04 Mayıs Cumartesi 2024
2 yıl önce

Bilim Kurulu Üyesi: “TURKOVAC uygulanan kişilerde ağır hastalanan veya hastaneye yatan olmadı”

Aynı zamanda TÜSEB'e bağlı Türkiye Aşı Enstitüsü Başkanı olan Prof. Dr. Ateş Kara, acil kullanım onayı başvurusu yapılan yerli inaktif Kovid-19 aşısı TURKOVAC'la ilgili yürütülen klinik çalışmalarda elde edilen ön sonuçları değerlendirdi. TURKOVAC aşısının klinik çalışmalardaki verilerinin oldukça olumlu olduğunu, inaktif aşı Sinovac'la yürütülen karşılaştırmalı verilerden de olumlu sonuçlar alındığını belirten Kara, TURKOVAC'la ilgili iki grup veri üzerinden değerlendirme yapıldığını anlattı. Kara, bu kapsamda ilk olarak yerli aşının etkinliğinin saptanmasına için bir gruba TURKOVAC, diğer gruba da mevcut kullanılan aşının uygulandığını ifade ederek, şu bilgileri paylaştı: "Şu ana kadar elde ettiğimiz verilerde, TURKOVAC uygulanan kişiler arasında ağır hastalanan, hastaneye veya yoğun bakıma yatan olmadığını gördük. Ayrıca diğer aşının uygulandığı grupta da çok ağır hastalanan olmadı. Kovid-19 pozitif olanların sayılarını karşılaştırdığımızda da TURKOVAC'da avantajlı olduğumuzu görüyoruz. Bu, aşının etkinliğini, koruyuculuğunu gösterme yönünden bir avantaj. Bu noktada ilk verilerimiz çok olumlu. Bu verilerin hepsi, detaylarıyla acil kullanım onayını değerlendiren komisyonlara sunuldu. Çok titiz değerlendiriliyor." Aşının yan etkileriyle ilgili ilk sonuçlar da olumlu Aşının yan etkilerinin ele alındığı, güvenlik yönüyle ilgili ikinci grup çalışmada ise yaklaşık 3-4 bin kişiye ulaşılmasının amaçlandığına dikkati çeken Kara, "Bu noktada başlangıca göre bir avantajımız var; inaktif aşılar genel anlamda kullanıldığı ve dünya genelinde yaklaşık 3,5 milyar kişiye uygulandığı için olası istenmeyen etkilerinin neler ve hangi sıklıkta olduğunu biliyoruz. TURKOVAC'ta da bu etkilerin görülüp görülmediğine bakıyoruz. O verilerin de olumlu olduğunu gördük" dedi. Kara, bu iki grup verinin acil kullanım onayı sürecinde avantaj sağlayan sonuçlardan olduğuna dikkati çekti. Aşının üretim aşamasına yönelik çok sayıda test uygulanıyor. Bilim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Kara, aşının üretim aşamasına yönelik de çok sayıda test uygulandığının altını çizerek, TURKOVAC'ın üretilebilir olduğunun saptandığını söyledi. Ayrıca üretim sürecinde aşının antijen miktarının vücut açısından yeterli olup olmadığı ve son kullanma tarihinin belirlenmesine ilişkin, "stabilite" testlerinin yapıldığını anlatan Kara, TURKOVAC'ın onay alması durumunda üzerine "3 aylık kullanım süresi vardır" diye yazılabileceğini ifade etti. Bu kullanım süresinin periyodik olarak yapılacak stabilite testlerinden elde edilen sonuçlara göre 6 aya çıkabileceğini aktaran Kara, birkaç yıl sürecek testler sonucunda da kullanım süresinin 1 veya 2 yıl olarak belirlenebileceğini dile getirdi. Kara, aşılarla ilgili bu testlerin çok titiz, "kişiyi en fazla nasıl korurum" yaklaşımıyla gerçekleştirildiğinin altını çizdi. "Bizim en büyük avantajlarımızdan bir tanesi" Kara, TURKOVAC'ın hatırlatma dozu olarak uygulanmasına yönelik yürütülen klinik çalışmanın bulgularına ilişkin de şu bilgileri paylaştı: "İnaktif ve mRNA aşılarında ilk iki dozdan sonra uygulanan hatırlatma dozuyla, antikor seviyesinde hızlı bir zıplama görülüyor. TURKOVAC'ın hatırlatma dozu olarak uygulandığı çalışmalarda da böyle bir zıplamayı görüyoruz. Bu da bizim en büyük avantajlarımızdan bir tanesi. Veriler, aşının hatırlatma dozu olarak kullanılabilir olacağını gösteriyor." Kara, bu sonuçları bir araştırmacı olarak yorumladığına dikkati çekerek, esas çok yönlü değerlendirmenin TURKOVAC'ın acil kullanım sürecini inceleyen bağımsız ve tarafsız komisyondaki hocalar tarafından yapılacağını ve bunun sonucunda bir karara varılacağını vurguladı. TURKOVAC'ın acil kullanım onayı alması güvenilir olduğunu kanıtlayacak Komisyonun bu kapsamlı değerlendirmeleri sonucunda TURKOVAC'a acil kullanım onayı verilmesinin aşının her yönüyle güvenilir olduğu anlamına geleceğine işaret eden Kara, şunları kaydetti: "Yapılan incelemelerde üretiminin, istenmeyen etkilerinin, etkinliğinin 'uygun' şeklinde değerlendirilmesi durumunda, şu an nasıl ülkemizde istenirse mRNA, istenirse inaktif Sinovac aşısı olunabiliyor, üçüncü bir aşı olarak TURKOVAC da rahatlıkla kullanılabilir olacak. İsteyen herkes TURKOVAC'ı da aşı dozu olarak tercih edebilecek."

2 yıl önce

Türkiye genelinde 20 bin 843 adet tehlike arz eden köpek mikroçip uygulanarak kayıt altına alındı

Tarım ve Orman Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Tanınan yasal süre içinde bugün saat 16.30 itibarıyla Ankara’da 1.925, İstanbul’da 4.858, İzmir’de 2.541 adet olmak üzere, Türkiye genelinde 20.843 adet tehlike arz eden köpek mikroçip uygulanarak kayıt altına alınmıştır. En çok tehlike arz eden köpek ırkı İstanbul’da kayıt altına alınmıştır. Bugün sona erecek kayıtlar halen devam etmektedir." denildi.

2 yıl önce

PKK'dan kaçmıştı! Dağdaki teröristlere böyle seslendi: Fırsatını bulan kaçsın

Şırnak'ta e 15 yaşındayken PKK'lı teröristler tarafından kandırılıp dağa götürülen, 2 yıl önce de güvenlik güçlerine teslim olan M.Ü. (24), "Fırsatını bulan kaçsın. Ben burada yokken annem perişan olmuş. Herkesin annesi öyle. Oradaki herkesin ailesi öyledir. Hepsi de şu an perişanlar. Sıcak yuvanıza dönün, evinize ailenize, annenizi sevindirin. Artık orda kalmayın, inanmayın onlara" dedi. Şırnak'ta 15 yaşındayken PKK'lı teröristler tarafından kandırılıp dağa götürülen M.Ü., 28 Ağustos 2021 tarihinde örgütten kaçıp Habur Gümrük Kapısı'na gelerek güvenlik güçlerine teslim oldu. Gittiği ilk günden beri pişman olduğunu söyleyen M.Ü., fırsat bulduğu ilk anda kaçarak güvenlik güçlerine teslim olduğunu belirtti. Teröristler tarafından kent merkezinden alınıp Bestler- Dereler bölgesinde PKK kampına teslim edildiğini ifade eden M.Ü., burada bir ay kaldıktan sonra 15-16 gün boyunca yürüyerek Haftanin üzerinden Irak'ın kuzeyine geçtiklerini söyledi. Kendisine sürekli mağara ve sığınak kazdırıldığını kaydeden M.Ü., "Demokrasiden bahsediyorlar. Demokrasi diye bir şey yok orda. Burada başka söylüyorlar, orada başka söylüyorlar" dedi. 'ÖRGÜT İÇİNDE KAÇMAK İSTEYEN ÇOK KİŞİ VAR' Örgüt içerisinde birçok teröristin kaçıp kurtulmak istediğini söyleyen M.Ü., "Ben birçok kişiye de tanık oldum. 20'den fazla kişi kaçtı. Hepsi de yakalandı. Bazıları da öldüler. Teslim ol diyorlar. Teslim olmayanı, kaçmaya devam edeni öldürüyorlar. Çünkü kaçıyorlar. Evine gitmek istiyor. İzin vermiyorlar. Ya öldürüyorlar ya da hapishaneye atıyorlar. Eve gideceğini söyleyenler sürekli hapishanede kalıyor. Ta ki artık ben kaçmayacağım diyene kadar. Öyle bırakıyorlar hapishaneden. Yoksa bırakmıyorlar" diye konuştu. 'EVLAT NÖBETİNDEKİ AİLELERİN ÇOCUKLARINDAN ZORLA RÖPORTAJ ALIYORLAR' Diyarbakır'da HDP il binası önünde eylem yapan ailelerin çocuklarına zorla röportaj verdirildiğini ve annelerini oradan çektirmeleri için baskı uygulandığını belirten M.Ü, "Diyarbakır annelerini görüyorlar. Birinin annesini görürlerse diyorlar ki; git röportaj ver. Anneni oradan çek. De ki AKP siyasetine inanmayın. Annesine sesleniyor; diyor ki eve gidin. Orda kalmayın. Diyarbakır'daki HDP önündeki annelerin eylemine kimin annesi çıkarsa onlara söylüyorlardı. Zorluyorlardı" dedi. Gittiği ilk günden beri pişman olduğunu, kaçmak istediğini, fakat bazı bölgelerin kaçmaya uygun olmaması nedeniyle uzun süre PKK içerisinde kaldığını belirtti. 'FIRSAT BULAN KAÇSIN' Dağdaki teröristlere seslenen M.Ü. şöyle konuştu: "Oradakilere de sesleniyorum. Kim fırsat bulduysa kaçsın. Orda kalmasın. Gelsinler annesi, hepsi burada üzülüyor. Onu sayıklıyor. Gelsinler demokrasi diye bir şey yok orda. Söyledikleri gibi askerler bize kötü muamelede bulunmadı. Kaçmak isteyenlere söylüyorlar. Diyorlar ki siz gitseniz de askerler ya sizi öldürür ya JİTEM yapar. İşi bittiğinde seni öldürecek. Seni ajanlaştıracaklar. İşi seninle bittiği an seni öldürecek ya da kızlara tecavüz edecekler. Öyle söylüyorlar. Çoğu kızlar da korkuyorlar kaçmaya. Ama ben kaçtım, geldim evime. Dedikleri gibi hiçbir şey yok. İyi davrandılar. Kötü bir muamelede bulunmadılar. Geldiğim gibi anneme teslim ettiler. Aileme teslim ettiler. Onun için de onlara sesleniyorum. Fırsatı bulduğunuz an kaçınız. Gelin evinize dönün. Anneniz burada. Ailenize dönün. Ben burada yokken annem perişan olmuş. Herkesin annesi öyle. Oradaki herkesin ailesi öyle."

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Etrafımızda oluşturulan ateş çemberiyle devlet otoritemizi yok etmeye çalıştılar

İki terör örgütü yanımızdaki Irak ve Suriye'nin devlet otoritesini yok etti. Etrafımızda oluşturulan bu ateş çemberiyle bizim devlet otoritemizi de ortadan kaldırmaya çalıştılar. Bizim bir sorumluluğumuz var. Nasıl doğu ve güneydoğuyu İstanbul'umuzu Ankara'mızı huzurun başşehri yapabilmişsek, bizim sorumluluğumuz Irak'ın da, Suriye'nin de, bizim sorumluluğumuz Afganistan'ın da, Yemen'in de huzurudur sükunudur, güvenidir ve bir arada olmayı gerektirmektir. Etrafımızdaki coğrafyayı ateş çemberine çevirerek esas hedefleri Türkiye'dir. Ama biz bunlara bu fırsatı vermedik, vermeyeceğiz ve mücadele edeceğiz.

2 yıl önce

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez: Sanayi tesislerine uygulanan elektrik kısıtlaması 29 Ocak itibarıyla kaldırılarak son bulacak

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada, "Sanayi tesislerine uygulanan elektrik kısıtlaması 29 Ocak itibarıyla kaldırılarak son bulacak. Doğal gazda uygulanan kısıtlama 31 Ocak'tan itibaren %40'tan %20'ye düşürülecek" denildi.

2 yıl önce

İSKİ yine mağdur etti! Kamyonet toprakla doldurulan çukura saplandı

Olay, saat 11.00 sularında İstanbul'un Küçükçekmece ilçesi Cumhuriyet Mahallesi'nde yaşandı. İSKİ EKİPLERİ ÇUKUR KAZIP TOPRAKLA DOLDURDU Edinilen bilgiye göre, kamyonetiyle iş yerine giden sürücü Özmen Develioğlu, park halindeki araca çarpmamak için sağa kırdı. KAMYONET SAPLANDI Develioğlu, İSKİ'ye bağlı ekiplerin kazıp, üzerini toprakla kapattığı yere saplandı. Neye uğradığına şaşıran Develioğlu, hemen dışarı çıktı. Sürücü Develioğlu, kazayı yara almadan atlatırken, aracında hasar oluştu. Araç nedeniyle sokak bir süre araç trafiğine kapandı. Çukura saplanan kamyonet sürücü ve arkadaşları tarafından kurtarıldı. "MAĞDURUM NE YAPMAM LAZIM" Çalışmanın yarım bırakılmasına tepki gösteren sürücü Özmen Develioğlu, "Dükkanımdan diğer dükkanıma gitmekteydim, sol tarafımda araba vardı, geçecek yol yoktu. Sağ tarafıma kırdım, çukurun üstünü kumla, çamurla doldurmuşlar, arabam çukura düştü. Ben mağdurum ne yapmam lazım. Şuan işe gidemiyorum" diye konuştu. "AKŞAMA KADAR ÇALIŞTILAR AMA HİÇBİR ŞEY YAPTIKLARI YOK" Öte yandan kazı çalışmasının yarım bırakılmasına tepki gösteren mahalle sakini kadın, "Dün kazıldı, akşama kadar çalıştılar ama hiçbir şey yaptıkları yok. 3-4 kişi vardı, ben bilmiyorum. Geçememiş, sabah çok arabalar arka arkaya geçememiş. Öyle de olmaz ki" dedi.

2 yıl önce

TÜİK açıkladı! 2021 yılında en çok memnuniyet duyulan kamu hizmeti ‘Asayiş’ oldu…

Kamu hizmetlerinden memnuniyet düzeyleri incelendiğinde, 2021’de asayiş hizmetlerinden memnun olduğunu beyan edenlerin oranı yüzde 73,8 olurken bunu sırasıyla yüzde 69,8 ile ulaştırma, yüzde 68,1 ile sağlık, yüzde 59,1 ile Sosyal Güvenlik Kurumu, yüzde 55,7 ile eğitim ve yüzde 54,8 ile adli hizmetlerinden memnuniyeti takip etti.

2 yıl önce

19 göçmenin donarak öldüğü geceyi, sağ kurtulanlar anlattı: "Yunanistan bizi ölüme terk etti"

Edirne'nin İpsala ilçesinde donarak ölen 12 göçmenin cansız bedenine 2 Şubat'ta ulaşılmıştı. Bir sonraki gün ölü sayısının 19'a yükseldiği açıklanmıştı. Türkiye, göçmenlerin Yunanistan tarafından geri itildiğini savunmuştu. Yunanistan tarafıysa bu iddiayı reddetmişti. ABD'nin önde gelen gazetelerinden New York Times'ın (NYT) haberinde, kurtulan göçmenlerin anlattıklarının Türk yetkililerin açıklamalarıyla örtüştüğü yazıldı. Hayatta kalan 4 kişi, Yunanistan'da gözaltına alınarak bir gün boyunca tutulduklarını söyledi. Anlatılanlara göre Yunanistan güçleri, eşyalarına el koyup kıyafetlerini alarak göçmenleri Meriç Nehri'ne gönderdi. Göçmenler 8 ila 10 kişilik gruplar halinde bota bindirilip, bir halat ve makara sistemiyle Türkiye tarafına yollandı. Üniformalı ve silahlı kişilerin operasyonu denetlediği aktarıldı. 33 yaşındaki Jaber Jang Singh, "Çok kötüydü" diye konuştu: O havada bize bunu yapmamaları gerekiyordu. Bizi ölüme terk ettiler. Yunanistan'a Türkiye'den değil Sırbistan'dan girdiğini söyleyen Singh, buna rağmen Edirne'ye yollandığını açıkladı: Telefonumu, cüzdanımı, pasaportumu, madalyonumu, bilekliğimi ve otobüs biletimi aldılar. Singh, karşıya geçtikten sonra 2-3 saat yürüdüklerini ve bir yola çıktıklarını söyledi. Burada Türk polisiyle karşılaştıklarını ifade eden Singh, kendilerine kıyafet, meyve suyu ve bisküvi verildiğini belirtti. 22 yaşındaki Bangladeşli Muhammed Seyfül İslam "İyi değil ama yapabileceğimiz bir şey yoktu" ifadesini kullandı. Bir diğer Bangladeşli Riaz da "Yağmurla soğuk yüzünden çok korktum ve yoruldum" dedi. 27 yaşındaki göçmen, hızlı yürüdüklerini ve geride kalanların öldüğünü kaydetti: Ülkede yasadışı olarak bulunduğumuzu biliyoruz. Ancak devlet yasadışı değil. Dolayısıyla bize yasaya aykırı şekilde davranmamalılar. Adını vermek istemeyen bir Bangladeşli, akşam 22.00 civarında suya bırakıldıklarını bildirdi. "Avrupa'da geçmesi en zor sınır Yunanistan'ınki" NYT, İpsala'da terk edilmiş bir otelde kamp yapan bir grup Faslıyla da görüştü. Göçmenler, Bulgaristan'daki sınır muhafızlarının daha fazla şiddet uyguladığını ancak Yunanistan sınırının, Avrupa'nın geçmesi en zor sınırı olduğunu ifade etti. Grup, pek çok kez Yunanistan'a geçmeye çalıştıklarını ancak her seferinde paralarının, belgelerinin, kıyafetlerinin ve ayakkabılarının alınıp dövülerek geri itildiklerini söyledi. Soyadını açıklamak istemeyen Hasan, Yunanistan'da iki kez nehre atıldığını ve Türkiye'ye yüzmeye zorlandığını söyledi. 38 yaşındaki göçmen, birkaç kişinin nehri geçmesine yardım ettiğini ancak çok sayıda kişinin boğulduğunu açıkladı. BM'den soruşturma çağrısı Türkiye ve Yunanistan arasında göçmen anlaşmazlığı devam ediyor. 4 milyonu aşkın göçmene ev sahipliği yapan Türkiye'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yunanistan'a gitmek isteyen göçmenlere yönelik kısıtlamaların kaldırıldığını 2020'de duyurmuştu. Yüzbinlerce sığınmacının olduğu Yunanistan ise bu tarihte sınırdaki kontrolleri sıkılaştırmıştı. Yunanistan Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis, 19 göçmenin yaşamını yitirmesini “trajedi" diye nitelemiş ancak Türkiye'nin iddialarını reddederek bu kişilerin ülkeye giriş yapmadığını öne sürmüştü. Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiseri Filippo Grandi ise pazartesi yaptığı açıklamada, 2020'den bu yana Yunanistan'ın kayıt dışı 540 geri itme faaliyeti yürüttüğünü bildirdi. Grandi, Yunanistan'ın göçmenleri geri itmesine dair haberlerin hâlâ sürdüğünün altını çizdi. Mitarakis buna cevaben Avrupa Birliği sınırlarını uluslararası hukuk ve insan haklarına uygun olarak koruduklarını açıkladı. BM Mülteciler Yüksek Komiserliği Türkiye Temsilcisi Philippe Leclerc, hem Türkiye'ye hem de Yunanistan'a çağrı yaparak 19 göçmenin yaşamını yitirmesinin soruşturulmasını istedi. Lecrech iki tarafın işbirliği yaparak can kayıplarını önlemesi gerektiğini sözlerine ekledi.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 13 14