03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Ekşi Sözlük hakkında soruşturma başlatıldı

Sitede yer alan "Halkın ayaklanması için daha ne olması gerekiyor" başlıklı içerik hakkında "Suç işlemeye tahrik" ve "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçlarından re'sen soruşturma başlatıldı.

2 yıl önce

Heybeliada'daki orman yangınıyla ilgili soruşturma başlatıldı

İstanbul Valiliği'nin açıklaması şöyle: "Emniyet, İtfaiye ve Orman Harekât Merkezlerinden alınan bilgilere göre; bugün saat 13.15'te Adalar İlçemiz Heybeli ada Kuleli Köşk mevkiindeki ormanlık alanda yangın çıkmıştır. Söz konusu bölgeye süratle güvenlik, itfaiye ve Orman Bölge Müdürlüğü yangın söndürme ekipleri sevk edilmiştir. Ekiplerimizce; 3 itfaiye, 2 arazöz, 1 toma ile karadan, 3 yangın söndürme helikopteri ile havadan söndürme çalışmalarına devam edilmektedir. Balıkesir ve Bursa'dan sevk edilen 2 helikopter ile İzmir, Muğla ve Antalya'dan sevk edilen 4 yangın söndürme uçağı ve 2 adet itfaiye aracı adaya hareket halindedir. Yangının çıkış sebebiyle ilgili soruşturma başlatılmıştır."

2 yıl önce

Rektör Naci İnci Boğaziçililere seslendi: Şahsımla ilgili açılan tüm disiplin soruşturmaları iptal edilecek

Akademisyenlere yönelik yaptığı paylaşımda Prof. Dr. İnci, 1994 yılında kampüse adım attığından bu yana gerek akademik gerekse kişisel olarak kendisine birçok değer kazandıran Boğaziçi Üniversitesi'ne borcunu ödemek, mevcut kalitesini daha da ileri götürmek ve ülkeye katkıda bulunmak amacıyla yerine getireceği Rektörlük görevini sadece bir makam olarak değil, ülkeye ve dünyaya eğitim-araştırma alanında hizmet edilecek bir mevki olarak gördüğünü belirtti. Oluşumu 158 yıl önceye dayanan, 1971 yılından bu yana bir kamu üniversitesi olarak ülkenin dört bir yanından farklı sosyo-ekonomik koşullara ve farklı sosyo-kültürel birikime sahip binlerce öğrenciyi dünya çapında bir eğitimle mezun eden Boğaziçi Üniversitesi'nin ülkenin önemli bir değeri ve herkese ait olduğunu ifade eden Prof. Dr. İnci, bu nedenle Boğaziçi Üniversitesi'ne toplumun ortak bir değeri olarak yaklaşılması, ülkenin gelişimine yapacağı katkılarla geleceğe taşınması gerektiğini vurguladı. Prof. Dr. İnci, paylaşımında şu görüşlerini dile getirdi: "Popülist bir anlayış yerine akademik kuralların ciddiyetle uygulanmasını; daha üretken bir akademik ortamın kurulması için öğretim üyelerimizin üretimi önünde engel olan insan kaynağı ihtiyacının giderilmesini, gerekli kadroların sağlanmasını, altyapının güçlendirilmesini ve öğretim üyelerimize iyi bir çalışma ortamı kurulması için gereken çalışmaların yapılmasını hedeflemekteyim. Bunun yolu da üniversitemizin gerçeklerinden hareket ederek ihtiyaçların tespiti ve yerine getirilmesidir. Bu konudaki çözüm önerilerim daha önce Rektör adaylığımı ilan ettiğim metinde yer almaktadır ve söz konusu metinde yer alan öneriler birer taahhüttür." 'Sıkıntılar akademik kalitemizi olumsuz etkilememeli' Mevki ve makamların geçici olduğunu, bu nedenle ortak bir anlayış çerçevesinde uyumlu ve aynı zamanda sorumlu bir çalışma ortamının kurulmasının herkesin görevi olduğunu belirten Prof. Dr. İnci, şöyle devam etti: "Son dönemde yaşanan yönetsel sıkıntıların akademik kalitemizi olumsuz etkilememesi ve Boğaziçi Üniversitesi'nin kalitesine uygun bir sürecin yürütülmesi için gösterdiğimiz gayretin eninde sonunda tüm mensuplarımız tarafından anlaşılacağına eminim. Elbette birbirimizi gerektiğinde eleştirerek, görüşlerimizi paylaşacağız ancak bunun uygar bir ortamda saygı çerçevesinde yerine getirilmesi en büyük dileğimdir." "Disiplin soruşturmalarının iptal edilmesi talimatını ilgili birimlere ileteceğim" Prof. Dr. İnci, Boğaziçi Üniversitesi öğrencilerine hitaben yaptığı paylaşımda ise üniversitenin, bugün de Türkiye'nin en iyi öğrencilerine eğitim vermenin sorumluluğu ile gerek alt yapısını gerekse eğitim kalitesini geliştirerek sürdürmeye kararlı olduğunu vurguladı. Eğitim-öğretim kalitesinin arttırılmasına yönelik olarak öğretim elemanı kadrosunun güçlendirilmesi, sınıf ve laboratuvar alt yapısının iyileştirilmesi, bunların yanı sıra üniversitede karşılıklı öğrenmeyi sağlayan sosyal ortamı geliştirmeye yönelik olarak yurt, spor ve öğrenci kulübü alt yapılarının iyileştirilmesi için imkanları sonuna kadar zorlamayı hedeflediklerini aktaran Prof. Dr. İnci, şunları ifade etti: "Son aylarda yaşanan talihsiz olaylar nedeniyle yara alan birlikte yaşama ortamının yeniden tesis edilebilmesi için tüm kampüs sakinlerinin karşılıklı saygıya dayalı bir ortamı oluşturmak için eşit sorumluluğa sahip olduğunu düşünmekteyim. Boğaziçi Üniversitesi mensupları, eleştirel bakış açısıyla kalıpları ve klişeleri sorgulayan, hakim 'doğrular' hakkında farklı bakış açıları geliştirebilen bireylerdir. Elbette bu anlayış çerçevesinde eleştirmek, demokratik protesto hakkını kullanmak, hepimizin hakkıdır. Ancak eleştirilerin kişileri rencide edici bir karaktere sahip olmaması, 'öteki'nin haklarını da gözetmesi ve barışçıl yöntemlerle gerçekleştirilmesi, Boğaziçi kültürünün de bunu gerektirdiği kuşkusuzdur. Bu yaklaşımın kampüsümüzde hakim olacağı inancı ile bugüne kadar şahsımla ilgili olarak öğrencilerimize açılan tüm disiplin soruşturmalarının iptal edilmesi talimatını ilgili birimlere ileteceğim. "

2 yıl önce

Sosyal medya fenomenlerine 'izinsiz çekiliş' soruşturması

İstanbul Mali Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekiplerince, Enes Batur, Sezgin Yılmaz, Tamer Yeşildağ, Damla Nur Altun, Başak Karahan, Doğan Kabak, Ferit Karakaya, Cantuğ Özsoy'un da aralarında bulunduğu 16 kişinin sosyal medya hesapları üzerinden yaptıkları yayınlarda izinsiz çekiliş düzenledikleri belirlendi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca, Milli Piyango İdaresi'nden izin alınmadan yapılan bu çekilişler üzerine sosyal medya fenomenleri hakkında soruşturma başlatıldı. Bunun üzerine şahıslar ifadelerinin alınması için emniyete çağrıldı. Soruşturma kapsamında 6 kişinin ifadesinin alındığı, diğerlerinin ise bugün ve yarın emniyete giderek ifadelerini verecekleri öğrenildi.

2 yıl önce

Ülkü Ocakları'na 'terör örgütü' soruşturmasının altından FETÖ çıktı: Teklifi sunan vekil Enes Kanter ile görüşmüş

ABD Temsilciler Meclisi, Nevada vekili Dina Titus'un Ülkü Ocakları'nın "yabancı bir terör örgütü olup olmadığının araştırılmasını" teklifini onayladı. Tasarının yasalaşmasından sonra altı ay içinde, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın araştırmaya ilişkin raporunu ABD Kongresine sunması isteniyor. Söz konusu maddenin bağlayıcı olabilmesi için savunma bütçe yasa tasarısının Senato'da da aynı şekilde kabul edilmesi ve ABD Başkanı Joe Biden tarafından imzalanarak yasalaşması gerekiyor. TEKLİFİ SUNAN VEKİLİN FETÖ'CÜLERLE TOPLANTI YAPTIĞI ORTAYA ÇIKTI Öte yandan skandal kararın ardından bir kez daha FETÖ çıktı. Araştırma önergesini meclise sunan Titus'un, FETÖ elebaşı Fetullah Gülen’in manevi oğlu olduğunu açıklayan Enes Kanter’le toplantı yaptığı görüntüler ortaya çıktı.

2 yıl önce

Ümitcan Uygun soruşturmasında flaş gelişme: Esra Hankulu'nun ölüm nedeni belli oldu

Esra Hankulu'nun evde ölü bulunmasıyla ilgili Ümitcan Uygun'un tutuklandığı soruşturma kapsamında adli tıp kurumu raporunda Hankulu'nun kült kafa travması sonrası meydana gelen iç kanama sonucu hayatını kaybettiği belirtildi

2 yıl önce

Elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütü soruşturmasında flaş gelişme: 92 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İddianamede, suç örgütü lideri olan Sedat Peker'in Çekmeköy'de 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Peker'in, ayrıca "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da toplam 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 30 kişi mağdur, Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de silahlı saldırı sonucu öldürülen Cahit Çetin ise maktul olarak yer aldı. İddianamede, 26'sı tutuklu 92 şüpheliden Sedat Peker'in örgüt lideri, 9 şüphelinin örgüt yöneticisi, 82 şüphelinin bir kısmının örgüt üyesi, bir kısmının da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler olduğu belirtildi. İddianamede, suç örgütü lideri Sedat Peker'in Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu ölümüne ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Sedat Peker'in ayrıca 19 ayrı eylemde birçok müştekiye karşı "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme" suçundan 250 yıldan 360 yıla kadar, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, 3 mağdura yönelik "tefecilik" suçundan 6 yıldan 18 yıla, 2 kişiye karşı silahla kasten yaralama" suçundan da 1 yıl 8 aydan 4 yıl 2 aya kadar olmak üzere toplamda 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede, örgüt yöneticisi olan 9 şüphelinin "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, örgüt üyesi 46 şüphelinin "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma" suçundan 2 yıl 6 aydan, 6'şar yıla kadar hapsi istenen iddianamede, 22 şüphelinin de "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ikişer yıldan, dörder yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Diğer şüphelilerinden de çeşitli suçlardan cezalandırılması talep edildi. Öte yandan iddianamede, örgüt yöneticisi, üyesi ve örgüt adına suç işleyen şüphelilerin, ayrıca "kasten öldürmeye azmettirme", "var olan suç örgütün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da değişik oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörüldü. "Baba, abi, reis ağa" gibi unvanlarla suç örgütü yapılanması içerisine girdiler Hazırlanan iddianamede, ülkenin siyasi ve ekonomik yapısının değişimi ile paralel bir seyir izleyerek ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde taşrada "eşkıya", şehirde ise "kabadayı" olarak bilinen bir kısım şahısların devlet kontrolünün zor olduğu alanlarda kendi çıkarlarına uygun bir şekilde kimi zaman kaba kuvvet, kimi zaman da silahlı baskı ve korku yaratarak çıkar elde etmeye başladıkları anlatıldı. Bu şekilde elde edilen maddi çıkarların bir kısmını göstermelik yardımlar yaparak halkın gözünde sempati kazanmaya çalıştıkları aktarılan iddianamede, bu kapsamda 1970 ve 1980'li yıllarda meydana gelen siyasi değişikliklerden kaynaklı eşkıya ve kabadayı olarak isim yapan şahısların etraflarındaki adamlarının artmasıyla toplum içerisinde ciddi korkuların oluşmaya başladığı bilgisi verildi. İddianamede, bu korkuların giderek bu şahıslara toplum nezdinde saygıya dönüştüğü vurgulanarak, toplum içerisinde bu şahısların "baba, abi, reis ağa" gibi unvanlar alarak hemşehrilik ve akrabalık ilişkilerinden kaynaklı etrafına topladığı adamlar ile birlikte kamuoyunda mafya olarak bilinen çıkar amaçlı suç örgütü yapılanması içerisine girdikleri anlatıldı. Bu şahısların suç örgütü haline gelmesinden sonra devletin ve kanun koyucunun yerine kendilerini koyarak hem ceza kesen ve hem de adalet dağıtan bir görünüme kavuşup, bu sayede maddi menfaatlerini arttırma çabası içerisinde oldukları kaydedilen iddianamede, legal veya illegal iş sahibi olan bir kısım işletme sahiplerini koruma adı altında haraca bağlayarak maddi menfaat temin ettikleri, çek-senet tahsilatı yaptıkları ve bu şekilde toplumda korkutucu güç olarak maddi menfaat elde etmeye çalıştıkları bilgisi verildi. Sedat Peker bugüne nasıl geldi? İddianamede, Sedat Peker'in 1990'lı yıllarda mafya oluşumu içerisinde yer aldığı, bu oluşum içerisinde beraberindeki şahıslar ile birlikte işlediği bir kısım suçlardan dolayı 1997 ve 1998 yıllarında hakkında soruşturma başlatıldığı, ülke çapında aranması bulunan Sedat Peker'in Romanya'ya kaçtığı, 7 ay sonra teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998'de Romanya'dan Türkiye'ye getirildiği ve Bayrampaşa cezaevine konulduğu hatırlatıldı. Peker'in bu dönemde hakkında çıkan haberler ile adından çok fazla söz ettirdiği kaydedilen iddianamede, cezaevindeki lüks yaşamının gazetelere manşet olduğu, hakkında açılan davanın sonuçlanması neticesinde yanındaki 12 adamı ile birlikte "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve değişik suçlardan yargılaması tamamlanarak cezaevinde geçirdiği sürelerde dikkate alınarak 24 Mayıs 1999'da tahliye edildiği aktarıldı. İddianamede, Sedat Peker'in cezaevinden çıkınca suç örgütündeki kişi sayısını arttırmaya çalıştığı, 2002 yılında vermiş olduğu davet ve karıştığı olaylar, 2001 yılında 14 yaşındaki bir çocuğu istismar eden pilavcıya kendi usulünce ceza vermesi şeklinde yaptığı olaylar nedeniyle medyada sık sık yer almaya başladığı ve bu şekilde kendisini halk nezdinde daha fazla tanıttığı, ayrıca siyasi düşünceleri ve yaptığı konuşmaları ile bir kısım vatandaşlar üzerinde sempati oluşturduğu kaydedildi. Peker'in, cezaevinden çıktıktan bir kaç yıl sonra "www.öztürkler.com" isimli web sitesini kurarak dünyadaki Türkleri bir araya getirme projesini hayata geçirdiği ve bu projenin açılışına değişik mesleklerden ün yapmış kişileri davet ederek kendisini ve yapılanmasının daha çok tanınmasını sağladığı aktarılan iddianamede, Peker'in ayrıca lüks yaşamı, etrafındaki koruma sayısının fazlalığı ile kendisini her zaman gündemde tutmaya ve çevresindeki insanların sempatisini kazanmaya çalıştığı ifade edildi. Villası silahlarla donatılmış İddianamede, Sedat Peker suç örgütünün bu şekilde kurularak ülkede büyümeye başladığı, "silahlı tehdit", "adam kaçırma" ve "örgüt kapsamında korku-baskı oluşturarak kişi veya firmaların mal varlığına çökmek suretiyle yağma" ve benzeri eylemler neticesinde büyük meblağlarda maddi çıkar elde ettiği vurguladı. Sedat Peker suç örgütünün, medyayı da sık ve etkili kullanarak örgütün korkutucu gücünü kullanıp bir kısım insanları tehdit ederek hem etkinliğini arttırmaya çalıştığı ve hem de genç kesime yönelik sempati kazanma çabaları içerisinde olduğu ifade edilen iddianamede, bu örgütün eylemlerinin bizzat örgüt lideri olan Sedat Peker tarafından yapılmadığı, kendisinin özellikle bu konuda hassasiyet göstererek eylemleri hiyerarşik yapıda yer alan örgüt üyelerine yaptırarak kendisinin hukuksal bir problem yaşamasından sürekli kaçındığı anlatıldı. İddianamede, ancak Peker'in yapılacak eylemleri bizzat kendisi belirleyerek talimat vermek ve azmettirmek suretiyle gerçekleştirdiği, bazı mağdurları İstanbul Beykoz'da bulunan ve ailesi ile birlikte yaşadığı villasına getirterek burada bu kişiler üzerinde korku ve baskı uygulayarak amacına ulaşmaya çalıştığı bildirildi. Örgüt elebaşı olan Sedat Peker'in ikamet ettiği söz konusu villanın çeşitli silahlar ile donatılmış çok sayıda korumalar ile korunduğu açıklanan iddianamede, villanın bulunduğu tüm sokak giriş ve çıkışlarının kameralar, güvenlik görevlileri ve uzaktan kumandalı bariyerler ile kontrol edildiği, bu şekilde güvenlik tedbirleri alınan villanın örgütün görüşmeler, toplantılar ve örgüt faaliyetleri için kullanıldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianame, değerlendirilmek üzere Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

2 yıl önce

Terör örgütü PKK'ya tarihte ilk kez 'insan ticareti'nden soruşturma açıldı

Bölücü terör örgütü PKK ve Suriye uzantısı PYD-YPG kendisine taraftar bulamayınca çocukları savaştırmak için sahaya sürdü. ABD'nin insan ticareti raporunda da kayıtlara giren terör örgütü PKK 2019'da BM nezdinde taahhüt veren YPG, çocukları evine göndermediği gibi sözde SDG içerisinde çocuk savaşçı uygulamasına artarak devam etti. 2017 yılından bu yana uluslararası gözlemciler, YPG ve YPJ'nin kuzeydoğu Suriye'de yerinden edilmiş halkların barındığı kamplardan çocukları zorla topladıklarını rapor etti. Suriye İnsan Hakları'na (SOHR) göre, sadece 2020 yılının ilk 6 ayında Haseke, Rakka ve Deyrizor'da Arap ailelerin 13-16 yaş arasındaki 350 çocuğu PKK/YPG tarafından zorla alıkonuldu. ÜST DÜZEY TOPLANTIDA PKK TERÖR ÖRGÜTÜ ELE ALINDI Sabah'ın haberine göre; Jandarma Genel Komutanlığı 'İnsan Ticareti Suçunu İşleyen PKK/YPG Terör Örgütü' konulu bir çalışma başlattı. 12 Ekim 2021 tarihinde Ankara'da, Adalet Bakanlığı Mevzuat İşleri Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Ökmen başkanlığında Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü, Yargıtay, Göç İdaresi Başkanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının temsilcilerinin katılımıyla yapılan toplantıda PKK terör örgütünün 'İnsan Ticareti' suçunu işlemesi ele alındı. TOPLANTI SONRASI ÖRGÜTE YÖNELİK KRİTİK KARARLAR Yapılan toplantı sonrası Türk Ceza Kanununun 80'inci maddesinde belirtilen 'İnsan Ticareti' suçu tanımının terör örgütü yönetici ve üyelerinin bu kapsamındaki fiilleri yönünden yargılanması açısından yeterli olduğuna karar verildi. Toplantıda ayrıca insan ticareti suçuyla ilgili örgüte yönelik bugüne kadar bir tane dahi soruşturma açılmamasının dikkat çekici bir husus olmasının tespiti sonrası durumun İçişleri Bakanlığına bildirilmesine karar verildi. 616 ÇOCUK İNSAN TİCARETİ MAĞDURU ÇIKTI Yapılan araştırmalar kapsamında İl Jandarma Komutanlıkları tarafından terör örgütü PKK/YPG tarafında insan ticareti mağduru edildiği değerlendirilen 18 yaş altı 616 çocuğun dosyası inceleme altına alındı. Göç İdaresi Başkanlığına ait birimler tarafından yapılan incelemede ise 6 çocuğun insan ticareti mağduru olduğuna yönelik rapor düzenlendi. TARİHTE İLK KEZ 'İNSAN TİCARETİ'NDEN SORUŞTURMA AÇILDI Yapılan toplantılar ve incelemeler sonrası harekete geçen Şırnak İl Jandarma Komutanlığı 16 Ekim 2021 tarihinde ikna yoluyla teslim alınan 2 kız çocuğunun PKK/YPG terör örgütünce 14 yaşında kandırılarak örgüte kazandırıldıkları, örgüt için zorla hizmet ettirildikleri ortaya çıktı. Jandarma ekipleri tarafından yürütülen operasyon kapsamında örgütün 'İnsan Ticareti' yaptığını belirlenince Türkiye'de ilk kez PKK Terör örgütüne ayrıca 'İnsan Ticareti' suçlamasıyla soruşturma başlatıldı. Savcılık tarafından başlatılan soruşturma devam ediyor. 40 YILDIR ÇOCUKLARI KULLANIYORLAR Terör örgütü PKK/YPG çocukları 1984'ten bu yana silahlı faaliyetlerde insan kaynağı olarak kullanıyor. 2017 yılından bu yana uluslararası gözlemciler, YPG ve YPJ'nin kuzeydoğu Suriye'de yerinden edilmiş halkların barındığı kamplardan çocukları zorla topladıklarını rapor etti. Suriye İnsan Hakları SOHR'a göre, sadece 2020 yılının ilk 6 ayında Haseke, Rakka ve Deyrizor'da Arap ailelerin 13-16 yaş arasındaki 350 çocuğu PKK/YPG tarafından zorla alıkonuldu.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 19 20