06 Mayıs Pazartesi 2024
1 yıl önce

İBB Meclisinde 'Haliç' tartışması: Patlayan algler değil CHP'li yönetim

İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi Haziran Ayı olağan toplantısı, bugün Saraçhane'deki Başkanlık Binası içindeki Meclis Toplantı Salonu'nda yapıldı. Toplantıda, maddelere geçilmeden önce yapılan gündem dışı konuşmalarda Haliç'in suyunun kahverengine dönmesi tartışıldı. Gündem dışında söz alan ve Haliç konusu ile ilgili konuşan İYİ Parti Grup Başkanvekili İbrahim Özkan, "Haliç kirlendi, kokuyor haberleri yayınlanmaya başladı. Bilim insanları Haliç'teki renk değişiminin doğal bir fotosentez olduğunu, hemen hemen her yıl farklı boyutlarda görüldüğünü söylese de bunu her sene mutlaka ama mutlaka yapıyorlar." dedi. 'EHİL ELLERDE HALİÇ MASMAVİ, EHİL OLMAYAN ELLERDE HALİÇ SİMSİYAH' Konuşmasında Özkan'a cevap veren AK Parti Meclis Üyesi Sadullah Hasanoğlu, "Haliç'in durumunu görüyorsunuz değil mi? Bugün ki yönetim göreve gelir gelmez ne yaptılarsa Haliç simsiyah oldu. 'Alg patlaması var' dediler. Defalarca Haliç'in maviliği yerine siyah su görüntüleri medyada yer aldı. Haliç'e çöp suyu döküldüğünü tespit ettik. İnsan sıkılır biraz ya. Silivri Seymen'de, var olan çöp depolama sahasının içerisinde bir çöp suyu arıtma tesisi var. AK Parti döneminde başladı. Bitmesi gereken tarih iki yıl geçti yerinde sayıyor. Seymen'den 75-80 kilometre günde 3 bin ton atık suyu alıyorlar, getiriyorlar Kemerburgaz'a. Orada da eskiden kalma bir arıtma tesisi var. Onu da çalıştırmadan İSKİ'ye veriyorlar. İSKİ'den Haliç'e geliyor. 1994'te adete bir lağım çukurunu andıran Haliç 3 yılda yeniden kararmaya ve yer yer kokmaya başladı. Çünkü el aynı elde ondan. Ehil ellerde Haliç masmavi, ehil olmayan ellerde Haliç simsiyah. Haliç'te patlayan algler değil, Cumhuriyet Halk Partili İBB yönetimi oldu. Haliç'te patlayan altılı masanın İstanbul şubesi oldu. Lütfen gidin Haliç'i görün. Milletin imkanları ehil ellerde olduğu zamanda nasıl hizmetle geri döndüğünü, ehil olmayan ellerde İstanbul'un nasıl hizmetsiz kaldığını görün" ifadelerini kullandı.

1 yıl önce

Bakan Bozdağ'dan 'Pınar Gültekin' açıklaması: Haksız tahrik konusu tartışmaya açılmalı

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, Yargıtay’ın Kurumsal Kapasitesinin Güçlendirilmesi Ortak Projesi Ulusal İçtihat Forumu’nda konuştu. Bakan Bozdağ’ın konuşmasından öne çıkan başlıklar: "Haksız tahrik konusunun tartışılmaya açılmasında fayda görüyorum" Son olarak bir tartışmaya daha değinmek isterim. Son günlerde her evde, her iş yerinde, sokakta, televizyonda tartışılan bir başka hukuk müessesemiz var. Haksız tahrik müessesesi gerçekten büyük boyutlarıyla tartışılmaktadır. Daha önce de yine kadına karşı şiddet ve kadın cinayetleri konusunda da haksız tahrikle ilgili, takdiri indirim nedenleri tartışılmış, şimdi de diğer 29. maddedeki indirim nedenleri geniş bir boyutta tartışılmaktadır. Bu tartışmaları elbette faydalı görüyoruz. Doğru neticelerin ortaya çıkması hem Türkiye Büyük Millet Meclis’imize hem de içtihat oluşturan Yüksek Yargıtay'ımıza ve karar verici mahkemelerimize yol göstermesi bakımından elbette faydalı görüyoruz. Ama yüksek heyetinizin huzurunda ifade etmek isterim ki, haksız tahrikin uygulaması konusunda yaşanan tartışmalar, son Pınar Gültekin mahkemesinin kararıyla değil başkaca kararlarla da Türkiye'nin gündeminde çok yoğun yer aldı. Çünkü sonuçta haksız tahrik müessesesi, yüzyıllardır olan ve bütün hukuk sistemlerinde varlığını koruyan bir müessesedir. Bu müesseseye hayatiyet kazandıracak, adalet duygusunu güçlendirecek, uygulamalara vesile kılacak, adaletsizliği önleyecek uygulamalara fren olacak bir içtihat ve bir değerlendirme elbette Yüksek Mahkemenin ve yargının da son derece üzerinde durması gereken bir konu olduğuna yürekten inandığımı burada ifade etmek isterim. Bunun sınırı, hududu nedir? Belli. Pek çok içtihat da var. Ama belli ki bu içtihatları bir kez daha gözden geçirmekte ve bu konularda daha kapsamlı değerlendirmelere Türkiye'mizin, Yüksek Yargıtay’ımızın rehberliğine bu konuda ciddi bir şekilde ihtiyacı var. Pek çok konuda olduğu gibi ben Yüksek Yargıtay’ımızın bu anlamda da yol açıcı, ön açıcı kararlara imza atacağına yürekten inanıyorum. Olaylardan ve kararlardan bağımsız olarak bunları ifade ediyorum. Öyle değerlendirilmesini de herkesten ifade etmek istiyorum. Haksız tahrik konusunun Türkiye'de tartışılmaya açılmasında son derece fayda gördüğümü buradan ifade etmek istiyorum. Bir soru sorarak da bu tartışmayı Yüksek Yargıtay'ımızın huzurunda Türkiye kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum. Sadece soru. Bir kanaatimi ifade etmeden. Tasarlayarak ya da canavarca hisle veya eziyet çektirerek kasten öldürme suçunun işlenmesi halinde tahrik nasıl uygulanmalı? Ya da uygulanmamalı mı? Uygulanacaksa bunun diğer suç tipleriyle acaba tasarlayarak ya da canavarca hisle ve eziyet çektirerek kasten öldürme suçunun cezai yaptırımı uygulanırken hepsi eşit mi olacak? Aralarında bir skala, bir kademelendirme olacak mı, olmayacak mı? Bunları tartışmakta bunlarla ilgili değerlendirmeler yapmakta ben son derece fayda görüyorum. Ceza hukukçularımızı da hukukçularımızı da bu meselenin enine boyuna tartışılmasına davet ediyorum. Ve bu tartışmaların hem Türkiye Büyük Millet Meclis’imize hem de Yüksek Yargıtay'ımıza ve ilk derece mahkemelerimize büyük yararlar sağlayacağına yürekten inandığımı ifade etmek istiyorum. Haksız tahrik müessesesini doğru ve hakkı olan bir yere ve istikrarlı bir uygulamaya kavuşturmak, ne yaparsa yapsın Türkiye Büyük Millet Meclisi hangi maddeyi düzenlerse düzenlesin eninde sonunda Yüksek Yargıtay’ımızın çok saygın üyelerinin vereceği ya da verdiği istikrarlı içtihatlarla mümkün olacaktır. Yolu siz açacak, istikameti siz gösterecek, rehberliği siz yapacak, ilk derecede ve istinafta görev yapan herkesi sizin verdiğiniz kararlar elbette aydınlatacak, aydınlatıcı olacaktır. "Biz kadına karşı şiddetle mücadele konusunda kadından yana tarafız" Türkiye’de kadın hakları ve kadına karşı şiddet konusunda son derece önemli adımlar attık. Gerçekten hem Türk Ceza Kanunu'muzda hem de diğer mevzuatlarımızda önemli değerlendirmeler, önemli değişiklikler yapıldı. 765 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun kadınlara karşı işlenen bazı suçları siz daha çok iyi bileceksiniz. Kamuoyu bakımından ifade etmek istiyorum. Âdâbı umumiye ve nizâm-ı aile aleyhinde cürümler başlığı altında 8. babda düzenlendiğini görüyoruz. Cinsel saldırı suçu dahil pek çok cinsel nitelikli suçların kadına karşı değil de âdâb-ı umumiye ve nizâm-ı aile aleyhine işlenen cürümler olarak nitelendirildiğini hep beraber gördük. 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu bütün suçlar bakımından kadını birey kabul eden her suçun bu cinsel içerikli suçlar dahil âdâb-ı umumiye değil nizâm-ı aile aleyhine cürüm değil bizzat doğrudan kadın aleyhine işlenen suç olarak kabul eden ciddi bir felsefe değişikliğini beraberinde getirdi. Kasten adam öldürme suçunun üst soy ya da alt soydan birine karşı işlenmesi halinde bildiğiniz gibi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası veriliyordu. Yapılan son düzenlemelerle 5237’nin ilk hali ve devam eden yıllarda yapılan değişikliklerle eş ve boşanmış eş, kardeşe karşı işlenmesi halinde de nitelikli hal kabul edildi ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yaptırımına bağlandı. Son yaptığımız düzenlemeyle de biliyorsunuz kadına karşı kasten öldürme suçunun işlenmesi halinde failin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılacağı çok açık ve net bir şekilde yasaya kondu. Bu, kadınlarımızı kasten öldürme suçuna karşı korumak için cezaların önleyici fonksiyonunun ceza yasamıza ve uygulamamıza yerleşmesi son derece önemli olduğunu buradan ifade etmek isterim. Öte yandan kasten yaralama suçunun da yine aynı şekilde üst soya alt soya karşı işlenmesi nitelikli halde bunun içerisine eşe karşı, boşanmış eşe karşı işlenmesi nedenini yine nitelikli haller arasına koyduk ve aile içi şiddeti resen takip edilen suçlar arasına aldık. Takibi, şikayete bağlı olan suçların dışarısına çıkardık. Biz kadına karşı şiddetle mücadele konusunda kadından yana tarafız. Bu noktada netiz ve her zaman ifade ettik. Sonuna kadar da bu taraflılığımızı ifade edeceğiz. Onun için de Anayasa’mızın 10. maddesine, kadınla ilgili konuları pozitif ayrımcılık olarak düzenledik ve kadınlar lehine yapılan düzenlemelerin Anayasa’mızın eşitlik ilkesine aykırı değerlendirilemeyeceğini net bir şekilde ifade ettik. Bundan sonra da Türkiye'mizde kadınlar lehine düzenlemeleri yapmaya, adımları atmaya, eşitliği sağlamak için gerekirse pozitif ayrımcılığı yapmaya tereddütsüz devam edeceğimizi buradan bir kez daha ifade etmek isterim. "Eleştiriler yol gösterici olduğu takdirde yapıcı olur" Yargının kararları elbette eleştirilebilir. Bunda hiçbir şey yok. Eleştiriler yol gösterici olur, yapıcı olduğu takdirde. Ama şunu unutmamak lazımdır ki, ilk derece mahkemesi bir karar verdiğinde bu nihai bir karar değildir. Sonuçta adı üstünde ilk derece mahkemesi kararıdır. Bunun üzerinde istinaf yolu vardır. Onun üzerinde temiz yolu vardır, temyiz mahkemesinin verdiği karar nihai karardır. Kesin karardır. Ortaya çıkan kararla bir dava bitmiş, neticelenmiş, kesinleşmiş olmaz. O nedenle de yargılama süreçlerinin sonuna kadar her konuda, her kararda takip edilmesinde Yüksek Mahkememizin nihai kararıyla nokta konuluncaya kadar sürecin yürüdüğünün bilinmesinde fayda vardır. Elbette hepimizi rahatsız eden kararlar olabilir. Ama bu kararlar eğer doğruysa istinaf ve Yargıtay teyit edecektir. Yok eksiği varsa istinaf ve Yargıtay düzeltecektir. Yok yanlışsa istinaf ve Yargıtay o yanlışa Anayasa ve yasalar çerçevesinde müdahale edecek ve o kararların doğru zemine oturtulmasına elbette katkı sağlayacaktır. O yüzden de bu konuda süreçlerin sağlıklı takip edilmesi, tartışmaların ve eleştirilerin hukukun somutluklarının gözetilerek hukuk içinde ve hukuka uygun biçimde yapılmasında son derece fayda olduğunu buradan ifade etmek isterim. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Son tartışılan konuda benim de pek çok kimsenin de vicdanı sızladı" Son tartışılan konuda elbette insan olarak benim de eminim ki pek çok kimsenin de vicdanı sızlamıştır. Ama hukuk, hukuk uygulamaları, vicdanların Anayasa, kanun, hukuk ve dosya ile bağlı olduğunu da Anayasa’mızın 138. maddesi amirdir. Bizim vicdanlarımız, elbette Anayasa’mıza, kanunlarımıza, hukukumuza ve dosyaya bağlı olarak hareket etmek ve bu çerçevede vicdani kanaatlerimizle hareket etmek her hukuk görevi yapanın ayrılmaz bir vazifesi olduğunu buradan bir kez daha ifade etmek isterim.

1 yıl önce

Devlet Bahçeli: İdam cezası tartışmalarını çok yararlı görüyorum

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin grup toplantısına katıldı. Gündemi değerlendiren Bahçeli, Marmaris'te yaşanan orman yangınları ve sonrasında ortaya atılan idam cezası tartışmalarına değindi. Bahçeli konuşmasında; orman yangınları, kadın cinayetleri, tecavüz ve terör suçları kapsamında idam cezasının geri getirilmesine olumlu yaklaştığını söyledi. "İdam tartışmalarını yararlı görüyorum" Bahçeli, "İdam cezası tartışmalarını çok yararlı görüyorum. Şayet bu cezanın hukuk mevzuatımıza girmesi için bir kanun teklifi gelirse de destek olacağımızı açık seçik beyan ediyorum. "Kadın cinayetlerini ve tecavüz suçlarını da kapsamalı" İdam cezasının; kadın cinayetleri, tecavüz ve terör suçlarını da kapsayacak bir genişlik içinde olmasını ümit ediyorum. Bu çerçevede üzerimize ne düşüyorsa yerine getireceğimizi açıklıyorum. "Eli kanlı hainlere sessiz kalamayız" Cezalardaki caydırıcılık vasfını kuvvetlendirmemiz lazımdır. Eline çakmak alıp ormanları yakan su katılmamış barbarlara ya da eli ve vicdanı kanlı hainlere sessiz kalamayız." dedi.

1 yıl önce

İdam tartışması HDP'yi tedirgin etti!

Marmaris'teki orman yangını sonrası idam tartışması bir kez daha alevlendi. Türkiye'de idam cezası yok. Ancak İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, MHP Lideri Bahçeli ve son olarak da Cumhurbaşkanı Erdoğan, ormanları yakanlar için idam cezasının gündeme gelebileceğini söyledi. “Cumhurbaşkanı Erdoğan: Caydırıcı bir ceza. Ucu nereye dayanıyor, idama mı? İdam olmalı. Sultan Fatih ne diyor? Ormanlarımdan bir ağaç kesenin boynunu vururum diyor. Bu iş o kadar önemli” İDAM TARTIŞMASI HDP'Yİ TEDİRGİN ETTİ İktidarın idam cezasını gündeme taşıması HDP'yi tedirgin etti. HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Meclis'te yaptığı grup toplantısında idama kesinlikle karşıyız mesajı verdi. Hükümetin idam kararını eleştirdi. HDP'li Sancar'ın asıl kaygısı ise malum. Zira terör örgütü PKK'nın "ateşin çocukları" diye kamuoyuna yansıyan ve ormanları yakan teröristleri var. İdam cezası tartışması bu teröristlerin de dar ağacına yollanmasına anlamına gelecek. Meseleyi anlatırken HDP olarak "biz yaşamı savunuyoruz" ifadeler de kullanıyor. “Mithat Sancar: Ölüm üzerine kurulan her türlü uygulamayı ve programı reddediyoruz. O nedenle ısrarla barış diyoruz” HDP'li Sancar barışı savunduklarını söylüyor. Ancak milletin karnı bu sözlere tok. Zira terör örgütü PKK güçlendiğinde "keleşleri size çevirmeyi biliriz", "PKK sizi tükürüğünde boğar" diye milleti tehdit edenler terör örgütü PKK/YPG köşeye sıkıştığında bir anda barış güvercini oluveriyorlar. 5. HAREKAT KAPIDA Terör örgütü operasyonlarında bu yıl etkisiz hale getirilen terörist sayısı 1843. Ve Suriye'deki teröristlerin etkisiz hale getirilmesi için 5. harekat da kapıda. HDP'li Sancar'ı esas korkutan da bu. “Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar: Bu sene başından itibaren 1.843 terörist etkisiz hâle getirildi. Bunların sonu gelecek. Terör örgütündeki çöküntü ortada. Bununla ilgili veriler var.”

1 yıl önce

Avukatlarla İstanbul Barosu Başkanı Durakoğlu arasında istifa tartışması

Silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden avukat Servet Bakırtaş için İstanbul Bakırköy Adliyesi önünde toplanan bir grup avukat, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu'nu istifaya çağırdı. Durakoğlu'nun karşılık vermesiyle avukatlarla baro başkanı arasında tartışma yaşandı. Yuhalanan Durakoğlu, geçmişte DHKP-C'li terörist Ebru Timtik için çağrı yapmıştı.

1 yıl önce

'Petshoplar kasaplar odasına bağlandı' tartışması: Yanlış anlaşıldı

Petshopların kasaplar odalarına bağlanmasıyla ilgili açıklama yapan Türkiye Kasaplar, Besiciler, Et ve Et Ürünleri Esnaf ve Sanatkarları Federasyonu Başkanı Osman Yardımcı, yanlış anlaşıldıklarını söyledi. Petshopların odalaşmadığı kentlerde canlı hayvan satanların Kasaplar Odası'na, yem satanların ise Fırıncılar Odası'na kaydedildiğini, düzenlemenin ise yeni olmadığını kaydeden Yardımcı, "1 yıl önce yapılan bir düzenleme. Tamamen esnafı korumak için yapılmış bir çalışma ama görüyorum ki yanlış anlaşılmışız. Petshoplardan canlı hayvan satanlar eğer odalaşamadıysa karma oda olarak Kasaplar Odası içinde yer alıyor. Yem satanlar ise Fırıncılar Odası'nın çatısı altında toplanıyor. Antalya'daki petshopların tamamında veteriner var. Düzenli ve sağlıklı şekilde hayvan satışı yapılıyordu. Bence petshoplarda canlı hayvan satışı yapılmadır" diye konuştu. "RUHSAT VE DENETLEME İÇİN HERHANGİ BİR DEĞİŞİKLİK YOK"

İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan ise kararla ilgili detayları anlattı. 

Arslan, "Aslında bütün meslek birimlerinin alt grupları var. Bunlar içerisinde kendi çalışma alanlarına göre yakın olan meslekler oraya üye olurlar. Burada da Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği'nin kendi iç düzenlemesi bu. Burada tam olarak söz konusu olan, Türkiye Kasaplar, Besiciler, Et ve Et Ürünleri Sanatkarları Birliği'nin alt birimi. Daha öncesinde Petshoplar farklı gruplara üye olabiliyorlardı. Mesela bundan önce çiçekçiler alt grubuna üyelerdi, şimdi de bir kısmını Kasaplar Odası'na bağlamışlar. Ama sadece Kasaplar Odası değil. Kulağa çok uygun gelmiyor ama yine de hayvan sağlığı ile ilgili önemli ürünler satılıyor burada. O yüzden daha uygun alt gruplara üye yapılabilir. İşleyişinde, ruhsatlanmasında, denetlenmesinde herhangi bir değişiklik olmayacak. Yine Tarım Bakanlığı'na bağlı il ve ilçe müdürlükleri tarafından çalışma izni verilecek. Denetimler yine aynı şekilde yapılacak. Ayrıca Veteriner hekimlik hizmeti varsa yine Veteriner Hekimler Odalarına bağlı Veteriner hekimler tarafından bu denetimler yapılacak. İşlem açısından herhangi bir değişiklik yok. Bu yeni bir karar, Kasaplar Odası buna yeni dahil edildi. Kendilerinden aldığım bilgilere göre, kurumsal olarak farklı odalara dağıtım yapılacak. 'Ticari açıdan bu uygun görülmüş' deniliyor ama daha önce de çiçekçiler alt grubuna üyelerdi. O zaman da bütün canlılar çiçek miydi? Anlamsız bir şey. Veterinerler Odası açısından herhangi bir değişiklik yok. Yine varsa bizim alanımıza giren çalışmalarda görevimizi yapacağız" diye konuştu. "MANAVLAR ODASI'NA 200 PETSHOP SAHİBİ ÜYE" Profesyonel Evcil Hayvan Ticareti İle Uğraşanlar Derneği Başkanı Misak Kehyeoğlu ise eskiden beri petshop sahiplerinin farklı odalara üye olduğunu belirterek, "Mevzuatta böyle bir yetki yok. Ben kanuni haklarım saklı kalmak kaydıyla cevap veriyorum. Eskiden beri bizim bütün arkadaşlarımız bütün odalara yayılmış durumda. Odamız olmadığı için Manavlar Odası, Kasaplar Odası'na üye oldular. Bütün odalarda bizim üyelerimiz var. Ankara'da Manavlar Odası Başkanı Atilla Süslü'ye üye olan 200 tane petshop sahibi var. Kasaplar Odası'nın özelliği ne, eğer mevzuatta varsa bize bildirsinler" dedi.  "BİZ BESLİYORUZ, ONLAR KESİYOR"

Petshop sahibi Ufuk Yardım ise "Dernek başkanımız Misak bey ile görüştük, böyle bir şeyin olmadığını söyledi. Bu durum çok mantıksız ve komik olur. Biz canlı satıyoruz, onlar ölü satıyor. Biz besliyoruz, onlar kesiyorlar, onlar yiyorlar biz yediriyoruz. Bağlansa bir şey olur mu? Bağlanmasa daha iyi olur tabi" dedi.  "İŞİMİZE DEVAM EDECEĞİZ"

Petshop sahibi Nihat Demir ide "Kasaplar Odası'na bağlanması için bir sebep yok. Biz zaten Veterinerler Odası'na bağlıyız. Ama nereye bağlı olursa olsun biz işimize devam edeceğiz" diye konuştu.

1 yıl önce

Boğaziçi Film Festivali'nde Şebnem Korur Fincancı tartışması! Oyunca Burak Haktanır'dan sert tepki

Boğaziçi Film Festivali'nin ödül törenine, geçtiğimiz günlerde TSK'ya yönelik 'kimyasal silah kullandılar' iddiası nedeniyle tutuklanan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincacı'yla ilgili gerginlik damga vurdu. ÖDÜLÜNÜ FİNCANCI'YA İTHAF ETTİ Yönetmen Özcan Alper, aldığı ödülü "Terör örgütü propagandası yapmak" suçundan tutuklanan Türk Tabipleri Birliği Başkanı Şebnem Korur Fincancı'ya ithaf etti. Özcan Alper'e tepki oyuncu Burak Haktanır adlı oyuncudan geldi. "O KADIN TSK'YA İFTİRA ATTI" Burak Haktanır, ödül salonunda "O kadın TSK'ya iftira attı. Kaç gündür bütün PKK sayfaları onu destekliyor" diye bağırdı. Sahneye çıkan yönetmen Selcen Ergün ise Burak Haktanır'ı "eril dil" kullandığı gerekçesiyle eleştirdi. "MEHMETÇİĞE SAHİP ÇIKMAK HEPİMİZİN GÖREVİ" Burak Haktanır, "Belki bu yaptığım kariyerime mal olacak ancak umurumda değil. Mehmetçiğe sahip çıkmak hepimizin görevi" dedi.

1 yıl önce

CHP ile İyi Parti arasında adaylık tartışması büyüyor

2023 yılında yapılacak seçimlere aylar kalmışken muhalefet cephesinde aday belirsizliği sürüyor. Adaylık için 6'lı masada ön plana çıkan isim olan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İyi Parti'nin vetosuna takıldı. Cumhuriyet Halk Partisi ile İyi Parti arasındaki cumhurbaşkanlığı adaylığı savaşı karşılıklı açıklama ve restleşmeler ile sürmeye devam ediyor. İyi Parti İstanbul Milletvekili Yavuz Ağıralioğlu, katıldığı tv100 programında, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunda endişeleri olduğunu dile getirdi. "Kılıçdaroğlu'nun adaylığından endişemiz var" Ağıralioğlu, "Kılıçdaroğlu aday olursa kazanamaz endişesi mi duyuyorsunuz?" sorusuna, "Endişemiz var, evet" diye cevap verdi. Sağ seçmenin sol bir adaya sıcak bakmayacağını söyleyen Ağıralioğlu, "Bizim klasik sağ, refleks olarak, mesela camide namaza girdiği zaman safın soluna durmuyor. Nihayetinde bu bizim refleksimiz. Bu refleksi görmezden gelemeyiz." ifadelerini kullanmıştı. İyi Partili Yavuz Ağıralioğlu'nun bu açıklamalarına CHP tarafından sert tepki gelmişti. "Kraldan çok kralcı" Fox TV'ye katılan CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, sert bir eleştiride bulunarak Yavuz Ağıralioğlu'nu, kraldan çok kralcılık yapmak ile suçladı. "Ben Meral Akşener'e olmaz demem" Engin Altay, "Sayın Ağıralioğlu'nun yaklaşımını ona benzettim. Ben şunu demezdim. Meral Akşener ile olur mu diye sorulsa bana ben olmaz demem." ifadelerini kullandı. Engin Altay'ın bu sert sözlerine, bugün Yavuz Ağıralioğlu tepki gösterdi. Ağıralioğlu, TBMM'de İyi Parti Grup Toplantısı öncesi gazetecilerin soruların yanıtladı. "Kral da kralcı da değiliz" Yavuz Ağıralioğlu, CHP Grup Başkanvekili Engin Altay'ın kendisi hakkındaki açıklamalarına ilişkin soruya, "Biraz nezaket sınırlarının dışında bir açıklama. Ben kraldan çok kralcı değilim. Sadece doğruları söylemek zorundayız. Kral da kralcı da değiliz." yanıtını verdi. Sadece seçmen davranışının doğru analiz edilmesine dair görüş belirttiğini anlatan Ağıralioğlu, "Kemal Bey üzerinden geliştirilecek fitnelere malzeme vermiyorum. Ben dahil bu partide Kemal Bey'in meşrebine, mezhebine, aidiyetine itiraz eden hiç kimse yoktur. Biz böyle bir şeyi milletimize de inancımıza da haksızlık sayarız. Ne Kemal Bey'in şahsına nezaketsizlik ediyorum ne de ittifak hukukuna halel getirecek bir şey söylüyorum." ifadesini kullandı.

1 2 3 4 5 6 7