğinde baş verecek ama asla baş eğmeyecek yoldaşlarımız var, neferlerimiz var. 31 Mart'ta iradelerine sahip çıkan, geleceğine sahip çıkan Erzurum halkına şükranlarımı sunuyorum. Erzurum'daki zaferin mimarı olarak gördüğüm herkese teşekkür ediyorum. Aynı şekilde AK Parti çatısı altında davamıza hizmet etmiş, emek vermiş ancak şimdi aramızda olmayan kardeşlerimize de Rabbimden rahmet niyaz ediyorum. Teşkilat mensuplarımızla bir araya geldikçe şu hakikate tekrar tekrar damga vuruyoruz. En büyük pay sahibi, gece gündüz demeden çalışan AK Parti'nin neferleridir. Gençler kimi zaman ailesinden kimi zaman işinden kimi zaman da sağlığından fedakarlık ederek şevkle davamıza hizmet edenler AK Parti'nin gizli neferleridir. O gizli kahramanların hakkının ne yapsak ödeyemeyeceğimizi de biliyoruz. "KKTC'DE ÇOK SAYIDA ESERİ HİZMETE ALACAĞIZ" AK Parti'ye ve Cumhur İttifakı'na verilen güçlü destek güvenin bir tezahürüdür. Bizler de milletimizin bu güveni için çalışıyoruz. Terör örgütlerine nefes aldırmıyoruz. Önceki hafta Hatay'daydık geçen hafta Diyarbakır'ın misafiri olduk. Bugün Erzurumlu kardeşlerimle kucaklaşıyoruz. Pazartesi günü KKTC'ye giderek mübarek Kurban Bayramı'nı Kıbrıs Türk halkıyla geçireceğiz. Kardeşlerim Kuzey Kıbrıs'ta baş başa ve heyetler arası görüşmelerin yanı sıra çok sayıda eseri hizmete alacağız. Erzurum'a yine elimiz boş gelmedik. Toplu açılış töreni ile toplam değeri 9.5 milyarı bulan hizmet ve projeyi Erzurum'a sunacağız. Yapımı tamamlanan yatırımların açılış heyecanını hep birlikte yaşayacağız. Özellikle istikbalimizin teminatı olarak gördüğümüz sizlerle buluştuğumuz gibi KKTC'deki kardeşlerimizle de buluşarak değerli fikirlerini alacağız. Milletimizle hasret gidermenin yanına teşkilatlarımız da bir araya geliyoruz.  AK PARTİ GENÇLİK KOLLARINA KRİTİK MESAJLAR Hepimiz bir vücudun azaları gibiyiz. Biz, 13 milyon 500 bini aşan üye sayısıyla Türkiye'nin en büyük ailesiyiz. Genel Başkanı'nın sorumluluğu ne kadar büyükse milletvekilin sorumluluğu da aynı derecede büyüktür. Siz teşkilat mensuplarımızın görüşlerine büyük önem veriyoruz. Nasıl 20 sene önce yola sizlerle istişare ederek çıktıysak yine sizin görüşlerinizi almak istiyorum. Bu toplantılar vasıtasıyla teşkilatımızın fotoğrafını çekiyor, geleceğe dair yol haritamızı belirliyoruz. AK Parti'nin alameti farikası ortak akla önem vermesidir. Bu özelliğinden dolayı AK Parti kendini sürekli yenilemiştir. AK Parti'nin hızını kesmek için medya kampanyalarıyla kurulan pek çok parti tarihin tozlu sayfaların şimdiden unutulmaya yüz tutmuştur. AK Parti iktidar gücünden bağımsız olarak Türk siyasetine halen yön veriyorsa 84 milyonun umudu olmaya devam ediyorsa sebebi istişareye açık olmasıdır. AK Parti kuruluş felsefesinden ve prensiplerinden ödün vermeden kendini yenilemiş yegane partidir. Özünde tevazu, samimiyet ve gayretin olduğu siyaseti hakim kılmamız şarttır. Bu yolda hep beraber yürüdük. Kar kış demeden yürüdük. Önce kendi aramızdaki dayanışmayı, kardeşliği, muhabbeti tahkim etmemiz gerekiyor. Milletle bağımızı sağlam tuttuğumuz ölçüde operasyonları boşa çıkarabiliriz. Kibir, böbürlenme, bize asla yakışmaz. Bizim siyasetimizde milletle inatlaşmak gibi bir anlayış kesinlikle söz konusu değildir.  Şimdiye kadar hep milletimizle beraber yürüdük. Bundan sonra da milletimizin gösterdiği istikamette yürümeye kararlıyız. Davamızda karamsarlığa yer olmadığı gibi gevşemeye de yer yoktur. Elbette eleştirilerimizi yapacak, yanlışlarımızı birbirimizin yüzüne cesaretle söylemekten çekinmeyeceğiz. Birbirimize kenetlenmeyi de ihmal etmeyeceğiz. Gönlü kazanılmayacak insan bırakmayacak şekilde mücadelemizi sürdüreceğiz. Şunu hiçbir zaman unutmayacağız: Gayret bizden, tevfik Allah'tandır. Hepimiz ondan geldik ve yine ona döndürüleceğiz. Onun rızası için koşacağız.

2 yıl önce

Tunus'ta siyasi darbe!

Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, mevcut Başbakan Meşişi'yi görevden aldığını, atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralmaya karar verdiğini açıkladı. Cumhurbaşkanı ayrıca meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu ve milletvekillerinin dokunulmazlıklarını askıya aldığını duyurdu. Meclis Başkanı Gannuşi, Cumhurbaşkanı Said'i darbe yapmakla suçladı. Tunus Cumhurbaşkanı Said'in aldığı kararları destekleyen göstericiler, Nahda Hareketi’nin genel merkezine baskın düzenlemeye çalıştı. Libya'dan Tunus Cumhurbaşkanı Said'in kararlarına tepki geldi. BAŞBAKANI GÖREVDEN ALDI, MECLİSİN YETKİLEİRNİ DONDURDU Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said, ülkenin içinde bulunduğu olağanüstü koşullar nedeniyle meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını açıkladı. Said, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını bildirdi. Tunus Cumhurbaşkanlığının yayınladığı videoda, ülkedeki askeri komuta kademesinin ve güvenlik yetkililerinin katıldığı bir toplantı sonrasında konuşan Said, "Tunus'un içinde bulunduğu yağma, yangın ve durum karşısında ülkeyi kurtarmak için olağanüstü önlemler alması gerektiğini" belirterek isim vermediği bazı grupların belirli bölgelerde iç savaş çıkarmak için para topladığını öne sürdü. Said, birkaç ay önce almaları gereken bu kararları Meclis Başkanı ve Başbakan Hişam el-Meşişi ile yaptığı istişareler sonrasında aldığını ifade etti. Meclisin tüm yetkilerini dondurduğunu, milletvekillerinin dokunulmazlığını askıya aldığını, mevcut Başbakan Hişam el-Meşişi'yi görevden aldığını ve kendi atayacağı bir başbakanla yürütmeyi devralacağını duyuran Said, söz konusu kararlardan sonra bir genelge yayınlanacağını ve kararların hemen yürürlüğe gireceğini aktardı. Said, genelgeler biçiminde gerekli kararların duyurulmaya devam edeceğini, atayacağı başbakan ile yeni bir hükümet kurulacağını ve hükümetin cumhurbaşkanı liderliğinde kalacağını kaydetti. Anayasayı ve halkın çıkarlarını korumak üzere bu kararların kaçınılmaz olduğunu savunan Said, yolsuzluk dosyalarını ortaya çıkarma gerekçesiyle başsavcılık görevini de üstlendiğini belirtti. Özellikle başkent Tunus olmak üzere ülke genelinde, hükümet ve muhalefet partilerine yönelik kitlesel protestolar gerçekleşmiş, çıkan olaylarda başta Nahda Hareketi olmak üzere parti merkezlerine saldırılar düzenlenmişti. MECLİS BAŞKANI GANNUŞİ SAİD'İ DARBE YAPMAKLA SUÇLADI Tunus Meclis Başkanı ve ülkedeki en büyük parti olan Nahda Hareketi'nin lideri Raşid el-Gannuşi, Meclisin çalışmalarını dondurma ve başbakanı görevden alma kararları nedeniyle Cumhurbaşkanı Kays Said'i darbe yapmakla suçladı. Gannuşi, El Cezire televizyonuna yaptığı açıklamada, "Cumhurbaşkanının yasal bir dayanağı olmayan kararları, bir darbedir, anayasayla yorumlamak yanlıştır." dedi. Cumhurbaşkanı Said'in kendisini arayarak anayasa çerçevesinde bazı kararlar alacağını paylaştığını ancak içeriğine vakıf olmadığını belirten Gannuşi, söz konusu kararların geçersiz olduğunu ve Meclisin anayasal çerçevede çalışmalarına devam edeceğini kaydetti. HALKI BARIŞÇIL MÜCADELEYE ÇAĞIRDI Meclis Başkanı ve Nahda Hareketi Lideri Raşid el-Gannuşi, "Cumhurbaşkanını bu kararları geri almaya çağırıyoruz çünkü bu kararlar halkı karanlığa sürüklüyor. Halkı demokrasiyi yeniden tesis etmek için barışçıl mücadeleye çağırıyoruz" dedi. GANNUŞİ: MECLİS GÖREVİNİN BAŞINDA Raşid el-Gannuşi ayrıca, "Demokratik olarak seçilmiş parlamento ve hükümet halen görevinin başında." açıklamasında bulundu. SAİD YANLILARI NAHDA HAREKETİ'NİN GENEL MERKEZİNE BASKIN DÜZENLEMEK İSTEDİ Tunus Cumhurbaşkanı Kays Said'in aldığı kararları destekleyen göstericiler, Nahda Hareketi’nin genel merkezine baskın düzenlemeye çalıştı. Başkent Tunus’taki Nahda Hareketi'nin genel merkezine doğru yürüyüşe geçen göstericiler ile geniş güvenlik önlemleri alan polis arasında arbede yaşandı. Polis, ülkenin milli marşını okuyarak genel merkeze baskın düzenlemeye çalışan göstericileri göz yaşartıcı gaz kullanarak uzaklaştırmaya çalıştı. Geniş güvenlik önlemleri alan polis, Nahda Hareketi'nin genel merkezi önünde nöbet tutmaya devam ediyor. LİBYA'DAN SAİD'İN KARARLARINA TEPKİ Öte yandan Libya Devlet Yüksek Konseyi Başkanı Halid el-Mişri, Tunus'ta Cumhurbaşkanı Kays Said'in meclisin çalışmalarını dondurma ve başbakanı görevden alma kararlarına tepki gösterdi. Mişri, sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımda, "Seçilmiş organlara yönelik darbeleri ve demokratik yolların feshedilmesini reddediyoruz." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Orman yangınlarını siyasi ranta çevirmek için tetikte bekleyen fırsatçıların  derin bir gaflet ve sorumsuzluk girdabına kapıldıkları esefle görülmekte

MHP Genel Başkanı Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada; 30 ilde çıkan orman yangınlarının milleti derinden üzdüğünü, 8 kişinin hayatını kaybettiğini, binlerce hektarlık alanın canlılarıyla birlikte yandığını belirtti. Bahçeli, yangınlarda 62 yerleşim yeri ve 26 bin kişinin tahliyesinin sağlandığını; Adana, Antalya, Muğla, Mersin ve Osmaniye'nin afet bölgesi ilan edildiğini hatırlattı. Bahçeli, "Türkiye Cumhuriyeti'nin bütün imkanları harekete geçirilmiş, yangına her saha ve muhitte fedakarlıkla karşı konulmuştur. Böylesi dönemlerde milli birlik ve yardımlaşma duygumuzun canlı tutulması, aklıselim ve kalbi selim bir tutumla felakete direnç gösterilmesi tarifsiz önemdedir. Türk milleti neşe ve sevinçte bir olduğu kadar acı ve tasada da birdir ve beraberdir" dedi. 'TEHLİKELİ ALDATMADIR' Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in yangınlara ilişkin açıklamalarının siyasi etik ve erdemle bağdaşmadığını belirterek, "Türkiye'nin zor günlerinde yangından nemalanma rekabetine tevessül etmek, bununla da yetinmeyerek 'iktidara muhalefet ediyorum' derken felaketle kol kola girmek namertliktir. Bu namert ve nankör siyaset anlayışı zillete düşen muhalefet partileri açısından kaygı ve utanç verici bir rezalettir. Turizm kentlerindeki orman alanlarının betonlaştırmak için yakıldığını, bu maksatla da Turizm Teşvik Kanunu'nda değişiklik yapıldığını iddia etmek akıl ve ahlak dışı bir uydurmadır. CHP Genel Başkanı'nın İP Başkanına benzer şekilde, yanan orman sahalarına 'bir tuğla koyarsanız beni çiğnemek zorunda kalırsınız' sözü saptırma olduğu kadar tehlikeli bir aldatmadır" dedi. 'ÜST AKIL TARAFINDAN KURGULANIYOR' Bahçeli, Türkiye'nin planlı kaos sürecine sokulup, toplumsal mukavemetinin zayıflamasının, sosyal ve ekonomik direncinin zaafa uğramasının hedeflendiğini savunarak, şunları kaydetti: "Bu yolla da her türlü dış tesir ve telkine açık olması, nihayet müdahale edilebilir bir kıvama gelmesi üst bir akıl tarafından kurgulanmaktadır. Orman yangınları münasebetiyle, maksadı menfur ve melun bir kısım sosyal medya hesaplarından yabancı ülkelere çağrı yapılarak yardım taleplerinin yoğun olarak gündeme taşınması Türkiye'yi aciz ve muhtaç bir ülke gösterme sinsiliğinin şifreli mesajı olarak değerlendirilmelidir. Türkiye büyük ve güçlü bir ülkedir. Her türlü felaketle de başa çıkabilecek muktedirliğe ve muvaffakiyete hamdolsun ziyadesiyle haizdir. Ancak bunu hazmedemeyen çevrelerin devletin haysiyet ve hükümranlığını masumiyet pozları vererek tartışmaya açma çabası basit bir kurnazlık, ucuz bir kara kampanyadır. Yönetilmeyen bir ülke tablosunun tesis ve temini amacıyla iç ve dış işgal cephesinin yangın kapısını zorlaması ve bu çerçevede yoğunlaşan ilişki ve irtibatların gün geçtikçe deşifre olması dikkatli hiçbir gözden kaçmamaktadır."

2 yıl önce

Washington Post: CIA Direktörü, Kabil'de Taliban'ın siyasi lideriyle gizlice görüştü

CIA Direktörü William J. Burns'ün pazartesi günü Kabil'de Taliban'ın fiili lideri Abdülgani Birader'le gizlice görüştüğünü duyuran The Washington Post gazetesi, bunun, İslamcı örgütün Afgan başkentini 15 Ağustos'ta silah zoruyla ele geçirmesinden beri Joe Biden yönetimiyle arasındaki en üst düzey yüz yüze görüşme olduğunu belirtti. Görüşme, Afganistan'dan tahliyelerin 31 Ağustos mühletine dek tamamlanması operasyonunun fiyaskoya dönüşmesinin gölgesinde gerçekleşti. Meseleye hakim ABD'li yetkililere dayandırılan haberde, CIA'in konuyla ilgili yorum yapmaktan kaçındığı, ancak görüşmenin muhtemelen ABD ordusunun Amerikan vatandaşlarını ve ABD öncülüğündeki NATO güçleriyle birlikte çalışan Afganları tahliye etmesi için yaklaşan mühlete odaklandığı aktarıldı. Dün Taliban Sözcüsü Süheyl Şahin, Sky News'e verdiği mülakatta, tahliyelerin 31 Ağustos sonrasına uzatılmasını ve bunun için bir miktar ABD askerinin Afganistan'da kalmaya devam etmesini reddetmişti. Şahin, tamamen çekilme için 31 Ağustos mühletinin ihlalinin sonuçları olacağı uyarısını yapmıştı. G7 (ABD, Britanya, Kanada, Fransa, Almanya, İtalya, Japonya) liderlerinin Afganistan krizini ele almak için bugün sanal toplantı düzenlemesi öncesi, Britanya Başbakanı Boris Johnson'ın ABD Başkanı Joe Biden'dan mühleti uzatmasını isteyeceği basına yansımıştı. Son 10 günde 58 bin 700 kişiyi Afganistan'dan çıkaran ABD ile müttefikleri, kendi yurttaşları ve kendileriyle işbirliği yapmış Afganları Kabil Havaalanı'ndan tahliye için zamana karşı yarış içinde. Ancak Kabil Havaalanı'nda Afgan erkeklerin uçak iniş takımlarına tutunarak kaçmaya çalışırken can verdiği, annelerin bebeklerini dikenler teller üzerinden askerlere attığı, izdihamda ve geri püskürtmek için açılan ateşte çocuklarla kadınların öldüğü sahneler yaşanıyor. Hal böyleyken, Biden, Taliban'dan kaçmaya çalışanların havadan tahliyesine daha fazla zaman kazanmaya yönelik müzakereler yürütmesi için artan baskıyla karşı karşıya. Birader kimdir? Geçen günlerde Katar'ın başkenti Doha'dan Kabil'e giderek hükümet kurma çalışmalarına başlayan Taliban'ın 2 numarası ve fiili lideri Abdülgani Birader, 2013'te ölen Taliban lideri Molla Ömer'in kız kardeşiyle evli olması ve kendisine 'kardeş' anlamına gelen 'Birader' unvanını vermesi bakımından en çok güvendiği kişilerden biriydi. Taliban'ın 4 kurucusundan biri ve 25 Mayıs 2016'da Taliban liderliğine gelen Molla Hibetullah Ahundzade'den sonra 2 numarası konumundaki Birader, 2010'da Pakistan'ın güneyindeki Karaçi kentinde güvenlik güçlerince yakalandı, ancak 2018'de eski ABD Başkanı Donald Trump'ın talebi doğrultusunda Washington ile barış görüşmelerinde yer alması için serbest bırakıldı. Ocak 2019'da Taliban'ın Doha'daki siyasi ofisinin başkanlığını üstlenen Birader, pek çok yabancı devlet yetkilisiyle görüşmeler yürüttü, Şubat 2020'de Trump yönetimi ile imzalanan barış anlaşmasına Taliban adına imza attı, anlaşma kapsamında Mart 2020'de Trump ile telefonda görüşerek, bir ABD başkanıyla görüşen ilk Taliban yöneticisi oldu.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 15 16