27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Suriye muhalefeti, savaştırmak için kız çocuklarını kaçıran YPG/PKK'yı kınadı

Suriye muhalefetinin çatı kuruluşu SMDK'den yapılan yazılı açıklamada, PYD/YPG/PKK'nın Suriye'de işgal ettiği bölgelerde silahlı kadrosuna katmak için çocukları kaçırmayı sürdürdüğü bildirildi. Açıklamada, "PYD'li teröristler (21 Kasım'da) Haseke'nin Amuda ilçesinde 3 kız çocuğunu silah altına almak için kaçırdı. Koalisyon olarak terörist milislerin işlediği bu suçu kınıyoruz. Teröristlere sessiz kalan ülkelerin tutumunu da kınadığımızı belirtiriz." ifadeleri kullanıldı. YPG/PKK'lı teröristler, "çocuk savaşçı" kadrosu için 21 Kasım'da Haseke'nin Amuda ilçesinde 2006 doğumlu Hediyye Abdürrahim Anter, Evin Celal Halil ve Ayana İdris İbrahim'i kaçırmıştı. Daha önceki dönemlerde de Haseke'de çok sayıda çocuğu kaçırarak zorla silahlı kadrosuna katan YPG/PKK'lı teröristler, ağustosun başında 13 yaşındaki Simaf Muhammed Salih Osman ile 16 yaşındaki Ahed Abdülgani Emin'i, 23 Ağustos'ta da 16 yaşındaki Muhammed İbrahim Cafer ile 13 yaşındaki Vail Adnan İbrahim'i alıkoymuştu. YPG/PKK, kaçırdığı çocukları Haseke'deki sözde eğitim kamplarına götürüyor. YPG/PKK'NIN, ÇOCUKLARI "SAVAŞÇI" OLARAK KULLANMASI RAPORLARA YANSIMIŞTI Terör örgütü YPG/PKK'nın çocukları savaştırması, ABD Dışişleri Bakanlığının 26 Haziran 2020'de yayımladığı "2020 İnsan Kaçakçılığı Raporu"nda da yer almıştı. Raporda "YPG, Suriye'nin kuzeybatısındaki sığınma kamplarından 12 yaşındaki kız ve erkek çocuklarını bile zorla silah altına almaya ve kullanmaya devam etti." ifadesine yer verilmişti. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi, 16 Ocak 2020'de yayımladığı raporda YPG/PKK'lı teröristlerin, Suriye'de çocukları savaşçı olarak kullandığına dair yeni bulguları paylaşmıştı. BM Genel Sekreteri'nin "silahlı çatışmalarda çocuklar" konusundaki özel temsilcisi Virginia Gamba, 29 Haziran 2019'da BM Cenevre Ofisi'nde bir araya geldiği YPG/PKK elebaşılarından "Mazlum Abdi" kod adlı Ferhat Abdi Şahin ile "örgütün bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması için" eylem planına resmi törenle imza atmıştı. Sonrasında bu durumun son bulduğuna ilişkin BM veya diğer uluslararası kurumlarca herhangi bir rapor yayımlanmadı.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı’ndan Suriye Parlamentosu'nun skandal Hatay bildirisine sert yanıt

Dışişleri'nden Suriye Parlamentosu'nun skandal bildirisi hakkında açıklama yapıldı. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç tarafından yapılan açıklamada şöyle denildi: "Suriye halkını hiçbir şekilde temsil etmeyen, demokratik meşruiyetten yoksun Halk Meclisi’nin ülkemizin toprak bütünlüğünü hedef alan hadsiz ve hukuksuz açıklamasını şiddetle reddediyoruz. "Her türlü tehdide karşılık vermekte kararlıyız" Bu tarz açıklamalar, kendi halkına yıllardır zulmeden, yüzbinlerce masumun ölümünden ve milyonlarcasının yerlerinden yurtlarından edilmesinden sorumlu bir rejimin içinden çıkamadığı hezeyanın bir başka tezahürüdür. Türkiye, geçmişte olduğu gibi bugün ve gelecekte de, vatan topraklarına göz diken alçakça emellere ve milli çıkarlarına yönelik her türlü tehdide karşı gerekli karşılığı verme azim ve kararlılığına sahiptir."

2 yıl önce

Suriye'de kirli oyun! PKK'nın terör kantonlarını İran kurdu

Terör örgütü PKK ile 1980'lerin başından itibaren yakın ilişki kuran İran'ın, Suriye'de kurulan terör kantonlarının da bir numaralı aktörü olduğu ortaya çıktı. Uzun yıllar terör örgütü içerisinde kalan Hoşeng Osi, Türkiye Gazetesi'ne kirli iş birliğinin detaylarını anlattı. Kanton fikrini ilk ortaya atan eski İran Devrim Muhafızları Ordusu Kudüs Gücü Komutanı Kasım Süleymani, 2011 yılı sonunda sözde PKK yöneticileri ile Kamışlı'da görüştü ve Esad'a karşı savaşmamaları karşılığında özerk bölge vaadinde bulundu. Taraflar anlaştı; el-Cezire, Kobani ve Afrin kanton adı altında PKK'ya rüşvet olarak verildi. TAHRAN, PKK'YI KULLANIYOR İran rejiminin, terör örgütü PKK'nın kurulduğu ilk dönemden bu yana çok amaçlı kullandığını kaydeden Osi, İran-PKK irtibatını ilk olarak örgütün kurucu kadrosunda yer alan Mehmet Karasungur tarafından sağlandığını anlattı. İlişki ağının Tahran tarafında ise, daha sonra Dışişleri Bakanlığı da dâhil İran'da bir çok kritik görevlerde bulunacak olan Ali Ekber Velayeti bulunuyordu. Velayeti, örgütün elebaşı Öcalan ile Suriye'nin başkenti Şam'da birçok defa görüştü. ÖCALAN MEKTUP YAZDI Örgütten ayrılan ve Avrupa'ya sığınan Hoşeng Osi, 20 yıl kaldığı terör örgütünün ilk kamplarını kurduğu Bekaa ve sonrasında yerleştiği Kandil süreçlerinde de İran'dan büyük destek gördüğü bilgisini paylaştı. Osi, Bekaa kampları ile ilgili "Ali Ekber Velateti o dönem Suriye'nin kontrolünde olan bölgenin PKK'ya tahsis edilmesi ve lojistik ihtiyaçlarının karşılanması konusunda önemli rol oynadı" dedi. Yakın dönem yaşananlara dönük önemli bilgiler veren Osi, röportajında şunları anlattı: Öcalan, İtalya'nın başkenti Roma'dayken, 15/12/1998 tarihinde Celâl Talabani'ye uzun bir mektup gönderip kendisinden İran ile arabuluculuk yapmasını istedi. O dönem Öcalan'ın hedefi İran ve Talabani'nin nüfuz alanına giren bölgelerde idi. Kandil hiçbir biçimde gündemlerinde yoktu. Bu sebeple Talabani ile yoğun görüşme yürüttü. Bununla birlikte Rusya ve Yunanistan ile de bağlantı kurdu ancak bu temaslarında hayal kırıklığı yaşadı. İşte o süreçte İran devreye girdi ve Kandil seçeneği ortaya çıktı. SİLAHLI MÜCADELE ŞARTI PKK içerisinde Öcalan'ın yakalanmasını takip eden dönem silahlı mücadeleyi durdurma, Kürt meselesini çözme amaçlı barışçıl bir projeleri düşünme süreçleri yaşandı. O dönem İran devreye girdi ve çatışmanın devam etmesini sağladı. Şii rejim için ateş ve savaşın devam etmesi çok önemliydi. Kandil'e bunu dayatan İran oldu. Bu noktada başarılı da oldular. Suriye'de iç savaşının çıktığı ilk günler PKK yapısı içerisindeydim. Belçika'nın başkenti Brüksel'e 22 kilometre uzaklıktaki Denderleeuw köyünden yayın yapan ROJ TV'de çalışıyordum. Örgütün medya sorumlusu Mustafa Karasu'dan bir talimat aldık; Kürtleri ve Suriyelileri Esad rejimine karşı gösteri yapmaya teşvik etmemizi istedi ve PKK'nın Arap Baharı'nı desteklemeye karar verdiğini söyledi. Talimatları ve emirleri yerine getirdik. PKK'nın Esad rejimine karşı Kürt ve Suriye halkının taleplerinin yanında durduğu o an bu karardan mutluydum. Bu durum iki ay sürmedi. PKK liderinin İmralı cezaevinden avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamalarla PKK'nın medya söyleminin tonu değişti. İlk baştaki çıkış bir şantajdı ve sonrasında pazarlık dönemi başladı. KANTON RÜŞVETİ Öcalan, avukatları aracılığıyla yaptığı açıklama ile Esad'a kapı aralıyor ve muhatabın Kürt aşiretler değil; PYD olduğunu söylüyordu. Buna karşılık 'taleplerimiz karşılanmazsa muhaliflerin yanında duracağız' diyerek Esad'ı tehdit etmişti. Bir yandan bu pazarlıklar sürerken diğer yandan Kandil, Salih Müslüm, Eldar Halil, İlham Ahmad gibi kadroları Suriye'ye göndermiş silah ve cephane sevk etmişti. İran'ın araya girmesi ile rejim, yapılan şantaja boyun eğdi. Temmuz 2012'de 'Demokratik Özerk Yönetim' adı altında Cezire, Kobani ve Afrin kanton olarak ilan edildi ve PKK'ya rüşvet olarak verildi.

2 yıl önce

ABD güçleri, Suriye'de yüzlerce YPG/PKK'lı teröriste yeni silahlı eğitim başlattı

Suriye'de terör örgütü YPG/PKK işgalindeki bölgelerde varlık gösteren ABD güçleri, terör örgütüne silahlı eğitim vermeye devam ediyor. Yerel kaynaklardan edinilen bilgiye göre, ABD Özel Kuvvetleri, Fırat'ın doğusunda YPG/PKK üyelerine silahlı eğitim vermek amacıyla Irak üzerinden 70 askerini 28 Kasım'da Haseke'ye sevk etti. Örgüt işgalindeki Haseke'nin kuzeydoğusunda ABD'nin hava üssünün yer aldığı Rümeylan beldesine gelen ABD askerleri, burada 1 Aralık'ta yüzlerce YPG/PKK'lı teröriste silahlı eğitim başlattı. Yaklaşık bir ay sürecek eğitimde teröristlere, hafif, orta ve ağır silahların kullanımı, köylere baskın ve sızma yöntemleri uygulamalı olarak anlatılacak. Eğitimin ardından teröristlerin bir kısmının Haseke'deki Şeddadi ilçesi ile Deyrizor'daki Ömer Petrol Sahası'na gönderileceği, geri kalan teröristlerin ise Rümeylan'da kalacağı öğrenildi. Teröristlere daha önce verilen eğitimler Terör örgütü DEAŞ'a karşı kurulan koalisyon içerisinde yer alan ABD ve Fransa, Fırat'ın doğusundaki Haseke ve Deyrizor topraklarında YPG/PKK'lı teröristlere daha önce de çeşitli askeri eğitimlerle destek olmuştu. Haseke'deki bazı ABD üslerinin yanı sıra Abdülaziz Dağı ve Spor Kompleksi bölgesi ile Deyrizor'daki Ömer Petrol Sahası bölgesi eğitim alanına dönüştü. Daha önceki eğitimlerde, silahların kullanımı, insansız hava araçlarının (İHA) belirlediği mevkileri karadan ele geçirme, topçu atışı, havadan indirme ve üslere saldırıları engelleme yöntemleri teröristlere uygulamalı olarak anlatılmıştı. Haseke'de ABD helikopterleri için pist görevi gören Spor Kompleksinde de YPG/PKK'lı teröristlere uygulamalı havadan indirme eğitimleri veriliyor. Suriye'de halihazırda ABD himayesinde hareket eden Fransız askerleri ise YPG/PKK'lı teröristlere topçu atışı eğitimleri vermişti. Böylelikle ABD ve öncülük ettiği koalisyon güçleri, 2015'ten bu yana binlerce YPG/PKK'lı teröriste silahlı eğitim verdi.

2 yıl önce

Bomba Suriye'den getirildi: Mardin'de polise ait aracın altında tespit edilmişti

Nusaybin'de, Çevik Kuvvet Büro Amirliği'nde görevli polis memurunun aracının altına, teröristler tarafından EYP yerleştirildiği tespit edildi. Bunun üzerine bölgeye sevk edilen bomba imha ekiplerince EYP ve düzeneği, imha edildi. Olay yeri inceleme ekipleri, düzenek ve araç üzerinde şüphelilere ait parmak izi taraması yaptı, Nusaybin merkezinde mobese kamera görüntüleri incelemeye alındı. Emniyet birimleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Siirt mitinginde görevli polis memurunun bulunduğu mahalledeki vatandaşların da bilgisine başvurdu. Mahalleye gelen şüphelilerin eşkallerinin belirlenmesi için çalışmalar sürüyor. Polis memurunun evinin bulunduğu apartman dairesi ile çevrede güvenlik kamerası olmadığı bildirildi. BOMBA SURİYE’DEN GETİRİLDİ EYP’yi inceleyen bomba uzmanları, içinde C-4 patlayıcı olduğunu da belirledi.1,5 kilogram ağırlığında olan patlayıcının tahrip gücünün yüksek olduğu tespit edildi. Teröristlerin Suriye’den sınırı geçerek bombayı polis memurun aracına yerleştirdikleri üzerinde durulduğu bildirildi. Teröristlerin daha sonra tekrar sınırı geçtikleri tahmin ediliyor. Nusaybin'de daha önce yapılan birçok operasyonda, Suriye'den teröristler tarafından getirilen ve ele geçen patlayıcılarla, polis memurunun aracına yerleştirilen EYP'nin benzerlik taşıdığı belirlendi.

2 yıl önce

Yalan röportaj: "Asgari ücretle çalıştığım her işimden Suriyeliler yüzünden çıkarıldım" diyen kişi İBB personeli çıktı

Kısa süre sonra görüntülerdeki kişinin Fırat Bıcırdı isminde ve 7 yıldır İBB'nin İSTAÇ şirketinde iş makinesi operatörü olarak çalıştığı ortaya çıktı.

2 yıl önce

Ümit Özdağ’ın ırkçı söylemlerinin yol açabileceği türden felaket! İzmir'de bir ırkçı, 3 Suriyeli genci diri diri yakarak öldürdü...

Hayatını kaybeden işçilerin aileleri hukuki destek için aktivistlerle diyaloga geçtiler. Yerel kaynaklara dayanılarak verilen haberde 16 Kasım’da yaşandığı belirtilen cinayetin ırkçı saiklerle işlendiği, taraflar arasında herhangi bir husumet olmadığı tespitine yer verildi. Gözlemevi olayla ilgili araştırmasının sonucunu henüz yayınlamazken, hayatını kaybeden 3 gencin fotoğrafları ve kimlik bilgileri sosyal medyada paylaşıldı. Suriyeli gençlerin 23 yaşındaki Mamoun al-Nabhan, 21 yaşındaki Ahmed Al-Ali ve 17 yaşındaki Muhammed el-Bish olduğu öğrenildi.

2 yıl önce

James Jeffrey: “İran ve Esed Suriye'deki Türk bölgelerine saldırabilir!"

ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi ve bir dönem Amerika'nın Suriye Özel Temsilcisi olarak görev yapan James Jeffrey, Suriye krizi hakkında çok konuşulacak bir makale kaleme aldı. Jeffrey, Foreign Affairs’de yer alan “Suriye’de Uzlaşmak Hala Mümkün” (A Deal Is Still Possible in Syria) adlı köşe yazısında "Suriye sorununun çözümü için fırsatlar ortaya çıktığını" savundu. Karar yazarı Mensur Akgün'ün aktardığı bilgilere göre James Jeffrey, ABD'yi mülteci sorununun çözümü için de çaba göstermeye çağırdı. Mensur Akgün, o makalede yer alan yorumları köşesinde şöyle paylaştı; "Jeffrey’e göre, Suriye savaşına bitmiş gözüyle bakmamak lazım. Beşar Esad’ın başarısı dünyaya hem yanlış sinyaller göndermeye aday hem de Ortadoğu’yu istikrarsızlaştırmaya. Savaş İsrail, Amerika ve Türkiye’yi karşı karşıya getirdi, İran, Rusya ve Suriye ile bu ülkelerin çatışabilecekleri zemini hazırladı. Esad’ın provokasyonları da cevapsız kaldı. Eğer böyle devam ederse İran ya da Esad rejimi Türkiye’nin veya Amerika’nın kontrolü altında tuttuğu bölgelere karşı hamlede bulunabilir. Jeffrey için bunları ve makalesinde anlattığı İran’ın uzun menzilli silahları gibi diğer riskleri ortadan kaldırmanın yolu Amerika’nın tüm tarafları içeren ve belli ki çıkarlarını da dikkate alan bir strateji benimsemesinden geçiyor. Amerika’nın mültecilerin geri dönüşü için bastırmasını, bizim açımızdan en az mülteciler kadar önemli olan SDG (PYD/PKK) güçlerinin sisteme entegre edilmesini, Türkiye’ye güney sınırları için güvenlik garantileri verilmesini, İran’ın ağır silahlarının çekilmesinin sağlanmasını öneriyor. Onun sorunun çözümü için anahtar gördüğü ülke Rusya. Bu yüzden de Rusya’nın Suriye’deki rolüne değiniyor, 2019’da Soçi’de Amerika ve Rusya’nın uzlaşmaya varmak üzere olduklarını ama sonra Putin’in sorunu kendi yöntemleriyle çözmeye çalıştığını, ülkedeki hemen her aktörle, ki buna Türkiye’de dahil, ayrı ayrı angaje olduklarını, fakat Moskova’nın seçeneklerinin de sınırlı olduğunu vurguluyor. Talebi, Amerika’nın en mükemmeli olmasa, çözüme yol açmasa da diplomatik inisiyatif geliştirmesi. Bu talebin bizim açımızdan önemiyse Biden Yönetimi’nin James Jeffrey’i dinlemesi halinde Suriye sorununun çözümü yolunda yeni çabaların gündeme gelebilecek olmasından kaynaklanıyor. Ve böylesi bir süreç Türkiye için beraberinde fırsatlar kadar riskler de getiriyor. En büyük fırsatın sorunun çözümü olacağına şüphe yok. Ancak bu çözümün bizim çıkarlarımıza ve beklentilerimize maksimum, hatta optimum düzeyde koruyup korumayacağı tartışmalı. Çünkü Rusya ile yapılacak pazarlıklar Türkiye’yi de kapsayacak. Jeffery’in yazdıklarından Türkiye’ye, Türkiye’nin kendisine ifade edilmiş beklentilerine karşı sempatiyle baktığı anlaşılıyor. Güvenlik garantileri konusunu gündeme getirmesi bunun en bariz göstergesi. Fakat Amerika’da herkesin Türkiye’ye aynı şekilde bakıp bakmadığı tartışmalı. Ayrıca askerler ve istihbarat Amerika’nın Suriye’de kalmasının, sorunun sürüncemede bırakılmasının, SDG’nin desteklenmesinin kendileri için daha iyi olabileceğini düşünüyor da olabilir. Üstelik büyük devletler kendi aralarında anlaşınca küçüklerin çıkarları göz ardı da edilebilir.

1 2 ... 4 5 6 7 8 9 10 ... 34 35