20 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Canikli: İBB 732 milyon TL'lik yolsuzluk yaptı

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Nurettin Canikli, TBMM Genel Kurulunda, 2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Teklifi ile 2020 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi üzerinde AK Parti Grubu adına yaptığı konuşmada, bütçelerin önemli bir kaleminin de belediyelere aktarıldığını söyledi. Belediyelere aktarılan kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığının önem arz ettiğini belirten Canikli, bunun milletin menfaatine harcanıp harcanmadığının denetlenmesi gerektiğini ifade etti. İstanbul Büyükşehir Belediyesince gerçekleştirilen bazı ihalelerde usulsüzlükler olduğunu savunan Canikli, otobüs bakım ve onarım hizmetleriyle ilgili ihaleleri Ulaşım İç ve Dış Ticaret AŞ isimli bir şirketin aldığını anlattı. Canikli, 7 ihalede ortalama yaklaşık maliyete göre indirim oranının yüzde 1 olduğunu kaydetti. Nurettin Canikli, AK Parti döneminde bu ihalelerin ortalama indirim oranının yüzde 22 olduğuna dikkati çekerek, "Yarışmanın olduğu hiçbir normal ihalede, ihale rakamı kesinlikle yaklaşık maliyet rakamına yaklaşmaz. Onun çok altındadır" diye konuştu. 'Fütursuzca soygun yapılıyor' Sistematik bir organizasyon olduğunu söyleyen Canikli, "Sadece belli firmalar giriyor, o firmalara diyorlar ki 'Siz, eksik belge verin, ihale dışı kalın'. Tek başına ihaleyi alan o firmaya da yaklaşık maliyet rakamı idare tarafından bildiriliyor, söyleniyor. Yoksa o rakamı yakalaması mümkün değil, eşyanın tabiatına aykırı, milyonda bir ihtimal. Hepsinde tam bir tezgah kurulmuş. Saadet zinciri. Müthiş bir organizasyon" dedi. Göz göre göre fütursuzca soygun yapıldığını ifade eden Canikli, şunları söyledi: "Maliye müfettişliği görevinde bu tür soruşturmaları çok yaptım. Kanuna, mevzuata aykırılıklarla karşılaştık, gereği yapıldı. Sistematik bir yolsuzlukla hiç karşılaşmadık bugüne kadar. Tarihin en büyük yolsuzluğu. Sadece 7 ihale. 1993'teki İSKİ skandalı bunun yanında devede kulak kalır. Sizin de sorumluluğunuz var. 'Duymadık, bilmedik' demeyin, onun için söylüyorum. Şimdi yapılması gereken şu; gideceksiniz, hesap soracaksınız. Tamam, Sayın Kılıçdaroğlu TÜİK'e gidin ama önce baskını buraya yapın. Şu ara biz bu görüşmelere devam ederken orada ihale yapılıyor ve belediye, devlet soyuluyor. Bugüne kadar bu şirkete 1.8 milyar liralık ihale verilmiş." Canikli, diğer ihalelere de göz attığını ancak ayrıntılı inceleyemediğini dile getirerek, İstanbul Büyükşehir Belediyesince yapılan toplu taşıma ihalelerinde de yaklaşık maliyete göre indirim oranının yüzde 1 civarında olduğunu belirtti. 'Belediyenin borcu katlandı' CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun kara kış fonundan bahsettiğini anımsatan Canikli, "700 milyon fazla ödeme var. Gidin alın. Belediye sizin belediye. Hırsızlık var, haksız kazanç var. Belediye, devlet zarara uğratılıyor. Gidin alın, kara kış fonu olarak kullanın. Uzağa gitmenize gerek yok" ifadelerini kullandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi devralındığında 23 milyar lira olan borcunun 2020 sonu itibariyle 45 milyar liraya çıktığını, şu anda 100 milyar lirayı geçtiğini ve borcun katlandığını vurgulayan Canikli, yatırımların, sosyal harcamaların azaltıldığını belirtti. Canikli, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin koalisyonla yönetildiğini dile getirerek, "Parlamenter sistem olayını bir kez daha düşünün. Bir koalisyon söz konusu olduğunda nasıl bir yönetim tarzı ortaya çıkıyor İstanbul Büyükşehir Belediyesinde bunu somut olarak gördük, yaşıyoruz. Türkiye geriye gitmeyecek. Bundan kimsenin kuşkusu olmasın. Türkiye büyümeye, güçlenmeye devam edecek. Türkiye bölgesinde ve küresel ölçekte oyun kurucu bir ülke olmaya devam edecek. Kim ne derse desin Türkiye'nin bu yürüyüşünü hiç kimse durduramayacak" diye konuştu. 'Her türlü rezilliğin hesabını siyaseten de soracağız' CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Canikli'nin yaptığı konuşmanın bütçeyle alakalı olmadığını savunarak, "Bir ülkenin bütçesi hakkında grubu adına 30 dakika gibi bir süre alıp, söyleyecek hiçbir şeyi olmayıp, içinde bulundukları tükenmişlikten meseleyi İstanbul Büyükşehir Belediyesi Sayıştay raporuna getirecek duruma Allah kimseyi düşürmesin" dedi. Özel, Canikli'nin, Sayıştay raporundaki İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin sorulan sorulara cevaplarını da okumasını istedi. 'Hırsızlık' kelimesinin de yargı önünde hesabını soracaklarını söyleyen Özel, "Geçmişte yaptığınız her türlü rezaletin hesabını siyaseten de soracağız. Günü gelince Yüce Divan yargılamasını dikkatle takip edeceğiz sizin için" diye konuştu.

2 yıl önce

1 terörist daha ikna yoluyla teslim oldu

İçişleri Bakanlığı, 1 terör örgütü mensubunun daha ikna yoluyla güvenlik güçlerine teslim olduğunu bildirdi. Teslim olan terörist sayısı 188 oldu.

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı: 5 terörist ikna yoluyla teslim oldu

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; İçişleri Bakanlığı koordinesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığı tarafından yürütülen ikna çalışmaları neticesinde; PKK/KCK terör örgütünden kaçan 5 örgüt mensubu daha güvenlik güçlerine teslim oldu. 1992 ve 2014 yılları arasında terör örgütüne katılan örgüt mensuplarının Suriye ve Irak'ta faaliyet yürüttükleri tespit edildi. Böylelikle; 2021 yılı içerisinde sadece ikna yoluyla ülkemize teslim olan örgüt mensuplarının sayısı 193'e yükseldi.

2 yıl önce

AB: Azerbaycan ve Ermenistan demir yolu hatları konusunda anlaştı

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev ve Ermenistan Başbakanı Nikol Paşinyan'ın iki ülke arasında bağlantı sağlaması öngörülen demir yolu hatları konusunda mutabakata vardığını bildirdi. Michel, Aliyev ve Paşinyan ile Brüksel'de yaptığı üçlü görüşmeden sonra gazetecilere değerlendirmede bulundu. Azerbaycan ile Ermenistan arasında sorunların çözülmesi için diyalog kurulmasının önemli olduğunu vurgulayan Michel, "İki ülke arasında bağlantı hatlarının öncelik olduğunu biliyorum. Bu, bir güven seviyesi olması, farklı pozisyonların belirlenmesi bakımından önemli. Örneğin bu gece demir yolu hatları konusunda mutabakata varıldı. Bağlantı hatlarını yeniden açmak için neyin gerekli olduğu hakkında bir ortak anlayış önemli." dedi. Görüşmeden sonra AB Konseyi'nden Charles Michel adına yapılan yazılı açıklamada da "Sınır ve gümrük kontrolleri için uygun düzenlemeler yapılarak demir yolu hatlarının restorasyonunun gerçekleştirilmesi yoluyla ilerlemek adına mütekabiliyet ilkesi temelinde mutabakata varıldı." ifadesi yer aldı. AB'nin bağlantı hatlarını ekonomik yatırım planı kapsamında desteklemeye hazır olduğu bildirildi. Michel, otoyol bağlantısı dahil olmak üzere bazı konularda ise görüşülmesi gereken başlıkları Aliyev ve Paşinyan'ın belirlediğini, ilerleyen dönemde bunların müzakere edilmesini ümit ettiğini dile getirdi. ZENGEZUR MADDESİNİ ERMENİSTAN UYGULAMIYOR Azerbaycan ile Ermenistan'ın daha önce imzaladığı ortak bildiride Azerbaycan'ın batı illeri ile Nahçıvan'ı kara ve demir yoluyla birleştirecek Zengezur koridoruyla ilgili hususların yer aldığı madde Ermenistan'ın uzlaşmaz tutumu nedeniyle hayata geçmemişti. Aliyev, Brüksel'de Paşinyan ile görüşmesi öncesinde yaptığı açıklamada, Zengezur koridorunun Laçın koridoru ile aynı yasal rejime tabi olması gerektiğinin altını çizerek, Laçin koridorunda gümrük bulunmadığını, bu nedenle Zengezur koridorunda da gümrük bulunmaması gerektiğini söylemişti. Aliyev, "Ermenistan, gümrük kurulmasında, mallar ve kişilerin kontrol edilmesinde ısrarcı davranırsa biz de Laçın koridorunda aynısı için ısrarcı oluruz. Bunun kararını Ermenistan verecek. Biz her iki seçeneğe de açığız. Ya ikisinde de gümrük olmayacak ya da ikisinde de olacak." demişti. MİCHEL, ALİYEV VE PAŞİNYAN'I BİR SÜRE YALNIZ BIRAKMIŞ Michel, gazetecilerin sorularını yanıtlarken sorunları çözmek için siyasi irade gösterilmesi ve özellikle liderler arasında doğrudan temas kurulmasının önemine değindi. Üçlü görüşmenin bir bölümünde Aliyev ve Paşinyan'ı bir süre yalnız bıraktığını dile getiren Michel, "Benim için iki lideri desteklemek ve cesaretlendirmek önemliydi. Aynı zamanda her ikisinin doğrudan birbirleriyle konuşması da çok önem taşıyordu." diye konuştu. "GERGİNLİĞİN DÜŞMESİ İÇİN SOMUT ADIM İHTİYACI" AB Konseyi'nden üçlü görüşmeyle ilgili yapılan açıklamada, Aliyev ve Paşinyan'ın 9 Kasım 2020 ve 11 Ocak 2021'de imzaladıkları üçlü ortak bildirilere uyacaklarını teyit ettikleri bildirildi. AB'nin bölgede mayın temizleme çalışmalarını ve Azerbaycan ile Ermenistan arasındaki güven artırıcı önlemleri destekleyeceği belirtildi. Açıklamada, Cumhurbaşkanı Aliyev ve Başbakan Paşinyan'ın iki ülke arasındaki sınır belirleme müzakerelerinin başlatılması için gerekli ortamın sağlanması amacıyla sahada gerginliğin düşürülmesine yönelik daha fazla somut adım atılması ihtiyacı bulunduğu üzerinde mutabık kaldıkları kaydedildi.

2 yıl önce

İstanbul, Ankara ve İzmir büyükşehir belediyelerinde büyük borç ve yolsuzluk batağı

Sayıştay'ın 2020 raporunda, CHP'li İzmir, Ankara ve İstanbul Büyükşehir belediyelerinin usulsüz işlemleri ve şirketlerin batma noktasına geldiği detaylarıyla anlatıldı. Sayıştay'ın 2020 raporunda CHP'li İstanbul, İzmir ve Ankara büyükşehir belediyelerinin usulsüz işlemleri ve bağlı şirketlerin içinde bulunduğu borç batağı yer aldı. Akşam Gazetesi'nin haberine göre, Üç büyükşehir belediyesini yönetemeyen CHP'li yöneticilerin usulsüzlüklerine ilişkin Sayıştay'ın tespitleri şöyle: BORÇ BİR YILDA YÜZDE 50 ARTTI İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne dair raporda, belediyenin borç batağında olduğu belirlendi. Ekrem İmamoğlu yönetimindeki İBB nin, 2020 yılında toplam borcunun bir önceki yıla göre 12,5 milyar TL artarak 43,4 milyar TL'ye çıktığı ortaya görüldü. İBB'nin borçlarının 2019 yılına göre yüzde 40,65 oranında arttığı tespit edildi. HİZMET VE YATIRIMLARA YANSIDI İBB'nin kısa vadeli borçları 2019 yılında 11,37 milyar TL iken 2020 yılında 14,59 milyar TL'ye çıktı. 1 yılda uzun vadeli borçları ise 19,49 milyar TL'den 28,81 milyara çıktı. Bir yıl içerisinde yaklaşık yüzde 50 artış gerçekleşti. Raporda, 2020 yılında İBB'nin günlük 59 milyon harcadığı ve bütçe açığının 1 milyar 852 milyon TL olduğu ortaya çıktı. Sayıştay raorunda 2020 yılı bütçe kalemlerinde en dikkat çekenlerden birisi de yatırım harcamalarının yüzde 14,19 azalması oldu. USULSÜZ İHALELER ANKARA'YI BATIRDI Mansur Yavaş'ın yönettiği Ankara Büyükşehir Belediyesi'nde mali tablodaki olumsuz durum şu başlıklarla yer aldı: HALK EKMEK: Ankara Halk Ekmek'te yükleniciler un temininde sıkıntı yaşadıklarını ve sözleşmeleriyle taahhüt ettikleri un tedarikini sağlayamayacaklarını belirterek sözleşmelerini feshetmek istedi. %80 feshedildi. Yüklenicilerle yeni sözleşmeler imzalandı. Ancak daha önce yüklencilerin yerine getiremeyeceğini bildirdiği un miktarından daha fazla miktarlarda anlaşmalar imzalanması raporda "anlaşılır" bulunmadı. KAPALI TEKLİF İHALE: İhaleleri şeffaf yaptığını iddia eden Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin kapalı teklif usulü işlemleri raporda yer aldı. Sayıştay, ABB'nin katılımın kısıtlandığı kapalı teklif usulü ihalelerle istediği kişi ve şirketleri alt kiracı olarak belirlediğini tespit etti. KÖMÜR İHALESİ USULSÜZ: ABB tarafından her sene gerçekleştirilen ve rutin hale gelmiş olan kömür alımı ve dağıtılması işi de pazarlık usulüyle yapıldı. Bu ihalede de hülle yöntemi kullanıldı. 50 bin ton kömür alımı ve dağıtımı işi için belli firmalara davet yazıldı. En düşük teklifi veren firma defalarca reddedildi. Kömür miktarı da 38 bin 25 tona düşürüldü. En düşük teklifi veren firma ihaleye davet edilmedi. İhaleyi, belediye şirketi aldı işi de bir alt firmaya yaptırdı. PANDEMİ BAHANE OLDU: Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin Plent- Miks Temel ve İki Tabaka Astarlı Bitümlü Sathi Kaplama Yapım İşi'nde usulsüzlük yapıldığı ortaya çıktı. Raporda ihale bedelinin 92 milyon TL'nin üzerinde olduğu belirtildi. Pandemi gereçkçe gösterilip ihalenin usulsüz yapıldığı anlatıldı. ANFA BATIYOR: Ankara Büyükşehir Belediyesi'nin çoğunluk hissesine sahip olduğu ANFA, yüksek miktarda zarar ediyor. ABB'ye yapılan işler karşılığındaki hakedişler zamanında alınamadı, şirket, vergi ve SGK borçlarını dahi zamanında ödemiyor. ANFA'nın ödenemeyen 105.094.632,98 TL vergi borcu için yapılandırmaya gidildiği halde toplam borç 127.129.743,48 TL'ye çıktı. YANDAŞ VAKIFLARA KAYNAK AKTARILDI Sayıştay raporunda; İzmir Büyükşehir Belediye teşebbüslerinin sürekli zarar etmesi sebebiyle her yıl belediye bütçesinden sermaye artırımına gidildiği belirtildi. 2014-2020 yılları arasında bu tutarın 2 milyar 758 milyon 302 bin 706 TL olduğu ortaya çıktı. Raporda ilgili yasa gereği, Selçuk Belediyesi'nin otogar olarak kullandığı taşınmazın bedelsiz olarak İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne devri yapılması gerekirken, Selçuk'a 21 milyon TL kamulaştırma bedeli ödendiği belirlendi. İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından ruhsatsız bina inşa edildiği ve ruhsatsız bu binanın Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na (TEGEV) usulsüz olarak tahsis edildiği belirtildi. TEGEV'e tahsis edilen ruhsatsız binaya ait enerji giderlerinin de yine İzmir Büyükşehir Belediyesi bütçesinden karşılandığı ifade edildi. AKARYAKIT POMPASI CHP'Lİ PM ÜYESİNE İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclis üyesinin sahip olduğu bir şirketten 2019-2020 yıllarında 33.358,60 TL tutarında, bağlı kuruluşu ESHOT tarafından da 2020 yılında 664.908,63 TL tutarında alım yapıldığı tespit edildi. Raporda, belediye meclis üyesinin ihale almasının kanuna aykırı olduğu ifade edildi. CHP'li meclis üyesi ve Bornova Belediye Başkanı Mustafa İduğ'un ortağı olduğu petrol ürünleri şirketine ihale verilmesi, basında da yer almıştı. İduğ'un ESHOT'a madeni yağ sattığı ifade edilmişti.

2 yıl önce

İkna yoluyla 1 terörist daha teslim oldu

İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklama şöyle; İçişleri Bakanlığı koordinesinde Jandarma Genel Komutanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğünce yürütülen ikna çalışmaları neticesinde; PKK terör örgütünden kaçan 1 terör örgütü mensubu daha bugün güvenlik güçlerine teslim oldu. Teslim olan örgüt mensubunun 1989 yılında terör örgütüne katıldığı ve Irak'ta faaliyet yürüttüğü tespit edildi. Sürdürülen ikna çalışmaları sonucunda; 2021 yılında teslim olan örgüt mensubu sayısı 194'e yükseldi.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan TÜSİAD'a çok sert tepki: Hükümete saldırmanın değişik yollarını aramayın bizimle mücadele edemezsiniz

Cumhurbaşkanı Erdoğan, İlim Yayma Vakfınca Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen 2021 İlim Yayma Ödülleri Töreni'nde, ödül sahiplerini tebrik etti. Kendisinin de İlim Yayma Cemiyeti'nden hizmet aldığını ve o hizmetle yetiştiğini anlatan Erdoğan, şöyle konuştu: "Rahmetli Menderes'in hakim kıldığı demokrasi ve özgürlük ikliminde, cemiyetimizin öncülüğünde ülkemizin ilk imam hatip okulu açılmıştır. Vakfımızın kurucularından birinin de rahmetli Turgut Özal olduğunu hatırlatmak isterim. Nesiller boyunca elden ele taşınan bu hizmet bayrağı inşallah bizden sonra da aynı şekilde dalgalanmaya devam edecektir. Bugün de cemiyetimiz öğrenci yurtlarıyla eğitim merkezleriyle burslarıyla ödülleriyle yerli ve milli duruşuyla ülkemiz sivil toplum kuruluşları arasında öncü bir role sahip. Mutluyum, özellikle de büyük ödülü, herhangi bir torpil söz konusu değil, Prof. Dr. Zekai Şen hocamızın almış olmasından dolayı da mutluyum. Zira İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken Zekai Şen hocamızdan İSKİ'de çok istifade ettik. Zira Veysel Eroğlu hocamızla birlikte onlar da o zaman İSKİ'yi gerçekten tırmandırdılar ve susuz İstanbul'u suya kavuşturdular. Kendilerinden Allah razı olsun." İki gün önce Türkiye Afrika Liderleri Zirvesinin kapanışının yapıldığını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti: "İstiyorduk ki bu buluşma, bu birliktelik, bu dayanışma nasıl ki buradan farklı bir şekilde hitama erdi yine buradan ayağa kaldırdı. İnsanlığın asırlardır türlü şekilde karşısına çıkan vahşetle, zulümle, sömürüyle, riyakarlıkla, adaletsizlikle yüzleştiği bir dönemde bu elbette çok büyük sorumluluktur. Nitekim attığımız her adımda bu ağır yükün kimi zaman gönül ferahlatan, kimi zaman can acıtan tezahürleriyle karşılaşıyoruz. Mazlum ve mağdurların gözlerinde beliren umut ışığı bizi ne kadar ferahlatıyorsa çarpık düzenden nemalanan zalimlerin pervasız saldırıları da o derece canımızı yakıyor." "Ekonomik sancılar salgınla birlikte hızlandı" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ziya Paşa'nın şiirindeki "Bir abd-i Habeş dehre olur baht ile sultan/Dahhakın eden mülkünü bir Gave perişan/İkbaline idbarına bel bağlama dehrin/Bir dairede devredemez çenber-i devran/Zalim yine bir zulme giriftar olur ahir/Elbette olur ev yıkanın hanesi viran" dizelerini seslendirerek, insanlara zulmedenlerin o çok güvendikleri evlerinin bir gün viran olmasının kaçınılmaz olduğunu dile getirdi. Tarihin kendini dünyanın ve insanlığın hakimi sanan nice kudret budalasının hüsranına şahitlik ettiğini belirten Erdoğan, bugün o kifayetsiz muhterislerin isimlerini kimsenin hatırlamadığını söyledi. Erdoğan, günümüzün zalimlerin sonunun da farklı olmayacağını dile getirerek, şöyle konuştu: "Küresel yönetim ve ekonomi düzeninde bir süredir zaten yaşanmakta olan sancılar salgınla birlikte hızlanmıştır. Bizim de tek gayemiz işte bu süreci yani dünyanın devranının dönüşündeki değişimi mazlumlar ve mağdurlar lehine yönlendirebilmektir. Elbette bu mücadelenin çok derin ve geniş bir arka planı bulunuyor. Coğrafyamızda Anadolu'nun kapılarının ecdada önce güneyden sonra doğudan açılmasıyla başlayan çok çarpıcı bir hikayemiz var. İstanbul'un fethiyle çağ açıp çağ kapatacak mahiyet kazanan bu hikaye Yavuz'un hilafeti devralmasıyla birlikte oldukça farklı bir seviyeye ulaştı. Anadolu'daki varlığımızı Haçlı seferleriyle başlayıp Çanakkale Savaşlarına, Milli Mücadelemize ve nihayet günümüze kadar uzanan nice badirelere rağmen sürdürmeyi başardık. Çok çile çektik, çok fedakarlık yaptık, çok bedel ödedik ama hamdolsun mücadele sancağını asla yere düşürmedik. Bilhassa son iki asrımız sürekli bir uçtan diğerine savrulduğumuz arayışlarla geçti." Erdoğan, İlim Yayla Cemiyetini kuranların ve onlardan bayrağı devralanların yüreklerini yakan ne kadar mesele varsa hepsinin de yaşanılan bu savrulmaların eseri olduğunu kaydetti. Kudüs davasından, geçtiğimiz yılın temmuz ayında nihayete erdirilen -Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi'nin müzeye çevrilmesi konusuna kadar bunun pek çok örneğin sayılabileceğini anlatan Erdoğan, şunları söyledi: "Bizim düşmana karşı verdiğimiz mücadele vatan topraklarıyla birlikte tüm kutsallarımızı koruma mücadelesiydi. Bizim vesayete karşı verdiğimiz mücadele tarihimize, kültürümüze, değerlerimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim darbecilere karşı verdiğimiz mücadele varlığımızın gayesi olan özgürlüğümüze, geleceğimize, haysiyetimize sahip çıkma mücadelesiydi. Bizim emperyalizme karşı verdiğimiz mücadele hakkı, adaleti, hukuku, hakkaniyeti üstün tutma, insanlığımızı koruma mücadelesiydi. Hangi unvanı taşırsak taşıyalım, hangi görevde bulunursak bulunalım amacımız buydu. Bugün de aynı mücadeleyi veriyoruz. Yarın da inşallah aynı yolda yürümeyi sürdüreceğiz." "Türkiye'nin son 19 yılı yeni bir safhaya geçişin sembolü" Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin son 19 yılının Cumhuriyet tarihinin de ötesine geçen kadim bir mücadelede yeni bir safhaya geçişin sembolü olduğunu vurgulayarak, ülkede sadece demokrasiyi güçlendirmekle, sadece hak ve özgürlükleri genişletmekle kalmadıklarını aynı zamanda asırlık özlemleri de dindirdiklerini söyledi. Attıkları her adımla bu ülkenin insanlarının inançlarıyla değerleriyle kültürleriyle vatan topraklarında var olma azminin asla bitmeyeceğini gösterdiklerini belirten Erdoğan, ülkede eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, ulaşımdan enerjiye, şehircilikten spora kadar her alanda kurulan güçlü altyapıyla milleti hak ettiği hayat standartlarına kavuşturduklarını anlattı. "Aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Eğer artık Türkiye küresel krizlere karşı bu derece dayanıklıysa krizleri fırsata çevirme konusunda bu derece özgüven sahibiyse gerisinde işte bu güçlü altyapı vardır. Şimdi aynı mücadeleyi ekonomide veriyoruz. Aslında son 8 yıldır yaşadığımız her hadisenin bir tarafında ekonomi hep vardı. Gezi olayları sırasında ağaç bahanesiyle hedef alınan projelerimizi tüketmeyin, ekonomiyi çökertin kampanyalarını ekranları başında bizi izleyenlere söylüyorum, hatırlayın. O gün yine ekonomi demiyorlar mıydı? FETÖ ihanet çetesinin 17/25 Aralık'tan 15 Temmuz'a kadar başlattığı tüm darbe girişimlerinde ekonomimizi sinsice kıskaca alma çabalarını hatırlayın. Terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz sınır ötesi harekatları engellemek için uluslararası alanda ekonomimize kur ve faiz üzerinden kurulan kumpasları hatırlayın. Ülkemizin diplomatik ve güvenlik hassasiyetlerini savunduğumuz için ekonomimize mahvetmek amacıyla alenen savrulan tehditleri hatırlayın. Büyüme rakamlarımızla üretimimizle istihdamımızla ihracatımızla bütçe dengelerimizle tüm göstergeler ülkemiz bakımından küresel çapta bir başarıyı işaret ederken kurda yaşanan dalgalanmaları da bu çerçevede değerlendirmemiz gerekiyor. Neymiş efendim faizleri düşürüyormuşuz. Benden başka bir şey beklemeyin. Bir Müslüman olarak naslar neyi gerektiriyorsa onu yapmaya devam edeceğim. Hüküm bu." Erdoğan, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin faiz rakamları ile enflasyon rakamları arasındaki fark 10 katı bulmuşken, yaptıkları sınırlı faiz indirimlerinin bu tablonun gerekçesi olamayacağını vurgulayarak, "Amerika'ya bakın, Avrupa'ya bakın. Hepsinde durum bir felaket. Coğrafyamızdaki iki asırlık kavganın gerisinde ne varsa, bugünkü gelişmelerin gerisinde de o vardır. Cumhuriyetimizin bir asra yaklaşan tarihindeki kalkınma hamlelerimizin önünün kesilmesinin sebebi neyse, bu gelişmelerin sebebi de aynıdır." ifadelerini kullandı. "19 yıl önce göreve geldiğimizde faiz, enflasyon bu durumda değil miydi? Buydu" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti: "Biz, aldığımız kararlarla attığımız adımlarla faizi de enflasyonu da ve hatırlayın 6 sıfırı attığımız zaman bana karşı çıkanlar 'Taksim Meydanı'nda anırırım' diyen köşe yazarları şimdi yine aynı şeyleri söylüyorlar. Anırdılar mı? Hayır. Ama bunlar şu anda hala köşe yazarı. Aynı şeyleri bunlar yine yazıyorlar. Anırsalar da anırmasalar da elhamdülillah biz doğru yoldayız. Çünkü faiz, zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapar hükmü bize öyle sıradan gelen bir hüküm değil. Diğer ülkeler hayata geçirdiğinde alkışlanan her adım, Türkiye teşebbüs ettiğinde akıl dışı bir saldırıyla karşılaşıyor. Ülkemizin yatırımla, istihdamla, üretimle, ihracatla büyümesi yerine, sanayisiyle, teknolojisiyle, finansıyla, alt yapısıyla dışarıya bağımlı kalmasını isteyenler, var güçleriyle direniyor." Bu kadar altyapı, üstyapı çalışmalarıyla 19 yıldır bir mücadele verildiğini vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Eğitimde, sağlıkta, ulaşımda attığımız adımları bir yere koymak mümkün mü? Havalimanları, 26 havalimanından 56'ya çıkarken artık Anadolu'dan evine yarım saat mesafede gidebilme imkanını yakalama lüksüne ulaşmış bir Türkiye varken, kimse bunu konuşmuyor. Türkiye büyüyor, kimse bu büyümeyi konuşmuyor. Sıkıntılar var ama unutmayın ki Allah'ın yardımı ve milletimizin ferasetiyle bu mücadeleden de alnımızın akıyla çıkacağımızdan ben şüphe duymuyorum." dedi. "Ey TÜSİAD ve yavruları, size sesleniyorum..." Erdoğan, daha önce vesayetin kirli oyunlarına, dün sınırlara dayanan terör örgütleri üzerinden gerçekleştirilmeye çalışılan karanlık senaryolara hangi inanç ve iradeyle direnildilerse bugün de ekonomide aynı mücadeleyi verdiklerini dile getirdi. Fiyat artışlarının, insanların günlük hayatları üzerinde yol açtığı sıkıntıyı elbette bildiklerini ifade eden Erdoğan, "Kurdaki dalgalanmanın, fiyatlar üzerinde oluşturduğu istikrarsızlığın ve bunun yol açtığı belirsizliklerin elbette farkındayız ama vesayete, terör örgütlerine, darbecilere, küresel güç baronlarına nasıl direndiysek, bunlara karşı da direneceğiz. Şimdi buradan sesleniyorum, çekinme yok. Ey TÜSİAD ve yavruları, size sesleniyorum, tek göreviniz var; yatırım, üretim, istihdam, büyüme. Siz bunda ne yapıyorsunuz? Önce onu ortaya koyun. Kalkıp da hükümete saldırmanın değişik yollarını, versiyonlarını aramayın, bizimle mücadele edemezsiniz. Sizin cinsinizi de cibilliyetinizi de gayet iyi biliyorum. Sizin derdiniz başka ama bizim derdimiz bambaşka. Biz, vatan sevgisiyle, millet sevgisiyle yürüyoruz. Siz ise 'Acaba biz bu hükümeti nasıl çökertir de isteyeceğimiz, sömüreceğimiz bir yönetimi iş başına getirtiriz.' bunun için gayret ediyorsunuz. Bu millet size bu fırsatı vermeyecek." diye konuştu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Dün millet olarak kendi canımız ve kanımız pahasına, ülkemizin istiklalini ve istikbalini korumuştuk. Bugün de malımızla, paramızla aynı fedakarlığı yapacağız. Koronavirüs salgını esnasında bu söylediğim kurum, kuruluşlar acaba ne kadar milletin yanında yer aldılar? Acaba kaç tane hastane kurup da devlete yardım ettiler? Biz, en zor anda bile şehir hastanelerimizi kurduk. Anadolu'nun en ücra köşelerine kadar bunları yaygınlaştırdık, acaba bunlar ne yaptı? Hiç." Türkiye'nin ekonomide olağanüstü hale ihtiyacı olabileceği değerlendirmesinin akıl karışıklığının ötesinde bir durum olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Bu ülkeyi, emperyalistlerin çizdiği haritaların cazibesine kapılıp bölmeye çalışanların silahlarından çıkan kurşunlara terk etmedik ve terk etmeyeceğiz. Bu ülkeyi 1 dolar karşılığında vatanlarını satanların ellerine de bırakmadık bırakmayacağız. İnşallah bu ülkeyi döviz kuru üzerinden yeniden şekillendirmek isteyenlere de teslim etmeyeceğiz. Bu vesileyle, sorunsuz açıklamalarla, milletimizi karamsarlığa sürüklemek, yalan yanlış haberler yayarak piyasaları korkutmak isteyenlere itibar edilmemesi gerektiğinin altını bir kez daha çizmek istiyorum." ifadelerini kullandı. Hükümetin uyguladığı ekonomi politikasının, kur tarafındaki konjonktürel dalgalanmalar dışında tamamen belirledikleri doğrultuda ilerlediğinin altını çizen Erdoğan, Türk ekonomisinin bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da serbest piyasa ekonomisi kurallarına uygun şekilde yoluna devam edeceğini kaydetti. "Döviz kurundaki istikrarı, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız" Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti: "Aynı şekilde kontrollü 'Kambiyo rejimi' gibi zırvalıkları gündeme getirenleri de asla masum görmüyoruz. Döviz kurundaki istikrarı, bu tür zırva yöntemlerle değil, piyasanın kendi işleyişi içinde sağlayacağız. Ekonomide bir kural vardır, dere yatağında akar ve bizim de şu anda takip ettiğimiz yol budur. Buradan tüm vatandaşlarıma, ekonomide verdiğimiz mücadelede devletlerinin ve hükümetlerinin yanında daha güçlü şekilde yer almaları çağrısında bulunuyorum. Geldiğimiz noktada sırf daha çok kazanç hırsıyla, fiyatları şişirmekle, stokçuluk yapmakla, dün ülkemizi darbe ile esir almaya çalışanlara destek çıkmak arasında bir fark kalmamıştır. Cuma gününden beri bir dedikodudur almış başını gidiyor. Pazartesi gününden itibaren, ciddi manada finans dünyasında sıkıntılar yaşanacakmış. Ya bunu ancak ihanet içinde olanlar söyler. 'Biz nasıl ayakta dimdik duracağız' demiyor, pazartesiden itibaren bu tür sıkıntıların olacağından bahsediyor. Bunlar aynı zamanda keramet ehli galiba. Merak etmeyin, böyle bir durum söz konusu değil, biz dimdik ayaktayız." Göreve geldiklerinde, Türkiye'nin IMF'ye 23,5 milyar dolar borcu olduğunu hatırlatan Erdoğan, o dönem Merkez Bankası'nın döviz rezervinin 27,5 milyar dolar olduğunu anlatan Erdoğan, şunları kaydetti: "Başbakanlığım döneminde bu döviz rezervini 135 milyar dolara kadar çıkardık. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum. Cumhurbaşkanıydım. Daha sonra bir düşüş yaşandı, yoktum, Cumhurbaşkanıydım. Şimdi yeniden 100 milyar doların üzerine döviz rezervimiz çıkmış vaziyette. Toparlayacağız, daha yukarılara bu rakam çıkacak. Herhalde George, Hans bunlar gelip de bizim Merkez Bankamızın döviz rezervini yükseltmeyecek. Biz yükselteceğiz, bundan hiç endişeniz olmasın. Nasıl 27,5 milyar dolardan döviz rezervini alıp buralara getirdiysek şimdi yine aynı şekilde daha yukarılara bunu çıkaracağız ve çıkarıyoruz. Bizim kasamız boş değil, kasa mevcudumuz gayet iyi. Türkiye'ye karşı oynanan oyunun en etkili silahı haline gelen döviz kurunu dengeye oturtmak da fiyatları makul seviyede tutmak da bizim elimizdedir. Şayet bugün, her birimiz üzerimize düşeni yaparsak emin olun birkaç ay içerisinde çok daha güçlü, büyük, müreffeh Türkiye'nin kapılarının önümüze açıldığını göreceğiz. Biz buna yürekten inanıyoruz. Bize inanan, bize güvenen her vatandaşımızı da seferberlik ruhuyla ülkemizin gelecek yarım asrının, bir asrının belirleyicisi bu vizyona sahip çıkmaya davet ediyoruz."

2 yıl önce

Libya’dan ikinci yolcu gemisi İzmir’e geldi

Karanfil Group, Kevalay Turizm ve Libya Demir Çelik Şirketi (LISCO) ortaklığıyla başlatılan sefer kapsamında gelen "Kevalay Queen" adlı gemide 200 yolcuyu yer aldı. Yolculara gemiden ayrılmadan önce yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını nedeniyle test yapıldı. Kente gelen yolcuların İzmir ve çevre illerde ticareti canlandırması, turistik ve ticari ziyaretlerde bulunması bekleniyor. Bir hafta sürecek ziyaretler sonrası gemi pazar akşamı Libya'ya dönecek. Dönüş seferine Türkiye'den 40 iş insanının da katılacağı ifade edildi. Ay başında başlayan seferlere ilginin yüksek olduğu belirtildi. İLK GEMİ TÜRKİYE'DEN 3 MİLYON DOLARLIK YÜKLE DÖNDÜ Dış Ekonomik İlişkiler Kurulu (DEİK) Türkiye-Libya İş Konseyi ve Türk-Libya İş Adamları Derneği (TULİB) Başkanı Murtaza Karanfil, yaptığı açıklamada, Libya'dan İzmir'e ikinci yolculuğun da herhangi bir aksilik yaşanmadan gerçekleştirildiğini belirtti. İlk geminin tekstil, gıda, tıbbi cihaz, yedek parça, iş makinesi, mobilya, elektrik-elektronik alet ve mutfak eşyalarından oluşan 3 milyon dolarlık yükle Türkiye'den ayrıldığını dile getiren Karanfil, şunları kaydetti: "Henüz ilk seferimizde Türkiye'nin ihracatına 3 milyon dolarlık katkı sunduk. Bu rakamın giderek artacağını düşünüyoruz. Şu anda kış aylarındayız ama iki seferde Libya'dan 350'ye yakın yolcu getirdik. Bu sayının baharla birlikte artışa geçeceğini ve yazın zirve yapacağını düşünüyoruz. Şimdiden gelecek aylardaki seferler için talepler var. Yaza doğru haftalık sefer sayımızı ve destinasyonlarımızı artırmayı planlıyoruz." Afrika kıtasının öneminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere Hükümet yetkililerince sürekli dile getirildiğini hatırlatan Karanfil, "Afrika ile ilişkilerimizi artırmak için Libya'ya daha fazla odaklanmalıyız. Ekonomik ilişkilerimizi ve ticaretimizi daha da ileriye götürmeliyiz. İşte biz başlattığımız seferlerle bu sürece katkıda bulunmak istiyoruz." ifadelerini kullandı. "ESNAF VE TÜCCAR İÇİN ÖNEMLİ" İzmir'i turizm markası haline getirmek amacıyla kurulan gönüllüler grubu Destination İzmir Başkanı Bülent Tercan, 25 yıl aradan sonra yeniden başlayan seferlerin kıymetinin bilinmesi gerektiğini belirtti. Gemi seferleriyle ilgili başta Büyükşehir Belediyesi olmak üzere ticaret ve sanayi odalarına, esnaf birliğine ve kentin tüm kurumlarına önemli görevler düştüğüne işaret eden Tercan, "Gemi ile gelen ziyaretçiler sıradan turistler değil. Yüksek bütçeleri ile İzmir'e alım yapmaya gelen misafirlerin irili ufaklı tüm işletmelere, esnafa çok büyük faydası olacak. Misafirleri karşılayıp, sorunsuz alışverişlerini yapmalarına rehberlik edilmeli." dedi. Tercan, meslek kuruluşlarının teşviki ve desteği ile kent çarşılarındaki iş yerlerinin Libya'dan gelenlere özel kampanyalar düzenlemesi, onları cezbedecek reklamlar yapmasının yararlı olacağını da sözlerine ekledi.

1 2 ... 9 10 11 12 13 14 15 ... 48 49