27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Türk takımı, roket yarışmasında dünya ikincisi olmanın gururunu yaşıyor

Öğrencilerin "Eurasia Space Systems" ismini verdiği takım, 8 ülkeden 51 takımın katıldığı yarışmadaki iki Türk ekibinden biri oldu. "The Future" adlı proje aşamasındaki roketle 3 bin metre katı yakıt kategorisinde ikinciliği kazanan takım, haziran ayında Amerika'da düzenlenecek dünyanın en büyük üniversiteler arası roket yarışmasında da başarılı olmayı hedefliyor. Yaşadıkları gururu anlatan THK Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Dekanı ve Eurasia Space Systems Takımı Danışmanı Prof. Dr. İlknur Tunç, elde ettikleri başarının hem kendilerini hem de Türkiye'yi onurlandırdığını belirtti. Takımın proje oluşturmak, roket tasarımı, üretimi aynı zamanda da teknolojiye hizmet etme amacıyla kurulduğunu ifade eden Tunç, şu bilgileri verdi: "Tematik bir üniversiteyiz, dolayısıyla çalışma alanlarımız, projelerimiz de çoğunlukla savunma sanayine yönelik oluyor. Roket de onlardan bir tanesi. Ülkemiz, kritik teknolojileri millileştirme hamlesi çabası içerisinde. Biz de bu çabaya destek olmaya, öğrencilerimizi de bu şekilde yönlendirmeye çalışıyoruz. Hedefimiz ilk aşamada grupça haziran ayında Amerika'da düzenlenecek olan dünyanın en büyük üniversiteler arası roket yarışmasında yine aynı başarıyı göstermek. Bunun için üniversite olarak, danışman olarak öğrencilerimizin yanındayız." "Kaliteli raporun etkisiyle dereceye girdik" Takım kaptanı Doğuş Yiğit de, dünya çapında düzenlenen birçok yarışmaya katıldıklarını dile getirerek, üyelerin her birinin farklı alanlarda çalıştığını aktardı. Rapor düzenleyicisinden teknik elemana kadar birçok alanda arkadaşlarının olduğunu belirten Yiğit, şunları söyledi: "Pandemi döneminde en büyük çalışma sıkıntımız uzaktan çalışma oldu. Bunu da kendi içimizde kurumsal bir yapı oluşturarak aştık. Kurumsal yapıda şöyle bir süreç işledik, her ekip kendi kısmından sorumlu ve bazı üniversitelere bazı görevler verdik. Bu üniversiteler kendi işlerindeki görevleri yerine getirdi ve en son roketi birleştirdik. Roketimiz bize başarıyı getirdi. Aslında dereceyi beklemiyorduk çünkü yarışmada beklemediğimiz şeylerle karşılaştık. Ama gerçekten güzel bir rapor yazdığımız için yazdığımız kaliteli raporun etkisiyle dereceye girdik." "Bu durum bizi çok motive etti" Takımın yapısal analiz sorumlusu Ayşenur Pektaş ise elde ettikleri derecenin takımın özverili ve uyumlu çalışmasıyla ilgili olduğuna dikkati çekerek, "Yazılım üzerinden yaptığımız projeyi faaliyete geçirmeyi düşünüyoruz. Bu tasarımın, başka alanlarda kullanılmak üzere üretiminin gerçekleştirilmesi düşünülüyor. Zaten şu anda da üretim aşamasındayız." ifadelerini kullandı. Yarışmanın sonucunu internet ortamında canlı yayında açıklandığını ve o an takım üyelerinin her birinin kendi evlerinde olduğunu anlatan Pektaş, şöyle konuştu: "Sonuç açıklanınca inanılmaz mutlu olduk. Hepimiz birbirimize ulaşmaya çalıştık. Bu durumun nasıl olduğunun analizlerini yaptık. Bu sürecin bize çok faydası olduğunu da düşünüyorum. Bu durum bizi çok motive etti, devam eden yarışmalara da daha istekli şekilde çalışmalarımızı sürdürmemize sebep oldu. Özellikle havacılık ve uzay alanı, genç arkadaşlarımız tarafından ülkemizde TEKNOFEST gibi önemli festivaller sayesinde son zamanlarda çok büyük bir ilgiyle karşılanıyor. Bu ilginin giderek artması çok önemli bir şey. Roket üzerine konuşursak mesela, onun atışını görmek, belirli bir irtifaya çıktığını görebilmek bir mühendis adayının mezun olmadan önce fark etmesi, onun keyfine varması kesinlikle motive edici. Herkesin böyle projelerde yer almak için çabasının olması güzel." "Yetkili kişilerin desteklerini bekliyoruz" Takımın aviyonik sistemler ve iletişim sorumlusu Ömer Faruk Çelik de elde ettikleri başarının hem kendileri hem de Türkiye için çok kıymetli olduğuna vurgu yaptı. Çok daha önemli gördükleri yarışma ve projelerin olduğunu belirten Çelik, şunları kaydetti: "Bizim için hedefler hiçbir zaman bitmiyor, her zaman daha iyisini hedefliyoruz ve yapmaya çalışıyoruz. Bu da bizim için çok büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Önümüzdeki ödülleri almak için daha da hırslı çalışmak daha da özverili bir şekilde çalışmaya devam etmek istiyoruz. Amerika'daki yarışma için bu tasarımlarımızdan yola çıkarak üretim sürecine başlamış bulunuyoruz. Üretim, ulaşım gibi konular desteğe ihtiyacımız olan, bizim çok çalıştığımız, büyük başarılar elde etmek istediğimiz konular. Çalışmalarımızın yanı sıra başarıları elde edebilmek için de yetkili kişilerin desteklerini her zaman bekliyoruz. İnşallah başarılarımızın devamı gelecek."

2 yıl önce

TOGG CEO'su Gürcan Karakaş: 'Çip' biter, 'hücre' krizi çıkar, TOGG buna takılmaz

Dünya Gazetesi'ne konuşan TOGG CEO'su Gürcan Karakaş'ın açıklamaları şöyle: Dünyada otomotiv sektörü nereye gidiyor? Nasıl evriliyor? Elektrikli araçlar gerçekten de beklendiği gibi dünyada öne geçer mi? Bu ne zaman gerçekleşir? Elektrikli araçların en yoğun yollarda olduğu ülkeler hangileri? Otomotiv endüstrisi büyük bir hızla mobilite ekosistemine dönüşüyor, oyunun kuralları değişiyor. Ekosistem, sözlük anlamıyla canlı ve cansız varlıkların etkileşimleriyle oluşan ve birbirlerini besleyerek süreklilik arz eden bir düzeni tarif ediyor. Mobilite ekosistemi ise bütün ulaşım alternatiflerinin ve hayatımıza değer katacak her türlü hizmetin birbirine akıllı bir şekilde bağlı ve interaktif olduğu bir dünya demek. Bugünün otomobil dünyası ürün konseptini oluşturma, aracı geliştirme, üretme, satış ve sonrasındaki işleyişlerle ilgileniyor. Bizim işimiz ise başkalarının işinin bittiği yerde başlıyor çünkü biz otomobili yeni nesil akıllı bir mobilite cihazına dönüştürüyoruz. Değişen kullanıcı beklentileri doğrultusunda telefonda yaşanan dönüşüm bugün otomotivde yaşanıyor. Veri bazlı iş modelleri bu yeni dünyada çok önemli ve müthiş bir potansiyel. 2035'ten itibaren kârlılık havuzunun yüzde 40-50'sinin bu dünyadan geleceği öngörülüyor. Yakın gelecekte büyük olan değil, daha çevik, yaratıcı, iş birliğine açık, kullanıcı odaklı organizasyonlar başarılı olacak. Bu alandaki yarış henüz başlıyor. Başlangıç çizgisine gelen şirketler hemen hemen aynı hizadalar. Rakipler 100 yıllık otomobil markaları değil. Ama Çin'de şu an 3/4'ü otomobilin kendisinden çok yaratacağı ekosistemden pay almak üzere çalışan belki 500 tane TOGG gibi start-up var. Yani rakipler Çin'dekiler gibi hızlı, yalın ve çevik, elektrik-elektronikten, bağlantılı cihazlardan ve akıllı uygulamalardan anlayan şirketler. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA), 2021 Küresel EV Görünümü raporunda, mevcut politikaların devamı halinde küresel ölçekte elektrikli otomobil sayısının halihazırda 11 milyon adetten 2030 yılında 145 milyon adete yükseleceği belirtiliyor. Böylece pazar payı da yüzde 7 olacak. Hatta rapor, hükümetlerin küresel iklim değişikliği hedeflerine ulaşmak için adımlar atması halinde 2030 itibarıyla küresel elektrikli otomobil sayısının 230 milyon adete yükselmesi ihtimali bulunduğunu da vurguluyor. Yine ayrı rapora göre 2021 yılı ilk çeyrek döneminde küresel satışlar geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 140 artmış durumda. İlk çeyrekte Çin'de 500 bin, Avrupa'da 450 bin elektrikli otomobil satılmış. 2020 yılında pandemiye rağmen bir önceki yıla göre yüzde 41 artışla 3 milyon adet elektrikli otomobil satışı gerçekleşmiş ve 2020 sonu itibarıyla elektrikli otomobil sayısı 10 milyon adede ulaşmış. Norveç merkezli DNV şirketi tarafından hazırlanan ve çevreci araçlara ilişkin öngörüleri içeren 'Enerji Dönüşümü Görünümü 2021' başlıklı raporda küresel binek araç satışlarının yüzde 50'sinin 2032'ye kadar elektrikli araçlardan oluşacağını öngörüyor. FULE CELL'E DÖNÜŞTÜRMEK ÇOK ZOR DEĞİL Toyota gibi bazı gruplar, elektrikli araç yerine hibrit araçları savunuyor. Hidrojen teknolojisinin yaygınlaşmasına kadar elektrikli araçların kullanımının pratikte pek de kolay olmayacağını öne sürüyor. Hidrojen teknolojisi otomotiv sektörünü nasıl etkileyecek? Biliyorsunuz bu tip gelişmeler yıkıcı teknolojiler. Olgunlaşmasını tamamlamamış bu tip yıkıcı teknolojilerin tamamını işimiz gereği takip ediyoruz. Sonuç olarak fuel cell'li otomobil de bir elektrikli otomobil. Elimizde iyi bir elektrikli otomobil olursa, teknolojisinin ve altyapısının verimli ve makul fiyatlı hale geldiği zamanda fuel cell'e dönüştürmek çok zor bir iş değil. Ancak bizim odağımızda doğuştan elektrikli bataryalı elektrikli otomobiller var. Otomotiv sektörü bir süredir çip sıkıntısı yaşıyor. Çip sıkıntısını nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz üretime başlamış olsaydınız bu süreci nasıl yönetirdiniz? Önümüzdeki dönemde benzeri sıkıntılar gündeme gelirse ne yapacaksınız? Evet çip krizi var. Çip krizinin sebeplerini de biliyoruz. Bu krizin bir sene daha süreceğini tahmin ediyoruz. Planlarımız doğrultusunda, yaptığımız rezervasyonlarla çip krizine takılmayacağımızı düşünüyoruz. Çip krizinden daha önemli bir kriz çıkacak; batarya krizi. Hücre yok. Tüm dünyada herkes daha fazla elektrikli araç üretmek için koştururken, dünyadaki hücre üreticilerinin kapasiteleri 2030 ve sonralarına kadar rezerve edilmiş vaziyette. Bu yüzden ortağımız Farasis'le kurduğumuz ve Gemlik'te üretim yapacak olan şirketimiz SiRo stratejik önemde. Biz başından itibaren bu işi planlayarak çözeceğimiz için batarya hücre krizine de takılmayacağız. DOĞUŞTAN ELEKTRİKLİ İLK SUV OLACAK Siz TOGG'un CEO'su olana kadar "Türkiye'nin Otomobili" olarak konvansiyonel bir araç üzerinde duruluyordu. Hatta 50 milyon dolara hazır prototip bile satın alınmıştı. Siz geldiniz, 'Türkiye'nin Otomobili'nin yönünü elektrikli araca çevirdiniz. O süreç nasıl gelişti? TOGG'un ortaklarını, bu işi başından beri ısrarla isteyen Cumhurbaşkanı'nı bu dönüşüme nasıl ikna ettiniz? Elektrikli araçlarda yarışın yeni başladığı bir dönemde bizim Türkiye olarak elimizi kaldırıp, "Bu yarışın içinde biz de varız ve bu oyunun içine dahil oluyoruz" dememiz birçok kesimin beklentilerinin dışında bir davranıştı ve o anlamda da ciddi bir yankı buldu. Gerek yaptırdığımız araştırmalarda gerek dışarıdaki bağımsız kuruluşların, danışman şirketlerin yaptığı araştırmalarda Türk tüketicisinin yüzde 70'inden fazlasının elektrikli araçlara geçmeye hazır olduğunu tespit ettik. Bu oran, kıyasladığımız zaman Avrupa'da ilk sıralarda. Diğer taraftan Türk tüketicisinin teknolojiye yatkınlığını, teknoloji kullanımını ve yeni teknolojilere hızlı bir biçimde adapte olduğunu da biliyoruz. Bu verileri de dikkate alarak yola çıktık. Yola koyulur koyulmaz ülke çapında 2 binin üzerinde kişiyle bir araştırma yapıldı. Bu araştırma ülkemiz pazarında C segmentinde bir SUV'a olan talebin yüksek olduğunu gösterdi. Pazar tahminleri de gelecek 7-8 yıl içinde Sedan pazarının yüzde 1-2, SUV'ların ise yüzde 8'in üzerinde büyüyeceğini işaret ettiği için ilk ürünün C-SUV olmasına karar verildi. Türkiye'de bu talep çok büyük ölçüde ithal edilen araçlarla karşılanıyor. Dolayısıyla tam bu alana gelecek yerli bir seçeneğin pastadan pay alacağı görüldü ve pastanın büyüyen dilimine talip olundu. TOGG olarak doğuştan elektrikli araçlar üreteceğiz. İçten yanmalı motorlar kullanmayacağız. Yani bir hibrit seçeneğimiz de olmayacak. Yakıt hücreli otomobiller de esas itibariyle elektrikli otomobiller. Gelecekte her iki tipi de yollarda göreceğiz ama zaman sıralamasında önceliği elektrikli araçlar alacak. Bu nedenle bizim odağımızda da elektrikli araçlar var. Otomobilimiz 2022 yılında piyasaya çıktığında Avrupa kıtasında geleneksel olmayan bir üretici tarafından üretilmiş ilk doğuştan elektrikli SUV olacak. TOGG'un elektrikli araç dünyasına oldukça iddialı hazırlandığını görüyoruz. Sizi bu kadar iddialı noktaya taşıyan güç, birikim nereden geliyor? Her şeyden önce şunun altını çizmek isterim. Küresel rekabete hazırlanan bir TOGG ekibi var. Çalışanlarımızın çok önemli bir kısmı uluslararası projelerde görev almış kişiler. Tersine beyin göçü ile 27 kişi Türkiye'ye dönerek ekibe katıldı. TOGG çalışanları arasında master ve doktora yapanların oranı yüzde 44. Yeni dönemde oyunun kuralları farklı. Biz de iş planımızı buna göre yapıyoruz. TOGG'u tamamen kullanıcı odaklı bir yaklaşımla oluşturuyoruz. Geliştirdiğiniz bir ürün gücünü tüketiciden almıyor ise bu ürün ve hizmet ölmeye mahkumdur. Biz daha başından itibaren akıllı cihazımızı tanımlarken kullanıcı odaklı, akıllı, empatik, bağlantılı, otonom, paylaşımlı ve elektrikli olarak tanımladık ve her türlü tasarımı, ürün geliştirmeyi de bu şekilde oluşturduk. Bu kavramlarımızı temsil eden USE-CASE MOBILITY® kavramını tüm dünyaya anlatıp, tescil ettiriyoruz. 350'den fazla use-case (kullanıcı senaryosu) çalışarak 40'ın üzerinde yenilikçi konsept belirledik. 2000'den fazla kişinin katıldığı kantitatif araştırma, 30'un üzerinde focus grup ile birebir görüşme yaptık. Önceliklendirdiğimiz konseptlere bağlı olarak Kullanıcı Yolculuğu haritası çıkardık. Mobilite ekosistemimiz içinde, özellikle de start-up'larla işbirlikleri çok önemli bir yer tutuyor. Yolculuğumuz içinde, tüm geliştirme süreçlerimizde bulabilirsek tercihen Türkiye'den bulamazsak dünyanın neresinde ise en iyileri bulup işbirliği yapıyoruz. Özellikle "smart living" (akıllı yaşam) diye tabir ettiğimiz alandaki bağlantılı teknolojilere hizmet edecek çözümler üreten ve yine "disruptive" dediğimiz, oyunun kuralını değiştirecek, ezberleri bozacak alanlarda adım atan start-uplar ilgi alanımızda. Mobilite çözümleri, big data, siber güvenlik, fintech, blockchain, oyunlaştırma, akıllı şebekeler/mobil servisler gibi stratejik alanlar belirledik. 226 start-up'ı inceledik, 125 startup ile görüştük, 24 start-up ile anlaşmalar yaptık ve 10 startup ile birlikte çalışıyoruz. Türkiye'deki mobilite ekosistemini start-up'larla birlikte dönüştürüyoruz. Küresel rekabetteki yerimizi Avrupa'da da güçlendirmek için Almanya'nın 12 inovasyon merkezinden biri olan Stuttgart'taki de:hub'da TOGG Europe GmbH adıyla şirketimizi kurduk. Startup ekosisteminin kalbinde yer alan, Murat Günak liderliğindeki TOGG Europe ile kullanıcı araştırmalarına başladık. IDEO'nun Münih Ofisi'nin başında olan Thomas Junk, kullanıcı deneyimi lideri olarak ekibimize dahil oldu. Üniversite-endüstri işbirliği kapsamında yeni teknolojiler geliştirebilmek için Ankara'da TOGG Araştırma Merkezi'ni (TAM) kurduk. Küresel rekabette fark yaratacak altyapıyı oluşturuyoruz. Şu anda otomobil fiyatları ülkemizde üzerindeki vergilerden dolayı oldukça yukarıda seyrediyor. Bu ortamda Türkiye'nin otomobilinin fiyatının da çok yüksek seyredeceği beklentisi hakim. İçerideki fiyatları ulaşılabilir kılmak için özel bir plan düşünülüyor mu? Fiyatlandırmamız 2022'nin sonu 2023'ün başında belli olacak. Aracımız pazara çıktığında elektrikli araçların fazla yaygınlaşmış olmayacağını öngörebiliyoruz. Dolayısıyla C Segmentinde içten yanmalı araçlarla, özellikle de dizel araçlarla rekabet edeceğiz. Özetle C SUV'un kendi sınıfında Türkiye'deki araçlarla rekabetçi olacak bir fiyatla piyasaya çıkacağını söyleyebilirim. TOGG BATARYASI 30 DAKİKADA YÜZDE 80 DOLACAK Mevcut elektrikli araçlardan satın alanlar şu anda İstanbul'dan Ankara'ya yolculuk yaparken tereddüt yaşıyor. Şarj istasyonu bulunsa bile şarj süresinin uzunluğu caydırıcı etki yapıyor. Siz menzili uzatmak, şarj süresini kısaltmak için neler yapıyorsunuz? İlk araçta bu süreler nasıl olacak? Otomobilimiz 30 dakikanın altında hızlı şarj ile yüzde 80 doluluğa ulaşacak. Doğuştan elektrikli modüler platform ile "300+" ve "500+" kilometre menzil opsiyonlarına sahip olacak. Aynı zamanda gelişmiş batarya yönetim ve aktif termal yönetim sistemlerinin sağladığı uzun ömürlü batarya paketine sahip olacak. 200 beygir güç ile 7.6 saniye, 400 beygir güç ile de 4.8 saniye altında 0-100 km/s hızlanabilecek. Bu güçlerdeki içten yanmalı araçların da menzillerine bakıldığında 500 kilometre bile olmadığı görülebilir. Demek ki konu menzilden ziyade, şarj alt yapısının gelişmiş olması. Şarj alt yapısında biz ilgili paydaşlarla uzun süredir koordineli şekilde çalışıyoruz. Nüfusun ve trafiğin yoğun olduğu yerlerde 25 kilometrekarede bir şarj ünitesi bulundurması planını yaptık. Dolayısıyla şarj konusu korku olmaktan çıkacak. YÜKSEK VERİMLİ BATARYA GELİŞTİRECEĞİZ TOGG olarak batarya konusunda da adımlar atıyorsunuz. Batarya konusundaki yol haritanız, stratejiniz nedir? Batarya konusunda dünya devi Farasis Energy ile ortaklık yaparak, Eylül 2021'de SiRo Silk Road Temiz Enerji Çözümleri şirketini kurduk. Mobilite ekosisteminin ülkemizdeki teknolojik dönüşümüne katkı sağlayacak stratejik bir adım attık. SiRo'nun 20 GWs'lik yatırımıyla başta yerli batarya ürünlerinin geliştirilmesi ve üretilmesi için çalışmaları başlattık. Batarya tesisimizi Gemlik'teki tesislerimizin yanına inşa edeceğiz. Yatırım izinleri çıkar çıkmaz temeli atacağız. Bataryalarımızda kullanılan kimya NMC denilen ve nikel, manganez ve kobalt karışımı ile elde edilen bir kimya olup, NMC bataryalar içinde nikel yoğunluğu yüksek sınıfta yer alıyor. Bu kimya sayesinde bataryamız yüksek enerji yoğunluğu sınıfında yer alan bir batarya. Bunun kullanıcıya faydası, aracının ortalama bir bataryalı elektrikli araçtan daha uzun menzile sahip olması oluyor. SiRo'nun öncelikli hedefi TOGG'un ihtiyacı olacak, uzun dönemli batarya talebini stratejik anlamda garanti altına almak ve batarya hücresi ile ilgili ArGe çalışmalarını ülkemizde gerçekleştirerek geleceğin yüksek verimli batarya teknolojilerini geliştirmek. Mevcut ve geliştirilecek olan batarya ürün gamı ile hem her tür elektrikli araç için batarya temin etmek, otomotiv dışı sektörlerde özellikle enerji sektöründe, önemli bir batarya enerji depolama sistemleri sağlayıcısı olmak diğer hedeflerimiz. Bildiğimiz kadarıyla Türkiye'deki elektrik dağıtım altyapısı şarj istasyonlarını tam anlamıyla besleyecek durumda değil. Elektrik altyapısı Türkiye'nin otomobili yollara çıktığında hazır hale gelebilecek mi? Elektrik altyapısıyla ilgili devlet birimleriyle ortak bir şekilde ilerliyoruz. Akıllı şebeke ve şarj tabii ki otomobilimiz seri olarak banttan inmeden önce ülkemizde de hazır olacak. TEDARİKÇİLERİN YÜZDE 75'İ ÜLKEMİZDEN SAĞLANDI Türkiye'nin Otomobili nasıl bir yerlilik oranıyla banttan inecek? Yerlilik oranı daha sonraki yıllarda nasıl gelişecek? Tesislerimizi Gemlik'te inşa etmemiz bir tesadüf değil. Biz şu anda otomotiv dünyasının kalbindeyiz. Tüm yan sanayinin tam göbeğinde. Herkese eşit uzaklıkta ve hemen limanın yanında. İlk aracımız C SUV için tedarikçi seçimlerimizi tamamladık ve daha önce de açıkladığımız gibi tedarikçilerimizin yüzde 75'ini ülkemizden sağladık. Bu oran değer olarak bakıldığında yüzde 51'e karşılık geliyor. Ancak aynı zamanda pazara çıktıktan üç yıl sonraki yerlilik hedefimizin yüzde 68 olduğunu da duyurduk. Dolayısıyla tedarik sanayimizin TOGG'la birlikte dönüşüp yeni dünyaya hazır hale geleceğini söyleyebiliriz. İHRACATTA İLK HEDEF AVRUPA OLUR 'Türkiye'nin Otomobili'nin ihracat potansiyelini nasıl görüyorsunuz? Toplam satışlar içinde ihracatın payının nerede görüyorsunuz? Kendi ülkesinde başarılı olamayan bir marka yurt dışı ihracatında da başarılı olamaz. O nedenle de biz 18 ay, belki 2 sene kadar sadece kendi ülkemizde kalmayı tercih ediyoruz. İlk nedeni, ülkedeki başarı, ikinci sebebi de sıfırdan, tamamıyla yeni dünyanın oyuncusu olan bir şirket kurmamız. Bu süreçlerin oturması, sistemlerin oturması otomobille beraber zaman alacak. İhracata ilk hedefimiz Avrupa pazarı olacak. Avrupa pazarında sadece bir ülkeye değil, başlangıçta birkaç ülkeyi hedefliyoruz. O nedenle de bir ülke isimi vermem doğru olmaz ama ilk gideceğimiz ülkelerin başında Almanya var. Fransa, İspanya, İtalya ve elektrikli araçların daha yaygın kullanıldığı İskandinav ülkeleri var diyebilirim.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu’ndan sonra İBB Başkanı İmamoğlu da kişisel veri ifşasına başladı… İçişleri’nden tepki “Balığın kılçığı boğazına mı takıldı”

İstanbul’un kar altında kaldığı akşamda İngiliz Büyükelçisi ile balık keyfi ortaya çıkan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na pek çok İstanbullu gibi AK Parti İstanbul Milletvekili Fatma Betül Sayan Kaya da sosyal medya üzerinden tepki göstermişti. Twitter hesabın paylaşımda bulunan Kaya, “İBB başkanlığı öncelikle sorumluluk sahibi olmayı gerektirir. Kadınlar, yaşlılar, bebekler yollarda aç, susuz kalmışken balık keyfi yaparak belediye başkanlığı yapılmaz.” ifadelerini kullanmıştı. Bu ifadeyi alıntılayan CHP’li Mehmet Bekaroğlu ise önce Kaya’ya tepki göstermiş; daha sonra ise balıkçı rezaleti ortaya çıkınca Kaya’dan özür dilemişti. İNTİKAM İÇİN HUKUKU ÇİĞNİYOR İBB Başkanı İmamoğlu, eski bakan Fatma Betül Sayan Kaya’dan intikam almak için burs konusunu gündeme getirdi. İmamoğlu, İBB tarafından yurtdışında yüksek lisans eğitimi yapan Fatma Betül Sayan Kaya ve Rabia İlhan için savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu; araştırma yapıp burs alarak yurt dışına giden başka isimleri de duyuracağını açıkladı. İBB’den bugüne kadar yasalar çerçevesinde burs alarak eğitim gören binlerce öğrencinin kişisel verilerini kamuoyuna açıklayacak olan İmamoğlu’na hukukçulardan tepki yağıyor. TCK 136. maddeye göre, kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirme, verme ve yayma suçunun cezası 2 yıldan 4 yıla kadar hapis cezasıdır. Bu suça iştirak edenler, suçlularla birlikte yayanlar yargılanmalıdır. “PKK’LI AİLELERE YAPTIĞI YARDIMIN HESABINI VERSİN” PKK’nın paralel Diyanet yapılanması olan DİAYDER üyelerini İBB’de işe yerleştirdiği ve PKK’lı teröristlerin ailelerine gıda yardımı yaptığı ortaya çıkan İmamoğlu’na sosyal  medyadan tepki gösteren pek çok kullanıcı “Madem burs yolsuzluğu vardı bugüne kadar niye bekledi?, Sen önce PKK’lı ailelere yaptığın gıda yardımının hesabını ver” yorumlarında bulundular. YEDİĞİN BALIĞIN KILÇIĞI BOĞAZINA MI TAKILDI İçişleri Bakan Yardımcısı Mehmet Ersoy İBB Başkanı İmamoğlu’na, İBB’den binlerce öğrenci burs alıyor ama iki kadın itibar suikastine uğruyor. Burada suç, burslu okumak mı, siyasetçi olmak mı? Yoksa @drbetulsayan’a kişisel bilgilerini ifşa ederek ahlaksızca saldırmanızın nedeni karda kışta yediğinizin balığın kılçığını boğazınıza tıkaması mı?” şeklinde tepki gösterdi https://twitter.com/mehmetersoy57/status/1488634047807041536?s=21

2 yıl önce

100 bin liralık otel odasından özel jete! Kemal Kılıçdaroğlu, Arap milyonerler gibi takılıyor…

PR çalışmalarında mütevazi tavırlar sergileyen ancak özel yaşantısında lükse olan düşkünlüğü ile bilinen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, yine CHP’liler tarafından ifşa edildi. İktidara gelmeleri durumunda Cumhurbaşkanlığına ait tüm uçakları satacaklarını anlatarak seçmenden oy isteyen Kemal Kılıçdaroğlu’nun yaptıkları, söyledikleriyle çelişki doğurdu. ANKARA-İZMİR ARASINI JETLE GİDİP GELDİ Ankara’dan İzmir’e bazı programlara katılmak üzere giden Kemal Kılıçdaroğlu’nun, saat başı tarifeli uçuş olan güzergâhta gidiş ve gelişte özel bir jet kullandığı ortaya çıktı. Özel jetle 1 saatte Ankara’da İzmir’e ulaşan Kemal Kılıçdaroğlu, aynı şekilde programlarının ardından 1 saatte Ankara’ya döndü. Bu lüks yolculuğun maliyeti bilinmiyor ancak evden çektiği videolarla mütevazı bir hayat yaşadığı görüntüsünü vermeye çalışan Kemal Kılıçdaroğlu’nun, tüm algısı yerle bir oldu. https://twitter.com/genelgundem/status/1488013857935220739?s=21

2 yıl önce

FETÖ-PKK-CHP-HDP… Tarkan’ın “Geççek” şarkısı eşliğinde ‘zilleri takıp’ oynadılar!

Yeni şarkısı “Geççek”i bu akşam yayınlayan Tarkan’ın, şarkı sözleri sosyal medyayı karıştırdı. Muhalefet partilerinin genel başkanları ve milletvekillerinin yanı sıra terör örgütleri PKK ve FETÖ’ye de yakın olan hesaplar sosyal medyada peş peşe paylaşımlar yapınca şarkının bir “proje” olduğu iddiaları ortaya atıldı. GEÇÇEK ŞARKI SÖZLERİ Tarkan’ın Geççek şarkısının sözleri şu şekilde: Hep köşeye sıkıştırmadı mı? Daha önce de sanki Sırtımızdan vurmadı mı? Bu kaçıncı darbe ilk değil ki Düştük evet ama kalkmadık mı? Biz hep hayata meydan okumadık mı? Sen ferah tut içini Biz neleri atlatmadık ki Geççek geççek elbet bu da geççek Gör bak umudun gününü gün etçek Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman O çiçekten günler çok yakın inan Gitçek gitçek geldiği gibi gitçek Her şeyin sonu var, bu çile de bitçek Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman O çiçekten günler çok yakın inan Dayan, çoğu gitti azı kaldı Yapma! Güze, kışa boğma yazını Yakındır sabrın zaferi Düştük evet ama kalkmadık mı? Biz hep hayata meydan okumadık mı? Sen ferah tut içini Biz neleri atlatmadık ki Geççek geççek elbet bu da geççek Gör bak umudun gününü gün etçek Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman O çiçekten günler çok yakın inan Gitçek gitçek geldiği gibi gitçek Her şeyin sonu var bu çile de bitçek Oh oh zilleri takıp oynıycaz o zaman O çiçekten günler çok yakın inan Çok uzattın vallahi bıktık Bi durmadın vermedin ki aman Hadi yeter artık fena bunaldık Düş babam artık düş yakamızdan Var bir hayır her şerde dedik Oturduk bir dolu ders de çıkarttık Ama yeter artık, anladık tamam Düş babam artık düş yakamızdan Beni sorarsan Ben de iyi değilim pek Kalmadı eski neşem hiç Tadım tuzum yok pek Dar dar dar geliyor Ruhuma bedenim Har har yanıyorum Küle dönmek üzereyim Bi suyun akışındayım Bi gidiyorum tersine Bi arkadaşım ümitle Bi aram açık kaderle Lakin sabrın sonu selamettir beklerim Gün doğmadan neler doğar bilirim

2 yıl önce

HDP işaret etti, İYİ Parti harekete geçti! A Takımı görevden alındı

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partinin A Takımı'nı değiştirdi. Koray Aydın'dan teşkilatlar alınırken, son dönemdeki çıkışlarıyla parti tabanı ve Millet İttifakı ortağı CHP'de rahatsızlıklar yaratan Yavuz Ağıralioğlu A Takımı'ndan tamamen çıkarıldı. İşte İP'teki o değişiklikler... https://twitter.com/genelgundem/status/1509166547012575238?s=21&t=AsqD5UTUHubZLOTd_DZ8GQ KORAY AYDIN'IN ELİNDEN TEŞKİLATLAR ALINDI Koray Aydın artık teşkilattan sorumlu değil. Siyasi İşler Başkanlığı'na getirildi. Meral Akşener, teşkilatı kendisine bağladı. Böylece İYİ Parti'in 2 numaralı koltuğu Koray Aydın'dan alınmış oldu. Aydın, daha önce bu koltuk için Akşener'le karşı karşıya gelmişti. HDP VE CHP'Yİ RAHATSIZ EDEN AĞIRALİOĞLU A TAKIMI'NDAN ÇIKARILDI Genel Başkan Yardımcısı Yavuz Ağıralioğlu görevden alındı ve Başkanlık Divanı'nda kendisine koltuk verilmedi. Ağıralioğlu'nun yerine Parti Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı olarak Rıdvan Uz getirildi. Ağıralioğlu'nun "Biz olmasak mesela CHP ne kadar oy alabiliyor Cumhur İttifakı'ndan" çıkışı CHP'yi rahatsız etmişti. Edirne F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan, Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da, Ağıralioğlu'nu hedef göstererek, "İP'li bazı ırkçı siyasetçilerin faşizan söylemleri, her türlü diyalog ve çözüm zeminini maalesef tahrip ediyor. HDP'ye ayar vermeye kalkmak başka bir partinin temsilcilerinin haddi değildir" açıklamasında bulunmuştu. İşte İYİ Parti'in yeni başkanlık divanı: Siyasi İşler Başkanı: Koray AYDIN Genel Sekreter: Uğur POYRAZ Mali İşler Başkanı: Ümit DIKBAYIR Kurumsal İlişkiler Başkanı: Cihan PAÇACI Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı: Bahadır ERDEM Seçim İşleri Başkanı: Şenol SUNAT Uluslararası Politikalar Başkanı: Ahmet Kâmil EROZAN Türk Dünyası ve Yurtdışı Türkler Başkanı: Rıdvan UZ Ortadoğu Politikaları Başkanı: Salim ENSARIOĞLU Yerel Yönetimler Başkanı: Metin ERGUN Ekonomi Politikaları Başkanı: Bilge YILMAZ Kalkınma Politikaları Başkanı: Ümit ÖZLALE Milli Güvenlik Politikaları Başkanı: Mehmet Tolga AKALIN Eğitim Politikaları Başkanı: Sevinç ATABAY Toplumsal Politikalar Başkanı: Ayfer YILMAZ Kadın Politikaları Başkanı: Ünzile YÜKSEL STK İlişkileri Başkanı: Burak AKBURAK

2 yıl önce

DP Genel Başkanı Gültekin Uysal da turnikeye takıldı... Adnan Oktar suç örgütü ile ilişkileri ortaya çıktı!

Altılı İttifak'ın pek dikkat çekmeyen ortağı Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Adnan Oktar ve örgütüyle ilişkili çıktı. Partisinin Ankara'daki genel merkez binası borçlarından dolayı haczedilince Uysal, çareyi Adnan Oktar'a başvurmakta buldu. Oktar örgütüne yönelik operasyonda ele geçirilen notlar, 'kediciklerin' Gültekin Uysal'ı nasıl çembere aldığını gözler önüne serdi. İstanbul Boğazı'na nazır malikanede bulunan ve dava dosyasına giren belgeler, Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur tarafından yayınlandı. Fuat Uğur'un belgelerden yola çıkarak verdiği bilgilere göre Gültekin Uysal, Demokrat Parti Genel Merkez binasına haciz üstüne haciz gelmeye başlayınca binayı satmaktan başka yol olmadığını gördü. Ancak son bir çabayla dönemin DP yöneticisi Mehmet Göktürk'ten yardım istedi. Göktürk bir süre sonra 'aranan kurtarıcıyı bulduğunu' söyleyerek Uysal'a müjdeyi verdi. Buna göre DP binasını hacizden Adnan Oktar ve örgütü kurtaracaktı. Eski DYP'li Göktürk, Adnan Oktar'ın hukuk ekibinden Noyan Orcan ile Halil Müftüoğlu ile temas kurmuştu. İki isim 2017 yılında Gültekin Uysal'la görüştükten sonra, meselenin nasıl çözülebileceği konusunda Adnan Oktar'a not yazıp gönderdi. 900 BİN LİRA ADNAN OKTAR'DAN Şu an hapisteki Noyan Orcan tarafından yazılan mektupta şunlar yazıyor: "Biz dosyayı alıp inceledik. Allah'ın yardımıyla çözüm olabilecek yollar bulduk. Bu konuyu takip etmek için 1 milyon ödemelerini uzman avukatlar ve hocaların yardımcı olacağını söyledik. 900 bin olarak onay verdiler." Fuat Uğur gazetedeki yazısında, "Yani haczin kaldırılması, icra işleminin yargıda durdurulması karşılığında 900 bin liraya anlaşıyorlar DP Genel Başkanı Gültekin Uysal ile" diyor. Ne hikmetse tam da bu görüşmelerin ardından hem Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal hem de DP'li Mehmet Göktürk, Adnan Oktar ve kediciklerinin A9 TV'deki programında boy gösteriyor. Programın o dönemki sunucusu şu anda hapishanede bulunan Hüma Babuna. Uysal'ı malikanedeki canlı yayında konuk eden Oktar'ın adamları, bir sonraki safhaya geçiyor ve Uysal'ı Adnan Oktar'ın 'huzuruna' çıkarmak istediklerini bildiren bir mektup yazıyor. Oktar'a iletilen mektupta şu not var: "Uygun görürseniz önümüzdeki hafta size getirebilir miyiz? Çok genç, yönlendirilmeye açık, temiz görünen birisi. Eymen ve İbrahim de tanıştı." ADNAN OKTAR'LA KAÇ KEZ GÖRÜŞTÜ? Türkiye gazetesi yazarı Fuat Uğur, hikayenin sonunu şöyle bitiriyor: "Çünkü onlarla temas sağlayan parti yöneticisi Mehmet Göktürk, Partinin Genel Başkanı Gültekin Uysal’a 'Noyan ve İbrahim benim kardeşim. Sana yardımcı olurlar. Ama Adnan Bey yardımcı olun derse 100 katı enerji ile yardımcı olurlar' dediği için gerçekleştirilecektir bu ziyaret. Bundan sonrası bizim için karanlık. Gültekin Uysal Adnan Oktar’ı ziyaret edip onunla görüştü mü, görüştüyse kaç kez bu birliktelik gerçekleşti bilmiyoruz. Ama sonuçta 'Adnancılar' grubu yargıdaki sorunu o 900 bin liracık karşılığında çözüyorlar. Ama tabii sık sık FETÖ’yü kollayan yayınlar yaptığı iddiasıyla hedef tahtasına oturtulan Yeni Asya grubunun lideri Mehmet Kutlular ile bir araya gelen Gültekin Uysal’ın ilişkiler yumağının daha fazla görünmeye kısmı var mıdır diye de insan merak etmiyor değil."

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: İnsanlarımızın kıyafetine takılıp milletimizin mirasına sırt döndüler!

İşte Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Sevgili İstanbullular, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Böyle bir müstesna bir ay içinde maşallah bu kitap fuarlarıyla birlikte bir de Büyük Çamlıca Camimizin altında inşallah müzemizi de açıyoruz ve bu müze de senede 1 bazen 2 kez elimizdeki tüm objeler sergilenecek. Milletimizin hizmetinde olacak. Salgın sebebiyle 2 yıldır arada verilen fuarlarımızın yeniden başlamış olmasından memnuniyet duyuyorum. Kuran-ı Kerim'i her şeyin üstünde tutan bir kültürel müktesebata sahibiz. İslam Medeniyetleri Müzesi'nde pek çok sanat eseri sergileniyor.  "BUGÜN TÜRKİYE ULUSLARARASI YAYINCILAR BİRLİĞİNDE İLK 10'DA" Tarihimizde Gazali gibi, İbni Sina gibi isimler vardır. Ecdanın kalem, kılıçtan keskindir sözü okumaya ve yazmaya verdiği öneme işaret eder. Ülke ve millet olarak beka mücadelesi yürüttüğümüz asırlarda sadece topraklarımızı geride bırakmakta kalmadık, aynı zamanda kültürel bir çoraklıkla da karşı karşıya kaldık. Uzunca bir süre devam eden Türkiye'nin geri kalmışlığı sadece insanlarımızın günlük hayatlarındaki eksiklerle ilgili değildi. Asıl geri kalmışlığı zihinlerde yaşamıştık. İnsanların kılıklarına, kıyafetlerine, ibadetlerine, konuşmalarına, oturmalarına, kalkmalarına takılıp kalanlar milletimiz aklı selim, zevki selim, kalbi selim gibi  bizi biz yapan asıl mirasına sırt dönmüştü. Ülkemizin son 20 yılda gerçekleştirdiği büyük demokrasi ve kalkınma atılımının en hayırlı neticelerinden biri; milletimizin diğer alanlarla birlikte okuma, yazma alanlarında da önünü açmış olmasıdır. Bugün Türkiye kitap üretimi ve sektörün büyüklüğü bakımından uluslararası yayıncılar birliğinde ilk 10'da yer alan bir yere gelmiştir. Mesela 2000 yılında kitap sayısı 9 bini bile bulmazken bu rakam geçtiğimiz yıl 87 bini aşmıştır. Önde gelen araştırma şirketlerimizin yaptıkları çalışmalar okuma oranın son 14 yılda 2 katından fazla arttığını göstermektedir. Bu artışın en çok da gençlerimiz arasında yaşanıyor olması geleceğimiz adına bize umut vermektedir. Rabbimden bizleri sağlıkla, huzurla bayrama eriştirmesini temenni ediyorum. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Kalın sağlıcakla...

1 2 3 4 5 6