03 Mayıs Cuma 2024
1 yıl önce

Ayasofya ibadete açılmasının ikinci yılında 6,5 milyonu aşkın ziyaretçiyi ağırladı

İstanbul'un fethine kadar 916 yıl kilise, 1453'ten itibaren de cami olarak kullanılan Ayasofya, 1934'te alınan karar üzerine 86 yıl müze olarak hizmet verdi. Sürekli Vakıflar Tarihi Eserlere ve Çevreye Hizmet Derneği, Ayasofya'nın camiden müzeye dönüştürülmesine yönelik Bakanlar Kurulu kararının iptali istemiyle açtığı dava 10 Temmuz 2020'de karara bağlandı. Danıştay 10. Dairesi'nin, camiden müzeye dönüştürüldüğü 24 Kasım 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararını oy birliğiyle iptal etmesiyle Ayasofya'da yeniden ibadet etmenin yolu açıldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ayasofya'nın yeniden ibadete açılmasına ilişkin kararnameyi aynı gün imzalarken, Ayasofya'nın Diyanet İşleri Başkanlığına devredilerek ibadete açılmasına ilişkin Cumhurbaşkanı Kararı Resmi Gazete'nin mükerrer sayısında da yayımlandı. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi, 24 Temmuz 2020'de 86 yıl sonra kılınan ilk cuma namazıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın da katıldığı merasimle ibadete açıldı. "Müslüman olmaya karar verenler, o anı Ayasofya'da tescilliyor" İstanbul Müftü Vekili Aktürkoğlu, Ayasofya'nın fetihle birlikte camiye dönüştürülmesinin İslam tarihinin önemli olaylarından biri olduğunu söyledi. Uzun süre müze olarak hizmet veren Ayasofya'nın 2 yıl önce 24 Temmuz'da yeniden ibadete açıldığını hatırlatan Aktürkoğlu, "Dünyada bulunan bütün kutsal mekanlar ziyaret akınına uğradığı gibi Ayasofya yeniden ibadete açıldıktan sonra yerli ve yabancı turistlerden büyük ilgi görüyor. Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi açılışının ikinci yılında 6,5 milyonun üzerinde ziyaretçiyi ağırladı." dedi. Aktürkoğlu, Kurban Bayramı'nda da Ayasofya'ya ilginin fazla olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti: "Ayasofya-i Kebir Camii'ni Kurban Bayramı'nda günlük 120 bin kişi ziyaret etti. Halkımız ve dünyadan gelen ziyaretçilerin Ayasofya'ya olan ilgisi her gün artıyor. Özellikle hafta sonları ziyaretçiler artıyor. Sabah namazları, Türkiye'nin dört bir yanından gelen gençler, çeşitli kurum ve kuruluşların organizasyonuyla birlikte çok coşkulu kılınmakta. Bu da bizi son derece memnun etmektedir. Ayrıca Ayasofya'da ihtida olayı da günlük olarak yaşanıyor. Daha önce Müslüman olmuş veya Müslüman olmaya karar verenler, o anın Ayasofya'da tescillenmesi için hocalarımızdan rica ediyorlar. Hocalarımız ihtida merasimini Ayasofya'da gerçekleştiriyor. Günlük ortalama üç, beş civarında dünyanın her yerinden İslamiyeti seçenler ihtida merasiminin orada yapılması için bize çok talepte bulunuyor. Bu da bizi çok sevindiriyor." "Salgının azalmasıyla kurallara uyarak ziyaretçileri ağırlamaya devam ediyoruz" Caminin ibadete açılmasının ardından koronavirüs salgınının yaşandığını aktaran Aktürkoğlu, bu dönemde pandemi kurallarına uyarak ziyaretçi ağırlandığını anlattı. Aktürkoğlu, görevlilerin yönlendirmesiyle temizlik ve mesafe kurallarına uyulduğunu belirterek, "Salgının azalmasıyla yine kurallara uyarak ziyaretçileri ağırlamaya devam ediyoruz. Ancak maske kullanımı zorunluluğu kaldırıldı. Ama camideki aşırı yoğunluktan dolayı insanların çok uzun süre aynı yerde vakit geçirmelerini engel olacak şekilde sirkülasyonu sağlamaya çalışıyoruz. Yani ziyaret saatlerini sınırlamaya çalışıyoruz. 120 bin kişinin bir günde girip çıkmasını, belli saatlerde giriş ve çıkışları organize etmemiz gerek. Vatandaşlarımızın ziyaretlerini kolaylıkla gerçekleştirebilmesini sağlıyoruz." ifadelerini kullandı. Ayasofya'nın idare kurulu tarafından yönetildiğini, üniversitelerden hocaların katılımıyla bir bilim kurulu oluşturulduğunu dile getiren Aktürkoğlu, Ayasofya Medresesi'nin açılmasıyla ilmi faaliyetlerin daha yoğun bir şekilde gerçekleştirileceğini kaydetti. Aktürkoğlu, şu anda cami dersleri seviyesinde hocaların kürsüden tefsir ve hadis dersleri verdiğini ifade ederek, yaz döneminde 1,5 aylık bir araya girildiğini, eylülden itibaren hem çevrim içi hem de yüz yüze tefsir ve hadisin yanında Peygamberin hayatından örneklerin anlatılacağı derslerin yapılacağını aktardı. Ayrıca Ayasofya'nın ibadet mekanının ötesinde sembolik bir anlamı olduğu belirten Aktürkoğlu, buranın hem fiziki mekanının hem de manevi temsil ruhaniyetinin özellikle Müslümanlar tarafından en iyi şekilde korunup muhafaza edilmesi gerektiğini dile getirdi.

1 yıl önce

Yılın ilk 6 ayında Türkiye’yi ziyaret eden yabancı sayısı geçen yıla göre yüzde 185 arttı

Türkiye, 2022'nin ilk 6 aylık döneminde 16 milyon 385 bin 80 yabancıyı ağırladı. Kültür ve Turizm Bakanlığının verilerine göre, bu yılın ilk 6 ayında Türkiye'ye gelen 3 milyon 165 bin 538 yurt dışı ikametli vatandaş ile ağırlanan ziyaretçi sayısı 19 milyon 530 bin 618'i buldu. Yılın ilk 6 aylık döneminde gelen yabancı ziyaretçi sayısında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 185.72 artış yaşandı. Türkiye'ye Ocak-Haziran 2022 döneminde en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralamasında 2021'in aynı dönemine göre yüzde 293,21 artış ve 2 milyon 30 bin 548 ziyaretçi ile Almanya birinci, yüzde 94,97 artış ve 1 milyon 455 bin 912 ziyaretçi ile Rusya ikinci, İngiltere ise yüzde 2 bin 464,50 artış ve 1 milyon 264 bin 275 ziyaretçi ile üçüncü sırada yer aldı. İngiltere'yi, Bulgaristan ve İran izledi. Türkiye'ye bu yıl Haziran ayında gelen yabancı ziyaretçi sayısı da geçen yılın aynı ayına göre yüzde 144,91 artış gösterdi. Haziran ayında Türkiye, 5 milyon 14 bin 821 ziyaretçiyi ağırladı. Haziran ayında Türkiye'ye en çok ziyaretçi gönderen ülkeler sıralaması da değişmedi. Haziran ayında 2021'in aynı ayına göre yüzde 204,20 artışla Almanya birinci, yüzde 243,30 artışla Rusya ikinci, İngiltere ise yüzde 4 bin 202,32 artışla üçüncü sırada yer aldı. İngiltere'yi, Bulgaristan ve İran takip etti.

1 yıl önce

Pasifik'te savaş çanları çalıyor: ABD'den Çin'e rest! "Ziyaret etme hakkı var"

ABD ile Çin arasında ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin muhtemel Tayvan ziyareti nedeniyle başlayan gerilim devam ederken, Beyaz Saray’dan Pelosi’nin ziyareti hakkında açıklama geldi. "ZİYARET ETME HAKKI VAR" Beyaz Saray Ulusal Güvenlik Konseyi Stratejik İletişim Koordinatörü John Kirby düzenlediği basın toplantısında, ABD Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi’nin Tayvan'ı ziyaret etme hakkı olduğunu ifade ederek, "Meclis Başkanı Tayvan'ı ziyaret etme hakkına sahip ve Meclis Başkanı, bu yıl dahil olmak üzere birçok Kongre üyesi gibi daha önce olaysız bir şekilde Tayvan'ı ziyaret etti" dedi. Pelosi'nin Tayvan ziyaretinin ABD'nin Tayvan politikasını değiştirmediğini vurgulayan Kirby, “Tabii ki Tayvan İlişkileri Yasası, üç ABD-Çin ortak bildirisi tarafından yönlendirilen 'tek Çin politikamız' konusunda hiçbir şey değişmedi” dedi. Çin'in söz konusu ziyaret nedeniyle muhtemelen askeri provokasyonlarla önümüzdeki günlerde yanıt vermeye hazır göründüğünü sözlerine ekleyen Kirby, “Tayvan'ın bağımsızlığını desteklemediğimizi söyledik ve boğazlar arası farklılıkların barışçıl yollarla çözülmesini beklediğimizi söyledik. Basitçe söylemek gerekirse Pekin'in uzun süredir devam eden ABD politikasıyla tutarlı potansiyel bir ziyareti bir tür kriz veya çatışmaya dönüştürmesi veya bunu Tayvan Boğazı'nda veya çevresinde agresif askeri faaliyetleri artırmak için bir bahane olarak kullanması için hiçbir neden yok” dedi. PELOSİ'NİN YARIN TAYVAN'A GİTMESİ BEKLENİYOR Tayvan medyasının diplomatik kaynaklara dayandırdığı haberlerde, Pelosi’nin yarın yerel saatle 22.30’da başkent Taipei’de yer alan Songshan Havalimanı’na inmesinin beklendiği öne sürüldü. Pelosi’nin ayrıca çarşamba günü 08.00’de Tayvan lideri Tsai Ing-wen ve bazı üst düzey yetkililer ile bir araya geleceği, öğle saatlerinde de ülkeden ayrılacağı iddia edildi. Haberlerde, Tayvan güvenlik birimlerinin Pelosi’nin ziyareti için en üst düzeyde güvenlik tedbirleri alacağı da yer aldı. TAYVAN LİSTEDE YER ALMAMIŞTI Pelosi'nin merakla beklenen Asya gezisinin bugün Singapur’da başlamasının öncesinde dün Pelosi'nin ofisinden yapılan açıklamada gezi programında Singapur, Malezya, Japonya ve Güney Kore yer alırken, Tayvan’ın ismi geçmemişti. ÇİN’DEN PELOSİ ZİYARETİNE SERT TEPKİ Çin Dışişleri Bakanlığından yapılan açıklamada, Pekin yönetiminin Pelosi’nin Tayvan’ı ziyaret etmesine şiddetle karşı çıktığı yinelenmişti. Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Zhao Lijian konuyla ilgili değerlendirmesinde, Çin’in egemenliğini ve toprak bütünlüğünü korumak için sert tedbirler alacağını ve Çin ordusunun Pelosi’nin ziyaretini ‘‘oturup izlemeyeceğini’’ kaydederek, “Her tür ihtimale karşı tamamen hazırlıklıyız” demişti. İktidardaki Komünist Parti’nin yayın organlarından Global Times’in eski Baş Editörü Hu Xijin ise sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Çin savaş uçaklarının Pelosi’nin uçağına müdahale edebileceğini belirtmişti. Gazeteci Hu, ‘‘Savaş uçaklarımız tüm zorlayıcı taktikleri uygulamalı. Bunlar hala yetersizse Pelosi’nin uçağını düşürmeleri bence uygun’’ ifadelerini kullanmıştı. Hu, daha sonra Twitter hesabının kapatılması üzerine söz konusu paylaşımını sildiğini açıklamıştı.

1 yıl önce

İstanbul Valisi’nden saldırıya uğrayan Kartal Cemevi Başkanı’na ziyaret

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, evinin önünde saldırıya uğrayan Alevi Vakıfları Federasyonu İkinci Başkanı ve Kartal Cemevi Başkanı Selami Sarıtaş'a geçmiş olsun ziyaretinde bulundu. Yerlikaya, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda, "Kartal Cemevi Vakfı Başkanı sayın Selami Sarıtaş'ı ziyaret ettik, geçmiş olsun dileklerimizi sunduk. Selami Sarıtaş Dede'ye yapılan çirkin saldırıyı lanetliyorum. Muharrem ayında birliğimize, dirliğimize, kardeşliğimize kastedenler hukuk önünde asla cezasız kalmayacak." ifadesini kullandı. Paylaşımda ziyarete ilişkin videoya da yer verildi. https://twitter.com/aliyerlikaya/status/1555889440983322625?s=21&t=xXIp14sWz_aKq3gzefvXng

1 yıl önce

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'den Kılıçdaroğlu'na sert tepki: "'Roboski' diye bir yer yok. Bu ziyaret su katılmamış provokatörlük"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Uludere ziyaretinde yaptığı açıklamalara tepki gösterdi. Bahçeli şunları söyledi: ' Zillet ittifakı bünyesinde tecessüm ve temerküz eden, adeta iftira ve ihanet cephesine dönüşen irili ufaklı partilerin Türkiye aleyhine estirdikleri yalan rüzgarı kendilerini zora sokacak bir fırtına halini almıştır. Türk siyaset hayatının bu tip ve böylesi bir yozlaşma akımına kapılan partileri daha fazla taşıma imkanı, daha fazla hazmetme ihtimali eşyanın tabiatına aykırı olduğu gibi; akıl, ahlak ve milli irade ölçülerine de bütünüyle terstir. Türkiye’yle hesaplaşmak için sıraya girmiş iç ve dış mihrakların hem ümit kapısı olan hem de bunlarla derin bir ünsiyet bağı oluşturan zillet partilerinin demokrasi güvenliğimizi her mevziden tehdit ettiği kristalize bir gerçektir. "KILIÇDAROĞLU'NUN YAPTIKLARI SU KATILMAMIŞ PROVOKATÖRLÜK" CHP Genel Başkanı’nın aleni bir şekilde devlete saldırması, çürüdüğünü pervasızca iddia etmesi, bununla da yetinmeyip Erzurum ziyaretinden hemen sonra koşa koşa Şırnak Uludere’yi ziyaret edip kabuk bağlamış yaraları açmaya çalışması su katılmamış bir provokatörlüktür. Üstelik Türkiye Cumhuriyeti’nde “Roboski” diye bir yerleşim yeri olmamasına rağmen, bölücü terör örgütünün bu kirli üslubunu seslendiren Kılıçdaroğlu bir kez daha yaş tahtaya basmıştır. Şırnak’ın Uludere ilçesinin Ortasu Köyü’nde 28 Aralık 2011 tarihinde yaşanan müessif hadisenin üzerinden geçen 11 yıl sonra helalleşme maskesi altında bölücü tezlere destek vermek, terör örgütünün değirmenine su taşımak aymazlık ve tabansızlıktır. Kılıçdaroğlu özellikle şunu bilmelidir ki, Türkiye’de “Roboski” diye bir yer yoktur, olmamıştır, olmayacaktır. Roboski tanımlaması, devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne kast etmek, taş koymak, pusu kurmak, ateş açmak, bölücülüğe hizmet etmektir. Kılıçdaroğlu Kürt kökenli kardeşlerimi istismar çemberine alarak hissiyatlarını kanatmayı siyaset zannedecek kadar art niyetli, heveslerini kaşımayı helalleşme adıyla tevil edecek kadar da izansız ve kalpsizdir. Uludere’den Roboski, Türkiye’den de Kürdistan çıkarmayı düşleyen kim olursa olsun akıbeti felakettir, bu çerçevede yanlış hesap yüklü bir maliyetle Türk milletinin kutlu iradesine çarpıp bölücü ittifakın tepesine binecektir. Türkiye’nin her başarısı, her milli kazancı, yüreklerimizi sevince boğan her atılımı CHP başta olmak üzere, zillet ittifakının diğer ortaklarında derin ve tedavisi imkansız hayal kırıklıklarına neden olmaktadır. Çünkü söz konusu ittifak partileri kimliğini kaybetmenin yanında ülkemizin gerçeklerinden tamamıyla kopmuşlardır. Son tahlilde zillet ittifakı Türkiye’nin yabanı ve yabancısı bir çıkar ortaklığı hüviyetine bürünmüştür. Bu ittifakın kendine bile devası olmayan marjinal bir partisinin sözde Kürt sorununu gündeme getirip Cumhur İttifakı’na akıl danelik yaparak mesaj vermeye çalışması beyhude bir rezaletin, sipariş bir hıyanetin dile getirilmesinden başka bir şey değildir. Türkiye düşmanlarına acentelik yapan, milli birlik ve dayanışma ruhuna zehir saçan iflah olmaz münafıkların sözde Kürt sorununu ısıtıp ısıtıp ana gündem konusu yapma iştahları kiralık siyasetlerinin, sömürgeleşmiş zihniyetlerinin, mandacı şahsiyetlerinin ibretlik bir sonucudur. Bu teslimiyetçi ve tezvirat ehli ikiyüzlü devşirmelere milletimizin kulak vermesi, dikkate alması, ciddiyete müstahak görmesi muhal bir hayaldir. "ZİLLET İTTİFAKI PKK'NIN KANLI İSTİKAMETİNDEDİR" Maalesef zillet ittifakı PKK’nın kanlı ve kahredici istikametindedir. Bunun yanında FETÖ de ahtapot gibi bu ittifakı sarmış, uyuşturmuş, akıl ve siyasetine ambargo koymuştur. Artık hiçbir şey gizli saklı değildir. PKK’nın yıllardır siyasallaşma arayışlarına refakat eden HDP’nin hala ve henüz siyaset ve demokrasi hayatından çıkarıl(a)maması büyük bir risk ve tehlike olarak karşımızda duruyorken, FETÖ’nün zillet ittifakında siyasal taban tutma çabaları da bir diğer vahim gelişme halinde belirginlik kazanmış durumdadır. Görülen ve görücüye çıkarılan yakıcı gerçek şudur ki, FETÖ’yü siyasallaştırmak için zillet ittifakı aynı zamanda kuluçka, aynı zamanda kundak işlevi görmektedir. Ve bütün amiller, bütün ameller buna işaret etmektedir. Terör örgütü olan Gülen hareketi zillet ittifakını taşıyıcı beden olarak kullanırken, buna karşılık hiçbir itiraz veya aykırı ses bugüne kadar duyulmuş değildir. Herkes dürüst bir şekilde siyaset muhasebesini yapmak zorundadır. CHP ve diğer vagon partileri eğer FETÖ’yü siyasallaştırma hususunda gizil ve gizli bir hedefin takipçisi ise bunu milletimizin karşısına çıkıp anlatacak yürekli tavrı gösterebilmeli ve kararı da Türk milletine bırakmalıdırlar. "PKK İLE FETÖ ARASINDA HİÇBİR FARK YOK" Bizim nazarımızda PKK ile FETÖ arasında hiçbir fark yoktur. PKK’nın yörüngesine sabitlenen zillet partilerinin FETÖ’nün siyasette açık seçik temsil noktasına gönüllü olmaları malumun ilanı, bilinenin ibrası şeklinde okunacak, böyle de yorumlanacaktır. Hiç kimse minderden kaçmamalı, kaçak güreşmemelidir. Siyasi namus gereğince herkes tercihini yapmalı, nerede durduklarını, kimlerle yanak yanağa verdiklerini, nasıl bir emel ve hedef birlikteliği içinde yer aldıklarını açıklamalıdır. Türkiye’nin aleyhine konuşlanan Biden muhalefeti PKK’yla FETÖ’nün oksijen çadırıdır, soğuk hava deposudur, siyasi sığınağıdır. 2023 yılına yaklaştığımız şu günlerde kartlar açık oynanmalı, aziz milletimiz şeytani hesaplarla rahmani haysiyeti tefrik ve teşhis eden basiretiyle karanlık senaryoları yırtıp atmalıdır. Madem Biden’ın muhalefeti vızır vızır faaliyet halindedir, o halde FETÖ’nün siyasallaşmasına sözde demokrasi, insan hakları ve özgürlükler adına ABD’nin ortam açması, destek çıkması, fırsat sunması tutarlılık olarak değerlendirilecektir. ABD’nin siyasal sistemine tıpkı Demokratlar ve Cumhuriyetçiler gibi Gülen hareketinin de partileşerek girmesinde yarar vardır. Teröristbaşı Gülen’i Türkiye’ye iadeye yanaşmayan ABD yönetimi, Washington ile Pensilvanya arasında casusluk ve istihbarat köprüsü değil, siyasi bağlantı kuracak tavrı gösterebilmelidir. Şayet arzu ediliyorsa, Gülen hareketine kurdurulacak muhtemel parti ABD siyaseti ve zillet ittifakıyla eşzamanlı diyalog kanallarını da netleştirecek, 15 Temmuz’un planlayıcıları ve uygulayıcıları gecikmeyle de olsa aynı çatının sütunları halinde buluşacaklardır. Türk milleti zemzem diyerek zehir servisi yapanları tanımaktadır. Türkiye düşmanlığının ulaştığı mesafe de ortadadır. 2023 yılı bu düşmanlığın sökülüp atılacağı muazzam bir milat olacaktır. Cumhur İttifakı bu kutlu hedefe ulaşmaya hazırlıklıdır, kararlıdır, yeminlidir. FETÖ’yü ve PKK’yı artan dozlarla siyasal alana çekmek için kapalı devre iş tutanları, bu uğurda faaliyet içinde olanları Türk milleti asla affetmeyecek, bunları gelmeden tarihin çöplüğüne fırlatıp atacaktır.

1 yıl önce

Halk Tv’den Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevi ziyareti hakkında provokatif haber

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Muharrem Ayı'nın 10'uncu günü dolayısıyla, Hüseyin Gazi Türbesi'ni ve hemen yanındaki cemevini ziyaret etti. Erdoğan, Türkiye'nin dört bir yanından gelen Alevi dedeleri, Bektaşi babaları ve akademisyenlerin yanı sıra STK temsilcileriyle iftarda bir araya geldi. Erdoğan, orucunu buradaki Alevi önderleri ve vatandaşlarla beraber açtı. 'ATATÜRK VE ALİ YOK' PROVOKASYONU CHP'nin kanalı Halk TV, söz konusu gelişme üzerinden yeni bir provokasyona girişti. Ziyareti, "Erdoğan için Ali'siz Atatürk'süz cemevi mizanseni" başlığı ile haberleştiren Halk TV'nin algısı ise kısa sürdü. GÖRÜNTÜLER YALANLADI Cumhurbaşkanlığı tarafından cemevi ziyaretine ilişkin paylaşılan görüntülerde, Atatürk ve Hz. Ali'nin tablolarının asılı olduğu görüldü. https://twitter.com/bugunguncel/status/1556868233029947392?s=21&t=7lzngTMEMdxl2JQkB9A6qA

1 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın cemevi ziyaretinden rahatsız olan çevrelerin yalanları teker teker çürütüldü! İşte gerçekler…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Hüseyin Gazi Cemevi’nde iftar yapması kamuoyunda geniş yankı uyandırdı. Ziyaretten rahatsız olan çevreler ise ziyaretin amacını baltalamak için kolları sıvadı. Özellikle Cumhuriyet, Sözcü ve Halk TV gibi 6’lı masa siyasetleri ekseninde haber üreten yayın kuruluşları, yalan ve yanlı haberler üretti. Cemevi Dedesi Hüseyin Öz ile görüşmelerinde tırnak içi ifadelerin değiştiği öğrenildi. Medya kuruluşlarının öne çıkarttığı konu, bir ay önce başlayan tadilat çalışmalarında, duvara yağlı boya ile çizilmiş ve rutubet nedeniyle kabararak zarar görmüş Atatürk, Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli resimlerinin yerinin değiştirilmesi. Hüseyin Gazi Cemevi Dedesi Hüseyin Öz, söylemediği cümlelerin sanki kendisi demiş gibi yansıtıldığını söyledi. Hüseyin Öz, olayların aslını ve verdiği demeçlerde aslında neler söylediğini anlattı. TIRNAK İÇİ İFADELERİ DEĞİŞTİRDİLER Hüseyin Öz, Cumhuriyet Gazetesi'nde dün kendi ağzından yayımlanan “Film platosu gibi kullanıldık” ve “Adeta evimizde bizi misafir ettiler” ifadelerinin kendisine ait olmadığını anlattı. SÖZCÜ’NÜN HABERİNİ SÖZCÜ ÇÜRÜTTÜ! Sözcü Gazetesi de manşetinde “Erdoğan için Hz. Ali, Hacı Bektaş-ı Veli ve Atatürk resimleri boyayla kapatıldı” ifadelerini kullandı. İmzasız olarak yayınlanan haberi aynı gazetenin yazarı Saygı Öztürk adeta yalanladı. Öztürk, yazısında gazetesinin manşetinin söylediği gibi cemevinin Erdoğan’a göre düzenlenmediğini cemevinden kaynağının ağzından somut bir şekilde anlatıyor. ‘POSTA OTURDU’ YALANI Halk TV, Tele1 kanalındaki tartışma programlarında ve çeşitli Youtube kanallarında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dede postuna oturduğu yönünde iddialar yer aldı. Hüseyin Öz, bu iddiaları da kesin bir dille yalanladı: “Evet normalde orası bir post makamı ama orada kurulan düzen bir cem düzeni değil, iftar düzeni. Orada oruç açılıyor. Masalar da cem ibadetine değil yemek düzenine göre kuruldu. Yani Cumhurbaşkanı posta oturdu gibi bilgiler kesinlikle uydurma, yalan ve art niyetli.” 'BAKAN DANIŞMANI RAPOR HAZIRLIYOR' Öz, yalan kampanyasının hedefinin, hükümetin Aleviler için attığı adımları baltalamak olduğunu söyledi: “İçişleri Bakanı Danışmanı Ali Arif Özzeybek, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun talimatıyla Türkiye’de bin 500’den fazla cemevini ziyaret etti. Türkiye’deki tüm cemevlerinin taleplerini topladı. Ben de Özzeybek’le görüşmek istedim ve görüştük. Orada geçmişte yapılan sahte Alevi açılımlarından bahsettim ve ‘Siz eskiden olduğu gibi raporu hazırlarsınız, rapor sümen altı edilir, unutulur gider’ dedim. Özzeybek, ‘Yok bu konuda devlet çok ciddi. 'ÖNCE SAMİMİ BULMADIM SONRA DESTEĞİ GÖRDÜM' Ben raporu hazırlayıp sayın Bakana sunacağım o da Cumhurbaşkanımıza takdim edecek’ dedi. Konuşmayı hiç samimi görmedim o sıralar... Bir adım atılacağını düşünmüyordum. Ama daha sonra ihtiyaç sahibi cemevlerinin ihtiyaçlarının hemen karşılamaya başlandığını gördüm. Birçok cemevine ödenek çıkartıldı. En son bizim türbemizde tadilat yapıldı. İçişleri Bakanı Soylu, bir genelge yayınlayarak, bütün valilerin, kaymakamların cemevlerine gitmeleri ve birlikte oruç açıp, lokma paylaşmaları talimatı verdi. “Tüm bunlara bakıldığında Cumhurbaşkanın Erdoğan’ın cemevini ziyaret etmesi, ‘Ben, bu konuda sizin meşruiyetinizi tanıyorum ve talepleriniz için adım atacağım’ anlamı çıkartıyorum. Tüm bu yalan haberlerin hedefi de bu adımları baltalamak, devletle Alevilerin arasını açmak olduğunu görüyorum. Bu yalan kampanyasının hedefi milli birliğimizi bozmak.”   DERNEK ZİYARETTEN SONRA RESİMLERE İTİRAZ ETMİŞ Cumhurbaşkanı'nın ziyaretine tavır alan Hüseyin Gazi Derneği’nin bazı yöneticilerinin resimlerin yerinin değişmesine ziyaretten sonra tepki gösterdiği ortaya çıktı. Tadilatın uzun süredir devam ettiğini Hüseyin Öz, “Resimlerin neden yan duvara konulduğunu bile sormadılar. Bu konu basın tarafından Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ziyaretinden sonra köpürtülünce dernek ses çıkartmaya başladı.” RESİM YALANININ ASLI Atatürk, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hz. Ali resimlerinin Erdoğan için boyandığı yalanının aslını Hüseyin Öz ayrıntılarıyla bir kez daha anlattı: “Tadilat bir ay önce başladı. Mamak Belediyesi de bu tadilat konusunda cemevimize destek verdi. Cemevimizin içinde Atatürk, Hz. Ali ve Hacı Bektaş-ı Veli’nin yağlı boya ile duvara çizilmiş resimleri vardı. Bu resmiler rutubet nedeniyle zamanla aşındı ve dökülmeler oluyordu. Cem ibadetinin bulunduğu alan baştan aşağı boyandı. Her zaman ressam bulamadığımız için buna kesin bir çözüm bulalım dedik ve duvara resim çizme işini sonlandırdık. Bu resimleri tablo haline getirdik ve eski boyutundan büyük olacak şekilde ayarladık, rutubetin az bulunduğu bir duvara astık. Duvara çizilen fotoğrafların yerine ise hattat sanatı çizimiyle 12 İmamların isimlerini yazılı olduğu çerçeveleri koyduk. Tüm bu tadilat işlerinin Erdoğan’a göre yapıldığı asılsız.” FEDERASYON CEMEVİNİ İHRAÇ EDİYOR! Alevi Vakıfları Federasyonu, yazılı açıklama yaparak Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi hakkında ihraç işlemlerinin başlatıldığını duyurdu. Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı ile Hüseyin Gazi Derneği tarafından yönetilen cemevindeki bu ziyaretten, Vakıf Başkanı Mehmet Ali Ayyıldız’ın dışında dernek ve vakıf yöneticilerinin haberinin olmadığı iddia edilmişti. Federasyonun açıklamasında ağır ithamlar yer aldı: “Alevi Bektaşi toplumunun yüz yıllar boyunca geliştirdiği, yaşadığı bu zulüm ve baskılara rağmen bugünlere getirdiği yüce değerleri, basit çıkar hesaplarıyla ayaklar altına alan, Alevi-Bektaşi toplumunun en kutsal değerlerinden olan ‘Muharrem/Matem’ ve inanç ritüellerimizin fütursuzca istismar edilmesine sessiz kalan Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimini kınıyor ve Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı yönetimi hakkında Federasyonumuzun yönetim kurulunun aldığı karar gereği ihraç işlemlerini başlattığımızı tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz.”

1 yıl önce

CHP'li Sezgin Tanrıkulu'dan tutuklu HDP'lilere moral ziyareti: Partisi de ortakları da tepkisiz

Terör soruşturması kapsamında tutuklu bulunan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'a her fırsatta özgürlük isteyen ve HDP eylemlerinde boy gösteren CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, HDP'ye açık desteğini sürdürüyor. HDP'LİLERE MORAL ZİYARETİ Demirtaş'tan değerli dostum diye söz eden Tanrıkulu, şimdi de tutuklu bulunan Aysel Tuğluk, Gülten Kışanak ve Figen Yüksekdağ'ı cezaevinde ziyaret edeceğini duyurdu. Sosyal medya hesabından paylaşımda bulunan Tanrıkulu, "Bugün Kandıra’dayız, az sonra Kocaeli 1 Nolu F Tipi Cezaevi’nde Aysel Tuğluk, Figen Yüksekdağ ve Gültan Kışanak’ı ziyaret edeceğim." ifadelerini kullandı. https://twitter.com/mstanrikulu/status/1561630336655794176?s=21&t=rgzKLttrHOmv9qmwMYC4ow PARTİSİ DE ORTAKLARI DA SESSİZ Ülkeyi yönetmeye talip olan CHP'nin milletvekilinin, terör soruşturması nedeniyle tutuklu bulunan isimlere ziyarette bulunacağını duyurmasına ne kendi partisinden ne de ittifak ortaklarından bir tepki gelmedi. Öte yandan Tanrıkulu'nun ziyaret ettiği Figen Yüksekdağ'ın geçtiğimiz yıllarda "Biz sırtımızı YPG'ye YPJ'ye, PYD'ye dayıyoruz" şeklindeki açıklaması yeniden gündem oldu.

1 2 ... 10 11 12 13 14 15 16 ... 27 28