17 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na HDP tepkisi: PKK'nın mazbata almış maskeli halidir

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na sert tepki. Bahçeli yaptığı yazılı açıklamada Kılıçdaroğlu'nun "İmralı meşru organ değil. HDP'yi meşru organ görebiliriz. Bu sorun çözülecekse meşru organla çözebiliriz." çıkışıyla ilgili değerlendirmelerde bulundu. "Kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir" Bahçeli, "Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur. Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir" ifadelerine yer verdi.  "CHP yönetimi milli güvenlik tehdidine dönüşmüştür" MHP Lideri Devlet Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde; ''Cumhuriyet Halk Partisi yönetimi; söylem, eylem ve emelleri itibariyle Türkiye’nin karşısına geçmiş, hatta siyasi mihrak ve militan haline gelerek milli güvenlik tehdidine dönüşmüştür. Aziz Atatürk’ün kurduğu parti meşum ellerin denetimine girerek kökünden ve kimliğinden tehlikeli ölçülerde kopmuş, nihayetinde başkalaşıp melezleşerek siyasi merkezini ve ahlaki metabolizmasını kaybetmiştir. Küresel merkezkaç güçlerin tesir ve telkiniyle yörüngesinden kayan CHP, geçmişiyle çatışan, milli gerçeklerle çelişen bir duruma savrulmuştur. Bir diğer ifadeyle, CHP yönetiminin gayri milli tavır, tutum, teklif ve temennileri vahim bir noktaya dayanmış, tamiri ve telafisi neredeyse imkânsız bir çizgiye kapılanmıştır. Maalesef CHP’nin hal-i pürmelali dağınık, dengesiz, düzeysiz ve içler acısıdır. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Bay Kemal ve İttifakları” belgeselinin ilk bölümünde “Kürt sorununu çözmek için meşru bir organa ihtiyacımız var. HDP’yi meşru organ olarak görebiliriz.” sözleri, temelsiz Sezai’nin de bu çürük sözlere cevaben “demokratik çözümün adresi ve asıl muhatabı İmralı’dır” mesajı kimin kimlerle beraber olduğunun itirafı ve ispatı niteliğindedir. "Ahlaksız ortaklığı resmileştirme arayışına girmiştir" Kılıçdaroğlu, olmayan bir sorunu varmış gibi sunarak HDP’yle sürdürdüğü yasak ilişkiyi ve ahlaksız ortaklığı resmileştirme, kaldı ki meşrulaştırma arayışına girmiştir. CHP ile HDP arasındaki danışıklı dövüş irtibatlar, kamuoyunu sinsi bir plan dahilinde ikna çabaları ve bu sürece İP’in kurnazca ve gözcü sıfatıyla dahil olma hevesi uyanık şuur sahibi hiçbir insanımızın dikkatinden kaçmamıştır. Karşımızdaki bu rezalet ve melanet su katılmamış bir ihanet ve millet iradesine meydan okuma alçaklığıdır. HDP’yi meşru organ görmek demek, PKK’yı muhatap almak demektir. CHP yönetimi siyasi ikbal ve istikbalinin çürük şifrelerini Kandil mağaralarının pespaye karanlığında bulmak üzere harekete geçmiştir. Kılıçdaroğlu’nun aracılar vasıtasıyla PKK’yla temas kurup kurmadığını, geçtiğimiz ayın son günlerinde Irak’ın kuzeyine giden CHP heyetinin PKK’lılarla görüşüp görüşmediğini yalana ve saptırmaya tevessül etmeden açıklığa kavuşturması ertelenemez zorunluluktur.  Muğlak ifadeler, müphem teviller, kaçak güreşmeler, suya sabuna dokunmayan açıklamalar milletimiz nezdinde değersizdir, yok hükmündedir. HDP, meşru bir organ değil, terör örgütü PKK’nın mazbata almış maskeli halidir. Bu yalın gerçeği bilmemek, görmemek, afişe etmemek hem ayıplı bir siyaset örneği, hem de bölücü hedeflere siperlik yapan, terörist niyetlere müsamahalı ve muhabbetle bakan terörseviciliktir. Türkiye’de Kürt sorunu diye bir sorun yoktur.  Var diyen, olduğunu ısrarla dayatıp iddia eden kim varsa kalbi Türk milletiyle bir atmayan namertlerdir. "Emperyalizmin dümen suyuna girmişler" CHP ile HDP, yedek kulübesinde ısındırılan İP ile birlikte küresel emperyalizmin dümen suyuna girmişler, bayatlamış bir senaryo kapsamında Kandil’den İmralı’ya kadar adı konulmamış bir müzakere köprüsü kurmuşlardır.  Kılıçdaroğlu’nun iradesi rehin alınmış, vicdanı haczedilmiştir. CHP yönetimi, Türkiye üzerinde hesapları olan zalimlerin gözüne girmek, dikkatlerini çekmek, onların hain desteklerini alabilmek için İblisle bile ortaklığa hazır bir kıvama gelmiştir. "Mavi Vatan'a dil uzatan CHP'li Ünal Çeviköz'e sert tepki" Bu sırada, Kemal Kılıçdaroğlu’nun dış politika başdanışmanının mavi vatanla ilgili soysuz düşünceleri, partisinin de bu düşüncelere hüsranla iştirak etmesi CHP zihniyetine hakim olan alçalmanın kahredici boyutlara ulaştığını tescil etmiştir. Deniz yetki alanlarının tespiti yapılarak muhafaza edilmesi, bu kapsamda doğal kaynaklardan tüm canlı ve cansız ekonomik varlıklara kadar sahip çıkılması mavi vatanın esasıdır. CHP, vatanın her rengine, her değerine, bizatihi vatanının kendisine karşıdır. Büyükelçilik yapmış, halen milletvekilliği görevini de ifa eden söz konusu başdanışman, tıpkı Megali İdea hayali peşinde koşan herhangi bir Yunan milletvekilini aratmayan bir şeref kaybının içine gömülmüştür. Sevr anlaşmasının bugünkü temsilcisi Sevr Anlaşmasını imzalayanlardan birisi olan Reşat Halis’in bugünkü temsilcisi, bu zaman ki ismi CHP’li Ünal Çeviköz’dür. CHP, Türkiye’nin egemenlik haklarını, tarih çıkarlarını sömürgecilerin bakış açısıyla ele alan bir çarpıklığın, bir hezeyanın pençesindedir. Türkiye’yi yayılmacılıkla suçlayan, dış politikayı agresif ve askeri olarak mimleyen işbirlikçi bir şahsın TBMM’de nasıl görev yaptığı öncelikle CHP’nin sorunu, milletimizin de ana sorusudur. Damarlarında haçlı kanı dolaşan bu başdanışmanı vatansever ve milletsever CHP’lilerin vicdanına havale etmek de bizim için başlıca sorumluluktur. CHP’ye nüfuz etmiş vatansızlara bu aziz vatanı dar etmek cumhurun namus ve haysiyet meselesidir. Nitekim bu meselenin halli Türkiye’nin ve Türk milletinin var oluş yok oluş mücadelesinin canevi, kilit taşıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, Türkiye düşmanlarının siyaset ayağına, kiralık işbirlikçilerine, demokrasi fanusuna saklanmış vatan ve millet karşıtlarına sonuna kadar direnecek, kurulmuş tuzakları bozarak milli istiklal ve istikbal haklarını fedakârca savunacaktır.''

2 yıl önce

Bakan Kasapoğlu’ndan CHP’ye yurt tepkisi: Yalanlarında boğulacaklar

Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu, öğrenci yurtları üzerinden oluşturulmak istenen algı girişimlerine cevap verdi. Kredi ve Yurtlar Genel Müdürlüğü bünyesindeki Fatma Hanım Kız Öğrenci Yurdu’nda basın toplantısı düzenleyen Kasapoğlu, “Dünyanın en kapsamlı, kapasitesi en yüksek yurtlarına sahibiz. Türkiye Cumhuriyeti olarak, adeta dünyanın en modern, en rekabetçi otel zincirleriyle rekabet eder durumdayız. Alt yapımımız ve bu çerçevede ortaya çıkan hizmet Türkiye için bir iftihar tablosudur” dedi. MİLLETİ KANDIRMAYIN 768 yurttan 720 bin öğrencinin faydalandığını anlatan Kasapoğlu, “Salgın sürecine rağmen 216 bin 452 yeni kapasite oluşturduk” dedi. 2017-2018’de başvuru yapan öğrencilerin yüzde 90’ının, 2018-2019’da yüzde 89’unun, 2019-2020’de yüzde 88’inin yurtlara yerleştiğini belirten Kasapoğlu, 2020-2021’de ise salgın nedeniyle öğrenci almadıklarını hatırlattı. Yeni eğitim öğretim yılı için yerleştirmelerin başladığına işaret eden Kasapoğlu, şöyle konuştu: “Belli bir amaçla, kötü algıyla milletimizi kandırmaya çalışanlar çok iyi bilsinler ki her bir öğrencimiz, her bir gencimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin sosyal bir devlet olmasının bilinciyle, devletimizin, hükümetimizin güvencesi altındadır. Bu hafta 35 bin yedek yerleştirme yaptık. Yarın yine yedek yerleştirmelerimiz olacak. YALANDA BOĞULACAKLAR Muhalefeti yurt konusunu istismar ederek kara bir tablo sergilemekle suçlayan Kasapoğlu, “Yalana, abartıya, iftiraya, çarpıtmaya her zamanki gibi yine bu konuda da başvurmaktadırlar. Kısa süre önce yaşadığımız yangın ve seldeki anlayışları, o süreçte ortaya koydukları iftira, karalama kampanyaları, ülkemizi düşürmeye çalıştıkları acziyet tabloları, yine bu süreçte de muhalefet tarafından ortaya konulmaktadır. Biz inanıyoruz ki bu iftiralar ve yalanlarda boğulacaklardır. Mavi Vatan’ı inkar eden anlayışla, PKK’ya iltisaklı partilerle yaptıkları iş birlikleriyle, gençlerimizin geleceğini garanti altına alma noktasında açıkçası acziyetlerini görüyoruz.” dedi. 2 YILDIR HALLEDEMEDİLER Kasapoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: “Sayın Kılıçdaroğlu, 8 milyon öğrenci üzerinden yapmış olduğu algı çalışmasında, ‘Biz bunu bir yılda hallederiz’ diyor. Muhalefet partisinin yönettiği bir büyükşehir belediyesinin, yapmış olduğumuz 4 bin kapasiteli yurdun foseptiğini, atık suyunu dahi 2 yıldır bağlayamadığını özellikle ifade etmek isterim. Bırakın yurt yapmayı, bırakın kapasite artırmayı, bırakın bu standartları aziz gençlerimize sunmayı, onlar açıkçası bir yurdun su sistemini, atık su sorununu dahi çözmekten acizler. Her alanda karşı oldukları gibi, bu alanda da yine karşı duruş, yine kör muhalefet anlayışını ortaya koydular. Biz onların marifetiyle bazı basın organlarında da pompalanan bu negatif algı çalışmasının neye hizmet ettiğini çok iyi biliyoruz.”

2 yıl önce

Bahçeli'den ABD'ye Ülkü Ocakları tepkisi

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Terör örgütleriyle düşüp kalkan bu ülkenin Ülkü Ocakları bağlamında köksüz ve mesnetsiz iftira yığınağına tevessül etmesi korkunç bir yanlış, korkak bir saptırmadır" sözleriyle ABD'ye tepki gösterdi.

2 yıl önce

İmamoğlu’na bir tepki de sağlık çalışanlarından

İstanbul’da görev yapan sağlık çalışanları, toplu ulaşım araçlarından ve İSPARK AŞ’ye ait otoparklardan yıl sonuna kadar ücretsiz yararlanmasını içeren ve temmuz ayında meclisten geçtikten sonra İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından veto etmesi kararını Saraçhane’de bulunan İBB Binası önünde protesto etti. Ellerinde pankartlar ve dövizlerle slogan atan grup daha sonra basın açıklamasında bulundu. 'PANDEMİ BİTTİ' ARGÜMANINI SİZE KİM SÖYLETTİRİYOR Sağlık çalışanları adına basın açıklamasını okuyan İstanbul Sağlık-Sen 1 Nolu Şube Başkanı Zafer Cener, “Sözlerime başlamadan önce başla sağlık çalışanlarımız olmak üzere iki yıldır tüm dünyayı kasıp kavuran covid-19 salgınında hayatını kaybeden meslektaşlarımıza Allah’tan rahmet, halen hastalıkla mücadele edenlere acil şifalar diliyorum. Sağlık çalışanları askerler, polisler gibi görünen bir düşmana karşı değil ama görünmeyen bir düşmana karşı göğüs göğüsse mücadeleye devam ediyor. Hastanelerde, 112 ambulanslarında, 24 saatlik ve 36 saatlik nöbet tutuyorlar. Çalışan sayısına göre Avrupa ülkelerine kıyasla 4 kişinin ancak yapabileceği işleri ek başlarına yapıyorlar. Huzur evlerinde günlerce kesintisiz evlerine bile gitmeden karantina nöbetleri tutuyorlar. Ancak bildiğiniz, gördüğünüz ve bizzat yaşadığınız üzere salgın 31 Haziran’da sona ermedi. Ama maalesef İBB tarafından sağlık çalışanlarına sağlanan ücretsiz toplu taşıma ve oto park hizmeti sona erdi. Soruyoruz, salgın etkisini kaybetti mi ? Hayır. Her gün yüzlerce vatandaşımız bu acımasız hastalığın pençesinde can veriyor mu ? Evet. O halde buradan İBB başkanı Ekrem İmamoğlu’na soruyoruz. Belediye Meclisinin salt çoğunlukla defalarca önünüze getirdiği ‘Ücretiz uygulamaya devam’ etsin teklifini reddetme gerekçeniz olan ‘Pandemi bitti’ argümanını size kim söylettiriyor. İlk başta kendi öneriniz olan teklifin devamını defalarca veto etmenize sebep olan nedir? İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu bu pandemi bitti argümanını neye dayandırıyor anlayabilmiş değiliz. Sağlık çalışanları vatandaşlarımıza hizmet dışında ne yapıyorlar ki sizin bu ısrarlı vetolarınızla muhatap oluyor. Ne suç işlediler? Sağlık çalışanlarının talebi ilave ya da özel otobüsler ve otoparklar değildir. Kesinlikle yanlış anlaşılma olmasın. Talebimiz, en azından pandemi bitene kadar, mesai mefhumu olmaksızın görev yapan sağlık çalışanlarının mevcut ulaşım araçları ve otoparklardan ücretsiz yararlanmaya devam etmesidir” dedi. Basın açıklamasının ardından İBB binasına yürümek isteyen gruba polis ekipleri izin vermedi. Sağlık çalışanları, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ithafen ellerindeki kırmızı kartları gösterdi. Kısa süreli yaşanan gerginlik sonrası polis ekipleri tarafından uzaklaştırılan grup sessizce ayrıldı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tepki gösterdiği Brett McGurk kimdir?

McGurk, ABD'nin Ortadoğu politikasını şekillendiren kariyerine 2004'te o dönem ABD'nin Bağdat Büyükelçisi olan John Negroponte'ye Irak Anayasası'nın yazımında danışmanlık yaparak başladı. Irak'ta görev yaptığı 2004-2009 yılları arasında, bu ülkede halen devam eden kaotik durumun temel taşlarını döşedi. Eski ABD Başkanı George Bush döneminde önce Ulusal Güvenlik Konseyi'ne atanan daha sonra Irak ve Afganistan danışmanlığı görevini üstlenen McGurk, 2009'da eski Başkan Barack Obama döneminde de 'ABD Başkanı'nın üst düzey danışmanı' olarak çalıştı. TRUMP'LA UYUŞMADI McGurk 2004-2009'daki Irak deneyimi sayesinde Eylül 2014'te Obama'nın DEAŞ'la Mücadele Özel Temsilcisi John Allen'ın yardımcısı oldu, Ekim 2015'te de Allen'dan görevi devralarak onun yerine geçti. Trump'ın Ocak 2017'de göreve gelmesine dek Irak ve Suriye'de etkin rol aldı. Trump'ın ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey'i Suriye özel temsilcisi olarak atamasının ardından ise geri plana çekildi. ÇOK İYİ ARAPÇA BİLİYOR Hürriyet'in haberine göre, Görev yaptığı yıllarda Irak'ı etnik ve mezhep temelli bir kaos ülkesine dönüştürüp DEAŞ'a zemin hazırladı. Ülkedeki federal yapının da mimarı oldu. Arapça ve Farsçayı çok iyi derecede bilmesi nedeniyle Arapları Osmanlı'ya karşı kışkırtan İngiliz casus Lawrence'a benzetilen McGurk'ün yazımına büyük katkı sağladığı Irak Anayasası, Ekim 2004'te Sünni Arapların rahatsızlığına rağmen kabul edildi. Ülkeye federal yönetimi getiren ve Kürt nüfusun çoğunluklu olduğu üç kuzey iline özerklik veren anayasa, ciddi ihtilaflara yol açtı. Hemen sonrasında Ocak 2005'te Erbil, resmen özerk yönetimini ilan etti. Irak'ta Sünnilerle Şiiler arasında bölünmeleri körükleyen McGurk, bu haliyle terör örgütü DEAŞ'a zemin hazırlayarak, bu örgütün Haziran 2014'te Musul'u ele geçirmesinin önünü açtı. McGurk, DEAŞ'ı bahane ederek bir diğer terör örgütü olan PKK/YPG'nin bölgede ağırlık kazanmasına tam destek verdi. PKK/YPG'nin en güçlü destekçilerinden oldu. Terör örgütünün silahlanmasına ve işgallerine yardımcı olmasıyla birlikte, çeşitli isimler altında siyasi bir kılıfa bürünmesi için çabaladı. Ardından da Suriye'nin kuzeyinde de DEAŞ ile mücadele bahanesiyle PKK/YPG'ye destek vererek, iç savaş sonrası parçalı bir Suriye haritası çizmek için kolları sıvadı. TÜRKİYE, PLANINI BOZDU McGurk'ün Suriye'yi bölme projesi kapsamında Ekim 2015'te ana bileşenini PKK/YPG'nin oluşturduğu "Suriye Demokratik Güçleri" (SDG) kuruldu. Bu tarihten sonra başta McGurk olmak üzere Amerikalı yetkililer, DEAŞ ile mücadelede SDG'ye destek verdikleri yönünde açıklamalar yaptı. Ancak Türkiye'nin Suriye'de terör örgütlerine karşı başlattığı Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı harekâtları McGurk'ün Suriye'nin kuzeyinde bir terör koridoru kurma hayallerini boşa çıkardı. TERÖRİSTLERDEN PLAKET ALDI McGurk, Suriye'nin kuzeydoğusunda PKK/YPG'nin işgal ettiği bölgeyi çok kez ziyaret etti. Ayn El Arap'ın (Kobani) DEAŞ'tan alınarak PKK/YPG'nin işgaline girmesinin yıldönümü olan 1 Şubat 2016'da McGurk'ün terör örgütünün sözcülerinden Polat Can'ın elinden plaket aldığı fotoğrafları yayımlandı. Türkiye'nin tepkisine rağmen Ağustos 2016'da McGurk, terör örgütünün kontrolündeki bölgeye gitti ve desteğini yineledi. McGurk Mayıs 2017'de Rakka'nın kuzeyindeki PKK/YPG noktalarını ziyaret ederek, aralarında Şahin Cilo, Aldar Halil, Enver Müslim'nin de olduğu terör örgütü elebaşlarıyla poz verdi. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN: BU ADAM PKK/YPG/PYD'NİN YÖNETMENİ Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Soçi'de yaptığı görüşme dönüşü uçakta yaptığı açıklamalarda PKK/YPG ile mücadele konusuna değinirken McGurk'ü hedef alarak şunları söylemişti: "Özellikle üzerinde durduğum bir diğer konu da PKK/YPG'nin Moskova'da olmasıydı. Bunu kendilerine hatırlattım. Aynı şekilde bu örgüt ABD'de de Beyaz Saray'da ağırlandı. Malum Amerikalı McGurk denilen bir adam var. Bu adam terör örgütlerinin adeta sevk ve idaresini yapıyor. Putin'e 'Terörle mücadele konusuyla ilgili dayanışmamızı daha da arttırmamız gerekir' dedik. McGurk, teröre destek veren bir isimdir. Bu adam PKK/YPG/PYD'nin adeta yönetmeni durumundadır. Tabii benim bu ifadem birilerini ciddi manada rahatsız edecektir. Ama terör örgütleri ile el ele, kol kola dolaşan adamdır bu. Benim teröristlerle mücadele verdiğim bir bölgede bunun onlarla kol kola dolaşması beni ciddi manada rahatsız etmektedir. Onun bu terör örgütleriyle iç içe olması, beraber olması, konumunu zaten ifade etmektedir. Er veya geç Amerika buradan çıkmalı ve burası Suriye halkına bırakılmalı."

2 yıl önce

Kızı hayatını kaybeden polis babasından açıklamalarını istismar eden CHP’li Ali Mahir Başarır’a tepki

Mersin'in Mezitli İlçesinde rahatsızlanan arkadaşının yerine 2 saatliğine görev yapan polis memuru N.E’nin intihar etti.  CHP’li CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır’ın intihar eden polis memurunun babasının iddialarını gündeme taşıyarak istismar etmesi üzerine polis memurunun babası bir açıklama yayınladı. Emekli başkomiser baba Adil Ekiz Facebook hesabında yaptığı açıklamada, “Ben dün akşam kızım vefatı yaşamış olduğum üzüntümü sosyal medyada paylaşmıştım. Ancak benim bu üzüntümü siyasi malzeme olarak görüp yıllarca çalışmış olduğum emniyet teşkilatını yıpratmak amacında olan kişi ve grupların olması beni dahada üzmüştür. Her kurum ve kuruluşta doğru insanlar olduğu gibi yanlış insanlar da bulunmaktadır. Benim amacım ne Emniyet teşkilatını nede herhangi bir siyasi partiyi yıpratmak değildir. Benim amacım yanlış insanların gerekli cezayı almasını sağlamaktır.Bana destek veren herkese teşekkür ederim. Saygılarımla..” dedi.

2 yıl önce

Fulya Öztürk’ten, FOX TV canlı yayınında Fatih Portakal'a sert tepki

Geçtiğimiz günlerde Fatih Portakal'ın kanal yönetimine seslenerek Fulya Öztürk'ün programını eleştirdiği tweetine Fulya Öztürk, canlı yayında cevap verdi. Öztürk "Siz beni oturduğunuz yerden aşağılayamazsınız" ifadelerini kullandı. Fatih Portakal, Twitter hesabından yaptığı bir paylaşımla eski çalıştığı kanala sert tepki göstermişti. Portakal, Celal Bilgin adlı kişinin içinde eşinin olduğunu iddia ettiği cinsel içerikli videoyu canlı yayında açmasıyla gündeme gelen söz konusu program için, "Sadece reyting amaçlı saçma sapan, iğrenç içerikler" demişti. Günlerdir tepki alan Fulya Öztürk bugün yayında çileden çıktı. Öztürk açıklamasında "Nedir bu böyle bilmiş küçümsemeleriniz? 2,5 ayda ne faydanız oldu? Kazandığım parayla kendime hiçbir şey almadım. Siz beni oturduğunuz yerden aşağılayamazsınız. Çoğunuz ekmek yediğiniz yere laf ediyorsunuz. Başkaları ensest ilişki işlerken 15 gün o konuyu masaya yatırırken neden sesiniz çıkmadı" diyerek ateş püskürdü. Olayın çarpıtıldığını söyleyen Öztürk, yayında videonun ekrana yansımadığını, programdaki görevlilerin işlerini yapabilmesi için izlemek zorunda olduklarını ve kendisinin de izlemediğini iddia etti.  "BEN BURALARA HİÇBİR YERİMİ AÇMADAN GELDİM" Öztürk, "Attığı manşete bak; 'Pornografik görüntü izletti.' Bak kardeşim cuma günündeki programda rahatsızlık verdiysem, şahsım ekibim adına özür diliyorum. Fakat bir videodan bahsediyor ya bu çocuk. Orada iz var diyor. Bunların hepsi gerçek. Ama öyle bir algı yapılıyor ki... 'Bu da oldu.' Türk televizyonlarında neler oldu ben sayayım mı?  "BEN BURALARA KİMSENİN TORPİLİYLE GELMEDİM" 'Bir kız çıkıyor hemen onu öldürelim boğazlayalım boğalım... Linç edelim yaşamasın. Bir kız çıktı çünkü iyi bir şeyler yapıyor.' Ben buralara hiçbir yerimi açmadan geldim. Hiçbir yerimi ortalara sermeden. Hiç kimsenin sevgilisi osu busu olmadan. Sıfır torpilsiz, emeğimle çoğu zaman kimsenin gidemediği yerlere giderek... " diye konuştu.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli'den ABD'ye S-400 tepkisi

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Yeni yasama yılının aziz milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Uyanır bir şuurun yol göstericiliği altında dava ve siyaset mücadelemizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Bizim her soruya verilecek bir cevabımız, her soruna yönelik çözüm önerilerimiz vardır. Böylesi bir mukavemet ışığında taşıdığımız sorumluluğun fevkinde hareket etmekte kararlıyız. Çok şükür istikameti sırat-ı müstakim olanlardanız. MHP, Türk milletinin sesidir. MHP, Cumhur İttifakı ile birlikte Türkiye'nin akıl ve gönül enerjisidir. Cumhur İttifakı olarak Türkiyemize yapacağımız pek çok yasal düzenleme, insanımızı huzur, refaha kavuşturacaktır. Parti olarak Eylül ayıyla birlikte sahadaki temaslarımızı yoğunlaştırdık. Planlayıp hayata geçirdiğimiz toplantılarımız sayesinde 81 ilimizin tamamına ulaştık. Siyasetten var olmanın ön şartı önce bu oluşun bilincine varmaktır. Salgın şartlarını titizlikle dikkate alarak düzenlediğimiz toplantılarımız coşkulu, verimli şekilde geçmiştir. Bütün dava arkadaşlarımı yürekten tebrik ediyorum. "HİÇBİR ÇILGIN VARLIĞIMIZA ZİNCİR VURAMAYACAKTIR" İnandığımız sürece, ilkelerimizin irfanına bağlı kaldığımız sürece ne bir engel tanıyacağız, ne de iftiralara boyun eğeceğiz. Hiçbir çılgın varlığımıza zincir vuramayacaktır. Yapamazsınız diyenlere gülüp geçeceğiz. Doğru duracağız, dürüst davranacağız, nerede bir mazlum varsa elinden tutacağız, nerede bir garip varsa yanında bulunacağız, nerede bir hain çıkmışsa tam karşısında cephe alacağız. Geçtiğimiz pazar günü Ankara toplantımız öncesinde elim bir Trafik kazası hepimizi ziyadesiyle üzmüştür. Dava arkadaşlarımızı taşıyan bir minibüs kaza yapmıştır. Ahmet Kömeç ile Murat Sevinmiş kardeşlerimiz hayatlarını kaybetmiş, 14 dava arkadaşımız yaralanmıştır. Elimizden gelen bir şey yoktur, acılarımızı paylaşarak hafifletmekten başka seçeneğimiz de yoktur. Dava arkadaşlarıma rahmetler diliyor, halen tedavi altında bulunan dava arkadaşlarıma acil şifalar diliyorum. Klasik tabirle söylersek dünya ne eski dünya, insan ne eski insandır. Bu çelişkiden mütevellit çarpıklıklar hepimizin gündemini meşgul etmektedir. Küresel ve bölgesel çatışmaların artan ölçeği, siyasi ve diplomatik kutuplaşmaların sertliği iyimserliğimizi bir hayli gölgelemektedir. İnsani felaketlerin, göç krizlerinin, göçmen akınlarının, paylaşım kavgalarının, çok kutuplu dünyaya geçiş sancılarının neden olduğu karmaşa donma noktasına taşımaktadır. Mali'den Mozambik'e, Güney Sudan'dan Uganda'ya, Suriye'den Irak'a kadar dünya üzerinde çok sayıda ülke ve bölge çatışma halindedir. 2020 yılında küresel ölçekteki çatışmaların maliyeti 15 trilyon dolara ulaşmıştır. Karşımızdaki küresel tablo iç açan durumdan çok uzaktır. BM 5 ülkenin tekeline girerek onların baskı ve dayatma dozajına kılıf hazırlamakla meşguldür. Adaletsizlik ve işsizlik korkunç seviyelerdedir. Batılı ülkelerin defolu siyaseti, stratejileri, anlayış ve angajmanları bölgemiz için tehdit, dünyanın önündeki risktir. Bakınız ABD'ye, Avrupa Birliği ülkelerine bunu görürsünüz. Başta Rusya olmak üzere, aynı kıtayı paylaştığımız ülkelerle de ters düştüğümüz konu başlıkları varittir. ERDOĞAN-PUTİN GÖRÜŞMESİ Bu bir denge siyaseti değil, dirayetli siyaset numunesidir. Sayın Cumhurbaşkanımız, Suriye başta olmak üzere ikili meseleleri görüşme fırsatı bulmuştur. Soçi Zirvesi, Türkiye ile Rusya arasındaki konuların en azından yumuşama ümitlerini canlı tutmuştur. Sayın Cumhurbaşkanımızın ifade ettiği gibi, Suriye'de kalıcı çözüm bulma vakti gelmiştir. Ülkemizde misafir olarak bulunan Suriyeli kardeşlerimizin evlerine güvenli bir şekilde dönebilmeleri şarttır. İDLİB'DEN GÖÇ TEHDİDİ Soçi zirvesi İdlib'in çok ötesine geçerek karşılıklı anlayış ön plana çıkmıştır. Suriye konusu kağıda dökülmüş bir konumdadır. İdlib, 5 Mart 2020 Mutabakatı, Rusya ile PKK/PYD ilişkisidir. Rusya'nın İdlib'de terörle mücadele söylemi bize göre inandırıcı değildir. Sözde M4 karayolunun güvenliğini sağlamak maksadıyla bir kara operasyonu dahi gündeme gelmiştir. Bu İdlib'deki insanların Türkiye'ye kaçmasına neden olacaktır ki, buna 'olur' vermemiz hayal ötesi bir beklentidir. ABD İLE S-400 GERİLİMİ Ülkemize gelen S-400 hava sistemiyle ilgili tavizsiz tutumumuz cümle aleme ilan edilmiştir. ABD yaptırım kartını masaya çıkardı diye, devletimizin egemen vasfından vazgeçeceğini dileyenler ya işbirlikçi mahluklar ya da iradesiz mahluklardır. Palavracı tiplerin, patalojik siyasi zihniyetin neyi önerdiğinin hiçbir ehemmiyeti yoktur. ABD yönetimi yeni yaptırımlarla bizi tehdit ediyormuş, varsın etsinler, nasıl olsa alıştık. Hiç kimseye böyle bir teşebbüs izni vermeyiz. ABD silah almayın diye ülkemize yaptırım gözdağı verirken aynı zaman Suriye'de ne işler çevirdiğini ifade edecek midir? Hainlere mübah olan Türkiye’ye neden günah? BİNGÖL'DEKİ TERÖR SALDIRISI Şehit işçilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Afganistan'ı bu hale getiren kimdir? Kimin kimlerle yürüdüğü netleşiyor. Biz HDP demek PKK demek diyorduk, meğerse bu denkleme ABD de bağımsız değişken olarak eklenmiştir. Böyle bir dönemde CHP Genel Başkanı'nın sözde Kürt sorunundan bahsetmesi tesadüf müdür? ABD'DEKİ ÜLKÜ OCAKLARI TASARISI Bu kadar mı korkuyorlar bizden? Bu kadar mı kabuslar görüyorlar ülkücülerin varlığından? Ben Ülkü Ocakları'ndan yetişmekten iftihar eden bir genel başkanım. İkbal için değil, Türk milletinin istiklal ve istikbal haklarının muhafazası için ülkücü oldum, ülkücü olarak yaşadım, zamanı geldiğinde de ülkücü olarak öleceğim. Ülkü Ocakları'ndan şehit çıkar, gazi çıkar, kahraman çıkar, vatan ve millet sevdalısı çıkar, sanatçı ve bilim insanı çıkar, adam gibi adam yiğitler yiğidi insan çıkar. Bir tek çıkmayacak teröristtir, haindir, devlet ve millet düşmanıdır. İlle de terörist arıyorlarsa Pensilvanya'ya bakın, PKK/YPG, DEAŞ'a odaklanın diyeceğim lakin baktıkları yerde görecekleri kendileri olacaktır. KÜRT SORUNU TARTIŞMASI Zillet İttifakı'nın ana ortaklarını ikaz ediyorum; Sözde Kürt sorununu tartışmak demek, milleti tartışmak demektir. Bu düşüncelerin ne bir vehim, ne de bir paranoya mahsulüdür. Türkiye'de Kürt sorunu yoktur. Kürt kardeşlerimi sorun olarak gören CHP, İP, HDP vardır. Satılmış aydınlar vardır. Türkiye büyük bir ailedir.  Bunlar kimliksiz ve köksüz cephedir. HDP meşru organ değildir. HDP terörizmin gayrimeşru oluşumudur. Meşruiyetin değerlendirilmesinde yegane ölçü anayasanın çizdiği hukuki ve siyasi çerçevedir. Anayasanın ilk 4 maddesi milli varlığımızın kilidir. Buna aykırı hareket edilmesi anayasa suçudur. Gazi Meclis her meselenin çözüm mekanıdır ancak bölünmenin çözüm adresi görülemez. TBMM'nin üyeleri görevlerine başlarken devletin varlığı ve bağımsızlığını korumak için yemin etmişlerdir. Türkiye 37 yıldır bölücülük sorunuyla mücadele halindedir. Terörle mücadelede çok ağır bedeller ödenmiştir. 1984-2020 yılları arasında 8 bin 123 güvenlik görevlimiz şehit olmuştur. Yaralanan güvenlik görevlilerimiz ise 25 bine ulaşmıştır. 6 bin sivil vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. 84 bin terör saldırısı gerçekleşmiştir. Demem odur ki terörün doğrudan maliyeti 1 trilyon 250 milyar dolardır. Terörün ülkemize toplam faturası, ekonomide felaket tellallığı yapanlar iyi dinlesin; 2 trilyon 256 milyar 48 milyon dolardır. Fiyatların artışından samimi olarak şikayet edenlere hak veriyor, bu kardeşlerime bir şey demiyorum. Fırsatçıların üzerine gidiliyor, destekliyoruz. Pireyi deve yapanlara da terörün acıklı maliyetini hatırlatmak görevimizdir. Bir eli yağda, diğeri balda, bir giydiğine bir daha dönüp bakmayan ama sahte vicdan edebiyatı yapan imtiyazlı azınlıktan, devrimci bozuntularından öğreneceğimiz hiçbir şey yoktur.  Türkiye'nin terör ve bölücülük sorunu vardır. İsimleri bulunan terör elebaşları imha edilmektedir. Bu devletten kaçamayacaklar. Sorunun kaynağı bireysel hak, temel hürriyetler değildir. Yapılmak istenilen, oluşturulan istenilen bir azınlığın, azınlık haklarıdır. Kürt sorununun seslendirilmesi Kürt kardeşlerimize yapılan hakaret ve iftiradır. Türkiye yeni bir sistemle yönetilmektedir. İstikrar, güven ve büyüme için Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi devam etmelidir. Bir olacağız, birlikte hareket edeceğiz, dedikodulara aldırmayacağız. Cumhuriyetimizin 100. yıldönümünü terörden arınmış, herkesi kapsayan sivil ve demokratik bir anayasa ile karşılayacağımıza gönülden inanıyorum. Artık laiklik tartışmasını bir kenara bırakalım. ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI Erken seçim, seçimlerin öne çekilmesi, baskın seçim yoktur. Herkes hesabını 2023 yılının haziran ayına göre yapmalıdır. Zillet İttifakı biraz sabretsin, onlara Türkiye'nin büyüklüğünü aziz millet iradesiyle göstereceğiz, sandığı dar edeceğiz.

1 2 ... 18 19 20 21 22 23 24 ... 139 140