03 Mayıs Cuma 2024
2 yıl önce

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ ile günün yalanı! Antakya’da taciz dediği olay bambaşka çıktı…

Sosyal medyada gün boyunca Suriyeliler konusunda kurgu ve yalan haber paylaşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, yalancılıkta bir marka haline gelmeye başladı. Daha önce Suriyeliler konusunda yaptığı yüzlerce açıklamanın yalan olduğu ortaya çıkmasına rağmen aynı yalanları defalarca dile getirmekten usanmayan Özdağ’ın 90’lı yıllarda FETÖ’cü talebelerine verdiği Algı Yönetimi derslerinde öğrettiklerini bugün kendisinin uyguladığı konuşuluyor. HATAY’DA TACİZ İDDİASI Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, dün gece yaptığı paylaşımda “Antakya’da Suriyelilerin bir kızı taciz etmesi üzerine, kızın ailesinin de aralarında bulunduğu halk Suriyeli ailenin evine/iş yerlerine saldırdı. Olay yerine güvenlik güçleri sevk edildi. 3 Suriyeli hastaneye sevk edildi. Suriyelileri vatanlarına yollayın. Yoksa olaylar büyüyecek” dedi. OLAYIN ASLI BAŞKA ÇIKTI Özdağ’ın iddia ettiği ‘büyük kavga ve saldırı’dan tek bir kare görüntü henüz ortaya çıkmamışken olayın aslının çok başka olduğu ortaya çıktı. Olay anına tanık olanların ifadelerine göre; sevgili olan 14-15 yaşlarında Türk vatandaşı bir kız ile aynı yaşlardaki Suriye uyruklu bir delikanlı Hatay’a bağlı Avsuyu’nda bir parkta buluşuyor. O sırada parka kızın ailesinin de gelmesi üzerine gerginlik yaşandığı; ancak olayın Özdağ’ın iddia ettiği gibi büyümediği aktarıldı. https://twitter.com/aslandegirmenci/status/1509173978262388738?s=21&t=1Hq5gqMjye7gjECH65Be0A Olayın tacizden kaynaklanmadığı, yaralama, mala zarar verme gibi eylemlerin gerçekleşmediği de görgü tanıklarının aktardıkları arasında. AMACI İÇ ÇATIŞMA ÇIKARMAK Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı bölgelerde yerli halk ile Suriyelileri karşı karşıya getirip sokakları karıştırmak için gün boyu yalanlar uyduran Özdağ’ın “Suriyelileri vatanlarına gönderin, yoksa olaylar büyüyecek” beyanı ise maksadını açıkça ortaya koyuyor.

2 yıl önce

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’dan Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yalanlama: Bizleri artık şaşırtmıyor

Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun iddialarına yönelik açıklama yapıldı. Kılıçdaroğlu'nun dün partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmaya dikkatin çekildiği açıklamada, "Bakanlığımız sorumluluğunda hayata geçirilen bazı projeler hakkında açıklamalarda bulunmuştur. Sayın Genel Başkanın bu beyanlarında açıkça yalan söylemesi bizleri artık şaşırtmamakta ancak ülkemiz adına üzmeye devam etmektedir. Yalan ve iftira siyasetindeki bu ısrarları üzerine, kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi sorumluluğumuz çerçevesinde açıklama yapma gereği doğmuştur." "3 milyar dolara mal olan Yavuz Sultan Selim Köprüsü için 9 milyar dolar veriyoruz.' ifadesi yalandır" değerlendirmesine yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "26 Ağustos 2016 tarihinde milletimizin hizmetine sunulan Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün, Kuzey Marmara Otoyolu ile birlikte toplam yatırım ve işletme süresi 10 yıl 2 ay 20 gündür. Yap İşlet Devret (YİD) modeli ile hayata geçirilen, İstanbul'un ve Marmara Bölgesi için oluşturulacak Marmara Otoyol Ringi'nin önemli parçalarından Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün inşaat maliyeti 818 milyon dolardır. Yavuz Sultan Selim Köprüsü ve 138 km'lik Kuzey Marmara Otoyolu Odayeri-Paşaköy kesimi için Yapım, İşletme, Finansman, Bakım-Onarım ve Yenileme maliyetleri toplam 7,18 milyar dolardır. Bu maliyete karşılık verilen garanti ise işletme yılı sonunda toplam 6,9 milyar dolardır, şimdiye dek Köprü için toplam 3,3 milyar liralık ödeme yapılmıştır. Osmangazi Köprüsü 1,2 milyar dolar; biz 15 milyar dolar veriyoruz ifadesi de yalandır. 1 Temmuz 2016 tarihinde açılan, İstanbul-İzmir Otoyolu kapsamında, Yap İşlet Devret modeli ile inşa edilen Osmangazi Köprüsü'nün toplam inşaat ve işletme süresi 15 yıl 9 ay 24 gündür. Osmangazi Köprüsü'nün yapım maliyeti 1,48 milyar dolardır. Osmangazi Köprüsü ve 384 km'lik İzmir-İstanbul Otoyolu için yapım, işletme, finansman, bakım-onarım ve yenileme maliyetleri işletme yılı sonu toplam 13,6 milyar dolardır. Bu maliyete karşılık verilen garanti ise işletme yılı sonunda toplam 12,9 milyar dolardır." "Zafer Havaalanı'nın şimdi açığını kapatmak için Eskişehir'deki havaalanını kapatıyorlar. Eskişehir'deki havaalanını Yılmaz Büyükerşen devletten, Hazine'den bir kuruş almadan yaptı.' ifadeleri de yalandır" değerlendirmesine yer verilen açıklamaya, şöyle devam edildi: "Eskişehir Hasan Polatkan Havalimanı'nın kapatılacağı yalandır; Havalimanı hizmetine devam etmektedir. Yap İşlet Devret modeli ile hayata geçirilen, 3 Mart 2011 yılında sözleşmesi imzalanan ve 1 Kasım 2012 yılında faaliyete geçen Zafer Havalimanı, 50 milyon avroya mal olmuştur. 2044 yılında kamu malı olacak Zafer Havalimanı'nın işletme, bakım ve onarım giderleri dahil toplam maliyeti 254 milyon avrodur. Zafer Havalimanı için verilen, işletme süresi sonunda, yani 2044 yılına kadar toplam ödenecek garanti bedeli ise 206 milyon avrodur. DHMİ'nin ihaledeki net karı 48 milyon avrodur." Açıklamada, "İstanbul Havaalanı, şu kar yağışında bir bölümü çöken havaalanı. 6,3 milyar avroya garanti vermişler, maliyetini henüz tam bilemiyoruz. Bunlar 2 milyar 100 milyon avro ödeyeceklerdi, ödemediler. Erdoğan tek imzayla 2 milyar 100 milyon avroyu sildi." ifadeleri de yalandır." görüşüne yer verilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "İstanbul Havalimanı'nın kar yağışı sırasında hiçbir bölümü çökmemiştir. Olumsuz hava koşulları nedeniyle çatısında kısmi çökme meydana gelen yapı, İstanbul Havalimanı'na 7 km uzaklıkta, geçici olarak faaliyet gösteren bir binadır. Yap İşlet Devret modeli ile hayata geçirilen İstanbul Havalimanı, 2020 yılında 23,4 milyon yolcu, 2021 yılında ise 36 milyon 988 bin 563 yolcuyla Avrupa havalimanları arasında iki yıl üst üste yolcu sayısı sıralamasında birinci sırada yer almıştır. Bilindiği gibi İstanbul Havalimanı, ilk işletme yılında, garanti edilen 233,1 milyon avroluk Dış Hat Yolcu Gelirini aştığı için devlete 22,4 milyon avro tutarında ek ödeme yapmıştır. İstanbul Havalimanı'nın inşaat ve işletmesini üstelenen İGA'nın 2 milyar 100 milyon avroyu ödemediği ve borcun silindiği iddiası yalandır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı ve Devlet Hava Meydanları İşletmesi (DHMİ) Covid-19 salgınından etkilenen Yap-İşlet-Devret (YİD) ve kiralama konumunda olan tüm havalimanları için işletmecilere geçerli olan destek paketini devreye almıştır. Bu karar uyarınca DHMİ, Covid-19 salgınını mücbir sebep kabul ederek, tarafların yükümlülüklerini pandemi etkisinin devam ettiği dönem boyunca karşılıklı olarak askıya almıştır." "Büyük ve Güçlü Türkiye"nin inşasında pay sahibi olan projelerin, Türkiye'nin yatırım, üretim, ihracat ve istihdam odaklı büyüme stratejisinin hayata geçmesi için gerekli altyapıyı sağladığına vurgu yapılan açıklamada, şu değerlendirmeler yer buldu: "Bu nedenle dünyanın lider ekonomileri arasına girme mücadelesinde son virajda yer alan ülkemiz için kritik önemdedirler. Bizler, 2023 hedeflerimiz ve 2053 vizyonumuz doğrultusunda, ülkemizin Asya ile Avrupa arasında 700 milyar doları aşan ticaretten aldığımız payı artırmayı hedefliyor, 4 saatlik uçuş mesafesiyle merkezinde bulunduğumuz 30 trilyon dolarlık küresel ticaret hacminden daha fazla faydalanabilmeyi amaçlıyor, bütün yatırımlarımızı bu doğrultuda gerçekleştirdiğimizi yüce milletimizin bilmesini istiyoruz. 20 yıldır neyin sözünü verdiysek inşa etmiş, neyi hayal ettiysek milletimizin hizmetine sunmuş bir iktidar olarak pek çok yalan, iftira ve karalama ile de mücadele ettik. Bundan sonra da ederiz ancak ana muhalefet liderinin bir yalan makinesine dönüşmesini üzülerek izliyor, kendisinin en kısa sürede yapıcı bir muhalefet anlayışı ile 'Büyük ve Güçlü Türkiye' hedefimize katkı sunmasını ümit ediyoruz."

2 yıl önce

Suriyeli polis yalan çıktı! Programda yemin etti ifadesinde çark etti

Bir televizyon kanalında yayınlanan 'Canlı Masa' programına konuk olan THEMİS Araştırma Başkanı Koray Yücel, yaptığı skandal açıklamalarla kamuoyunu yanıltarak neredeyse toplumsal bir infiale neden oluyordu. Yücel, programda yaptığı açıklamada, ülkemizde Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmayan bir kimsenin emniyet teşkilatında görev alamayacağını bildiği halde trafikte Suriye vatandaşı bir polisle diyaloğa girdiğini iddia etti. "SURİYELİ TRAFİK POLİSİ" GÖRDÜM YEMİN EDERİM Koray Yücel, programda defalarca yemin ederek "Suriyeli Polis" ile aralarında geçen diyaloğunu anlattı. Yücel, "Trafik polisinin yanında durdum. Yemin ederim Suriyeli çıktı. Sordum. Hayrola siz nerelisiniz dedim? Suriyeliyim abi dedi. Görmesem bende inanmam. Aksanından yabancı olduğunu anladım. Camı açtım eşimde yanımdaydı. Burada nerede otopark var dedim. Bana bozuk aksanı bir güzel tarif etti" şeklinde konuştu. İFADESİNDE ÇARK ETTİ Skandal açıklamalarının ardından İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, "Suriyeli Polis" iddialarını ortaya atan Koray Yücel'in ifadesine başvurulmasını istedi. İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde ifade veren Yücel, "Katıldığım programda konu yabancı doktor atamalarından bahsediliyordu. Bende düşündüm ki yabancı uyruklu bir doktor, ögretmen vs. atanıyorsa, yine yabancı uyruklu bir polis de atanıyordur diye düşündüm. Herhangi bir infial yaratma kastım yoktu" diye kendini savunurken programda diyaloga geçtiği Suriyeli polisi hakkında beyanda bulunamadığı görüldü.

2 yıl önce

AK Parti’li Hamza Dağ: Kılıçdaroğlu su içer gibi yalan söylüyor

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hamza Dağ, Beyaz TV'de katıldığı “Akılda Kalsın” programında yaptığı açıklamalarda muhalefete yüklendi. Kovid-19 salgınının ardından artmaya başlayan fiyatlarla ilgili olarak Türkiye’nin aldığı önlemleri anlatan Dağ, ekonomik olarak daha rahat nefes alacaklarını belirterek, “Dünyanın ilk 10 ekonomisine girmek için çalışmalarımız olacak. Yarınımız bugünden çok daha refahlı olacak" dedi. Stokçuluk meselesine ilişkin görüşlerini aktaran Dağ, stokçulukla topyekun mücadele edilmesi gerektiğini savunarak, “Bu devlet görevi olduğu kadar ahlaki bir mesele. Bu meseleyi daha çok ön plana koymak lazım. Ceza yaptırımı mutlaka olur ama toplumun kültürü bu olmalı. Yapmanız gereken iş; stokla fahiş fiyatla değil, helal para kazanmak." diye konuştu. Muhalefetin olumsuzlardan beslendiğine dikkati çeken Dağ, “20 senedir muhalefet sadece olumsuzlukları söylüyor, hiçbir şey yapmıyor vatandaş da bunu görüyor. Vatandaşımız her şeyi görüyor. Anadolu irfanının gördüğü şey bu... Nerede siyaset yaparsanız yapın, sadece olumsuzlukla muhalefet yaparsanız ya da vatandaşı anlamadan sadece farklı şeyler ortaya koyarsanız vatandaş bunu görür. Bir mesele var ve biz çözmek için mücadele ediyoruz. Birçok krizi aynı anda yaşayan bir dünyada biz ne yapabiliriz ona bakıyoruz" şeklinde konuştu. KILIÇDAROĞLU'NUN KATAR SÖZLERİ Programda, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun son grup toplantısında, “Ya Allah aşkına şu Katar aşkından vazgeçin kardeşim ya… İki ay içinde 2,5 milyon küçükbaş hayvanı uçaklarla ihraç ettiler. 2,5 milyon Katar'a gönderdiniz, 'ucuz et yesinler' diye. Bize gelince yüzde 48 ete zam yaptılar. Katar aşkından yüzde 48…" yaptığı konuşmanın hatırlatılması üzerine Dağ, yalan söylemenin muhalefetin bir mizacı haline geldiğine vurgu yaparak, şunları söyledi: KILIÇDAROĞLU SU İÇER GİBİ YALAN SÖYLÜYOR "Ana muhalefetin genel başkanı olsam, Türkiye’deki küçükbaş hayvan varlığına bakarım. Türkiye’de küçükbaş hayvan varlığı ne kadar? İki buçuk milyon hayvan ne kadar seferde uçaklarla gider? 4 ayda bu hayvanlar gönderilir mi? Nereden baksanız bu sayı akla, mantığa hiç uymuyor. Kemal Kılıçdaroğlu, su içer gibi, yemek yer gibi yalan söylüyor. Artık yalan onun doğal hali olmuş vaziyette. Bu yalanları defalarca yüzüne söylenmiş olduğu halde bir kızarma da yok yüzünde. Muhalefete bakarız, onlar ne söylüyor takip ederiz. Ama bu tarz şeyleri görünce takibi bırakıyoruz. Esaslı yalanlarını düşünüyorum. Kılıçdaroğlu, 'AK Partili 100 milletvekili, Bylock'cu' dedi. Unutmuyoruz, ispatlayacaktı. Birçok yalan söyledi ama özür gelmedi. Genel bir parti politikası halinde yalanı söyleyelim, doğru söylerlerse biz bir yalan daha söyleyelim diyorlar... Kurumlarımız da vatandaşımız da gerçekleri ortaya çıkıyor. CHP Genel Başkanı neredeyse her gün yeni bir yalan ortaya koyuyor. En son yalan da bu. Bakalım bu salı, grup toplantısında ne yalan söyleyecek. Hep beraber görürüz." İZMİR VE İSTANBUL’DA KESİLEN AĞAÇLAR İzmir’de Kültürpark’ta kesilen palmiye ağaçlarıyla ilgili olarak da konuşan Dağ, Gezi Parkı’ndaki eylemlerin ne olduğunu bugünlerde çok daha iyi gördüklerini, meselenin 3-5 ağaç meselesi olmadığını bildiklerini anımsatarak, birçok kesimin ağaç konusunda samimi olmadığını söyledi. CHP’li Ekrem İmamoğlu’nun başkanlık ettiği İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin Beşiktaş’taki 112 çınar ağacı ile Zeytinburburnu’nda kestiği ağaçları da hatırlatan Dağ, "Zeytinle ilgili konuşan sanatçılardan bir tanesi bir kelime etti mi bunun için? 3 yılda 1900 tane palmiye kesildi İzmir'de, son olarak 72'si Kültürpark'ta. Gerekçe; ağaçlar hastalandı. Tedavisi var. Bize yeşili doğayı bir üstünlük meselesi olarak anlatmaya kalkışmasınlar biz kıymetini kendi kültürümüzde biliriz. Yarın kıyamet kopacaksa elindeki fidanı dik diyen ümmetin temsilcileri olarak hassasiyet taşıyoruz. CHP'lilerin yaptıkları bu konudaki yanlışlara çokça örnek verebiliriz. Bursa'da, Çanakkale'de, Milas'ta... En kötü eylemleri ortaya koyanlar, eylemleri gözükmesin diye en çok bağıranlar. Kendi yaptıkları edepsizliği kapatmaya çalışıyorlar. Biz gerçekten yeşilin daha da artması için çalışıyoruz. AK Parti döneminde 5,5 milyar fidan dikildi. Refah seviyesi artması için hem yeşili artırmalı, ticareti geliştirmeliyiz. İkisinden birinden vazgeçmek mümkün değil. Birileri kendi siyasal düşüncelerine göre bunu kim yaptı üzerinden siyaset yürütüyor" ifadelerini kullandı. "BUCA METROSU SÜRECİNİ TÜRKİYE DE BİLMELİ" "Buca Metrosu sürecinde ne olduğunu İzmir kamuoyu biliyor, Türkiye de bilmeli” diyen AK Parti İzmir Milletvekili Dağ, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’in ricası üzerine Buca Metrosu’nu yatırım programına alındığının altını çizerek, sözlerini şöyle sürdürdü: "İhaleye 7-8 firma katılmış, teklifler verilmiş... En düşük teklif veren firma, Nurol ve Yapı Merkezi ortaklığı. İkinci firma Gülermak. İhalenin sonuçları açıklanmayınca bazı laflar dönmeye başlamıştı. Sonuç açıklandı, ihaleyi 529 milyon lira fazla teklif veren firma kazandı. Biz buna tepki gösterince Soyer, 'Biz karar vermedik, uluslararası kuruluş karar verdi.' diyor. Biz de 'Parayı veren kararı mı veriyor?' dedik, sonra 'Biz karar verdik.' diye açıklama yaptılar. Yürütmeyi durdurma kararı duyulunca. Birinci teklifi veren firmalar dava açmış, Danıştay'a gitti ve süreç devam ediyor."

2 yıl önce

AK Parti'den Haftalık Gündem Analizi raporu: Kılıçdaroğlu'nun yalan söylemleri ulusal birlik duygusunu aşındırıyor!

AK Parti'nin, Haftalık Gündem Analizi raporunda CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun yalan siyaseti ve Rusya/Ukrayna Savaşı'nın sona erdirilmesi için Türkiye'nin yaptığı arabuluculuk girişimlerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulunuldu. Millettin kuruluşundan itibaren tek başına yönetim yetkisi verdiği AK Parti karşısında siyaset üretemeyen CHP yönetimi, yalan ve kurgu üzerine inşa ettikleri algı siyasetini sistematik olarak kullanmaya devam ettiğine dikkat çekilen raporda Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olduktan sonra CHP'nin yalan siyasetini daha da ilerilere taşıdığı belirtildi. KILIDAROĞLU'NUN SON YALANI KATAR'A CANLI HAYVAN SATIŞI Siyasi stratejiyi sergilerken etik kaygılardan tamamen uzak davrandığı vurgulanan Kılıçdaroğlu'nun yalanlarına örnek verilen raporda şöyle denildi: "Yalan siyasetinin son örneğini ise 29 Mart 2022 tarihinde gerçekleştirilen partisinin grup toplantısında "Ya Allah aşkına şu Katar aşkından vazgeçin kardeşim ya... İki ay içinde 2,5 milyon küçükbaş hayvanı uçaklarla ihraç ettiler." ifadeleriyle ortaya koymuştur. Kılıçdaroğlu'nun ifadelerine Ticaret Bakanlığı yazılı açıklama ile cevap vermiş 2021 yılında toplam 264.216 küçükbaş hayvan ihracatı gerçekleştirildiği, Katar'a 2021 yılında gerçekleştirilen küçükbaş hayvan ihracatının ise 96.797 olduğu ifade edilmiş; bununla birlikte, 18 Mart 2022 tarihi itibarıyla Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından kırmızı et ihracatının durdurulduğu hatırlatılmıştır."

2 yıl önce

Ümit Özdağ şimdi de FETÖ ve PKK sempatizanı profesörü referans aldı! “Bartın’a 15 bin Suriyeli geldi” yalanı

TTB’li Prof. Dr. Ahmet Saltık, sosyal medya hesabından Bartın’a bir günde 15 bin Suriyelinin giriş yaptığını duyurdu. Sosyal medya hesabından bir paylaşım yapan Saltık’ın, akıllara durgunluk veren iddiasıyla ilgili Bartın İl Göç İdaresi ve Emniyet Müdürlüğü’nden yalanlama yapıldı. “02.04.2022 günü bazı basın yayın ve sosyal medya organlarında ilimize son 1 ay içerisinde 15.000 Suriyeli şahsın geldiği İl Göç İdaresi ve İl Emniyet Müdürlüğüne giderek kayıt oldukları ve bu şahısların kayıtlı seçmen oldukları yönünde çıkan söylentiler hiç bir şekilde gerçeği yansıtmamaktadır. Asılsız haberi çıkaran ve yayanlar hakkında, Müdürlüğümüzce gerekli araştırmalar yapılmaktadır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.” BARTIN’DA HİÇ KİMSE 15 BİN SURİYELİYİ GÖRMEDİ Bartın’da yaşayan vatandaşlar, Ankara’da yaşayan Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın şehre giriş yaptılar dediği 15 bin Suriyeliyi görmediklerini belirterek habere şaşırdıklarını açıkladılar: “Burası küçük bir şehir; 15 bin Suriyeli gelse hatta 15 bin değil 10 Suriyeli gelse hemen tüm şehrin haberi olur”  ÜMİT ÖZDAĞ ‘DOĞRU’ DEDİ Türkiye’de Suriyelilere karşı nefret oluşturmak ve sokakları karıştırmak için gün boyu sosyal medyada yalan ve kurgu haberler paylaşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ da PKK’ya yakınlığı ile bilinen profesörün iddiaları için ‘Araştırdık, doğru’ dedi. Her gün Suriyelilerle ilgili onlarca yalan haber paylaşan Özdağ’ın Saltık’ı referans alması ise sosyal medyada tepkiyle karşılandı. “Bir PKK’nın ipine sarılmadığın kalmıştı” yorumlarıyla eleştirilen Özdağ’ın önümüzdeki günlerde Bartın’a gelen hayali Suriyeliler konusunda yapacağı açıklamayı kamuoyu merakla bekliyor. Daha önce de Afgan çete lideri bir tecavüzcünün Beylikdüzü’nde yaşadığını, erkek çocukları taciz ettiğini, görüntülerin elinde olduğunu ve yayınlayacağını söyleyen Özdağ, aradan geçen bir aya karşın hala iddialarını kanıtlayamadı. Özdağ’ın bahsettiği Afgan ismin ise İran’da yaşadığı ortaya çıkmıştı.   PROF. DR. AHMET SALTIK KİM? Koronavirüs salgını döneminde FETÖ ve PKK medyasına bolca çıkarak salgınla ilgili Sağlık Bakanlığını ve hükümeti hedef alan acıkmalarıyla tanınan Saltık, Ankara’da Atılım Üniv. Tıp Fak. Halk Sağlığı Anabilim Dalı’nda görev yapıyor. PKK ve FETÖ terör örgütlerinin de dönem dönem savunuculuğunu yapan Saltık’ın koronavirüs pandemisi döneminde ülkede iç karışıklık çıkarmak isteyen sözleri geniş kesimlerin tepkisine neden olmuştu. FETÖ VE PKK SAVUNUCUSU Prof.Dr. Ahmet Saltık, doktorluğu dışında siyasetle de yakından ilgili. FETÖ ve PKK terör örgütleri için hak arayıcılığı yapan Saltık, Türkiye aleyhine olan her faaliyette baş rolde görünüyor. 15 TEMMUZ ŞEHİTLERİNE ‘TELEF’ DEMİŞ FETÖ terör örgütü tarafından yapılan 15 Temmuz darbe girişimini ‘tiyatro’ olarak niteleyen Prof. Dr. Saltık, Türk milletinin 15 Temmuz’da verdiği mücadeleyi aşağılayan pek çok yazısını kişisel web sitesinde yayınladı. FETÖ2cü teröristlere hak arayan ve onları öve öve bitiremeyen Saltık, 15 Temmuz şehitlerimiz için ise hayvanlar için kullanılan ‘telef’ ifadesini kullandı. PKK İLE DE YAKIN TEMASTA Türkiye düşmanlığı kanına işleyen Prof. Dr. Ahmet Saltık’ın FETÖ gibi PKK terör örgütüne de sempatisi büyük. Türkiye’nin sınır ötesi operasyonlarına ‘kıyım’ diyen Saltık, sosyal medya hesabından bolca HDP ve Öcalan propagandası yapmış.

2 yıl önce

İçişleri bakanlığı, FOX Tv’de konuşan Ekrem İmamoğlu’nun yalanlarını tek tek ortaya çıkardı! İBB’de görevli müfettiş sayısından, hakkında soruşturma yürütülen personele kadar…

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; “İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın katıldığı bir televizyon programında; İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde terörle iltisaklı personel çalıştırıldığı iddiası ile ilgili olarak Bakanlığımızca 3 aydır soruşturma yürütüldüğü, bu soruşturma sebebiyle 86.000 Belediye çalışanının zan altında bırakıldığı, gelinen nokta itibariyle müfettişlerin sadece 8 iltisaklı personel tespit edebildikleri ve soruşturmanın boş çıktığı, halen Belediye’de 80 müfettişin çalıştığı şeklinde gerçeği yansıtmayan beyan ve açıklamalarda  bulunduğu anlaşılmıştır. Müfettişlerin yürüttüğü görevin halen devam ettiği hassasiyeti de göz önünde bulundurularak, kamuoyunu doğru bilgilendirmek amacıyla aşağıdaki açıklamanın yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. Bakanlık Makamının 20.12.2021 tarihli onayı ile İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde 2019 yılından itibaren yapılan personel, ihale ve işyeri ruhsatlarına ilişkin özel teftiş başlatılmıştır. Bu kapsamda mülkiye ve ticaret müfettişleri ile Hazine ve Maliye Uzmanından müteşekkil 8 kişilik bir denetim ekibi görevlendirilmiştir.  Bu kapsamda incelenen konulardan biri de personel işlerine ilişkindir. Personele ilişkin incelemenin amacı ise; personelin işe alım süreçleri, bunların güvenlik soruşturması ve/veya arşiv araştırmalarının yaptırılıp yaptırılmadığını belirlemek, bunlar arasında terör örgütleri ile iltisaklı ve irtibatı bulunan kişilerin sayısını tam olarak tespit etmek ve mevzuatın emrettiği hukuki süreci işletmektir.  Bu zamana kadar yapılan çalışmalar kapsamında; müfettişler tarafından İBB, İETT, İSKİ ve Belediye şirketlerinde ilk defa işe alınan kişi sayısı ile bu kişiler hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırılıp yaptırılmadığına ilişkin bilgiler Belediyenin ilgili birimlerden temin edilmiş; daha sonra bu veriler SGK verileri ile karşılaştırılmıştır. Bu listeler emniyet ve adli birimlere gönderilerek, kaç personel hakkında güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması yaptırıldığı, kaç personel hakkında yaptırılmadığı belirlenmiştir.  Gelinen aşamada ilk defa işe alımlarda güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması sürecinin gereği gibi işletilmediği anlaşılmıştır. Büyükşehir Belediyesince birçok personel hakkında hiç güvenlik soruşturması veya arşiv araştırması talebinde bulunulmadığı, bazı kişiler hakkındaki talebin ise müfettiş incelemesi başladıktan sonra apar topar yapıldığı anlaşılmıştır. İstihdam edilen kişiler arasında Emniyet birimlerimizce “suç veya istihbarat kaydı” bulunduğu bildirilen kişiler de mevcuttur. Hatta bu kişiler arasında hakkında terör sebebiyle adli soruşturma yapılmış, Anayasal düzene karşı işlenen suçlar ve terör suçları sebebiyle mahkumiyet kararı almış kişiler de bulunmaktadır. İBB Başkanı tarafından müfettişler sadece 8 kişi bulabildiler şeklinde dile getirilen husus tamamen gerçek dışıdır. Bu kişiler daha müfettişler çalışmaya başlamadan önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen Din Alimleri Yardımlaşma Derneği (DİAYDER) hakkındaki soruşturmada isimleri geçen ve dernek ile bağlantılı olarak İBB şirketlerinde işe alındığı ve soruşturma kapsamında gözaltına alındıktan sonra işten çıkartıldıkları anlaşılan kişilerdir. İddia edildiği gibi İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin 86.000 çalışanını zan altında bırakacak hiçbir durum söz konu değildir. Çünkü yapılan incelemenin çalışanların tamamıyla hiçbir ilgisi bulunmamaktadır. Yapılan çalışmanın esası bu dönemde işe alınanlardan adli sicil kaydı ile emniyet birimlerinde arşiv kaydı bulunanların belirlenmesi ve Büyükşehir Belediyesi tarafından işletilmemiş olan hukuki sürecin işletilmesidir. Diğer taraftan İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde halen 80 müfettişin çalışmakta olduğu iddiası da gerçeği yansıtmamaktadır. 5 Nisan 2022 tarihi itibariyle İBB ve bağlı kuruluşlarında aktif olarak 23 müfettiş görev yapmaktadır. Bunlardan 8’i personel, ihale işlerinin özel teftişinde görevlidir. Diğer müfettişlerin tamamı şikayetler üzerine araştırma ve ön inceleme yürütmektedirler. Araştırma ve ön inceleme gibi görevlerin tamamen Teftiş Kurulunun inisiyatifi dışında şikayet ve ihbar mekanizması üzerine başlayan bir süreç olduğu izahtan varestedir. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı'nın müfettişler tarafından halen çalışma yürütülen bir konuda televizyonlarda kamuoyunu yanıltıcı açıklamalarda bulunmasının devam eden görevi etkileme amacını taşıdığı da aşikârdır.”

2 yıl önce

Ümit Özdağ’ın 900 bin Suriyeli’ye vatandaşlık verildi yalanı

YALANI ORTAYA ÇIKTI Fox TV ekranlarında 900.000 Suriyeli’nin Türk vatandaşı olduğunu iddia eden Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın yalan konuştuğu çok geçmeden ortaya çıktı. 84 BİN 152’Sİ ÇOCUK OLMAK ÜZERE 193 BİN 293 SURİYELİ TÜRK VATANDAŞI OLDU Geçtiğimiz günlerden, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2021 yılı sonuna itibarıyla Türk vatandaşlığına geçen Suriyeli sayısını açıkladı. Soylu, 31 Aralık 2021 tarihine kadar 84 bin 152'si çocuk olmak üzere 193 bin 293 Suriyeli Türk vatandaşı olduğunu belirtti.

1 2 ... 27 28 29 30 31 32 33 ... 82 83