09 Mayıs Perşembe 2024
3 yıl önce

Tarihçilerden Joe Biden'a tepki: ABD'nin kullandığı 'soykırım' ifadesi hukuki değil, siyasi

Tarihçilere göre ABD Başkanı Joe Biden'ın 1915 olaylarını 'soykırım' olarak tanımlamasının tarihsel ve hukuksal hiçbir karşılığı bulunmuyor. Biden'ın sözleri tamamen siyasi. 'Soykırım' iftirası Türkiye açısından yok hükmündedir. Galatasaray Üniversitesi’nden, tarihçi- akademisyen Doç. Dr. Ahmet Kuyaş tarihçilerin dahi mesele üzerinde bir karara varamadığını söyledi: “Dünya görüşleri, tarihe yaklaşımlarına göre ‘Soykırımdır’ diyenler de var ‘Değildir’ diyen tarihçilerde. Bu tamamen yorum meselesi. Çok tartışılan ve daha uzun yıllarca tartışılmaya devam edilecek bir konu bu. Tarihçiler kendi içlerinde ne derslerse desinler ama siyasi bir takım kişi ya da kurumların bu konuda bir söz hakkı yoktur. Ne bir devlet başkanı ne de bir ülkenin senatosu ya da meclisi tarihte ne olup olmadığına, o olaya hangi adın verilip verilmeyeceğine karar veremez! Taşlar değişir, 24 Nisan’da bir başka ABD Başkanı aynı ifadeyi kullanmazsa ne olacak? Bu tip çok tartışılan tarihsel olayların güncel siyasete alet edilmesi sakıncalıdır. Kaldı ki Biden’ın söyledikleri üzerinden tarih konuşamayız.” TARİHÇİLER ARAŞTIRSIN Tarihte birtakım sorulara, net cevaplar vermenin mümkün olmadığını, her devletin resmi tarihinin kendi bakış açısına göre şekillendiğini belirten Doç. Dr. Kuyaş şöyle devam ediyor: “1. Dünya Savaşı’nı ‘Almanlar çıkardı’ diyen de ‘Çıkarmadı’ diyen de var. Doğru ve net bir yanıt yok anlayacağınız. Türk Tarih Kurumu da 1980- 1990’lardaki tutumunu değiştirdi. Ermenilere de korkunçluklar yapıldığını bugün herkes kabul etti. Bu korkunçluklara ‘soykırım’ denilebilir mi? Tarihçiler konuşsun, tartışsın, araştırsın. Buraya kadar sorun yok. Sorun, siyaset eliyle duruma bir isim konulma çabasında. Tarihsel değil, politik bir mesele! Üzerinde bile durmamak gerekiyor. Önemsediğimizi göstermek bile bir zaaf.” BİZ HAKLIYIZ Ankara Hacı Bayram Üniversitesi’nden, tarihçi- yazar Prof. Dr. Hale Şıvgın ABD Başkanı Biden’ın seçim yatırımı olarak Ermeni lobisine ‘soykırım’ diyeceği sözünü verdiğini hatırlattı: “Karar siyasidir. Tarihi ve hukuki dayanağı yoktur. Hukuki dayanağı olabilmesi için Uluslararası Adalet Divanı kararı olması gerekiyor. Var mı? Yok. Hatta tam tersi kararlar var. Bu kararlar ortadayken bir parlamentonun ‘Soykırım vardır’ diyerek kendisini mahkeme yerine koyması kabul edilebilir değil. Açıklama yok hükmündedir.” HARBORD RAPORUNDA Prof. Dr. Şıvgın’ın Biden ve Amerikan senatosuna bir de önerisi var: “Genaral Harbord Raporu’nu okusunlar. ABD’nin 28. Başkanı Wilson, 1. Dünya savaşı sonrası Kafkasya ve Anadolu’da olan olayları incelemek üzere General Harbord ve 46 kişilik bir komisyon görevlendirdi. Bu komisyonun raporu der ki; ‘Türkler emperyalist amaçlarla değil kendi bağımsızlıkları için savaşıyorlar. Ermenilerin katledildikleri iddiası doğru değildir.’ Bu raporu bilmelerine rağmen ‘soykırım’ iddiasında olmaları konunun siyasi olduğunun en açık kanıtı. ‘Gelin arşivleri açalım, ortak tarih komisyonu kuralım’ dedik ama taleplerimiz kabul edilmedi. Çekinecek hiçbir durumumuz yok. Hem tarihi hem hukuki yönden haklıyız!” BATININ IRKÇI TEZLERİ Tarihçi- yazar Sinan Meydan’a göre madalyonun iki yüzü var. İlki emperyalist Batı yüz yıllardır kendi ‘ırkçı’ tarih tezlerini, arkeoloji ve antropolojiyi sömürgecilik ve siyaset silahı olarak kullanıyor. ‘Bugün gelinen nokta aslında sürecin bir devamı gibi’ diyen Meydan şöyle devam etti: “Emperyalist Batı bugüne kadar tüm bu yaptıklarını, kendi ırkçı tezleriyle destekleyerek, ‘insanlığa hizmet’ yalanıyla meşrulaştırmaya çalıştı. Batı’nın 18. yüzyıldan itibaren geliştirdiği bu ‘ırkçı’ tezlere göre Türkler barbar, ikinci sınıf, sarı ırka mensup, yağmacı, barbar bir halktı. Öyle ki Yunan işgalini dahi ‘Türklere uygarlık götürme’ yalanıyla meşru kılmaya çalıştılar. Bu ırkçı tarih tezlerine doğuda ilk başkaldıran lider Atatürk’tü. ‘SOYKIRIM’ İFTİRASI Atatürk, özellikle de Türk Tarih Kurumu’nun Batı’nın Türklere yönelik iftiralarına karşı tarih ve bilimsel çerçevede araştırmalar yapmasını ve bu araştırmaları uluslararası bilim ve siyaset çevrelerinde savunmasını istiyordu. Bu bağlamda cevap verilmesi gereken önemli konulardan biri de ‘Ermeni soykırımı’ iftirasıydı. Şimdi gelelim madalyonun öteki yüzüne! Biz ne yaptık? Bu süreçte ne TTK ne üniversitelerimiz ne siyasi partiler ‘soykırım’ iftirası konusunda uluslararası siyaset ve bilim çevrelerini etkileyecek boyutta çalışmalar yapamadı. Dışişleri’nin bu iftiraya karşı lobi çalışmaları da yetersiz kaldı.”

3 yıl önce

İkinci Baro'da Biden'a 'soykırım' tepkisi: Gurur kaynağı tarihimize leke sürme çabaları beyhude ve asılsızdır

Osmanlı Devletinin yüzyıllar boyunca bünyesinde din, dil ve ırk ayrımı gözetmeksizin birçok topluluğun uyum içinde ve huzurlu bir şekilde yaşamalarını sağladığı kaydedilen açıklamada şu ifadelere yer verildi: "Bu topluluklardan biri olan Ermeniler Millet-i Sadıka olarak adlandırılmıştır. İçimizdeki ve dışımızdaki terör seviciler, her fırsatta küresel çarktan nemalanan diaspora komitacılarının Türk Devleti'ne saldırması, ulusal ve uluslararası arenada itibarsızlaştırma girişiminde bulunmaktadır. 24 Nisan 2021 tarihli ABD başkanı Joe Biden'ın sözde soykırım iddiaları , HDP'nin, bazı baroların ve birtakım STK'ların konu ile alakalı asılsız, mesnetsiz açıklamaları da yine bu itibarsızlaştırma girişiminden biridir." Türkiye'nin yıllarca bu asılsız ve mesnetsiz soykırım iddiaları bahane edilerek Ermeni terör örgütlerinin 1973 yılında başlattığı ve 1986'ya kadar süren Türk diplomatlarına yönelik saldırılarında 31 kişiyi şehit verdiği belirtilen açıklanın devamında şunlar kaydedildi: "ABD Hükümetinin tamamen politik, dayanaktan yoksun açıklamaları aslında kendilerinin yaptığı soykırım ve insan hakları ihlallerini örtmeye yöneliktir. Hala kendi vatandaşlarının sadece siyahi olduğu için sokak ortasında polisleri tarafından öldürtülen, demokrasi dağıtıyorum iddiasıyla Irak, Suriye, Afganistan gibi birçok Ortadoğu ülkesini türlü işkence, tecavüz, toplu katliamla cehenneme çeviren, tarihi soykırımlarla dolu ABD’nin bize insanlık dersi vermeye kalkışması tamamen ciddiyetsiz bir oyunun parçasıdır. Amerikan topraklarının gerçek sahipleri olan Kızılderililere yüzyılın başında yaptığı Soykırım daha hafızalardan silinmemiştir. Bu soykırım sonucunda bir ırk nerede ise tamamen ortadan kaldırılmıştır. Afro Amerikalıları köle olarak kullanarak yıllarca en tabi haklarından dahi mahrum bırakan, Vietnam'da 4 milyon, Kore'de 3 milyon, Afganistan'da 1.5 milyon, Hiroşima ve Nagazaki'de 350 bin insanı katleden Amerika bize soykırım iddiasında bulunmaktadır. ABD aslında aynaya baktığında gerçek “Soykırımı” görecektir. Sırtını terör örgütü PKK'ya dayamış HDP'nin, sözde terörün engellenmesi için çeşitli bahanelerle ülkeler işgal edip sivilleri katleden Amerika'nın bizlerin gurur kaynağı olan tarihimize leke sürme çabaları beyhude ve asılsızdır. Bu konuda Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilgili makamları eliyle yasal tüm haklarını kullanacak ve müsebbiplere en güzel cevabı verecektir. İstanbul 2 No’lu Barosu Başkanlığı tüm sürecin takipçisi ve üzerine düşen tarihi her görevi yerine getirmeye hazırdır. Bu bağlamda sözde Ermeni soykırım iddialarını şiddetle kınıyor bu vesile ile şanlı ecdadımızı ve Ermeni terör örgütlerinin şehit ettiği vatandaşlarımızı rahmetle anıyoruz. Kamuoyuna Saygıyla Duyurulur."

3 yıl önce

TBMM'den Biden'a soykırım tepkisi: Açıklaması yok hükmündedir

Genel Kurul'da okunan bildiride özetle şu ifareler yer aldı: "Biden'in açıklamasını, Ermeni lobilerinin iddialarını içeren tezlerini sahiplenmesini TBMM olarak esefle ve şiddetle kınıyoruz. Tarihi konularda hüküm vermeye hukuken ve ahlaken yetkisi bulunmayan ABD Başkanı'nın yaptığı bu açıklama yok hükmündedir. Sıfatı ve makamı ne olursa olsun bir siyasetçinin mahkemelerin yetkisinde olan hükmü vermeye kalkışması hukuken ve ahlaken büyük bir sorumsuzluk örneğidir. ABD Başkanı Biden'ı tarihi gerçeklerle bağdaşmayan hatalı açıklamasını değiştirmeye, bu karardan geri dönmeye davet ediyoruz."

3 yıl önce

Ayı tepki çekince geyik diktiler: Bolu'da CHP'li belediyeden yeni heykel

Yeni Şafak’ın haberine göre, Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, şubat ayında kente 10 metre boyunda boz ayı heykeli yapacaklarını söyledi. Ayının Bolu'nun simgesi olduğunu söyleyen Başkan Özcan'ın ayı heykeli fikri, kentte yaşayanların bazılarından tepki gördü. KIZIL GEYİK HEYKELİ YAPILDI Ayı heykelinin kendilerine hakaret olduğunu söyleyenler Başkan Özcan'a tepki gösterdi. Kamuoyu tepkisinin ardından Başkan Özcan, ayı heykelinden vazgeçerek kızıl geyik heykeli yapılmasına karar verdi. Kentin en işlek meydanı olan Demokrasi Meydanı'na kızıl geyik heykelleri yerleştirildi. Halk, kızıl geyikleri beğendiklerini ifade etti. Demokrasi Meydanı'nda oturarak gününü geçirenlerden bazıları ayı yerine geyik heykeli yapılmasını olumlu karşılarken, bazıları da ayı heykelinin de yapılmasında herhangi bir sakınca olmadığını söyledi. ‘BOLU'NUN AYISI DERLERDİ’ Akif Seven, "Ayı iyi olmazdı. Bolu'nun ayısı derlerdi. O vahşi hayvan. Bolu ayısı dediklerinde adamın zoruna gider. Bu sıfat insana da söylenir" dedi. Cengiz Aydın ise, "Benim gençliğimde Ankara'da hayvanat bahçesinde Bolu ayısını gördükleri zaman bizle dalga geçerlerdi. Ayı yapılmaması iyi oldu. Bu iyi oldu" diye konuştu.

3 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'ten Akşener'e tepki

Bugün İyi Parti Genel Başkanı Sn Akşener’in düzenlediği grup toplantısında, Sn Cumhurbaşkanımız hakkında kullandığı ifadeleri kınıyoruz. Sn Cumhurbaşkanımız hakkında siyasi muhalefet kavramıyla asla bağdaşmayacak şekilde çirkin ifadeler kullanılması siyasi ahlakla bağdaşmaz. Bu açıklamalarda ABD Başkanı Biden’a tepki göstermek değil Biden üzerinden Sn Cumhurbaşkanımızı hedef almak gibi bir kasıt açıkça kendisini göstermektedir. Biden’dan daha çok Cumhurbaşkanımızı hedef alan ifadeler kulanılmasının maksadı açıktır. Kendi siyasi müttefikleri HDP doğrudan milletimize soykırım iftirası ile yüzleşmeyi önerirken sustular. Bütün enerjilerini dışardan gelen her saldırıyı Cumhurbaşkanımıza karşı kullanmak için harcıyorlar. Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin şan ve şerefini nasıl güçlü bir mücadele ile koruduğuna milletimiz ve tüm dünya şahittir. Her vesileyle Cumhurbaşkanımıza saldıranlar ise bu mücadelenin yıpratılması için çalışıyorlar. Dış dünyada son zamanlarda Cumhurbaşkanımıza yapılan saldırıların ana sebebi, Karabağ’da Azerbaycan’a verdiğimiz destek ile Türkiye’nin yakın bölgesindeki jeopolitik stratejisinde geri adım atmamasıdır. Keşke muhalefet adına konuşanlar bu husumet cephesinin parçası olmasaydı. Dolayısıyla dış politikamızın bizi bu noktaya getirdiğini öne süren muhalefet, aslında milli çıkarlarımızdan vazgeçmeyi, geri adım atmayı teklif etmekte, dış politikada bağımlılığı bir politika olarak benimsiyor gözükmektedir. Cumhurbaşkanımızın Türkiye Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini koruma konusunda tavizsiz ve kararlı olduğu izaha muhtaç değildir. Birileri bu konularda sadece husumet diliyle konuşurken, Cumhurbaşkanımız milletimizin diliyle en kararlı politikalara imza atmaktadır. Cumhurbaşkanımıza karşı kullanılan çirkin ifadeler sadece Milletimize iftira atan dış çevrelere destek vermekten ibarettir. Milletimiz nezdinde bir hükmü ve değeri yoktur. Milletimize ve tarihimize yönelik iftiraya “ama”sız tepki gösteremeyen, sözde milliyetçilik adına milli çıkarlarımızdan vazgeçmemizi salık verenlerin tutumunu milletimize ve tarihe havale ediyoruz.

3 yıl önce

İran'da tansiyon yüksek: Özür diledi ama tepkilerin ardı arkası kesilmiyor!

İran'ın dini lideri Ali Hamaney, Öğretmenler Günü münasebetiyle yaptığı konuşmada, 18 Haziran'da düzenlenecek cumhurbaşkanlığı seçimleri ve Zarif'in sızdırılan ses kaydıyla ilgili değerlendirmede bulundu.  Zarif'in sızdırılan ses kaydını yayınlayan medya organlarını "İran karşıtı ve düşman medya" şeklinde nitelendiren Hamaney, şöyle devam etti:  "Bazı ülke yöneticilerinden işitilen sözler hayret ve üzüntü vericidir. İnsan bu sözleri duyunca üzülüyor. Bu sözlerin bazıları düşmanlarımızın konuşmalarının tekrarıdır. Bunlar ABD'nin sözlerinin tekrarıdır." BU BÜYÜK BİR HATADIR Hamaney, ABD'nin İran'ın bölgedeki nüfuzundan rahatsız olduğunu ve Kasım Süleymani'yi bu nedenle öldürdüğünü savunarak, "İran'ın manevi nüfuzunun faktörü olan her şey onlar için kötüdür. Kudüs Gücü ve Şehit Süleymani ile ilgili onların sözlerini tekrarlamamalıyız. Kudüs Gücü İran'ın Batı Asya'daki siyasetini gerçekleştiriyor ve İran'ın buradaki en etkili gücüdür" diye konuştu. Batılıların İran dış siyasetinin kendilerine meyletmesini ve Dışişleri Bakanı'nın da onların bayraktarlığını yapmasını istediğini ileri süren Hamaney, Çin ve Rusya ile ilişkileri geliştirdiklerinde bu yüzden rahatsız olduklarını söyledi.  Ülkenin dış siyasetinin birçok üst organ tarafından belirlendiğini belirten Hamaney, şu değerlendirmelerde bulundu:  "Dünyanın hiçbir yerinde dış siyaset Dışişleri Bakanlığı'nda belirlenmez. Dış siyaset, ülkenin üst organları tarafından belirlenir. Dışişleri Bakanlığı karar alıcı organ değil bunu icra edendir. Bir taraf diğer tarafı yok saymamalıdır. Bu büyük bir hatadır, İranlı yetkililer bu büyük hatayı işlememelidir. Ülkenin siyasetine inanmadığımız ya da kabul etmediğimiz anlamına gelecek ifadeler kullanmamalıyız. Dikkat etmeliyiz, düşmanı mutlu etmemeye de dikkat etmeliyiz."  ADAYLARI DA ELEŞTİRDİ Seçimlerle ilgili olarak da adayları denetleyen Anayasayı Koruyucular Konseyi'ne (AKK) yönelik eleştirilere tepki gösteren Hamaney, "Bazıları sonuçlar kendi istedikleri olursa seçimleri kabul ediyor. Arzuları gerçekleşirse seçimleri doğru görüyorlar ancak istedikleri sonucu elde edemedikleri takdirde seçimi düzenleyenleri ve diğer kurumları suçluyorlar" dedi.  Hamaney, seçimlere katılan adayların bazılarını isim vermeden "programsız, temelsiz vaatlerde bulunan, ülkenin imkanlarını dikkate almayan ve aldatan" şeklinde suçlayarak, "Seçimler önemli bir fırsattır ve halkı bundan soğutmamalı. Bazıları istediklerini elde edemeyince 2009'da olduğu gibi bazen kaos çıkarıyorlar. Suçlamalar insafsızlık ve kaos ise suçtur" diye konuştu.

3 yıl önce

Bakan Soylu'dan Sözcü ve Karar gazetelerine tepki: Allah'a havale ediyorum

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 24 TV'de katıldığı programda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Fatih Sultan Mehmet Türbesi'nde elleri arkasında yürüdüğü görüntüleri değerlendirdi. İmamoğlu'nun yaptığını saygısızlık olarak gördüğünü belirten Bakan Soylu,, yaşanan olayla ilgili İmamoğlu hakkında soruşturma açılmadığını söyledi. Bakan Soylu, değerlendirmesini çarpıtarak yayımlayan Sözcü ve Karar gazetelerine ilişkin Twitter hesabından tepki gösterdi.

2 yıl önce

Dışişleri Bakanlığı'ndan İsrail'e sert tepki

Dışişleri Bakanlığı, İsrail'in Mescid-i Aksa'yı hedef alarak gerçekleştirdiği saldırılarla ilgili bir açıklama yayınladı. Bakanlığın açıklamasında, "İsrail'in Mescid-i Aksa'da ses bombalarıyla ve güç kullanarak müdahalede bulunmayı sürdürmesini kınıyor, bu saldırıların bir an önce sona erdirilmesini bekliyoruz" ifadeleri yer aldı. Dışişleri Bakanlığı, "İsrail'in Mescid-i Aksa'da ses bombalarıyla ve güç kullanarak müdahalede bulunmayı sürdürmesini kınıyor, bu saldırıların bir an önce sona erdirilmesini bekliyoruz. İşgal altındaki topraklardaki bu ve benzeri olayların engellenebilmesinin tek yolu, İsrail'in bu eylemlerinden uluslararası alanda sorumlu tutulması olacaktır" açıklamasında bulundu.

1 2 ... 10 11 12 13 14 15 16 ... 139 140