03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Marketler için dikkat çeken çağrı: Kar marjlarına sınırlama getirilsin

Ekim ayı üretici fiyatları ile market fiyatları arasındaki farka ilişkin konuşan ve geçtiğimiz ay üretici ile market arasındaki fiyat farkının en fazla yüzde 342.11 ile kuru soğanda görüldüğüne dikkati çeken Türkiye Ziraat Odaları Birliği Başkanı Şemsi Bayraktar, limonda yüzde 334.4, elmada yüzde 272.57, yeşil fasulyede yüzde 267.71, marulda 237.77 fark olduğunu ifade etti. Bayraktar, geçen ay fiyatı en fazla artan ürünün markette patates, üreticide ise kuru kayısı olduğunu, fiyatı en fazla düşen ürünün ise markette ve üreticide limon olduğunu belirterek, “Kuru soğanda ise kışlık ürünlerin hasadı başladı. Rekoltenin artması ve talebin de yavaş olmasına bağlı olarak pazarlama sorunları fiyatlarda düşüşe yol açmıştır” ifadelerini kullandı. MALİYETE BAĞLI ARTIŞLAR Gıda fiyatlarının son yıllarda görülmeyen bir şekilde sürekli arttığını belirten Bayraktar, şunları ifade etti: “Ekim sezonunda bulunduğumuz bugünlerde tarımsal üretim seferberliğine girmemiz gerekiyor. Ekilmemiş bir karış toprak bırakmamalıyız. Bütün imkânları üretim için seferber etmeliyiz. Üretimden vazgeçme noktasına gelmiş çiftçilerimiz cesaretlendirilmeli, tarlasına dönmesi sağlanmalıdır. Bunu başaramazsak krizlerin etkisini azaltan bir sektör olarak bilinen gıda sektörü, ülkemizde krizlerin daha da büyümesine neden olacaktır.” Tüketicinin, ürün fiyatlarına yön verme ve müdahale etme gücünü kullanması gerektiğini vurgulayan Bayraktar, fiyat artışlarının maliyete bağlı olduğunu belirtti. 'KAR MARJINA LİMİTİ GETİRİLSİN' Çiftçinin üretim maliyetlerinin düşürülmesini isteyen Bayraktar, şunları kaydetti: “Girdi fiyatları düşürülmelidir. Piyasada sıkı girdi fiyat kontrolü yapılmalı, stokçuluk ve spekülatif fiyat artışı mutlaka önlenmeli, destekler arttırılmalı, girdi kalemlerinde uygulanan vergiler düşürülmelidir. Verim ve verimlilik arttırılmalıdır. Döviz kurundaki dalgalanmalar en aza indirilmelidir. Döviz kurlarında sık sık yaşanan dalgalanmalar dışa bağımlı olan girdilerde düzensiz fiyat artışına neden olmaktadır. Destekler beklentileri karşılamalıdır. Marketlerin kâr marjına limit getirilmeli ve etkin kontrol sağlanmalıdır. Pakete girmiş ürünlere gramaj hilesi ile yapılan gizli zamlar önlenmeli, bunun için ürünlere gramaj standardı getirilmelidir.”

2 yıl önce

Devlet Bahçeli: Türkiye Cumhuriyeti'nin sınırları dahilinde kürdistan diye bir yer yoktur. Asla da olmayacaktır

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, geçen hafta Cumhuriyet'in ilanının 98. yıl dönümünün kutlandığını belirterek, "Aziz Atatürk'ün 'En büyük eserim' dediği Türkiye Cumhuriyeti daha güçlü, daha gelişmiş, daha serpilmiş vaziyette tarihi yolculuğuna devam etmektedir. Cumhuriyet üçüncü evresine Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle geçerek, büyük bir atılım içine girmiştir." diye konuştu. Türkiye Cumhuriyeti'nin fazıl bir yönetim sistemiyle huzur, refah ve demokratik istikrar içinde geleceğe yürüyüş halinde olduğunu kaydeden Bahçeli, "Gözlerine kara perde inen siyasi ucubelerin bu gerçeği bırakın anlatmasını, algılayıp anlaması bile hayal mahsulü bir beklentidir." ifadesini kullandı. Bahçeli, 2023 yılında Cumhurbaşkanı ve milletvekili genel seçimiyle birlikte Cumhuriyet'in 100. onur yılına ulaşmış olunacağını dile getirerek, bu amaçla MHP'nin bütün imkanlarını seferber ederek, Anadolu'yu karış karış dolaşmanın, vatandaşlarla buluşmanın çabasında olduğunu anlattı. Yeni bir siyasi çalışmayla sahada olduklarını vurgulayan Bahçeli, "Halkımızla özlem gideriyoruz. Onları dinliyoruz, gelecek hedeflerimizi paylaşıyoruz, politikalarımızı anlatıyoruz, kafalarda biriken soru işaretlerine cevaplar vermeye çalışıyoruz. Türkiye'nin her köşesindeki kanaat önderlerine, sivil toplum kuruluşlarına, muhtarlarımıza, esnaflarımıza, iş adamlarımıza, çiftçilerimize elimizi uzatıp, gönlümüzü açıyoruz. 'Adım Adım 2023: İl İl Anadolu' temasıyla herkese ulaşacağız, her kapıyı çalacağız, ayak basmadık yer bırakmayacağız. Çarşıda, pazarda, bağda, bostanda, camide, cemevinde, dilde, dilekte, duada, Türkiye'nin geleceğinde birlikte olmak, birliğimizi güçlendirmek maksadıyla 2023'e kadar hiç durmayacağız." sözlerini sarf etti. MHP Genel Başkanı Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bir başka çalışmamız da bugünden itibaren şudur; tarihine sırt çevirmiş, kökünden uzaklaşmış, işgal edilmiş CHP'nin gerçek yüzünü her zeminde, her yöremizde anlatacağız. Bilhassa 24 Haziran Seçimlerinde CHP'nin en fazla oy aldığı 131 seçim bölgesinde HDP ile ittifakını, terörle mücadeleye karşı gelişini, Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le bağını kopartışını tek tek milletimizle, CHP'ye oy veren milli insanlarımızla paylaşacağız. Atatürk sevdalısı kardeşlerimize birer birer uğrayacağız, CHP'nin neye dönüştüğünü, şu anda nasıl bir hüviyete büründüğünü, kimlere hizmet ettiğini, kaynağından nasıl koptuğunu, 'halka hizmet Hakk'a hizmet' şiarıyla izah edeceğiz, takdiri millete bırakacağız. Bugünden itibaren yeni görevlendirmeler yapıyorum, CHP'nin gizli gündemini, ağır kusurlu siyasetini, halkımıza doğrudan aktarmak ve ifşa etmek amacıyla arkadaşlarımızı Anadolu'ya gönderiyorum. Cumhuriyet'in 100. yıl dönümünü tesadüflere bırakamayız. Azgınlaşan tehditlere dudak bükemeyiz. Kabaran tehlikeleri alttan alamayız. Yerimizde sayamayız. Bu nedenle erkenden yol almalıyız. İnanıyorum ki Trakya'dan itibaren yaktığımız mücadele ve demokrasi meşalesi, adım adım Anadolu'nun her tarafını aydınlatacak, millete güven, Türkiye muhaliflerine korku salacak." Trakya'dan itibaren yaptığımız mücadele adım adım Anadolu'nun her tarafını aydınlatacaktır. Vatandaşlarımızla konuşacağız, mutlaka anlaşacağız. Cumhur İttifakı olarak cumhuriyete sahip çıkacağız, geleceğimize sahip çıkacağız. Nerede bir vatan evladı varsa onunla kucaklaşacağız. Ülkülerimizi taşıyacağız, umutları dirilteceğiz, her yerde olacağız, Allah'ın izniyle başaracağız, 2023'te bir Türk mucizesine imza atacağız. 2023'te lider ülke Türkiye hedefini gerçekleştirecek olan Türkiye sevdalılarıyız. Fitne bariyerleri dikseler de yıkıp geçeceğiz. Alayını ezip işimize bakacağız, oyalanacak vaktimiz yoktur. Nitekim bizi durdurmaya güçleri yetmeyecektir. Türk milleti yayından çıkan ok gibi geleceğe koşmaktadır. Biz buna hazırız. Türk milletiyle bütünleşeceğiz. Türkiye Cumhuriyeti'ni geleceğe taşımak, milletimizin refah ve mutluluğunu her zaman en üst seviyede tutmak ihmal edemeyeceğimiz bir gayedir. Bu misyon Türkiye'yi lider ülke konumuna taşıyacaktır. Bunu başarmanın yolu kronikleşmiş ayak bağlarından öncelikle kurtulmasıdır. Ecdadımızın duaları, şehitlerimizin ruhları, yetimlerin yürek yaraları, nesillerin gelecek ümitleri bizimledir, bizim yanımızdadır. "ZULÜM, BASKI, SÖMÜRÜ, HEGEMONYA MÜCADELELERİ AYNI ZAMANDA DOĞAYI DA ZEHİRLEMİŞTİR" Yer kürenin en önemli sorunlarından birisi teknolojik sıçramadaki ivmenin ekonomiye yansımamasıdır. Uygarlık merdivenlerinden çıkıldıkça tam tersi istikamette insana saygı, maalesef hızla iniş halindedir. Zulüm, baskı, sömürü, hegemonya mücadeleleri aynı zamanda doğayı da zehirlemiştir. Çevre kirliliğinin, doğa katliamının bir numaralı failleri insan hakları konularından mangalda kül bırakmayan ülkelerden başkası değildir. Bir yanda küresel sıcaklık artarken diğer yanda buzullar erimektedir. Nehir sularının azalmasına eşlik eden, içme suyundaki azalmalar daha da vahim bir noktaya gerilemektedir. Hem vatanımızı hem de gezegenimizi düşünmek, sorunlarını dert etmek durumundayız. Çünkü bizim milliyetçiliğimiz çevre duyarlılığıyla eş anlamlıdır. İnsanlık küresel ısınmanın ağır problemleriyle muhataptır. Dünyanın sıcaklığı sistematik bir şekilde artış halindedir. Küresel ısınmadan kaynaklı iklim değişikliği sonucunda milyarlarca insan salgın hastalıklarla karşı karşıyadır. Böyle giderse 2025 yılından itibaren 3 milyardan fazla insanın susuzluk yaşayacağı tahmin edilmektedir. Önümüzdeki yıllarda su kaynakları üzerinden küresel cepheleşme ve hatta çatışma ihtimali oldukça fazladır. Denizlerin yükselmesinden kıyı kesimleri ciddi şekilde etkilenecektir.  Paris Anlaşması, iklim değişikliği konusunda uluslararası bir anlaşmadır. Türkiye de bu anlaşmaya imza atmıştır. Geçtiğimiz ay onay süreci tamamlanarak yürürlüğe girmiştir. Paris İklim Anlaşması küresel sıcaklık artışını da yüzde 2'yle sınırlandırmayı amaçlamaktadır. Böyle bir tablo karşısında Roma'da 30-31 Ekim'de toplanan G-20 Zirvesi'nde iklim değişikliği masaya yatırılmıştır. ERDOĞAN-BIDEN GÖRÜŞMESİ Sayın Cumhurbaşkanımız Roma'da verimli, yararlı temaslar kurmuştur. ABD Başkanı Biden ile 1 saat 10 dakikalık görüşmesi, bu görüşmede mutabık kalınması, NATO ve stratejik ortaklığa vurgu yapılması önemlidir. Bundan sonra kimin samimi kimin maskeli olduğu ortaya çıkacaktır. 2 ülke arasındaki diyalogların artırılması, sevsek de sevmesek de herkesin çıkarına uygundur. Türkiye duruşuyla anıtlaşan bir ülkedir. Bu imkan ve yetenekleri değerlendiremeyen ülkelerin sahip oldukları potansiyelleri yalnız başına bir anlam taşımayacaktır. Dünya çapında kurulan ilişkilerin gerçek güçle orantılı olacak şekilde saygı ve işbirliği üzerine bina edilmesi esas olmalıdır. Türkiye, uluslararası zirve toplantılarında şerefle ve şuurla temsil edilmekte, milli kararlılığımızdan en küçük taviz verilmemektedir. MHP bu gelişmelerden memnuniyet duymaktadır. Ülkemizdeki yabancı hayranlarının içi kan ağlasa da her şey ortadadır. Zira güneşi balçıkla sıvamak akıl karı değildir. Türkiye'yi küçük görenlerin, bizden bir şey olmaz diyenlerin ya kanında bir bozukluk ya da karakterinde bir bodurluk vardır. Roma'da başımız eğik olsaydı CHP mutlu olurdu. Cumhurbaşkanımız ile Biden arasındaki görüşmeyi hazmedemeyenler karşımızdaki manzaranın hiç de iddia edildiği gibi olmadığını savunmuştur. Bunlar ABD'nin görüşüdür, şu anki yönetimin Türkiye'ye muhabbet beslemediği de açıktır. Türkiye insan haklarına onlardan çok daha fazla saygılıdır. Kavala bildirisi hazırlayan bu ülkenin sahip olmadığı kadar bu ülkede hukuk hakimdir. Türkiye'nin ABD'nin terör örgütleriyle yakın ilişkisi hakkında üzüntü ve kaygılarını paylaşmasının ne hikmetse üzeri örtülmeye çalışılmaktadır. Biden'dan çok Biden'cı kesilenler, Türkiye'ye yuvalanmış Washington cephesidir, iki taraflı çalışan ajanlarıdır. BM Zirvesi'nden sonra kaynatılan dedikodu zamanı şimdi zilletin başına kaynar su olarak dökülmüştür. Başımız dik, sözümüz doğru, duruşumuz sağlamdır. Çünkü biz Türkiye'yiz. "TÜRKİYE TERÖRE KARŞI SAVUNMADA DEĞİL, TAARRUZDADIR" Terörle huzur arasında 3. bir seçenek yoktur. Bunun başka yolu ve yordamı kalmamıştır. Peş peşe aldığımız şehit haberleri hepimizi üzmektedir. Şayet biz bölücü terör örgütünün üzerine üzerine gitmezsek onlar hain planlarıyla bize gelecekler. Türkiye teröre karşı savunmada değil, taarruzdadır. Bu kanlı sayfa mutlak surette kapatılmalı, eşkıyanın fermanı yırtılıp atılmalıdır. Sınır ötesine asker göndermeyi esas alan tezkere TBMM'de görüşülerek kabul edilmiştir. Irak'ta PKK ve DEAŞ terör örgütlerinin varlığını sürdürmesi, bölge barışına ve milli bekamıza doğrudan tehdit saçmaktadır. Suriye'de yuvalanan diğer terör örgütlerinin milli güvenliğimize suikast ve eylemleri artarak devam etmektedir.  CHP'NİN TEZKEREYE 'HAYIR' OYU VERMESİ CHP, HDP ile el ele tutuşarak terörle mücadelenin devamına hayır demiştir. Irak ve Suriye tezkeresi CHP ve HDP'nin istediği gibi reddedilmiş olsaydı Türk askeri geri çekilecekti. CHP tarihin yanlış yerinde durmakla kalmamış, Türkiye'nin karşısında konuşlanmıştır. Sorarım sizlere; bu olup bitenler zillet değil midir? CHP, HDP ile birlikte tezkereye hayır PKK'ya evet demiştir. Şehitlere hayır gazilere hayır, teröristlere evet demiştir. Türk askerine hayır, Türkiye karşıtlarına evet demiştir. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'e hayır, hıyanete ve husumete evet demiştir. Kılıçdaroğlu artık geri dönüş yolların tümden kapanmıştır. Kılıçdaroğlu 'yabancı askerler bu tezkerede var, yabancı askerler buraya geliyor' diyor. Hiç kimsenin topraklarımızı çiğnediği falan yoktur. Bu iddia kuyruklu yalandır. Kılıçdaroğlu 'Bu yabancı askerler kim?' diye sormuş. Bu sorunun cevabını öncelikle sen vermelisin. Zira aynı mahiyetteki tezkerelere geçmişte evet diyen bir şahsiyettir.  HDP'nin dayatmasına CHP boyun eğmiştir. Kılıçdaroğlu, Kurtuluş Savaşı geleneğinden gelen bir parti olduklarını söylüyor. Bugünkü CHP, Kurtuluş Savaşı döneminde olsaydı siperi kesinlikle düşman saflarında olurdu. Zavallı iyice şaşırdı, şanzımanı dağıttı, istikameti hepten şaştı. Ortağın İYİ Parti de ihanet etti mi? İhanet edenlerle yürümek fıtratında mı vardır? Tezkereye 'hayır' demekle asıl vatana ihanet eden sensin ve siyasi zihniyetindir. Avucuna düştüğün HDP, cumhuriyet bayramını bile kutlamadı. AKŞENER'İN 'KÜRDİSTAN' DİYALOĞU CHP yoğun bakımdır, CHP-HDP ikiz kardeştir. CHP bunları yapıyorken tezkereye evet demenin sancılarını yaşayan İP Başkanı 'Burası Kürdistan'dır' sözüne tek kelime dahi edememiştir. Türkiye sınırı içinde Kürdistan diye bir yer yoktur. Gerekirse şehit oluruz ama üniter milli devletimizi asla parçalatmayız. Kürdistan fitnesine bedenlerimizle direnir, bozkurt gibi karşılarında dururuz. Türklük tarih içerisinde çok ağır bedeller ödenerek kazanılmış milli değerdir. Cumhurun uyanan iradesi, bunun hesabını er geç soracaktır. İhanete çanak tutanlar bedelini mutlaka ödeyecektir. Zillet ittifakını uyarmak istiyorum; Girdiğiniz yol tehlikelerle doludur. Türk milleti zillete tamam demeyecektir.

2 yıl önce

CHP’li Tanrıkulu dün sınırda askerleri ziyaret etti, bugün Demirtaş reklamı yaptı

CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel ile İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, önceki günlerde Şenyayla Moray Üs Bölgesi'ni ve Kulp Panak Karakolu'nu ziyaret etti. Terör örgütü PKK'ya yönelik operasyonlara karşı çıkan ve "Eskiden JİTEM vardı, şimdi aynı görevi SİHA'lar yapıyor. Böyle yöntem hukuk devletinde olmaz ancak savaşta olur; savaşın da kuralları vardır." ifadelerini kullanan Tanrıkulu'nun Mehmetçik'i ziyareti tepkilere neden oldu. DÜN ASKERLERİ ZİYARET ETTİ, BUGÜN DEMİRTAŞ'IN REKLAMINI YAPTI Tanrıkulu ziyaretin ardından yine çok tartışılacak bir harekete imza attı. 3 Kasım'da askerleri ziyaret eden Tanrıkulu, ertesi gün terör soruşturması kapsamında tutuklu bulunan HDP Eski Eş Başkanı Selahattin Demirtaş'ın reklamını yaptı. PAYLAŞIMA TEPKİ YAĞDI Paylaşımında terör örgütü PKK'ya açık şekilde destek veren Demirtaş'tan 'Değerli dostum' diye bahseden Tanrıkulu, "Özgür günlerde görüşmek ümidiyle..." ifadesini kullandı. Tanrıkulu'nun bu hareketi de sosyal medya kullanıcıları tarafından eleştirildi.

2 yıl önce

İran sınırında skandal Türkiye oyunu ortaya çıktı: Göçmenlere 'Türk askeri size ateş etmez' diyerek sınırımıza itmişler!

TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan Göç ve Uyum Alt Komisyonu üyeleri Türkiye- İran sınırında düzensiz göçmenlere karşı alınan tedbirleri yerinde gördü. Komisyon Başkanı AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu, Geri Gönderme Merkezlerindeki göçmenlerle de görüştüklerini belirterek, izlenimlerini şöyle anlattı: "Gittiğimiz yer düzensiz göçmenler, kaçakçılar ve son yıllarda teröristler için en kritik yer. Sınırın en ücra noktasına kadar gittik. 3 bin 500 rakıma kadar çıktık. Devlet sınır duvarları, yol inşa ediyor. Yapılacak yol 1.000 kilometreye yakın bir alan olacak. "DUVAR ÖRÜLEMEDİĞİ İÇİN 4 METRE GENİŞLİĞİNDE, 4 METRE DERİNLİĞİNDE HENDEKLER KAZILIYOR" Sınır duvarları, aydınlatma sistemleri, optik sistemler, sensör, gece görüşleri, haberleşme kuleleri yapılıyor. Sınırın tamamı fiziki ve teknolojik olarak kontrol altına alınıyor. Bizim gittiğimiz bölge sınırın en önemli 65 kilometrelik bölümüydü. Buraya duvar örülme imkânı olmadığı için 4 metre genişliğinde, 4 metre derinliğinde hendekler kazılıyor.Şu ana kadar 182 kilometrelik hendek kazılmış. Kaçakçılar, teröristler duvarın yapılmasını istemiyor. Hatta İran bile istemiyor bu duvarı. İran taciz atışı yapıyor. Bu yüzden güvenliğin sağlanması için oraya Özel Harekâtçılar gönderilmiş. Duvar düzensiz göçe engel olacak. Ama bu duvar en çok terörist geçişlerine ve kaçakçılara, uyuşturucu kaçakçılığına ciddi bir bariyer oluşturacak. "TALİBAN SONRASI TÜRKİYE'YE GÖÇMEN GİRİŞİNİN ARTTIĞINA YÖNELİK İDDİALAR DOĞRU DEĞİL" Taliban rejiminin yönetimi ele almasından sonra, sanki Türkiye'ye daha çok kaçak göçmen giriyormuş gibi bir algı var ama bu doğru değil. Çünkü 2020 yılında alınan tedbirlerle 500 bin kişinin Türkiye'ye girişi önlenirken 2021 yılında 250 bin kişiye engel olunmuş. Türkiye'de 2018'de 260 bin, 2019'da 450 bin, 2020'de 100 bin,2021'de ise 70 bin düzensiz göçmen yakalanmış. "'TÜRKİYE KAÇAK GÖÇMEN ALIYOR' BROŞÜRLERİ DAĞITMIŞLAR" Oradaki birimlerin, ilgililerin, STK ve farklı temaslarımız oldu. Sebep şu: Sayı düştü, önlemler arttı. Bu iş daha iyi yönetiliyor. İnsanlar artık bu yolculuğa çıkmak istemiyor. Kaçakçılar işler azalınca eski görüntüleri yayınlayıp "Bu iş devam ediyor" algısı oluşturmaya çalışıyor. Sosyal medyada dolaşan görüntülerin bir kısmı İran'da, bir kısmı da dört sene önceki görüntüler.Geri Gönderme Merkezindeki göçmenlerle de görüştük. Nasıl geldiklerini sorduk. Organizatörler tarafından Afganistan'da el broşürleri dağıtılıp 'Türkiye kaçak göçmen alıyor. İran'dan geçiş var, Avrupa'ya geçiş var' deniyormuş. Kaçak geçiş rakamları yıldan yıla düşüyor, ama algı yükseliyor. Organizatörlere verilen cezaların artırılması lazım. Şu anda, 3 yıl ile 8 yıl arasında hapis cezası veriliyor. Birçoğu alt sınırdan ceza alıp çıkıyor. Güvenlik birimleri de bu cezaların artırılması görüşünde. Biz de komisyon olarak bunu önereceğiz. "DÜNYANIN EN BÜYÜK MEZARLIĞI AKDENİZ'DİR" Göçmen konusu Türkiye'nin değil, dünyanın problemi. Suriye'nin kuzeyinde güvenli bölge oluşturduk. Eğer oluşturmasaydık iki milyona yakın insan hareket hâlinde olacaktı. Dünya bunu fark etmeli. AB sınır koruma ajansı Frontex'i tarih, Avrupa'nın kara lekesi olarak yazacak. Akdeniz'de insanların ölümüne sebep oluyorlar. Dünyanın en büyük mezarlığı, kim ne derse desin Akdeniz'dir.'' "GERİ GÖNDERİRSENİZ BENİ YAŞATMAZLAR" Türkiye Gazetesi'nin haberine göre Göç ve Uyum Alt Komisyonu Başkanı Uslu, Türkiye'nin Taliban rejimi ile bir teması bulunmadığı için Afgan göçmenleri geri göndermenin kolay olmadığını ifade ederek "İran, göçmenleri ateş ederek bizim sınıra itiyormuş. Hatta, sınırı geçerken de 'Türk askeri size ateş etmez. Çıkın gidin' diyorlarmış. Bir tanesi 52 günde gelmiş. Eşi ve çocukları var. Taliban'dan kaçmış. Orada polismiş. 'Geri gönderirseniz beni yaşatmazlar' diyor. 10 bin doları buluyor verdikleri para" dedi.

2 yıl önce

Belarus-Polonya sınırında bekleyiş sürüyor

Belarus'un Grodno şehrindeki Bruzgi sınır noktasını dün geçtikten sonra Polonya sınırına dayanan, çoğunluğunun Irak'tan geldiği belirtilen göçmenler geceyi sınır boyunda geçirdi. Aralarında çok sayıda çocuk ve kadının da bulunduğu 2 bine yakın göçmen, ormanlık alandaki sınır tellerinin önünde kurdukları çadırlarda kaldı. Gece hava sıcaklığının sıfır dereceye düştüğü bölgede, ormandan kestikleri ve topladıkları odunları yakarak ısınan göçmenler, su ve yiyecek sıkıntısı yaşıyor. Gece boyunca sınırın ötesinde yoğun önlem alarak nöbet tutan Polonya güvenlik güçleri, zaman zaman göçmenlerin ülkelerine dönmesi konusunda anons yaptı. Polonya'nın Kuznitsa-Bruzgi sınır noktasını kapatması nedeniyle Belarus tarafında uzun tır kuyrukları oluştu. KAMPTA YETERLİ GIDA VE SU BULUNMUYOR Belarus Devlet Sınır Komitesinden yapılan açıklamada, göçmenlerin sınırda kamp kurdukları belirtilerek halihazırda saldırgan eylemlerde bulunmadıkları ifade edildi. Göçmenlerin fiziki ve moral durumunun kötü olduğu aktarılan açıklamada, kampta yeterli gıda ve suyun bulunmadığı belirtildi. Kampta günlük hijyen için minimum koşulların bulunmadığına dikkat çekilen açıklamada, göçmenlerin geceyi soğukta yerde geçirdiği, aralarındaki önemli sayıda hamile kadın ve bebeğin varlığının ise durumu zorlaştırdığı vurgulandı. Polonya tarafının biber gazı kullanmasının ardından bazı göçmenlerin kendilerini kötü hissettiği aktarılan açıklamada, "Polonyalı askerler, göçmenlere psikolojik baskı uygulamak için bütün gece hoparlörleri, projektörleri, ışıkları açık tuttu. Komşu bölgeden de silah sesleri duyuldu." ifadelerine yer verildi. Öte yandan Belarus İçişleri Bakanı İvan Kubrakov, sınırda Belarus tarafındaki düzensiz göçmenlerin ülkede yasal olarak bulunduklarını ve yasaları ihlal etmediklerini bildirdi. Kubrakov, "Göçmenler tarafından yasaların ihlal edildiğine yönelik bir şey kaydedilmedi." dedi. Belarus Dışişleri Bakanlığı, Polonya'yı, göçmenlere karşı olası yasa dışı zorlayıcı eylemleri haklı çıkarmak için Belarus'a karşı herhangi bir provokasyon yapmaması çağrısı yaptı. Belarus Savunma Bakanlığının yaptığı açıklamada, Belarus-Polonya sınırına 10 bin Polonya askeri konuşlandırılmasının önemli bir askeri eylem olduğu hatırlatılarak Belarus tarafına haber verilmeden sınırda böyle bir faaliyet yürütmenin bölgesel güvenlik ve tedbirlere ilişkin anlaşmaların ihlali olduğu kaydedildi. Anlaşmalar dahilinde 6 bin ve daha fazla askeri personelin katıldığı askeri faaliyetlerin duyurulması ve gözlemci davet edilmesi gerektiği aktarılan açıklamada, Polonya'nın Belarus'a bildirimde bulunmadığı ve gözlemci davet etmediği ifade edildi.

2 yıl önce

Merkel, Putin’e Polonya-Belarus sınırındaki sığınmacı krizine müdahale etmesi çağrısında bulundu

Sosyal medya hesabından Merkel-Putin görüşmesine ilişkin açıklama yapan Seibert, "Şansölye Merkel, Polonya-Belarus sınırındaki duruma ilişkin Rusya Devlet Başkanı Putin'i aradı. Merkel, Belarus rejimi tarafından göçmenlerin araç olarak kullanılmasının insanlık dışı ve kabul edilemez olduğunun altını çizdi. Merkel, Putin'den bu krize müdahale etmesini istedi" dedi.

2 yıl önce

Biden, Belarus-Polonya sınırındaki göçmen krizinden "büyük endişe" duyuyor

ABD Başkanı Joe Biden, Belarus-Polonya sınırındaki göçmen krizinin büyük endişe kaynağı olduğunu, buna ilişkin kaygılarını Rusya ve Belarus'a ilettiklerini söyledi. Biden, hafta sonu tatilini geçirmek üzere Camp David'e hareketinden önce Beyaz Saray muhabirlerinin Belarus-Polonya sınırındaki krizine ilişkin sorusunu yanıtladı. Biden, sürecin büyük endişe kaynağı olduğunu kaydederek, "Endişemizi Rusya ve Belarus'a ilettik. Bu durumun bir sorun olduğunu düşünüyoruz." ifadelerini kullandı. ABD Başkanı Yardımcısı Kamala Harris de Fransa ziyaretinde konuya ilişkin açıklamasında, krizi yakından ve kaygıyla izlediklerini belirtmişti. BELARUS, SIĞINMACILARI TUTMAYACAĞINI AÇIKLAMIŞTI Belarus Cumhurbaşkanı Aleksandr Lukaşenko, 6 Temmuz'da yaptığı konuşmada, ülkesinin AB ile Geri Kabul Anlaşması'nı askıya alma sürecini hatırlatarak, Rusya ve Belarus'a yönelik Batı'nın tutumundan sonra artık savaştan kaçan insanları kendilerinin alamayacağını ifade etmişti. Avrupa'ya gitmek üzere Belarus'a gelen bu kişileri ülkede tutmayacaklarını söyleyen Lukaşenko, "Polonya, Litvanya, Letonya, Ukrayna ile sınırlarımızı kapatacağımızı ve Afganistan, İran, Irak, Libya, Suriye, Tunus'tan gelen mülteciler için 'yerleşim yeri' haline geleceğimizi düşünenler yanılıyor. Biz hiç kimseyi tutmayacağız. Onlar bize gelmiyorlar, aydınlanmış, sıcak, rahat Avrupa'ya gidiyorlar." demişti. AB, Belarus yönetimini, Irak gibi ülkelerden gelen sığınmacıları AB ülkeleri Polonya, Litvanya ve Letonya sınırlarına göndererek "düzensiz göçü araç olarak kullanmak ve Birliği bu yolla istikrarsızlaştırmaya çalışmakla" suçluyor. İki ülke arasında sıkışan sığınmacıların soğuk hava koşulları ve yetersiz beslenme nedeniyle zor şartlar altında yaşam mücadelesi verdiği son 2 ayda, bu sebeplerle yaklaşık 10 kişinin hayatını kaybettiği belirtiliyor.

2 yıl önce

Rusya Devlet Başkanı Putin, Belarus sınırındaki göçmen kriziyle ülkesinin hiçbir ilgisi olmadığını açıkladı

Rusya Devlet Televizyon Radyo Kurumu'na (VGTRK) röportaj veren Putin, Rusya'nın Belarus sınırındaki göçmen kriziyle hiçbir ilgisi olmadığını, oradaki insanları Rus havayolu şirketlerinin taşımadığını söyledi. Putin, Belarus Devlet Başkanı Aleksandr Lukaşenko ve Almanya Başbakan Vekili Angela Merkel'in birbirleriyle görüşmeye hazır olduğunu belirtti. Putin, "Bu görüşme umarım yakın zamanda gerçekleşir, bu çok önemli zira göçmenler öncelikli olarak Almanya'ya gitmeye çalışıyor" dedi. Sputnik'in haberine göre, Avrupa'daki göçmen krizinin askeri ve ekonomik iki nedeni olduğunu söyleyen Putin, bunları Ortadoğu'daki askeri operasyonlar ve AB'de refah seviyesinin yüksek olması şeklinde sıraladı. Lukaşenko ile Rusya'dan Avrupa'ya gaz sevkiyatını durdurabilecekleri yönündeki açıklaması hakkında görüşeceğini de belirten Putin, karşılıklı anlaşmalarının ihlali olacak olsa da teorik anlamda bu yönde bir talimat verilebileceğini, ancak durumun bu seviyeye varmamasını umduğunu ekledi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 25 26