19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Elektrik tüketim desteğinden faydalanıyordu! CHP'li başkanın 'elektrik' yalanı mahkemeye taşınıyor: Yalvaç Kaymakamlığından suç duyurusu

Isparta'nın Yalvaç ilçesinde yalnız yaşadığı ikametinde ölü bulunan Ramazan Nazlı isimli kişinin, kent genelinde yaşanan elektrik arızası nedeniyle ısınma ihtiyacını gideremediği için öldüğü iddia edilmişti. Vatandaşın evindeki elektrik akımının faal olduğu ve solunum yetmezliğine bağlı kalp durması sonucu hayatını kaybettiği belirlenmişti. Başta muhalefet kanadının propaganda malzemesi haline getirdiği olay sonrası Yalvaç Kaymakamlığı da bir adım attı. CHP'Lİ BAŞKAN İÇİN SUÇ DUYURUSU 5 Şubat'ta evinde ölü bulunan Ramazan Nazlı ile ilgili yerel bir gazeteye, "Nazlı'nın elektrik parasını ödeyemediği için elektriğinin kesik olduğu" yönünde açıklama yaptığı kaydedilen CHP Yalvaç İlçe Başkanı Ali Arı hakkında "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik" iddiasıyla suç duyurusunda bulunuldu. CHP'LİLER 'ELEKTRİĞİ KESİLDİ' DEMİŞTİ: KESİK DEĞİL, TÜKETİM DESTEĞİ DE ALIYORDU İnceleme sonucu Nazlı'nın elektriğinin kesik olmadığı, engelli maaşı alması sebebiyle elektrik tüketim desteğinden faydalandığının tespit edildiği dilekçede aktarıldı. Nazlı'nın ayrıca Yalvaç Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı'na yardım başvurusunda bulunmadığı belirtilen dilekçede, Ekonomik İstikrar Kalkanı Paketi kapsamında aylık 1000 lira nakdi yardım aldığı da kaydedildi. Dilekçede CHP Yalvaç İlçe Başkanı Arı'nın beyanlarının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 216. maddesinde düzenlenen "Halkı kin ve düşmanlığa tahrik etmek" suçunu oluşturduğu, bu nedenle Yalvaç Cumhuriyet Başsavcılığınca gereğinin yapılması gerektiği belirtildi.

2 yıl önce

Erdoğan'ın kaseti var yalanına inanıp İran yollarına düşen ve dolandırılan CHP’li milletvekilleri kim?

Bir dönem CHP'de milletvekili olarak görev yapan AK Parti'li Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan'ın "kaset" iddiası büyük ses getirdi. Savcı Sayan CNN Türk'te katıldığı bir programda 2 CHP'li milletvekilinin "Erdoğan'ın Atatürk büstünü tekmelediği görüntülerin yer aldığı bir kaset var" iddiası ile dolandırıldığını anlattı. Bu kaseti almak için İran'a giden ve dolandırılan o milletvekillerinin isimlerini ise ilk kez Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi açıkladı. Selvi yazısında şunları kaydetti; "CHP’ye 20 bin dolara mal olan dolandırıcılık olayını Ağrı Belediye Başkanı Savcı Sayan anlattı. Hem de öyle eş dost sohbetinde değil. CNN Türk’ün canlı yayınında. Yayının üzerinden 3 gün geçti. Savcı Sayan’ı aradım; CHP’den sizi arayan oldu mu, bu milletvekilleri kimler diye sordular mı, sizi mahkemeye verdiler mi diye sordum. “Yok” dedi. Ardından ekledi, “Olay doğru. Beni nasıl mahkemeye verecekler? O zaman milletvekili olan iki CHP’li hâlâ hayatta. Onları kurtaran il başkanı ve ilçe başkanımız hayatta. O tarihlerde pasaportlarında İran’a girişleri çıkışları var. Benim neyimi mahkemeye verecekler” dedi. Savcı Sayan o dönemlerde CHP’deydi. ERDOĞAN’IN VİDEOSU VAR DEDİLER İsterseniz önce Savcı Sayan’ın ağzından CNN Türk ekranlarından anlattığı dolandırıcılık olayını aktaralım. “Bir gün, şu anda yaşıyor o iki milletvekili... Bir gün 2 milletvekiline İran’dan bir dolandırıcı geliyor. Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili. Erdoğan’ın Atatürk büstünü yerlerde tekmelediği, küfrettiği, kafasını tekmelediği o kaset bizim elimizde. Gelin size vereceğiz diyor.” 20 BİN DOLAR KAPTIRMIŞLAR İki CHP milletvekili İran’dan gelen kişinin dolandırıcı olduğunu bilmiyor elbette ki. 2007 yılı. AK Parti’ye cumhurbaşkanı seçtirmemek için Cumhuriyet mitinglerinin yapıldığı, 27 Nisan e-muhtırasının verildiği, Anayasa Mahkemesi’nden 367 kararının çıktığı dönemler. Zamanın ruhuna uygun bir dolandırıcılık işi. CHP’li iki milletvekili kaseti ele geçireceğiz, Erdoğan’ı devireceğiz diye düşüyorlar İran yollarına. Ama tabii bu işin bir maliyeti var. “O iki milletvekili partinin kasasından 10 bin dolar aldılar, gittiler İran’a. İran’da üç gün uğraştılar. Adam ‘Bir 10 bin dolar daha verin’ dedi. 10 bin dolar daha verdi. O adam paraları aldıktan sonra, ‘PKK’lılar buraya geldiğinizi öğrendi, sizi öldürecekler, kaçın!’ Bunlar da bizim il başkanını aradılar, ‘Ne olursunuz bizi kurtarın, İran’da rehin kaldık.’ Ağrı İl Başkanı, devreye girdi. Oradaki ilçe başkanları devreye girdi. Gittiler ve kaça kaça geldiler İran’dan. O iki milletvekili de sağ. CHP’de milletvekiliydiler.” KASETLE AK PARTİ’Yİ DEVİRECEKLERMİŞ İran’a kadar gidip, 20 bin dolar para kaptırıp canlarını zor kurtardıkları kasetle ne yapacaklarmış? Bu sorunun cevabını da Savcı Sayan veriyor. “Neyin peşine düşmüşler. Sayın Erdoğan, Atatürk’ün büstünü tekmeliyormuş. Onun görüntüleri varmış. O görüntülerle AK Parti’yi, iktidarını devirecekler.” Meğer CHP’de kaset merakı eskiye dayanıyormuş. Erdoğan’ı olmayan bir kasetle indiremediler ama bir kaset darbesiyle Baykal’ı tasfiye edip Kılıçdaroğlu’nu getirdiler. O İKİ MİLLETVEKİLİ KİM? Fikri takip olayı gazeteciliğin olmazsa olmaz kurallarından biri. Madem CHP Genel Merkezi bu iddianın üzerine gitmedi, ben takip edeyim istedim. Peki o iki milletvekili kim? Kulislerde İran’a giden iki CHP milletvekili olarak Bayram Meral ve Halil Tiryaki isimleri gündeme geldi.  TÜRK-İŞ Genel Başkanlığı da yapan Bayram Meral o tarihlerde CHP Ankara Milletvekili’ydi. Halil Tiryaki ise Kırıkkale Milletvekili olarak Parlamento’da bulunuyordu. İddialarla ilgili olarak hem Halil Tiryaki’yi hem de Bayram Meral’i aradım. HALİL TİRYAKİ: ‘İRAN’A GİTTİM AMA HATIRLAMIYORUM’ Halil Tiryaki, o tarihlerde İran’a gittiğini doğruladı ama üzerinden 15 yıl geçtiği için ne olduğunu hatırlayamadığını söyledi. “O zaman öyle bir şey oldu. İran’a gittik, geldik. Ama 15 sene oldu. Ne olduğunu hatırlamıyorum” dedi. BAYRAM MERAL:  ‘İRAN’A GİTTİM AMA BU İŞLE İLGİSİ YOK’ O dönem CHP Ankara Milletvekili olan Bayram Meral ise, İran’a daha önce gittiğini, bu işle ilgisi olmadığını söyledi. Meral, “İran’a çok eskiden gittim. İran’a giriş çıkış yaptım. Ama bu işle ilgisi yok. Olacak iş mi?” diye konuştu.

2 yıl önce

FETÖ hesaplarının ırkçı provokasyonları devam ediyor! ‘Çakarlı araç’ yalanı…

Türkiye’de FETÖ’cüler tarafından yapılan sosyal medya provokasyonlarında öne çıkan hesaplardan olan ‘AKP Çocukları’ adlı hesap dün akşam yine bir dezenformasyon videosu paylaştı. Videoda Arap kökenli birkaç kişi tarafından kullanılan araçta ‘çakar takılı’ algısı oluşturmayı amaçlayan FETÖ’cüler, Millet İttifakını oluşturan partilerin sosyal medya ekiplerinin de desteğiyle kısa sürede amaçlarına ulaşıyorlar. Paylaşılan videoda bir araç, önünde giden çakarlı aracı takip ediyor. Sanki Arapların kullandığı araçta çakar varmış gibi yansıtılan video, kısa sürede pek çok hesap tarafından paylaşıldı. https://twitter.com/akpcocuklari/status/1493298176492724224?s=21 https://twitter.com/ajans_muhbir/status/1493302500333699076?s=21 GÜN BOYU TİKTOK’TA ARAŞTIRMA YAPIYORLAR Türkiye’de mültecilerle ilgili dezenformasyon yapan pek çok sosyal medya hesabının ana kaynağı ise ‘TikTok! ‘TikTok’ etkileşim almak için saçma sapan videoların yayınlandığı sosyal medya platformu olarak biliniyor. Pek çok rezilliğin sergilendiği TikTok, Türkiye’de olduğu gibi Arap dünyasında da çığrından çıkmış durumda! GÖZ GÖRE GÖRE YALAN FETÖ’cü hesap ‘AKP Çocukları’ tarafından paylaşılan videoda önünde giden araçtaki çakarı paylaşan bir Arap olduğu iddia edilen kişiler var. Videoda sığınmacı Araplara trafikte öncelikli geçiş hakkı tanıyan çakar verilmiş gibi bir algı yaratan FETÖ’cüler göz göre göre yalan söylüyor.

2 yıl önce

BBC Türkçe’nin “Belçika'da 4 kadını öldüren erkek Türkiye'de serbest bırakıldı” yalanı

Belçika’nın Gent şehrinde 2004 yılında dört kadını öldüren Osman Çallı, Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından müebbet hapis cezasına çarptırılmıştı. Cezasını Türkiye’de çekmek isteyen şahsın dönüşüm yargılaması sonucunda infazının uluslararası ve iç hukuk kurallarına uygun olarak yerine getirildiği belirtildi. BBC Türkçe'nin, şahsın cezasını infaz etmediği yönündeki haberine ilişkin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bir açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Bazı haber siteleri ile basın yayın organlarında 'Belçika’nın Gent şehrinde dört kadını öldüren O.Ç isimli kişinin Türkiye’ye iade edilmesi ile serbest kaldığına yönelik' haberlerle ilgili kamuoyunun doğru bilgilendirilmesi amacıyla bir basın açıklaması yapılmasına ihtiyaç duyulmuştur. O.Ç’nin 2004 yılındaki kasten öldürme, öldürmeye teşebbüs, genel güvenliği tehlikeye sokma, nitelikli yağma gibi eylemleri sebebiyle yargılandığı Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından 12 Ocak 2009 tarihinde verilen kararla ömür boyu (müebbet) hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir. Aynı zamanda Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan O.Ç’nin cezasının infazı devam ederken kalan cezasını Türkiye’de çekmek istemesine yönelik talebinin Belçika adli makamlarınca uygun görülmesi üzerine Türkiye’de infaz işlemlerine başlanabilmesi amacıyla Ankara 5.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan dönüşüm (Uyarlama) yargılaması sonucunda; O.Ç’nin 4 kişiyi öldürme suçundan 4 kez ayrı ayrı müebbet hapis cezası ile birlikte diğer eylemleri sebebiyle de süreli hapis cezalarına 30 Kasım 2012 tarihinde verilen karar ile hükmedilmiş ancak uyarlama yargılaması sonucunda verilecek cezanın Oost-Vlaanderen Ağır Ceza Mahkemesi tarafından O.Ç hakkında verilen bir kez ömür boyu hapis cezasını geçemeyeceğine dair yasal düzenlemeler uyarınca O.Ç’nin müebbet hapis cezası üzerinden cezasının infazına karar verilmiştir. O.Ç’nin 28 Haziran 2013 tarihinde ülkemize iade edilmesi üzerine infaz işlemlerinin Belçika ülkesinde yerine getirilmesi halinde 28 Haziran 2015 tarihinde tahliye edilecek olan O.Ç’nin suç tarihinde yürürlükte olan 647 sayılı Cezaların İnfazı Hakkındaki Kanunun ilgili hükümleri uyarınca derhal infaz işlemlerine başlanılarak mevcut infaz düzenlemeleri uyarınca 10 Kasım 2019 tarihi itibariyle Denetimli Serbestlik Tedbiri Uygulanmak suretiyle, 10 Kasım 2020 tarihi itibariyle ise şartla tahliyesine karar verilerek infaz işlemleri tamamlanmıştır. Adı geçenin infaz işlemleri, lehe kanun ve infaz hukukunun derhal uygulanma prensipleri dikkate alınarak uluslararası ve iç hukuk kurallarına uygun olarak yerine getirilmiş olup, adı geçenin cezasını infaz etmediği ya da yeni çıkan yasal düzenlemeler doğrultusunda kişinin tahliye edildiğine yönelik yapılan haber ve paylaşımlar gerçeği yansıtmamaktadır.”

2 yıl önce

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın “Afgan mafya liderine Türkiye’de vatandaşlık verildi” yalanı

https://twitter.com/umitozdag/status/1495703636567105541?s=21 Türkiye’deki yasaları çok iyi bilen Ümit Özdağ, bulunduğu ülkede suça karışmış bir kişinin Türkiye’de vatandaşlık alamayacağını çok iyi biliyor. Türkiye’den vatandaşlık isteyen herkese uygulanan arşiv araştırması ile “Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydı ve hakkında herhangi bir sınırlama olup olmadığı” tespit ediliyor. FETÖ terör örgütü üyelerine “algı yönetimi” dersleri veren Ümit Özdağ’ın “Bir ülkeyi karıştırmak için neler yapmalısınız” dersinde FETÖ’cü talebelerine anlattığı taktikleri, bugün Türkiye’de kullanmasını hayretle takip ediliyor.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan Gülistan Doku açıklaması: “İftira ve yalanın kamusallaştırılması Türk Siyaseti açısından kaygı vericidir”

Bakan Soylu’nun açıklamalarının detayları şöyle; Üniversite öğrencisi Gülistan Doku’nun 5 Ocak 2020 tarihinden beri kaybolmasının ardından milletçe büyük bir üzüntü yaşanmış ve hem ailesinin acısını paylaşmak, kendilerine destek olmak hem de sorumluluğumuzun gereğini yerine getirmek üzere devletin tüm imkânlarıyla ve samimiyetle ciddi bir gayret ortaya koyulmuştur. Bu samimi çabaya rağmen; CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, Meral Akşener’in ve terör örgütünün siyasi uzantılarının da dün ve bugünkü grup toplantılarında yaptıkları gerçeklikten ve hakkaniyetten uzak değerlendirmeler, ölüm üzerinden yaptıkları istismar, siyasi rant adına siyaset sorumluluğundan ve insani değerlerden ne denli uzaklaşıldığının; ilgili tüm birimleriyle yapılması gereken ne varsa yapan devletimize karşı bitmeyen bir öç alma duygusunun, açık bir tezahürüdür. Gülistan Doku’nun kaybolması olayı ile ilgili olarak ilk andan itibaren Emniyet Genel Müdürlüğü’nden bir İstihbarat Şube Müdürü başkanlığında, KOM, İstihbarat ve Siber Suçlar birimlerinden uzmanlardan oluşan ortak bir ekip oluşturulmuştur. Bu ekip Tunceli’ye gönderilmiş ve eldeki tüm delil ve bulgular, İl Emniyet Müdürlüğü ekipleriyle koordineli şekilde sahada titizlikle takip edilmiştir. Kayıp ihbarının alındığı ilk andan itibaren, 5 Ocak 2020 tarihinde Tunceli İl Emniyet Müdürlüğü tarafından arama çalışmalarına başlanmış, Tunceli ilindeki tüm giriş çıkış noktalarındaki MOBESE kameraları ve 863 araç geçişine ait PTS kayıtları taranmıştır. Soruşturma boyunca bilgi sahibi 219 kişi, 2 müşteki ve 1 şüpheli ile görüşme yapılmış, araç kameraları ve HTS kayıtları dahil eldeki bütün alternatifler titizlikle incelenmiştir. 5 Ocak 2020 tarihinden itibaren yürütülen kapsamlı çalışmalar neticesinde; Gülistan Doku’nun en son olarak Uzunçayır Baraj Gölü üzerinde bulunan Sarı Saltuk Viyadüğü (Dinar Köprüsü) üzerinde görüldüğü, görgü tanıklarının beyanı ve araç kamerası görüntüsü ile tespit edilmiştir. Telefon sinyalinin köprü üzerinde kesildiğinin tespit edilmesi üzerine, su altı ve su üstü arama çalışmaları, Tunceli İl Afet ve Acil Durum Müdürlüğümüz koordinesinde hızlıca başlatılmıştır. Arama çalışmaları kapsamında Uzunçayır Baraj Gölü birisi yarım, birisi tam seviye olmak üzere iki kez boşaltılmış, su seviyesinin teknik olarak mümkün olan minimum seviyesine kadar indirilmesi sağlanmıştır. Tüm bu çalışmalar, toplamda 261 gün sürmüştür. Bütün bunların yanı sıra; Sarı Saltuk Viyadüğü(Dinar Köprüsü) civarı ile 1 km. üstü ve 1 km. baraj bendine doğru su altı ve su üstü arama faaliyetleri icra edilmiş, baraj gölü botlarla günlük olarak taranmıştır. 15 Ekim 2020 tarihinde Uzunçayır Baraj Gölü’nden başlatılan ikinci tarama; Öğretmenevi’nden Uzunçayır Baraj bendine kadar row ve dalgıçlarla su altı araması şeklinde yapılmıştır. Gülistan Doku’nun 261 gün süren söz konusu arama çalışmalarına; 97 su altı ve su üstü kurtarma ekibi, 545 personel, 101 araç, 45 bot, 14 row, 6 drone, 7 sonar, 3 köpekli arama ekibi katılmıştır. Gülistan Doku’nun ailesinin yapılan çalışmalarla alakalı bilgilendirilmediğine dair yapılan açıklamalar da tamamen yalandır. Bu elim hadise, ilk anından bugüne kadar her aşamasında bizzat Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın takibinde olmuştur. Kendileri aile ile hem telefonla hem de Elazığ ziyareti sırasında bizzat yüz yüze görüşmüştür. Ayrıca Sayın Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız ve İçişleri Bakanı olarak bizzat kendim, Elazığ’da, Ankara’da ve Tunceli’de aile ile defalarca görüşme gerçekleştirdik ve her süreçte bilgilendirdik. Ayrıca; Valilerimiz, arama kurtarma birimlerimiz, arama çalışmalarının her safhasında; yine konuyla ilgili kurulan özel ekibimiz, yürütülen çalışmanın bir çok bölümünde, aileyi sık sık bilgilendirmiştir. Bizatihi aile üyeleri, arama kurtarma çalışmalarını ve tüm detayları, olay yerinde de takip etmiştir. İçişleri Bakanlığı olarak, arama ve kurtarma faaliyetleri için ayrı bir eğitim, ayrı bir yapılanma ve ayrı bir kapasite ayırmış bulunmaktayız. Burada herhangi bir zaafiyet söz konusu değildir. Son yıllarda üst üste yaşadığımız afetlerde de benzer arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Rize’deki sel afetinde kaybolan 2 vatandaşımız için 65 gün; Giresun’da 4 kayıp vatandaşımız için 76 gün; Kastamonu sel afetinde kayıp 8 vatandaşımız için 100 gün; Sinop-Ayancık sel afetinde kayıp 6 vatandaşımız için 100 gün; Balıkesir-Manyas Gölü’ndeki kayıp vatandaşımız için 34 gün süren arama kurtarma çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Devlet olarak görev ve sorumluluğumuzun farkındayız ve buna ait bir gayret ortaya koyuyoruz. Ancak muhalefetin de bir görevi var. Bu görev, elbette ki sorumsuzca iftira atmak ve her meseleyi devlete, iktidara kara çalma vesilesi olarak görmek değildir. Bu açık bir haksızlıktır, vicdansızlıktır ve bu konuda gayret gösteren, günlerce suda arama yapan, sahada bu konuyu takip eden personelimizin hakkına girmektir. Bir kayıp olayını, tam da terör örgütünün ve uzantısı olan siyasi partinin stratejisine uygun şekilde siyasi sahaya çekmeye çalışmak, eli direğe bağlanıp öldürülen masumlara, bombalı eylemlerde şehit olan bebeklere bir çift kelamı olmayanların çukurluğudur, “işine gelen ölümlerden” beslenmektir. İftirayı ve “yalan”ı sistematik hale getirmiş, rahatça iftira atabilsin diye kendisi için “ajanslar” kurulmuş bir “siyasi”den ve yıllardır siyasi sahada terör örgütünün sözcülüğünü yapanlardan “etik davranma” ve “hakkaniyet” erdemlerini beklemenin gerçekçi olmadığını elbette ki biliyoruz. Ancak, Kılıçdaroğlu’nun CHP’yi, Meral Akşener’in de İYİ Parti’yi, terörün örgütünün partisinin iftirasına payanda yapmaları, bulundukları kürsüleri de istismar ederek iftirayı ve yalanı kamusallaştırmaları, bunun için ayırt etmeksizin masum insanların acılarını istismar etmeleri, dekorasyonu terör örgütüne ait olan hafıza odalarında kaybolmaları, Türk siyaseti açısından kaygı verici bir görüntüdür.

2 yıl önce

Halk TV'de Türk Konsolosluğunun Ukrayna'yı terk etti yalanı

Türk öğrencinin yalan söylediği kısa süre içinde ortaya çıkarken, Nazenin isimli vatandaş attığı tweetle 'konsolosluk ve konsolosluk çalışanlarının özveriyle çalıştıklarını ve yanlış anlamaya sebep olduğunu yazdı.

2 yıl önce

İYİ Parti’li Aytun Çıray’ın “THY Ukraynadan dönmek isteyen öğrencilerden 500 euro istiyor” yalanı

Rusya ve Ukrayna arasında tarihi günler yaşanırken, öğrenim hayatlarına Ukrayna'da devam eden Türk öğrenciler de bir anda savaşın ortasında kaldı. https://twitter.com/tcaytunciray/status/1496891110114816001?s=21 DİKKAT ÇEKEN İDDİA ORTAYA ATILDI Ukrayna'daki Türk öğrencilerle ilgili ortaya atılan iddia da dikkat çekti. İYİ Parti Genel Başkan Başdanışmanı Aytun Çıray, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türk Hava Yolları'nın Ukrayna'dan Türkiye'ye dönmek isteyen öğrencilerden 500 Euro uçuş ücreti talep ettiğini öne sürdü. Çıray, diğer ülkelerin öğrencilerini ise bedavaya taşıdığını belirtti. ÇIRAY'IN İDDİASI YALAN ÇIKTI Bu iddianın bir süre sonra yalan olduğu ortaya çıktı. Ukrayna hava sahasının yüksek risk nedeniyle sivil uçaklara kapalı olduğu belirtilirken, Hiçbir ülkenin Ukrayna hava sahasını vatandaşlarını tahliye etmek için kullanamadığı anlaşıldı.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 31 32