26 Nisan Cuma 2024
1 yıl önce

İşte Türkiye’deki Suriyeliler hakkında yalanlar ve gerçekler

İşte Türkiye’deki Suriyeliler hakkında yalan ve gerçekler

1 yıl önce

Bayram izni kaldırılan Suriyeliler, gönüllü geri dönüşe teşvik edilecek

İçişleri Bakanlığı Göç İdaresi Başkanlığı Uluslararası Koruma Genel Müdürü Muhammet Selami Yazıcı, yaptığı açıklamada, 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu gereğince "uluslararası koruma" ve "geçici koruma" kapsamına alınan yabancıların "sığınmacı" olarak nitelendirildiğini söyledi. Sığınmacıların, vatandaşı oldukları ülkelerde hayatlarına yönelik tehdit, insanlık dışı muamele veya zulüm görme korkusu duydukları için ülkelerinden zorunlu sebeplerle göç edebildiğini aktaran Yazıcı, Türkiye'nin, Suriye krizinde büyük oranda Beşşar Esed zulmünden kaçanlara kapılarını açtığı gibi DEAŞ ve PKK-PYD terör örgütlerinin zulmünden kaçan Suriyelilere de kucak açıldığını ifade etti. Yazıcı, "Bu bağlamda ulusal ve uluslararası hukuk, yabancıların işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulacağı veya ırkı, dini, tabiiyeti, belli bir toplumsal gruba mensubiyeti veya siyasi görüşlerinden ötürü hayatının veya hürriyetinin tehdit altında bulunacağı bir yere gönderilmesini yasaklıyor." diye konuştu. Buna uluslararası hukukta "geri gönderme yasağı" denildiğini hatırlatan Yazıcı, hayatına ve temel insan haklarına yönelik tehdit nedeniyle ülkesini terk ederek başka bir ülkeye sığınan yabancıların ziyaret amaçlı da olsa ülkelerine gidip dönmesinin ise sığınma olgusunun doğasına aykırı olduğunu ifade etti. Böyle bir durumda başka ülkeye sığınarak korunma elde eden bir yabancının ülkesine dönmesi halinde artık bu statüsünün sonlandırılması gerektiğine işaret eden Yazıcı, bunun dışında şimdiye kadar bayram izni uygulamasının sürdürüldüğünü anımsattı. "Güvenli bölgelerin oluşturulmasıyla gönüllü geri dönüş sağlandı" Türkiye'nin 2016'nın özellikle ikinci yarısından itibaren sırasıyla Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekatlarını gerçekleştirdiğini vurgulayan Yazıcı, Suriye'de oluşturulan güvenli bölgelerde adeta bir yaşam alanı oluşturulduğunu, güvenliği sağlanan bölgelerde önemli bir yapısal dönüşümün yaşandığını dile getirdi. Yazıcı, kamu hizmetlerinin tesisinden ticaretin artırılmasına ve yargı organlarının kurulmasına kadar büyük bir dönüşümün Türkiye'nin danışmanlığında yerel unsurlarca gerçekleştirildiğine dikkati çekerek, şu bilgileri verdi: "Bunun neticesinde ülkemizdeki Suriyelilerin bu bölgelere bayramlarda gidip gelmelerine müsaade edilmiş oldu. Tabii bunun yapılmasının bir stratejisi ve mantığı vardı. Şöyle ki özellikle bayram izni verilmesiyle bu bölgelerdeki hayatın normalleşmesine ilişkin adımların yerinde görülmesi, geri dönüş isteğinin artırılması ve mümkün olduğu sayıda fazla yabancıya gönüllü geri dönüş kolaylığı sağlanmasıydı." "150 bine yakın Suriyeli gittikleri bayram izinlerinden geri dönmedi" Bu uygulamanın Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliğinin metinlerinde yer aldığını ve Bosna Savaşı sırasında Avrupa ülkelerine sığınan Bosnalılara da dönüş öncesinde ülkelerini ziyaret etme imkanı sağlandığını hatırlatan Yazıcı, şöyle devam etti: "Git-gör-gel anlat şeklindeki politikayı Ramazan ve Kurban bayramlarında 'bayram izinleri' şeklinde 2017-2021 yıllarında uyguladık ve buradan bir sonuç elde ettik. Bu sayede 150 bine yakın Suriyeli gittikleri bayram izinlerinden geri dönmedi. Bununla birlikte Suriye'ye gidenlerin geri geldikten sonra diğer sığınmacılara yaptıkları bilgilendirmelerin de katkısıyla güvenli bölgelere 495 bin 625 kişinin gönüllü geri dönüşü gerçekleştirildi. Bu uygulama gönüllü geri dönüş sayısının artmasına vesile oldu. Gidenlerin büyük oranda geri döndüğünü ve orada kalma eğiliminin azaldığını gördük. Dolayısıyla artık bu politikamızın misyonunu tamamladığını değerlendirdik. 2022'de Sayın Bakanımız ve Başkanlığımız yapmış olduğu değerlendirme neticesinde artık bayram izni uygulamasına müsaade edilmedi. Tabii burada cenaze ve benzeri insani mülahazalar kapsamındaki kısa süreli gidiş gelişler istisna olacaktır. Ama tabii ki bu artık Suriye'ye dönüş tamamen yasaklanmıştır anlamına gelmeyecektir." "Gidenler geri dönemeyecekler" Muhammet Selami Yazıcı, bu uygulamanın sadece bayram dönemindeki gidiş gelişlerle ilgili olduğunu ancak gönüllü geri dönüş uygulamasını öncelediklerini belirterek, şunları kaydetti: "Gönüllü geri dönüşlerle ilgili olarak çok önemli çalışmalar yürütülmektedir. Bundan sonraki süreçte gidenler geri dönemeyecek fakat gönüllü geri dönüş her zaman olduğu gibi önceliğimiz olacak. Bundan sonra da bu gönüllü geri dönüşler devam edecek. Onun dışındaki gidiş dönüşlere müsaade edilmeyecek."

1 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelileri nasıl geri göndereceğini anlattı: Önce Esad ile barışacak!

Türkiye'nin gündeminde uzun süredir Suriyeli mülteciler var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda Suriyelileri ülkelerine göndereceğini sık sık dile getiriyor Kılıçdaroğlu, İstanbul'da üniversitelilerle bir araya geldiği etkinlikte konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. "Suriye ile hemen oturup barışacağız" Suriyelileri nasıl göndereceklerini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, önce Esad ile barışacaklarını ardından karşılıklı büyükelçi atayacaklarını söyledi. Suriyelilerin dönüşü için Avrupa'dan da fon alacaklarını ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelilerin geriye dönüşü için izleyeceği yolu şöyle anlattı: "Bizim düşündüğümüz yol, yöntem şöyle: Bir; Suriye ile biz hemen oturacağız bir, barışacağız. Karşılıklı büyükelçilikler açacağız. Türkiye’deki Suriyeliler nedir, hangi pozisyondalar ve bunlar kendi ülkelerine hangi koşullarda gelebilirler, buradan tekrar Suriye’ye gittikleri zaman acaba orada can ve mal güvenlikleri sağlanacak mı, yoksa bunlar tekrar bir savaş ortamının içinde mi kendilerini bulacaklar? İlk büyükelçilikler açıldıktan sonra oturup konuşacağız ve tekrar kendi ülkelerine dönmeleri için can ve mal güvenliklerini sağlaması ile ilgili oturacağız, bir sözleşeme yapacağız. Bu sözleşme Suriye ve Türkiye arasında değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesini isteyeceğiz. Avrupa Birliği fonlarıyla Suriye'ye okullar hastaneler yapacağız Yetiyor mu? Hayır. İkinci bir adımı atmamız lazım. Bunlar kendi ülkelerine gittikleri zaman yolları, kreşleri, okulları, hastaneleri olması lazım. Bunların hiçbirisi yok, bunların tamamını yapmak durumundayız. Bunu Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Avrupa Birliği ile gideceğiz, oturacağız. Avrupa'ya bizi denetleyebilirsiniz sözü Onlara şunu söyledim; ‘Suriyelileri biz kendi ülkelerine göndereceğiz. Bunların yolları, okulları, kreşleri…Siz para veriyorsunuz ama bu parayı biz bunun için kullanacağız. Siz her türlü denetimi yapabilirsiniz, bizim bütün harcamalarımız şeffaf olacak. Dolayısıyla bu okulları, kreşleri yapacak olan da bizim müttehitlerimiz, ihaleye çıkacağız gelip yapacaklar. Yeter mi? Yine yetmez. Bu insanların can ve mal güvenliği gerekiyor. Can ve mal güvenliği için de bizim oturup bir protokol yapmamız lazım merkezi yönetimle, yani Suriye yönetimiyle. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesi lazım. Bunlar kendi ülkelerine geldiğinde, evlerine yerleştiklerinde bunlara herhangi bir siyasal müdahale ve baskı olmayacak, bu güvenliğini de alacağız. Gaziantepli iş adamlarını yatırıma teşvik edeceğiz Yeter mi? Yine yetmiyor. Bu insanlara iş lazım. Daha önce o bölgede Gaziantepli iş adamlarının, bizim iş inşalarının orada çok sayıda fabrikaları vardı, onları yine teşvik edeceğiz. Diyeceğiz ki ‘Siz gidin, fabrikaları yeniden kurun ve bu insanlar orada çalışsınlar’. Dolayısıyla kendi ülkesinde evi, yolu, okulu, hastanesi olacak. Can ve mal güvenliği olacak, dolayısıyla da daha rahat, daha huzurlu bir ortamda kendi ülkesinde çalışmış olacak.”

1 yıl önce

'Suriyelileri göndereceğiz' diyen Kılıçdaroğlu'na Kaftancıoğlu'ndan yanıt: Bunun bir gerçekliği yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde mültecileri ülkelerine geri göndereceklerini söyleyerek söz konusu politikanın uygulanması için 4 adımlı formül açıklamıştı. Kılıçdaroğlu, Suriye ile barışılacağını, ülkelerine dönen insanların can güvenliğinin sağlanacağını, onlara iş imkanı sağlanacağını ve bölgeye hastane-okul gibi kurumların yapılacağını söylemişti. KENDİ İÇLERİNDE BİLE ANLAŞAMADILAR Bu açıklamaların üzerinden çok geçmeden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ndan CHP liderinin mülteci politikasıyla çelişen bir çıkış geldi. Geçtiğimiz gün Twitter'da Atilla Taş'ın başlattığı bir sohbet odasına katılan Canan Kaftancıoğlu, burada yaptığı konuşmada mültecilerin tamamının gönderilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Böyle bir durumun evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu öne süren Kaftancıoğlu, "Hani bu şey gibi, "İktidara geldiğimizde bütün Suriyelileri göndereceğiz." söylemek çok kolay. Senin içinin yağlarını da eritebilir. Ama bunun bir gerçekliği yok. Gönüllü gidenler gider, kalanlar entegre edilir" dedi.

1 yıl önce

Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı

CHP, 2016 yılında "İnsanlık dramından insanlık sınavına" başlıklı bir rapor hazırlayarak yabancı düşmanlığıyla mücadele edilmesini ve Suriyeli sığınmacılara geniş haklar öngören "mülteci" statüsü verilmesini istedi. Bugün ise tüm iddialarından vazgeçip "Suriyelileri evine göndereceğiz" kampanyasının öncülüğünü yapıyor. Siyasi rant elde etmek için Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun önsöz yazdığı raporda Suriyeli mültecilerin kalıcı olacağının kabul edilmesi ve bu yönde projeler hazırlanması önerisinde bulunuldu. Ayrıca, Türkiye'nin 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne göçmenlerin kalıcı olmasına önlemek için kaydığı "coğrafi çekince" şerhinin kaldırılmasını istedi. GEZİP RAPOR YAZDILAR CHP, 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay önce Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla, sığınmacılar üzerine bir çalışma yaptı. 2016 yılında mülteci kamplarını ve Geri Gönderme Merkezlerini ziyaret eden CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay, Nurettin Demir, Selina Doğan, Muharrem Erkek, Özcan Purçu, Sezgin Tanrıkulu ve Elif Doğan Türkmen, tespit ve önerilerini "Sınırlar arasında insanlık dramından insanlık sınavına" başlığıyla raporladı. KORUMA YETMEZ MÜLTECİ OLSUNLAR CHP'nin, 2016 raporunda hükümetin göçmen politikalarını yetersiz bulduğunu ifade edildi. Ülkede giderek tırmanan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olduğu iddiasına yer verilen raporda, çözümün insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun bir anlayışla göç politikaları üretilmesi olduğu belirtildi. Raporda, Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğinden yola çıkarak ekonomi politikalar üretilmesi gerektiği belirtilerek hükümete Göç Bakanlığı kurulması çağrısı yapıldı. 160 SAYFALIK RAPORU ELE VERDİ Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni bir çekince koyarak imzalamıştı. Bu çekincede sadece Avrupa'dan gelen göçmenlere mülteci statüsü verileceği deklare edilmişti. CHP'nin 160 sayfalık raporunda, Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu çekincenin kaldırılması ve ülkemize sığınan göçmenlere 'geçici koruma' statüsü değil daha geniş hak öngören 'mülteci' statüsü verilmesi çağrısı yapıldı. TEZLERİNİN AKSİNİ SAVUNUYOR Raporda bugün CHP'nin savunduğu tezlerin tam aksi yönünde görüşler var: - Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir. Suriyeli karşıtlığına ve nefret söylemlerine karşı önlem alınmalıdır. - Medyada mültecilere yönelik kullanılan dilin, insan haklarına ve evrensel değerlere uygun olması sağlanmalıdır. Geri Gönderme Merkezlerine getirilen kişilere, kamplarda veya kamp dışında kalan sığınmacılara "suçlu" muamelesi yapılmamalıdır. - Göçün ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerdeki kalkınma süreçlerine katkısı topluma anlatılmalıdır. Türkiye'deki mültecilerin işgücü piyasalarına entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. - Türkiye, tek başına idare edemeyeceği ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Bu nedenle, dış politikamız göç olgusunu içerecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. "LÜTUF DEĞİL HAK VERİN" CHP'nin raporunda yer alan önerilerden bazıları: - İlk aşamada misafir olarak kabul edilen Suriyeli mültecilerin ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. - Mültecilere yapılan yardımlar bir lütuf gibi sunulmamalıdır. - Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurulmalıdır. - Türkiye'de göçü düzenleyen mevzuat yeniden düzenlenmelidir. - Yerleşim planları sığınmacılar göz önüne alınarak yapılmalı, sığınmacılara barınma koşulları sağlanmalıdır. - Kamplarda çadır başına düşen kişi sayısı azaltılmalı, konteynerlerin sayısı arttırılmalıdır. - Ülkemizde mültecilere sağlanan hizmetler yetersizdir. Hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı. - Mülteci çocukların okullaşma oranı arttırılmalıdır. - Mültecilerin entegrasyonlarını sağlamak toplum merkezleri kurulmalıdır.

1 yıl önce

Yalanın bini bir para! ‘Esenyurt’ta Suriyeliler halka ateş açtı’ diye servis ettiler, aşiret kavgası çıktı

İstanbul Esenyurt’ta Suriyelilerin halka rastgele ateş açtığı iddiasıyla yayınlanan görüntünün çarpıtma olduğu anlaşıldı. Twitter’da “Hüseyin Hakkı Kahveci” isimli hesap bir görüntü paylaşarak “Yer Esenyurt! Suriye’liler halka rastgele ateş açıyor. Suriye’den sonra sıra burada demek. Halep yerine İstanbul. İşid yerine Suriye’li Mülteci diyoruz. Bunlar olacak, daha fazlası olacak. Gösterimde olan filmi iyi izleyin. Ama film olmadığını yaşayarak öğreneceksiniz.” ifadelerini kullandı. https://twitter.com/hhakkikahveci/status/1526183534867668993?s=21&t=6iMcT_chSuKoymxZDJHtbQ Yayınlanan videonun üzerinde ise Suriyelilerin “Burası artık bizim devletimiz” diye bağırdıkları ve 16 Türk vatandaşını yaraladıkları yazıldı. SURİYELİLER DEĞİL MUŞLU VE SİİRTLİ AŞİRETLERİN KAVGASI Videonun Twitter’da yayılmasından kısa süre sonra ise işin aslı ortaya çıktı. Videonun yeni olmadığı ve ilk olarak 6 gün önce PKK’lı bir şahıs tarafından Tiktok’ta paylaşıldığı tespit edildi. Olayın yeni değil, 1 Mayıs tarihinde gerçekleştiği ve Muşlu aşiretle Siirtli aşiretin kavgası olduğu anlaşıldı.

1 yıl önce

Ümit Özdağ’ın demografi fantezisi Kürtlerden Suriyelilere nasıl döndü?

Bugün “Suriyeliler, Türk nüfusu geçiyor; Türkiye’nin demografik yapısı işgal altında” diyerek büyük bir yalana imza atan Ümit Özdağ‘ın aynı provokasyonu 2012 yılında Türkiye’deki Kürt vatandaşlar için de kullandığı ortaya çıktı. Türkiye’yi sürekli işgal altında olarak gösteren ve kendisini kurtarıcı olarak sunan Özdağ’ın, en büyük argümanlarından biri de ‘nüfus’ ONA GÖRE TÜRKİYE SÜREKLİ İŞGAL ALTINDA Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın gündemde kalmak ve maddi çıkar sağlamak amacıyla başvurduğu ‘stratejik yalanlar‘da taktiği hiç değişmiyor. Türk milletinin hassas olduğu konularda büyük yalanlar ortaya atan Özdağ, çevresine topladığı kripto FETÖ’cülere ve Soros fonuyla beslediği sosyal medya trollerine iddialarını sürekli paylaştırıyor. Emre Uslu başta olmak üzere firari FETÖ militanlarına verdiği “Kara Propaganda” derslerinde sürekli vurguladığı “Ortaya bir yalan koyun ve ısrarla o yalanı tekrar edin, millet inanmaya başlar” taktiğini bizzat uygulayan Özdağ’ın her gün yalan haberler ve kurgu içerikler paylaşması artık alışılagelmiş bir durum halini kazandı. KÜRT VATANDAŞLAR İÇİN SKANDAL İFADELER Savaştan ve ölümden kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli mültecilerin Türkiye’de Türk nüfusunu geçeceğini iddia eden Özdağ’ın aynı provokasyonu 2012 yılında ise Kürt vatandaşlarımız için yaptığı ortaya çıktı. Bugünlerde Türkiye’de yaşayan Suriyeli sayısını devletin resmi kayıtlarının üç katı kadar gösteren Özdağ, Suriyelilerden önce de Türkiye’de yaşayan Kürt vatandaşlarımızın Türk nüfusunu demografik olarak tehlikeye soktuğunu iddia etmişti. TÜRKİYE HEP TEHLİKEDE, BÜYÜK OYUNU HEP “O” GÖRÜYOR 1990’lı yıllarda 28 Şubatçı generallerin desteğiyle ASAM’ı kuran ve kendisini “derin devletin adamı” olarak tanıtarak Ülker Holding ve Diyanet başta olmak üzere pek çok kurumdan milyonlarca dolar para aldığı bilinen Özdağ’ın geçmişindeki karanlık noktalar hala gizemini koruyor. Siyasete Veli Küçük ve Sedat Peker eliyle sokulan Özdağ, önce MHP’yi ele geçirmeye çalışmış; babasından kalma darbe alışkanlığında başarılı olamayınca Meral Akşener ile birlikte İYİ Parti’yi kurmuştu. Ancak İYİ Parti’den de gönderilen Özdağ, çareyi Zafer Partisi’ni kurmakta bulmuştu. Popüler olmaya başladığı dönemlerden bu yana sürekli Türkiye’de etnik karışıklık çıkarmayı hedefleyen, Türkiye’nin güvenliğinin tehlikede olduğunu söyleyen ve büyük oyunları sadece kendisinin gördüğünü iddia eden Özdağ’ın özel yetiştirilmiş bir provokatör mü yoksa akıl hastası mı olduğu sorunsalı hala aydınlatılmayı bekleyen sorular arasında.

1 yıl önce

Areda Araştırmanın anketine göre şuan Suriyelilerin geri dönmesini istemeyenlerin oranı %57,2

Yeni Şafak gazetesi yazarı Mehmet Acet, Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleriyle ilgili yapılan çarpıcı bir anketi köşesine taşıdı. Söz konusu ankette şuan Suriyeli sığınmacıların geri dönmesini istemeyenlerin oranı yüzde 57,2 Ankete göre, Türkiye’yi Rusya ile Ukrayna arasında barışı sağlama konusundaki çabalarını başarılı bulanların oranı yüzde 67,4 çıkarken, başarılı bulmayanların oranı yüzde 32,6 olarak ölçüldü. Ankete katılanların yüzde 94,4’ü, Amerika ve Batılı ülkelerin Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın bitmesini istemediğini düşündüğünü dile getiriyor. Söz konusu ankette Suriyeli sığınmacıların geri dönüşleriyle ilgili şu sonuçlar çıktı: Hepsi derhal gönderilsin (%42,8) Suriye’de barış sağlandıktan sonra hepsi gönderilsin (%31,2) Barış sağlanınca faydalı olanlar kalsın, diğerleri gönderilsin (%22,2) Hiçbirinin gönderilmesine gerek yoktur (%3,8) sığınmacılar için, “Hepsi derhal gönderilsin” cevabını verenlerin çoğunluğunun muhalefet partilerini destekleyen kesimlerde olduğu görülüyor: AK Parti ve MHP seçmeninde ise bu oranın önemli ölçüde düşük olduğu görünüyor. “Sığınmacıların hepsi derhal gönderilsin” diyenlerin oranı: -AK Parti Seçmeni: %16,1 -MHP Seçmeni: %21,8 Genel seçim anketi Ankette bu pazar bir genel seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz sorusuna ise katılımcıların yanıtları şöyle: AK Parti:%36,9 CHP: %25,1 İYİ Parti: %11,8 MHP:%10,1 HDP:9,4

1 2 3 4 5 6 7