05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’dan jandarma teşkilatının 182. kuruluş yıl dönümü mesajı

Bakan Soylu’nun mesajı şöyle; Aziz Milletimizin haksızlığa, hukuksuzluğa ve varlığına dönük tehditlere karşı verdiği en müstesna cevaplardan biri olan Türk Jandarma Teşkilatı, vatana, millete ve bayrağa olan müebbet sevdasının 182. yıl dönümünde, bayrağının gölgesinde ve görevinin başında olmanın haklı gururu içindedir.   Dünyadaki emsalleri içinde hem nitelik hem de nicelik açısından tartışmasız en güçlülerinden biri olan Türk Jandarma Teşkilatı; asayişten düzensiz göçle mücadeleye, terörden uyuşturucuya, trafikten kaçakçılığa kadar çok geniş bir sahada ve diğer kolluk birimlerimizle tam bir işbirliği içinde milletimize hizmet etmekte, hem tecrübesini hem de yüksek kapasitesini sahaya yansıtmaktadır. Bu geniş görev ve sorumluluk sahasının gereği olarak ciddi bir kapasiteyi bünyesinde barındıran Jandarmamızın, özellikle 15 Temmuz sonrasında beşeri ve teknik kapasitesinin artırılmasının yanı sıra, tüm sistemlerin hem modernizasyonu, hem de başta Emniyet Teşkilatı olmak üzere diğer kurumlarla entegrasyonu, mevcut başarısını daha da arttırmıştır.   Jandarma Genel Komutanlığı’nın parmak izi teşhis sisteminin Emniyet Genel Müdürlüğü ile entegrasyonu sayesinde 20 bin 296; balistik veri tabanının entegrasyonu ile 328 faili meçhul olay aydınlatılmıştır. Yapılan ciddi yatırımlarla, kriminal ve balistik labratuarları dünyanın gelişmiş ülke standartlarına yükseltilmiş; mermi kovanı inceleme süresi 1 yıldan 1 saate;  patlayıcı madde analizi 2 günden 4 saate; DNA analisi 4 günden 8 saate, parmak izi incelemesi 10 günden 5 dakikaya düşürülmüştür.   Jandarma sorumluluk bölgesinde 2018 yılında %68 olan mal varlığına karşı işlenen suçların aydınlatma oranı 2020 yılı sonu itibariyle %80’e ulaştırıldı. Kişilere karşı işlenen suçların aydınlatma oranı ise %99'dur.   17 Jandarma Arama Kurtarma, 13 Sualtı Arama Kurtarma Timimiz; her biri 2 motordan oluşan 364 adet Motorsikletli Huzur Timimiz; okullarda görev yapan 5.656 Güvenli Eğitim Koordinasyon Görevlimiz; görev yaptıkları bölgelerde 2019-2020 arasında ölümlü trafik kaza sayısını % 4.7 azaltan Jandarma Trafik Personelimiz; doğal hayatı korumak üzere görev yapan Jandarma Çevre Koruma Timlerimiz; 2020 yılında 11 bin 838 operasyon yapan, 2021 sonunda bu sayıyı 13 bin 22 olarak planlayan, bilhassa kök kenevir ekimiyle büyük bir mücadele veren Jandarma Narkotik birimlerimiz; bizim evlatlarımızın ürettiği ihaları, helikopterlerini fabrikadan çıkar çıkmaz envanterine katan ve o araçlarla PKK terör örgütüne dünyayı dar eden, halen 35 taktik İHA sistemi ile 65 hava aracını bünyesinde barındıran Jandarma Havacılık birimlerimiz; Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatı ve yönlendirmeleriyle “kesintisiz operasyon” stratejisiyle PKK’yı bitiren nesil olmaya and içen, her büyük operasyonuna bir Şehidimizin adını verip ruhlarını şâd eden, 2020 yılında 18 bin 623 operasyon yapıp, 2021 için 19 bin operasyon hedefleyen Jandarma Özel Harekat timlerimiz ve Jandarma Komandolarımız; hem gözümüz kulağımız olan hem de ikna yöntemiyle dağdan eleman indirip hain örgütün ipini çeken Jandarma İstihbaharatımız; karada, havada, denizde, masa başında, dağ başında, köyde, mezrada, karakolda, suçlunun kaçakçının, organize suç çetelerinin peşinde, hangi görevi yaparsa yapsın o şanlı üniformaya layık olan bu vatanın evlatları, Jandarmamız...   182. yaşınızı tebrik ediyor, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve Aziz Şehitlerimiz olmak üzere, bu vatan için feda-i can eden, can emanetini bu vatan için teslim etmeye hazır bütün vatan sevdalılarını, rahmet ve minnetle anıyoruz.  

2 yıl önce

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan BM'ye müdahale çağrısı: Mescid-i Aksa'ya baskınlar karşısında sorumluluk üstlenin

İslam İşbirliği Teşkilatı'ndan (İİT) yapılan yazılı açıklamada, İsrail'in Mescid-i Aksa'nın avlusunda ibadet edenlere yönelik mükerrer saldırıları kınandı. Bu eylemlerin, işgalci güç İsrail'in, Kudüs'teki tarihi ve hukuki statükoyu değiştirme girişimleri çerçevesinde gerçekleştiği kaydedilen açıklamada, bunun uluslararası hukuku, Cenevre Sözleşmelerini ve BM kararlarını ihlal etmek anlamına geldiği aktarıldı. İİT, bu sistematik saldırıların tüm sorumluluğunun İsrail hükümetine ait olduğunu belirtti. İİT, BMGK başta olmak üzere uluslararası toplumu bu ihlallere son verilmesi için sorumluluklarını üstlenmeye ve barışın sağlanması adına siyasi bir sürecin başlatılması için çalışmaya çağırdı. Mısır'dan kınama Öte yandan Mısır, İsrail polisi korumasındaki fanatik Yahudilerin Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemesine tepki gösterdi. Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, "Bakanlık, İsrail polisi korumasındaki fanatik İsrailliler tarafından Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini yinelenmesini kınıyor." ifadesine yer verildi. Kahire'nin bu ihlalleri tamamen reddettiği kaydedilen açıklamada, dünyanın farklı yerlerindeki Müslümanlar nezdinde çok önemli bir yere sahip olan Mescid-i Aksa'ya zarar verilmesi konusunda Mısır'ın her zaman uyarıda bulunduğu aktarıldı. Açıklamada ayrıca, iki devletli çözüm çerçevesinde yasal referanslar, uluslararası kararlar ve meşruiyet temelinde askıya alınan müzakere sürecinin yeniden başlamasının önemi vurgulandı. Mescid-i Aksa'da yaşananlar Sabah saatlerinden itibaren 1500'ü aşkın fanatik Yahudi, İsrail polisi korumasında, sözde Süleyman Mabedi'nin yıkılışının yıl dönümü olarak kabul ettikleri ve "Tişa BeAv" adını verdikleri matem günü dolayısıyla Mescid-i Aksa'ya baskın düzenlemişti. Fanatik Yahudilerin baskınlarına karşı tepki gösteren Filistinliler ile İsrail polisi arasında Harem-i Şerif'te olaylar yaşanmıştı. Plastik mermi ile göz yaşartıcı gaz kullanan İsrail polisi, çok sayıda Filistinliyi gözaltına almıştı. Mescid-i Aksa'nın içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin tüm kapılarına bariyerler kuran İsrail polisi, ayrıca Harem-i Şerif'e 40 yaş altı Filistinlilerin girişine de izin vermemişti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelere seslendi: Tuzaklara düşmememiz gerekiyor

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İslam İşbirliği Teşkilatı Gençlik Forumu 4'üncü Genel Kurulu'na video mesajla katıldı. Genel Kurulun başarılı geçmesini dileyen, gençler ve tüm İslam alemi için hayırlara vesile olmasını temenni eden Erdoğan, İslam dünyasının farklı köşelerinden bizzat veya çevrim içi olarak Genel Kurul'a katılan gençlere seslendi. İnsanlık tarihinin en çalkantılı dönemlerinden birine şahitlik edildiğini belirten Erdoğan, dünya gündemini sürekli meşgul eden güvenlik sorunları, terör faaliyetleri ve salgın hastalıkların, özlemi çekilen huzur ortamının tam anlamıyla sağlanmasına izin vermediğini söyledi. İnsanlığın tamamını tehdit eden bu sorunların, maalesef en çok da İslam coğrafyasında derin izler bıraktığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu: "Suriye'den Afganistan'a geniş bir coğrafyada çatışmalarla, göçle, yoksullukla ve hastalıklarla boğuşan Müslümanlar, bir taraftan da özellikle Batı toplumunda yükselen İslam düşmanlığı ve kültürel ırkçılıkla mücadele etmek zorunda kalıyor. Hemen her gün, güya demokrasinin beşiği olarak gösterilen ülkelerde, inancı, başörtüsü, kılık-kıyafeti sebebiyle tacize uğrayan, ayrımcılığa maruz kalan bir kardeşimizin haberini alıyoruz. Aynı şekilde, ülkelerindeki istikrarsızlıktan dolayı göç ederken çölde veya denizde hayatını kaybeden mazlumların acısıyla yüreğimiz dağlanıyor. Bir tarafta açlığın, savaşın ve aşırı yoksulluğun olduğu, diğer tarafta lüksün, sefahatin, sömürünün hüküm sürdüğü bu adaletsiz düzenin daha fazla devam etmesi mümkün değildir." "HİÇBİRİMİZİN BU KÖTÜ GİDİŞATI UZAKTAN SEYRETME LÜKSÜ YOKTUR" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin her zeminde ve her fırsatta "Dünya beşten büyüktür." diyerek küresel adaletsizliğe dikkati çektiğini vurgulayarak "Emr-i bil maruf ve nehy-i anil münker ile emredilmiş insanlar olarak hiçbirimizin bu kötü gidişatı uzaktan seyretme lüksü yoktur. Müslümanlar, hem kendi huzur ve esenlikleri hem de bütün insanlığın güvenlik ve geleceği adına artık sorumluluk üstlenmeli, şahit oldukları adaletsizlikler karşısında seslerini daha fazla yükseltmelidir." dedi. Bunun yolunun da öncelikle İslam kardeşliğini tesis etmekten, emperyalistlerce sürekli harlanan fitne ateşini söndürmekten geçtiğini belirten Erdoğan, "Vahdet olmadan rahmet olamayacağını hepimiz gayet iyi biliyoruz. Aynı mukaddes kitaba inanan, aynı Peygamberin ümmeti olan, her gün 5 defa aynı kıbleye yönelen gönüllere set çekilemeyeceğinin de farkındayız. Müslümana yakışan basiret ve ferasetle hareket ederek emperyalistlerin bizleri çekmek istedikleri tuzaklara düşmememiz gerekiyor." diye konuştu. "HAK VE ADALET MÜCADELESİNDE, HUKUK VE MEŞRUİYETTEN ASLA SAPMAMALIYIZ" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, bu kutlu mücadelede, herkese, özellikle de istikbalin teminatı Müslüman gençlere çok önemli görevler düştüğünü vurgulayarak şunları kaydetti: "İhtilafları değil, ittifakları, husumeti değil, muhabbeti güçlendirmeliyiz. Müslümanlığımızın, kardeşliğimize verdiğimiz önem kadar olduğunu hiçbir zaman unutmamalıyız. Hem kendimiz hem de mazlumlar adına yürüttüğümüz hak ve adalet mücadelesinde, teröre bulaşmamalı, şiddete prim vermemeli, hukuk ve meşruiyetten asla sapmamalıyız. Mescide girdiğinde 'zikir halkası' yerine 'ilim halkasına' oturmayı tercih eden bir Peygamber'in ümmeti olarak ilmi ve akademik çalışmalara öncelik vermeyi sürdürmeliyiz. Sizleri siyasette, akademide, sporda, ticari ve sosyal hayatta çok daha aktif rollerde görmek istiyoruz. Hiç kimsenin aramıza girmesine etnik, mezhebi veya kültürel farklılıklar üzerinden sizleri bölmesine müsaade etmemenizi bekliyorum. Sizlerin gayreti, sizlerin samimi çaba ve dualarıyla ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi, daha müreffeh olacağına inanıyorum. Rabb'im hepimizin, hepinizin yardımcısı olsun diyorum. Sizlerden ülkelerinize döndüğünüzde tüm vatandaşlarınıza, özellikle genç kardeşlerime selamlarımı iletmenizi rica ediyorum."

2 yıl önce

Diyanet İşleri Başkanlığı, teşkilatlarında alkollü içecek alımının söz konusu olmadığını bildirdi

Açıklamada, şunlar kaydedildi: "Diyanet İşleri Başkanlığımızın taşra teşkilatındaki bazı harcama birimlerince 2018-2019 yıllarındaki çay alımları için Taşınır Kayıt ve Yönetim Sisteminde, '150.08.01 Alkolsüz İçecekler' kodu seçilerek Taşınır İşlem Fişi düzenlenmesi gerekirken, zuhulen '150.08.02 Alkollü İçecekler' kodu, yani bir üst satır seçileceğine bir alt satır seçilmiştir. Haberlere konu olan durum bundan ibarettir. Dolayısıyla, alkollü içecek alımı söz konusu değildir."

2 yıl önce

Aksakallılar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım: Rusya ve Çin Türk Devletleri Teşkilatı'nın doğal üyesidir

AK Parti Genel Başkanvekili, İzmir Milletvekili Binali Yıldırım, İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi ve Moğolistan Ulusal Üniversitesinin ortak olarak kurduğu Türkoloji Enstitüsü'nün açılışını yaptı. Tören öncesinde konuşan Yıldırım, “Türkiye, Türk Devletleri ve Akraba Toplulukları” başlıklı konferansta konuştu. Konferansta Türk Devletleri Teşkilatı’na ilişkin önemli açıklamalarda bulunan Yıldırım, “Rusya ve Çin de bu topluluğun doğal üyesi niteliğindedir.” dedi. Balkan devletlerinin de bu teşkilatın doğal üyesi olduğunu ekleyen Yıldırım, şöyle konuştu: “Nahcivan anlaşmasıyla 2009’de Türk Keneşi, Türk Konseyi Teşkil edildi ve bugün 7 üyeye sahip. Macaristan ve Türkmenistan gözlemci üye, Türkiye, Azerbaycan, Kazakistan Özbekistan, Kırgızistan asıl üye olarak yoluna devam ediyor. Tabi bu sayı gelecek yıllarda artacak, nasıl artacak? Akraba devletler yani aynı kökten gelen dilleri konuşan veya bünyelerinde Türklerin yaşadığı devletler de bu topluluğun doğal üyesidir. Moğolistan bunlardan biridir. Ayrıca balkan coğrafyasında Macaristan başta olmak üzere Bulgaristan, Bosna Hersek, Sırbistan, Arnavutluk ve Makedonya, bütün balkan devletleri bu teşkilatın doğal üyesidir ve ileride topluluğa dahil olacaktır. Ayrıca Rusya ve Çin de bu topluluğun doğal üyesi niteliğindedir. Bu geniş coğrafyada üzerimize düşen büyük görev ve sorumluluk var. Bunun farkında ve bilincindeyiz.” Binali Yıldırım’ın konuşmasından öne çıkanlar özetle şu şekilde: 'Bu ülkeleri ortak bir gelecek hedefinde birleştirmektir' “Bazılarının aklına ‘Türkler eski rüyalarını mı görüyorlar’ gibi birtakım sözler geliyor. Esas itibariyle olay şudur; Bir BM var, ana şemsiye örgütü. Onun altında da daha küçük topluluklar, bölgesel işbirlikleri var. Arap Birliği, Afrika Birliği, Karayip ülkelerinin, Güney Amerika ülkelerinin oluşturduğu birlik, Avrupa Birliği, Bağımsız Devletler Topluluğu ve Şanghay İşbirliği Örgütü var. İşte bunlara benzer bir örgüt de Türk Devletleri Teşkilatı’dır. Amacı nedir? Bölgesel işbirliğini geliştirmek, bölgede yaşayan insanların refahını yükseltmek, güvenliğini kalıcı hale getirmek, kalkınmada, ulaşımda, iletişimde, ekonomide, ithalat ve ihracatta, kültürdeki farklıların giderilerek bu ülkeleri ortak bir gelecek hedefinde birleştirmektir.” 'Sayın Putin’in de kararlı ve adil davranışının hakkını teslim etmemiz lazım' “Azerbaycan 44 gün savaşıyla 30 yılda halledemediği meselesini halletti. Bağımsız devletler oluşurken, Sovyetler dağılırken, bu fırsatı ganimet bilen Ermenistan, Azerbaycan topraklarının yüzde 25’ini işgal etti. 1 milyon kişi memleketlerini terk etmek zorunda kaldı. Azerilerin tabiriyle ‘kaçkın, göçkün’ durumuna düştüler. 30 yıl boyunca BM, AGİD, MİS Grubu gibi organizasyonlarla bu sorun çözülmeye çalışıldı. Fakat havanda su dövüldü, hiçbir sonuç alınamadı. Neticede haklısınız fakat alacağınız yok dendi, ertelendi. İşin sonunda, iş başa düştü. Azerbaycan, kendi topraklarındaki işgalcileri 44 günde attı ve bu süreçte Türkiye’de her türlü desteği verdi. “Burada Rusya Devlet Başkanı Sayın Putin’in de kararlı ve adil davranışının hakkını teslim etmemiz lazım. Hatırlarsınız o dönemde Ermenistan diasporası ile baskı kurduğu zaman Sayın Putin, ‘Niye telaş içerisindesiniz, bir savaş yok, Azerbaycan kendi topraklarındaki işgali sonlandırıyor.’ diyerek meseleyi çok açık şekilde ortaya koymuştur. Bu da bölgenin huzur ve selameti için bir devlet adamından beklenecek çok önemli bir tavırdır.” “Amacımız refahın ortak paylaşımını sağlamak, bölgesel sorunları ve huzursuzlukları ortadan kaldırmak, insanlarımızın geleceğini tehdit eden terör belasında ortak ve bir duruşu sağlamak ve özellikle Kafkasya ve Orta Asya’ya kadar uzanan topraklardaki her türlü yardımlaşmayı, işbirliğini geliştirmek. Temel hedefimiz ‘dostları arttırmak, düşmanları azaltmak’tır. Türk Devletleri Teşkilatının da amacı budur.”

2 yıl önce

Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda konuşan Çavuşoğlu: Bugün, her zamankinden daha entegreyiz

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Asya'nın sadece bir üretim merkezi olarak değil, en büyük tüketici pazarı olarak da yükseldiğini belirterek, "İslamabad-Tahran-İstanbul Koridorunu memnuniyetle karşılıyoruz. Başta Zengezur Koridoru olmak üzere, Güney Kafkasya'da kara ve demir yolu bağlantılarının kurulma kararından memnuniyet duyuyoruz." dedi. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) Dışişleri Bakanları Toplantısı'nda konuşan Çavuşoğlu, Aşkabat Zirvesi'nin çok önemli bir zamanda yapıldığını kaydetti. Çavuşoğlu, yaklaşık 2 yıldır yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınıyla mücadele edildiğini ve küresel zorluklara karşı her zaman etkin çok taraflılık gösterdiklerini belirterek, buna rağmen bunu gerçeğe dönüştürmekte yetersiz kalındığını dile getirdi. Salgın ve gerekli ekonomik toparlanma gibi zorluklara entegre bir bölgesel yanıta sahip olmak için EİT'den yararlanmaları gerektiğine vurgu yapan Çavuşoğlu, 14. EİT Zirvesi'nde "Kovid-19 sonrası ekonomik iş birliğine" odaklanma kararı aldıklarını söyledi. Çavuşoğlu, odaklandıkları bir diğer önemli alanın da bölgesel ticaret ve bağlantılar olduğuna dikkati çekti. Küresel tedarik zincirlerinde tarihi değişimler yaşandığını kaydeden Çavuşoğlu, "Asya, sadece bir üretim merkezi olarak değil, aynı zamanda en büyük tüketici pazarı olarak da yükseliyor. Bu hepimiz için önemli fırsatlar sunuyor. EİT, Asya ve Avrupa arasında bir ticaret ve ekonomik iş birliği köprüsü olarak hareket etmelidir." dedi. Çavuşoğlu, bu nedenle "ulaşım ve lojistik koridorlarına" odaklanmaları gerektiğine işaret ederek, "Küresel ticaretten ancak bölgesel ticareti ve bağlanabilirliği iyileştirebilirsek daha fazla faydalanabiliriz." diye konuştu. İslamabad-Tahran-İstanbul Koridorunu memnuniyetle karşıladıklarını kaydeden Çavuşoğlu, başta Zengezur Koridoru olmak üzere, Güney Kafkasya'da kara ve demir yolu bağlantılarının kurulması kararından memnuniyet duyduklarını ifade etti. Çavuşoğlu, iş birliğini geliştirmeleri gereken bir diğer alanın da turizm olduğuna dikkati çekerek, EİT bölgesinin doğal ve tarihi güzellikleri ile önemli bir turizm destinasyonu olma potansiyeline sahip olduğunu belirtti. Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'de başlatılan "güvenli turizm" girişiminin oldukça başarılı olduğunun altını çizdi. Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Turizm Örgütünün 2023'teki Genel Kurul toplantısının yapılacağı yer olarak Semerkant'ın adaylığını da desteklediklerini belirten Çavuşoğlu, misyonlara Semerkant'ı desteklemeleri konusunda talimat verdiğini ve Semerkant'ın seçilmesinin bölge için önemli bir başarı olacağını söyledi. "EİT'Yİ SONUÇ ODAKLI BİR YAPIYA DÖNÜŞTÜRMEK İÇİN DAHA ÇOK ÇALIŞMAMIZ GEREKİYOR" Çavuşoğlu, Türkiye'nin başkanlığı süresince EİT'yi daha etkin bir organizasyona dönüştürmek için çalıştıklarını, bütçe sorunlarını çözmeye ve personel yapısını daha dengeli hale getirmeye odaklandıklarını kaydetti. Çavuşoğlu, "EİT'yi sonuç odaklı bir yapıya dönüştürmek için daha çok çalışmamız gerekiyor. EİT Vizyon 2025'in uygulanması bunun için hayati önem taşımaktadır." dedi. EİT Vizyon 2025 Ara Dönem Değerlendirmesindeki bulgulara katıldıklarını kaydeden Çavuşoğlu, "Türkiye, başından beri Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşması (ECOTA) kapsamındaki taahhütlerini yerine getiriyor." ifadelerini kullandı. Çavuşoğlu, anlaşmanın 100 milyar dolarlık ticaret hedefine ulaşmalarına vesile olduğunu belirterek, herkese buna destek olma çağrısında bulundu. Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret ve Kalkınma Bankasının (ECOBANK) desteğe ihtiyaç duyan bir diğer önemli kurum olduğunu aktaran Çavuşoğlu, bankanın kurumsal ve finansman kapasitesini artırmaları gerektiğini belirtti. Çavuşoğlu, tüm üyeleri bankaya katılmaya davet etti. Çavuşoğlu, öte yandan BM Sınai Kalkınma Örgütünün (UNIDO) Küresel Sürdürülebilir Enerji Merkezleri Ağı'nın bir parçası olarak Azerbaycan'da EİT Temiz Enerji Merkezi'nin kurulması konusunda varılan anlaşmayı da memnuniyetle karşıladıklarını dile getirdi. "BUGÜN, HER ZAMANKİNDEN DAHA ENTEGREYİZ" Aşkabat Zirvesi'nin 28 Kasım'da yapılacağını kaydeden Çavuşoğlu, "29 yıl önce o gün 7 yeni üyeyi ağırladık. Bugün, her zamankinden daha entegreyiz. Kabul edeceğimiz belgelerin entegrasyonumuzu pekiştireceğine inanıyorum." dedi. Çavuşoğlu, "Tarihi ticaret yollarının ve kültür merkezlerinin kalbinde yer alan EİT'nin daha aktif ve sesli olması gerektiğine inanıyorum. Bunu başarmak için daha çok çalışmalıyız." ifadesini kullandı.

2 yıl önce

İslam İşbirliği Teşkilatı buluşması... Cumhurbaşkanı Erdoğan: Ülkemiz yeni bir göç akınını karşılayamaz

 İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasından satırbaşları: Sizleri ülkemizde ağırlamaktan memnuniyet duyuyorum. Konferansın ana temasının 'Paylaşım, vicdan ve İslam, Filistin, göç ve Afganistan' olarak belirlenmesini isabetli buluyorum. İnsanlık olarak son 2 yıldır şimdiye kadar 5 milyona yakın kişinin hayatına mal olan büyük bir salgınla mücadele ediyoruz. Aralarında sevdiklerimizin de olduğu pek çok vatandaşımızı kaybettik. Mevladan bizi bu virüs musibetinden bir an önce kurtarmasını niyaz ediyorum. Salgın dönemde insanı merkeze alan bir yaklaşım sergiledik. Her fırsatta insanlığa demokrasi, hak ve hukuk dersi verenler kendi sınırları dışındaki dramlara kulaklarını tıkarken elimizdeki tüm imkanları dost ve kardeş ülkelerle paylaşmaya hassasiyet gösterdik. 160 ülkeye yardım ulaştırdık. 11 ülkeye aşı tedarikinde bulunduk. Yerli aşımız Turkovac için acil kullanım onayına kısa süre önce başvurduk. Bir an önce neticelendirmeyi arzu ediyoruz. İŞGAL, ŞİDDET POLİTİKALARINDA ISRAR ETMENİN ARTIK KİMSEYE BİR FAYDASI YOKTUR Filistin meselesi hepimizi bir araya getiren yapı taşlarından birisidir. Kudüs davası yalnızca Filistin'deki bir avuç cesur Müslümanın davası değildir, İslam aleminin ortak davasıdır. Filistin davası gündemimizin en üst sıralarında yer almayı sürdürüyor. Batı Şeria'da tek taraflı uygulamalar günden güne artıyor. Filistinli kardeşlerimizin sokak ortasında infaz edildiğini görüyoruz. Gazze'ye yönelik haksız abluka da devam ediyor. Filistin'i nefessiz bırakan bu politikalar Filsitinli kardeşlerimizin şanlı direnişi sayesinde şimdiye kadar hedefine ulaşamamıştır. Bir avuç fanatik dışında ne İsrail'e ne de bölge halkına faydası olmamıştır. İşgal, şiddet politikalarında ısrar etmenin artık kimseye bir faydası yoktur.  Biz asla acılar ve ölümler arasında ayrım yapmadık, yapmıyoruz. Ne suretle olursa olsun bir halkın ötekileştirilmesini asla kabul etmiyoruz. Zulüm kimden gelirse gelsin karşı durmak bizim inancımızın bir gereğidir. Kudüs'ü 400 yıl boyunca adaletle yöneten ecdadın torunları olarak Filistin'de zulüm görmek istemiyoruz. Doğu Kudüs'ün statüsüne yönelik hassasiyetimizi kararlılıkla sürdürüyoruz.  Önümüzdeki dönemde bölgemizde barış ikliminin güçlenmesini bizim atacağımız adımlar belirleyecektir. Uluslararası sistemdeki engellere rağmen Filistin davasının dünya gündeminde hakettiği yere getirilmesi için gayretlerimizi sürdürmeliyiz. Filistinlilerin de kendi aralarındaki tefrikayı sonlandırmaları yürütülen çalışmaların başarıya ulaşması için son derece önemlidir. Beklentimiz Filistinli kardeşlerimizin birliğini güçlendirerek bu sürece destek vermeleridir. ÜLKEMİZ YENİ BİR GÖÇ YÜKÜNÜ KALDIRAMAZ Afganistan'ın kalıcı barışa kavuşması temennimizdir. Şu anki zor kış şartlarında Afgan kardeşlerimize yönelik insani yardımların sürdürülmesi öncelik taşıyor. Devam eden siyasi süreçte içimize sinmeyen özellikle kapsayıcılık noktasında eksik bulduğumuz hususlar vardır. Tavsiyelerimizi net biçimde muhattaplarımıza iletiyoruz. Afganistan'ın tekrar çatışmaya sürüklenmemesi için gayretlerimizi devam ettiriyoruz. Afganistan'daki gelişmelerin göç akını riskini arttırdığı malumunuzdur. 3.6 milyonu Suriye'den gelenler olmak üzere yaklaşık 5 milyona yakın yabancıya ev sahipliği yapan ülkemiz yeni bir göç yükünü kaldıramaz. Göç ve mülteciler meselesinde asıl yükü sesi çok çıkan Batılı ülkelerden ziyade bizim gibi ülkeler çekiyor.  Batı dünyası hep üç maymunu oynadı. Aylan bebeğin hepimizin yüreğini dağlayan dramları karşısında yine bir şey yapmayan bunlardır. DEAŞ'la mücadele kılıfı altında PKK, YPG gibi terör örgütlerini desteklemekten çekinmediler. Yardım sözlerinin önemli kısmını yerine getirmediler. Suriye'de bir milyona yakın kişi hayatını kaybetmişse bunda rejim ve terör örgütlerinin saldırıları kadar batı dünyasının riyakarlığının da payı vardır. Hem Batılı ülkelerin vicdansızlığının faturasını masum Suriyeli kardeşlerimiz ödemiştir. İSLAM DÜŞMANLIĞI İLE MÜCADELE Müslümanlar olarak sadece koronavirüsle değil giderek yükselen İslam düşmanlığı ile de mücadele ediyoruz. Müslümanlar özellikle Müslüman kadınlar başta olmak üzere ırkçı politikaların mağduru oluyor. Batı ülkelerinde nefret söylemleri günlük hayatı da esir alıyor. Sokakta, iş yerinde, pazarda, markette ırkçıların saldırısına uğrayan bir vatandaşımızın haberini alıyoruz. Farklılıklarımız, görüş ayrılıklarımız olabilir. Bize düşen safları büyütmektir. Ümmetin yarınlarının bugünlerinden çok daha iyi olacağına inanıyorum. 

2 yıl önce

MHP Lideri Bahçeli'den teşkilatlara, ''temel ihtiyaç ürünlerinde indirim'' kampanyasına destek talimatı

MHP liderinin, halkın tükettiği temel ihtiyaç ürünlerinin fiyatlarında indirime gidilmesi için yurt çapında başlattığı teşvik ve katılım kampanyası çerçevesinde verdiği talimat, Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'ın imzasıyla teşkilatlara gönderildi. Vatandaşa hizmet noktasında katkı sunmayı hedefleyen MHP, çalışmaya hız vermek için milletvekilleri, Merkez Disiplin Kurulu ve Merkez Yönetim Kurulu üyelerini de görevlendirdi. "Her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir" Teşkilatlara gönderilen talimatta, döviz kurundaki suni artış bahane edilerek uzun zamandır ekonomide olumsuz ve karamsar bir hava estirilmek istendiği vurgulandı. Birtakım fırsatçıların spekülatif ortamdan yararlanıp temel ihtiyaç maddelerinin fiyatlarında aşırı artışlar yaptıklarına dikkat çekilen talimatta, piyasa spekülatörleri ve kara doymayan bazı simsarların, mal stoklamak ve dövizdeki artışa paralel zamlar yapmak suretiyle fahiş kazançlar elde ettiklerinin altı çizildi. Ölçüsüz fiyat artışı furyası ve gerçek üstü piyasa şartları sebebiyle vatandaşların alım gücünün düşmekle kalmadığı, ekonomik sıkıntılara duçar olan halkın önemli bir kesiminin temel ihtiyaçlarını karşılamakta zorlanmaya başladığına işaret edilen talimatta, şunlar kaydedildi: "Ancak kur korumalı TL vadeli mevduat sisteminin hayata geçirilmesi üzerine, döviz kurunda uzun süredir biriken spekülatif köpük temizlenmeye başlamış, dolara koşma yarışı da sonlandırılmıştır. Birkaç gün öncesine kadar hızına yetişilemeyen kur artışları, yeni mevduat sistemiyle dizginlenmiş, piyasalar hızla sakin bir havaya bürünmüştür. Hem kurdaki yükselişi bahane ederek fahiş artışlarla vatandaşı soyma yarışına giren bazı firma ve kuruluşların, hem de siyasi spekülatörlerin kar oyunu bozulmuştur. Piyasalarda beklenen güven, yine hükümetten beklenen adımlarla sağlanmıştır. Ancak kurdaki düşüş hızı, kur bahane edilerek her alanda, her kalemde artırılan fiyatların gerçek ve makul rakamlara indirilmesinde görülmemektedir. Kur reel değerlerine çekilirken, fiyatlardaki abartılı artışların sonlandırılması ve özellikle temel ihtiyaç maddeleriyle ilgili piyasa rakamlarının da gerçek değerlerine indirilmesi gerekmektedir. Artık herkesin, her kesimin elini taşın altına koymasının zamanı gelmiştir." "Bire bir temasa geçeceklerdir" Talimatta, MHP'nin bu kapsamda yurt çapında teşvik ve katılım kampanyası başlattığı vurgulanarak, "Bu bağlamda MHP teşkilatları bulundukları il ve ilçelerde esnafla, üretici ve tüccar kesimiyle, süpermarketlerin yöneticileriyle, sanayicilerle bire bir temasa geçeceklerdir. Teşkilat mensuplarımız, milletimiz adına ilgili herkesten indirim kampanyasına katkıda bulunmalarını talep edeceklerdir." ifadesi kullanıldı. "Kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecek" MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin, 30 Kasım tarihli TBMM Grup Toplantısında dile getirdiği, "Mal ve hizmet üreten, satan, pazarlayan firmalarımızın, şirketlerimizin, kurumlarımızın toplumsal rahatlama adına, temel ihtiyaçların fiyatlarında yüzde 2 ile 5 arasında indirime gitmeleri milli birlik ve dayanışmamızın manevi harcıdır." ifadelerine de yer verilen talimatta, "Bu ifadeler, partimizce başlatılan kampanyanın ilk işaret fişeği olmuştur. Nitekim Sayın Genel Başkanımızın bu çağrısına bazı firma ve kuruluşların olumlu karşılık verdiği, ardından da bir kısım tüketim mallarının fiyatlarında indirime gidildiği memnuniyetle görülmüştür. Söz konusu kampanyaya katılımın yaygınlaştırılması için çabalarımız sürecektir." denildi.

1 2 3 4 5 6 7 8