10 Mayıs Cuma 2024
3 yıl önce

İbrahim Kalın, islamafobiyi 10 soruda anlattı “Fransızların yüzde 75’inin İslam hakkındaki kanaati son derece olumsuz”

cumhurbaşkanlığı sözcüsü ibrahim kalın, islamofobi, müslümanlara karşı duyulan nefret, ayrımcılık, düşmanlık, kin, fransa, islamafobi, avrupa, neo-nazi partiler, fransa le pen, ingiltere ukip, yunanistan altın şafak

3 yıl önce

Ankara 'Çinçin'de polisin önlemleri suç oranını yüzde 7 düşürdü

Ankara'nın Altındağ ilçesinde, 'Çinçin' olarak bilinen Örnek, Plevne ve Aktaş mahallelerinin bulunduğu bölgenin tüm giriş-çıkış noktaları yaklaşık 1 aydır polis ekiplerince kontrol altına alındı. Alınan önlemlerle bölgedeki suç oranı yüzde 7 düşerken, uyuşturucu madde ihbarlarında yüzde 50 azalma meydana geldi

3 yıl önce

Sağlık Bakanı Koca: Mutasyonun Türkiye'deki oranı şu anda yüzde 75'lere ulaştı

Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, "Mutasyon her geçen gün artıyor. Mutasyonun Türkiye'deki oranı şu anda yüzde 75'lere ulaştı. Mutant giderek arttığı için, ağırlıklı İngiliz varyantı olduğu için ve bulaştırıcılığı da fazla olduğu için bu dönemde bizim kapalı, kalabalık ortamlardan ve özellikle yakın temastan uzak durmamız gerekiyor." dedi. "Biontec-Pfizer aşısı muhtemelen önümüzdeki birkaç gün sonra başlayacak. Lojistikle ilgili hazırlıklar tamamlandı." diyen Koca, "Biontec-Pfizer aşısının şu an Türkiye'ye geldiği doz miktarı 2,8 milyon oldu. Bir hafta 10 gün içinde de 4,5 milyona tamamlanmış olacak." şeklinde konuştu. Bakan Koca, "Teravihler kapalı olmayacak. Bu noktada hassasiyet gösterilerek, tedbirler alınarak kılınmaya devam edilecek." ifadesini kullandı. Koca, "(Aşı) sırası gelen, 'Ben Biontec aşısı olmak istemiyorum.' dediğinde, bir başka, Sinovac aşısı olabilir olacak. Bu anlamda sırası gelenin yaptırmama hakkı olacak." dedi. Sağlık Bakanı Koca, "Nazal aşı; başından beri takip ettiğimiz, Bakanlık olarak 2020 Mart ayında desteklemek üzere yazı yazdığımız bir aşı. Nazal aşını hem preklinik hem klinik safhasını bakanlık olarak TÜSEB üzerinden destekliyoruz ve desteklemeye devam ediyoruz." diye konuştu.

2 yıl önce

MHP Genel Başkanı Bahçeli: Cumhur İttifakı’nın baraj kararı yüzde 7 olarak tescillenmiştir

MHP Lideri Bahçeli'nin açıklamaları şu şekilde: 31 Ağustos 2021 tarihi itibariyle ABD’nin Afganistan’da konuşlandırdığı askeri unsurlarını çekme ve işbirlikçilerini tahliye işlemi büyük oranda tamamlanmış, geride birbirine girmiş, duygusal, fikri ve siyasi temelde bölünmüş bir ülke tablosu bırakılmıştır. ABD Başkanı Biden’in “olağanüstü başarılı” sözleriyle tevile çalıştığı, gerçekte son derece ilkel, oldukça kaotik, bir o kadar da acıklı tahliye manzaraları insanlığın hafızasına mıh gibi çakılmıştır. Başarı diye takdim ve teşhir edilen siyasi ve askeri faaliyetler aslında yıkımın perdelenmesinden, 20 yıl süren ağır bir işgali makyajlama pişkinliğinden başka bir manaya gelmemiş ve de gelmeyecektir. Zira Afganistan emperyalizmin açtığı şiddet kulvarına hızla yuvarlanmış, adım adım genişleyen kavga ve iç karışıklıklar ortamına vahim derecede yuvalanmıştır. 21’inci yüzyıl dünyasında Afganistan’da yaşanan trajediler, ülkelerinden korkuyla kaçan insanların mahvı perişan halleri küresel vicdanı sızlatmakla kalmamış, insanlığın bugüne kadar ki evrensel değer ve kazanımlarını tehlikeli şekilde boşluğa düşürmüştür. Uçak tekerlerine sarılıp gelecek arayanların, sonra da tutunamayıp metrelerce yükseklikten aşağıya düşenlerin feci akıbetleri, yalnızca Afganistan’ın değil, bir bakıma bulanık ve çalkantılı dünya düzeninin de dehşet simgesi haline gelmiştir. ABD Başkanı’nın strateji değişikliği olarak açıkladığı askeri çekilmenin, gerçek mi yoksa göz boyama mı olduğu elbette yakında daha da netlik kazanmış olacaktır. Çünkü ABD politikalarının bir görünen ve gösterilen yüzü varken; bir de arka planda, sahne ve sütre gerisinde asıl maksat ve emelleri muhtevasına alan zalimane uygulamaları, sinsi ve gizli projeleri hâkim ve havidir. Bunu görmek için dış politika duayeni olmaya gerek yoktur. Sadece geçmişi, bölgesel ve küresel gelişmelerin istikamet boyutunun incelemesi bile pek çok şeyi çarpıcı şekilde gözler önüne serecektir. Biden’in dünkü açıklamasında, “terör neredeyse orada peşine düşeceğiz” sözleri dayanaksız, temelsiz, tutarsız ve gerçeklerle terstir. Aynı ABD’nin sınırlarımızın hemen yanı başında, terör örgütü PKK/PYD/YPG’den sözde sınır tugayı kurma girişimi ne hukuk açısından, ne insanlığın müktesebatı bakımından, ne de dostluk ve müttefiklik zaviyesinden kabul edilemez bir çirkeflik, izahı yapılamayacak bir çirkinliktir. Irak ve Suriye’nin yanında, Afganistan’ın da toplumsal ve siyasi bölünme tüneline hapsolmasının yegâne müsebbibi emperyalizmin kanlı komplolarıdır. Türkiye’nin inanç, kültür ve tarih bağlarıyla ilişki kurduğu kardeş ülkelere karşı ihmal ve inkâr edilemez sorumlulukları olduğuna herkes itiraz etse bile Milliyetçi Hareket Partisi ısrarla söyleme devam edecektir. Karşılıklı sınırları paylaştığımız ülkelere ilave olarak, tarihin derinliklerinden gelen yakınlığımız ve yapıcı diyaloglarımız olan Afganistan gibi ülkelerin de istikrarı, güvenliği, iç barış ve huzur ortamı her zaman müdafaa edilmelidir. İstismarcı ve iradesi meflüç CHP yönetimiyle, aklı ve siyasi anlayışı esir düşmüş İP yönetiminin, aynı şekilde terörizmin siyaset devşirmesi olan HDP’nin neyi iddia ettiğinin, ne söylediğinin maşeri vicdan nezdinde herhangi bir karşılığı, en küçük meşruiyeti bulunmamaktadır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak 16 Ağustos 2021 tarihinde yaptığımız, beş maddelik teklifimizi de içeren “Afganistan’daki Gelişmeler ve Düzensiz Göç” başlıklı yazılı basın açıklamasının sonuna kadar arkasında olduğumuz meşrebi lekeli siyasi muhataplar ve sicili karanlık yazar-çizer ve çeyrek porsiyon aydınlar tarafından özellikle bilinmelidir. Bizim açıklama ve düşüncelerimizin hükümetin siyasi tasarrufuyla çeliştiğini, bu vesileyle Cumhur İttifakı’nda anlaşmazlık çıktığını iddia eden güdük ve sefil akıl sahipleri, değişen ve gittikçe ağırlaşan şartları dikkate almayan bir dış politika uygulamasının maceracı ve marazi sonuçlara kapı aralayacağını öngöremeyecek kadar gerçeklerden kopmuşlardır. CHP Genel Başkanı’nın bugün sabah bir televizyon kanalında 16 Ağustos 2021 tarihli yazılı basın açıklamamızdan bazı bölümleri aynısıyla okuması kendisi adına bir gelişme, ancak hatalı yorumu ve kasti çarpıtma hevesi de cehaletinin bir oyunudur. Hiç kuşkusuz Türkiye Afganistan’da bulunmalıdır. En azından düzensiz göç hareketliliği kaynağında engellenmelidir. Bunun yanında Afganistan’ın birliğine, dirliğine ve toplumsal dengesine azami ölçülerde destek vermelidir. Bunun ön şartının ise cari şekilde egemen olan yüksek risk ve tehditlerin yatışmasına ve yumuşamasına bağlı olduğu tartışmasızdır. Laçkalaşmış CHP sözcüsünün, “Afganistan’da şu anda en bol olan terör ve uyuşturucudur. Türkiye’yi böyle bir coğrafyaya sokmak için bu ısrar neden?” sorusu kendi içinde tuhaflıklarla, tezatlarla ve tamiri imkansız yoz bakışlarla doludur. Bu sözcü müsveddesinin Afganistan’a bakınca uyuşturucu ve terör görmesi talihsiz ve telifi mümkün olmayan bir savrulma halidir. Bizim baktığımız yerde soydaşlarımız vardır, din kardeşlerimiz vardır, Milli Mücadele yıllarından bu yana kurulan dostluk ve kardeşlik köprüleri alenen görülmektedir. Bu zavallının zırvalarını amiri ve emri altında olduğu Kemal Derviş bile düzeltemeyecek, o bile düştüğü dipsiz uçurumdan kurtaramayacaktır. Türkiye ekonomisinin 2021 yılının ikinci çeyreğinde yüzde 21,7 büyümesi CHP yönetimini kuvvetle muhtemel yasa büründürecek, yeni iftiraların, yeni yalanların, yeni karalama kampanyaların peşine düşmelerini tahrik ve teşvik edecektir. Zillet ittifakı Türkiye’ye kurulmuş tuzaktır. İradeleri yabancı başkentlerin kontrolündedir. Diğer yandan seçim barajının yüzde 5 mi, yüzde 7 mi olsun tartışmaları lüzumsuz emek ziyanıdır. Cumhur İttifakı’nın iki ana partisi kurulan bir komisyon marifetiyle, seçim sistemi ve barajın oranı hususunda samimi ve iyi niyetli şekilde görüşmeler yapmışlardır. Televizyon ekranlarında bilirkişilik taslayan kerameti kendinden menkul şahıslarla, gazete köşelerinde ahkâmlar kesen bazı kalem sahiplerinin seçim barajı etrafında anlamsız tartışmaları körüklemek istedikleri anlaşılmaktadır. Bu yolla da Cumhur İttifakı sanki bir görüş ayrılığı varmış gibi ima, ihsas ve hatta iddia içine gömülmüşlerdir. Sayın Cumhurbaşkanımız Bosna-Hersek ve Karadağ ziyaretinin ardından uçakta bulunan basın mensuplarına barajın yüzde 7 olacağını açıklamıştır. Nitekim baraj konusundaki arayış ve çalışmalar bu açıklamayla noktalanmış ve Cumhur İttifakı’nın baraj kararı yüzde 7 olarak tescillenmiştir. Artık başka bir değerlendirmeye de gerek kalmamıştır. Siyasi gündemi meşgul eden sadece seçim sistemi ve barajın ne olacağı değil, zillet ittifakının siyasi düşkünlüğü, bu zihniyetin üslubuna ambargo koyan tehlikeli kirliliktir. İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı rahmetle andığımız kutlu hünkarımız Fatih’e benzetmesi, bu şahsı ikinci Fatih diye tarif etmesi, buna karşılık oy vermeyen milyonlarca vatandaşımızı Bizans ve haçlı diye yaftalaması korkunç ve kahredici bir seviyesizlik, duvarlara zulüm 1453’de başladı yazan soysuzlara ikramdır. Siyasi eğilim ve gönül verdiği partisi ne olursa olsun hiçbir vatandaşımız böylesi bir izansız ve itibarsız dile müstahak olamayacaktır. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde rant, ihale ve çıkar ittifakı kuranlar taksit taksit diyet ödeme kuyruğuna girmişlerdir. Bir başka husus da şudur: İmamoğlu’ndan Fatih çıkarmak için kendini paralayan, tellere tutunduğu gibi bu şahsa da tutunan İP Başkanı, CHP Genel Başkanlığı koltuğuna esasen kimi layık gördüğünü de açık etmiştir. Bundan sonrası kuşkusuz Kılıçdaroğlu’nun meselesidir. Cumhurbaşkanı adaylığı etrafında süren rekabet anlaşılan gittikçe kızışmış; taraflar, talipler öne çıkmak, loş sahne ışıklarının altında tek kalmak için kıyasıya çatışmaya başlamışlardır. Zillet ittifakının ne yapacağı, kimi aday göstereceği ilgi ve merak sahamız dışındadır. Onlar birbirine çelme takmak için uğraşırken, eşanlı olarak Türkiye’yi de çelmelemek, önünü kesmek için mücadele halinde oldukları görülmektedir. Bilinmelidir ki, Türk milleti ucuz işporta siyaset taktiklerine, Türkiye düşmanlarına maşalık ve muhiplik yapan siyasi çürümüşlere müsaade etmeyecektir. Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlıklarının kazanmasının 30’uncu yıl dönümünde, uyanan Orta Asya ruhu Türkiye’ye tarihi fırsatlar sunarken, yadsınamayacak sorumluluklar da yüklemektedir. Bu şuurla gelecek hem batının hem de doğunun kucaklanmasıyla çok daha parlak, çok daha güven verici bir seviyeye çıkacaktır. Aynı anda hem Ortadoğu’da, hem de Orta Asya’da Türkiye çekim gücü, ağırlık merkezi, mihenk taşı, istikrar abidesi, gönülleri ve hedefleri kaynaştıran irade burcu halinde yükselirken, kendi iç çekişmelerine kapılan zillet ittifakının milli yürüyüşü gölgelemesi söz konusu olamayacaktır. Kılıçdaroğlu’nun FETÖ’den medet umması, KHK mağdurları üzerine politika inşası, PKK’nın dümen suyuna girmesi, İP’in bir nevi bölücülük açılımı olan vicdan kardeşliği safsatası sonuçsuz kalacak, bu siyaset bezirganlarının ademe mahkumiyetini hızlandıracaktır. Geleceğin rotasını Cumhur İttifakı çizecektir. Geleceğin süper gücü Türkiye olacaktır. Muzaffer geçmişimiz ümitlerle beslediğimiz aydınlık gelecek ülküleriyle eklemlenecek, hatta perçinlenecek; 2023’de bir Türk destanı yazılacak, Türkiye’yi hiç kimse tutamayacaktır. Bu kararlılık, bu duruş, bu inanç büyük Türk milletinin sözüdür, özüdür, özlemidir, yerine getirme görevi de Cumhur İttifakı’nın ve Milliyetçi Hareket Partisi’nin üzerinedir.

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Çelik: "Yüzde 7 seçim barajı netleşmiştir. Cumhur İttifakı'nın yaklaşımı budur."

İşte Ömer Çelik'in açıklamalarından öne çıkanlar... Kurucu Cumhurbaşkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü ve tüm silah arkadaşlarını rahmetle ve şükranla anıyoruz. Pek çok gündemimiz var. Gençlik ve kadın kollarımızın çalışmalarına ağırlık veriyoruz. Acı kayıplarımız var. Ferhan Şensoy'u kaybettik, rahmet diliyoruz. Yine çok kıymetli ses sanatçımız İnci Çayırlı'nın vefat ettiğini öğrendik. Çok ciddi felaketlerle karşı karşıya kaldık. Sahadaki tüm arkadaşlarımıza bir kere daha teşekkürlerimizi iletiyoruz. Son olarak 2021 Avrupa Voleybol Şampiyonası'nda Filenin Sultanları yarı finale yükseldi, hepsini tebrik ediyoruz. "TÜRKİYE'NİN BİR GÖÇMEN DAHA ALACAK DURUMU YOKTUR" Kuşkusuz Türkiye tüm dünyanın gözü önünde insanların katledilmesine göz yumacak bir ülke değildir. Bunun yanı sıra tüm dünyanın şunu bilmesi gerekiyor; dünyanın gözü önünde mültecilere sahip çıkma görevini tek başına Türkiye üstleniyor. Bundan sonra Türkiye'nin bir göçmen daha alacak durumu yoktur. Biz bunu çok çeşitli defalar muhataplarımıza ifade etmişizdir.  Hemen geri göndermenin ne manaya geldiğini geçen MYK'da anlatmıştım. Dolayısıyla herkesin biraz geçmişine bakıp biraz dikkatli konuşmasında fayda vardır. Türkiye kimseyi ölüme terk edecek bir ülke değildir. Bunu herkesin bilmesi lazım. Biz orada güvenli bölgelere zaten gönderiyoruz. Türkiye en geniş kapsamlı iade merkezlerine sahip ülkelerin başında geliyor. Dönmek isteyenlere bu kolaylıkları da sağlıyoruz. Buradaki meseleye kapsamlı bir yaklaşımla bakmak gerekir. İşin hem insani, hem siyasi boyutunu düşünerek, Türkiye'nin nüfus güvenliği önceliklidir.  "HAYATLARININ EN BÜYÜK HATALARINI YAPARLAR" Özellikle Afganistan üzerinden oluşacak mülteci krizi nedeniyle bu uyarıları yapıyoruz. Geçmişte nasıl Suriye'de mesela 'Herkes elini taşın altına koysun' önerisinde bulunmuştuk. Ama buna yanaşmayanlar, o insanlar ölümle karşı karşıya kalınca göç dalgasının ortaya çıktığını gördü. Afganistan'daki kaos devam ederse göç dalgası büyüyecektir, gelişmiş ülkelerin sınır ülkeleri sorumluluk alır diyorsa hayatlarının en büyük hatalarını yaparlar. CUMHURBAŞKANI ERDOĞAN'IN BALKANLAR ZİYARETLERİ Partimiz açısından Balkan ülkeleri çok önemlidir. Sayın Cumhurbaşkanımızın Bosna Hersek ve Karadağ ziyareti çok önemli olmuştur. Balkanların barış ve istikrarı bizim için çok önemlidir. Hem bölge barışı için, hem dünya barışı için... Yine bakıyoruz Sayın Cumhurbaşkanımızın ziyareti sonrası bazı Avrupa ülkeleri basınları 'Balkanları Avrupa'ya bırakmamalıyız' gibi yorumlar yapıyorlar. Türkiye'nin gelişen savunma ihtiyaçları açısından altyapının güçlendirilmesine her zaman önem veriliyor. TSK'nın altyapısının daha da kuvvetlendirilmesi açısından son derece önemli olacaktır. Dünyada savunma sanayindeki yarış çok büyük boyutlarda. Yeni gelişen teknolojilerin savunma teknolojilerine nasıl uygulanacağı her zaman bir mesele olmuştur. Geçen hafta Cumhurbaşkanımızın katıldığı Akıncı TİHA teslimat töreni son derece önemlidir. Sık sık ABD basınında, İngiliz basınında, Rusya'da, bir takım stratejik analizlerinde Türkiye'nin İHA, SİHA, TİHA'larıyla oyun değiştirici kabiliyete kavuştuğu yazılıyor. Bu son derece önemlidir. Bayraktar ailesinin bu teknolojileri ülkemize kazandırmak adına ortaya koyduğu performans takdire şayandır. Orman yangınlarıyla ilgili olarak da bunların ne kadar önemli olduğunu gördük. En sıcak dış politika konusu Afganistan konusudur. Çok yakından takip ediyoruz. 7 seferde 1409 vatandaşımız tahliye edilmiştir. 16 Ağustos'tan itibaren tahliyeleri gerçekleştiren herkese teşekkürlerimizi iletiyoruz. Kahraman silahlı kuvvetlerimizi bir kez daha tebrik ediyoruz. Her gün iç savaşın yaşandığı bir ortamda başarıyla, mazlumların teveccühünü kazanarak gerçekleştirmiştir. Tabii ki değişik seçenekler değerlendiriliyor. Diplomatik çabalar değerlendirildikten sonra kahraman Mehmetçik Afganistan'dan ayrılmıştır. Geçiş dönemini yakından takip ediyoruz. Taliban yakın zamanda bir hükümet açıklayacağını söyledi. Fiili güç olan Taliban'la da temaslarımızı sürdürüyoruz. Kadın hakları konusunda, temel hak ve hürriyetler konusunda tüm kaygıların ortadan kalkmasını arzu ederiz. Bizim basınımızda da tartışılıyor, dışarıda da tartışılıyor. Taliban tarafından Türkiye'nin işletip işletmeyeceği konusunda bir teklifle bulunuldu. Bu tabi inceleniyor. Bu değerlendirme yapılacaktır.  Adli yıl başladı, çok önemli, bütün hukukçulara iyi bir adli yıl diliyoruz. Cumhurbaşkanımız açıkladı; bu dönemde de yeni reformların hazırlığı yürütülüyor. Yeni Yargıtay binasının da hayırlı olmasını diliyoruz. SORU-CEVAP Sosyal medya düzenlemesinde gelinen aşama nedir? Bu konu sürekli olarak bizim gündemimize gelen bir konudur. Hem yalan haberlerin çok kolay yayıldığı bir zemin burası. Burayla ilgili olarak bir düzenleme ihtiyacı söz konusudur. Bununla ilgili olarak bir iki toplantı yapıldı ama bu toplantılarda henüz sonuca varılmıştır diyemeyiz. En önemli konu, vatandaşımızı ve demokrasimizi yalan habere karşı korunaklı hale getirmek. Bir de şunu unutmamak gerekir, hem yabancı devletlerin, terör örgütlerinin sosyal medyayı çok yoğun bir şekilde kullandığını görüyoruz. Aşırılıkçı gruplar kullanabiliyor. Burada terör örgütleri bunu çok yoğun bir şekilde kullanabiliyorlar. En önemlisi internet medyasının ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi hazırlamak. Bütün bu perspektifler değerlendirilerek, henüz bir tartışma aşamasında, bu bir ihtiyaçtır. Sosyal medyaların çoğu devletleri aşan güce ulaşmıştır. Bazı siyasilerin mesajlarını öne çekebiliyorlar.  SORU-CEVAP Sosyal medya düzenlemesinde gelinen aşama nedir? Bu konu sürekli olarak bizim gündemimize gelen bir konudur. Hem yalan haberlerin çok kolay yayıldığı bir zemin burası. Burayla ilgili olarak bir düzenleme ihtiyacı söz konusudur. Bununla ilgili olarak bir iki toplantı yapıldı ama bu toplantılarda henüz sonuca varılmıştır diyemeyiz. En önemli konu, vatandaşımızı ve demokrasimizi yalan habere karşı korunaklı hale getirmek. Bir de şunu unutmamak gerekir, hem yabancı devletlerin, terör örgütlerinin sosyal medyayı çok yoğun bir şekilde kullandığını görüyoruz. Aşırılıkçı gruplar kullanabiliyor. Burada terör örgütleri bunu çok yoğun bir şekilde kullanabiliyorlar. En önemlisi internet medyasının ihtiyaç duyduğu düzenlemeyi hazırlamak. Bütün bu perspektifler değerlendirilerek, henüz bir tartışma aşamasında, bu bir ihtiyaçtır. Sosyal medyaların çoğu devletleri aşan güce ulaşmıştır. Bazı siyasilerin mesajlarını öne çekebiliyorlar. Bu çağın önemli sorunlarından bir tanesi...  Seçim barajında yüzde 7 mesajları verildi... Dar veya daraltılmış bölge olacak mı? Cumhur İttifakı'nın yaklaşımı budur. Benimsediğiniz ve benimsemediğiniz bir sürü başlığı tartışırsınız, bu doğasında vardır. Dar veya daraltılmış bölgeyle ilgili verilmiş bir karar yoktur, birer taslak çalışması olarak görmek lazım. Çalışma olgunlaşana kadar, bütün maddelere mutabakata varılana kadar böyle bir çalışma olduğunu ifade etmiyoruz. Tanju Özcan'ın bir kadına yönelik açıklaması oldu, çok tepki geldi. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu tabi insanlık dışı bir yaklaşım. Bir kişi bir konuda faşistçe açıklama yapıyorsa, arkasından hemen ahlaksızca açıklama yapar. Daha da vahimi şu; bir kadınla ilgili olarak böyle bir değerlendirmede bulunmak insanlık dışı bir şey. Kılık kıyafetini de ayrıca vurguluyor. Bu iğrençliğe başka bir iğrençlik katıyor. Meseleyi hikaye etmeye çalışıyor. Daha da üzücü olan şu; İnsanda biraz edep olur, bu kadar tepki geldi. çıkarsınız bir özür dilersiniz. Bunu yaparken bile şerh koşuyor. Sonuna kadar kınıyoruz ve lanetliyoruz. ABD'li Senatör'ün Kıbrıs'ta yaptığı açıklama...

2 yıl önce

Yeşil dönüşüm başlıyor! Milli geliri yüzde 7 artıracak…

Paris Anlaşması’nın onaylanmasına ilişkin kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Genel Kurulu’nda oy birliğiyle kabul edilip, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesinin ardından gözler bundan sonra Türkiye’nin atacağı adımlara çevrildi. Türkiye’nin ilk adım olarak, “enerji, atık, ulaşım, binalar ve tarım” sektörlerindeki emisyon azaltım hedeflerini içeren ulusal katkı beyanlarını güncelleyip, BM sekreteryasına sunması planlanıyor. SICAKLIK ARTIŞI 1,5 DERECE Paris Anlaşması, temel olarak Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’ne dayanıyor ve Kyoto Protokolü’nün sona erme tarihi olan 2020 sonrası iklim değişikliği rejiminin düzenlenmesi amaçlanıyor. Paris Anlaşması’nın uzun dönemli hedefini, endüstriyelleşme öncesi döneme kıyasla küresel sıcaklık artışının 2 santigrat derecenin olabildiğince altında, mümkünse 1,5 derece seviyesinde tutulması oluşturuyor. Bu kapsamda, Paris Anlaşması’nı onaylayan ülkelerin, küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak ve 2050’ye kadar sera gazı emisyonlarını sıfırlamak için taahhütlerini hayata geçirmesi gerekiyor. 4 SEKTÖR İLK SIRADA Türkiye, 2015’te BM Sekretaryası’na sunduğu ulusal katkı beyanı çerçevesinde emisyon artışını 2030 itibarıyla yüzde 21 azaltma taahhüdünde bulunmuştu. Paris Anlaşması kapsamında, Türkiye’nin 2030 hedefindeki ulusal katkı beyanlarını güncelleyerek, yeniden sunması planlanıyor. Ulusal katkı beyanları, taraf ülkelerin ulusal koşulları çerçevesinde kendi belirledikleri bağlayıcı olmayan gönüllü hedeflerinden oluşuyor. Türkiye de bu kapsamda ulusal katkı beyanında, “enerji, atık, ulaşım, binalar, tarım” sektörlerinde emisyon azaltım hedeflerine yer verecek. 2053 HEDEFİ NET SIFIR EMİSYON Paris Anlaşması kapsamında, iklim değişikliğiyle mücadelede Türkiye’nin bir diğer önemli hedefini ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın açıkladığı “2053 yılında net sıfır emisyon hedefi” oluşturuyor. Net sıfır emisyon, özellikle fosil yakıtlardan kaynaklı sera gazlarıyla bunları yutan, yok eden okyanus ve yeşil alanların birbirine eşitlenmesi anlamına geliyor. Türkiye, bu konuda oluşan emisyonların yutak alanlarla dengelenmesi için hem denizlerin kirlilikten korunması hem de ormanların ve korunan alanların artırılması için yürütülecek çalışmalarla, bu dengenin kurulmasını sağlayacak.

2 yıl önce

Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 büyüdü

Yurt içinde haftanın en önemli verilerinden olan 3.çeyrek dönem için GSYH verileri Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklandı. TÜİK'in açıkladığı verilere göre Türkiye ekonomisi üçüncü çeyrekte yüzde 7,4 büyüdü. Mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri 2021 yılı üçüncü çeyreğinde %25,4 arttı GSYH'yi oluşturan faaliyetler incelendiğinde; 2021 yılı üçüncü çeyreğinde bir önceki yıla göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak; mesleki, idari ve destek hizmet faaliyetleri %25,4, bilgi ve iletişim faaliyetleri %22,6, hizmetler %20,7, diğer hizmet faaliyetleri %11,7, sanayi %10,0, kamu yönetimi, eğitim, insan sağlığı ve sosyal hizmet faaliyetleri %8,3 ve gayrimenkul faaliyetleri %4,7 arttı. Finans ve sigorta faaliyetleri %19,9, inşaat %6,7, tarım, ormancılık ve balıkçılık ise %5,9 azaldı. GSYH 2021 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla 1 trilyon 915 milyar 467 milyon TL oldu Üretim yöntemiyle Gayrisafi Yurt İçi Hasıla tahmini, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde cari fiyatlarla bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %35,5 artarak 1 trilyon 915 milyar 467 milyon TL oldu. GSYH'nin üçüncü çeyrek değeri cari fiyatlarla ABD doları bazında 225 milyar 497 milyon olarak gerçekleşti. Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları 2021 yılı üçüncü çeyreğinde %9,1 arttı Yerleşik hanehalklarının tüketim harcamaları, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %9,1 arttı. Devletin nihai tüketim harcamaları %9,6 artarken gayrisafi sabit sermaye oluşumu %2,4 azaldı. Mal ve hizmet ihracatı 2021 yılı üçüncü çeyreğinde %25,6 artarken ithalatı %8,3 azaldı Mal ve hizmet ihracatı, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre zincirlenmiş hacim endeksi olarak %25,6 artarken ithalatı %8,3 azaldı. İşgücü ödemeleri 2021 yılı üçüncü çeyreğinde %36,3 arttı İşgücü ödemeleri, 2021 yılının üçüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre %36,3, net işletme artığı/karma gelir ise %38,6 arttı. İşgücü ödemelerinin Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı %29,8 oldu İşgücü ödemelerinin cari fiyatlarla Gayrisafi Katma Değer içerisindeki payı geçen yılın üçüncü çeyreğinde %30,1 iken bu oran 2021 yılında %29,8 oldu. Net işletme artığı/karma gelirin payı ise %54,4'ten %54,6'ya yükseldi. BEKLENTİ NEYDİ? Ekonomistlerin 3. çeyrek büyüme beklentileri, yüzde 5,3 ile yüzde 13,5 aralığında yer aldı. Ekonomistlerin 2021 yılı büyüme beklentilerinin ortalaması ise yüzde 10 olarak gerçekleşti. Ekonomistlerin 2021 yılı büyüme beklentileri, yüzde 8,4 ile yüzde 12,5 aralığında oldu.

2 yıl önce

Uğur Şahin: Omicron'a karşı 3. dozda koruma yüzde 70 ama pandemiyi bitirmek için aşı yeterli değil

Pfizer ile beraber koronavirüs aşısı üreten Alman şirketi BioNTech'in kurucu ortaklarından Prof. Dr. Uğur Şahin, Fransız Le Monde'e açıklamalarda bulundu. Şahin, Pfizer ile birlikte geliştirdikleri koronavirüs aşısının üçüncü dozda yüzde 70 ila 75 etkili göründüğünü söylese de, Omicron'a karşı şu an için sadece aşıların yeterli olmadığı uyarısı yaptı. Şahin, İngiltere ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nden aşı konusunda gelen ön verilere göre Pfizer-BioNTech aşısının Omicron'dan 'üçüncü doz sonrası yaklaşık yüzde 70, ikinci dozdan sonra ise yüzde 20 ila 40 oranında koruduğunu' söyledi. Aşının Omicron'a karşı koruma oranı konusunda özellikle İngiltere ve Almanya'dan gerçek yaşam verilerini beklediğini belirten Şahin, "Omicron'a karşı zaman içinde koruma kaybı olacaktır. Bu çok muhtemel ama bunun hızını ölçmemiz gerekiyor" dedi. Şahin, "Öngörülerimi ön laboratuvar sonuçlarına değil gerçek yaşam verilerine dayandıracağım. İlk virüse karşı elde ettiğimiz yüzde 95 koruma oranından uzak olduğumu açık. Fakat aşımızın üçüncü dozu hastalığın herhangi bir formuna karşı yüzde 70 ila 75 koruma sağlıyor görünüyor, ki bu bir aşı için genel olarak iyi bir sonuç. Ve daha ağır hastalık açısından bu oranın da ötesinde olduğumuzu düşünüyorum" diye konuştu. Ancak Şahin sadece aşıların pandemiye son vermeyeceği konusunda da uyarıda bulundu. Şahin, "Üç doz aşı olan kişiler bile hastalığı bulaştırabilir ve özellikle risk gruplarının yanındalarsa, test yaptırmaları gerekecek. Omicron varyantı hâkim hale gelirken, önleyici tedbirler özellikle bu kış hayati önemde olacak" ifadelerini kullandı. Şahin, Kovid-19 testinin özellikle yaşlılar için, kış aylarında maske takma gibi diğer koruyucu önlemler kadar önemli olduğunu belirterek, "Aksi takdirde bu yeni varyantın hızlı genişlemesini kontrol edemeyiz" diye konuştu.

1 2 3