21 Mayıs Salı 2024
2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Erken seçim yoktur

İşte Bahçeli'nin açıklamalarından öne çıkanlar... Muhterem arkadaşlarım, kıymetli basın mensupları yapacağım konuşmaya geçmeden evvel sizleri selamlıyorum. Televizyon ekranlarından, radyo kanallarından toplantımızı takip eden aziz vatandaşlarımıza en kalbi selamlarımı iletiyorum. Siyasetimizin ve hareketimizin öznesi insan, aynı zamanda bunun cümlesi olan millettir. Tanzimatın neslinin önemli isimlerinden biri olan Merhum Ziya Paşa bazı yazılarında Anadolu'yu sefalet coğrafyası olarak göstermişti, Halbuki Anadolu bir cevherdi. Aklımızın estiği gibi davranmadığımız bilinmelidir. Anadolu'yu karış karış gezmemiz tesadüf olarak değerlendirilmemelidir. 70 ilimizi ziyaret etmiş olduk, elbette bunu yeterli görmüyoruz. Önümüzdeki hafta sonu kalan illerimizi kucaklayacağız, ufuk açacağız, yalancıların maskesini düşüreceğiz. Kurulan tuzakları aktaracağız, kötü niyetlileri açıklayacağız. Halkımızla bütünleşeceğiz, mutlaka anlaşacağız. 'Geliyor gelmekte olan' diyorlar ya biz de 'Gidiyor, gitmekte olanlar' diyeceğiz. Türk milletini zillete ikna edemeyecekler. Milletimiz varlığına sahip çıkacak, istikbaline sahip çıkacak, birliğine ve kardeşliğine sonuna kadar destek olacak.  Cumhurun kaderi cumhuriyetin kaderidir. Cumhur İttifakı, Türkiye'yi kaos tetikçilerinden fedakarca koruyacaktır. Çalışacağız, çağıracağız, sular gibi coşacağız. Emek vereceğiz, mücadele edeceğiz, mutlaka başaracağız. Program ve ziyaretlerde partimizi temsilen görev yapan bütün dava arkadaşlarımı bir kez daha yürekten tebrik ediyorum. Geleceğin yol haritasını geçmişin tecrübeleriyle çizmekten başka çaremiz yoktur. Türk milleti yaklaşık 200 yıldır ekonomik baskılara, siyasi dayatmalara maruz kalmıştır. Daha istikrarlı bir ekonomi, daha güçlü bir devlet özlemi milli yüreklerde kor gibi yanarak alev alacağı zamanı beklemiştir. Umudunu hiç kaybetmemiş, kutlu hedeflerinden en ufak sapma göstermemiştir. Siyasi tarihi kültürel varlığımız, ekonomik yaptırımlarla taciz edilmiş, sürekli tahribata uğramıştır. Bu ülke hepimizindir. Temiz bir dil kullanmak, empati yapmak, meseleleri geniş bir açıyla ele almak herkesin müşterek sorumluluğudur. Birbirimizi suçlayarak kin ve öfkelerimizi yarıştırmak Türkiye'ye yapılabilecek en büyük kötülüktür. Ekonomik çetelerin, küresel tefecilerin neyi amaçladıkları vicdan sahibi her insanımızın malumudur. "PARA YOKSA BULURUZ, ORDU YOKSA KURARIZ" Nice badirelerden geçerek bugünlere geldik. Onurumuzdan, şerefimizden asla vazgeçmedik. Biliyoruz ki bir Türk dünyaya bedeldir. Çayımıza koyacak şekerimiz yoktu ama Çanakkale'de destanlar yazdık. Çünkü irademiz, imanımız kadar büyüktü. Çünkü yokluğa dayanabilirdik ama esarete kesinlikle tahammül edemezdik. Yeri geldi silah, mermi bulamadık, bunları alacak para bulamadık. 19. ve 20. yüzyılların zorlu dönemeçlerinde ekonomik saldırılarla milletimizi teslim alamayacakların boyun eğeceğimiz mi zannediliyor. Para yoksa buluruz, ordu yoksa kurarız. Merkez Bankası rezervleri eridi yalanına bel bağlayan CHP yönetimi başta olmak üzere zilletin diğer ortaklarının bunu görmesi için milli duruş göstermeleri gerekmektedir. Ekonomi, rakam, oran, yüzde, matematikten çok daha öte bir alandır, böyle de olmalıdır. Sorun yeni fikirlerde değil, eski fikirlerdedir. 20. yüzyıl ekonomisinin yakasına rasyonel isyan portresi astılar. Aslında hepimiz aynı şeylerden konuşuyoruz, fakat konuştuğumuz şeyin ne olduğu konusunda anlaşabilmiş değiliz. Eski teorik şemaları yıkan yeni keşifler yapmadıkça daha adil, daha eşitlikçi bir dünyaya ulaşmamız sadece entellektüel bir sızlanma olarak kalacaktır. TEMEL İHTİYAÇLARDA YÜZDE 2 İLE YÜZDE ARASINDA İNDİRİM ÇAĞRISI Ne ekonomi eski ekonomidir, ne de dünya eski dünyadır. Böylesi bir düzen Allah'ın nizamı olarak görülemeyecektir. Ekonomide yeni bir zihniyet devrimine ihtiyaç olduğunu görmeliyiz. Önümüzde dikilen bentleri birlikte aşmalıyız. Türkiye ekonomisinin yapısal zaafları vardır ve bellidir ancak hiçbiri çözümsüz olarak görülmemelidir. Dayanışma ve yardımlaşmaya en fazla ihtiyaç duyduğumuz bu dönemde, sokakları karıştırmaya çalışan odaklara milletimiz prim vermeyecektir. Ekonomik dengeleme ve normalleşmenin günbegün hayata geçtiğinin de görünmesini istiyoruz. Vatandaşlarımızın ekonomik sorunlardan istifade ederek servetlerine servet katanlarla kıran kırana mücadele edilmesini istiyoruz. Herkesin yapacağı fedakarlıklar vardır ve olmalıdır. Enflasyonla mücadelede gönül birliğini hayata geçirmeliyiz. Temel ihtiyaçların fiyatında yüzde 2 ile yüzde 5 arasında indirime gitmeleri gerekir. Zillet ittifakının bittik propagandasına kulak asmadan, darda ve zorda kalan vatandaşlarımıza elimizi uzatabiliriz. "BUNLARIN ALAYI SAHTEKARDIR" Mutfaklarımızda büyük bir yangın var diyorlar. Erdoğan gitmeden ekonomideki sorunlar çözülemez diyorlar. Diyorlar ki Türkiye en büyük istikrarsızlığı Cumhurbaşkanlığı Sistemi'nde yaşıyor. Yalan bunlarda, saptırma bunlarda, bunların alayı sahtekardır. Alayı aydınlıktan korkan müfteriler korosudur. ALİ BABACAN'A SERT TEPKİ: PARTİSİNE İHANET EDEN FIRSATINI BULUNCA MİLLETİNE DE İHANET EDER Biz kayyum değiliz, MHP'yiz. Bu tipler aslında bizim muhatabımız değildir. Kendisine ve partisine ihanet eden fırsatını bulunca milletine de ihanet eder. Bu şahsa sesleniyorum; kayyumu falan geç partine doldurduğun casuslarla birlikte hangi örgütlere peşkeş çektiğini adamsan açıkla. Zillet ittifakı bütün imkanlarıyla faaliyettedir. Kılıçdaroğlu sosyal medyadan video yayınlamaya iyiden iyiye merak salmıştır. Sayın Kılıçdaroğlu fazla zahmete girme; CHP'nin başına bir kaset komplosuyla inmen, terörle mücadeleye hayır demen, terörizme gülücükler saçman, HDP'yi meşru sayman, terörist Demirtaş'ı övmen, İstiklal Marşı'nı okuyamaman, yabancı büyükelçilerden aman dilemen, senin lekeli mirasın olarak anılacaktır. ERKEN SEÇİM TARTIŞMASI Bu mudur sizin helalleşmeniz? Buysa eğer siyasetiniz yere batsın diyorum. PKK'nın terör elebaşları özerklik şartıyla helalleşmeye hazır olduklarını açıklıyor. Peki CHP Genel Başkanı buna ne diyor? Utanmadan gayri milli diyen Kılıçdaroğlu, milliyetçiliğin derin manasını bilmeyen zilletin temsilcidir. Gayri milli arıyorsa çevresine baksın. Sayın Kılıçdaroğlu benim millet ve vatan sevgimin fitresini versem sana ve sülalene 100 yıl yeter. Erken seçim yoktur, hemen seçim yoktur, sevsen de sevmesen de alışman, riayet etmen tavsiyemdir. 2023 yılının haziran ayını bekleyin, biraz daha dişinizi sıkın.  SİSTEM TARTIŞMASI Güçlendirilmiş parlamenter sistem zaman kaybıdır. Parlamenter sistemde kurulan hükümetler, özellikle koalisyon hükümetleri ülkeyi tek bir adım öteye götürememişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle çift başlılık sona ermiştir. Cumhurbaşkanı'nı millet aracısız ve doğrudan seçmektedir. Geleceğiz Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'dir. Türkiye artık denenmiş yollardan geçmeyecektir. 2022 Mali Yılı Bütçesi haftaya TBMM Genel Kurula gelecek. MHP olarak destek vereceğiz ve evet oyu kullanacağız. 

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kandil uzantılı siyasete yer yok

Siirt'e kazandırdıkları eser, hizmet ve yatırımların hayırlı olmasını dileyen Erdoğan, son 19 yılda olduğu gibi gelecekte de göz bebekleri, kara gün dostları Siirt'e aşkla hizmet etmeyi sürdüreceklerini belirtti. Ömrünün 40 yılını siyaset yoluyla ülkesine ve milletine hizmete adadığını ifade eden Erdoğan, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığından itibaren üstlendiği her vazifede milletle iç içe olmaya, yüz yüze, gönül gönüle iletişim kurmaya önem verdiklerini, başkaları gibi sadece sandık ufukta belirince milleti hatırlayanlardan, milletin kapısını çalanlardan olmadıklarını söyledi. Birileri Ankara'nın konforunda yüksek siyasetçilik oynarken 81 vilayetin her birini hem de 10-15-20 kez ziyaret ettiklerini söyleyen Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Parti genel merkezleriyle Meclis arasında mekik dokumayı, terör örgütlerine piyonluk yapmayı, millete parmak sallamayı siyaset zannedenlerin aksine 84 milyonun tamamının kalbine dokunmaya gayret ettik. Teşkilatlarımızla, milletvekillerimizle, bakanlarımızla kapısı çalınmadık ev, hali hatırı sorulmadık insanımızı bırakmamak için ter döktük. Bu hassasiyetimizi son dönemde gittiğimiz şehirlerimizde de aynı şekilde devam ettiriyoruz. Toplu açılış törenleri yanında ya parti teşkilatlarımızla ya da o şehrin sivil toplum kuruluşlarıyla bir araya gelmeye ihtimam gösteriyoruz. Tıpkı bugün burada olduğu gibi. İIim, irfan, liyakat sahibi hocalarımızla, kanaat önderlerimizle, büyüklerimizle milletimizin bizatihi kendisiyle görüşmeler yapıyoruz. Engellilerden kadınlarımıza, gençlerimizden iş adamlarımıza kadar toplumumuzun her kesimiyle bağlarımızı daha da güçlendiriyoruz. Bugün burada olduğu gibi son derece samimi bir ortamda ülkemizin ve şehirlerimizin gündemindeki konuları değerlendiriyoruz." Erdoğan, şu ana kadar bu şekilde yaptıkları toplantılardan çok verim aldıklarını, hem şehrin nabzını tuttuklarını hem de o şehirdeki vatandaşların hassasiyetlerini, kanaatlerini ilk elden öğrenme imkanı bulduklarını aktardı. Yalan terörü ve bilgi kirliliğinin ülkenin gündemini zehirlediği bir iklimde meseleleri etraflı şekilde vatandaşlara izah etme fırsatı yakaladıklarını anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Sevgililer sevgilisi peygamberimizin, istişare edenin pişmanlık duymayacağını müjdeleyen bir hadis-i şerifi var. Biz sevgililer sevgilisi peygamberin ümmeti olarak bu görüşmelerimizi, fikir teatilerimizi artırarak sürdüreceğiz. Sivil Toplum Buluşmaları teması altında inşallah bundan sonra da toplumumuzun farklı kesimleriyle bir araya geleceğiz. Bu ihtiyacın özellikle, son dönemde ülkemizde kendisini daha fazla hissettirdiğini görüyoruz. Sizler de hadiseleri yakından takip ediyorsunuz. 2023'e giden süreçte millete hiçbir şey vadedemeyenler, bu açıklarını Türkiye'yi gererek, insanlarımızı kutuplaştırarak kapatmaya çalışıyor." "Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin kimseye faydası dokunmaz" Erdoğan, kamu görevlilerinin tehdit edilmesi, halkın yarısının siyasi tercihlerinden dolayı gayri milli ilan edilmesi, milli kurumların yıpratılması, ülkenin mega projelerinin sabote edilmesi ve şehit yakınlarına edepsizlik yapılmasının, muhalefetin provokasyon siyasetinin örneklerinden sadece birkaçı olduğunu dile getirdi. Bu ülkede yüzde 52 oy ile Cumhurbaşkanı seçilen bir kişiyi ve yüzde 52'yi gayri milli kabul eden bir gayrimeşru zihniyeti milletin takdirlerine bıraktığını belirten Erdoğan, şunları kaydetti: "Milletimin takdiri belirleyicidir. Yüzde 52'yi siz nasıl gayri milli kabul edebilirsiniz. Böyle bir anlayış olabilir mi? Demek ki bunlar kendilerini ifade ediyorlar. Yani, biz gayri milliyiz diyorlar. Girdiği bütün seçimlerden kaybederek çıkan bu zihniyetin bu ülkede ulaşacağı yerin ne olduğunu benim değerli kardeşlerim, sizler en iyisiyle bilirsiniz. Çünkü bunlar, milletten umutlarını kestikçe siyaset dillerinin keskinleşeceği, 'benden sonra tufan' mantığıyla daha da çirkefleşecekleri anlaşılıyor. 70 yıllık sancılı demokrasi tarihinde çok acı çekmiş, operasyona maruz kalmış, gencecik evlatlarını sokak kavgalarında kurban vermiş bir millet olarak bu oyuna asla düşemeyiz. Siyasi rekabetin siyasi husumete dönüştürülmesine, siyasetin tabiatında var olan atışmaların bir kör dövüşü haline gelmesine izin veremeyiz. Sırf birkaç günlük siyasi çıkar uğruna kimsenin özellikle de sorumluluk makamında olanların ateşe benzin dökme hakkı yoktur. Nefret ve gerilim siyasetini körüklemenin başta bu işten medet umanlar olmak üzere kimseye faydası dokunmaz." Her zaman aynı düşünmek, aynı fikirleri paylaşmak, meselelere aynı pencereden bakmak zorunda olunmadığını vurgulayan Erdoğan, "Ancak aynı ülkenin vatandaşları olarak birbirimizi anlamak, dinlemek, birbirimizle empati kurmak durumundayız. Farklılıklarımız yerine müşterek noktalarımızı öne çıkarmalıyız." ifadelerini kullandı. Farklılıkların zamanı geldiğinde zenginlik olduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti: "Biz bunu da iyi biliriz. Siyasi görüşümüz, kimliğimiz, inancımız ne olursa olsun söz konusu vatan ve millet ise bunları bir tarafa bırakıp aynı ortak paydada buluşma erdemini göstermeliyiz. Bin yıldır kardeşçe yaşadığımız bu topraklarda, bundan sonra da bir ve beraber olarak yaşama iradesini ortaya koymalıyız. Dayanışmamızı, muhabbetimizi, uhuvvetimizi güçlü tuttuğumuz müddetçe evelallah bizi kimse bölemez, bizi kimse ayıramaz. Şimdi bir muhabbet sofrasındayız. Güzel bir kelam-ı kibardır, 'Muhabbetten Muhammed oldu hasıl Muhammedsiz muhabbetten ne hasıl?' Bu muhabbet sofrasını hayranlıkla izliyorum. Bugün burada tesis edilen muhabbet ikliminin bu yönüyle de son derece kıymetli olduğunu düşünüyorum." Siirt'in bu iklimi güçlendirerek koruyacağına inandığını belirten Erdoğan, "Tıpkı o çıkışımızda olduğu gibi yeniden o günleri hatırlamak, anmak ve çıkışımızı da o şekilde yapalım istiyorum." dedi. Türkiye'nin geçtiğimiz 19 yılda gerek demokrasi gerekse ekonomik refah bakımından sessiz bir devrim yaşadığını anlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bunu biz söylemiyoruz. Bunu Batı söylüyor. 'Türkiye'de bir sessiz devrim var.' dediler. Ama tabii bize her türlü yanlışı yaptılar. O ayrı mesele. O sessiz devrimi gerçekleştiren kadro, bu kadro. Bir yandan Türkiye'nin kalkınması, ekonomik olarak bölgesinin ve dünyanın önde gelen ülkelerinden biri haline gelmesi için çok çaba sarf ettik." ifadelerini kullandı. Diğer yandan da insan hakları, adalet ve özgürlükler alanında örnek bir ülke olması yolunda kararlı adımlar attıklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Eğitimde, sağlıkta, emniyette, ulaşımda, tarımda, dış politikada, altyapıda, üstyapıda, istihdamda, sosyal yardımlarda Türkiye'ye hamdolsun çağ atlattık. İnşa ettiğimiz eserler, hayata geçirdiğimiz projeler, yaptığımız yatırımlarla sadece bölgemizin değil tüm ülkenin, Allah'a hamdolsun çehresini değiştirdik. Altyapı ve üstyapının yanı sıra temel hak ve özgürlüklerde de bu büyük dönüşümlere imza attık. Bunu hep beraber yaptık. Eski Türkiye'nin o inkarcı, dışlayıcı, tahkir edici, nobran diline biz son verdik. İnkar politikalarını, ret politikalarını, asimilasyon politikalarını bir daha geri gelmemek üzere terk ettik. Özellikle kardeşliğimizi pekiştirecek, dayanışmamızı güçlendirecek, özgürlükleri genişletecek çok önemli reformlar gerçekleştirdik. Bu topraklar, asırlardır Kuran-ı Kerim üzerine kurulu medeniyet değerlerimizi nesilden nesile aktaran ilim, irfan yuvalarına, alimlere ev sahipliği yapmaktadır." "Karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu" Türkiye'nin ilim irfan faaliyetlerinin önüne geçmeye çalışan gafillerin yol açtığı sıkıntılı günler de yaşadığını belirten Erdoğan, "Hamdolsun bu sıkıntılı günleri çözmek, bu karanlık devri sona erdirmek de bize nasip oldu. Tillo'nun adının iadesi dahil attığımız her adımda sadece sizlerin duasına nail olabilmeyi hedefledik." dedi. Tüm bu hizmetleri, bu demokratik hamleleri vesayete, bölücü terör örgütünün destekçilerine rağmen hayata geçirdiklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kısa süre önce bizzat terör örgütü elebaşının çözüm süreciyle ilgili yaptığı itiraf, bu gerçeği bir kez daha göstermiştir. Terör örgütünün yaşadığı hezimetler arttıkça kim bilir daha neler, ne itiraflar, ne kalleşlikler, ne tür alçaklıklar ortaya saçılacaktır. Zaman geçtikçe bölücü örgütün, ülkemiz ve bölgemizle ilgili kirli emelleri olan emperyalistlerin taşeronluğunu yapan bir kiralık katil sürüsü olduğu çok daha net görülecektir. Terör sorununu ülkemizin gündeminden tamamen çıkarıncaya dek sınırlarımız içinde ve dışında mücadelemizi sürdüreceğiz. Bir daha bölgede yaşayan kardeşlerimin başına terör belasının musallat edilmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Devletimizin tüm birimlerinin bu konudaki kararlılığı tamdır. Bölücü terör örgütü gibi örgütün siyasi ve sivil toplum görünümlü uzantıları da eninde sonunda bir tercih yapmak zorunda kalacaktır. Ya hukuk demokrasi ve anayasa içinde kalacaklar ya da yargıya hesap vermekten kaçamayacaklardır." "Hakkın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız" Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'nin de bölgemizin de geleceğinde teröre ve Kandil uzantılı siyasete yer yoktur. Siirtli kardeşlerimizin de desteğiyle yaklaşık 40 yıldır insanımızın kanını, ülkemizin de kaynaklarını adeta bir sülük gibi emen bu beladan ebediyen kurtulacağımıza inanıyorum. Her sosyal meselede olduğu gibi milli birlik ve dirliğimizin güçlendirilmesi çabalarında da sivil toplumun yeri doldurulamaz." dedi. Sivil toplumun ve kanaat önderlerinin sahip çıkmadığı bir sorunun kalıcı olarak çözülmesinin mümkün olmadığını belirten Erdoğan, "Devletimiz elbette büyüktür, güçlüdür ama toplumun kılcallarına kadar ulaşacak olanlar sizin gibi gönüllü kuruluşlarımızdır. Biz temeli atacağız, altyapıyı kuracağız, uygun ortamı tesis edeceğiz, yoldaki engelleri ortadan kaldıracağız. Siz de önünüze açılan bu yoldan gidecek, Hakk'ın rızasını gözeterek halkımız için gece gündüz çalışacaksınız." ifadelerini kullandı. İstikbalin teminatı olan gençlere ulaşmanın, onların gönül dünyalarına hitap etmenin mücadelesinin birlikte verileceğini vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bizim terörün vahşi dişlerine kaptıracağımız tek bir gencimiz bile yoktur. Bizim bir daha asla 'himmet, hizmet' diyerek gençleri mankurtlaştıran günümüzün haşhaşilerine kaptıracak tek bir evladımız yoktur. Bizim nesillerin zihnini ve gönlünü boşaltan küresel teknoloji ve medya baronlarına kaptıracak tek bir çocuğumuz yoktur. Ne sebeple olursa olsun elinden tutamadığımız her bir gencimizin vebali bizim ve sizin üzerinizedir. İmdadına koşamadığınız her bir evladımızın sorumluluğu da bizim ve sizin üzerinizdedir. Kendi çocuklarını Paris'e, Londra'ya, Brüksel'e gönderip şatafat içinde yaşatırken, bu şehrin, bu ülkenin evlatlarına ölümü ve öldürmeyi reva görenlere meydanı asla bırakmayacağız. Bunun için bir olacağız, iri olacağız, diri olacağız, beraber olacağız, kardeş olacağız, her zemin ve her fırsatta Türkiye olacağız. Biz sağlam durursak, biz elimizden gelenin en iyisini yaparsak Allah'ın izniyle kimse bizi yolumuzdan alıkoyamaz. Biz çalışır, üretir, koşar ve gayret gösterirsek, Türkiye'nin büyümesine, güçlenmesine kimse mani olamaz. Ben kanaat önderlerine, hocalarıma güveniyorum. Kardeşliğin teröre ve fitne siyasetine mutlaka galip geleceğine inanıyorum."

2 yıl önce

Avrupa'da benzeri yok... Hedef 2021 sonu!

Güvenlik Servisleri Organizasyon Birliği Derneği (GÜSOD) ve Securitas Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, özel güvenlik görevlileri ve kolluk kuvvetleri arasında gerçekleştirilen Genel Kolluk - Özel Güvenlik İş birliği ve Entegrasyonu Projesi'nin (KAAN) bu yıl sonuna kadar ülke geneline yaygınlaştırılmasının hedeflendiğini bildirdi. Kösereisoğlu, basın mensuplarıyla bir araya geldiği sohbet toplantısında, KAAN'nın etkili iletişim ve koordinasyonu sağlamayı, kamu kaynaklarını daha etkili ve verimli kullanarak mesleğe aidiyet duygusunu geliştirmeyi, suçu meydana gelmeden önlemeyi, olayların genel kolluğa seri şekilde iletilmesini sağlamayı, devam eden olaylara etkin ve zamanında müdahale ederek delillerin sağlıklı şekilde muhafazası ve teslimini gerçekleştirmeyi amaçladığını dile getirdi. Kösereisoğlu, projenin Kasım 2018'de İçişleri Bakanlığınca alınan karar sonrasında pilot olarak uygulanmaya başlandığını söyledi. Birçok ülkede benzer projelerin uygulandığına dikkati çeken Kösereisoğlu, bu kadar kapsamlı, bilgi teknolojilerini kullanarak, ülke geneline yayılmış ve altyapısı sağlam bir sistemin Avrupa'da benzerinin olmadığını kaydetti. Öncelikle özel güvenliğin aktif şekilde çalıştığı kamu hastaneleri, eğitim kurumları, havalimanları, alışveriş merkezleri ile toplu taşıma alanları gibi stratejik noktaların dahil edildiğini anlatan Kösereisoğlu, projeyle etkin, verimli özel güvenlik hizmeti sunulmasının amaçlandığını bildirdi. Pilot bölge olarak İstanbul'da başlayan ve başarılı olan KAAN'ın, Adana, Antalya, Ankara, Bursa ve İzmir başta olmak üzere ülke geneline yayıldığını belirten Kösereisoğlu, "KAAN'ın, 2021 yılı sonuna kadar ülke geneline yaygınlaştırılması hedefleniyor." diye konuştu. "KAAN PROJESİ'NİN ÇOK BAŞARILI MOBİL UYGULAMASI VAR" KAAN Projesi'nin 2019 Eylül'ünde kullanıma sunulan çok başarılı mobil uygulamasının olduğunu ifade eden Kösereisoğlu, şunları kaydetti: "Bu uygulama, arka planda bizim ÖGNET dediğimiz özel güvenlik networkünden yararlanıyor. ÖGNET, özel güvenlik şirketlerinin, çalışan güvenlik görevlileri ve projelerini emniyete bildirdikleri platform. KAAN da bu sistemde akredite olmuş güvenlik görevlilerinin bilgileriyle çalışıyor. Mobil uygulama, aktif görev yapan özel güvenlik görevlileri tarafından mobil marketlerden ücretsiz olarak indirilebiliyor. KAAN halen ülke genelinde özel güvenlik izni verilen 19 bin hizmet noktasında, 140 bin özel güvenlik görevlisi ve 21 bin 500 genel kolluk personelinin katılımıyla aktif şekilde devam ediyor." Projeyle kanun gereği kamu güvenliğini tamamlayıcı mahiyette görev yapan özel güvenlik personelinin görevlerinin genel güvenliğe katkı sağlayacak şekilde yürütülmesi, söz konusu personelin mesleki motivasyon ve tatmin duygularının gelişmesine katkı sağlanmasının hedeflendiğini belirten Kösereisoğlu, şu değerlendirmede bulundu: "Özel güvenliğin her zaman emniyetin asayiş hizmetlerini destekleyici bir rolü vardı ancak şimdiye kadar emniyet ve özellik güvenlik arasında doğrudan bir köprü kurulmamıştı. Bir olay gerçekleştiğinde normal bir vatandaş gibi 155'i arar, bilgi verirdi. Emniyet tarafından yapılan bir dizi çalışmayla özel güvenlikle asayişin arasında köprü kuruldu ve KAAN hayata geçti. Polis, istihbarat ağına özel güvenlik personelini de dahil etti." Kösereisoğlu, KAAN'ın tek yönlü kanal olmadığını bildirerek, emniyet tarafının da özel güvenlik görevlileriyle iş birliği içinde çalışmak için kendi bünyesinde çeşitli eğitimler aldıklarını söyledi. KAAN'ın kamu ve özel sektörün bir arada çalıştığı, kamu güvenliğini tamamlayıcı rolü olan çok özel bir proje olduğunu dile getiren Kösereisoğlu, "Proje çok yeni ve yeni olmasına karşın faydası da ölçülebilir durumda. Proje, alınan geri bildirim ve ölçümlemelerle geliştirilmeye açık." dedi.

2 yıl önce

Tunceli'de tepki çeken avcılarla ilgili yeni gelişme! 20 yaban domuzu avladılar… Yaban keçisi avlamalarına izin yok

Tunceli genelinde yaban domuzu popülasyonunun kontrolsüz bir şekilde arttığı ve kırsal alan ile bazı köy muhtarların, domuzların tarım arazilerine zarar vermesi nedeniyle ilgili makamlara şikayette bulunması üzerine Doğa Koruma ve Milli Parklar Tunceli Şubesi, 80 yaban domuz kotası koyarak başvuru yapan avcılara 6 günlük sürek avı izni verdi. Yasal izinlerin alınmasının ardından domuz avı için bölgeye yurt dışından 12 kişilik Avcı grubu geldi. Milli Parklar sınırları dışında avcılık faaliyeti yürüten 12 kişi, sürelerinin dolmasıyla kentten ayrıldı. Avcıların toplamda 20 yaban domuzunu avladığı öğrenildi. TUNCELİ VALİLİĞİ: YABAN KEÇİSİ AVINA KESİNLİKLE İZİN VERİLMEZ Tunceli Valiliği'nden, "Dağ keçisi avı için kesinlikle Av izni verilmemiştir. Kaçak avcılara karşı en ağır şekilde cezalarımız uygulanmaktadır. Milli Park sınırları içerisinde kesinlikle avlanma yasaktır. Zaman zaman köylerden yaban domuzunun ekili alanlara zarar verdiği talepleri üzerine domuzların avlanması izinli olarak yapılmaktadır” açıklaması yapıldı. ‘CANLI TÜRLERİNE YÖNELİK ÖLDÜRMELER HUKUK DIŞI’ Yaban domuzunun, Avrupa’nın Yaban Hayatı Ve Yaşama Ortamlarını Koruma Sözleşmesi olan Bern Sözleşmesi'ne göre korunduğunu belirten Doğal Miras Koruma Girişimi sözcüsü avukat Barış Yıldırım, “İlimizde domuz avı maksadıyla bir grup avcı bulunmakta, yabancı uyruklu ve 12 kişi oldukları belirtiliyor. İlimizde çok güçlü bir yaban hayatı popülasyonu var bu yaban hayatı ülkemizin taraflı olduğu çeşitli sözleşmelere göre korunuyor. Başta, Dünya Biyolojik Sözleşmesi, Avrupa’nın yaban hayatı ve yaşama ortamlarını koruma sözleşmesi olan Bern Sözleşmesi. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Avrupa konseyi ülkesi olarak 1984 yılında imzalanan Bern Sözleşmesi'ne imza atmıştır. Bern Sözleşmesi'nin maddelerine göre yaban hayatı popülasyonlarına ve ortamlarına kasten zarar verebilecek her şeyin yasaklandığını biliyoruz. Yine sözleşmenin ek 3 listesinde, yaban domuzunun da koruma altında bulunduğunu biliyoruz. Bu türlere yönelik öldürmeler hukuk dışı. İlimizde yaban keçisi, çengel boynuzlu dağ keçisi, ayı, kurt ve ur kekliği ve kaya kartalı gibi korunan canlılar var. Dün iki kişi iki dağ keçisini öldürdü ve ekipler bunları yakalayarak cezai işlem uyguladı. Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü başta olmak üzere tüm yetkili idarelerin önlemleri almasını istiyoruz. Personel sayısı burada az personel sayısının artırılmasını istiyoruz” dedi. ‘SUÇ DUYURUSUNDA BULUNACAĞIZ’ Avcılık faaliyetlerinin hukuksuz olduğunu ve domuz avı için suç duyurusunda bulunacağını belirten Yıldırım, şunları söyledi: "Avcılık faaliyetlerinin her türlüsünün hukuk dışı olduğunu belirtmek isterim. Buna ilişkin olarak geçmişte yürüttüğümüz hukuksal mücadeleyi yine devam ettireceğiz. Domuz avcılığı faaliyetleri için biz geçmişte suç duyurusunda bulunmuştuk, yine bulunacağız. Anayasa 56’ncı maddesinde her yurttaşa çevreyi ve içindeki canlıları savunma hakkı görevi vermiştir. Doğadaki ekosistemin belirleyici unsurları doğada yaşayan canlılardır. Oradaki doğal dengeyi de o canlılar oluşturur. İnsanın oraya müdahalesiyle asla ve asla ekosistemi tanzim edemezsiniz. Bu canlı türleri milyonlarca yıldır bu coğrafyada yaşamıştır. Bunların bu popülasyonları dengelemek insanoğlunun görevi değildir, doğanın görevidir. Yöre Alevilik inancında vahdet esası vardır. Buradaki canlılar ve cansızlar aynı özden türediğine inanılır. Başta yaban keçileri olmak üzere pek çok canlıya kutsiyet atfedilir bu canlıların kasıtlı olarak öldürülmeleri yöre inancına ve mitolojisine de ciddi zarar veriyor.”

2 yıl önce

AB ülkelerinde Omicron varyantı verileri paylaşıldı! Toplamda 582 vaka var, ölüm yok

ECDC dün yaptığı açıklamayla Avrupa Birliğinin Omicron haritasını çıkardı. Buna göre AB ülkeleri toplamında 582 vaka olduğunu ve bazı ülkelerdeki vakaların seyahatle ilgili olmayıp yerel vakalar olduğunu vurguladı. ECDC, Omicron vakalarındaki hastalık şiddetinin ya asemptomatik (belirtisiz) ya da hafif olduğunu belirterek Şimdiye kadar, Omicron ile ilgili herhangi bir ölüm bildirilmemiştir ifadelerini kullandı.   BAZI ÜLKELERDEKİ VAKALAR SEYAHATLE İLGİLİ DEĞİL ECDC, başlangıçta rapor edilen Omicron vakalarının seyahatle bağlantılı olduğunu ancak Avrupa Gözetim Sistemine (TESSy) bildirilen vakaların son günlerde seyahatle ilgili olmayan yerel kümelerde ortaya çıkmaya başladığını açıkladı. Buna göre, Omicron vakalarının 22si (yüzde 13) seyahatle girdiği ve bunlardan 121inin (yüzde 70) ise yerel bulaşmayla ortaya çıktığı tespit edildi. Seyahatle bulaşmayan Omicron ülkeleri arasında; Belçika, Danimarka, Finlandiya, İspanya ve İzlanda olduğu ve bu durumun hastalığın tespit edilmeden bulaşmaya devam edeceği yönünde bir gösterge olduğu belirtildi. HASTLIĞI GEÇİRENLER OMİCRONA DAYANIKLI ECDC, Bununla birlikte, tam olarak aşılanmadan önce enfekte olmuş bireylerden alınan serumlarla virüs etkisizleştirmenin, bu varyanta karşı etkili olmaya devam ettiğine dair göstergeler de var ifadelerini kullandı. Ancak bu göstergenin, aşının etkinliğinin, şiddetli geçiren hastalarda Omicron karşısında azaldığı anlamına gelmeyeceğini vurguladı. Bununla birlikte, bu durumun özellikle bulaşmayı Önlemeye yönelik aşı etkinliğini azaltılabileceğine dair bir gösterge sağlar denildi.   AB ÜLKELERİ BAZINDA OMİCRON TABLOSU ECDC, 21 AB ülkesinde Omicron vakası olduğunu açıkladı. Buna göre vaka bazında ülkeler arasında; Avusturya (17), Belçika (30), Hırvatistan (3), Çekya (5), Danimarka (154), Estonya (15), Finlandiya (9), Fransa (59), Almanya (28), Yunanistan (3), İzlanda (20), İrlanda (6), İtalya (13), Letonya (5), Lihtenştayn (1), Hollanda (36), Norveç (109), Portekiz (37), Romanya (2), İspanya (14) ve İsveç (16) bulunuyor. GLOBAL BAZDA OMİCRON TABLOSU AB dışındaki 41 ülkede 1800 doğrulanmış vaka bildirdiği ve bu ülkelerin; Arjantin, Avustralya, Bermuda (Birleşik Krallık), Botsvana, Brezilya, Kanada, Şili, Küba, Hong Kong Özel İdari Bölgesi, Fiji, Gana, Hindistan, İsrail, Japonya, Ürdün, Kuveyt, Lübnan, Malavi, Malezya, Maldivler, Meksika, Namibya , Nepal, Nijerya, Rusya, Suudi Arabistan, Senegal, Sierra Leone, Singapur, Güney Afrika, Güney Kore, Sri Lanka, İsviçre, Tayland, Tunus, Uganda, Birleşik Arap Emirlikleri, Birleşik Krallık, Amerika Birleşik Devletleri, Zambiya ve Zimbabve olduğu açıklandı. Dünya genelinde 62 ülkede 2.382 Omicron vakası rapor edildiği vurgulandı.

2 yıl önce

CHP’li Sezgin Tanrıkulu, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İYİ Parti’yi nasıl yok gördüğünü anlattı

CHP İstanbul vekili Sezgin Tanrıkulu, Diyarbakır’ın yerel televizyon kanalı Amed TV’ye yaptığı açıklamada Kemal Kılıçdaroğlu’nun “dostlarımız” derken aslında İYİ Parti’yi değil, HDP’yi kast ettiğini söyledi. “DOSTLARIMIZ ÖZENLE SEÇİLMİŞ BİR KAVRAMDIR” Genel Başkanımız şunu söyledi: Biz bundan sonraki yolumuzu dostlarımızla yürüyeceğiz. Dostlarımızla iktidar olacağız ve ülkeyi yöneteceğiz. “Genel başkanımız dostlarımız derken sadece millet ittifakındaki partileri kastetseydi millet ittifakı derdi. Kastı bu değil. Dostlarımızın çok geniş bir çerçeveyi ifade ettiğini söylüyoruz. Bu meselede siyasi parti adlandırması yapmak da sınırlayıcı bir şeydir. Dostlarımız özenle seçilmiş bir kavramdır.” “NE YAPARSAK HDP İLE YAPACAĞIZ” Konuşmasında HDP’nin büyük baskı altında olduğunu söyleyen ve umutsuz olunmaması tavsiyesinde bulunan Tanrıkulu, “HDP büyük baskı altında. Bir taraftan genel başkanları tutuklu. Örgütleri baskı altında. Kapatma davası açılmış. Bunları gören bir parti olarak dostunuzuz, dayanışma içerisindeyiz. Umutsuz olmayın. Ne yaparsak beraber yapacağız. Bize güvenin” dedi.

2 yıl önce

CHP’li belediye başkanlarında laf var icraat yok! Sarıyer Sahili çöplüğe döndü…

Sarıyer sahillerinde geçtiğimiz cumartesi günü vatandaşlar hafta sonunu değerlendirmek için sahile gelip balık tutmak istediler. Ancak, vatandaşlar denize oltayı attıklarında çektikleri balık değil çöptü. Belediyenin herhangi bir şekilde temizlik yapılmadığını söyleyen vatandaşlar duruma isyan etti. Sarıyer Sahili'ne balık tutmak için gelen ancak denizde temizlik yapmaya karar veren Bahri Yüksel, “Denizden çıkardığımız çöpleri toparlıyoruz. Haddinden fazla çöp var. Belediye temizliyoruz, temizlik kanalları var diyor ama hiçbir şey yok görünmüyor. Temizlikle alakası yok ve şu an deniz leş gibi” dedi. Durumdan şikayetçi olan Adem Çiftçi ise "Balık tutmaya çalışıyoruz ama çöpten başka bir şey tutamıyoruz. Bak direk çöp. Denizden çöp çıktı. Balık mı tutuyoruz, çöp mü belli değil şu an. Denizlerin bu kadar pis olmaması lazım ama belediyede galiba çalışmıyor. Bakın çöp balığı sahnelerde” şeklinde konuştu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu: Bakalım bizler mi kazançlı çıkacağız, yoksa dünyaya tapanlar mı?

Soylu, geceye katılan göçmenlere seslendi. Hep birlikte dünya sınavından geçtiklerini belirten Soylu, “Hep birlikte bir sınavdan geçiyoruz ve bu sınavda Allah'ın tebligatlarına uyan bir liderimiz var. Herkes bir şey söylüyor ama o Allah'ın sözlerine onun cümlelerine talip. Onun cümlelerine talip almaya devam ediyor. Bakalım bizler mi kazançlı çıkacağız yoksa dünyaya tapanlar mı? biz inanıyoruz ki Yunus'un ve Mevlana'nın yolundan gidenler bu dünyada da öteki dünyada da kazançlı çıkacaklardır. Hep beraber kardeşliğimize sımsıkı sarılalım. Gelin tanış olalım, sevelim sevilelim. Dünya kimseye kalmaz" dedi. Törende Türkiye'de yaşayan göçmenlerin oynadığı horon gösterisi ilgiyle izlendi. Gecenin sonunda Soylu farklı branşlarda başarılı işlere imza atan kişilere ödül verdi. Ödül töreninin ardından sahneden inen Soylu'ya katılımcılar yoğun ilgi gösterdi.

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 49 50