05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

‘Hazırlıklı olmalıyız’ diyerek uyardı... Devlet Bahçeli: Önümüzde 2 siyasi ve demokratik sınav var

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Aziz dava arkadaşlarım, değerli belediye başkanlarımız, medyamızın değerli temsilcileri, düzenlediğimiz Belediye Başkanları Toplantımızın açılışı nedeniyle sizlerle paylaşacağım görüşlerime geçmeden önce hepinizi selamlıyorum. Yörelerinin umut ışığı, ufuk pırıltısı olan her belediye başkanımızla iftihar ediyor, hepinize hoş geldiniz diyorum. Salgının tesirini kaybetmesinin sonucunda hayat normale dönmüş, siyasi çalışmalarımız da beklenen kıvamına etap etap ulaşmıştır. İl başkanları toplantımızı gerçekleştirdik. Bugün de belediye başkanları toplantımız vesilesiyle Antalya'dayız. Siz değerli arkadaşlarımla kavuşmanın memnuniyetini yaşıyoruz. MHP'nin belediyecilikte marka değeri çok yüksektir çünkü iş bilenin kılıç kuşananındır. 31 Mart 2019'da seçimlerin üzerinden geçen 3 yıllık zaman hepimize göstermiştir ki MHP'nin belediyecilik anlayışı insan odaklıdır. Beka için milli karar, cumhur için istikrar dedik; gece gündüz çalıştık. Cumhur İttifakı dedik, beldelerimizi geliştirmenin, ihya etmenin mücadelesini verdik. 31 Mart 2019 öncesinde Türkiye'nin ehline emanet edilmesini istedik, belediyelerde farkımızı ibra ve ispat ettik. MHP'ye umut bağlayan vatandaşlarımızı mahcup etmedik. Söz verdik, yerine getirdik, vaat ettik, arkasında durduk.  "BELEDİYECİLİKTE PARTİZANLIK OLMAZ, OLMAMALIDIR" Bizde yalan, palavra, umut kalpazanlığı yoktur. Biz MHP'yiz. Özümüz birdir, sözümüz senettir. Belediye yönetimi milletimizin emanetidir. Emanete leke sürmek bizim kitabımızda yazmayacak bir yozlaşma halidir. Bizim belediye başkanlarımız şehirleri, beldeleri kara kışla mücadele ederken Balık yemeyi aklından geçirmez. Bizim belediye başkanlarımız arkasından şehirlerinde deprem yıkımı yaşanmışken tatile giderek kayak yapacak izansız yüzler çıkmaz. Biz milletimiz ne diyorsa ona bakarız. Biz samimiyiz, içimiz bir dışımız bir, gecemiz bir gündüzümüz birdir. Biz dünya saltanatına değil, milletimizin sevdasına talibiz. Belediye yönetimlerinde ayrımcılık olmaz, kayırmacılık olmaz, partizanlık olmaz, olmamalıdır. Bir belediye başkanı yöresinin en mağdur insanını mutlu yapana kadar rahat uyuyamaz. Belediye yönetimlerinin yorulmaya, bahaneler üretmeye hakkı yoktur. Çalışacağız, çalışacağız, bir daha çalışacağız, Allah'ın izniyle hep birlikte başaracağız. Bizi anlamakta zorluk çekenler çıkabilir. Davamızı devamlı anlatacağız, durmayacağız, hatta 'öf' bile demeyeceğiz. Bizi sabote etmek isteyenler çıkabilir, çekinmeyeceğiz. Karamsarlar, kötümserler, kötüler yan yana gelip iftira mevzi kursalar da inandıklarımızdan dünya tersine dönse bile taviz vermeyeceğiz. Hiç kuşkusuz zafer inananlarındır.  "MASKELİ ŞEYTANLARLA, ŞER CEPHELERİYLE İKİ CİHANDA DA HESAPLAŞACAĞIZ" MHP'ye gönül açan hiçbir insanımızı üzmedik, üzmeyeceğiz, buna karşılık maskeli şeytanlarla, şer cepheleriyle iki cihanda da hesaplaşacağız. Biz tarafız, hakikatin, yaşamanın tarafındayız. Biz tarafız, kardeşliğin, kucaklaşmanın tarafındayız. Vicdanımız müsterih, verilemeyecek bir hesabımız yoktur. Sonuna kadar Türk milletinin emrinde ve hizmetindeyiz. Doğruya doğru, yanlışa yanlış diyebilecek siyasetçilerdeniz.  Belediye başkanlarımız üretken bir belediyeciliğin adeta sembolü haline geldiler. Başkaları zillete düştü, sizler millet dediniz. Başkaları hesap yaptı, siz hasbi davrandınız. Adam gibi belediye başkanı oldunuz. MHP'nin belediye başkanları hem insani, hem de siyasi karakterin burcudur. Hepinize teşekkür ediyorum. Nerede sorun varsa oraya el attınız. En küçük tereddütünüz olmasın ki takip ediyorum. Sizlerin başarısı MHP'nin başarısıdır. Sorumluluklarınız fazladır, her durumda vicdan muhasebesi yapacağınızı biliyorum. Omuz omuza mücadele edeceğiz, yolumuzdan sapmayacağız. Daha güçlü bir devlet, daha huzurlu bir gelecek hedefine Cumhur İttifakı ve MHP olarak mutlaka ulaşacağız.  "ÖNÜMÜZDE 2 SİYASİ VE DEMOKRATİK SINAV VAR" Türkiye'nin ve partimizin önünde 2 siyasi sınavın olduğunu ve buna yönelik hazırlık içinde olmamız gerektiğini hatırlatmak isterim. Bunlardan birincisi 2023 yılındaki seçimlerdir. Diğeri de 2024 yılının Mart ayında yapılacak mahalli idareler seçimidir. MHP, Cumhur İttifakı'nın vatan ve millet sevgisiyle ahlaki ilkelerine bağlı ve sadık kalacaktır. MHP, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ilerleyip güçlenmesi için insanüstü bir çaba gösterecektir. MHP, 2023 yılının Haziran ayında TBMM'de milletvekili sayısını azami düzeyine çıkarıp, Cumhur İttifakı'nın anayasayı değiştirme sayısına ulaşmayı ve Sayın Erdoğan'ın açık bir farkla seçilmesi için olağanüstü çaba gösterecektir. MHP, bölücülüğün kafasını koparma, seferberliğin her türlüsünü yapacak, milli ve yerli bir ekonomisinin tesisi için üzerine düşen sorumlulukları tesis edecektir. Toplumun her kesiminin önerilerinin dikkate alındığı yeni bir anayasanın hazırlanması için çalışacaktır.  30 Ekim 2021 tarihinden itibaren adım adım 2023 temasıyla 9 Aralık 2021 tarihine kadar 81 ilimizin tamamında vatandaşlarımızla birebir temas kurduk. Elbette yerimizde saymayacağız, devamlı daha iyisini yapmayı düşüneceğiz. En son seçimlerde CHP'nin sandıktan 1. çıktığı 6 il ve 125 ilçeyi kapsamına alan 131 seçim bölgesinde bu partinin gerçek yüzünü, karanlık yönlerini birer birer anlattık. Bütün ilçelerimizde çalışmalarımızı yaygınlaştıracağız. Bu zincirleme çalışmalarımızın hayırlı sonuçlar almaya başlamıştır. CHP'ye oy veren kardeşlerimiz oynanan oyunu görmüş, böylelikle Kılıçdaroğlu ve yönetiminin ipliği pazara çıkmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu fazla merak iyi değildir, ne gelirse insanın başına meraktan gelir. Şimdi bu yörük diyarında bir düşüncemi paylaşmak istiyorum. Biz yüzmeyi değil tunmayı biliyoruz. Tunduğumuz yerde de senin gibilerin nasıl boğulduklarını görürüz. Sanırım yüzmeyi seviyorsun, geldiğimiz yerde de senin sandıktan imdat çığlıklarını cümle alem duyacaktır. MHP'nin baraj sorunu olmadığını sen de bölücü ortakların da biliyor. Sayın Kılıçdaroğlu bizi bırak da mahşeri vicdanını nasıl geçeceksin? Milli onurun barajını nasıl geçeceksin? Milli ve manevi emanetlerin barajını nasıl geçeceksin? Sen onu söyle, ona cevap ver. Türkiye'ye kim yanlış yapmışsa, MHP onlarla kıyasıya mücadele edecektir. RUSYA'YA YAPTIRIM TARTIŞMASI: GELSİNLER BUNU OTELCİLERE ANLATSINLAR Enflasyon canavarı başını kaldırdı mı mutlu oluyorlar, bütçe açık verdi mi bayram ediyorlar. Varsın Türkiye zarar görsün hiç umursamıyorlar. Bir kez olsun yerli ve milli duruş sergileyemezler. Bugün açsak yarın doyarız; hayatın şaşmaz doğası budur. Şeker yoksa pancar ekim alanını genişletiriz. Un yetersizse buğday üretimini yükseltiriz. Rusya ile Ukrayna arasında süren savaşın dünyaya çıkardığı fatura çok ağır olmuş, ülkemiz de bundan etkilenmiştir ancak zillet ittifakı bunu görmüyor. Rusya'ya yaptırım uygulansın diye dayatıyorlar. Gelsinler de bunu otelcilerimize anlatsınlar. Yaptırımların olması gerektiğini paylaşsınlar, hodri meydan. Zillet ittifakı figürandır, üstelik emperyalizmin, Türk düşmanlarının figüranlarıdır.  Bu sevimsiz, selamsız Babacan Türk polisine işkenceci diyor. Zillet partileri namerttir ve itibarsızdır. Karamollaoğlu da bize 'Allah akıl versin' demiş. Sayın Karamollaoğlu bizim aklımız bizi yeter. Büyük milletlerin her zaman beka meselesi vardır. Bu hedefe ulaşmak için pek çok badireye göğüs gererler. Türk milleti büyüktür, büyük kalacaktır. Bugün beka sorunlarımız geçmişe nazaran ağırlaşmıştır. İnsanı yaşatmak bekayla ilgilidir. Devlet ise bekasıyla yaşayacaktır. Beka olmadan ucuz yedim, pahalı aldım demek mümkün mü? Beka olmadan siyaset yapmanın bir manası söz konusu mu? Aziz ecdadımız yeri geldi günlerce aç susuz kalıp vatanını müdafaa etti. Nerede fitne varsa zillet oraya yuvarlanmıştır. Zillet ittifakı kafa olarak çölleşmiştir. Atatürk'ün partisi terör örgütleriyle düşüp kalkmaktadır. CHP Genel Başkanı telaş ve korku içindedir. Şuuru kapanmıştır. Bir gün dediğini diğer gün inkar etmektedir. Türkiye bir bütündür, aşılmaz kale gibi yükselir bu oyuna gelmez. Kardeşliğine, birliğine musallat olan bu tehlikeyi elinin tersiyle iter. Bunun hesaplaşma tarihi de 2023 yılının Haziran ayıdır. Kemal Kılıçdaroğlu yönetimi altındaki CHP tanınmaz haldedir. Bunu siyaset zannedecek kadar da ateşle oyun halindedir.

2 yıl önce

Yıllarca ‘Adnan Menderes’in avukatıydım’ yalanıyla siyasi çıkar sağlamıştı! Hüsamettin Cindoruk: “Benim partim CHP’dir” dedi

Yıllar boyu ‘Adnan Menderes’in avukatlığını yaptım” diyerek yalan söyleyen ve Demokrat Parti sayesinde önemli devlet makamlarına gelen Hüsamettin Cindoruk, CHP’nin ve Kemal Kılıçdaroğlu‘nun gayretlerini takdir ettiğini söyleyerek, “Bugün CHP benim de partimdir var mı diyeceğiniz. Cumhuriyet Halk Partisi benim fikirlerimi savunuyorsa, benim düşüncelerimi savunuyorsa, benim hayal kırıklıklarımı gidermek istiyorsa, Türkiye Cumhuriyeti’ni tekrar teşhis etmek istiyorsa o benim partimdir artık mesele budur” dedi. Basın Konseyi’nin 35. yıl dönümünde konuşan, Cindoruk, şöyle devam etti: “Gelin görün ki Türkiye Cumhuriyeti’ni korumak bizim görevimizdir. Gelinen noktada Türkiye Cumhuriyeti’ni müdafaa etmek durumuna düştük. Cumhuriyeti müdafaa etmek demek değerlerini müdafaa etmek demektir. İçi boşaltılmış bir cumhuriyet olur mu? Zaman içinde üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi gibi NATO gibi ya da üye namzeti olduğumuz Avrupa Birliği gibi ülkelerle bağlantımız kesildi. Bunun sonu nedir? Bağlantısız devlet olmaktır. Bağlantısız bir devletin dünya şartları içerisinde fazla yaşama şansı olmaz.” YILLARCA ‘MENDERES’İN AVUKATIYIM’ DİYE YALAN SÖYLEDİ Siyasi yaşamı zikzaklarla geçen Cindoruk, Adnan Menderes’in idamında parmağı olan CHP’yi kendi partisi olarak tanımladı. Uzun yıllar boyunca “Ben Adnan Menderes’in avukatlığını yaptım” yalanıyla siyasi çıkar sağlayan Cindoruk’un yalanını merhum Aydın Menderes şu sözlerle ortaya çıkarmıştı: “Cindoruk, Adnan Menderes’in avukatı olmamıştır. Adnan Menderes’in imzasını taşıyan herhangi bir vekalete haiz olmamıştır. Ayrıca Menderes ailesinden başka bir Menderes’in avukatlığını da üstlenmemiş, vekaletnamesine haiz olmamıştır. Sorunuzdaki ifadeniz doğru, zaman içerisinde Cindoruk kendisi Menderes’in avukatı olarak tanıtıldığı durumlarda sessiz kalmış, bunu tekzip etmemiş, adeta kendisinin böyle tanıtılmasında pişkince bir memnuniyet içerisinde gözükmüştür. Ancak hiçbir zaman Adnan Menderes’in avukatı olmamıştır.”

2 yıl önce

Kremlin Sözcüsü: Moden siyasi dünyada Erdoğan gibi çok az kişi var!

Rusya'nın Ukrayna'yı işgal girişimi farklılaşarak devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, ne iki taraftan ne de Karadeniz barışından vazgeçmiyor.  PESKOV, RUS DEVLET TELEVİZYONUNDA TÜRKİYE'NİN POLİTİKASINI DEĞERLENDİRDİ Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Rus devlet televizyonuna verdiği röportajda gündeme dair açıklamalarda bulundu. Peskov, Rusya’ya uygulanan ambargoların ardından Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in imzaladığı kararname doğrultusunda Rusya’ya dost olmayan ülkeler listesinde yer alan ülkelere Rus gazının satışının ruble ile yapılması kararının gerekçelerini aktardı. Peskov, “Neler oldu? Yaptırım coşkusu, çılgınlığı görüyoruz, tarihin en büyük yaptırım yükü şu anda Rusya’ya düşüyor. Bunun yanı sıra bildiğiniz üzere başka ülkelerde bulunan döviz rezervlerimize el konuldu. Gaz ödemelerinin ruble ile yapılması kararı Rusya’nın sahip olduğu dolar ve euro cinsinden paralara el konulmaması için alındı” ifadelerini kullandı. Kendilerine karşı alınan bu kararların batılıların para birimi euro ve dolara ait güveni sarstığına işaret eden Peskov, “Bu süreç durdurulamayacak artarak devam edecek” dedi. RUBLE KARARI Aldıkları kararın ardından batılı ülkelerin gaz ödemelerini ne şekilde yapabileceğini tarif eden Peskov, “Aslında sözleşmelerde belirtilen aynı birimlerle euro olarak ödeme yapacaklar. Bununla birlikte nihai ödeme euro karşılığında Rus rublesi satın alınarak, satıcı Gazprom’a ruble olarak aktarılacak. Bu şimdilik bir sistem prototipidir. Fakat gelecekte yeni ürün gruplarına da yayılacağından ve dış ticaret ilişkilerimizde giderek daha fazla yer kaplayacağından şüphem yok” dedi. 'RUSYA, AVRUPA'DAN DAHA BÜYÜK' Batılı ülkeler tarafından Putin’e karşı alınan yaptırımlar ile ilgili konuşan Peskov, birkaç yıl önce böyle bir şeyin söz konusu bile olamayacağını söyleyerek, “O zamanlar devlet başkanlarına yaptırım uygulanabileceğini hiç kimse hayal bile edemezdi. Böyle bir şey olamaz. Bu mantığın sınırlarını aşıyor. Devlet Başkanımıza da yaptırım uygulamaları, her türlü saçmalığı yapabileceklerini gösteriyor” dedi. Yine batılı ülkelerin kendisine ve çocuklarına yönelik yaptırım kararlarına özellikle çocuklarının çok şaşırdığını ifade eden Peskov, “Dürüst olmak gerekirse şaşırdım. Özellikle çocuklar için şaşırdım. Çocuklar benden daha çok şaşırdı. Ancak ülkemize karşı atılan dostane olmayan adımların en iyi teyidiydi” ifadelerini kullandı. Batılı ülkelerin Rusya’ya yönelik yaptırımlarından gelecekte vazgeçeceğini söyleyen Peskov, “Rusya için tam anlamıyla izolasyon modern dünyada ve teknolojik olarak imkansız. Dünya, Avrupa’dan daha büyük. Rusya ise Avrupa’dan daha büyük. Ama er ya da geç diyalog kurmamız gerekecek” ifadelerini kulandı. MODERN SİYASET DÜNYASINDA ERDOĞAN GİBİ ÇOK AZ İNSAN VAR Sözlerinin devamında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan için her zamankinden farklı ve samimi açıklamalarda bulunan Peskov, Erdoğan’ın tavırları ve siyasi duruşunu överek, “Elbette herkes ABD’lilerin korkunç baskısı altında. Tüm ülkeler egemen konumlarını net bir şekilde belirleyecek gücü bulamıyor. Örneğin bu açıdan diğer ülkeler Türkiye gibi değil. Türkiye ile fikir ayrılıklarımız var elbette, fakat bununla birlikte Türkiye çıkarlarına göre hareket ediyor ve gerektiği yerde açıkça ‘evet’ ya da ‘hayır’ diyebiliyor. Bu açıdan elbette modern siyasi dünyada Erdoğan gibi çok az insan var” dedi. Peskov, muhtemel Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenskiy ve Putin görüşmesine değinerek, “Rusya-Ukrayna müzakereleri açısından ortaya konulan yoğun çabalar sonucunda somut bir belgenin imzalanması aşamasına geleceğimizi ve bunun durumun normalleşmesi için önemli bir adım olacağını umuyorum” dedi.

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten "27 Nisan e-muhtırası" değerlendirmesi: Hükümet, ilk defa Cumhuriyet tarihinde cevap verince bu siyasi hayatımız açısından bir dönüm noktası oldu

Çelik, 27 Nisan e-muhtırasına ilişkin yaptığı değerlendirmede, "Muhtıra, geleneğinin son halkası olarak tarihteki yerini aldı." ifadesini kullandı. 27 Nisan'daki muhtıra girişiminin tam anlamıyla muhtıra olamadığını belirten Çelik, "İlk defa Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir hükümet, ona cevap verdiği için muhtıra olması için yapılan bu girişim bir kağıt parçasına döndü. Bu çok önemli bir şey bizim siyasi tarihimizde." diye konuştu. Türkiye'nin siyasi tarihinde genelde muhtıra verildikten sonra hükümetlerin bunu kabullendiğini ve siyasetin ayarının o muhtıranın kodları üzerinden belirlendiğini anlatan Çelik, sonrasındaki her siyasi gelişmenin de muhtıra kodları üzerinden değerlendirildiğini dile getirdi. Çelik, "Bir bakıma kerteriz noktasıydı muhtıralar sivil siyaset için. Sivil siyasetin bir bakıma DNA'sını, psikolojisini belirliyordu. İlk defa, Cumhuriyet tarihinde bir hükümet, o zaman Cumhurbaşkanı'mız Başbakan olarak bunu hükümetimiz geri çevirdi ve muhtıra olarak tarihe geçecek şey bir kağıt parçasına döndü." dedi. Sistemin eski dönemlerden beri, özellikle asker kökenli cumhurbaşkanlarını hükümetin üzerinde bir vesayet aracı olarak kullandığını, sonrasında da bunun başka ek mekanizmalarla desteklendiğini söyleyen Çelik, "Anayasanın üzerinde Milli Güvenlik Kurulu oluyordu, bunun yanı sıra yargının vesayeti, askerlerin gazetecilere verdiği brifing. O zamanlar o dönemdeki siyasi hayat şekillenirken neredeyse sivil siyaset diye bir şey kalmamıştı. Siyaset bu muhtıra siyasetinin sınırları içerisinde yaşayabilen, nefes alabilen bir varlık haline dönüşmüştü." değerlendirmesinde bulundu. AK Parti döneminde en çok vurgu yapılan kavramlardan birinin "sivil siyaset" olduğuna dikkati çeken Çelik, "Sivil siyasetin özerkliği, sivil siyasetin güçlendirilmesi, sivil siyasetin gücünün pekiştirilmesidir. Bu şu demekti, yani herhangi bir şekilde askeri bürokrasinin muhtıralar yoluyla siyaseti belirlemesi, ülkeyi yönlendirmesi gibi bir şey söz konusu olmasın diye. Bunlar tabii Türkiye'ye çok acılar ödetmiş, bedeller ödetmiş süreçlerdir." diye konuştu. 27 Nisan'daki teşebbüsün bir bakıma cumhurbaşkanlığı seçiminin kodlarını belirlemek üzere yapıldığını söyleyen Çelik, aynı günün gecesi buna bir cevap hazırlığının hemen başladığını anımsattı. Dönemin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt'ın o gece telefonlara çıkmadığını ve bu durumun ertesi sabaha kadar çeşitli bahanelerle böyle devam ettiğini anlatan Çelik, ertesi gün, hükümet adına bir açıklama yapılacağı basına duyurulduktan sonra dönüş yapıldığını belirtti. "İLK DEFA CUMHURİYET TARİHİNDE BİR MUHTIRA AKAMETE UĞRAMIŞ OLDU" Muhtırayı yayınlayanların hükümetin buna cevap vereceğini hesap edemediklerini vurgulayan Çelik, "Neticede ilk defa Cumhuriyet tarihinde bir muhtıra akamete uğramış oldu. Dolayısıyla bir bakıma muhtıralar döneminin işte son halkası, kapanması gibisinden bir durum. Eğer hükümet cevap vermeseydi, bazen Amerikan Başkanları için 'topal ördek' ifadesi kullanılıyor ya, aslında bu, hükümetleri sakatlayan, hükümetleri gerçek bir hükümet olmaktan çıkaran birtakım saldırılar olarak bu muhtıralar her zaman gündeme gelmiştir." ifadesini kullandı. Çelik, muhtıranın kabul edilmesi ve cevap verilmemesi halinde cismen var olan hükümetin siyaseten yok hükmünde olacağını belirterek şöyle devam etti: "Zaten bu hale getiriyorlardı, bu şekilde önce bir şekilde bir tavır koyuyorlar, ondan sonrasında Cumhuriyetin tehlikede olduğunu, işlerin çok kötüye gittiğini, büyük bir güvenlik tehdidi olduğunu, olaya el koymak gerektiğini, basının da desteğini yanlarına alarak ifade ediyorlar. Ondan sonra hemen organize bir şekilde birtakım başka kurumlardan açıklama yapılmaya başlanılıyor. Bir bakmışsınız olmayan bir şey yüzünden ülke büyük bir stresin içerisine girmiş ve bütün kurumların okları kendi amirleri durumundaki hükümete çevrilmiş. Böylesine kaotik, böylesine amorf, şekilsiz, ilkesiz bir süreç üretiyorlardı. 27 Nisan'da tekrar bunu yapmaya çalıştılar, 'cumhurbaşkanı şöyle olmalı, birtakım kaygılarımız var bu konularda' dediklerinde hükümet, ilk defa Cumhuriyet tarihinde cevap verince bu siyasi hayatımız açısından bir dönüm noktası oldu. Bence demokrasinin Türkiye'de yerleşikleşmesinin önemli dönüm noktalarından bir tanesidir." AK Parti Sözcüsü Çelik, daha önce katıldıkları bir MKYK toplantısında söz aldığını hatırlatarak şunları kaydetti: "'Bugün çok önemli bir gün' demiştim. Sebebi şu ilk defa dikkatimi çekti, o dönemi kastederek söylüyorum, iktidar partisinin MKYK'sini izleyen gazeteci sayısı Milli Güvenlik Kurulunu izleyen gazeteci sayısından daha fazla. Çünkü o zaman hatırlayın, şimdi bunlar geride kaldığı için iyi hatırlanmıyor, Türkiye nefesini tutuyordu her ay, Milli Güvenlik Kurulundan Milli Güvenlik Kurulu'na yaşıyordu. Milli Güvenlik Kurulundan hükümete nasıl bir talimat çıkacak, nasıl bir posta koyulacak gibisinden, dolayısıyla orada milli güvenlik dışında sadece seçilmiş sivil hükümete karşı kısıtlamaların ve yönlendirmelerin konuşulduğu bir mekanizma söz konusu oluyordu. İşte en son 27 Nisan'da buna teşebbüs edildi orada cevap verince de o bir muhtıra olmak üzere kurgulanmış o teşebbüs kağıt parçasına döndü."

1 yıl önce

Eski danışmanından Davutoğlu'na ağır sözler: Siyasi ahlaktan bahsetmek için önce ahlaklı olmak lazım

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medyadan, "Utanma duygusunu kaybetmeyenlere bunlar yetmez mi?" başlıklı bir video yayınladı. Ahmet Davutoğlu'nun Başbakan olduğu dönemde danışmanlığını yapan gazeteci Abdülkadir Özkan, Davutoğlu'nun paylaşımına tepki göstererek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı 'oyun dışı bırakmak' için kimlerle birlikte çalıştığını söylemesini istedi. Davutoğlu'nu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı pasifize etmek için CHP ile pazarlık yapmaya teşvik edenleri de anlatmaya çağıran Özkan, "Siyasi ahlaktan bahsetmek için önce ahlaklı olmak lazım!" dedi. Abdülkadir Özkan, paylaşımında Ahmet Davutoğlu'na seslenerek şu sözleri sarfetti: "İlk günden son ana kadar CB Erdoğan'ı "oyun dışı bırakmak" için kimlerle iş tuttuğunuzu dürüstçe açıklasanız ya topluma! Erdoğan'ı pasifize etmek için CHP ile pazarlık yapmaya sizi teşvik edenleri de anlatsanız ya millete! Siyasi ahlaktan bahsetmek için önce ahlaklı olmak lazım!" https://twitter.com/akadir137/status/1527720758763474945?s=21&t=aE_FDkx1DidT_-V24Ca23Q

1 yıl önce

Kılıçdaroğlu, İstanbul Maltepe'deki mitingte terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yi kastederek: "Partileri kapatmaya hazırlanıyorlar.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanın Kemal Kılıçdaroğlu, hakkında terör örgütü PKK ile ilişiği nedeniyle açılan Kapatma Davası devam eden terör uzantısı HDP'ye İstanbul'daki miting alanından sahip çıktı. CHP lideri, "Hapse atılan gazeteciler, siyasetçiler, siyasilere getirilen siyaset yasakları...  Şimdi bir adım daha atıp partileri kapatmaya hazılanıyorlar. Konserleri yasaklıyorlar, Kürtçeye bile tahammül edemiyorlar." şeklinde konuştu. Kılıçdaroğlu konuşmasında şu ifadelere yer verdi: "Az kaldı. Bu kentin sokaklarında üniversitelerinde özgürce kucaklaşacağız. Benden önce halkımızın çığlığını dinlediniz. Birileri insanları korkuyla sindirmek istiyor. Bu korku ikliminin aparatlarını hepimiz çok iyi biliyoruz.Yargı, mafya, uyuştucuru kaçakçıları, paramiliter gruplar yapıyor. 5li çeteler, yandaş medya, insan kaçakçıları, silah kaçakıçıları. Hepsi birikte çalışıyor. Bunların tek amacı var, korku iklimi yaratmak. Bunu hem siyasi hem finansal açıdan nemalanmak için yapıyorlar. Yani sizi korkutarak bu sistemi ayakta tutmak istiyorlar. O giderse kaos olur algısı yerleştirmeye çalışıyorlar. Bu algıyı beslemek için insanları tutukluyorlar. Tweet attılar diye liseli çocukları okuldan alıyorlar. Doğayı savunan aktivisti, bebekleri annelerinden ayırıyorlar. Şimdi bir adım daha atıp partileri kapatmaya hazırlanıyorlar. Konserleri yasaklamaya çalışıyorlar. Bu ülkenin ulu çınarı olan sanatçıları mahkeme salonunda süründürüyorlar."

1 yıl önce

Canan Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliği düşürüldü

İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu hakkında Yargıtay 3. Dairesi’nin beş ayrı suçlamadan verilen mahkumiyet kararının üçünü onamasıyla 4 yıl 11 ay 20 günlük hapis cezası kesinleşmiş ve Kaftancıoğlu’na siyasi yasak getirilmişti. Silivri Cezaevi’ne gönderilen Kaftancıoğlu, denetimli serbestlik kapsamında serbest bırakılmıştı. Yargıtay, yerel mahkemenin Türk Ceza Yasası’nın 53. maddesine göre ‘Parti yöneticisi olmasına kısıtlama’ getirilmesini öngören cezayı da onadığı için Kaftancıoğlu’nun siyasi parti üyeliği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düşürüldü. KAFTANCIOĞLU'NDAN AÇIKLAMA Karar üzerine sosyal medya hesabından açıklama yapan Kaftancıoğlu, "CHP hukuk bürolarında değil Kuvayi Milliye ruhuyla savaş meydanlarında kurulmuş bir partidir. Cumhuriyet Halk Partisi üyeliği inanç işidir, yürek işidir, emek işidir. O inanç, o yürek, o emek bizde oldukça gerisi teferruattır… Ne demiştik? Korkularının ecele faydası olmayacak!" dedi.

1 yıl önce

Binali Yıldırım: Göçmenleri istismar konusu yapmak ve siyasi şekilde nemalanmak insanlık ayıbıdır

AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım'ın Samsun programı sabah erken saatlerde başladı. İlk olarak Samsun Valiliğini ziyaret eden Binali Yıldırım, burada şeref defterini imzaladıktan sonra Samsun Valisi Doç. Dr. Zülkif Dağlı'nın makamında protokol üyeleri ile sohbet etti. Akabinde Binali Yıldırım, AK Parti İl Danışma Meclis Toplantısı'na katıldı. "ANA MUHALEFET VE DİĞERLERİ BUGÜN GÖÇMENLER ÜZERİNDEN DERİN SİYASET YAPMANIN HEVESİ İÇİNDELERDİR" Katıldığı toplantıda partililere hitap eden Binali Yıldırım, "Göçmenleri istismar konusu yapmak, onların yaşadığı zorluklardan siyasi şekilde nemalanmak ayıptır. İnsanlık ayıbıdır. Her ülke zaman zaman zorluklarla karşılaşabilir. 89'da Balkanlar'da, Bulgaristan'da zorda olan vatandaşlarımızı hatırlayın. Yine Irak 1. Körfez Savaşı'nda olanları hatırlayın. Türkiye her zaman 'İnsanı yaşat ki devlet yaşasın' mantığıyla hareket etmiştir. Bunlar gelip geçecektir. Göçmenleri iterek, engin sularda hayatlarını yok eden ülkeler, bir de göçmenlerin hayatlarını devam ettirebilmesi için alan açan ülkeler olarak tarihte yerini alacaktır. 2016 yılında Cumhuriyet Halk Partisi göçmenlerle ilgili bir rapor hazırladı. Raporda zehir zemberek iktidara eleştiriler var. 'Bu göçmenlere niye daha iyi yerler yapmıyorsunuz, niye şartlarını iyileştiremiyorsunuz, niye eğitim ve sağlıkları ile ilgili gerek tedbirleri almıyorsunuz' diye iktidarı yerden yere vuran ana muhalefet ve diğerleri bugün göçmenler üzerinden derin siyaset yapmanın hevesi içindelerdir" diye konuştu. "ULUSLARARASI PİYASADA TAHIL FİYATLARI SAVAŞ ÖNCESİ RAKAMLARA GERİLEDİ" Geçen günlerde İstanbul'da imzalanan "Tahıl ve Yiyecek Maddelerinin Ukrayna Limanlarından Emniyetli Sevki Girişimi Belgesi" imza töreni ile ilgilide konuşan Binali Yıldırım, "Dünyanın neredeyse çivisi çıktı. Önce pandemi çıktı, her şeyin ayarı bozuldu. Normal yaşam sürdürülemez hale geldi. Bütün tedarik zincirleri bozuldu. Kuzeyimizde 150 mil ötede bir savaş patladı. Bu savaşın en büyük bedelini Türkiye ödüyor. Çünkü en yakın biziz. Bütün bu badireleri rağmen Cumhurbaşkanımızın güçlü iradeleri ile üstesinden geliyoruz. Bütün dünya Ukrayna–Rusya savaşında tek güvenilir ülke olarak Türkiye'yi görüyor. Tek güvenilir lider olarak Recep Tayyip Erdoğan'ı görüyor. Orada dini, mezhebi, rengi ne olursa olsun ölen çocuklar, sivillerdir. Biz diyoruz ki batıya iki yüzlülük yapmayın. Orta Doğu'da, Afrika'da, Kafkaslar'da karışıklık varken 3 maymunu oynarken burada tüm gücünüzü göstermeniz tamamen bir ikiyüzlülüktür. Savaş nedeniyle 26 milyon ton tahıl depolarda duruyor. Bu krizin büyümemesi için Türkiye inisiyatif aldı. İstanbul'da bir antlaşma imzalandı. Bu imza imzalanır imzalanmaz uluslararası piyasada tahıl fiyatları savaş öncesi rakamlara geriledi. Bu bile başlı başına insanlığa yapılacak en büyük iyiliktir. Biz savaş zenginliği peşinde koşan bir ülke değiliz" şeklinde konuştu. "ENFLASYON KÜRESEL BİR MESELE HALİNE GELDİ" Enflasyon konusuna değinen Binali Yıldırım, "Bugün bütün dünya sıkıntı içindedir. Hayat pahalılığı, fiyatların durdurulamaması, enflasyon küresel bir mesele haline geldi. Enflasyonu bilmeyen ülkeler bugün enflasyonla nasıl mücadele edeceklerini kara kara düşünüyorlar. Hükümetimizin birinci görevi enflasyona karşı vatandaşlarımızı korumaktır. Öncelikli görevi de budur. Bu konuda adımlar atılmaya başlanmıştır. Bundan sonra da devamı gelecektir. Bundan hiç kimsenin şüphesi olmasın. Biz nice sıkıntıların üstesinden geldik, nice zorlukları aşa aşa bu günlere geldik. Bunlar da bir anı olarak geride kalacaktır. Bunu herkesin bilmesi lazım. Bu vesileyle tabi ki bakın ihracatımız bu sene 250 milyar dolara giriyor. Organize sanayi bölgelerimizde yer bulunamıyor, gümrük kapılarında kilometrelerce tır kuyrukları var. Türkiye her şeye rağmen, her şarta rağmen üretiyor, istihdam sağlıyor ve ihracatıyla ekonomisini güçlendiriyor. Tabii ki sabit gelirlilerimizin enflasyona karşı korunmasında esastır. Şu anda ona yönelik çalışmalarda yapılıyor. Memur emeklileri, işçi emeklileri, çalışanlara yönelik düzenlemeler ve bundan sonrada sosyal destekler artmaya, yeni yeni tedbirler hayata geçmeye başlayacaktır. Bütün bu yaşananların farkındayız gereğini de birer birer yerine getiriyoruz. Milletimiz müsterih olsun. Aşamayacağımız hiçbir sorun yok. Çözemeyeceğimiz hiçbir mesele yok. Bunun bilinmesi lazım. Bugüne kadar nasıl dağ gibi sorunları dağ gibi çözümlere, hizmetlere dönüştürerek geldiysek bundan sonrada ülkemizi Cumhuriyetimizin 100. yılına taşıyacak iradeyi, gerekli çalışmaları, gerekli hazırlıkları yapıyoruz. İnşallah 2023'te de yeni zaferlerle, birlikte bu çalışmalarımızı taçlandıracağız" ifadelerini kullandı. İl Danışma Meclisi sonunda kendisine verilen hediyeyi kabul eden Binali Yıldırım, daha sonra bir dizi açılış programı için Samsun'un ilçelerini ziyaret etti. İl Danışma Meclisi'ne ayrıca AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan, Samsun milletvekilleri Fuat Köktaş, Orhan Kırcalı, Ahmet Demircan, Yusuf Ziya Yılmaz, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Nihat Soğuk, ilçe belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri ve vatandaşlar katıldı.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 15 16