28 Nisan Pazar 2024
2 yıl önce

Yunanistan'da Türkiye korkusu! "Eskisi gibi değiller"

Yunanistan'ın, Fransa ile imzaladığı savunma anlaşmasının ardından ABD ile Karşılıklı Savunma İş Birliği Anlaşması'nın güncellenmesi için yapacağı yeni protokolde sona gelindi. Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Dendias, gazeteye yaptığı açıklamada Washington'un, ülkesinin toprak bütünlüğünün garantisi olduğunu öne sürerken, Yunanistan'daki Amerikan stratejik ve askeri varlığını artırdığını savundu. Milliyet'in haberine göre, Atina'nın, son iki yılda imzaladığı anlaşmalarla ülkeyi yabancı bir tehdide karşı güçlendirdiğini söyleyen Dendias, "ABD Yunanistan'ın stratejik konumunu biliyor ve Türkiye ile ilgili şüphelerinin olduğu görülüyor" ifadelerini kullandı. Yunan basınında anlaşma Türkiye'ye karşı kazanılmış bir zafer olarak gösterilirken, Dendias'ın "Türkiye, Ege adalarına bitişik Akdeniz'in en büyük çıkarma gemisi filosuna sahip ve Türkiye ile savaş tehdidi devam ediyor" ifadeleri de dikkat çekti. Bugün imzalanması beklenen anlaşma öncesinde ise, Yunan medyası ülkede artan başka bir başka paniğin altını çizdi. "Türk Hava Kuvvetleri'nin (TuAFA) modernizasyonu, Türkiye'nin yerli ve yeni havacılık endüstrisi tarafından destekleniyor." ifadelerine yer verilen haber, şöyle devam etti: TÜRK ÜRETİCİLER ARTIK ORDUNUN İHTİYAÇLARINI KARŞILAYABİLİYOR Türk Havacılık ve Uzay Sanayii (TAI), Aselsan, Havelsan ve Roketsan gibi büyük savunma geliştirme müteahhitleri artık ordunun ihtiyaçlarının karşılanmasında önemli bir rol oynamakta ve iç pazarı finanse etmek için, ürünlerini ihraç etme niyetinde. Uluslararası Silah Antlaşması'nın (ITAR) sınırlamaları nedeniyle müttefik ülkelere satış yapmak giderek zorlaşıyor. Örneğin Pakistan, Mayıs 2018'de 30 TAI T129 saldırı ve keşif helikopteri (ATAK) için 1,5 milyar dolarlık bir anlaşma imzalamıştı. Bununla birlikte helikoptere güç veren Honeywell / Rolls Royce LHTEC 800 motoru, ITAR kanunu kapsamında yaptırıma uğradı. Buna karşın çözüm olarak bir Tusas Engine Industries (TEI) TS1400 elektrik motoru duyuruldu. YENİ NESİL TÜRK AVCI UÇAĞI GELİYOR F-35'in iptali, Türk Hava Kuvvetleri'nin F-16C/D'ler ve F-4E Phantom'larının ömrünü 2030 yılına kadar uzatacağı anlamına geliyor. O dönemde Türkiye'nin yeni nesil yerli üretim avcı uçağı, Türk Avcı Uçağı-X (TF -X) veya diğer adıyla MMU, Türk Hava Kuvvetleri'ne teslim edilmeye başlanacak. TF-X'in eksiksiz bir modeli Haziran 2019'da Paris'teki Airshow'da tanıtıldı.Bir ay önce İstanbul'daki Türk savunma fuarı IDEF 2019'da, Türk Havacılık ve Uzay Araştırmaları başkan yardımcısı, araştırmayı yürütmek için görevlendirildiğini ve güretim aşamasına en kısa sürede ulaşmayı hedeflediklerini belirtti. Ağustos 2020'de TAI CEO'su Temel Kotil, TF-X'in 18 Mart 2023'te piyasaya sürüleceğini söyledi (Türkiye'nin 100. yılını kutlamasına denk gelecek şekilde). Kotil, bazı testlerin iki yıl süreceğini ve yedi prototip olacağını da sözlerine ekledi. TÜRK HAVACILIK SEKTÖRÜNDE BİR İLK Türk Havacılık ve Uzay Sanayii yerli ve milli ürünlerin üretimi konusunda çalışmalarına ve yatırımlarına hız verdi. Şubat 2022'de açılması planlanan ve "Demir Kuş" adı verilen entegre uçuş kontrol sistemi, Türkiye'de havacılık sektöründe bir ilk olacak. Proje geliştirmeyi kolaylaştırmak için altyapı projelerinin gerçekleştirileceği Demir Kuş bölgesi, yeni avcıların kritik sistemlerinin kapsamlı test ve doğrulaması için güçlü bir altyapı sağlayacak. 'ÇATIŞMA ARTIK GERÇEK BİR OLASILIK' Türkiye'yi provoke etmek için hiçbir fırsatı kaçırmayan Yunanistan'da basın, artık iki ülke arasındaki çatışmanın gerçek bir olasılık olduğunu belirtti. Haberde şu ifadeler kullanıldı: Fransızlar ve ABD daha sonra müdahale edene kadar karada, havada ve denizde Türkiye'nin askeri hamleleriyle karşı karşıya kalacağız. NATO ise, Ege ve Akdeniz'de bir Yunan-Türk çatışması olasılığı için gerçekten korkunç bir ikilem yarattı. "Böyle bir çatışmada NATO kendini çok zor bir durumda bulacaktır. Bu gerçeği kabul eden ittifak, yeni gerilimlerin tırmanmasını önlemek için başlangıçta bir mekanizma kurdu. 'ÇATIŞMA OLURSA NATO KARIŞMAYACAK' Ancak bu mekanizma, iki ülkenin denizcilik farklılıklarını çözmelerine yardımcı olmadı ve NATO taraf tutmaktan kaçındı. Enstitüden bir uzman, "Ancak bu Yunan-Fransız savunma anlaşmasıyla Fransa, silahlı çatışma da dahil olmak üzere Yunanistan'ın tarafını tutmaya kararlı" dedi. Habere göre, ikisi de NATO üyesi olan Türkiye ve Yunanistan arasında yaşanabilecek bir çatışma, hiç de uzak bir ihtimal değil. Özellikle NATO bu kadar zor durumdayken, Türkiye ile Yunanistan arasındaki çatışma gerçekten de mümkün ve böyle bir şey olduğunda, NATO'nun bunu durdurmak için sahada en ufak bir şey yapmayacağı neredeyse kesin. Türk Tuğgeneral Nejat Eslen, NATO'nun artık sadece Yunanistan gibi ülkelere hizmet ettiğini vurguladı. Bugün Rusya'ya karşı yeni cephe olan Polonya, Romanya, Bulgaristan'ın da NATO nezdinde öneminin arttığına dikkat çekti. 'NATO, ABD'YE HİZMET EDİYOR Eslen, "Dolayısıyla bugün NATO'nun çekirdeğinin ABD, Birleşik Krallık, Baltık ülkeleri, Polonya, Romanya, Bulgaristan ve Yunanistan'dan oluştuğu söylenebilir" diye konuştu. Aslında ittifak, ABD'nin İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra kurduğu ve öncelikle ABD'nin güvenlik çıkarlarına hizmet eden yeni dünya düzeninin kurumlarından biridir." diye konuştu. "NATO, Ankara'nın Kıbrıs, Suriye ve Libya'daki hamlelerine izin verdi, şimdi de aynısını Kıbrıs'ta yapıyor" denilen haberde, Yunan silahlı kuvvetlerinin olası bir savaşa hazır olduğu iddia edildi. Müttefiklerini Ege Denizi'ne davet edip Sakız'dan Meis'e kadar Türkiye kıyısındaki adalarda ateşle oynayan Yunanistan'da medya, 'Kıyamet' başlıkları atıyor. Yunanistan'ın Rafale jetleri ve Belharra savaş uçakları satın aldığı Fransa ile yaptığı savunma anlaşması bugün parlamentoda milletvekilleri tarafından oylanıyor. Anlaşmayı parlamento kürsüsünde savunan Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis, paktın üçüncü bir ülkeden gelebilecek bir saldırıya karşı ortak savunmayı da öngördüğünü açıkladı.

2 yıl önce

Meral Akşener'in yeni tiyatrosu! ''Çiftçi çocuğu'' dediği kişi İYİ Partili Orhan Senemoğlu'nun oğlu Göktuğ Senemoğlu çıktı

Konya, Hatay, Adana, Malatya ve İstanbul gibi birçok ilde esnaf ziyareti adı altında İYİ Partililerle konuşup algı yapan Akşener'in son adresi Tokat oldu. Akşener, ziyareti sırasında yanına gelen ve hükümeti eleştiren Göktuğ Senemoğlu isimli kişinin videosunu sosyal medya hesabından paylaştı. Çiftçi çocuğu olduğunu söyleyen Senemoğlu'nun, İYİ Parti Zile İlçe Başkan Yardımcısı Orhan Senemoğlu’nun oğlu olduğu ortaya çıktı.

2 yıl önce

DHKP-C’ye büyük operasyon: 126 şüpheli hakkında yakalama ve gözaltı kararı var

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosunca yürütülen soruşturma kapsamında, örgüt adına faaliyetlerde bulunan ve silahlı eğitim alarak eylem hazırlığı yaptığı belirlenen 126 zanlı hakkında gözaltı kararı verildi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ve İstanbul İl Jandarma Komutanlığı ekipleri, İstanbul merkezli 16 ilde düzenledikleri eş zamanlı operasyonda şüphelilerden 54'ünü yakaladı. Devam eden operasyon kapsamında adreslerdeki aramaların sürdüğü, gözaltı sayısının artabileceği bildirildi.

2 yıl önce

Suriye'ye yeni harekat olacak mı? Cumhurbaşkanı Erdoğan: Mücadelemiz bundan sonraki süreçte farklı seyredecek

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarından satır başları şu şekilde: Suriye'de sadece kuzey değil genelinde PKK, YPG, PYD cirit atıyor. Bunların destek veren ülkelerin başında da koalisyon güçleri, Amerika geliyor. Bunların verdiği her türlü destek, mühimmat ile burada terör estiriyorlar. Bizler de mücadelemizi veriyoruz. Bir yere kadar sabrımız devam etti. MÜCADELEMİZ DAHA FARKLI ŞEKİLDE DEVAM EDECEK Son olarak 2 polisimiz burada şehit oldu. Zaman zaman sivillerden buralarda şehit olanları görüyoruz. Bütün bunlara karşı mücadelemiz bundan sonraki süreçte daha farklı şekilde devam edecektir. Yani bu terör örgütlerine, Amerika'nın oradaki malum güçlerine karşı, rejim güçlerine karşı gerekli olan her türlü mücadeleyi vereceğiz. Bu konuda kararlıyız. TALİBAN HEYETİNİN ANKARA ZİYARETİ Taliban dünyada da kabul arayışları içinde. Henüz dünyadaki ülkeler Taliban'ın durumunu kabul etmiş değiller. Arkadaşlarımızla yaptıkları görüşmelerde destekler konusunda tabii ki talepleri oldu. Bizler her türlü desteği Afgan halkına vereceğiz. Yeter ki bu yönetim uluslararası ilişkilerde, Afgan halkının haklarını korumada adil bir yaklaşım içinde olsun.  Şu ana kadar Afganistan'ın alt yapısında, üst yapısında çok emeklerimiz oldu, son ana kadar da sürdürdük. Bundan sonraki süreçte de eğer anlaşmalar yapılabilirse Türkiye, Katar, Afganistan bu tür adımları atabiliriz.  AZERBAYCAN'LA YENİ DOĞAL GAZ ANLAŞMASI Tedbirlerimizi aldık, bundan sonraki süreçte de alıyoruz. Azerbaycan'la yapılan anlaşmaların hepsi tedbire yöneliktir. Rusya ile olan anlaşmalarımız bu konuda çok hassas. Hassasiyetimizi aynı şekilde devam ettiriyoruz. Rusya, İran, Azerbaycan'la olsun bu tür anlaşmalar bu tür krizleri yaşamayacağımızın işaretidir. Sadece İngiltere değil bir çok Batı ülkelerinde bu tür sıkıntılar devam ediyor. Hamdolsun bizim şu an böyle bir sıkıntımız sözkonusu değil. Tedbirlerimizi aldık, alıyoruz. Sıkıntı filan Türkiye için sözkonusu değil. 'SİYASİ CİNAYETLER' TARTIŞMASI Bu işin mercii yargıdır. Yargıya müracaat edersin. Deliller varsa yargı da bunların üzerine gider. Bu zat bugüne kadar hep akşam yalan, sabah yalan. Yalan terörü estiriyorlar. Acaba biz iktidarı nasıl zaafa düşürürüz, bunun gayreti içindeler. Bizler de yargıya müracaat ederek sorgulanmasını istedik. Kimse çıksın ortaya istedik. Kim olursa olsun siyasi cinayet işlenmesine, bunun ülkemizde yer etmesine fırsat vermeyiz ama bu tür iftira atanlara da meydanı boş bırakmayız.

2 yıl önce

Slovenya Başbakanı Jansa'nın Twitter mesajına AB içinde tepkiler sürüyor

AB Komisyonu sözcülerinden Christian Wigand, Jansa'nın hukukun üstünlüğü ve medya özgürlüğü gibi konularda görüşmeler için Slovenya'da bulunan Avrupa Parlamentosu (AP) heyetini hedef alan "Soros'un kuklaları" başlıklı fotoğraf kolajıyla ilgili soruyu yanıtladı. Wigand, "Sosyal medya, bireylere yönelik kişisel saldırılar için değil, yapıcı ve saygılı tartışmalar için kullanılan bir mecra olmalıdır. Yahudi karşıtlığının AB'de yeri yoktur. Antisemitizm sadece Yahudi toplumuna değil, aynı zamanda açık ve çeşitlilik içeren topluma da tehdit teşkil etmektedir." dedi. AP heyetiyle görüşmeyi reddeden Jansa'nın dün Twitter hesabından paylaşılan ve daha sonra silinen mesajda "AB parlamentosundaki bilinen 226 Soros kuklasından 13'ü" yazısı bulunan bir fotoğraf kolajı yer almıştı. Kolajın ortasında Macaristan doğumlu Amerikalı Yahudi iş adamı George Soros, etrafında ise bazı AP milletvekilleri bulunuyordu. Bu kişiler arasındaki AP heyeti başkanı Hollandalı milletvekili Sophie in 't Veld, kırmızı bir okla işaret edilmişti. Son dönemdeki sağcı görüşleri ve eski ABD Başkanı Donald Trump'a desteğiyle bilinen Jansa'nın mesajındaki kişilerin görüntülerinin eski tarihli olduğu, fotoğrafta yer alan AP milletvekillerinden bazılarının şu anda parlamentoda olmadığı, birinin ise geçen yıl hayatını kaybettiği belirtilmişti. Mesaja AP Başkanı David Sassoli ile AB Konseyi Başkanı Charles Michel'in dışında Hollanda Başbakanı Mark Rutte de tepki göstermişti.

2 yıl önce

Elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütü soruşturmasında flaş gelişme: 92 şüpheli hakkında iddianame hazırlandı

İddianamede, suç örgütü lideri olan Sedat Peker'in Çekmeköy'de 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu öldürülmesine ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Peker'in, ayrıca "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme", "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da toplam 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Anayasal Düzene Karşı İşlenen ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, elebaşılığını Sedat Peker'in yaptığı suç örgütüne yönelik yürüttüğü soruşturmayı tamamladı. Soruşturma sonucunda hazırlanan iddianamede, 30 kişi mağdur, Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de silahlı saldırı sonucu öldürülen Cahit Çetin ise maktul olarak yer aldı. İddianamede, 26'sı tutuklu 92 şüpheliden Sedat Peker'in örgüt lideri, 9 şüphelinin örgüt yöneticisi, 82 şüphelinin bir kısmının örgüt üyesi, bir kısmının da örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işleyen kişiler olduğu belirtildi. İddianamede, suç örgütü lideri Sedat Peker'in Çekmeköy'de 31 Ağustos 2017'de Cahit Çetin'in silahlı saldırı sonucu ölümüne ilişkin "tasarlayarak kasten öldürmeye azmettirme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapisle cezalandırılması istendi. Sedat Peker'in ayrıca 19 ayrı eylemde birçok müştekiye karşı "var olan suç örgütünün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme" suçundan 250 yıldan 360 yıla kadar, "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar, 3 mağdura yönelik "tefecilik" suçundan 6 yıldan 18 yıla, 2 kişiye karşı silahla kasten yaralama" suçundan da 1 yıl 8 aydan 4 yıl 2 aya kadar olmak üzere toplamda 262 yıl 8 aydan, 392 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi. İddianamede, örgüt yöneticisi olan 9 şüphelinin "suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurma ve yönetme" suçundan 5'er yıldan 10'ar yıla kadar, örgüt üyesi 46 şüphelinin "suç işlemek amacıyla kurulan silahlı örgüte üye olma" suçundan 2 yıl 6 aydan, 6'şar yıla kadar hapsi istenen iddianamede, 22 şüphelinin de "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmamakla birlikte örgüt adına suç işleme" suçundan ikişer yıldan, dörder yıla kadar hapisle cezalandırılması istendi. Diğer şüphelilerinden de çeşitli suçlardan cezalandırılması talep edildi. Öte yandan iddianamede, örgüt yöneticisi, üyesi ve örgüt adına suç işleyen şüphelilerin, ayrıca "kasten öldürmeye azmettirme", "var olan suç örgütün korkutucu gücünden faydalanarak silahla yağma suçuna azmettirme", "tefecilik" ve "silahla kasten yaralama" suçlarından da değişik oranlarda hapisle cezalandırılmaları öngörüldü. "Baba, abi, reis ağa" gibi unvanlarla suç örgütü yapılanması içerisine girdiler Hazırlanan iddianamede, ülkenin siyasi ve ekonomik yapısının değişimi ile paralel bir seyir izleyerek ekonomik sıkıntıların arttığı dönemlerde taşrada "eşkıya", şehirde ise "kabadayı" olarak bilinen bir kısım şahısların devlet kontrolünün zor olduğu alanlarda kendi çıkarlarına uygun bir şekilde kimi zaman kaba kuvvet, kimi zaman da silahlı baskı ve korku yaratarak çıkar elde etmeye başladıkları anlatıldı. Bu şekilde elde edilen maddi çıkarların bir kısmını göstermelik yardımlar yaparak halkın gözünde sempati kazanmaya çalıştıkları aktarılan iddianamede, bu kapsamda 1970 ve 1980'li yıllarda meydana gelen siyasi değişikliklerden kaynaklı eşkıya ve kabadayı olarak isim yapan şahısların etraflarındaki adamlarının artmasıyla toplum içerisinde ciddi korkuların oluşmaya başladığı bilgisi verildi. İddianamede, bu korkuların giderek bu şahıslara toplum nezdinde saygıya dönüştüğü vurgulanarak, toplum içerisinde bu şahısların "baba, abi, reis ağa" gibi unvanlar alarak hemşehrilik ve akrabalık ilişkilerinden kaynaklı etrafına topladığı adamlar ile birlikte kamuoyunda mafya olarak bilinen çıkar amaçlı suç örgütü yapılanması içerisine girdikleri anlatıldı. Bu şahısların suç örgütü haline gelmesinden sonra devletin ve kanun koyucunun yerine kendilerini koyarak hem ceza kesen ve hem de adalet dağıtan bir görünüme kavuşup, bu sayede maddi menfaatlerini arttırma çabası içerisinde oldukları kaydedilen iddianamede, legal veya illegal iş sahibi olan bir kısım işletme sahiplerini koruma adı altında haraca bağlayarak maddi menfaat temin ettikleri, çek-senet tahsilatı yaptıkları ve bu şekilde toplumda korkutucu güç olarak maddi menfaat elde etmeye çalıştıkları bilgisi verildi. Sedat Peker bugüne nasıl geldi? İddianamede, Sedat Peker'in 1990'lı yıllarda mafya oluşumu içerisinde yer aldığı, bu oluşum içerisinde beraberindeki şahıslar ile birlikte işlediği bir kısım suçlardan dolayı 1997 ve 1998 yıllarında hakkında soruşturma başlatıldığı, ülke çapında aranması bulunan Sedat Peker'in Romanya'ya kaçtığı, 7 ay sonra teslim olacağını bildirerek 19 Ağustos 1998'de Romanya'dan Türkiye'ye getirildiği ve Bayrampaşa cezaevine konulduğu hatırlatıldı. Peker'in bu dönemde hakkında çıkan haberler ile adından çok fazla söz ettirdiği kaydedilen iddianamede, cezaevindeki lüks yaşamının gazetelere manşet olduğu, hakkında açılan davanın sonuçlanması neticesinde yanındaki 12 adamı ile birlikte "suç işlemek amacıyla örgüt kurma" ve değişik suçlardan yargılaması tamamlanarak cezaevinde geçirdiği sürelerde dikkate alınarak 24 Mayıs 1999'da tahliye edildiği aktarıldı. İddianamede, Sedat Peker'in cezaevinden çıkınca suç örgütündeki kişi sayısını arttırmaya çalıştığı, 2002 yılında vermiş olduğu davet ve karıştığı olaylar, 2001 yılında 14 yaşındaki bir çocuğu istismar eden pilavcıya kendi usulünce ceza vermesi şeklinde yaptığı olaylar nedeniyle medyada sık sık yer almaya başladığı ve bu şekilde kendisini halk nezdinde daha fazla tanıttığı, ayrıca siyasi düşünceleri ve yaptığı konuşmaları ile bir kısım vatandaşlar üzerinde sempati oluşturduğu kaydedildi. Peker'in, cezaevinden çıktıktan bir kaç yıl sonra "www.öztürkler.com" isimli web sitesini kurarak dünyadaki Türkleri bir araya getirme projesini hayata geçirdiği ve bu projenin açılışına değişik mesleklerden ün yapmış kişileri davet ederek kendisini ve yapılanmasının daha çok tanınmasını sağladığı aktarılan iddianamede, Peker'in ayrıca lüks yaşamı, etrafındaki koruma sayısının fazlalığı ile kendisini her zaman gündemde tutmaya ve çevresindeki insanların sempatisini kazanmaya çalıştığı ifade edildi. Villası silahlarla donatılmış İddianamede, Sedat Peker suç örgütünün bu şekilde kurularak ülkede büyümeye başladığı, "silahlı tehdit", "adam kaçırma" ve "örgüt kapsamında korku-baskı oluşturarak kişi veya firmaların mal varlığına çökmek suretiyle yağma" ve benzeri eylemler neticesinde büyük meblağlarda maddi çıkar elde ettiği vurguladı. Sedat Peker suç örgütünün, medyayı da sık ve etkili kullanarak örgütün korkutucu gücünü kullanıp bir kısım insanları tehdit ederek hem etkinliğini arttırmaya çalıştığı ve hem de genç kesime yönelik sempati kazanma çabaları içerisinde olduğu ifade edilen iddianamede, bu örgütün eylemlerinin bizzat örgüt lideri olan Sedat Peker tarafından yapılmadığı, kendisinin özellikle bu konuda hassasiyet göstererek eylemleri hiyerarşik yapıda yer alan örgüt üyelerine yaptırarak kendisinin hukuksal bir problem yaşamasından sürekli kaçındığı anlatıldı. İddianamede, ancak Peker'in yapılacak eylemleri bizzat kendisi belirleyerek talimat vermek ve azmettirmek suretiyle gerçekleştirdiği, bazı mağdurları İstanbul Beykoz'da bulunan ve ailesi ile birlikte yaşadığı villasına getirterek burada bu kişiler üzerinde korku ve baskı uygulayarak amacına ulaşmaya çalıştığı bildirildi. Örgüt elebaşı olan Sedat Peker'in ikamet ettiği söz konusu villanın çeşitli silahlar ile donatılmış çok sayıda korumalar ile korunduğu açıklanan iddianamede, villanın bulunduğu tüm sokak giriş ve çıkışlarının kameralar, güvenlik görevlileri ve uzaktan kumandalı bariyerler ile kontrol edildiği, bu şekilde güvenlik tedbirleri alınan villanın örgütün görüşmeler, toplantılar ve örgüt faaliyetleri için kullanıldığı kaydedildi. Hazırlanan iddianame, değerlendirilmek üzere Anadolu Ağır Ceza Mahkemesine gönderildi.

2 yıl önce

AK Parti sözcüsü Çelik'ten CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'na sert tepki! "Bunun ülkemizdeki adı Yassıada zihniyetidir"

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun devlet memurlarına yönelik yaptığı açıklamalar tepkiye neden oldu. Skandal ifadelere bir tepki de AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten geldi. Çelik konuyla ilgili yaptığı açıklamada: "Herhangi bir hukuki delile dayanmaksızın meşru hükümetin kanun dışı emirler verdiğini iddia etmek, bürokrasiyi seçilmiş hükümete karşı çıkmaya çağırmak vesayet siyasetidir. Bunun ülkemizdeki adı Yassıada zihniyetidir." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Evlat nöbetindeki baba Süleyman Aydın: "İmamoğlu'nun Pervin Buldan ile birlikte diktiği fidanlar asla yeşermeyecektir"

"ÇÜNKÜ KONU HDP OLDUĞUNDA SUSUYORLAR VE HDP İLE İTTİFAK YAPIYORLAR" CHP'nin konu HDP olduğunda sustuğunu ifade eden Aydın, "Evlat nöbeti tutan anne ile babalar olarak bugün duyduk ki yarın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu Diyarbakır'a geliyor. Duyduğumuz ilk önce çok sevindik sonrada üzüldük. Baktık ki maalesef bizim yanımıza gelmiyor. Ekrem İmamoğlu eylemimizin ilk gününde de gelmedi buraya Hacire anne eylem yaparken onu da görmemezlikten geldi. Ama maalesef bizi de görmemezlikten geldi. Gerçekten samimi olsalardı anne ile babaların feryadını duyarlardı. Maalesef ne İmamoğlu ne de genel başkanları hiçbir zaman bu anne ile babaların feryadını duymadı. Çünkü konu HDP olduğunda susuyorlar ve HDP ile ittifak yapıyorlar. Ha HDP ha PKK, biz bunlara söylüyoruz ama maalesef bizi dikkate almıyorlar" dedi. "YA ÇOCUKLARIMIZ YA DA BİZDE BU HDP'NİN KAPISININ ÖNÜNDE ÖLECEĞİZ "İmamoğlu'nun HDP'li Buldan ile fidan diktiğini fakat o fidanların yeşermeyeceğini ifade eden Aydın, "Ekrem İmamoğlu gitti onlarla fidan dikti. İmamoğlu ile Pervin Buldan birlikte diktiği fidanlar asla yeşermeyecektir. Çünkü anne ile babaların gözyaşları üzerine asla fidan dikilmez. Eğer gerçekten bizi düşünüyor ve evlat sahibiler ise gelsinler burada bulunan anne ile babalar destek versinler, çocuklarımızı bu HDP ve PKK'dan istesinler. Biz anne ile babalar olarak yılmayacağız. Sonuna kadar burada mücadelemizi devam edeceğiz. ya çocuklarımız yada bizde bu HDP'nin kapısının önünde öleceğiz" diye konuştu.

1 2 ... 102 103 104 105 106 107 108 ... 525 526