03 Mayıs Cuma 2024
1 yıl önce

Financial Times: Gaye Su Akyol, Erdoğan'ın kabusu

Türkiye bugün, Financial Times’ta yayınlanan "Türk şarkıcı Gaye Su Akyol, Erdoğan'ın en kötü kabusu" başlıklı röportajı konuştu. Özellikle Twitter’da TT olan röportajla, birçok kullanıcı dalga geçti. Kimisi Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Gaye Su Akyol’u tanımadığını yazdı, kimisi 6’lı masa üzerinden ti'ye aldı. “Bir eşcinsel olarak…” Dünyanın en gözde İngiliz gazetesinde verilen röportajın başlığı çok geçmeden değişse de; Akyol’un özellikle cinsiyet ayrımcılığı ile ilgili konuştuğu yerler dikkat çekti. Şarkıcı, “Kardeşimle benim aramda, kadın erkek ayrımını gördüm. Bu çok büyük bir şoktu. Bu yüzden evde kendi özgürlüğüm için savaşmak zorunda kaldım, sonra bu, müziğimle evrensel hale geldi. Bir kadın ya da bir eşcinsel olarak, sırf bu korkunç dünyada yaşamak için her zaman olduğundan daha sert biri gibi davranmalısın.” dedi. Sosyal medyayı salladı Geçtiğimiz günlerde yeni albümünü piyasaya süren şarkının PR çalışması yaptığını öne süren bazı kullanıcıların yaptığı paylaşımlar şu şekilde:

1 yıl önce

The New York Times gazetesinde tarihi grev kararı

The New York Times'ın kendi sitesinde yer verdiği habere göre, sendika temsilcileri ile şirketin sağlık, maaş ve emeklilik hakları konularında bir anlaşmaya varamaması sebebiyle 1100 çalışan bugün 1 günlük greve başladı. Gazeteciler tarafından kurulmuş bir işçi sendikası olan New York NewsGuild ile yapılan sözleşme Mart 2021'de sona erdi. New York Times ve sendika arasında maaşlar, sağlık ile emeklilik hakları ve diğer konularda bir anlaşmaya varılamadı. Anlaşmaya varılamamasının ardından çalışanlar tarafından 1 günlük grev kararı alındı. "Ücretler ekonomik problemi karşılamada hâlâ başarısız" Sendika, greve gideceğini açıkladığı duyurusunda, "Ücret önerileri, hem enflasyonun hem de ABD'deki ortalama ücret artış oranının çok gerisinde kalarak ekonomik problemi karşılamada hâlâ başarısız" denildi. "Anlaşmaya doğru ilerleme kaydetmeye devam ediyoruz" The New York Times'ın genel yayın yönetmeni Joe Kahn, gönderdiği yazıda "Grevler genellikle görüşmeler kilitlendiğinde olur. Bugün bulunduğumuz yer orası değil. Şirket ve NewsGuild bazı konularda ayrı kalsa da, teklifleri değişmeye devam ediyor ve anlaşmaya doğru ilerleme kaydetmeye de aynı şekilde devam ediyoruz" dedi. Görüşmelerin en tartışmalı yönü ise zam oranı olarak belirtiliyor The New York Times, sendika üyelerine sözleşmenin onaylanması üzerine yüzde 5,5 zam, 2023 ile 2024'te yüzde 3 zam ve sözleşmenin sona ermesinden bu yana zam yapılmamasını telafi etmek için geriye dönük yüzde 4 ikramiye teklif etti. Sendika ise yüzde 10 zam, 2023 ve 2024'te yüzde 5,5 zam ve yüzde 8,5 geriye dönük ikramiye önerdi. Yapılan görüşmelerin neticesinde ortak bir karara en kısa sürede varılması bekleniyor.

1 yıl önce

Ekrem İmamoğlu, Financial Times'a Türkiye'yi şikayet etti

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin yaklaşmasıyla siyaset arenasındaki hareketlilik artıyor… Millet İttifakı kanadından herhangi bir aday ismi henüz zikredilmiş değil… Sık sık adaylık konusunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun adı gündeme gelse de CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu bu tartışmaların önünü “İstanbul’a hizmet etmeye devam edecek.” ifadeleri ile tıkamıştı. Bu çıkış üzerine cumhurbaşkanlığı tartışmalarından uzak durması beklenen İmamoğlu’ndan yeni bir hamle geldi. İmamoğlu, Financial Times’a seçimlere yönelik bir demeç verdi. İngiliz gazetesine şikayet etti ‘Erdoğan'ın 20 yıllık iktidarının ardından en zorlu seçimi olacağı’ yönünde ifadelerin bulunduğu makalede Ekrem İmamoğlu’nun, İngiliz gazetesine şikayetlerde bulunduğu görüldü. Ekrem İmamoğlu, AK Parti’nin demokrasiyi engellemeye çalıştığı için ağır bir yenilgiye uğrayacağını belirterek, “Yükselen enflasyon, artan yoksulluk ve siyasi muhaliflere yönelik baskılar, seçmenleri iktidardaki AK Parti’ye karşı soğuttu." ifadelerini kullandı. “Seçme özgürlüğünü reddediyorlar” İmamoğlu, "Demokrasiye balta vuruyorlar, insanların seçme özgürlüğünü tam anlamıyla reddediyorlar. Seçmenler, bu mahrumiyete 2023 seçimlerinde sandıkta cevap verecek ve bu hükümet ağır bir yenilgiye uğrayacak." dedi. “Otoriter bir zihniyet var” Otoriter bir zihniyetin olduğunu vurgulayan İmamoğlu, açıklamalarını şu ifadeler ile sürdürdü: "Yargının ne kadar siyasallaştığını ve bunun demokrasimizi nasıl sekteye uğrattığını görmek için sadece benim davama bakmanıza gerek yok. Türkiye'de hayatın nasıl şekillenmesini istediğini ilgili kurumlara dikte etmekte bir beis görmeyen otoriter bir zihniyet var. Karşılarında kendilerine meydan okuyacak kimseyi görmek istemiyorlar.” İmamoğlu’nun ‘aldığı desteğe’ vurgu Öte yandan, söz konusu makalede İmamoğlu’nun ‘çok çeşitli’ seçmen grubundan destek aldığı belirtildi.

1 yıl önce

Financial Times: kalıcı Rus zaferine giden bir yol yok

"Rusya'yı silmeyin" - bu, Moskova'da uzun deneyime sahip Avrupalı bir diplomatın isteğiydi. Bu adil bir nokta. Vladimir Putin'in Ukrayna'yı işgali çok yanlış ilerledi. Yine de Rusya, bol kaynakları ve acımasız, gaddar bir hükümeti olan devasa bir ülke olmaya devam ediyor. Ukrayna Başkanı Zelenski, geçtiğimiz günlerde Moskova'nın yakında Kiev'i ele geçirmek için yeni bir girişimde bulunabileceği konusunda uyardı. Ancak savaş alanındaki bir atılım bile Rusya'ya kalıcı bir zafer kazandıramadı. Putin'in güçlerinin bir tür habis mucize gerçekleştirdiğini, Ukrayna'yı yendiğini ve Zelenski hükümetini devirdiğini hayal edin. Peki sonra ne olacak? Gerçek şu ki, yaralı ve izole edilmiş bir Rusya, onlarca yıllık bir savaşa saplanıp kalacak. Kiev'deki işgalci güçler veya işbirlikçi bir hükümet sürekli saldırı altında olacaktır. "Zafer" Rusya'yı uzun vadeli bir felakete sürükleyecektir. Putin ve müttefikleri tarihten teselli bulmaya devam ediyor. Rusya, Napolyon ve Hitler'in elinde korkunç yenilgiler aldı ama sonunda galip geldi. Ancak bu savaşlar savunma amaçlıydı. Geri çekilecek hiçbir yerlerinin olmadığını bilen Ruslar, sonuna kadar savaştı. Bu kez vatanlarını savunanlar Ukraynalılar. Daha önceki büyük savaşlarda Rusya, daha büyük bir Avrupa koalisyonunun da parçasıydı. Ancak şimdi, Kremlin yanlısı bir stratejist olan Dmitri Trenin'in yakın tarihli bir makalesinde söylediği gibi : "Rus tarihinde ilk kez, Rusya'nın batıda müttefiki yok." Aslında, Rusya karşıtı koalisyon Avrupa'nın çok ötesine uzanıyor.  "İngilizce konuşan ülkeler, Avrupa ve ABD çevresindeki Asyalı müttefikler arasındaki uyum derecesi daha önce görülmemiş seviyelere ulaştı." Bu yeni durumda, Rusya'yı dost olarak Asya ve Afrika'ya yönlendirdi. Çin, Hindistan, Güney Afrika ve Endonezya gibi "küresel güneyin" önde gelen ülkelerinin Rusya'ya yönelik uluslararası yaptırım çabalarına katılmamış olması Kremlin'i biraz rahatlatıyor. Ancak İran dışındaki bu ülkeler, Rusya'ya Ukrayna'ya akan batı silahlarına karşılık verecek askeri destek sağlamadı. Küresel güneye güvenmek, son 30 yıldır ağırlıklı olarak Avrupa'ya enerji ihracatı üzerine inşa edilen Rus ekonomisinin yeniden yönlendirilmesini gerektiriyor. Rusya da şimdi tehlikeli bir şekilde Çin'e bağımlı. Putin ülkesini nasıl bu hale getirdi? Sorunun kökleri, diğer Avrupa devletlerinin zaten karşı karşıya kaldığı bir şey olan büyük güç statüsünün kaybını kabul etmemesidir. (Bazıları, Brexit'in İngiltere'nin henüz tam olarak orada olmadığını gösterdiğini söyleyebilir. Ancak, kendine zarar verme eylemleri söz konusu olduğunda, Putin'in Rusya'ya yaptıklarıyla karşılaştırıldığında hiçbir şey. Felaket eşdeğeri, İngiltere'nin İrlanda'yı işgal etmesi olurdu.) Putin'in nostaljik bir şekilde baktığı Avrupa düzeni, büyük güç rekabeti etrafında inşa edildi. AB ve NATO şemsiyesi altında devletler arası işbirliğine dayalı yeni bir sistemi kavrayamayan Putin, Rusya'yı tüm Avrupa kıtasından tecrit etmeye başladı. Georgetown Üniversitesi'nden Angela Stent'in dediği gibi , 1700'lerde “Putin, Büyük Peter'in Avrupa'ya açtığı pencereyi kapattı”. Putin, Rusya'nın kalıcı olarak süper güçlerin altında olduğunu kabul etmeye istekli olsaydı, Rus devlet yönetiminin dengeleyici bir orta güç rolü oynaması için fırsatlar olurdu. Bunun yerine Putin, Ukrayna'da aşırıya kaçtı. Bunun ironik sonucu, Rusya'nın bu savaştan küresel bir güç olarak daha da küçülmüş olarak çıkmasıdır. Rusya'nın çaresiz durumu, ülkenin bazı seçkinleri arasında belirli bir nihilizme yol açtı; televizyon konuşan kafalar yüksek sesle nükleer savaş ve Kıyamet hakkında fanteziler kuruyor. Savaşmaya devam etme argümanını giderek daha fazla öne süren Rus stratejistler, bunu gerçekçi bir zafer olasılığı gördükleri için değil, yenilgiyi tasavvur etmenin çok zor olduğu için yapıyorlar. Eski bir Rus askeri istihbarat albayı ve o zamanlar artık kapalı olan Carnegie Moskova Merkezi'nin yöneticisi olan Trenin kasvetli makalesinde, Rusya için "teslim olmanın teorik bir yolu" olsa da, bu seçeneğin "ulusal felakete" yol açacağı için kabul edilemez olduğunu savunuyor. , olası kaos ve egemenliğin koşulsuz kaybı”. Ancak bu, vatanseverliğin çok tuhaf bir tanımıdır. Hangi vatansever Rus, ülkesini daha fakir, daha izole, daha diktatörce ve dünya çapında daha tiksindirici hale getiren acımasız bir saldırı savaşında yurttaşlarını ölüme göndermeye devam etmek ister? Gerçek Rus yurtseverleri, Putin'i ve savaşını durdurmaya kararlı olanlardır - çoğu hapiste veya sürgündedir. Ancak bu gerçekleştiğinde Rusya'nın ahlaki, ekonomik ve uluslararası statüsünü yeniden inşa etme şansı olacaktır.

1 yıl önce

Financial Times: İsveç'in NATO üyeliği tehlikeye girdi

Müslüman karşıtı Rasmus Paludan, İsveç'te Türkiye'nin Stockholm Büyükelçiliği önünde kendisine verilen izinle Kur'an-ı Kerim'i yaktı. Danimarka ve İsveç çifte vatandaşı olan aşırı sağcı Sıkı Yön Partisi (Stram Kurs) lideri Paludan'ın İslam'ı hedef alan hareketi, Türkiye'de sert tepkilerle karşılandı. "NATO üyeliği tehlikede" Financial Times gazetesi, Paludan'ın çirkin hareketinden sonra İsveç'in NATO üyeliğinin çıkmaza girdiğini yazdı. "Başvuru, Türk büyükelçiliği önünde Kur'an'ın yakılmasıyla tehlikeye girdi" başlıklı haberde, İsveç Başbakanı Ulf Kristersson ve Dışişleri Bakanı Tobias Billström'ün, Türkiye'de halktan gelen şiddetli tepkinin ardından öfke dalgasını yatıştırmaya çalıştığına dikkat çekildi. İsveçli araştırmacı: Erdoğan iktidarda kalırsa... Kristersson, yaşananların "son derece saygısız bir davranış" olduğunu söylerken, Billström de İslamofobik provokasyonların dehşet verici olduğunu ifade etti. Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin, NATO müzakerelerinin "derin bir krize sürüklendiğini" belirtti ve mayıs ayında yapılacak seçimlere işaret etti: (Cumhurbaşkanı) Erdoğan iktidarda kalırsa, onaydan önce aylara değil yıllara bakıyor olabiliriz. "Türkiye henüz onay vermedi" Öte yandan Macaristan'ın, İsveç ve Finlandiya'nın NATO'ya üyelik başvurularını gelecek ay onaylayacağını açıkladığı, henüz onay vermeyen tek ülkenin Türkiye olduğu anımsatıldı.

1 yıl önce

Eğitime 1 hafta daha ara: Türkiye geneli okullar 20 Şubat’a kadar tatil edildi!

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer 10 ili etkileyen deprem faciası nedeniyle Türkiye genelinde eğitime verilen aranın uzatıldığını duyurdu.  Bakan Özer yaptığı açıklamada, "Yaşadığımız deprem felaketi nedeniyle eğitim öğretime verdiğimiz arayı tüm Türkiye'de 20 Şubat’a kadar uzatma kararı aldık" ifadelerini kullandı. 

1 yıl önce

YÖK Başkanı duyurdu: 20 Şubat'ta uzaktan eğitime başlayacağız! Kararlar Nisan'da yeniden ele alınacak!

Yükseköğretim Kurulu (YÖK) Başkanı Erol Özvar, 2022-2023 akademik yılı bahar dönemine ilişkin açıklamalarda bulundu. Özvar'ın açıklamalarından satır başları şöyle: Deprem bölgesinde ikametgahı olan veya eğitim alan 627 bin civarında öğrenci bulunmaktadır. Türkiye’deki örgün öğrencilerin yüzde 15’i ya bölgede ikamet etmekte ya da bölgede eğitim almaktadır. Bu sayı ve oranlara bakıldığında yükseköğretim sistemimiz içinde bu afetten etkilenen öğrenci sayısının çok yüksek olduğunu dikkatlerinize sunmak isterim. Bölgedeki 18 üniversitemizde 17 bini aşan öğretim elemanı ve 30 bini idari olmak üzere toplam 47 bin ayrıca üniversite personelimiz bulunmaktadır. Aileleriyle değerlendirildiğinde depremden doğrudan etkilenen illerimizdeki yükseköğretim içinde bulunan vatandaş sayımızın fevkalade yüksek olduğu dikkatlerden kaçmayacaktır. Depremin olduğu günden itibaren YÖK olarak tüm üniversite yönetimleriyle doğrudan temas ettik. Bu sayede bölgedeki elemanlarımız, öğrencilerimiz ve idari personelimizle ilgili veriler toplamaya başladık. Bakıldığında neredeyse bütün üniversitelerimiz depremde kayıp vermiştir. Bu bakımdan deprem bütün üniversitelerimizi etkilemiştir. 11 ilde yapılan ön incelemeler neticesinde kampüslerimizin çoğunda yıkılan bina olmadığı görüldü. Bununla birlikte az sayıda ağır hasarlı binamız mevcut. Bu dönemde kampüslerimiz önemli rol almışlardır. Bahar dönemi 20 Şubat'ta uzaktan eğitimle başlatılabilir, nisan başı itibarıyla yüz yüze eğitimin de olduğu hibrit seçeneği değerlendirilecek. Yükseköğretim kurumlarındaki uygulamalı programlarda öğrenciler bu eğitimlerini yüz yüze sürdürecek.

1 yıl önce

New York Times: Türkiye'nin deprem bölgesi, Kaliforniya'ya çok benziyor

Yerli ve yabancı bilim insanları, Kahramanmaraş merkezli depremlerin yol açtığı yıkımın gücünü ve oluşan yarıkları yakından inceliyor. Araştırmacılar, 9 saat arayla meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğündeki depremler nedeniyle duydukları şaşkınlığı da dile getiriyor. ABD, deprem bölgesini konuşuyor New York Times gazetesi, Türkiye'de depremin meydana geldiği bölgenin, ABD'nin Kaliforniya eyaletindeki bölgeye benzerlik yönünden birçok özellik barındırdığını yazdı. Bilim insanlarının, gelecekteki depremlerin potansiyel gücüne ve yerine dair "felaket ipuçlarını" analiz ettiği belirtildi. San Andreas hatırlatması Kaliforniya'da yaklaşık 1200 kilometrelik uzunluğa sahip San Andreas Fayı hatırlatılarak, şöyle denildi: Bilim insanları, yer tabanlı ve uydu ölçümlerini kullanarak, Türkiye'de 6 Şubat'ta yaşanan depremin artçı sarsıntılara nasıl yol açtığını öğreniyor. Bu, Kaliforniya'da gelecekteki depremlerin potansiyel gücünü ve yerini daha iyi anlamalarına yardımcı olabilir. "Türkiye'deki depremlerden öğreneceklerimiz var" Sismolog Ross Stein, Türkiye'deki depremlerden "muazzam miktarda" çok şey öğreneceklerine dair şüpheye yer olmadığını vurguladı. Kaliforniya'nın yakın tarihinde, Türkiye'deki ilk deprem kadar güçlü yalnızca iki depremin olduğu, bunların 1906'daki 7,9 büyüklüğündeki San Francisco depremi ve benzer büyüklüğe sahip 1857 Fort Tejon depremi olduğu kaydedildi. Kaliforniya ve Türkiye'deki bölgenin ortak noktaları Gelecekte Kaliforniya'da Türkiye'de yaşanan depreme benzer bir sarsıntının ikinci bir fay hattı üzerinde meydana gelip gelmeyeceği konusunun gündemde olduğu ifade edildi. Kaliforniya ve Türkiye'deki deprem bölgesinin ortak noktalara sahip olduğu aktarıldı: Los Angeles ve San Francisco'da sarsıntı ihtimalleri hesaplandı Deprem bölgeleri, uzun, büyük fay ve çok sayıda daha küçük, ikincil fay ile pek çok ortak noktaya sahip. Jeolojik araştırmalar, önümüzdeki 30 yıl içinde Los Angeles bölgesinde 7,5 büyüklüğünde deprem olma ihtimalinin yaklaşık yüzde 30 ve San Francisco'da yüzde 20 olduğunu söylüyor. Diğer taraftan, Doğu Anadolu Fayı'nın, Kuzey Anadolu Fayı'ndan ve Kaliforniya'dan daha yavaş enerji biriktiği bilgisi paylaşıldı. Kahramanmaraş depremleri mercek altında Söz konusu Kaliforniya depremlerinin kapsamlı bir şekilde incelenmesine rağmen, modern teknoloji, yer tabanlı sismik sensörler, uydu kaynaklı radar ve diğer araçların, Türkiye'deki depremlerin ayrıntılı ve gerçek zamanlı olarak analiz edilmesine olanak sağladığının altı çizildi.

1 2 3 4 5 6 7 8 9 10