27 Nisan Cumartesi 2024
2 yıl önce

Aşı tedarikinde yeni takvim!

Koronavirüs aşılama sürecini hakkında bilgi veren Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, ''Sputnik V aşılarının 6 ay içinde 50 milyon doz aşı teslim edilmesi ve ilk sevkiyatın bu ay gerçekleşmesi beklenmektedir. BioNTech aşısı ise haziran ayı sonuna kadar 30 milyon doz olarak ülkemize teslim edilmiş olacak. Toplam 90 milyon doza ulaşacak. Benzer şekilde Sinovac aşısı da tedarikte yaşanan olumlu gelişmelerle yakında planlandığı şekilde sevk edilmeye devam edecek'' dedi. Bakan Koca, yaz döneminde 18 yaş ve üstü tüm vatandaşları aşılama konusunda da kararlı olduklarını söyledi. Bakan Koca, Edirne'de düzenlenen Bölgesel Değerlendirme Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, Edirne, Çanakkale, Kırklareli ve Tekirdağ'ın durumunu her yönüyle ele aldıkları bir toplantı yaptıklarını söyledi. Sıkılaştırılmış tedbirlerin uygulanacağı 17 günlük sürecin dördüncü gününde olunduğunu ifade eden Koca, "Edirne'de Trakya bölgesindeki illerimizin durumuyla ilgili tedbirleri ve uygulamaları yerinde değerlendirme fırsatı bulduk. Salgın yönetiminde Edirne, Çanakkale, Kırklareli ve Tekirdağ'ın durumunu her yönü ile ele aldık. Virüsün hareket alanlarını kısıtlayacağımız, ona yayılma şansı tanımamak için gayret edeceğimiz, sıkılaştırılmış tedbirlerin uygulanacağı 17 günlük sürecin dördüncü günündeyiz." diye konuştu. Sokağa çıkma kısıtlamasının daha sıkı olarak uygulandığı bu dönem öncesinde, iş yerlerinin hizmet vermemesi nedeniyle bazı vatandaşların memleketlerine ve tatil beldelerine doğru olağandan daha fazla hareketlilik yaşattığını anlatan Koca, İstanbul'dan Trakya'ya olan hareketlilik artışının bugünkü gündemlerinde olduğunu vurguladı. Sıkılaştırılmış kısıtlamaların ilk üç gününde vatandaşların oldukça uyum gösterdiğini aktaran Bakan Koca, vatandaşlara gösterdikleri hassasiyet için teşekkür etti. Aşılama programına uyum ve sahada elde edilen sonuçların da toplantıda ele alındığını anlatan Koca, şöyle devam etti: "Hem miktar, hem de çeşitlilik açısından aşı temini konusundaki çalışmalarımızı daha önce kamuoyu ile paylaştım. Yeni sözleşmelerimiz ve aşı tedariki konusundaki iyileşmelerle mevcut kapasitemizi harekete geçirip daha hızlı bir aşılama programı yürüteceğiz. Cuma günü ülkemizde üçüncü bir aşının daha kullanımına onay verildiğini duyurmuştum. Böylece Sputnik V aşısı ile Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu'muzun Acil Kullanım Onayı verdiği üç aşı oldu. Sputnik V aşılarının 6 ay içinde 50 milyon doz aşı teslim edilmesi ve ilk sevkiyatın bu ay gerçekleşmesi beklenmektedir. BioNTech aşısı ise haziran ayı sonuna kadar 30 milyon doz olarak ülkemize teslim edilmiş olacak. Toplam 90 milyon doza ulaşacak. Benzer şekilde Sinovac aşısı da tedarikte yaşanan olumlu gelişmelerle yakında planlandığı şekilde sevk edilmeye devam edecek." Kısıtlamalar ile vaka sayılarında önemli bir düşüş başladığını anımsatan Koca, "Sıkılaştırılmış kısıtlamalar ile vaka sayısındaki düşüş hızının da daha da artacağı öngörülmektedir. Kısıtlamalara uyum iyi seviyede başladı. Böyle devam etmesi halinde bayram sonrasında çok daha öngörülebilir planlar yapabileceğiz." ifadelerini kullandı. Bakan Koca, Edirne, Çanakkale, Kırklareli, Tekirdağ illerinde, yeni tip koronavirüsle (Kovid-19) mücadele çalışmaları hakkında bilgi verdi. Bu illerde vaka sayılarının son bir haftada yarı yarıya azaldığını aktaran Koca, "Edirne'de her biri üç kişiden oluşan filyasyon ekip sayımız 98. Edirne'de geçen haftaya göre vaka sayısında yüzde 50 düşüş yaşandı. Edirne'de yatak doluluk oranımız yüzde 52. Yoğun bakım doluluk oranımız ise yüzde 66." diye konuştu. Tekirdağ'da 224 filyasyon ekibinin mücadeleye devam ettiğini vurgulayan Koca, şöyle devam etti: "Tekirdağ'da son dönemde vaka düşüş oranımız yüzde 40. Yatak doluluk oranımız yüzde 60, yoğun bakım doluluk oranımız ise yüzde 74. Tekirdağ'da 65 yaş üstü vatandaşlarımızın aşılanma oranı yüzde 85. Çanakkale'de 135 filyasyon ekibimiz görev yapıyor. Bu ilimizde de vaka düşüş oranımız Edirne gibi yüzde 50. Yatak doluluk oranımız yüzde 42. Yoğun bakım yataklarımızın ise yüzde 69'u dolu. Trakya bölgesinde, 65 yaş üstü vatandaşlarımızın aşılanma oranının en yüksek olduğu il yüzde 88,2 ile Çanakkale. Kırklareli'nde 139 filyasyon ekibimiz var. Kırklareli'nde vaka düşüş oranımız yüzde 35. Yatak doluluk oranımız ise yüzde 33 ile oldukça düşük. Yoğun bakım doluluk oranımız yüzde 58. Kırklareli'nde 65 yaş üstü vatandaşlarımızın aşılanma oranı yüzde 86." Bakan Koca, Edirne'de sağlık altyapısının gayet güçlü olduğunu, birçok yatırımın tamamlanıp hizmete alındığını söyledi. Uzunköprü ilçesinde yapımı devam eden 200 yataklı devlet hastanesinin 2023 yılının ilk aylarında tamamlanacağını dile getiren Koca, böylece tüm ilçelerde hastane yatırımlarını tamamlamış olacaklarını belirtti. "MÜCADELE BİRLİKTE KAZANILACAKTIR" Tekirdağ'da şehir hastanesini vatandaşların hizmetine sunduklarını anlatan Koca, şunları kaydetti: "Ergene İlçe Devlet Hastanemizin ihalesini yaptık. Yer teslimi ile inşaatına başlıyoruz. 100 yataklı Kapaklı Devlet Hastanemiz Organize Sanayi Bölge Müdürlüğümüz tarafından hayırsever sanayicilerimizin desteği ile inşa edilmeye başlandı. Çanakkale ilimizde Çan Devlet Hastanesi inşaatını nisan ayı itibarıyla tamamladık. Tefrişatını tamamlayıp 15 Haziran'da hizmete alacağız. Gökçeada Hastanemizin inşaatını bu yıl tamamlayıp hizmete sunacağız. Biga Ağız Diş Sağlığı Merkezi inşaatına başlıyoruz. Kırklareli Devlet Hastanemizi, Eğitim ve Araştırma Hastanesi olarak tescilledik. Artan ihtiyaç doğrultusunda 250 yataklı ek bina planlamamız devam etmektedir. Kırklareli Sağlık Kompleksi inşaatımıza başladık. Ayrıca bugün değerlendirmesini yaptığımız, Edirne, Tekirdağ, Çanakkale ve Kırklareli illerimizde ihtiyaç olan 112 Acil istasyonları, Sağlıklı Yaşam Merkezleri ve Aile Sağlığı Merkezleri gibi birçok sağlık tesislerimizin, planlama ve projelendirme çalışmaları devam etmektedir." Fahrettin Koca, yarının bugünden daha güzel olacağına yürekten inandıklarını vurgulayarak, "Bu inançla ve vatandaşımıza hizmet edebilmenin şevkiyle var gücümüzü sarf ediyoruz. Bu sıkıntılı dönemde milletçe büyük bir fedakarlık örneği gösteriyoruz. Bunun kazanımlarını yakında mutlaka göreceğimize inanıyorum. Mücadele birlikte kazanılacaktır. Birlik ve beraberliğimizi sürdürdükçe, kazanmamamız için bir neden yoktur." ifadesini kullandı. BAKAN KOCA, GAZETECİLERİN SORULARINI YANITLADI 18 YAŞ ALTINA AŞI YAPILACAK MI? Bir basın mensubunun "18 yaş ve altı vatandaşlara aşılama yapılacak mı?" sorusuna Bakan Koca, şöyle yanıt verdi: "Haziran ayı sonu itibarıyla 40 yaş üstü vatandaşımızı aşılamak istiyoruz, bunda kararlıyız ayrıca yaz dönemi boyunca 18 yaş üstü vatandaşlarımızı, gençlerimizi de aşılamayı istiyoruz. Dolayısıyla şu an toplam sözleşmesini yaptığımız 240 milyon aşıdan bahsediyoruz. 100 milyon dozu Sinovac, bunun belirlenen takvimde gelmediğini de belirtmiştim önümüzdeki günlerde olumlu bir takım gelişmelerle sevkiyatın yeniden bu ay için başlayabileceğini tahmin ediyoruz. Bunun dışında Sputnik V aşısı için 50 milyon doz 6 ay boyunca teslim edilmek üzere anlaşma yapılmıştı, ayrıca Biontech ile ilgili daha önce 30 milyondu biliyorsunuz 90 milyon doz şeklinde sözleşme yapıldı. Haziran ayında 30 milyon doz geleceği şeklinde netliğe kavuşan miktarı söyleyebilirim. Dolayısıyla 3-4 ay içerisinde, yani yaz dönemi dahil olmak üzere 18 yaş ve üstü bütün vatandaşlarımızı aşılama noktasında çaba ve gayret içerisindeyiz." Bir başka basın mensubunun "Sputnik V aşısında takvim belli mi ilk sevkiyattan sonra uygulama olacak mı?" sorusuna Koca, "Takvim 6 ay içinde 50 milyon doz aşının gelmesi şeklinde ama bu 6 aylık zaman diliminde hangi ay ne kadar miktarın gelebileceğiyle ilgili önümüzdeki hafta içerisinde durum netleşmiş olacak. İlk sevkiyatın mayıs ayında olmasını bekliyoruz. Bir iki hafta içinde de bu netleşmiş olur. Geldikten sonra da bütün aşılarda olduğu gibi güvenlik testleri yapıldıktan sonra hızla uygulanmaya başlanacak." yanıtını verdi. YERLİ AŞI Yerli aşıdaki son durumla ilgili soru üzerine Bakan Koca, şöyle konuştu: "Bakanlığımızın desteklediği Erciyes Üniversitesi tarafından gerçekleştirilen faz-2 aşaması biten aşımızdan bahsediyorsunuz. Bu aşının gönüllülere yapılan faz-2 uygulamaları bitti, şu an değerlendirmeleri yapılıyor. Faz-3 aşamasına 1-2 hafta içerisinde geçilmiş olacak. (Yerli aşı) Eğer bizim planladığımız şekliyle, başarılı bir şekilde bu süreç devam ederse eylül ayında bu aşının kullanıma geçebileceğini söylemek istiyorum. Bu aşının faz-3 çalışması da birçok merkezde, şehir hastanesi dahil olmak üzere ülkede birçok merkezde ve yurt dışında olmak üzere planlandı." ''MUHTARLAR DA AŞILANACAK'' "Muhtarların aşılama programı ne durumda?" şeklindeki soruya da Bakan Koca, muhtarların özellikle salgın döneminde olağanüstü gayret gösterdiklerini belirtti. Muhtarlara teşekkür eden Bakan Koca, "Muhtarlarımız özellikle salgın döneminde olağanüstü gayret gösterdiler. Yer yer bizim filyasyon ekiplerimizde bile yer aldılar. Muhtarlarımıza bu anlamda gayret ve çabaları için teşekkür ediyorum. Bugün işlenmeye başlandı. Yarından itibaren bütün muhtar kardeşlerimizin aşılama takvimi başlamış olacak. İsteyen yarından itibaren randevusunu alabilir." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

Fitch'in küresel lojistik analizi: Türkiye tedarik zincirinin yeni merkez üssü olma yolunda

Geçen yılın şubat ayında arz şoku ve küresel ekonominin kapanmasıyla takip eden talep şoku, dünyanın hemen hemen her yerinde şirketlerin üretim stratejisi ve tedarik zincirlerindeki zafiyetleri ortaya çıkardı. Ekonomilerin canlanması ile artan talep karşısında özellikle Asya ülkeleri odaklı üretim ve tedarik zincirlerinde kesintiler yaşanmaya başlandı. Uzun mesafe taşımacılık maliyetlerinin katlanarak artması pek çok yabancı uluslararası şirket için konum ve maliyet avantajı sunan Türkiye'yi, cazip bir yatırım ve üretim merkezi haline dönüştürmeye devam ediyor. AVRUPALI ŞİRKETLER TÜRKİYE'YE YÖNELİYOR Özellikle Çin gibi Asya ülkelerinden tedarik sağlayan Avrupalı şirketler; üretim gecikmeleri, artan navlun maliyetleri ve konteyner krizi nedeniyle tedarik için Türkiye gibi daha yakın ve istikrarlı merkezlere yöneliyor. FITCH RATINGS ANALİZİ: KAZANAN ÜLKE TÜRKİYE Uluslararası derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings'in son analizine göre; Türkiye, Avrupa'da tedarik zincirlerindeki değişimden en fazla kazanç elde edecek ülke konumunda. Türkiye'yi; Çekya, Polonya ve Romanya izliyor. Yakın dönemde gıda, ilaç, mobilya elektronik ve paketleme gibi alanlarda faaliyet gösteren pek çok uluslararası şirket, güçlü lojistik altyapıya ve endüstriyel kapasiteye sahip Türkiye'ye yönelik yeni yatırım planlarını açıkladı. Küresel tedarik zincirinin, Asya ve özelikle Çin'e bağımlı bir ağdan üretim kalitesi ve lojistik imkanları nedeniyle Türkiye'ye yönelmesi ,bu alanda Türkiye'ye yönelik yatırımların artacağı beklentisini de beraberinde getirdi. TÜRKİYE'YE YATIRIMA ODAKLANAN MARKALAR İsveçli mobilya şirketi IKEA, Polonya hazır giyim firması LPP, Alman ilaç firması Boehringer Ingelheim ve Belçika paketleme şirketi DW Reusables Türkiye'ye yatırıma odaklandı. Hem jeopolitik risk hem de salgının maruz kaldığı güvenlik açıklarına bir yanıt olarak şirketlere baskılar da artıyor. Tedarik zinciri riskine karşı önde gelen üreticiler de daha fazla tedarikçi oluşturmak istiyor. İtalya merkezli Benetton Group, Asya'da düşük maliyetli üretim merkezlerinden kademeli olarak ayrılarak Sırbistan, Hırvatistan, Türkiye, Tunus ve Mısır'daki üretimini artıracağını açıkladı. Benetton Group İcra Kurulu Başkanı Massimo Renon, söz konusu üretim artışına ilişkin "Üretim süreci ve ayrıca nakliye maliyetleri üzerinde daha fazla kontrole sahip olmak için stratejik bir karar." ifadelerini kullandı. Alman moda şirketi Hugo Boss'un üst yöneticisi (CEO) Daniel Grieder de Manager Magazin'e yaptığı açıklamada, ürünlerini sattıkları yere daha yakın merkezlerde daha fazla mal üretmeyi planladıklarını bildirdi. Grieder, "Yakın yerlerde üretimi önemli ölçüde genişleteceğiz. O zaman trendlere daha hızlı ve darboğazlara daha esnek tepki verebiliriz. Bu gerçek bir rekabet avantajıdır." değerlendirmesinde bulundu. KORONAVİRÜSTE TEDARİK ZİNCİRİ Harvard Business School Öğretim Üyesi Prof Dr. Willy C. Shih, konuya ilişkin değerlendirmesinde, kritik tıbbi malzeme başta olmak üzere bazı ürünlerdeki geçici ticaret kısıtlamaları ve diğer ürünlerdeki kıtlığın, belli ülkelere bağlılığın olumsuz yanlarını gösterdiğini belirterek, "ABD-Çin ticaret savaşıyla birleşen bu gelişmeler, ekonomik milliyetçilikte bir yükselişi tetikledi." ifadesini kullandı. Tüketicilerin düşük fiyatlar talep etmeye devam ettiğini aktaran Shih, Kuzey Amerika'ya satış yapan şirketlerin emek-yoğun üretimi Çin'den Meksika'ya ve Orta Amerika'ya kaydırmaya, Batı Avrupa'da kullanılan malzemeleri tedarik eden şirketlerin de üretimlerini Doğu AB ülkeleri, Türkiye ve Ukrayna'ya konumlandırmaya başladığını anlattı. Shih, küresel pazar paylarını korumak isteyen Çinli firmaların da düşük teknolojili, emek yoğun üretim için şimdiden Mısır, Etiyopya, Kenya, Myanmar ve Sri Lanka'ya baktıklarını bildirdi. Avrupa ve Orta Doğu'yu birbirine bağlayan Türkiye, küresel tedarik zincirlerindeki değişikliklerden yararlanmak için teşvik ve lojistik alanında çalışmalarını yoğunlaştırırken, siyasiler de "uluslararası yatırımcılara her zaman kapımız açık" mesajı veriyor. "GELİN HEP BERABER KAZANALIM" "Türkiye'ye güvenip yatırım yapan hiç kimse pişman olmaz. Tam tersine sağladığı büyük kazançla hep memnuniyet duyar." çağrısı yapan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yatırımcılara "Ülkemiz ve dünyadaki tüm yatırımcıları küresel üretim ve lojistik sisteminin yeni baştan kurulduğu şu dönemde Türkiye'nin kendilerine sunduğu imkanları ve fırsatları değerlendirmeye davet ediyorum. 'Gelin hep birlikte kazanalım' diyerek kapılarımızın yatırımcılara sonuna kadar açık olduğunu bir kez daha tekrarlamak istiyorum." mesajını verdi. Cumhurbaşkanlığı Yatırım Ofisi Başkanı Burak Dağlıoğlu ise Türkiye'nin her platformda güçlü üretim ve tedarik ağıyla ön planda yer aldığını belirterek, "Dışa bağımlılığı aşağı çekecek, istihdamı artıracak ve teknolojik dönüşümü hızlandıracak yatırımlara büyük önem veriyor; teşvik ediyoruz." dedi. Kovid-19 salgını gibi krizleri iyi yöneten ülkelerin, yarının küresel oyuncuları olacağını dile getiren Dağlıoğlu, "Hem dinamik hem rekabetçi hem de çevik ve esnek bir yapıya sahip olan Türkiye de başarılı hamleleriyle salgın sürecini başarıyla yöneten ülkeler arasında yer alıyor. Tüm bu gelişmeler ile, tüm dünyada tedarikte güvenliğin daha da öne çıktığı bir döneme girildi. Bu dönemde Türkiye’nin yatırımcılara sağladığı temel değerlerle, küresel tedarik zincirlerinde daha da kritik bir yer tutacağına ve önemli yatırımlar çekeceğine inanıyoruz." değerlendirmesinde bulundu. TÜRKİYE ULUSLARARASI ŞİRKETLERE NE SUNUYOR Küresel tedarik zincirlerinin yeniden yapılandırılması, Türk ihracatçıları için fırsatlar sunarken, küresel değer zincirine katılım, bir ülkenin belli alanlardaki yetenekleri tarafından yönlendiriliyor ve ülkeler için önemli fırsatlar sunuyor. Pazarlara yakınlık, doğal kaynaklar, insan sermayesi, fiziksel sermaye (sermaye stoku), kurumsal sermaye, lojistik/bağlanabilirlik, ücrette rekabet ve pazar erişimi küresel değer zincirine katılımı sağlayan yetenekler olarak gösteriliyor. Salgının ani etkisi üretim ve tedarik zincirinde bozulma, küresel resesyon ve arz ve talep şokunda etkisini gösterirken, uzun vadede ise şirketlerin tedarik zincirinde esnekliğini artırması, ulusal ve bölgesel üretim kapasitelerini yükseltmesi bekleniyor. Küresel değer zincirindeki dönüşümün farkında olan Türk hükümeti de Türkiye'yi Kovid-19 sonrası değer zincirine hazırlamak için tüm paydaşlarla bir çalışma grubu kurdu. Türkiye'nin stratejik konumu, serbest ticaret ağı, güçlü lojistik altyapısı, üretim çeşitliliği, yüksek teşvikler, maliyet avantajlı nitelikli iş gücü, güçlü sanayi kümelenmesi ve liberal yatırım iklimi ile ülke, uluslararası şirketlere küresel değer zincirine bağlanmak için uygun bir ortam sunuyor. Türkiye'nin stratejik konumu bölgede üretim, ihracat ve yönetim merkezi olarak çok uluslu şirketleri çeken ve küresel değer zincirine katılımını sağlayan bir mıknatıs haline geldi. 26 TRİLYON DOLARLIK GSYH'YE SAHİP PAZARA 4 SAATLİK UÇUŞ MESAFESİNDE Türkiye, 1,3 milyar insanın yaşadığı ve 26 trilyon dolarlık GSYH'ye sahip Avrupa, MENA ve Orta Asya pazarına 4 saatlik uçuş mesafesinde. Türkiye'nin AB ile Gümrük Birliği ve 20'den fazla ülke ile Serbest Ticaret Anlaşması (STA) bulunuyor. Türkiye, iyi gelişmiş bir altyapı ve kesintisiz iş hizmetleriyle desteklenen, küresel değer zincirleriyle güçlü bağlantıları olan, çeşitlendirilmiş bir üretim üssüne sahip. Ayrıca, hükümet, özel teşvikler ve iş gücü geliştirme programları aracılığıyla küresel değer zincirine katılımı aktif olarak destekliyor. Türkiye, yatırımcılara vergi indirimi veya vergi muafiyeti, maaş ve eğitim desteği, muafiyetler sağlayarak üretim, istihdam ve AR-GE için teşvikler sağlıyor. Korumacılığın yükseldiği bir zamanda, liberal bir politika çerçevesi küresel değer zinciri dönüşümünde çok önemli bir rol oynarken, Doğrudan Yabancı Yatırım Hukuku ile Türkiye, güçlü bir yasal koruma mekanizmasına sahip olarak yatırımcıları cezbediyor. YÜKSEK VASIFLI İŞ GÜCÜ VE STRATEJİK COĞRAFİ KONUM Su sıkıntısı sorunlarına geliştirdiği teknolojilerle çözüm geliştiren Almanya merkezli su pompası üreticisi WILO’nun Gelişen Pazarlar Satışlarından sorumlu Başkan Yardımcısı Jens Dallendörfer, yaptığı açıklamada, ekonomileri bağımsızlaştırma (Çin’e bağlılıktan kurtarma) siyasi hedefiyle atılan adımların tüm dünyada ekonomileri etkilemeye devam ettiğini belirtti. Dallendörfer, Wilo Grubu’nun yeni bir küreselleşme biçiminin Kuzey Amerika, AB ve Asya olmak üzere üç büyük ekonomik merkezdeki değer zincirlerinin daha fazla bölgeselleşmesiyle sonuçlanacağı varsayımına dayanan 'bölgeden bölgeye' yaklaşımıyla uzun yıllardır bu değişikliklere yanıt verdiğini anlattı. "Bölgeden bölgeye" stratejilerinin bir parçası olarak, bölgesel veya yerel üreterek müşteri ihtiyaçlarına karşılamaya çalıştıklarını belirten Jens Dallendörfer, şöyle devam etti: “Zaten Wilo, 1992'den beri Türkiye pazarına güveniyor. Türkiye'nin yüksek vasıflı iş gücü ve Avrupa ile Asya arasındaki elverişli ve stratejik coğrafi konumu sayesinde üçüncü ülkelere ihracat için bir merkez olma potansiyeline sahip olduğuna inanıyoruz." "TÜRKİYE, YENİ TEDARİK ZİNCİR YATIRIMLARI İÇİN İYİ BİR BÖLGE" Uluslararası hukuk firması Baker & McKenzie'nin uluslararası ticaret ortağı Mattias Hedwall, bütüncül bakış açısıyla Baker & McKenzie müşterileri arasında Türkiye'nin, yeni tedarik zinciri yatırımları için iyi bir yer olarak görüldüğünü belirtti. Hedwall, "Benim düşüncem, tedarik zincirlerinin nerede ve nasıl kurulacağına dair daha stratejik değerlendirmeler göreceğimiz yönünde. Bu, vergi ve istihdam etkilerini, yer değiştirme maliyetlerini, personel için giriş-çıkış ve vize konularını, yatırımdan çıkış olanaklarını ve gelecekteki değişikliklere hızla uyum sağlamayı içerecektir." ifadelerini kullandı. Kovid-19 salgınının tedarik zincirindeki çeşitli sistem ve süreçlerin ani şiddetli stres ve değişime nasıl tepki verdiğini gözlemlemek için benzersiz bir durum sunduğunu ifade eden Hedwall, "Şu anda görülebilen şey, daha fazla tedarik zinciri inovasyonu için fırsatlar sunabilecek teknoloji ve sürdürülebilirlikteki gelişmeleri dikkate alan yapısal çözümleme analizlerinin hızlandırılmasıdır. Birçok şirket, hem daha uygun maliyetli hem de sürdürülebilir ve çevre dostu olabilecek, işler daha az kırılgan hale getiren tedarik zincirinin çeşitlendirilmesine yol açabilecek olan üretimi müşterilere daha yakın hale getiriyor. Bu eğilimleri anlayan ülkeler bundan çok faydalanacak." şeklinde konuştu. "TÜRKİYE, ÇEKİCİ BİR ÜRETİM MERKEZİ OLMA FIRSATINI YAKALAYABİLİR" PwC Türkiye Yönetim Danışmanlığı Hizmetleri Şirket Ortağı Tolga Baloğlu da geçen yıllarda uluslararası şirketlerin, küresel tedarikleri için Uzak Doğu'ya odaklanarak düşük maliyetli üretim faktörleri, satışları artırmayı, avantajlı teşvikler elde etmeyi ve stratejik satın alma hedeflediklerini belirtti. Baloğlu, "Bu, küreselleşmeden bölgeselleşmeye geçişe yol açıyor. Türkiye, üretim çeşitliliği ve büyüyen pazarlara yakınlığı ile potansiyel merkez konumlarının ön sıralarında yer almaktadır." dedi. Türkiye'nin küresel rekabet gücünü geliştirerek potansiyelini artırabileceğini vurgulayan Baloğlu, "Türkiye, son zamanlarda makroekonomik alan ve ürün piyasası verimliliğinde düşüş gösterirken, teknoloji benimseme, altyapı ve iş gücü piyasasında ilerleme kaydetti. Makroekonomik ortam ve iş gücü piyasası, gelişim için potansiyeli en yüksek alanlardır. Bu alanlardaki iyileştirmelerle ve büyük pazar büyüklüğünden yararlanarak Türkiye, bölgesel bir üretim, ticaret ve lojistik merkezi için daha da çekici bir yer olma fırsatını yakalayabilir." ifadelerini kullandı.

2 yıl önce

EPDK: Tüketicilerimize elektriği dağıtım şirketleri değil, görevli tedarik şirketleri satar, bu şirketlerin tarifeleri EPDK tarafından belirlenir

EPDK, 'Belirlediğimiz tarifeler dışında şirketler kendi inisiyatifleriyle faturalarda oynama ya da zam yapamazlar' açıklamasını yaptı.

2 yıl önce

Katar: Avrupa'ya gaz tedarikinde Rusya'nın yerini alamayız

Katar Enerji Bakanı Saad el-Kabi yaptığı açıklamada Katar ya da başka bir ülkenin Rusya'nın Avrupa'ya sağladığı gazı LNG olarak sağlamak için yeterli kapasitesi bulunmadığını söyledi. Katarda üretilen doğalgazın büyük bir kısmının uzun dönemli kontratlarla Asyalı alıcılara bağlı olduğunu belirten Saad el-Kabi, Katar'ın doğalgaz hacminin yalnızca yüzde 10-15'inin Avrupa'ya ihraç edilebileceğini dile getirdi. Bloomberg HT'de yer alan habere göre, Kabi, "Rusya Avrupa'nın ihtiyacının yüzde 30-40'ını sağlıyor. LNG ile bu açığı kapatabilecek tek bir ülkenin olduğunu düşünmüyorum" dedi. Kabi'nin LNG tedariğiyle ilgili değerlendirmesi Avrupa'nın enerji güvenliğiyle ilgili endişeleri daha da artırdı.

1 yıl önce

Almanya: Tedarik Zinciri Yasası, Türkiye-Almanya ticari işbirliğinde birçok fırsat sunuyor

Schulz, Almanya'da 1 Ocak'ta yürürlüğe giren "Tedarik Zincirleri Özen Yükümlülüğü Yasası"na ilişkin AA'ya yazılı değerlendirmelerde bulundu. Büyükelçi, kısa adı "Tedarik Zinciri Yasası" olan yasayla ekonomi ve insan haklarını birbirine bağlayarak, "uluslararası insan hakları durumunun iyileşmesine" katkıda bulunmak istediklerini vurguladı. Alman ekonomisinin küresel olarak güçlü bir ağa sahip olduğunu, şirketlerin ve uluslararası ortaklarının büyük bir istihdam yarattığını kaydeden Schulz, "Bu istihdam ile diğer ülkelerin refah düzeyine katkıda bulunuyoruz. Özellikle uluslararası alanda çok iyi bir ağa sahip olmamız nedeniyle Almanya, şirketlerine küresel tedarik zincirlerinde insan haklarına riayet edilmesi yükümlülüğünü getiriyor." ifadelerini kullandı. Schulz, küresel düzeyde şirketleri ve tedarikçilerini de kapsayacak şekilde çalışanlara karşı yükümlülüklere uyulmasını savunduklarını belirterek, "Amacımız, küresel tedarik zincirlerinde insan haklarının durumunu iyileştirmektir. Bu, somut olarak, örneğin 'Made in Germany' markası ürünlerinin zorla çalıştırma veya çocuk işçiliğiyle bağdaşmayacağı anlamına gelmektedir." değerlendirmesini yaptı. Söz konusu kanunun amacına değinen Schulz, Almanya için insan haklarına riayet edilmesi, sosyal ve çevresel standartlara uyulmasının, "sürdürülebilir bir küresel ekonominin temelini" oluşturduğunu vurguladı. Schulz, pek çok Alman şirketinin şimdiden sürdürülebilir tedarik zincirlerini oluşturma ve bunlara uyma konusunda örnek teşkil ettiğini belirterek, şunları kaydetti: "Alman ekonomisinin başarısının nedeninin de üretimde insan haklarına riayet edilmesine bağlı olduğuna inanıyoruz. İnsan haklarının korunmasının bir bedelinin olduğunun farkındayız ancak şirketler, uzun vadede bu yatırımla gelecekte kendi ekonomik başarılarını da koruyorlar." YASA, ALMANYA'DA MERKEZİ, TESCİL EDİLMİŞ OFİSİ VEYA ŞUBESİ OLAN ŞİRKETLERİ KAPSIYOR Almanya'da merkezi, ana ofisi, idari merkezi, tescil edilmiş ofisi veya şubesi bulunan tüm şirketlerin yeni yasadan etkilendiğini vurgulayan Schulz, yasanın Almanya'da bu yıl en az 3 bin ve 2024'ten itibaren ise en az 1000 çalışana sahip şirketleri etkileyeceğine işaret etti. Schulz, şirketlerin bu konuda ne yapması gerektiğine ilişkin, "Bundan doğrudan etkilenen şirketlerin öncelikle bir risk yönetimi kurması gerekmektedir. Bu şekilde insan hakları ihlalleri ve çevreye verilen zararların riskleri belirlenecek, önlenecek ve en aza indirilecektir." değerlendirmesinde bulundu. Kanunda şirketlerin önlem olarak alması gereken tedbirlerin yer aldığını kaydeden Schulz, ayrıca bu kanunun şirketlere kendi içlerinde "şikayet prosedürleri oluşturma ve raporlama yükümlülüğü" getirdiğini aktardı. YÜKÜMLÜLÜKLERİNİ YERİNE GETİRMİŞ OLANLAR AVANTAJ KAZANACAK Büyükelçi Schulz, şu ifadeleri kullandı: "Şirketler, muhtemelen yurt içi ve dışındaki tedarikçileriyle sözleşme yaparak benzer düzenlemelere yükümlü kılacaktır. AB'de (Avrupa Birliği) buna benzer bir yasa yürürlüğe gireceğinden, şirketlerin en kısa sürede bu yasayı uygulamaları doğru olacaktır. Yükümlülüklerini yerine getirmiş olanlar, rakiplerine karşı avantaj kazanmış olacak." Söz konusu yasayla şirketlerin somut yükümlülüklerine de değinen Schulz, tedarik zincirlerinde özen yükümlülüğünün yalnızca şirketlerin "kendi tedarik zincirlerindeki düzenlemelerle" bitmediğini, yasanın aynı zamanda "sözleşmeli ortakların ve tedarikçilerinin faaliyetlerini de" kapsadığını vurguladı. Büyükelçi Schulz, "Yani insan haklarına riayet edilmesi şirketin kapısından dışarı çıkıldığında sona erer demek değildir. Aksine, bu sorumluluk tüm tedarik zincirini küresel boyutta kapsıyor zira kanun dünya çapında faaliyet gösteren şirketler için de geçerli." görüşünü paylaştı. Yasayla gelen somut kurallara değinen Schulz, şunları kaydetti: "Kanun somut davranış kuralları ve yasaklar getiriyor. Kanun çocuk işçiliğini, köleliği ve zorla çalıştırmayı, iş sağlığı ve iş güvenliğinin göz ardı edilmesini, yeterli ölçüde ücretin verilmemesini, sendika veya işçi temsilciliğini kurma hakkının göz ardı edilmesini, gıda ve suya erişimin engellenmesini, toprak ve geçim kaynaklarından yasa dışı olarak mahrum bırakmayı yasaklamaktadır." ALMANYA 'TÜRKİYE' DEDİ! REKOR BAŞARI: BU ÇOK BÜYÜK BİR FIRSAT Schulz, yasanın diğer ülkelerde de özen yükümlülüklerini kapsadığını belirterek, özellikle "Türkiye gibi ülkeler için bunun büyük bir fırsat" olduğunu vurguladı. Almanya ve Türkiye'nin ticari ilişkilerinin yoğun olduğunu vurgulayan Büyükelçi, ikili ticarette yaklaşık 40 milyar avro ile yeni bir rekor seviyeye ulaşıldığını kaydetti. Büyükelçi Schulz, Almanya'nın Türk mal ve hizmetlerinin ana alıcı ülkesi olduğunu belirterek, Türkiye'de 8 bine yakın Alman firmasının bulunduğunu ve buna bağlı tedarikçi olarak ticaret yapan Türk firmalarının sayısının daha fazla olduğunu bildirdi. Schulz, "Türkiye'nin, Alman tedarik zincirlerinde tedarik ve temel ürünler söz konusu olduğunda en önemli ülkelerin arasında yer aldığını görüyoruz. Dolayısıyla bu yasa, iki ülke arasında daha da derin bir işbirliği için birçok fırsat sunuyor." değerlendirmesini yaptı. DENETİM SÜRECİ Yasanın denetim sürecine de değinen Schulz, "Alman şirketleri bu yükümlülükleri yerine getirmediklerinde para cezası uygulanabilir. Cezalar 8 milyon avroya kadar veya dünya çapındaki yıllık gelirlerinin yüzde 2'si tutarında uygulanabilir. İlaveten, belirli bir para cezası oranında şirketlerin kamu ihalelerine katılmaları da yasaklanabilir." ifadelerini kullandı. Schulz, Federal Ekonomi ve İhracat Kontrolleri Dairesinin (BAFA) yetkili ve uygulayıcı makam olarak Almanya'da şirketlerin tedarik zincirlerinin denetimini gerçekleştirdiğini belirterek, bu makamın şirketleri yerinde inceleme ve şirketlerin yükümlülüklerinin yerine getirilmesi için talimat verme yetkisinin bulunduğunu, getirmedikleri takdirde de ceza uygulayabildiğini kaydetti.

5 ay önce

WSJ: ABD, İsrail'e 320 milyon dolarlık mühimmat tedarik etmeyi planlıyor

The Wall Street Journal (WSJ) gazetesi, ABD'nin İsrail'e 320 milyon dolarlık hassas güdümlü mühimmat göndermeyi planladığını iddia etti. WSJ'nin, elde ettiği resmi yazışma görüntülerine dayandırdığı haberine göre, ABD yönetimi, havadan karaya hassas güdümlü mühimmat olan Spice bombalarının İsrail'e gönderilmesini öngören bildiriyi, 31 Ekim'de ABD Kongresi'ne teslim etti. Yazışmalara göre, anlaşma kapsamında ABD'li silah üreticisi Rafael USA, söz konusu mühimmatı İsrailli ana firması Rafael Gelişmiş Savunma Sistemleri'ne devredecek. Söz konusu plan, toplam değeri 320 milyon doları bulan silahların kullanımı, montajı, testi ve diğer teknolojilerin sağlanmasını da içeriyor. Washington'daki politika enstitüsü Project on Middle East Democracy'de (POMED) uzman Seth Binder, yaptığı açıklamada, "(Joe) Biden yönetimi İsrail hükümetini çatışmalara insani ara verilmesine izin vermeye çağırıyor ancak söz konusu satış ve İsrail için aceleye getirilen benzer askeri yardımlar bu çabayı tamamen baltalıyor." ifadesini kullandı. İSRAİL'İN GAZZE'YE SALDIRILARINDA SON DURUM Hamas'ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, 7 Ekim sabahı, İsrail'in "Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlerine yönelik sürekli ihlallerine karşılık verme" gerekçesiyle kapsamlı saldırı düzenlerken İsrail ordusu da Gazze Şeridi'ne yoğun hava bombardımanı başlattı. İsrail, Gazze'den düzenlenen saldırılarda 315'i asker 1400'den fazla İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin yaralandığını duyurdu. İsrail'e göre 31 Ekim'den bu yana Gazze Şeridi'ndeki çatışmalarda ölen asker sayısı 30'a yükselirken Kassam Tugayları'nın elinde 242 İsrailli esir bulunuyor. İşgal altındaki Batı Şeria'da da 1 İsrail askeri öldü. Gazze'deki Filistin Sağlık Bakanlığına göre, İsrail'in saldırılarda 4 bin 104'ü çocuk, 2 bin 641'si kadın olmak üzere 10 bin 22 Filistinli öldürüldü, en az 25 bin kişi yaralandı. Batı Şeria ve Kudüs'te İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler, 163 Filistinliyi öldürdü. İsrail ordusu, Gazze'de binlerce yaralı ile sivilin bulunduğu en büyük sağlık tesisi olan Şifa Hastanesini, Nasr Çocuk Hastanesini, El-Ehli Baptist ve Türk-Filistin Dostluk hastanelerini, tahliyeye zorladığı Filistin Kızılayına bağlı Kudüs ve Endonezya hastanelerinin çevresini vurdu. Saldırılarda yüzlerce kişi öldü ve yaralandı. İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim'den bu yana yaşanan çatışmalarda 63 Hizbullah mensubu ile 4 İsrail askeri öldü.

3 ay önce

NYT: ABD, Ukrayna'ya "Patriot" hava savunma sistemleri tedarik etmekte sorun yaşıyor

ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) ve Beyaz Saray yetkililerinin, ABD'nin yakında Ukrayna'ya 'Patriot' hava savunma sistemleri tedarik etmekte sıkıntı yaşayacağı uyarısında bulunduğu iddia edildi.