Son Dakika:
Milli Güvenlik Kurulu (MGK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplandı. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde gerçekleştirilen yılın ilk MGK toplantısı saat 15.20'de başladı ve 4 saat 45 dakika sürdü. MGK toplantısında, Rusya Federasyonu ve Ukrayna arasındaki artan gerginlik ele alındı. Gerilimin artmasının hiç kimsenin menfaatine neticeler doğurmayacağına dikkat çekildi. Tüm taraflara sağduyu içinde tansiyonun düşürülmesi çağrısında bulunuldu.
2023 seçimlerine geri sayım başlarken, seçime girecek partiler arasında hareketli günler de başladı. Partiler arasında gelecek seçimler için 6 muhalefet partisinin ittifak ve koalisyon kurulması için görüşmeler başlarken eski Başbakanlardan Tansu Çiller'den, gündeme ilişkin önemli açıklamalar geldi. A Para'nın düzenlediği Güçlü Türkiye'nin Güçlü Kadınları Zirvesi'nde Siyasette Kadın oturumuna konuk olan Çiller, 6 muhalefet partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, koalisyon ihtimallerini de değerlendirdi. Türkiye'nin siyasette koalisyon dönemlerini yaşayan Çiller, başbakan iken yaşadığı somut olaylar üzerinden koalisyon yönetimiyle ilgili şunları söyledi; "KOALİSYONUN BAŞKANI OLMUŞTUM..." Bir koalisyonun başbakanı olmuştum. Türkiye'nin ekonomisi Turgut Özal'dan beri bozulmuştu. Kafamda bunu düzeltecek çok özel bir proje vardı. 40 milyar dolar kazandıracak bir projeydi. Türkiye'nin borcu 20 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir kriz geliyordu. O zamanlar telefonlar yeni çıkmıştı. Ben 'telefonun bir kısmını satalım' dedim. Daha sonra zaten herkes PTT'yi satmaya başladı. 40 milyar dolar gibi büyük bir para geldi önümüze, derdim krizi önlemekti. Bu projeyi masanın üzerine koydum, koalisyon hükümeti olarak bunu yapalım diyorum. Bunu koalisyondan bir bakan muhalefetle birlikte o zaman Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve bunu reddettiler. Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'ydü. Ona rağmen kendi partisinden dışişleri bakanı bunu engelledi. Bunu çıkarabilmek için Meclis'te kaç gece sabahladım ama iptal ettiler. Gerekçe ise 'Türkiye'nin bağımsızlığını tehdit altına almak... PTT ÖRNEĞİ Koalisyonlar bittikten sonra PTT'nin T'si 5 milyara satıldı. Biz onu o sırada yapsaydık, sadece terör mücadelesinde başarılı olmayacaktım. Türkiye'nin o krizden 5 Nisan kararlarını yaşamadan çıkarabilecek, ekonomide sıkıntı duymayacaktık. Koalisyondan sonra o dışişleri bakanına bir gün 'Neden muhalefetle birlik olup bunu engellediniz' diye sordum. 'Benim size karşı bir husumetim olmaz. Ben sol bir partinin mensubuyum ama bu karar bize yaramazdı. Bu karar sağa yarardı. "KOALİSYONLAR DARBENİN ÜRÜNÜ" Darbeler Türkiye'yi mahvetti. Zaten koalisyonlar da onlardan sonra çıktı. Aman Allah'ım o koalisyonlar... Türkiye'nin darbeler döneminde büyümesi yüzde 3,1'dir. Tek parti iktidarları döneminde ise yüzde 6'nın üzerinde. Koalisyonlara geldiğimizde ise sadece 2 koalisyon döneminde biri, merhum Süleyman Demirel'in diğeri ise benim ve merhum Necmettin Erbakan'ın başbakanlığındaki koalisyonlar başarılı olmuşuz. Biz yüzde 7,8'i yakalamışız. Bütün bunların ortalaması da yüzde 3,4 oluyor. Darbeler döneminde 3.1, koalisyonlar en başarılarıyla birlikte 3,4. Başarılı koalisyonları da çıkardığımız zaman ortalama yüzde 2,6'dır. "KOALİSYON DARBEDEN BETERDİR" Koalisyonlar darbelerden beterdir. Ben durup dururken 'Siyasi manşet olsun diye bunu milletin önüne umut diye koyarsanız bu ihanettir' diye boşu boşuna söylemem."
Eski başbakanlardan Tansu Çiller‘in siyasete geri dönme ihtimali İYİ Parti lideri Meral Akşener’in uykularını kaçırmaya devam ediyor. Akşener’in yakın çalışma arkadaşlarına “Tansu Hanım siyasete dönerse bizim esamemiz okunmaz, İYİ Parti tabanı oraya gider; barajı bile geçemeyiz. Ne yapın edin bunu engelleyin” talimatı verdiği ortaya çıkmıştı. TROL ÇETESİ HAREKETE GEÇTİ Akşener’in talimatı üzerine CHP belediyelerinden faturaları ödenen İYİ Parti trol çetesi, Tansu Çiller için karalama kampanyasına başladı. 90’lı yılların efsane başbakanı Çiller’i küçük düşürmeye çalışan trol çetesi, talimat aldıkları Meral Akşener‘in de ‘kadın’ olduğunu unutarak cinsiyetçi ve ahlaksız ifadelerle Çiller’e saldırdılar. İYİ PARTİ’DEN 7 MİLLETVEKİLİNİN ÇİLLER TARAFINA GEÇMESİ KESİN Tansu Çiller’in siyasete geri dönme kararı 90’lı yıllarda merkez sağda siyaset yapan milletvekillerinde heyecana yol açtı. Çiller döneminde milletvekilliği yapan ancak şimdi İYİ Parti başta olmak üzere çeşitli partilerde görev yapan pek çok ismin Çiller’in partisi kurulur kurulmaz partilerinden istifa etmesine kesin gözüyle bakılıyor. Özellikle son dönemde İYİ Parti lideri Akşener’in PKK terör örgütünün uzantısı HDP ile çok samimi olan CHP’ye sessiz kalmasını sindiremeyen İYİ Partili 2’si genel başkan yardımcısı olmak üzere 7 milletvekilinin Çiller tarafına geçmesi an meselesi. 7 milletvekilinin yanı sıra geçmişte Tansu Çiller ile çalışmış 10 il başkanı ve 200’den fazla ilçe başkanının da İYİ Parti’den istifa etmesi bekleniyor. FATİH ERBAKAN İLE İTTİFAK SENARYOSU Öte yadan, Tansu Çiller’in Yeniden Refah Partisi Fatih Erbakan ile ittifak yapacağı bilgisi kulislere yansımıştı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, sosyal medya hesabından açıklamalarda bulundu. Çelik'in açıklamaları şöyle; "Cumhuriyetimize ve demokrasimize karşı en büyük kötülük nefret siyasetidir. Nefret siyaseti ile vatanseverlik bir araya gelmez. Kin ve nefret tohumları ekmek vatanseverliğin düşmanıdır. Bir yerde nefret siyaseti görürseniz, ideolojisi ne olursa olsun, bu ülkeye karşı kökü dışarda bir kötülük hazırlığı olduğundan emin olabilirsiniz. Vatanseverlik, nefret ve kin siyasetine geçit vermemektir. Türkiye her türlü siyasi nefret virüsüne karşı yüksek bağışıklığa sahiptir."
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, terör örgütü üyeliğinden mahkum edilen Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik’in yasını tutan CHP’li Özgür Özel’e tepki gösterdi. “CHP’de bunun hesabını soracak bir vatansever yok mu?” ifadeleriyle serzenişte bulunan İçişleri Bakanı Soylu, şu ifadeleri kullandı: “Teröristleri sözde "gazeteci" diye raporla korumaya çalışan CHP’nin şimdi de "özel" terörist sevicisi, mahkeme kararı ile terör örgütü üyesi olduğu tespit edilen ve mahkumiyet alan DHKP-C'li teröristlere sahip çıkıyor. CHP’de bunun hesabını soracak bir vatansever yok mu?” https://twitter.com/suleymansoylu/status/1591155299842691072?s=46&t=Mb-AdqB-dzmx34uTnKQUVA ÖZEL NE DEMİŞTİ? CHP'li Özgür Özel, Çağdaş Hukuçular Derneği davasında terör örgütü DHKP-C üyesi oldukları kesinleşen Selçuk Kozağaçlı ve Barkın Timtik'e 12 yıl, Oya Aslan'a ise 10 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine karşı çıkarak örgüt sempatizanlığı yapmıştı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda kendisini "ülkücü ve milliyetçi" olarak tanımlamıştı. Kılıçdaroğlu, "Milliyetçi arıyorsanız bu kardeşinize bakacaksınız, ülkücü arıyorsanız bu kardeşinize bakacaksınız. Vatansever arıyorsanız CHP'ye bakacaksınız. Milletinin yanında olan milletinin hakkını hukukunu arayan parti arıyorsanız CHP'ye bakacaksınız." ifadelerini kullanmıştı. Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Sekreteri İsmet Büyükataman, Kılıçdaroğlu'nun MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yi de hedef aldığı konuşmasına yönelik yazılı bir açıklama yaparak cevap verdi. "HDP ile el ele vererek 'hayır' diyen Kemal Kılıçdaroğlu" Hamaset ve iftiralar ile hedef saptırarak terör örgütlerinin moral kaynağı olan Kılıçdaroğlu'nun, tezkere konusundaki iki yüzlülüğünü bilmeyenin kalmadığını belirten Büyükataman, "Türk askerinin Irak ve Suriye'deki görev süresini uzatan Cumhurbaşkanlığı tezkeresine HDP ile el ele vererek 'hayır' diyen Kemal Kılıçdaroğlu'nun bu duruşu ancak eli kanlı kalleş terör örgütleri tarafından destek bulmaktadır." değerlendirmesinde bulundu. "Hiçbir Atatürkçü ülkesine iftiralar savurmaz" Büyükataman, İngiltere ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) sokaklarında "Batıcı" olduğunu söyleyip Türkiye'ye iftiralar savuran Kılıçdaroğlu'nun, Türkiye'ye gelince bir anda "milliyetçi" kesilmesinin milletçe alay konusu haline getirildiğini vurgulayarak, şöyle devam etti: "Maskesi her düştüğünde hamaset yaparak kendini meşrulaştırmaya çalışan Kılıçdaroğlu şunu iyi bilsin ki hiçbir ülkücü ülkesine ihanet eden bölücülerle kol kola olmaz, hiçbir milliyetçi Türk ordusuna iftira atanları himaye etmez, hiçbir vatansever, hiçbir Atatürkçü emperyalistlerin kapı eşiğinden ülkesine iftiralar savurmaz. "Ne ülkücü ne milliyetçi ne Atatürkçü" Türkiye düşmanlarının, terör yandaşlarının senaryolarında figüran olan Kılıçdaroğlu'ndan da ne ülkücü ne milliyetçi ne Atatürkçü ne de vatansever olmaz."
Fox, Kanter'in Türkiye ve Başkan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik haddi aşan sözlerini açık sözlülük olarak değerlendirdi. Basketbol kariyerini sessizlerin sesi olmak için feda ettiği iddia edilen Kanter'in FoxNews'ta "En Değerli Vatansever" ödülünü alkışlar eşliğinde aldığı belirtildi. KONUŞMASINDA TÜRKİYE'Yİ HEDEF ALDI Kanter, ödülü aldıktan sonra yaptığı konuşmada yine Türkiye'yi hedef aldı. Türkiye'de Batı karşıtı duyguların çok yaygın olduğunu belirten Kanter, arkadaşlarının onu Amerikan bayrağı ve haç yakmaya zorladığını iddia etti. Kanter, o anlarda çok korktuğunu ve annesine koştuğunu anlattı. Annesine "Arkadaşlarım Amerikalılardan nefret etmemi istiyor. Amerikalılar kötü, peki ben ne yapacağım?" diye sorduğunu söyledi. Fox News, Kanter'in açık sözlü olduğu için Türk hükümeti tarafından hedef alındığını ileri sürerken bu yıl takımı Houston Rockets'tan atıldığını hatırlattı. Kanter daha önce de Yunan bayrağına sarılarak poz vermişti. Yunan televizyon kanalına verdiği demeçte ise, Türkiye'yi karalayan ve Yunanistan'ın politikasının savunan Kanter, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ı Yunan politikasına uygun olarak kötülemişti. Kanter, "Erdoğan Yunan halkından ve Yunanistan hükümetinden nefret ediyor, benim buradaki işim ise Erdoğan'ın Türk halkını temsil etmediğini göstermek. Türk halkını ben temsil ediyorum. Bunu göstermek için buradayım. Yunan halkını seviyorum. Yunanistan'ı seviyorum" ifadelerini kullanmıştı.
Almanya'nın önde gelen gazetelerinden Die Welt, Türkiye'nin dünyanın önde gelen üretim ve tedarik merkezlerinden biri olmaya hazırlandığını yazdı. ‘ERDOĞAN CAZİP FIRSATLAR SUNUYOR’ Die Welt gazetesinde yer alan haberde, Kovid-19 salgını nedeniyle Çin'de yaşanan sıkıntıların ardından birçok şirketin üretimlerini Avrupa'ya taşımak istediği belirtilerek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu konuda cazip fırsatlar sunduğu vurgulandı. “ÜLKE MUAZZAM BİR BÜYÜME POTANSİYELİNE SAHİP” DP World Yarımca'nın CEO'su Kris Adams'ın, konumu nedeniyle Marmara Denizi'ndeki konteyner terminalinde büyük fırsatlar gördüğü ve "Türkiye'deki yatırım fırsatlarına iyi niyetle bakıyoruz. Ülke muazzam bir büyüme potansiyeline sahip." dediğine yer verilen haberde, uluslararası şirketlerin tedarik zincirlerini tamamen yeniden düşünmek zorunda oldukları, bunun için yerel ve bölgesel teslimat seçeneklerine daha fazla odaklandıkları ifade edildi. ‘TÜRKİYE ÖNDE GELEN ÜRETİM MERKEZİ OLMAYA HAZIRLANIYOR’ Haberde Erdoğan'ın açıkladığı gibi Türkiye'nin, "dünyanın önde gelen üretim merkezlerinden biri" olmaya hazırlandığı ve bunun için koşulların da iyi olduğu kaydedildi. Türkiye'nin genç ve iyi eğitimli bir nüfusa sahip olduğu ve altyapının mevcut hükümet döneminde büyük ölçüde genişletildiğine işaret edilen haberde, "Avrupa, Asya ve Afrika arasındaki konumu, ülkeyi uygun bir merkez haline getiriyor. Ayrıca Türkiye Gümrük Birliği üyesi olduğu için AB ile mal dolaşımı serbest." ifadelerine yer verildi. “İSTANBUL SATIŞ EKİPLERİMİZİN GENEL MERKEZİ OLACAK” Haberde yapıştırıcı malzemeler üreten Alman firması Tesa'nın, Türkiye üzerinden Yakın ve Orta Doğu'daki faaliyetlerini genişletmeyi planladığı ve şirket sözcüsünün, "Metropol önemli bir lojistik merkezi olduğundan ve Avrupa, Asya ve Afrika için coğrafi bir kavşağı temsil ettiğinden, İstanbul satış ekiplerimizin genel merkez olacak." dediği aktarıldı. BENETTON İLE IKEA TÜRKİYE’Yİ RADARINA ALDI İtalyan moda üreticisi Benetton'un da bu yılın sonundan itibaren Asya'daki üretimini yarıya indireceği ve Sırbistan, Hırvatistan, Türkiye, Tunus ve Mısır'daki kapasitelerini artıracağı belirtilen haberde, mobilya mağazası Ikea'nın da koltuk, kitaplık, gardırop ve mutfak dolabı gibi ürünlerin Türkiye'de üretilmesini istediği vurgulandı. Makalede Türkiye'nin Rusya politikasına dikkat çekilerek Türkiye'nin AB'nin Rusya'ya uyguladığı yaptırımlarına katılmamasının Avrupalı şirketleri endişelendiren bir konu olduğu kaydedildi.
