05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Almanya'da tarihi sonuçlar! Merkel sonrası hezimet

16 yıllık Angela Merkel dönemini bitiren seçim büyük çekişmeye sahne oldu. Sandık çıkış anketlerine göre SPD yüzde 25,7 ile birinciliğe uzandı. Muhafazakar Hristiyan Birlik Partileri (CDU-CSU) yüzde 24,1 ile ikinci sırayı alırken, koalisyon hükümetinin kaderini belirlemesi beklenen Yeşiller Partisi'nin oy oranı yüzde 14,8 oldu. Anketlere göre federal parlamentoya giren dördüncü parti Hür Demokrat Parti'nin (FDP) oyları yüzde 11,5. Aşırı ağcı Almanya için Alternatif Partisi (AfD) yüzde 10,3 ile beşinci, Sol Parti (Die Linke) de yüzde 4,9 oy oranına sahip. Mevcut projeksiyonlara göre SPD'nin parlamentodaki sandalye sayısı 205, CDU/CSU'nun 194 olarak hesaplanıyor. SPD lideri Olaf Scholz, partisinin iktidar yetkisine sahip olduğunu söyledi. Büyük bir başarıya imza attıklarını ifade eden Scholz, "Sonuçlar, seçmenlerin beni başbakan olarak görmek istediklerini gösteriyor" dedi. Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) başbakan adayı Armin Laschet ise seçim sonuçlarını değerlendirdiği konuşmasına, 16 yıl Almanya Başbakanı olarak görev yapan Angela Merkel'e teşekkür ederek başladı. Armin Laschet, "Çok çekişmeli bir yarış olacağını biliyorduk" dedi. Laschet, henüz nihai sonuçlar belli olmasa da, ilk sonuçların kendilerini mutlu edemeyeceğini söyledi ve ekledi: "CDU liderliğinde bir hükümetin kurulabilmesi için her şeyi yapacağız". CDU/CSU, sandık çıkış anketlerine göre oyların yüzde 25'inden biraz daha fazla almış görünüyor ve bu, partinin Almanya'da federal düzeyde aldığı en düşük oy oranı. Almanya'da II. Dünya Savaşı sonrası yapılan hiçbir seçimde CDU/CSU'nun oy oranı yüzde 30'un altına inmemişti. KOALİSYON PAZARLIKLARI BBC'nin Avrupa'dan sorumlu editörü Paul Kirby, başından beri seçim sonuçlarının belirleyici olmadığının bilindiğini hatırlatıp Başbakan Merkel'in koalisyon kurulana kadar görevde kalacağını, koalisyon müzakerelerinin de Noel'e kadar uzayabileceği söylüyor. Merkel'in halefi, Avrupa'nın en büyük ekonomilerinden Almanya'yı gelecek dört yıl yönetecek ve gündemin baş maddeleri arasında da iklim değişikliği yer alacak. İktidarda yalnızca muhafazakârlar ve Sosyal Demokratlar'ın gözü yok. Koalisyon pazarlıklarında tavırları belirleyici olacak olan Yeşiller Partisi ve liberal Hür Demokrat Parti'nin (FDP) de gözü iktidarın parçası olmakta. İki parti de sandıkta çok büyük başarı elde etmedi ama oy oranlarının toplamı tüm oyların dörtte birine denk geliyor. Bu da, her iki büyük partiyi de ileriye taşıyabilecekleri anlamına geliyor. Ülkenin en büyük iki partisi Sosyal Demokrat Parti (SPD) ve Hristiyan Birlik partilerinin (CDU/CSU) "büyük koalisyon" kurmaması halinde, yeni hükümet için en az üç partinin bir araya gelmesi gerekecek. Tüm partiler, aşırı sağcı ve Avrupa Birliği karşıtı Almanya İçin Alternatif (AfD) Partisi'yle birlikte çalışmayacaklarını açıkladı. Bu durumda partilerin renklerini sembolize eden koalisyon seçenekleri şöyle: * 'Trafik Işığı': Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller Partisi-Hür Demokrat Parti koalisyonu * 'Kırmızı-kırmızı-yeşil': Sosyal Demokrat Parti-Yeşiller Partisi-Sol Parti koalisyonu (Ancak Sol Parti'nin yüzde 5 barajını aşıp Federal Meclis'e girip giremeyeceği henüz netleşmedi) * 'Jamaika': Hristiyan Birlik partileri, Yeşiller Partisi, Hür Demokrat Parti koalisyonu. * SPD ve CDU/CSU'nun yanlarına Yeşiller Partisi'nin de almaları halinde 'Kenya', liberal Hür Demokrat Parti'yi de almaları halinde 'Almanya' koalisyonu gündeme gelebilir. Yeşiller Partisi, Sosyal Demokrat Parti'ye; liberal Hür Demokrat Parti de Hristiyan Birlik partilerine daha yakın. Ancak iki blok da koalisyon hükümeti kuramıyor. Sosyal Demokrat Parti de Hristiyan Birlik partileri de yeni hükümetin liderliklerinde kurulmasını istiyor ve birlikte hükümet kurmaya mevcut şartlarda sıcak bakmıyor. Yeşiller Partisi, Hristiyan Birlik partileri ve Hür Demokrat Parti'yle; ya da Hür Demokrat Parti, Sosyal Demokrat Parti ve Yeşiller Partisi'yle anlaşırsa koalisyon düğümü de çözülmüş olacak. Yeşiller Partisi'nin eş başkanı ve başbakan adayı Annalena Baerbock, 'muhteşem bir sonuç aldıklarını' söyledi. Annalena Baerbock, Almanya'nın yeni bir başlangıca ve 'iklim hükümetine' ihtiyaç duyduğunu ifade etti. YEŞİLLER PARTİSİ'NİN YÜKSELİŞİ Seçim kampanyasında bir ara Yeşiller ve adayları Annalena Baerbock'in oy oranı anketlerde yüzde 28 civarındaydı. Ama ilk projeksiyonlar partinin oy oranın yüzde 14,8 olduğunu ve FDP'nin üstünde üçüncü sıraya yerleştiğini gösteriyor. Yine de daha önce genel seçimlerde (2009'da) oy oranı yalnızca yüzde 10'un biraz üstünde çıkan bir parti için bu sonuçlar oldukça yüksek. Bu da iklim değişikliğinin Almanlar için ne kadar önemli hale geldiğine işaret ediyor. Yeşiller Partisi daha önce hükümetin küçük ortağı olmuştu ama hiçbir zaman aldıkları destek bu seviyeye çıkmamıştı. Yeşiller Partisi'nin dışişleri bakanı olarak görev yapan ve Almanya'da 1998-2005 arasında merkez soldan iktidar olan Gerhard Schröder döneminde başbakan yardımcılığı da yapan merkez sol üyesi Joschka Fischer'i hatırlıyor olabilirsiniz. 'PARTİ DAHA İYİ YAPABİLİRDİ' Sonuçlar iyi görünse de anketlerdeki oranlara göre düşük kalıyor. BBC'ye konuşan Yeşiller Partisi milletvekili ve partinin dış ilişkilerden sorumlu üyesi Omid Nouripour 'partinin daha iyi yapabileceğini' ama halkın gözündeki algıları henüz yıkamadıklarını söyledi. Nouripour, "Kampanya yaparken yaşadığımız en komik durum, halkın gelip size yasaklar partisi olduğunuzu söylemesi oluyor. 'Arabalarımızı, uçaklarımızı, köprülerimizi, veya nehirlerimizi her neyse elimizden almak istiyorsunuz', diyorlar. Bu yıkmamız gereken bir klişe" dedi ve ekledi: "Son haftalarda iyi iş çıkaramadık. Bu daha sonra konuşmamız gereken hatalarımızdan biri. Ama günün sonunda bu klişeler sonsuza dek kalmayacak ve üstelerinden geleceğiz." GENÇLER KİME OY VERDİ? İlk seçim projeksiyonlarına göre 30 yaş altı seçmenlerde iki parti öne çıktı. Yeşiller Partisi ve Hür Demokrat Parti (FDP) gençlerin oylarının yüzde 40'tan fazlasını almış görünüyor. FDP ve Yeşiller, seçim sonrası gelecek koalisyon görüşmelerinde en çok söz sahibi olacak partiler olarak öne çıkıyor. Sosyal Demokratların genç oylarında yeterince başarılı olmaması ise bazı kesimler tarafından şaşırtıcı olarak değerlendiriliyor. ZDF ve Forschungsgruppe Wahlen'in projeksiyonlarına göre genç seçmenin oy dağılımı şöyle: * Yeşiller - Yüzde 22 * Hür Demokrat Parti (FDP) - Yüzde 20 * Sosyal Demokrat Parti (SPD) - Yüzde 17 * Hristiyan Birlik Partileri (CDU/CSU) - Yüzde 11 * Sol Parti - Yüzde 8 * Almanya için Alternatif Partisi (AfD) - Yüzde 8

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır"

Erdoğan, partisinin, yeni yasama yılındaki ilk Meclis grup toplantısında yaptığı konuşmada, partilileri selamlayarak sözlerine başladı. Yaklaşık 2,5 aylık aradan sonra gazi Meclis çatısı altında milletvekilleriyle birlikte olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren Erdoğan, "Geçtiğimiz yasama döneminde gerçekten çok çalıştınız, çok önemli faaliyetler gerçekleştirdiniz. Yaz aylarında şehirlerinizde teşkilatlarımızla birlikte yürüttüğünüz çalışmaları da yakından takip ettim. İnşallah bundan sonra hem Meclis'te hem de şehirlerinizde aynı gayretle yolunuza devam edeceğinize inanıyorum." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Meclis'in 27. Dönem 5. Yasama Yılı'nın, çok daha verimli bir çalışma dönemi olarak geçeceğini kaydederek, "Şimdiden her birinize Genel Kurul, komisyon ve grup çalışmalarına yapacağınız katkılar için şükranlarımı sunuyorum." ifadesini kullandı. Milli iradenin tecelligahı olan Meclis'te görev alan milletvekillerinin, aynı zamanda halkla yönetim organları arasındaki irtibatı sağlama görevini de yürüttüğüne işaret eden Erdoğan, "Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile yasama, yürütme ve yargı arasındaki ilişkileri netleştirirken, uyumu da en üst noktaya çıkardık. Bugün burada Cumhurbaşkanı ve ülkenin en büyük partisinin Genel Başkanı sıfatıyla bulunmam bile yeni yönetim sisteminin başarısının ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu. YENİ ANAYASA: UZLAŞMA OLURSA YASAMA YILI BİTMEDEN YENİ ANAYASAYI NETİCEYE ULAŞTIRIRIZ Meclis'in, milli mücadeleyi zafere taşıdığına dikkati çeken Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Meclis, Cumhuriyetimizi kurmuştur. Ülkemizi çok partili siyasi hayata geçirmiştir. Her darbe döneminin ardından milli iradeyi yeniden ayağa kaldırmıştır. Demokratik ve ekonomik kalkınma hamlelerine destek olmuştur. Yeni yönetim sistemimizi inşa etmiştir. Maziden atiye kurduğumuz demokrasi ve kalkınma köprüsünün adeta kilit taşı olan Meclisimiz, kurucu ve devrimci vasfıyla hem kazanımlarımıza sahip çıkmakta hem de ufkumuzu aydınlatmaktadır. İnşallah bu Meclis, Türkiye'nin milli iradenin temsilcileri eliyle yapılan ilk anayasasını hayata geçirme şerefine de nail olacaktır. Biz, Türkiye'nin gündemine getirdiğimiz, ülkemizin ilk sivil anayasasını hazırlama teklifimizde gerçekten samimiyiz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak kendi hazırlıklarımızı yapıyoruz. Meclis'teki diğer partilerden de kendi hazırlıklarını en kısa sürede kamuoyuyla paylaşmalarını bekliyoruz. Şayet diğer partilerin anayasa teklifleri ile kendi hazırlıklarımızı uzlaştırabilirsek yasama yılı bitmeden Meclis bünyesinde bu işi neticeye ulaştırabiliriz. Tabii bunun için öncelikle diğer partilerin anayasa tekliflerini kamuoyuna açıklamaları gerekiyor. Uzlaşma sağlanamaması durumunda ise siyasi partiler olarak zaten yaklaşmakta olan 2023 seçimlerinde hep birlikte milletin terazisine çıkarız. Milletimizin sandıktaki kararı da başımız gözümüz üstünedir. Hiç şüphesiz burada temel belirleyici, ülkemizin yönetim sistemi ile ilgili farklı görüşlerin nasıl bir araya getirilebileceğidir." Türkiye'nin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile elde ettiği avantajların ne kadar kritik öneme sahip olduğunun, salgın döneminde hep birlikte yaşandığını ve görüldüğünü vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Gelişmiş ülkeler dahil pek çok devlet, halen süren nice siyasi, ekonomik, sosyal sancılarla kıvranırken, biz sağlıktan sanayiye her alanda kendimizi pozitif yönde ayrıştırmayı başardık. Tarihimizin en köklü yönetim reformunda üçüncü yılımızı tamamlarken geriye dönüp baktığımızda 'Evet, gerçekten iyi bir iş yaptık' diyebiliyoruz. Eksikler, aksaklıklar, düzeltilmesi gereken hususlar yok mudur? Elbette vardır. Hepsinin de farkındayız, hatta bu doğrultuda yaptığımız kapsamlı çalışmalar da elimizde mevcuttur. Bunların hepsi de çok basit dokunuşlarla, küçük revizyonlarla düzeltilebilecek tali meselelerdir. Yeni anayasa süreci başarılı bir şekilde neticelenirse devamında bu sorunlar zaten kendi mecrasında çözülür. Böyle bir imkanın olmaması halinde ise seçim sonrasına kadar ortaya çıkacak tecrübeye ve birikime göre biz Cumhur İttifakı çatısı altında kendi düzenlemelerimizi hayata geçirme yoluna gideriz. Milletimize her hal ve şart altında 2023 sonrası için büyük ve güçlü Türkiye hedefimiz doğrultusunda daha kolay ve hızlı ilerlememizi sağlayacak yeni bir yol taahhüt ediyoruz. Türkiye'nin en devrimci, en yenilikçi, en reformcu, en vizyoner partisi olarak Allah'ın yardımı ve milletimizin desteğiyle işte bu yol haritası istikametinde ülkemizi önce 2023'e sonra da 2053'e taşıyacağız." Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi: BİRİLERİ ÇIKIYOR 'GEREKİRSE İLK 4 MADDEYİ DEĞİŞTİRİRİZ' DİYEREK PKK GÜDÜMÜNDEKİ SİYASİ YAPIYA GÖZ KIRMAYA ÇALIŞIYOR Sırf günü kurtarmak için aklına geleni söyleyenden siyaset adamı olmaz, devlet adamı hiç olmaz. Biz yeni anayasa diyoruz, birileri de çıkıyor 'Gerekirse ilk 4 maddeyi de değiştiririz.' diyerek hemen PKK güdümündeki siyasi yapıya göz kırpmaya çalışıyor. İlk 4 maddeyi değiştirme fikri CHP ve tüm CHP'lilerin iradesi midir, yoksa Kılıçdaroğlu'nun kişisel işi midir?  Anayasa'nın ilk 4 maddesini değiştirme fikri, eğer bu CHP'nin kurumsal iradesiyse ortada ülkemiz açısından çok vahim bir sorun var demektir. HDP, MİLLET İTTİFAKI'NDAKİ GİZLİ ORTAKLIK HAKKINI KULLANARAK BU HANIMEFENDİYİ VETO ETMİŞTİR Biliyorsunuz bugün 6-8 ekim olaylarının 7. yıldönümü. HDP'nin o dönemki yöneticileri yandaşlarını sokaklara salmış ve onlarca insanın kanını dökmüştü. Bu gözü dönmüş alçakların masum insanları nasılca vahşice katlettiğini daha dün gibi biliyoruz. Azgın güruhu harekete geçirenler bugün cezaevinde ellerindeki kanın hesabını veriyorlar. Kılıçdaroğlu, hesabı sormak yerine bunlara arka çıkmıştır. Bu partinin yerli de milli de olmayan politikalarını milletimize her fırsatta tekrar tekrar anlatacağız. Tarih, CHP gibi Cumhuriyetin en eski partisini, HDP gibi bir terör örgütü kuklasının emrine verenlerden elbette hesap soracaktır. Diğer yanda CHP'nin başını çektiği ittifakın diğer ortağı olan parti ve başındaki hanımefendi var. İYİ Parti'nin kendi konumunu koruma çabası artık sürdürülebilir değildir. Başbakanlığa talip olması da trajikomik görüntüyle ilgili değildir. HDP kanadı, hanımefendinin Başbakanlığını kabul etmeyeceğini zaten söylemiştir. HDP, Millet İttifakı'ndaki gizli ortaklık hakkını kullanarak bu hanımefendiyi veto etmiştir. Hayali bir makama talip olmasının gerisinde bu vetonun sineye çekilmesi vardır. Allah kimseyi böyle bir konuma düşürmesin. Mücadeleyi milletin önünde yapmak yerine kapalı kapılar ardından yürütmek zorunda kalanların akibeti işte böyle olur. Gerçi çıkıp şimdi buna da itiraz edecekler. Bir yanda HDP'nin sufleleri ile siyaset yapan bir partinin genel başkanı. Bu hanımefendinin ''28 Şubat kararlarına imza attım, hepsine de gönülden inanıyorum'' sözünü de unutmadık. İnsanda ilkeve omurga olmayınca her devirde ne söylemesi gerekiyorsa onu ağzından saçmaktan geri kalmaz.  BU KİŞİ ARTIK MİLLİ GÜVENLİK SORUNU HALİNE DÖNÜŞMÜŞTÜR Her şey bir yana Türkiye, Türk siyaseti böyle bir fotoğrafı hak etmiyor. Birbirlerinden hiçbir farkı yok. Akşam yalan, sabah yalan... Gavurun kılıcını çalan bir anlayışla yapılan işin adı muhalefet değil, taammüden bu ülkeye ve bu millete düşmanlıktır. Bu kirli muhalefet tarzını reddediyoruz. CHP'nin başındaki zatın yalanlarını ortaya sermekten biz yorulduk ama bu zat, aynı ahlaksızlıkları tekrarlamaktan vazgeçmiyor. Dün yine çıkmış MB'nin İstanbul'daki binasından ilgili ilgisiz bakmadan aklına ne gelirse sallamış da sallamış. Bay Kemal, eğer uyuşturucu arıyorsan aynaya bak. AK Parti çatısı altında uyuşturucuyla iştigal eden insan bulamazsın, böyle bir iftirayı AK Parti'ye atamazsın. Yatırım nasıl yapılır konusunda en küçük bir fikri olmayan bu zatın zırvalarına tek tek cevap vermeyi zul kabul ediyorum. Kendisinin yalancılığı ve müfteriliği yargı kararıyla da tescil edilmiştir. Bu kişi artık milli güvenlik sorunu haline dönüşmüştür. Türkiye'de bir iktidar sorunu yoktur ama ciddi bir muhalefet problemiyle karşı karşıya olduğumuz gerçektir. 2023, sadece Cumhur İttifakı eliyle büyük ve güçlü Türkiye'nin inşasının değil, aynı zamanda muhalefetin bu prangadan kurtuluşunun müjdesini alacağımız yıl olacaktır. SULAR AKMIYOR... HANİ BELEDİYE? Ülkemizde herhangi bir bireyin hak, hukuk, özgürlük talebi mi var, çözümü biz üreteceğiz. Sivil bir anayasa girişimi bile bu konuda önümüze kimsenin geçemediğinin işaretidir. Nerede bir dikili taşınız var. Ankara, İstanbul büyükşehir belediyelerini kazandınız. Asfaltlarını yenileyemiyorsunuz, asfaltlarını. Çukurlardan geçemiyoruz. Nerede belediye? Sular akmıyor, hani nerede belediye? Niye suları akar hale getiremiyorsunuz? MERKEZ BANKASI'NI ORAYA TAŞIYACAĞIZ İstanbul'da Merkez Bankası binası yapıldı. Çıkmış 'Geldiğimde orayı öğrenci yurduna dönüştüreceğim' diyor. Ya bu adama ne dersiniz? Merkez Bankası'nı da oraya taşıyoruz, taşıyacağız. Senin gücün ona yetmez. Aklı erse New York'ta yaptığımız Türkevi'ni yurt yapma kararı olarak açıklayabilir, o da 36 kat. Ülkemizde kadınların herhangi bir sorunları mı var, öncüsü biz olduk, biz olacağız.  Ülkemizde gençlerimizin teknolojide ihtiyacı mı var, hepsinin de projelerini biz hayata geçiriyoruz. Bir TEKNOFEST kuşağını inşa ediyoruz. Aslında onları bizim anladığımızı görüyoruz. Roketten yapay zeka yazılımlarına kadar her alanda gençlerimizle çok daha yakın bir yoldaşlık yapıyoruz.  TÜRKİYE, DÜNYADA EN FAZLA ÖĞRENCİ YURDU KAPASİTESİNE SAHİP ÜLKE Utanmadan sıkılmadan 'Bu iktidar fabrika açımıyor' diyor. Ya geçenlerde ben 26 fabrika açılışı yaptım. Bu hafta Adana'da fabrika açılışı yapacağım. Türkiye'nin en büyük mesafeleri katettiği alanlardan biri de yüksek öğretimdir. Türkiye dünyanın açık ara en fazla öğrenci yurdu kapasitesine sahip ülkesidir. Türkiye'nin bir milyonun üzerinde kapasitesi varken İngiltere'de bu rakam 550 bin. Bu yıl ortaya çıkan kargaşanın nedeni, geçtiğimiz yıl ile bu yılki başvuruların üst üste binmesidir. Açıkta kalan öğrencilerimizle ilgili çözüm çalışmalarımız devam ediyor. 76 üniversite ile devraldık, şimdi ise 207 üniversitemiz var. Hakkari'deki evladımız Ankara'ya İstanbul'a gelmesin, üniversiteyi onun ayağına götürelim sitedik ve bunu başardık. Bir zamanlar üniversite açılırken bir numaralı tartışma konusu harç konısuydı. bunu biz ortadan kaldırdık. ÜNİVERSİTELERİMİZİ TERÖR KILIKLILARA BIRAKAMAYIZ Kendi hocalarına bile saygısı olmayan bu tipleri biz öğrenci olarak kabul etmiyoruz. Avrupa’da, ABD’de bu tiplerin hiçbirini bir gün bile üniversitede tutmazlar. Sırf hükümete sıkıntı çıkarıyorlar diye, saygısız, sevgisiz, kötü niyetli adeta terörist tiplere sahip çıkılıyor. İnşallah bu sorunu da kendi mecrası içinde kötü niyetlilere meydanı bırakmadan en kısa sürede çözeceğiz. Biz üniversitelerimizi terör kılıklılara bırakamayız.  Paris İklim Anlaşması'ndan Avrupa Yeşil Anlaşması'na kadar her adımın içinde yer alıyoruz. Sosyal ağların alt yapısı ile ilgili soru işaretlerinin arttığı dönemde önümüze açılan fırsat pencerelerini değerlendirmekte kararlıyız. Önümüzde tarihimizin en büyük küresel fırsatı vardır. Bunu değerlendirebilmemizin yolu birliğimize, kardeşliğimize, istikrar iklimine sıkı sıkıya sarılmaktan geçiyor.  

2 yıl önce

AB’de tarihi kriz! 'Temel ilke' reddedildi

Polonya’da Anayasa Mahkemesi tarihi ve Avrupa Birliği’ni (AB) sarsacak bir karara imza attı. Polonya Anayasa Mahkemesi, AB hukukunun belirli konularda ulusal mevzuata üstünlüğü ilkesini reddetti. Perşembe günü Yargıç Bartlomiej Sochanski tarafından alınan kararda, “Avrupa Adalet Divanı’nın Polonya adalet sistemine müdahale çabaları hukukun üstünlüğü ilkesini, Polonya anayasasının üstünlüğü ilkesini ve ayrıca Avrupa entegrasyonu sürecinde egemenliğin korunması ilkesini ihlal etmektedir” ifadesi yer aldı. Milliyet’in haberine göre; Bu karar, AB’nin temel bir ilkesinin reddi anlamına geliyor. Zira AB’ye üye olunduğunda AB yasalarının, anayasal hükümler dahil olmak üzere ulusal yasalardan önce geldiği kabul ediliyor. Yaşanan gelişme AB’de yeni kriz yaşanmasına neden olacak gibi gözüküyor. AB’nin Macaristan, Çek Cumhuriyeti ve Polonya gibi ülkelerle bir süredir yaşadığı sıkıntıların, bu karar sonrası daha da artması bekleniyor. Hatta olayın Polonya’nın AB’den ayrılmasına (Polexit) kadar varabileceği ifade ediliyor. İTİRAZ BAŞBAKAN’DAN AB yasalarına Polonya Anayasa Mahkemesi nezdinde itirazı, bizzat Polonya Başbakanı Mateusz Morawiecki yapmıştı. Bu, 27 üyeli AB tarihinde bir üye ülke liderinin AB sözleşmelerine kendi Anayasaya Mahkemesi’nde yaptığı ilk itiraz. Öte yandan kararın, Polonya’nın AB’den beklediği 57 milyar euro’luk yardım konusunda elini kuvvetlendirmek ve pazarlık gücünü artırmak adına aldığı da iddialar arasında. Polonya’nın hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü, yargı bağımsızlığı ve LGBT hakları gibi konulardaki uygulamaları son yıllarda AB içinde eleştiriliyor. AB Komisyonunun “Hukukun Üstünlüğü 2021” adlı raporunda, Polonya’da yargı bağımsızlığının tehdit altında olduğu ve bunun endişe verici olduğu ifade edilmişti. AB: YASALAR AÇIK Karar sonrası bir açıklama yapan AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Polonya Anayasa Mahkemesinin “ülkedeki yasaların bazı AB yasalarından üstün olduğuna” dair verdiği karara tepki göstererek, “AB yasaları, anayasal hükümler dahil ulusal yasalardan önce gelir” ifadesini kullandı. Mahkemenin kararından “derin endişe” duyduğunu belirten Von der Leyen, AB Komisyonunun bunu hızlıca analiz edeceğini ve buna göre sıradaki adımları atacaklarını kaydetti. Birlik’in yasal düzeninin kurucu ilkelerini koruyacaklarını vurgulayan Von der Leyen, “...Anlaşmalarımız açıktır. Avrupa Adalet Divanı’nın kararları, ulusal mahkemeler dahil tüm üye ülkelerin makamları için bağlayıcıdır. AB yasaları, anayasal hükümler dahil ulusal yasalardan önce gelir. Bunun sağlanması için AB anlaşmalarından kaynaklanan tüm yetkilerimizi kullanacağız” dedi.

2 yıl önce

Vatandaşa "CHP iktidara gelirse ne olur?" sorusunu sordular, ekonomi ve tarih dersi verdi!

YouTube'da yayın yapan Ahsen TV kanalına konuşan İbrahim Ufuk Kaynak adlı bir vatandaş, "CHP iktidara gelirse ne olur?" sorusuna yanıt verirken, Türkiye'deki siyasal ve ekonomik durumu öyle güzel değerlendirdi ki, konuşması sosyal medyada büyük beğeni aldı. Son günlerde ülkede yaşanan gelişmelerden başlayarak, ekonomi ve tarih dersi veren Kaynak büyük resmi gördüğü 24 dakikalık konuşmada CHP'den, HDP'ye, İYİ Parti'ye ve küresel güçlere, dövizdeki dalgalanmalara kadar tüm gerçekleri anlattı.

2 yıl önce

İmamoğlu yönetimi ile tarih tekerrür etti! Vatandaşlar duraklar arası tüneli yürümek zorunda kaldı...

Yenikapı-Kirazlı M1B Metro Hattı'nda yaşanan teknik arıza sebebiyle seferler, Yenikapı ile Bağcılar istasyonları arasında aksamalı olarak yapıldı. Yaşanan arızadan dolayı yolcular istasyona ulaşabilmek için raylardan yürümek zorunda kaldı. Metro İstanbul'dan yapılan açıklamada, "M1B Yenikapı-Kirazlı Metro Hattı'nda teknik bir arıza nedeniyle seferlerimiz gecikmeli olarak yapılmaktadır." bilgisine yer verildi. Bu arada, arıza nedeniyle vatandaşların Bağcılar Meydan ile Kirazlı durakları arasında yürümek zorunda kaldığı görüldü. Bu anlar, bir vatandaş tarafından cep telefonuyla görüntülendi. Arızanın giderilmesinin ardından seferlerin normale döndüğü bildirildi.

2 yıl önce

Bahçeli'den CHP'ye 'mektup' tepkisi: 5 Kasım skandalı olarak tarihe geçecektir

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Aziz Atatürk fani bir insandır, ömrü hem sayılı hem de sınırlıdır. Fakat geride bıraktığı muhterem mücadeleleri milli hafızada ebediyen varlık hükmünü koruyacaktır. Atatürk, Türk milletinin varlığına kast edenlerin farkına vararak onları deşifre etmiş, milletin yolunu aydınlatmıştır. Tüm dünyanın Türkiye'ye gıptayla bakmasına neden olmuştur.  Büyük Atatürk'ün de öngördüğü gibi gafillerin ihanetleriyle her zaman karşılaşması mümkündür. Atatürk, milletin arasına nifak sokan art niyetlilerle mücadeleye önem vermiştir. 57 yıllık bir hayata devasa bir tarihi sığdırıp Rahman'a kavuşan Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü Türk gençliği her zaman hatırlayacaktır. O bir hilal gibi parlayan kurtuluşun öncü ismidir. Elbette her zaman, her ortamda hatırlayacağız. İlk cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü vefatının 83. yıldönümünde rahmetle anıyorum. Bu vesileyle Kurtuluş Savaşı'nın isimli isimsiz nice kahramanlarına da Allah'tan rahmetler niyaz ediyorum.  Konu milletse, helal süt içmiş her insanımız adeta devleşerek husumete dayanmasını, can pahasına da olsa zulüm çemberini parçalamasını bilmiştir. Çanakkale Savaşları esnasında mermisi bitince tüfeğini kırıp düşmanın üstüne fırlatan, elini geçirdiği taşları düşmanlara atan Bigalı Mehmet Çavuş ve daha nice kahramanlarımız milletimizin yüz akıdır. Türk milleti en vahim saldırıları göğüslemiştir. Muhtaç olduğumuz kudretin ta kendisi olan kan yine aynı kandır, çok şükür milli damarlarda hızla dolaşmaktadır. Hiçbir siyasi hedef, Türk milletinin varlığından, egemenlik haklarından, güvenliğinden daha önemli değildir. Terörle mücadeleyi engellemek, terör örgütlerine can suyu vermek için devamlı faaliyet halinde olan siyasi partilerin milli güvenlik problemi haline geldiğini görmek meselemizdir. Siyasi parti ve sivil toplum örgütü kisvesine bürünmüş odakların adalet, hukuk, insan hakları gibi kavramları sık sık telaffuz etmeleri yalandır. Türkiye'nin ayağından çekiştirenler boş durmuyorlar, fitnenin birisi biterken diğeri başlamaktadır. CHP yönetimi terörle mücadeleye hayır diyerek tarihin en büyük kırılmalarından birini yaşamıştır. CHP yönetimi, PKK'ya evet Türkiye'ye hayır demiştir. HDP'nin kafesine giren CHP resmen patlamıştır. CHP ile yüzleşmek demek Türkiye'nin huzursuzluk devirlerine ayna tutmak demektir. Nerede bir travma varsa orada CHP suçüstü yakalanmıştır. Kemal Kılıçdaroğlu bir sonuçtur, sebepler ise CHP'nin son 50 yıllık tarihinde yatmaktadır. Kılıçdaroğlu'nun bütün yolları Kandil'e açılmıştır. PKK'nın eline avucuna düşen CHP'nin hali utanç vesikasıdır. Mehmetlerimize kurşun sıkan, polislerimize pusu kuran, kadınlarımıza bebeklerimize ölüm saçan teröristlerle mücadeleye karşı çıkan CHP'dir ve bu güvenlik sorunu parti tarafını şeytandan yana kullanmıştır. KILIÇDAROĞLU'NA 'KANDİL' TEPKİSİ CHP'ye oy veren kardeşlerimiz şaşkındır, şok halindedir. İyice sıkışan, minderden kaçmak için çareler arayan Kılıçdaroğlu soluğu bu defa da Yozgat'ta almıştır. Atalarımız boşuna söylememiş, karga kekliği taklit edeyim derken kendi yürüyüşünü şaşırmış. Gerçekten de Kılıçdaroğlu'nun hali tıpkısıyla budur. Sayın Kılıçdaroğlu, Kandil'de yuva değil mağara delikleri vardır, teröristleri o deliklerde yerle bir edeceğiz. Sanıyorum bilmiyorsun çünkü ilgilenmiyor, takip etmiyorsun. Teröristler sadece Kandil'de bulunmuyor. Senin meşru kabul ettiğin HDP, Kandil'in hıyanet odağıdır. Bari bunu kabullen, milletin huzuruna çıkarak af ve merhamet dilen. Yurdumuzun dört bir köşesinde analar evlatlarını almak için analar HDP il binalarının önünde nöbet tutuyorlar. Eğer kendine güveniyorsan HDP'li yoldaşlarının karşısına dikil de Kandil'i yerle yeksan edeceğini söyle. HDP'li bölücülerin, terör destekçilerinin yüzüne haykır. Haykır da adam mısın değil misin görelim. KILIÇDAROĞLU'NUN ELÇİLERE MEKTUBU Demokrasilerde muhalefet, iktidarlardan daha mühimdir. Muhalefet yalnızca demokrasilerde mevcuttur. TBMM'de denge ve denetleme göreviyle mesuldür. Türkiye'de görev yapan 10 ülkenin büyükelçisi tarafından açıklanan muhtıranın külleri soğumadan, şimdi de Kılıçdaroğlu karşımıza çıkmıştır. CHP Genel Başkanı, Türkiye'de görev yapan yabancı devlet büyükelçilerine bir mektup yollamıştır. Bu mektup 5 Kasım skandalı olarak tarihe geçecektir. Bahse konu mektupta diyor ki "Ülkenizdeki yatırımcılar, Kanal İstanbul gibi her yönüyle dünya iklimine karşı olan bu projeyi desteklememelidir. Kanal İstanbul'un uygulanmasının önlenmesi için mücadele etmeye devam edeceğim. Sizlere de dünyayı korumak için çağrıda bulunuyorum" Sayın Kılıçdaroğlu ne hallere düştün? Seni ele geçiren irade kimdir? İtiraf et de yardım edip elinden tutalım. Türkiye'yi nasıl bir mantıkla hangi hakla şikayet ediyorsun? Kılıçdaroğlu bir çuval inciri berbat etmiştir. Artık suyu ısınmış, miadı dolmuştur. Mektup gayrimillidir, gayrimeşrudur, bu mektup bir rezalettir. Zillet ittifakının yama tutmadığı ortaya çıkmıştır. Yabancı büyükelçilere mektup yazıp Türkiye'yi şikayet etmen ipliğini pazara çıkarmıştır.  TERÖRLE MÜCADELE Terörle mücadele aynı zamanda vatan mücadelesi, millet mücadelesi, bağımsızlık mücadelesidir. 24 Temmuz 2015'ten bugüne kadar 32 bin 859 terörist etkisiz hale getirilmiştir. 1 Ocak'tan bu yana da 2 bin 384 hainin başı ezilmiştir. Allah'ın izniyle terör müsibetinin kökü kazınacaktır. İstedikleri kadar tezkereye hayır desinler...  Son zamanlarda PKK/YPG ile Esad rejimi arasında görüşmelerin arttığı görülmektedir. ABD Dışişleri Bakanlığı, PKK/YPG'ye karşı muhtemel operasyona engel çıkarmak için Türkiye'ye çağrılar yapmaktadır. ABD Başkanı da aralık ayındaki sözde demokrasi zirvesine ülkemizi çağırmayarak mesajlar vermek çabasındadır. Milli güvenliğimize diş bileyen kim olursa olsun bedelini en ağır şekilde ödeyecektir. Tezkere kararı açıktır, terör örgütleri için artık hiçbir yer güvenli değildir. Artık bu işin başka çaresi kalmamıştır. Seyit Onbaşı'nın duruşu kahramanlarımızın mücadele ilkesinin esaslarıdır.  Onlar göz boyamak için durmasınlar dedikodu yapsınlar, millet baştan ayağa bunları zifte bulayacaktır. Kimin eli kimin cebinde belli değildir. 26 Eylül 2021 tarihinde Erbil'de bir toplantı gerçekleştirilmiş, Irak asıllı Yahudilerin bu ülkeye dönmesi için ortam hazırlanmıştır. 7 Kasım 2021 tarihinde Irak Başbakanı Kazimi'ye suikast girişiminde bulunulmuş, Allah'tan yara almadan kurtulmuştur. Öte yandan Bosna Hersek huzursuzluk içindedir. BM yeni bir savaş ihtimalinden bahsetmektedir. ABD ise askeri yığınak ile meşguldür. CHP,HDP, İP ve diğer yandaşları nasıl direnirlerse dirensinler Türkiye zulme, teröre, hıyanete teslim olmayacaktır. Güvencemiz büyük Türk milletidir. 

2 yıl önce

İstanbul'da Türk Konseyi Zirvesi... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Tarihi kararlara imza atacağız

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ev sahipliğinde düzenlenen Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) Devlet Başkanları 8. Zirvesi başladı. Demokrasi Ve Özgürlükler Adası'nda, "Dijital Çağda Yeşil Teknolojiler ve Akıllı Şehirler" temasıyla düzenlenen zirveye, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, Kırgızistan Cumhurbaşkanı Sadır Caparov, Özbekistan Cumhurbaşkanı Şevket Mirziyoyev, Türkmenistan Cumhurbaşkanı Gurbangulu Berdimuhamedov, Macaristan Başbakanı Viktor Orban ve Türk Konseyi Genel Sekreteri Baghdad Amreyev katılıyor. Liderlerin yoğun gündem maddeleri üzerinde görüşmelerde bulunacakları tarihi zirvede, Türkmenistan'ın gözlemci üye olarak teşkilata katılımı, üçüncü ülkeler ve kurumlarla ilişkilerin ve gözlemci üyelik kriterlerinin belirlenmesi, Türk Yatırım Fonu'nun kuruluşunun tamamlanması ve teşkilatın orta ve uzun vadeli hedeflerini ve programını içeren "Türk Dünyası 2040 Vizyonu"nun onaylanmasına ilişkin kararlar alınması bekleniyor. Teşkilatın dönem başkanlığının Azerbaycan'dan Türkiye'ye geçeceği, Türk Konseyi 8. Zirvesi'nin sonuç belgesi olan İstanbul Deklarasyonu'nun imzalanacağı zirvede, liderler, bölgesel ve uluslararası mevcut siyasi ve ekonomik gelişmelerle ilgili görüş alışverişinde bulunacak. Erdoğan, Demokrasi ve Özgürlükler Adası'nda "Yeşil Teknolojiler ve Dijital Çağda Akıllı Şehirler" teması altında düzenlenen Türk Konseyi 8. Zirvesi'nde konuştu. Konsey'e üye ülkelerin liderlerini medeniyetlerin beşiği İstanbul'da misafir etmekten büyük bahtiyarlık duyduğunu dile getiren Erdoğan, "Aile Meclisimizin, Kadirli Doğanım Sayın Berdimuhammedov’un da gözlemci olarak iştirakiyle ikmalinden ayrı bir memnuniyet duyuyorum." ifadelerini kullandı. Tarihi kararlara imza atılacak zirvenin ülkeleri ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileyen Erdoğan, dönem başkanlığının devralındığı Azerbaycan'ı, salgına rağmen yürüttükleri başarılı çalışmalar için tebrik etti. Erdoğan, bu sabah İstanbul'un tarihi yarımadasında, Konsey'in sekretaryasına tahsis ettikleri yeni binada üye ülke bayraklarının birlikte göndere çekilmesinin mutluluğunu paylaştıklarını dile getirdi. Zirvede birçok ilklere de şahitlik edileceğine vurgu yapan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Kurumsallaşmasını geliştiren, bölgesinde ve ötesinde itibarını artıran Konseyimizin adını Türk Devletleri Teşkilatı olarak değiştiriyoruz. Tabii bu tarihi değişikliğin sadece sözde kalmaması, fiiliyata da dönüşmesi gerekiyor. Gerek sekretaryanın yapısı ve çalışma usulleri gerek siyasi, iktisadi ve toplumsal dayanışmamız aile meclisimizin örgüt niteliğini yansıtmalıdır. Ülkelerimizi ve bölgemizi ilgilendiren meseleleri ve fırsatları istişare etmek için teşkilatımızdan daha fazla faydalanmalıyız. Bu manada, Dışişleri Bakanlarımızın 27 Eylül'de Afganistan konusunda yaptıkları olağanüstü toplantı bir ilki teşkil etmiştir. Türk Devletleri Teşkilatı olarak Gözlemci Üyemiz Macaristan'la birlikte salgın karşısında verdiğimiz ortak mücadele de bir diğer başarı örneğidir. Bugün ayrıca değerli katkılarınızla hazırlanan Türk Dünyası 2040 Vizyon Belgesi'ni uygulamaya alacağız. Bu belge, ufkumuzun sadece üye ülkelerle sınırlı kalmadığını gösterecek, barış, huzur ve refahı tüm bölgemize yayma irademizin tezahürü olacaktır." İşte zirvenin açılış konuşmasını yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarının devamı şöyle: Tarihi kararlara imza atacağımız zirvemizin hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu belge ufkumuzun sadece üye ülkelerle sınırlı kalmadığını gösterecektir, barış, huzur ve refahı tüm bölgemize yayma arzumuzun tezahürü olacaktır.  Ticaret hacmimiz yaklaşık yüzde 21 milyar dolar düzeyinde seyrediyor. Bu dünyanın geri kalanıyla olan ticaret hacmimizin sadece yüzde 3'üne tekabül ediyor. Dilde, fikirde, amelde birlikte anlayışıyla bu rakamı yüzde 10'lara taşımalıyız. Ticaret ve karşılıklı yatırımlarımızı sürekli arttırmalıyız. Ticaretin önündeki tüm engelleri kaldırmalıyız. Ticareti kolaylaştırma strateji belgesinin imzalanmasına özellikle önem veriyorum. Transit geçiş belgelerini artık gündemimizden çıkarmalı, geçiş ücretlerini rekabetçi bir düzeye çekmeliyiz. Uluslararası kombine yük taşımacılığı anlaşmasını bir an önce imzalamalıyız. Azerbaycan - Nahçıvan bağlantısı hayati önem arzediyor.  Zirvemizin teması yeşil teknolojiler, dijital çağda akıllı şehirler... Paris İklim Anlaşması'nı onaylayarak iklim değişikliğiyle mücadele konusunda yeni bir dönemin kapılarını açtık. Akıllı şehir çözümlerinin temelini veri odaklı stratejiler oluşturacaktır.  Yeşil büyümeye yönelik ortak projelere birlikte imza atmalıyız. Akıllı şehircilik alanında Zengilan'da başlatılan atılım, Budapeşte'deki uygulamalar, Kırgızistan'daki çalışmalar takdire şayandır. Doğal afetlerin sayısının yıkıcı sonuçlarının katlanarak artmasıdır. Yaz aylarında yaşadığımız yangınların söndürülmesinde dayanışma göstren tüm ülkelere teşekkür ediyorum. Türkiye olarak arama-kurtarma konularında ortak hareket etmek üzere Türk Devletleri Teşkilatı Sivil Koruma Mekanizması kurulmasını teklif ediyoruz.  Terör örgütleriyle mücadele de ortak konularımızdan biri olmalıdır. PKK-YPG, DEAŞ ve FETÖ gibi şer odakları başta olmak üzere, terörün her türlüsüyle mücadelemizi sürdürmeye kararlıyız. Bu konuda iş birliğimizi artırmalıyız. Bu konuda işbirliğimizi artırmalıyız. Aile resmimizin daha da zenginleşmesi için önümüzdeki dönemde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni aramızda görmeyi canıgönülden arzu ediyoruz. Türk Dünyasının ayrılmaz bir parçası olan Kıbrıs Türklerinin maruz bırakıldığı tecrit ve ambargonun hafifletilmesinde kıymetli desteklerinize güveniyorum. İslam ve yabancı düşmanlığı gibi çağımızın vebası olan yıkıcı akımlarla mücadelede birlikte hareket etmeliyiz. Dört yıldır ülkemizde başarıyla düzenlenen TEKNOFEST'i gelecek sene Azerbaycan'da gerçekleştireceğiz. KARABAĞ ZAFERİ Sayın Aliyev, dirayetli liderliğinizle Karabağ'daki işgale 44 gün gibi kısa sürede son verilmiştir. Bu tüm türk dünyası için büyük önem taşımaktadır. Azerbaycan'ın toprak bütünlüğünü yeniden sağlaması Türk dünyasının birliğini pekiştirmiştir. Karabağ zaferi bölgemizde özlemini duyduğumuz kalıcı barışa giden yolun da önünü açmıştır. Aliyev'e Türk Dünyası Ali Nişanı'nı takdim etmekten derin bahtiyarlık duyuyorum.   ALİYEV: TARİHİ BİR ZİRVE YAŞIYORUZ Azerbaycan Cumhurbaşkanı Aliyev de "Bu nişanı aldığım için onu duyuyorum. Bugün bu nişanı almanın yarattığı mutluluğum ayrıca katlanıyor. Çünkü sevgili kardeşim Erdoğan'ın girişimiyle bu nişana layık görüldüm. Türk dünyasının bu liderliğimi bu şekilde kabul ediyor olması, bu nişanın bana layık görülmesinden dolayı hem kendim adına hem de Azeri halkı adına büyük bir onu duyuyorum. İkinci Karabağ savaşında gerçekten çok önemli çabalar sarfettik. Bu nişanı sevgili kardeşim Erdoğan'dan almış olmam ayrıca önemli. Savaşın başından son gününe kadar kendisinin bize gösterdiği desteği her an hissettik. Bu destek bize güç verdi. Sevgili kardeşim Azerbaycan'ın dünyada yalnız olmadığını gösterdi. Bugün sevgili kardeşim Erdoğan'a dönem başkanlığını devrediyorum. eminim ki dayanışmalarımız büyük bir başarıyla dönem başkanlığını Türkiye yürütecektir. Azeri halkı adına sevgili kardeşime bir kez daha teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Ortak bir vizyonumuz var. Ortak vizyonun sağlam bir temele oturması gerekiyor. İki senelik dönem başkanlığım süresinde Azerbaycan oalrak Türk konseyini pekiştirmek için elimizden gelen her türlü çabayı sarfettik. Bugün gerçekten tarihi bir zirve yaşıyoruz. Konseyimiz bir kuruluş statüsüne erişmiş oldu. Önümüzde umut verici bir gelecek var. Bu kuruluşun kalbinde tarihten gelen doğal müttefikler sözkonusu. Bunların yanı sıra yeni bir takım tehditler neredeyse her ay karşımıza çıkmakta. Dünyada ileri gelen ülkeler uygun tedbirleri almıyor. Eminim ki konsey olarak biz ülkelerimiz için elimizden geleni yapacağız. NATO'nun ikinci büyük gücüne sahip Türkiye. Bu gücünü de barış için kullanıyor. Bu dönem başkanlığı sırasında tüm hedeflere ulaşılması mümkün olacaktır." dedi. Aliyev, sözlerine şöyle devam etti: İkinci Karabağ Savaşı sona erdiğinde bütün çatışmaları sona erdirmiş olduk. Savaşın ilk günlerinden itibaren Ermenistan'ın bize takvim iletmesi gerekir dedim. Bu sözümü tuttum. 44 günün sonunda Ermenistan ateşkes ilan etmiş oldu. Burada 300'den fazla köy ve yerleşim yeri işgalden kurtarıldı. Kendi gözleriyle bizzat gördü ne kadar büyük tahribat yaşandığını. Yeniden inşa süreçleri başlamış durumda. Türkiye'nin desteği sayesinde birçok Türk şirketi buradaki altyapının yeniden inşa edilmesi projesine dahil edildi. Çok kısa süre önce uluslararası havalimanını açtık. 20'den fazla Türk şirketi dahil oldu. Rekor sürede, 8 ayda havalimanının açılışını yaptık. Ermenistan işgal politikasından kendisi zarar görmüş bir devlet olarak topraksal talepleri kendilerinin yararına olmadı.

2 yıl önce

Bakan Soylu: Millet 2023'te Kılıçdaroğlu'nu da zihniyetini de tarihe gömecektir

Düzce'deki temasları kapsamında AK Parti İl Başkanlığına ziyarette bulunan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, partililere hitap etti. Mücadele ederken sayının değil inancın önemli olduğunu dile getiren Soylu, "Ekonomik büyüklük önemli değil, etrafımızdaki coğrafyanın ve bize inanan, güvenen bütün insanların duası önemli. Onların bize kurdukları pusular, oyunlar önemli değil, bizim ne yapacağımız, ortaya ne koyacağımız önemli" ifadelerini kullandı. Soylu, "AK Parti teşkilatı 21. asrın başından itibaren devrimlerin öncüsüdür. Değişim ve dönüşüm yaptıklarına hafiftir. Bu ülkede insanların aklından geçiremeyecekleri zihniyet devrimlerini her şeye ve herkese rağmen yapmıştır" şeklinde konuştu. Batı, HDP, FETÖ ve yeminli Türkiye düşmanlarıyla ittifak edenlere bu milletin iktidar vermeyeceğini, karşılarında milli hassasiyetini kaybetmiş muhalefetin olduğunu belirten Soylu, "Biz bütün bu anlayışa, yaptıklarına sesimizi çıkarmaz, '20 yıldır iktidarız, bu millet bize elbette yaptıklarımızın karşısında oyunu verir.' diye bir anlayış içinde olursak, bu ülkeye de bu millete de geçmişimize de son 20 yıldaki devrimlerimize ve yapacaklarımıza da gelecek nesillerimize de yanlış yapmış oluruz." dedi. AK Parti karşısındaki iftiraları gayretullaha dokunmuştur' Salgın nedeniyle dünya genelinde ekonomik sıkıntı yaşandığının apaçık ortada olduğunu anlatan Soylu, "Kanal İstanbul'u yaptırmayacak ya... Hadi şehir hastanelerini kapatacağım de. Bu millet senin aklına teneke takar. Tayyip Erdoğan'ın vizyonu olmasaydı biz pandemide çok büyük sıkıntılarla karşı karşıya kalırdık. Bizatihi onun vizyonudur" ifadelerini kullandı. Bakan Soylu, Selahattin Demirtaş ve Osman Kavala'nın tahliye edilmesi konusunda açıklama yapan bazı yabancı büyükelçilerle ilgili muhalefetin tavrının görüldüğüne değinerek, şöyle konuştu: "Siyasete dönüp '2023'ten sonra bunun hesabını size soracağız.' diye bize tehdit savurduklarını hep beraber gördük. Neyin hesabını soracaksın? Sen PKK'yla koyun koyuna girmişsin, onun hesabını mı soracaksın? Türkiye'ye, Tayyip Erdoğan'a, terörü bitirdin, sınır ötesinde PKK'ya PYD'ye, DEAŞ'a nefes aldırmıyorsun, onun hesabını mı soracaksın? Doğu Akdeniz'e Türkiye'yi, bu milleti ortak ettin, bunun hesabını mı soracaksın? Azerbaycan'da haksızlığı ortadan kaldırıp Karabağ'da Azerbaycan bayrağı dikildi, onun hesabını mı soracaksın? Ayasofya'nın hesabını mı soracaksın? İnsansız hava aracının mı hesabını soracaksın?" İYİ Partili Lütfü Türkkan'ın Bingöl'de şehit ağabeyine küfür etmesine ilişkin Soylu, "Utanıp özür dileyeceğine, 'Milletvekilliğini sona erdirdim, bu adamın siyaset yapma hakkı yoktur, bu bizden değildir.' diyeceğine hep beraber diyet ödüyorlar. 20 yıldır bu ülkeye büyük hizmetler yapan AK Parti karşısındaki iftiraları gayretullaha dokunmuştur. Bunların saldırıları mahşeri vicdanı zedelemiştir. Kendi içlerindeki kirlilikleri sadece yüzüne değil, ağızlarına da vurmuştur" değerlendirmesinde bulundu. "2023 sadece 2023 değildir, 2053'tür, 2071'dir. 1071'dir, 1453'tür, 1923'tür. Eğer 2023'ü sadece seçim kazanma olarak görürsek yanlışa düşeriz" diyen Soylu, şunları kaydetti: "2023 seçimlerinde bunlara tarihi bir hezimet sunmak namusumuzdur. Tarihi hezimet alacaklar. Ben millette bunu görüyorum. Arkadaşlarımızın çalışma azminde bunu görüyorum. Biz daha yeni başladık. İnsanlıktan uzaklaşan, paraya tapanlara, Batı'ya tapanlara söyleyecek sözlerimiz var. Sadece hesabımız siyasi olmaz. Şu yetimler var ya dünya coğrafyasında yetim bıraktıkları... Diyarbakır anneleri var ya 8-10 yaşındaki çocukları ellerinden alarak dağa getirip eline silah verdikleri... Hesap sadece siyasi hesap olmaz. Bu hesabı millet 2023'te kapatacaktır ve Kılıçdaroğlu'nu da zihniyetini de tarihe gömecektir. Siyasetten biraz anlıyorsam 2023'te seçim akşamı, Kılıçdaroğlu'nun evden çıkıp partisine gidecek yüzü kalmayacaktır." Bakan Soylu, AK Parti'ye herkesi davet etmeleri gerektiğini vurgulayarak, "Bu sadece bizim meselemiz, Türkiye'nin meselesi değil, bu bölgenin huzurudur, bu dünyanın çıkış yoludur, buna inanın ne olursunuz. Bir daha Tayyip Erdoğan gibi bir lider gelmez, bunu çok net söylüyorum. Böyle liderler 100 yılda, 150 yılda bir gelir. Biz fırsatı yakalamışız. Bu fırsatla dünyaya sözümüzü söyleyecek, anlatacak Tayyip Erdoğan ile 2023'te zafer bizim sorumluluğumuzdur" dedi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 25 26