18 Mayıs Cumartesi 2024
1 yıl önce

Aileler dikkat! Çocuklarınızı bu provokatörden koruyun…

Zafer Partisi’nin Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın başını çektiği ırkçı provokasyon can almaya devam ediyor. Popülist söylemlerle gençleri ağına düşüren Özdağ, onları adeta Nazi gençliğine dönüştürmek için var gücüyle uğraşıyor. Sosyal medyada FETÖ tarafından desteklenen ve popüler hâle getirilen sözde milliyetçi Özdağ’ın diğer en büyük destekçi kitlesini ise Deist ve Ateistler oluşturuyor. Özdağ’ın sosyal medya paylaşımlarına destek veren çetenin Allah’a, Kuran-ı Kerim’e ve Hz. Muhammed’e hakaretleri durumun vahametini ortaya koyuyor. SIĞINMACILARA KARŞI İŞLENEN CİNAYETLERİN SEBEBİ Siyasi geleceğini yabancı düşmanlığı üzerine kurgulayan ve Türkiye’de bulunan sığınmacıları sürekli hedef gösteren Ümit Özdağ’ın kışkırtmaları kan dökülmesine neden oluyor. Yaptığı sığınmacı düşmanlığı nedeniyle Özdağ’ın eline çoktan kan bulaştı bile. 7 Haziran 2022’de İstanbul Bağcılar’ın Demirkapı mahallesinde Özdağ’ın aklına uyan bir grup, sığınmacıların kaldığı evin kapısına dayanarak, 2000 doğumlu Suriyeli tekstil işçisi Sherifi El Ahmed’i tabanca ile başından vurarak öldürmüştü. Rize’de de Ümit Özdağ fanatiği Gökmen Topal, Afganistan uyruklu Şemsettin Muradi’yi silahıyla vurarak öldürmüştü. Afgan çay işçisini silahla öldürmesinin ardından Giresun’un Tirebolu ilçesinde de ırkçı bir saldırıda kan dökülmüştü. Tirebolu plaj mevkiindeki bir parkta oturan 3 sığınmacı gence ırkçı hakaret ve küfürlerle saldıran bir grup kan dökülmesine neden olmuştu. 9 Haziran 2022’de yaşanan olayda yaralanan Suriyeli gençlerden bir tanesi de beyin travması geçirerek, hastaneye kaldırılmıştı. SON KURBAN SELAHATTİN ÇELİK OLDU Mülteci ve Göçmen Politikalarına muhalif olacağım diye yapılan sayısız dezenformasyon ve toplum mühendisliğinin son kurbanı 15 yaşında yaşamını yitiren Selahattin Çelik oldu. Selahattin Çelik’in hayatını kaybettiği 11 Haziran 2022’de sosyal medyada mülteci ve göçmenlere karşı yapılan dezenformasyon ve ırkçılığın galeyanına gelen Çelik ve 5 arkadaşı Afgan asıllı 2 kâğıt toplayıcısını gasp etmeye çalıştı. Olay sırasında çıkan tartışmada arkadaşları ile birlikte kaçan Çelik, arabanın altında kalarak hayatını kaybetti.

1 yıl önce

Rapor: İngiltere'de hayat pahalılığı çocuklarda stres ve intihar eğilimini arttırdı

Euronews’in haberine göre; Çocuk yoksulluğuyla mücadele eden yardım derneği The Childhood Trust tarafından yayımlanan rapor ülkede her 10 çocuktan birinin hayat pahalılığının bir sonucu olarak kendine zarar verme ve intihar eğiliminde olduğu gösterdi. Rapora göre İngiliz ailelerin parasal kaygıları çocukların yüzde 47'sinde stres hissi yaratıyor ve bu çocukların yüzde 21'inin ailesi çocuklarının parayla ilgili sebeplerle daha az güldüğünü belirtiyor. En büyük endişe kaynağı ise hayat pahalılığı yüzünden kendine zarar vermek isteyen çocukların oranının yüzde 9 olduğunun anlaşılması. "Aç, Endişeli ve Korkmuş" adlı rapor, intihar düşüncesini aklından geçiren çocuk oranının yüzde 8 olduğunu ortaya koydu. Bu oran, her 30 kişilik sınıfta en az iki çocuğun bu düşünceyi taşıyabildiği anlamına geliyor. İngiliz The Observer gazetesine konuşan dernek başkanı Laurence Guinness'e göre bu durumun sebebi çocukların yaşam koşularıyla, ebeveynlerinin faturaları ödeyip ödeyemeyeceğiyle ya da akşam eve gidince duş yapıp yapamayacağıyla ilgili çok endişelenmeleri.  Guinness "Bir çocuk bana haftada şimdi sadece bir kez duş yapabildiğini ve bunun uzun bir duşa dönüşmemesi için annesinin yanında durdurduğunu anlattı" diyerek çocukların içinde kaldığı durumu özetledi. Guinness, yedi yaşındaki bir başka çocuğun da yeterli paraları yoksa yemek alamadıklarını, bu durumda dolapları karıştırarak atıştırmalık birşeyler bulup yediğini ve bu şekilde yatıp uyuduğunu anlattı. "Çok derin bir mahçubiyet ve utanç duygusu taşıyorlar" Hayat pahalılığının daha önce mali olarak kendini istikrarlı gören ailelerin ilk defa yoksulluğa düşme riskini beraberinde getirdiğini ve birçok çocuğun da kendisini bu korkunç durumla ilk kez karşı karşıya bulduğunu belirten Guinness "Çok derin bir mahçubiyet ve utanç duyuyorlar ve içinde bulundukları açmazla ilgili çok kaygılanıyorlar" dedi ve ve bunun sonuçlarının "felaket" olabileceği konusunda uyardı. Ülkedeki diğer dernek ve uzmanlar da çocuklardaki ruh sağlığı sorunlarının hayat pahalılığı ile daha da büyüdüğünü belirtiyor ve ailelerin artan enerji fatraları sebebiyle ısınma, elektrik ve su kullanımı ile sofraya yemek koyma arasında zor kararler vermeye başladığına dikkat çekiyor.  İngiliz yayın kuruluşu BBC'nin yaptırdığı bir araştırma da halkın giyim ve sosyalleşme harcamalarından vazgeçtiğini, daha da ötesi, artan akaryakıt, gıda ve enerji fiyatları sebebiyle 4 bin kişilik ankete katılanların yarısından fazlasının diğer temel ihtiyaçlar için para ayırabilmek için öğün atladığını ve mutfak masraflarından kıstığını ortaya koydu. Uzmanlar intihar eğiliminin genellikle hiçbir şeyin kendilerine yardım edemeyeceği hissinden kaynaklandığında dikkat çekiyor: Anne, baba ve yakın aile bireylerinin içinde bulunduğu durum ve öğretmen ya da sağlık profesyonellerinin yıllardır süren kesintiler sonucu hizmetlerinin azalması sebebiyle çocukların güvenebilecekleri mekanizmaların azaldığı bildiriliyor.

1 yıl önce

Ukraynalı kadın ve çocukların "Babalar Günü" özlemi

Rusya-Ukrayna savaşının başlamasının ardından bazı Ukraynalılar, 5 Mart'ta Polonya üzerinden hava yoluyla geldikleri Aydın'ın Kuşadası ilçesinde otel ve evlere yerleşti. Eşlerini ve babalarını geride bırakan Ukraynalı kadınlar ile çocuklar, savaşın biteceği günü umutla bekliyor. Ukraynalılar, ülkelerinde son yıllarda kutlanmaya başlayan Babalar Günü'nü ise bu yıl onlardan ayrı hüzünle karşılıyor. Çocuklar, babalarına olan özlemlerini zaman zaman telefonla görüntülü konuşarak gideriyor. Kuşadası'nda 3 ve 8 yaşlarındaki iki çocuğuyla yaşayan Anatolii Liulka (37), AA muhabirine, eşinden ve babasından uzakta geçirdiği 4'üncü ay olduğunu söyledi. Burada güvende olsalar da aklının ülkesinde olduğunu aktaran Liulka, ilçe halkına, kamu kurumlarına ve sivil toplum kuruluşlarına yardımlarından dolayı teşekkür etti. Uçak mühendisi olan eşinin havalimanında çalışmalarına devam ettiğini belirten Liulka, "Benim kocam, dünyam... Onu hiç bırakmak istemiyordum. Fakat kendisi buna karar verdi. Beni gitmem için ikna etti. Kocam sürekli çocukları soruyor. Küçük oğlum da uyumadan önce sürekli babasını soruyor." dedi. Babası ve annesinin de Herson şehrinde yaşadığını ve daha sonra tahliye edildiklerini anlatan Liulka, "Oranın hayatı çok zorlaştı. Rus ordusu kötü davranıyor. Orada yaşamak çok zor." dedi. Babası için şiir yazdı Babasına "Özledim" şiirini yazan 8 yaşındaki Milana Liulka da "Onu çok özledim ve gidince ilk olarak ona sarılmak istiyorum. Babam hayatta, sağ kalsın. Her gün onun için dua ediyorum." dedi. Dünyada bir daha böyle savaşların olmaması temennisinde bulunan Liulka'nın şiiri şöyle: "Benim babam, dünyadaki en iyi babamdır/Senin sevgini hep hissediyorum/Senin ellerini özledim/Benim saçımı okşadığın zamanı özledim/Lütfen hep sağlıklı kal, hep yanımızda ol/Tanrı seni bizim için korusun. Seni çok seviyorum." "Duygularımı anlatmak çok zor" Dört yaşındaki çocuğuyla savaştan kaçan Yuliia Siurenko (29) da kendi babası ve eşinin Ukrayna'da kaldığını söyledi. Babalar Günü'nde ilk kez onlardan ayrı olacaklarını belirten ve gözyaşlarını tutamayan Siurenko, şöyle devam etti: "İlk kez Babalar Günü'nü ayrı kutluyoruz. Duygularımı anlatmak çok zor. Belki onları bir daha göremeyebilirim. Çok korkuyorum ve üzülüyorum. Her akşam onlarla konuşuyorum ve dua ediyorum. Hayatta kalsınlar ve sağlıklı olsunlar diye dua ediyorum. Eşime ve babama kendilerini korumalarını söylüyorum. Savaşın en kısa sürede bitmesini istiyorum. Evet onlarla telefonda konuşuyoruz ama kokularını almak, onlara sarılmak istiyorum. Çocuğum babasına sarılsın…"

1 yıl önce

3 bakanlıktan çocukların eğitim sürecinin güvenliği için iş birliği

Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ve Türkiye Belediyeler Birliği Başkanı Fatma Şahin, Emniyet Genel Müdürlüğü Dikmen Polis Müzesi Şehit Demet Sezen Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Çocukların Eğitim Süreçlerinin Güvenliğine İlişkin Koruyucu ve Önleyici Hizmet ve Tedbirlerin Artırılmasına Yönelik İş Birliği Protokolü' imza törenine katıldı. Bakan Soylu, Türkiye’nin büyüdüğünü ve bununla birlikte problemlerinin de çeşitlendiğini belirterek, "Sürekli takip eden, sürekli izleyen, sorunların peşinden giden değil, önleyici tedbirler alan, onları önceleyen ve onlar ile ilgili adım atmayı devlet kapasitesinin en önemli görevi olarak nitelendiren bir anlayışı Sayın Cumhurbaşkanı'mız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde bu ülkede yönetmeye çalışıyoruz. Eğitim ve güvenlik işleyişinde alarmımızın en yüksek seviyede çaldığını ifade etmek isterim. 2017 ile 2022 yılları arasındaki pandemi dönemi de var. Toplam 30 büyük okul çevreleri ve güvenliği operasyonu yaptık. Eğer okulun etrafında tek dal sigara satılıyorsa bizim için tehdittir. Okulun etrafında alkol satılıyorsa, tezgah altından bu bizim için büyük bir tehdittir. Okulun etrafında kafeler, kahveler kumar oynatıyorlarsa bu bizim için büyük bir tehdittir. Uyuşturucuyu konuşmak, söylemek, düşünmek, hatta zihnime bile getirmek istemiyorum. Onun için okulun çevresini güvenli hale getirmek bizim için önemlidir" diye konuştu. '334 OKUL SERVİS ARACI KONTROL EDİLDİ' Bakan Soylu, güvenlik denetimlerine ilişkin verileri de paylaşarak, "Son 5 yılda bu güne kadar 328 bin defa okullarımızın çevresi kontrol edildi. 3,5 milyon insan okul çevresinde defalarca polisimiz ve güvenlik güçlerimiz tarafından okul aile birliği, okul müdürümüz ile irtibatlı şekilde kontrol edildi. 334 okul servis aracı kontrol edildi. Bunun 21 bininden daha fazlasına işlem uyguladık. Lastiğinden muayenesine kadar, içerisinde bulunacak güvenlik görevlisinden şoförünün niteliğine kadar birçok adım uyguladık. Neticede etraftaki iş yerlerini 500 bin kez kontrol ettik. Yani okulumuzun etrafında güvenli bir alan oluşturmak için tüm adımları attık" dedi. 'GENÇLERİMİZ İÇİN İYİ POLİTİKALAR HAZIRLAMALIYIZ' Bakan Derya Yanık ise "Bizim bir taraftan aktif yaşlanmayı diğer taraftan çocuklarımız ve gençlerimiz için o kadar iyi politikalar ve süreçler hazırlamalıyız ki bu genç nüfusun hayata hazırlandığında üretken, kabiliyetli, kendi potansiyelini gerçekleştirme gücünü yakalamış, Türkiye’nin gücünün farkında olan gençler olarak hayata katılmalarını sağlamalıyız. Genel olarak dünyada yaşlanma problemi var ama ülkemizde de var. Bu yüzden şu anda çocuklarımız ve gençlerimiz bizim için sadece çocuk ve genç olmasının yanında Türkiye’nin geleceğini üzerine kuracağımız hazine olarak karşımızda duruyor. Çocuklar ve gençler ile ilgili hiçbir meseleyi ihmal etme, hafife alma ve erteleme şansına sahip değiliz. Tarihe karşı böyle bir sorumluluğu taşıyoruz. Dolayısıyla konunun tarafları olarak üç bakanlık ve Belediyeler Birliği'miz bütün kurum ve kuruluşlarımızın bu işin bir tarafında paydaş olduğu tartışmasız" diye konuştu. 'EĞİTİM, MİLLİ GÜVENLİK MESELESİDİR' Bakan Mahmut Özer de eğitimi milli güvenlik meselesi olduğunu vurgulayarak, şunları söyledi: "Bu ülkede yıllardan beri kız çocuklarıyla ilgili, özellikle muhafazakar kesimi irrite edecek şekilde 'Kız çocuklarını okullara göndermiyor vatandaşlarımız’ şeklinde muhafazakar kesimi töhmet altında bırakarak; ama bunun yanında okullar açmayarak, eğitime erişimlerini kolaylaştırmayarak, süreci güçleştirerek geçtiğimiz bir dönemden şu anda kız çocuklarımızın okullaşma oranının erkek çocuklarını geçtiği bir eğitim sistemine evirildik. Bu ülke son 20 yıl içerisinde eğitime erişim sorununu çözdüğü gibi kız çocuklarının eğitime erişme sorununu da çözdü. Bugün beyin göçünü sıklıkla gündeme getirenlerin dün başörtüsü yasağından dolayı yurt dışına giden kadınlar ve kızlarla ilgili hiçbir şey konuşmadıklarını görürsünüz. Çünkü onların kucaklama diye bir dertleri yoktur. Bizim 18,9 milyon öğrencimizin yaklaşık 1 milyonu geçici koruma altındaki Suriyeliler ve diğer yabancılardır. Böyle bir ülke yok. Tüm vatandaşını kucakladığı gibi ona misafir olan insanların çocuklarına da eğitim hizmetini sunan bir ülke yok. Madde bağımlılığından internet bağımlılığına kadar hiçbir bağımlılığa feda edecek tek bir gencimiz yok. Hiçbir terör örgütüne teslim edecek, kaybedecek tek bir gencimiz yok. Özellikle son zamanlarda bakanlık olarak internet bağımlılığıyla ilgili süreçlere çok daha müdahil olduğumuz zaman gördüğümüz şey şu; çok tehlikeli bir sürecin içindeyiz. Gençlerimizi bağımlılıkla ilgili süreçlerde yalnız bıraktığımız zaman kaybetme riskimi çok fazla artıyor."

1 yıl önce

Şehit yakınından Ümit Özdağ’a tepki: Süleyman Soylu çocuklarımızın kanını yerde bırakmıyor saygılı davranalım

Özdağ'ın İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'yu hedef almasına tepki gösteren şehit yakını, “Biz ona saygı duyuyoruz. Çocuklarımızın kanını yerde bırakmıyor. Böyle bir insana saygılı davranalım. Allah bin kere Süleyman Soylu'dan razı olsun” dedi.

1 yıl önce

Muşlu aileler umutla çocuklarına kavuşmayı bekliyor

Çocuklarının dağa kaçırılmasından HDP'yi sorumlu tutan Diyarbakır annelerinin 3 Eylül 2019'da başlattığı evlat nöbetinin ardından Muşlu aileler de 7 Nisan'dan bu yana her hafta çarşamba günü eylem yapıyor. Yürütülen ikna çalışmaları sonucu terör örgütünden kaçarak güvenlik güçlerine teslim olanların ailelerine kavuşmasıyla eylemi sürdüren anne ve babaların umudu da her geçen gün artıyor. Muş'ta HDP İl Başkanlığı binası önünde 2 ailenin katılımıyla başlayan oturma eylemine katılım 63'üncü haftada 37'ye yükseldi. Terör örgütü PKK ile HDP'ye tepkilerini dile getiren aileler evlatlarına seslenerek, güvenlik güçlerine teslim olmaları çağrısında bulunuyor. "ÇOCUKLARI ORADA BIRAKMAYACAĞIZ" Bitlis'in Tatvan ilçesinden 6 yıl önce 15 yaşındaki çocuğu dağa kaçırılan Naciye Sönmez Yıldız, yıllardır umutla oğlunun evlerine dönmesini beklediğini söyledi. Devletin bu konuda yanlarında olduğunu ifade eden Yıldız, "Çocukları orada bırakmayacağız. Oğlum neredeysen çık gel, devlete teslim ol." dedi. Yıldız, oğlunun okul çağında dağa kaçırıldığını belirterek, çocuğuna duyduğu özlemi dile getirdi. “DEVLETİMİZE TESLİM OLUN" Anne Ayten Koçhan ise 8 yıl önce oğlunun kaçırıldığını, o günden sonra kendisine ulaşamadıklarını anlattı. Çocuğunu HDP ve PKK'dan istediğini belirten Koçhan, "Bir çocuk bile dağda kalmayıncaya kadar eylemimize devam edeceğiz. PKK'dan HDP'den çocuklarımızı istiyoruz. Yeter artık annelerin ve babaların ağladığı. Çocuklarımızı bıraksınlar. PKK ve HDP'den korkmuyoruz. Hiçbir şey evladımdan daha kıymetli değil." ifadelerini kullandı. Oğlunun 8 yıl önce Bursa'dan dağa kaçırıldığını kaydeden Alaattin Koçhan ise 63 haftadır HDP önünde eylem yaptığını, evlatlarına hasret kalmanın acısını yaşadıklarını ifade etti. Oğlu Ersin'e seslenen Koçhan, "Oğlum dön gel, devletine sığın. Birilerine güvenme, onlardan sana hayır yok. Dönüp geleceğin yer burası. Arkadaşlarınla dönün, gelin." diye konuştu.

1 yıl önce

Türkmen çocukları unutmadı: Bahçeli Afganistan'daki yetimleri sevindirdi

MHP'nin sosyal medya hesabından, Afganistan'ın Faryab vilayetinin Andhoy ilçesinde MHP Genel Başkanı Bahçeli'nin himayesinde faaliyetlerini sürdüren, öksüz ve yetim Türkmen çocukların kaldığı Andhoy Türkmenevi Talebe Yurdu'ndan görüntüler paylaşıldı. Alınan bilgiye göre, Bahçeli'nin himayesinde kurulan ve 3,5 yıldır faaliyette olan yurtta, 80 erkek ve 70 kız çocuğu eğitim görüyor. Devlet Bahçeli tarafından bütün ihtiyaçları karşılanan yurttaki öksüz ve yetim Türkmen çocuklara Kurban Bayramı hediyelikleri dağıtıldı. Afgan çocuklar Bahçeli'nin gönderdiği kıyafet ve ayakkabılardan duydukları memnuniyeti şarkı ve şiirlerle dile getirdi.

1 yıl önce

Ağır kayıplar veren terör örgütü PKK/YPG'nin ''sahte kimlik'' oyunu! Çocukları reşit gösteriyorlar…

Türk Silahlı Kuvvetleri, Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine nokta operasyonlarla ağır darbe indiriyor. Köşeye sıkışan terör örgütü PKK/YPG Suriye'de sivillere uyguladığı baskı ve zulmü artarak devam ediyor. Ağır kayıplar veren ve elaman bulma sıkıntısı çeken terör örgütü gözünü çocuklara çevirdi. Bu sebeple örgüt yaşları 12 ila 17 arasındaki çocuk ve gençleri ailesinden ayırdı. 156 çocuğun kaçırıldığı belgelendi. Son iki ayda 14 çocuk ailesinden koparıldı. YPG çocuklara sahte kimlik çıkararak, reşit göstermeye de çalışıyor. TRT Haber'in haberine göre; bölücü terör örgütü, özellikle Ayn El Arap, Münbiç ve Haseke'nin Kamışlı bölgesinden kaçırdığı çocukları silah eğitiminin ardından çatışma bölgelerine götürüyor. 6 YILDIR EVLADINDAN AYRI O çocuklardan biri de 13 yaşında ailesinden koparılan Emel Bekir'di. Emel'in annesi durumu şöyle anlattı: "Annem hastaydı Afrin'e ziyarete gitmiştik. Sabah kalktığımızda evde yoktu, evden kaçırmışlar. PKK yandaşlarının yanına gittim siz mi kaçırdınız dedim. Evet biz kaçırdık dediler. İnsanların üzerindeki bu zulüm kalksın artık. Bunlar çocuktur silahtan anlamazlar. Ben 6 yıldır kızımdan haber alamıyorum. Çok mücadele ettim. Bir gece evimizi bastılar kocamı öldürmek için. Kocam sonra çocukları alıp Türkiye'ye gitti. Tekrar PKK'ya gittim bana 'Bir şey olmaz sen de gel bize katıl. Bizim için silah tut biz sana bakarız' dediler." BM VE ABD RAPORU İHLALLERİ BELGELEDİ Birleşmiş Milletler (BM) Temmuz 2018-Haziran 2020'de terör örgütü YPG/PKK'nın Suriye'de çocuklara yönelik ihlalleri belgeledi. Oluşturulan rapora göre, örgütün son iki yılda 400'den fazla çocuğu savaşçı olarak kullandığı ifade edildi. Suriye'de SDG ismini kullanan terör örgütü YPG/PKK, "bünyesindeki çocuk savaşçıları bırakması" için BM ile anlaşma imzalamasına rağmen çocukları savaşçı olarak kullanmaya devam etti. ABD Dışişleri Bakanlığı'nın 26 Haziran 2020'de yayımladığı raporda, "YPG, sığınma kamplarından 12 yaşındaki çocukları bile zorla silah altına almaya ve kullanmaya devam etti" ifadesine yer verilmişti.

1 2 ... 6 7 8 9 10 11 12 ... 15 16