02 Mayıs Perşembe 2024
2 yıl önce

Diyarbakır Aileleri’nden Anayasa Mahkemesi'ne 'HDP'ye ek süre' tepkisi

Terör örgütü PKK’nın siyasi ayağı HDP aracılığıyla çocukları dağa kaçırılan Diyarbakır Aileleri, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatma davasına ilişkin ek süre kararına tepki gösterdi. Aileler, Anayasa Mahkemesi’nin kararını kınadı. ‘HDP NE İSE PKK DA ODUR’ Evladı terör örgütü PKK tarafından kaçırılan anne Fadime Aksu, AYM’nin ek süre kararına tepki göstererek, “HDP ne ise PKK da odur. 7 yıldır çocuğumdan haber almıyorum. AYM önce çocuklarımızı getirsin, sonra ek süre istesin. Biz kimden süre isteyeceğiz? Neden bu erteleme kararı veriliyor? HDP’nin derhâl kapatılmasını istiyoruz. Zafer bizim olacak.” dedi. ‘AYM ÖNCE BİZİM HAKKIMIZI ARASIN’ Çocuğu terör örgütü PKK tarafından kaçırılan bir başka anne Türkan Mutlu ise, Anayasa Mahkemesi’nin HDP’yi kapatmadığı takdirde PKK’nın güç kazanacağını ifade ederek, “Peki bizim hakkımız nerede? AYM önce bizim hakkımızı arasın. Ben 8 yıldır evladımın acısını çekiyorum. AYM önce Diyarbakır annelerini görmeli.” şeklinde konuştu. ‘ANAYASA MAHKEMESİ’NİN BU KARARINI KINIYORUZ Diyarbakır HDP İl binası önünde 5 yıldır evlat nöbetini sürdüren anne Nihal Çiftçi, konuşmasında “AYM’nin kararını kınıyoruz. HDP’yi kapatmak için çok geç kalınmasına rağmen süreyi uzatmanın hiçbir anlamı yok. AYM böyle devam ediyorsa biz çocuklarımızı AYM’den istiyoruz. Bize kim ek süre verecek? HDP’nin derhâl kapatılması lazım.” ifadelerini kullandı. Evladı PKK tarafından kaçırılan anne İmmihan Nilifırka, “Anayasa Mahkemesi’nden çocuklarımı istiyorum” dedi.

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik'ten Güney Kıbrıs'ta ders kitabından Atatürk sayfasının yırtılmasına tepki

Türkiye Cumhuriyeti'nin Kurucusu Atatürk'e ve Atatürk nezdinde Türk milletine yapılan bu saygısızlığı kınıyoruz. Bu düşmanca tutum, Atatürk'ün temsil ettiği "yurtta sulh, cihanda sulh" yaklaşımına karşı çağdışı bir yaklaşımdır. Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yetkililerinin bu barbarca yaklaşımı Kıbrıs Türkleri ile birlikte yaşama iradesi noktasındaki tahammülsüz yaklaşımlarının da açık göstergesidir. Savaşta yenik düşen Yunanistan lideri Venizelos'un 1934'te savaşın galibi Mustafa Kemal Atatürk'ü Nobel Barış Ödülü'ne aday göstermesi tarihi bir gerçektir. Yunan ve Rum liderlere bu tarihi mirası hatırlatıyor ve yüzleşmeye davet ediyoruz. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e saygısızlık yapanlar karşılarında her zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni ve Türk milletini bulacaktır. Mazlum milletlerin ilham kaynağı olan Atatürk’ü kimse ders kitaplarını yırtarak tarihten silemez. "Güney Kıbrıs yetkililerinin bir ders kitabından Mustafa Kemal Atatürk'ün anlatıldığı sayfanın yırtılması yönündeki talimat tepkilerin hedefinde yer aldı. AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik de konuyla ilgili olarak değerlendirmelerde bulundu ve Güney Kıbrıs'ı kınadı. Çelik sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada şu ifadelere yer verdi: "Güney Kıbrıs Rum Yönetimi yetkililerinin bir ders kitabından Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün anlatıldığı sayfanın yırtılması talimatını vermesi, Rum kesimi yöneticilerinin Atatürk'ün temsil ettiği değerlerimize düşmanlığının ifadesidir.

2 yıl önce

Erdoğan'dan Akşener'in İmamoğlu'nu Fatih'e benzetmesine tepki: Sen kimi kime benzetiyorsun?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kahramanmaraş Genişletilmiş İl Danışma Toplantısı’nda, açıklamalarda bulundu. MERAL AKŞENER'E TEPKİ İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'in, İstanbul Yenikapı'da düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı kutlamalarında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Fatih Sultan Mehmet'e benzetmesine tepki gösteren Erdoğan, şunları söyledi: Bunlar Fatih'in kim olduğunu bilmiyorlar. Meral Hanım sen kimi kime benzetiyorsun. Zulüm 1453'de başladı diyenlerle aynı yolda yürüyorsun. CHP'nin fitilini ateşlediği, ittifak ortaklarının da 'Bizans' benzetmeleriyle benzin döktüğü nefret siyaseti, oynanan oyunun bir parçasıdır. "MUHALEFET İSTİSMAR PEŞİNDE" Türkiye'de yaşanan afetlerde muhalefetin tavrını da eleştiren Erdoğan, "Bizi iş yapmak ve hizmetler değil, muhalefetin yalan ve iftiralarıyla uğraşmak yoruyor. Muhalefet partileri milletin acısını paylaşmak yerine istismar peşinde koştular" ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın açıklamalarından diğer öne çıkan kısımlar şöyle: "DEVLETİMİZ VATANDAŞININ YANINDA" Devletimiz artık 80'lerin 90'ların enkaz altında kalan devleti değildir. 10 binlerce personel, araç ve gereçlerle felaket bölgesine büyük bir çıkarma gerçekleştirdik. Benzer afetlere maruz kalan batılı ülkeler günlerce insanlarına ulaşamazken devletimiz vatandaşının yanında oldu. Bir yıl içerisinde afetzedelere yeni konutlar teslim edilecek. PROVOKASYONLARA PRİM YOK Gözünü gönlünü husumet bürümüş bu kifayetsizleri kendi çapsızlıkları ile baş başa bırakıp yolumuza devam edeceğiz. Biz işimize bakacağız. Z kuşağı Y kuşağı diyorlar ya, hepsi burada, etnik ve kültürel fay hatları üzerinden yapılan provokasyonlara prim vermediniz. "DAHA DA PERVASIZLAŞACAKLAR" Bize verilmeyen silahlar terör örgütlerine verildi. Birilerinin gözünde Türkiye, Türkiye'ye bırakılmayacak kadar önemlidir. 2023'e giden süreçte daha da pervasızlaşacakları görülüyor. Büyüyen güçlenen özgüveni ve cesareti artan bir Türkiye'nin ne manaya geldiğini rakiplerimiz çok daha iyi görüyor.

2 yıl önce

Diyarbakır’da Evlat nöbeti tutan ailelerden Davutoğlu’na tepki: HDP kapatılmasın mı?

Çocukları terör örgütü PKK tarafından dağa kaçırılan, HDP Diyarbakır İl Binası önünde evlat nöbeti tutan aileleri ziyaret eden Gelecek Partisi Genel Başkanı Davutoğlu tepki ile karşılandı. Evlat nöbetindeki baba Süleyman Aydın Davutoğlu’na “HDP kapatılmasın mı?” sorusu üzerine sinirlenen Davutoğlu, “O ayrı bişey” diye cevap verdi.

2 yıl önce

Devlet Bahçeli’den laiklik tartışmalarına sert tepki: “Ne dine laf söyletir ne de Cumhuriyet’in laiklik sütununu kırdırırız”

İşte MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin açıklamalarından öne çıkanlar: Ülkemiz on yıllar boyunca sığ ve kısır tartışmalarla meşgul edilmiş, gücü ve enerjisi devamlı surette içe dönük konu başlıklarında harcanmıştır. Milli ve manevi değerler eksenine tutunan sert kutuplaşmalar zaman zaman tehlikeli boyutlara ulaşarak milli birlik ve dayanışma ruhuna zarar vermiştir. “İSLAM HOŞGÖRÜ DİNİDİR” Bu esnada birbirimize çatık kaşla bakıyorken, haricimizdeki birilerine, hadiselerin bilenmiş akışına müdahale ve mukabelede ne yazık ki geç kalınmıştır. Köprülerin altından sular hızla akıyorken, hala köprü üzerinde cepheleşme hastalığına maruz kalmak talihsiz ve esef verici gelişmelere davetiye çıkarmıştır. İnanç, mezhep, etnik aidiyet, dil ve köken gerilimlerini taammüden kamçılayan, nihayetinde insanlarımızın gönül ve muhabbet bağlarını koparmak için gerginlikleri körükleyen fırsat düşkünleri işin özünde ateşle oynamışlardır. Bir yanda Laikliği siyasi hesapları için acımasızca istismar edenlerle, diğer yanda barış ve kardeşlik dinimizin evrensel mesajlarını çarpıtanlar, görüntüde ayrı, gerçekte aynı kirli maksada kilitlenmiş bağnaz kafalardır. Bilhassa ifade etmek lazımdır ki, kimin Müslüman kimin münafık; kimin mümin kimin münkir olduğunu tayin ve tefrik etme görevi fani insana verilmiş bir ruhsat değildir. İslam hoşgörü dinidir. Rahmet elçisi Efendimizin hayatı, hadisleri; akıl, adalet ve haysiyetle pekişmiş muamele ve mücadelesi hepimize örnektir. “TAHAMMÜLSÜZLÜK ZEHİRDİR” Huzurlu bir toplum hayatı için hoşgörü altın bir davranış kalıbıdır. Tahammülsüzlük zehirdir, girdiği bedeni ve zihni her zaman mahvedecek, bir süre sonra da nefret salgınına dönüşecektir. Manevi hoşgörü acziyet değil, mükâfatını Allah’tan bekleyen ve dileyen ihlaslı bir teslimiyet halidir. Bununla birlikte hoşgörü demek; hiç kimseyi ayıplamamak, kırıcı ve aşağılayıcı olmamak, farklı inanç ve düşüncelere müsamaha göstermek demektir. Onurlu ömründe Resullullah kötülüğe bile kötülükle cevap vermemiştir. Nitekim hoş gören her zaman hoş görülmeye müstahaktır. Camilerimizin, mescitlerimizin, cemevlerimizin sahte anlaşmazlıkların ve sanal ihtilafların merkez üssü haline getirilmesi ağır bir vebaldir. Onun ölüsü camiye girmemeli, bunun cenaze namazı kılınmamalı çağrıları Allah’ın rahmet ve merhametiyle ters düşmektir. Elbette böylesi bir tablonun sonu uçurum, sonucu felakettir. En iyisini hakkıyla bilen Cenab-ı Allah’tır. Din değiştirmedikten ve bazı haller zuhur etmedikten sonra bir Müslüman’ın ölüsüne veya dirisine nasıl yaklaşılacağı, nasıl davranılacağı bellidir. Sevmediğimiz birisinin Camiye sokulmasına, cenaze namazının kılınmasına itiraz etmek demek Türk ve İslam düşmanlarının oyununa gelmek demektir. “LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİLDİR” Düşüncesini, fikriyatını, fiillerini, söylediklerini, yazdıklarını tasvip etmediğimiz her insanın, insan olmaktan kaynaklanan hakları vardır ve herkes bu haklara saygıyla mesuldür. Allah indinde üstünlük takvadadır, kalpleri bilen ve gören yalnızca Allah’tır. Son zamanlarda gazetelerde ve televizyon ekranlarında baş gösteren kaygı verici kamplaşmanın devamı, hatta genişlemesi halinde milli ve manevi hayatımız bir plan dahilinde yürütülen tahrik ve taciz kampanyalarının girdabına kapılacak, bunun bedeli de vahim olacaktır. Bugünkü nazik ve hassas dönemde, Diyanet İşleri Başkanlığımızı ve Laikliği eş zamanlı olarak sıcak tartışmaların içine sürüklemek Türkiye’nin aleyhine kulis yapan, yıkım senaryosu hazırlayan zalim mihrakların eline koz vermektir. Türkiye bu karanlık tünelden süratle çıkmalıdır. Bir başka sorun ise Laikliğin Anayasa’dan çıkarılma meselesidir. “NE DİNİMİZE LAF SÖYLETİRİZ, NE DE CUMHURİYET’İN LAİKLİK SÜTUNUNU KIRDIRIRIZ” Bu görüşü seslendiren veya destek verenler Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş temellerini dinamitlemek isteyen, kurucu emanetleri kundaklamak için gün sayan hastalıklı ve hasarlı zihniyetlerdir. Laiklik dinsizlik değildir. Kavramsal çatısı dinle çatışmalı da görülmemelidir. Türkiye laik, sosyal ve hukuk devletidir. Millet, Müslümandır. Herkesin dini inanç ve vicdan hürriyetine hürmet duymak asıldır. Bilinmelidir ki, ne dinimize laf söyletiriz, ne de Cumhuriyet’in Laiklik sütununu kırdırırız. Kötü niyet sahipleri sabırları sınayıp sınır ihlali yaparak milletimizin sinir uçlarıyla oynamaya kalkışmamalıdır. Din Allah’ındır, Müslüman Türk milleti mukaddesatı üzerinde karalama yapmak için devreye girenlere müsaade etmeyecektir. Hiç kimse üstüne vazife olmayan konularda fetva makamı gibi hareket etmeye heveslenmemeli, 2023 vizyonumuzun hızını yapay gündemlerle kesmeyi de aklından geçirmemelidir.

2 yıl önce

Fransa'da aşırı sağcı derginin farklı etnik kökenden bebekleri kullandığı ırkçı kapak tepki topladı: Rezil, İslamofobik paçavra

Aylık yayımlanan Causeur dergisi, eylül sayısının kapağında, farklı etnik kökenleri yansıtan 5 erkek bebeğin fotoğrafını kullandı. Fotoğrafın üstünde "Gülün, iyi yer kaptınız" ifadeleri yer alırken, alt tarafta ise derginin bu ayki konusunun, Fransa'nın nüfus değişimi olduğunu anlatan "Limoges'dan Nimes'e. Belge ve rakamlarla Fransa'nın yeni demografisi" yazısı kullanıldı. Dergi, "İyi yer kaptınız (Vous etes grand-remplaces)" ifadesiyle, ırkçı, yabancı düşmanı, aşırı sağcı yazar Renaud Camus'un, Fransız ve Avrupa nüfusunun yerini yakın gelecekte öncelikle siyahi Afrika ile Kuzey Afrika kökenlilerden oluşan Avrupalı olmayan bir nüfusa bırakacağına dair "Büyük İkame (Grand Remplacement)" adlı komplo teorisine atıfta bulundu. Bakan Moreno'dan "rezil" nitelemesi Kadın-Erkek Eşitliğinden Sorumlu Bakan Elisabeth Moreno, Twitter'dan yaptığı açıklamada, Causeur dergisinin kapağını "rezil" olarak niteledi ve "Büyük İkame" adlı komplo teorisinin kökeninde katıksız bir ırkçılığın yattığını vurguladı. Moreno, bakanlıklar arası ırkçılık ve antisemitizm karşıtı delegasyonun, derginin yayınıyla ilgili suç duyurusunda bulunduğunu belirtti. İktidardaki Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) partisinden Christophe Castaner ise Causeur dergisinin çocukları hedef alan bir ırkçılığı kapağına taşıdığına dikkati çekerek, tüm çocukların aynı haklarla doğduğu ve ayrımcılığın her zaman suç olacağı bir Fransa'yı savunmaktan gurur duyduğunu kaydetti. "İslamofobik paçavra" Cumhurbaşkanı adayı Sandrine Rousseau'nun sözcüsü Thomas Portes de derginin kapağını "aşağılık" olarak yorumladı ve bu ırkçı yayın için Causeur'e derhal bir yaptırım uygulanması gerektiğini aktardı. Gazeteci Aude Lancelin ise "İslamofobik paçavra" olarak nitelediği Causeur dergisinin, bebekleri yeterince beyaz görmeyerek, ırkçılığı katladığının altını çizdi. Causeur dergisinin genel yayın yönetmeni Fransız feminist gazeteci Elisabeth Levy, Ekim 2020'de, Fransa'daki başörtüsü tartışmalarına katılarak, başörtüsünün, Fransa'nın düşmanlarının üniforması olduğunu ileri sürmüş, ülkedeki başörtülü Müslümanların, 16 Ekim 2020'de başı kesilerek öldürülen öğretmenin anısına saygı için birkaç günlüğüne başörtülerini çıkartabileceğini söylemişti.

2 yıl önce

İçişleri Bakan Yardımcısı Çataklı’dan yabancıların karıştığı asayiş olaylarını çarpıtan Zafer Partisi Genel Başkanı Özdağ’a tepki

Özdağ, “Sığınmacıların Türk halkından gizlenen suç oranlarını bilmek istiyor musunuz? İşte gerçek rakamlar;” dedi. Çarpıtmayı Bakan Yardımcısı düzeltti Her fırsatta göçmen istismarında bulunan Ümit Özdağ’ı İçişleri Bakan Yardımcısı İsmail Çataklı düzeltti. Çataklı, “İfadeyi istediği gibi anlamaya çalışan karanlık İçişleri Bakanımızın kastettiği; Yabancıların karıştığı asayiş olaylarının oranı, vatandaşlarımızın karıştıklarının yarısı kadar Yabancıların karıştığı asayiş olaylarının da yarısı kendi aralarında yaşanan olaylar Devamı videoda” diyerek konuya açıklık getirdi.

2 yıl önce

Aslı Baykal'dan CHP'li Çeviköz'ün Mavi Vatan yorumuna tepki: Ana muhalefet için olacak iş değil

Baykal, "Mavi Vatan emperyalizm değil, hakkına hukukuna Akdeniz’de sahip çıkmak. Buralar da vatandır demek.Yunanistan’ın bu kadar saldırgan olduğu, hukukumuza el attığı bir ortamda Mavi Vatan söylemini düşmanlık yaratıcı, saldırganlık gibi sunmak ana muhalefet için olacak iş değil" dedi. CHP Dış Politika Başdanışmanı ve İstanbul Milletvekili Ünal Çeviköz, Karar TV'ye yaptığı açıklamada 'Mavi Vatan' kavramıyla ilgili olarak "Zannediyorum AKP iktidarının dış politikayı askerileştirme ve dış politikayı biraz daha agresif bir hale getirmesine yardımcı olan bir söylem gibi" demişti. Çeviköz, "Mavi Vatan, tarifine baktığınız zaman, bu aslında egemenlik haklarının ötesinde bir alanı kapsayan ve bu şekilde egemenliğin daha geniş bir alana yayılmasını öngören bir kavram gibi. Mavi Vatan diye 200 mile kadar uzanan alanı da kendi egemenlik alanınız olarak görürseniz, o zaman biraz saldırgan ve yayılmacı bir algı yaratırsınız" ifadesini kullanmıştı.

1 2 ... 17 18 19 20 21 22 23 ... 139 140