06 Mayıs Pazartesi 2024
2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Öğretmenlerimizi de kapsayan 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı planlıyoruz."

İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar... Bu sabah Afyon'daki kazada hayatını kaybeden öğrencilerimize Allah'tan rahmet diliyorum. Rabbimden tüm evlatlarımıza verimli bir eğitim öğretim yılı temenni ediyorum. Eylül ayı itibariyle yüz yüze eğitime geçtik. Yaklaşık 1 buçuk yıl aradan sonra öğretmenlerimizi öğrencileriyle kavuşturmanın sevincini yaşadık. 81 vilayetimizin tamamında eğitim öğretinin her seviyesinde yüz yüze eğitime başlamış olduk. 5. haftasını geride bırakan eğitim faaliyetimiz başarıyla devam ediyor. Milli Eğitim Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı yüz yüze eğitim sürecinin sorunsuz ilerlemesi için her türlü tedbiri alıyor. Velilerimizin ve okul aile birliklerimizin de yüz yüze eğitiminin sürdürülebilmesi için gayret gösterdiğini görüyoruz. Bu işbirliği ruhundan biz de büyük bir memnuniyet duyuyoruz. Her konudaki gayretlerimizi biraz daha artırmamız lazım.  Devletimiz insanı yaşat ki devlet yaşatsın prensibiyle birçok gelişmiş ülkeden önce vatandaşın hizmetine sunmuştur. Aşılamadaki eşikleri hızla aşarak toplumsal bağışıklığı sağlayabilirsek o derece rahat ederiz. Aksi halde havaların soğumasıyla beraber sıkıntılarımızın artmasına engel olamayız. Bu konuda vatandaşlarımızın gereken hassasiyeti göstereceğine inanıyorum. Bugün 1000 okul projesinin yanı sıra 50 Ar-Ge Merkezimizin de açılışını yapıyoruz. Ar-Ge merkezlerini son derece önemli buluyoruz. Ar-Ge merkezleriyle öğrencilerimiz okullarından başlayarak ekonomimize katkı sunacaklardır. Öğrencilerimizin mesleki becerileri artarken yeni teknolojilerin takip edilmesi de kolaylaşacaktır. Bu okullarımız yeni çekim merkezleri olacaktır. Mesleki ve teknik eğitimini destekleyici politikalarımızın sonuçları birçok alanda görüyoruz. 28 Şubat döneminin katsayı zulmünün kalkmasıyla bu okullara yönelik önyargı da önemli derecede kırıldı. Üreticilerimiz, resmi kurumlarımız da lise çağında verilen mesleki eğitiminin değerini çok daha iyi anlamıştır. Eğitim, üretim, istihdam çevrimi de güçlenmiştir. Liselere geçiş sisteminde başarı gösteren öğrencilerimiz artık mesleki eğitimi daha fazla tercih ediyor. Meslek liselerimiz artık patent alabilecek düzeyde yeniliklere imza atıyorlar. Bu okullarımızın başarıları arttıkça mesleki eğitime ilgi de yükseliyor. Yıl içinde 803 patent, faydalı model, tasarım ve marka başvurusu yapılmış ve bunların 188'i tescil edilmiştir. Meslek lisesi mezunlarımızın üniversite sınavlarındaki başarı grafiğinin de giderek yükselmesinden memnuniyet duyuyoruz. Ülkemizde artık herhangi bir okul türüyle ilgili ayrımcılık veya adaletsizlik yoktur. Hangi lisede okursa okusun devletimizin nazarında evlatlarımızın tamamı eşittir, aynı hak ve imkanlara sahiptir. Eğitimde eşitlik ve adaleti tüm yönleriyle tesis etmek hükümetimizin öncelikli meselesi olmayı sürdürecektir. Biz eğitimde günü kurtarmanın değil, istikbalimizi garanti altına almanın peşindeyiz. Bu amaçla son 20 yılda hazırladığımız tüm bütçelerde Aslan payını eğitime ayırdık. 2002 yılında 7,5 milyar TL iken 2021 yılında bu rakam 147 milyar TL'ye yükseldi. Görüldüğü gibi, nereden nereye? Yükseköğretimi de dahil edince bütçemiz 211 milyar TL'yi aşıyor. Ülkemiz genelindeki derslik sayısını da 601 bin seviyesine getirdik. 3600 EK GÖSTERGE AÇIKLAMASI Kadro tahsislerinde de en büyük payı eğitime veriyoruz. 713 bin 625 öğretmenimizin atamasını gerçekleştirdik. Önceki ay 20 bin öğretmenimizi göreve başlatmanın mutluluğunu yaşadık. 3600 ek gösterge meselesini önümüzdeki yılın sonuna kadar çözüme kavuşturmayı umuyoruz. Bunun üzerine çok spekülasyonlar yapılıyor. Ana muhalefet partisi lideri 'Bu sözü biz verdik falan' Biz kuru kuruya söz vermeyiz, biz yaparız. Bizim için aslolan öğretmenlerimizin huzuru, refahı ve motivasyonudur.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan: Her zaman çözüm odaklı bir lider oldu

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Almanya Şansölyesi Angela Merkel Huber Köşkü'nde saat 12.00 sıralarında bir araya geldi. ERDOĞAN, MERKEL'E BOĞAZ'I ANLATTI Erdoğan ve Merkel, görüşme öncesinde Huber Köşkü'nün balkonuna çıkarak İstanbul Boğazı'nı izledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Merkel'e İstanbul Boğazı hakkında bilgi verdi. Erdoğan ve Merkel gazeteciler ile sahildeki vatandaşları da el sallayarak selamladı. Erdoğan ile golf aracına binen Merkel, köşkün sahil kısmındaki alana geldi. Golf aracını Erdoğan kullandı. Türkiye ve Almanya bayrağının yanında duran iki lider, burada bekleyen yerli ve yabancı çok sayıda gazeteciyi selamladı. Daha sonra iki lider, görüşme için köşkün içine geçti.  İKİ LİDERDEN ORTAK AÇIKLAMA İşte Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar: İkili ilişkilerimizde zaman zaman sıkıntılı dönemler yaşasak da bunları aşmayı ve işbirliğimizi çok daha ileriye taşımayı başardık. Sayın Merkel ile ikili diyaloğumuz bölgesel konuların çözüme kavuşturulmasında da rol oynadı. 26 Eylül'de Almanya'da gerçekleştirilen seçim sonuçlarının Alman halkı için hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Merkel ile yürüttüğümüz başarılı çalışmaların aynı şekilde devam etmesini temenni ediyorum. Her zaman çözüm odaklı bir lider oldu. Türkiye olarak tam üyelik yolunda önümüze çıkan onca zorluğa rağmen Merkel'in çalışmalarını her zaman hatırlayacağız. Türkiye-AB ilişkilerinin ilerlemesine ilişkin görüşlerimizi teyit ettik. Doğu Akdeniz, Afganistan, Libya ve Suriye'deki gelişmeler hakkında fikir alışverişinde bulunduk. Almanya'daki Türk toplumu ilişkilerimizin en önemli sosyal yanını temsil ediyor. Bu yıl işgücü anlaşmasının 60. yıldönümüdür. Türk toplumunun emeklerini bu vesileyle bir kez daha takdir ediyoruz. Irkçılık, ayrımcılık ne yazık ki Avrupa'daki Türk toplumunun başlıca sorunu olmaya devam ediyor. Etkin tedbirler alınması büyük önem taşıyor.  Sayın Şansölye'nin bundan sonra da Türk-Alman dostluğuna katkı sağlayacağına eminim. İşte Angela Merkel'in açıklamaları... Bu karşılama için çok teşekkür ediyorum. Huber Köşkü çok özel bir bina, bir Alman işadamına ait ve son yıllarda gerçekten Türkiye ile çok iyi ilişkiler için çabaladık. Bu iyi ilişkileri sürdürmek için karşımızda çok fazla görev var. Almanya'da yaşamakta olan 4 milyona yakın Türkiye kökenli insan var.  Türkiye'de tutuklu bulunan Alman vatandaşlarına da değindik, insan hakları konularına da değindik. Almanya'da ırkçı, yabancı düşmanı olayları takip ettiğimizi ve bunlara her zaman karşı çıktık. Yasadışı göç konusu çok önemli bir konu. Suriyeli mülteci ve göçmenler konusunda Türkiye çok önemli çalışmalara imza attı. Afganistan'a insani yardım konusunda da görüştük. BM ile birlikte Afganistan'da felaketler yaşanmaması için çalışmalıyız. Suriye'deki durum konusunda yoğun bir bilgi alışverişinde bulunduk. İdlib'deki durum da halen gergin. Libya konusunu ele aldık. Berlin Konferası'ndan başlatılan devamı Fransa'da olacak. Kalıcı bir çözüme ulaşılmasını arzu ediyoruz. Libya'dan yabancı güçlerin çekilmesi gerektiğini ifade ettim. Ülkelerimizdeki duruma baktığımızda Türkiye'de orman yangınları oldu, Almanya'da sel felaketleri yaşandı. Bu olaylar iklimin ne kadar önemli olduğunu ortaya koydu. G-20 konferansı gerçekleşecek. Çok kapsamlı bir görüşmemiz oldu. Yunanistan ile Türkiye arasındaki ilişkileri de ele aldık. Halen burada aşılması gereken bazı sorunlar var ancak bunların sadece görüşülerek başarılacağını düşünüyorum. İşbirliği için görüş ayrılıklarına rağmen diyaloğumuzu sürdürdüğümüz için çok teşekkür etmek istiyorum. SORU-CEVAP - Ortak yoldan bahsettiniz, son 16 yıldan bahsettiniz. İnsan hakları ve tutuklu Alman vatandaşları konusuna değinmek istiyorum. Bu konuda ilerleme olup olmadığı konusunda bir fikriniz var mı?  Angela Merkel: Siz de bazı vakaları biliyorsunuz, tabi ki başarılar da oldu fakat yeni vakalar eklendi. Boşuna görüşmediğimizi düşünüyorum, farklı bakış açıları var. Terör suçlamasıyla ilgili, görüşmeler genelde başarılıydı diyebilirim. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Şunu hiçbir zaman bir kenara koyamayız. Her ülkede yargı bağımsızdır. Türkiye'de de yargı bağımsızdır, yargının vereceği karara müdahale etmem mümkün değil. - Mülteci anlaşması konusunda ne konuştunuz ve hangi konularda anlaşmaya vardınız? Angela Merkel: Almanya bir himayeci olarak burada çalışıyordu. İnsan kaçakçılığını engellemek istiyoruz. AB'nin Türkiye'yi bu konuda desteklemesi bir gereklilik. Çok olumlu projeler gerçekleştirildi. AB'nin mülteci komiseri Türkiye'ye gelmişti ve parlamentoda yeni bir dilim kararlaştırıldı. Suriyeli mülteciler konusunda Yunanistan'a yasadışı yollarla gidenler konusunda bir çözüme kavuşamadık. Süreç tam henüz işlemiyor. Almanya ve Türkiye bunu tek başına çözemeyecek, 21 üyesiyle birlikte AB'nin bunu ele alması gerekecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Türkiye bu işin adeta misafirhanesi durumunda. 5 milyon Suriye'den var, Irak'tan var, Afganistan'dan 300 bin var. Bizim ötelememiz, Yunanistan'ın yaptığı gibi mümkün değil. Biz bunlara aynı şekilde ev sahipliği yapmaya devam ediyoruz. Göçleri bugüne kadar uyguladığımız gibi aynen kabulleniyoruz. Bir taraftan briket evler yaparak onları ağırlamayı da ayrıca bir görev telakki ettik. 60 bin evi tamamladık, hedefimiz. 100 binin üzerine çıkarmak. - Uzun yıllardır birlikte çalıştığınız kişiler arasında Sayın Cumhurbaşkanı. Kendisini bir siyasetçi olarak nasıl değerlendirirsiniz? Angela Merkel: Tabi biz burada birbirimize okuldaki gibi not vermek için burada bulunmuyoruz. Türkiye'de çok şey gelişti, çok gelişme oldu altyapı açısından olsun. İstanbul'a baktığımızda bunu görüyoruz.  Ekonomik sorunlara rağmen standartların ne kadar yükseldiğini de görebiliyorum. Türkiye bizim için önemli bir partner. Ben tabi ki insan hakları konusunda, bireysel özgürlükler konusunda eleştirdim her zaman. Tabi ki çözüm aradık, farklı bakış açılarımız olabilir ama birbirimize bağlıyız. Her zaman ortak çıkarlarımız var. Bunu sonraki hükümet de böyle görecektir.  Cumhurbaşkanı Erdoğan: 16 yıl kısa bir süreç değil. Benim de bir 19 yılım var. Bu süreç içerisinde birçok dünya liderleriyle bir arada çalıştık, görüştük. Sayın Şansölye Almanya'nın idaresinde başarılı bir sürece imza attı. Almanya-Türkiye ilişkileri çok daha farklı bir yere ulaşabilirdi. Koalisyon hükümetleri her zaman işleri zorlaştırıyor. Bizim Başkanlık Sistemi'ne geçmemizle birlikte koalisyonlardan kurtulduk. Temennimiz odur ki yeni yönetimle başarılı süreci aynen devam ettiririz. Almanya'da ciddi manada bir Türk potansiyeli var. Bizler de onlar orada mutlu oldukça, Türkiye-Almanya arasında mutluluğu yaşamak istiyoruz. 50 milyar dolarlık bir ticaret hacmine ulaşmayı hedefliyoruz. Angela Merkel: Ben şunu da eklemek istiyorum, koalisyon ortaklarımla bir sorun yaşamadım. Almanya'da bir Başkanlık Sistemi düşünmüyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan: Siz bana zaman zaman gelip yaşadığınız sorunları anlatıyordunuz... Angela Merkel: Doğrudur, hayat böyle... - Almanya'da yabancı karşıtlığının yükselişi endişe verici... Köln Belediyesi'nin kararını nasıl buluyorsunuz? Angela Merkel: Almanya'da din özgürlüğü var. Biz insan düşmanlığı, ırkçılık ve başka dinlere karşı düşmanlık konusunda çok kararlı bir tutum sergiliyoruz. Başından bunların önünü kesmek istiyoruz. Çok üzücü olaylar, ırkçılık konusunda çok üzücü olaylar yaşadık. Kararlı bir şekilde bunları önlemek için çabalıyoruz. 

2 yıl önce

İstanbul’da cenaze sahipleri alternatif çözüm arıyor! DİAYDER’li gassala güvenmiyorlar…

PKK terör örgütü elebaşı Abdullah Öcalan’ın talimatıyla kurulan DİAYDER, Kürt nüfusun yoğun olarak yaşadığı bölgelerde İslamiyet’in kurallarını Apo’nun talimatları ile değiştirmek için faaliyet gösteriyordu. Cuma namazlarının camilerde değil çadırlarda, DİAYDER üyesi imamların arkasında kılınmasını isteyen Öcalan, kendisini yeni bir dinin yayıcısı olarak tanımlamıştı. “NAMAZ BİR TİYATRODUR” DİAYDER tarafından ‘peygamber ve yarı tanrı” vasıflarını taşıdığı iddia edilen terör örgütü lideri Öcalan, kitaplarında “Lise döneminde büyük felsefi bunalım yaşadım. Tanrı ile savaş verdim ve bu savaştan başarı ile çıktıktan sonra yarı Tanrı oldum” ifadelerini kullanmıştı. Öcalan, 1992’de Yalçın Küçük’e verdiği röportajda ” PKK’nın çıkışıyla İslamiyet’i karşılaştırıyorum… Peygamber gibi konuşmak, peygamber gibi hitap etmek, nazarımda çok değerlidir. Kaldı ki peygamberce olmak niye kötü olsun!” açıklamasını yapmıştı. Kendisini Hz Muhaammed ile de kıyaslayan Öcalan, M. Ali Birand ile 1992’de yaptığı röportajda ise ‘yurtdışına çıkışımı peygamberin Mekke’deki sıkışmış durumuna benzetirim” demişti. NAMAZ İLE DALGA GEÇEN PKK’LILAR Terör örgütü liderinin AİHM’e verilmek üzere hazırlanan ‘Sümer Rahip Devletinden Halk Cumhuriyetine Doğru” isimli savunmasında ise Öcalan “Namaz genel anlamda bir tiyatro olarak kabul edilebilir” diye başlayan ifadeler kullanmış ve hemen sonrasında PKK’lı teröristlerin namazla dalga geçen videoları gündeme bomba gibi düşmüştü. SÖZDE İMAMLARDAN ‘TÜRK ASKERİNİ ÖLDÜRMEK SEVAPTIR’ FETVASI Muhafazakar Kürt halkının dini duygularını sömürmek ve Kürtleri İslamiyet’ten koparmak için kurulan PKK derneği DİAYDER’in imamları, Türk askeri öldürmenin sevap olduğuna dair sözde fetvalar yayınlamıştı. Güvenlik güçlerinin yanı sıra Diyanet’e bağlı din adamları ve imamlar da DİAYDER fetvaları ile katledilmişti. PKK, 1992-1996 yılları arasında şehit ettiği 41 din görevlisinin DİAYDER’in hedef göstermesiyle katledildiği biliniyor. İSTANBULLULARDA BÜYÜK KORKU İçişleri Bakanlığının başlattığı özel teftiş ile ortaya çıkan İBB-DİAYDER işbirliği ise cenazesi olan İstanbulluları ürküttü. Zira, İBB’de gassal olarak işe başlatılan DİAYDER üyelerinin cenaze işlemlerinde İslami kurallara göre mi yoksa Apo’nun peygamberliğinde savundukları sapkın dinin kurallarına göre mi hareket ettikleri bilinmiyor. Pek çok cenaze sahibi cenaze işlemleri için İBB yerine AK Partili belediyelere müracaat etmeye başladı.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın: Türkiye Rusya-Ukrayna gerginliğinin çözümünde her türlü rolü oynamaya hazır

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Büyükelçi İbrahim Kalın, Rusya-Ukrayna gerginliğine ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Ukrayna'yı ziyaret edeceğini duyuran Kalın, Türkiye'nin sorunun çözümü için her türlü rolü oynamaya hazır olduğunu söyledi. Kalın, düşünce kuruluşu Circle Foundation tarafından düzenlenen Rusya ve Ukrayna arasındaki gerginliğin Avrupa ve NATO'ya olası etkileri konusunda yapılan bir online panelde konuştu. Konunun bir süredir gündemde olduğuna ve gerilimin tırmandığına işaret eden Kalın, Türkiye'nin de gelişmeleri büyük bir endişeyle takip ettiğini, bu gerginliğin beraberinde riskler getirdiğini söyledi. Türkiye'nin Ukrayna'da veya Rusya ile Ukrayna arasında herhangi bir askeri harekat, çatışma veya savaş istemediğini vurgulayan Kalın, "Ukrayna'nın toprak bütünlüğünü, siyasi egemenliğini ve sosyal bütünlüğünü tam olarak destekliyoruz." dedi. Ankara'nın yeni bir savaş görmek istemediğini; Suriye'de, Irak'ta ve dünyanın diğer yerlerinde yeterince bunu gördüklerini dile getiren Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü, iki tarafa da itidal çağrısı yaptı. Ancak mevcut sorunun, Rusya-Ukrayna arasındaki gerginliğin ötesinde bir boyutu olduğunu söyleyen Kalın, Soğuk Savaşı'n ardından geçen 30 yılda jeopolitik gerçeklerin geldiği noktaya işaret etti. "GERÇEK VE KAPSAMLI BİR DİYALOG HER ZAMANKİNDEN DAHA ACİL" Kalın, Rusya'nın jeopolitik parametreleri yeniden tanımlama yönünde talepleri olduğunu vurgulayarak, mevcut kriz çözülse bile ileride yeni gerilimler, geleneksel savaş şeklinde olmasa bile sahada hareketlilikler, hamleler veya değişik tehdit değerlendirmeleri olacağı konusunda uyardı. Rusya ile Batı ittifakı arasındaki diyaloğun henüz başladığı, oysa bunun daha önce yapılması gerektiğini ancak Rusya'nın Kırım'ı işgali nedeniyle sekteye uğradığını belirten Kalın, nihai çözüm için jeopolitik sorunların giderilmesinin önemine dikkati çekti. İki tarafın da güvenlik tehdidi algıları olduğunu, Rusya'nın Batı'yı "arka bahçesinde bir şeyler planlamakla", Batı'nın da Rusya'yı "istikrarı bozan bir güç olmakla" suçladığına işaret eden Kalın, "Bu nedenle ciddi, gerçek ve kapsamlı bir diyaloğun her zamankinden daha acil olduğunu anlamamız gerektiğini düşünüyorum." değerlendirmesinde bulundu. Bunu yaparken, Ukrayna'nın toprak bütünlüğü, siyasi istikrarı ve bunların korunmasının neden Rusya'nın da çıkarına olacağı hakkında Ruslarla çok açık bir şekilde konuşulması gerektiğini vurgulayan Kalın, "Bu bakımdan, maksimalist yayılmacı yaklaşımlardan ve taleplerden kaçınmanın öneminin altını çizmenin; samimi ve kapsamlı görüşmelerle bir tür modus vivendi (çatışan taraflar arasında nihai çözüme kadar geçici anlaşma) bulmaya çalışmanın, bunu akıl ve sabırla yapmanın önemli olduğunu düşünüyorum." şeklinde konuştu. "TÜRKİYE GERİLİMİ AZALTMAK İÇİN OYNAYABİLECEĞİ HER TÜRLÜ ROLÜ OYNAMAYA HAZIR" Kalın, hızlı sonuç beklenmesinin başarısızlık getireceğini vurgulayarak, "Bu tür büyük, uzun vadeli jeopolitik sorunlar için hızlı çözümler yok." değerlendirmesini yaptı. Soruna çözüm bulunması konusundaki Türkiye'nin çabalarına değinen Kalın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hem Rusya Devlet Başkan Vladimir Putin hem de Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelenski ile konuştuğunu belirterek, şunları söyledi: "(Erdoğan) Hatta isterlerse her ikisini de Türkiye'ye gelmeye, aralarındaki sorunları ve farklılıkları çözmek için bir toplantı yapmaya davet etti. Türkiye, Rusya ile Ukrayna arasındaki gerilimi azaltmak için oynayabileceği her türlü rolü oynamaya hazır. Bunu hem Rusya hem de Ukrayna'nın dostu hem de bir NATO müttefiki olarak yapıyoruz." Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bir kaç hafta içinde Ukrayna'ya bir ziyaret gerçekleştirerek Devlet Başkanı Zelenski ile görüşeceğini duyuran Kalın, "Aynı zamanda sonuçları büyük ve geri döndürülemez olacak her türlü askeri harekattan kaçınmak için Ruslarla yakın temas halinde olacağız." dedi. "GİDEREK ARTAN BİR KARAMSARLIĞA KAPILIYORUZ" Aynı panelde konuşan ABD'nin eski Kiev Büyükelçisi Steven Pifer ise Rusya'nın yapılan görüşmelerde bazı talepler ilettiğini hatırlattı. Bunların gerçekten sorunların çözümü amacıyla mı yoksa reddedilmesini sağlayarak Ukrayna'ya karşı bir harekat için bahane olması için mi sunulduğu konusunda sorular bulunduğunu belirten Pifer, "Kremlin'in diyaloğu seçmesini umuyorum. Ancak bir dizi analist, ben kendimi bu gruba dahil ediyorum, aslında Rusların niyetinin Ukrayna'ya karşı askeri harekata zemin hazırlamak olduğu yönünde giderek artan bir karamsarlığa kapılıyoruz." şeklinde konuştu.

2 yıl önce

Komşu çaresiz: Atina, Türk İHA ve SİHA'larına karşı çözüm arayışında

Yunan medyasında hemen her gün Türk İHA ve SİHA'ları için Atina'daki endişeyi yansıtan haber ve yorumlar dikkat çekiyor. İSRAİL'E ZİYARET Bu çerçevede, haftalık Yunan To Vima gazetesi, Yunan Savunma Bakanı Nikos Panayiotopulos'un 20 Ocak'ta gerçekleştirdiği İsrail ziyaretinde bu ülkede imal edilen "anti-dron teknolojisi" ürünlerine ağırlık verdiğini ileri sürdü. To Vima haberinde, Türkiye'nin İHA ve SİHA'larla Yunanistan'a karşı üstünlük kurduğunu belirterek, Yunan yetkililerin, çözüm arayışında olduklarını yazdı. Yunan hükümetinin bu aşamada, İHA satın alımından çok, Türk İHA ve SİHA'larına karşı ileri teknoloji ürünü cihazlara sahip olunmasına öncelik verdiği kaydedilen haberde "Yunan Dışişleri Bakanlığı da Almanya'ya, Türk İHA'larının imalatında kullanılan bazı parçaların satışını durdurması için baskı yapmayı planlıyor" denildi. Hürriyet'te yer alan habere göre Yunan Kathimerini gazetesi ise Türk İHA ve SİHA'larının Yunanistan için tehdit oluşturduklarını vurguladı.

2 yıl önce

10 güne kadar, dar gelirliden ticari işletmeye Cem Evi’lerinden vakıf ve derneklere kadar yüksek elektrik faturalarına çözüm geliyor

Selvi, bugünkü köşe yazısında Enerji Bakanlığı’nın elektrik konusunda yaptığı çalışmanın 10 güne kadar açıklanacağını söyledi. Selvi yazısında şu ayrıntılara yer verdi: Enerji Bakanlığı tarafından ticari işletmeler ile cemevleri başta olmak üzere dernek ve vakıfların elektrik yükünü hafifletmek üzere yapılan çalışmalarda sona yaklaşıldı. Enerji Bakanlığı uzmanları tarafından hazırlanan taslak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın onayından sonra yürürlüğe girecek. Yüksek gelen elektrik faturaları, vatandaşların ve ticari işletmelerin en önemli sorunu haline geldi. Ayrıca cemevleri, vakıflar, dernekler gibi ticari olmayan kuruluşlar da ticari kuruluş statüsünden faturalandırılınca ortaya altından kalkılması güç olan yüksek faturalar çıktı. Halkımızın en önemli gündem maddesi yüksek gelen elektrik ve doğalgaz faturaları. Haliyle ülkeyi yöneten iktidarın da en önemli sorununun bu olması gerekiyor. Daha önce yüksek gelen elektrik faturalarında dar gelirli vatandaşlarımızın yükünü hafifletmek için indirim sınırı 150 kilovattan 210 kilovata yükseltilmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından açıklanan bu düzenleme şubat ayı faturalarına yansıyacak. TİCARİ İŞLETMELERLE İLGİLİ ÇALIŞMA Peki ticari işletmelerle ilgili bir çalışma yok mu? En önemli gideri elektrik olduğuna göre, ticari işletmeler açısından elektrik giderleri çok büyük önem arz ediyor. Bu sorunun yanıtını aradım. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın talimatıyla Enerji Bakanlığı tarafından bu yönde bir çalışma yapıldığı bilgisine ulaştım. Çalışmanın iki ayağı var. 1- Ticari işletmelerle ilgili 2- Cemevleri, dernekler ve vakıflarla ilgili Bu hazırlıklar kısa sürede açıklanacak ve yürürlüğe girecek. Enerji Bakanlığı’nın bu yöndeki çalışmasının belli bir seviyeye geldiği söyleniyor. 1 hafta ya da 10 gün içinde açıklanması bekleniyor. ZAYIF TÜKETİCİYE DESTEK Bir de öneri var. O öneri ise belki kabul edilmeyecek belki kabul edilecek ama uygulanması zaman alacak. Ama dünya örnekleri incelenerek hazırlanmış bir öneri. O da elektrik ve doğalgaz faturalarında ödeme güçlüğü geçen, “kırılgan abonelere” yapılması istenen nakdi yardım teklifi. Şimdi bunları ayrı ayrı başlıklar altında aktarmak istiyorum. TİCARİ İŞLETMELERE KADEMELENDİRME

Enerji Bakanlığı tarafından ticari işletmelerin elektrik yükünü azaltmak için bir çalışma yürütülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulmadığı için çalışma hakkında ayrıntılı bilgi verilmiyor. Çünkü son şekli Erdoğan’la birlikte verilecek. Ancak ticari işletmelerin elektrik faturalarından kaynaklanan yükünün dengelenmesi amaçlanıyor. Bunun için iki seçenek üzerinde duruluyor. 1- Ticari işletmelerin küçüklüğüne, büyüklüğüne bakılmadan, toptan ticari tarife üzerinden faturalandırılmasına son verilmesi seçeneği. Ticari yerlerin elektrik faturalarında aynen meskenlerde olduğu gibi kademelendirilmeye gidilmesi düşünülüyor. Bu nasıl olacak? Ticari işletmelerin cirosu ya da işletme büyüklüğü gibi kriterler esas alınarak farklı kademelerden fiyatlandırmaya gidilmesi. Yani bir bakkal, berber dükkânı ya da lokanta ile fabrikanın aynı şekilde ticari gösterge üzerinden fiyatlandırılmaması. Küçük işletmelere daha düşük tarife uygulaması NAKDİ DESTEK SEÇENEĞİ 2- Kriz dönemlerinde ticari işletmelerin elektrik faturalarına doğrudan nakdi destek sağlanması. Pandemi sürecinde esnafa sağlanan nakdi yardımlarda olduğu gibi bir sistem üzerinde duruluyor. Tabii ya kademelendirme ya da nakdi destek modeli kabul edilecek. İkisinin birden uygulanması düşünülmüyor. ÜRETİM AMAÇLI KULLANANLAR Tabii burada üretimi esas alan fabrikaların da desteklenmesi gerekiyor. Netice itibarıyla onlar elektriği sadece aydınlatma ya da ısınma amaçlı kullanmıyorlar. Doğrudan üretim esaslı olarak tüketiyorlar. CEMEVLERİNİN ELEKTRİK FATURALARI Cemevlerinin elektrik faturaları konusunda bir çalışma yürütülüyor. Belki bir iki ekleme olabilir ama bu çalışmada sona gelindi. Öncelikli olarak cemevlerinin elektrik aboneliği ticarethane tarifesinden çıkarılacak. Baştan yanlış, cemevi ticarethane olur mu? Öncelikle ticarethane tarifesi kaldırılacak. Bu konularda yasal düzenleme yapıldığı takdirde işin uzamasından endişe ediliyor. Çünkü zaten yüksek faturalar geldi. O nedenle idari bir düzenleme yapılarak cemevleri, dernekler ve vakıflar en düşük tarifeye alınacak. Bunlar, “kâr amacı gütmeden kamu hizmeti yapan yerler” olarak tanımlanacaklar. Neden tam olarak çerçevesi netleştirilmedi diyorum. Bu kapsama siyasi parti temsilciliklerinin ve camilerin de alınması gibi bir düşünce var. Camiler ibadethane statüsünde ancak camilerde iki elektrik sayacı bulunuyor. Biri aydınlatma için. O ibadethane statüsünde ve faturası Diyanet tarafından ödeniyor. Diğeri ise ısınma amaçlı tüketilen elektrik ya da doğalgaz, mesken tarifesinden. Onu da camiler yardım toplamak suretiyle karşılıyorlar. Son söz olarak cemevleri, dernekler ve vakıflar ticari tarifeden çıkarılıp en düşük tarifeden faturalandırılacak. DAR GELİRLİNİN FATURASI

Tabii her şey geliyor dar gelirli vatandaşlarımızın elektrik ve doğalgaz faturalarına. Aile Bakanlığı bu yıl doğalgaz ödemelerini de kömür yardımları gibi destek kapsamına aldı. Bu ödemeler şubat ayında başlayacak. Aile Bakanı Derya Yanık, “Şubatın ikinci yarısında başvuruları alacağız ve mart ayında destekleri vereceğiz. Yıllık 450 lira ile 1150 lira arasında yardım yapacağız” dedi. Bir ısıl haritası çıkarılacak. Yani Aile Bakanı’nın açıkladığı gibi Erzurum’daki ile Ege’deki aynı yardımı almayacak. Benim şimdi size aktaracağım öneri ise biraz daha farklı. Aile Bakanlığı’nın sosyal yardım sağladığı vatandaşlarımızla asgari ücretle geçinmeye çalışanları da içine alan tüketicilerin elektrik ve doğalgaz faturalarına destek için düşünülen bir model. Dünya örnekleri incelenerek yapılmış bir çalışma. Kırılgan ya da zayıf aboneler olarak tanımlanıyorlar. Sayılarının 4.5-5 milyon olduğu tahmin edilen dar gelirli vatandaşlarımızın aydınlatma ve ısınma giderleri için hesaplarına doğrudan nakdi yardım yapılması düşünülüyor. Ama bu nasıl olur orasını bilemiyorum. SON SÖZ Dar gelirli vatandaşlarımızın belini büken ve ticari işletmeleri zorlayan yüksek elektrik faturaları için harekete geçildi. Enerji Bakanlığı tarafından yapılan çalışmalarda sona yaklaşıldı. Alınan kararların Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından 1 hafta-10 gün içinde açıklanması bekleniyor. Amaç, vatandaşı çarpan elektrik faturalarının yükünü hafifletmek.

2 yıl önce

Antalya'da kritik zirve! Rusya: Çözüm istiyoruz… Ukrayna: Çabalarımız sürecek…

Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, tarihi zirve ile ilgili şunları söyledi: Üçlü toplantıya Ukrayna Dışişleri Bakanı da katıldı. Görüşme Türk tarafının teklifi ile yapıldı. Sayın Erdoğan'ın sayın Putin'le yaptığı telefon görüşmesi sonucunda bu karar alınmştı. Biz her türlü temastan yanayız. Çözüme yönelik her girişimi destekleriz. Biz genel olarak Türk arkadaşlarımızın insiyatifiyle  özellikle konuları ele aldık. Ve askeri birliklerimizin sivillerin zarar görmemesi için ne tür tedbir aldıklarını açıklamaya çalıştık.  Günlük olarak insani koridor açılmasını önerdik. Sivillerin tahliye olması amaçlanıyor. Rusya'daki son müzakerelerde Rus tarafı kendi mülahazalarını ayrıntılı şekilde sundu. Ukrayna tarafı da en kısa sürede cevap verebileceğini belirtti. Belarus'taki müzakerelerin kağıt üstünde kalmamasını, ciddi sonuç vermesini istiyoruz. Ukrayna krizinin topluca çözüme kavuşturulmasını istiyoruz aslında. Başkumandanımız her şeyin plana göre devam ettiğini söylüyor. Ukrayna'nın silah alımını tehlikeli görüyoruz. Avrupa, Ukrayna'da ölümcül silahları teşvik ediyor. Ölümcül silahların Ukrayna'ya girmesini teşvik ediyor. Teröristler bunları sivil havacılık için tehdit oluşturmak için bunları kullanıyor. Roketatarlar bunların eline geçecek. Avrupalı meslektaşlarımıza soruyoruz: Siz burada ortaya çıkan politikayı nasıl engelleyeceksiniz? Rusya'ya yönelik tehdidi nasıl önleyeceksiniz?  Diğer ülkelere saldırmayacağız. Ukrayna'ya da saldırmadık. Defalarca izah ettik. Burada Rusya Federasyonu'nun güvenliğine tehdit oluşturmaktadır. Uzun yıllardır açıkladı, kimse bizi dinlemedi. Pentagon biyolojik laboratuvarda yapıyor. Bunlar ilerde biyolojik silah imalatı için kullanılabilir. Bunları reddettiler.  ABD, bunları derin biz gizlilik içinde gerçekleştirdi. Ukrayna'ya silah gönderebnlerin bilmesi lazım ki bunlar eylemlerinden sorumludurlar. Kiralık savaşçıları teşvik edenler bundan sorumlu olacaklar. Aşırı radikaller var.  Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitri Kuleba'nın konuşmasından satır başları şöyle; "Sayın Çavuşoğlu'na çok teşekkür ediyorum. Kolay olmayanı başardı. Rusya-Ukrayna arasındaki ilk temas oldu. Hem kolay hem zor bir görüşme oldu. Ben de elimden gelenin en iyisini yaptım. Diplomatik bir çözüm bulmaya çalıştım. LAVROV İNSANİ KORİDOR KONUSUNDA TAAHHÜT VEREMEDİ Mariupol'de bildiğiniz gibi havadan bombalamalar gerçekleşiyor. Bölgeler ateş altında. Bu toplantı insani bir koridorun açılması, bölgedeki sivillerin acılarının sona ermesi için gerçekleşti. Ancak maalesef Lavrov bu konuda bir taahhüt veremedi. Böyle bir konumda değildi. 24 saatlik bir ateşkes konusunu dile getirdik. Bu konuda ilerleme kaydedemedik. Rusya bu konuda karar verecek başka kişilerin olduğunu anlıyoruz. LAVROV'UN TALEPLERİ TESLİMİYET LİSTESİ GİBİ Lavrov'un talepleri teslimiyet listesi gibi .Çabalarımızı sürdüreceğiz. Ülkedeki insani sorunların çözülmesi için çabalarımız sürecek. Eğer çözüm söz konusu olacaksa bu formatta görüşmeleri tekrar yapabiliriz. Ukrayna'daki savaşın bitirilmesi için ben bu görüşmelere devam edeceğim, sivillerin acısına son vermek için devam edeceğim. EN ZOR DURUMDAKİ KENT MARİUPOL Müzakereler 1.5 saat devam etti. Sayın Çavuşoğlu gerçekten çok önemli bir arabuluculukta bulundu. 2 tarafı da konuşturmaya çalıştı. Ben buraya kendi vazifelerimle geldim. Görevim insani koridor oluşturmaktır. Mariupol en zor durumdaki kentimiz. LAVROV'UN ÇÖZÜM BULABİLECEĞİNİ UMUYORUM Lavrov'un Rusya'da yetkili kişilerle insani koridor hakkında bir çözüm bulabileceğini umuyorum. Rusya'nın bizim çocuklarımızı düşünerek, ilaçlara ihtiyaçları olduğunu düşünerek 24 saatlik insani koridorun açılması için bir adım atacaklarını düşünüyorum. Biz şuan savaşı durduramayız çünkü Ukrayna sadece savunmada, savaşı biz başlatmadık. RUS ORDUSUNUN YAPACAĞI EN GÜZEL ŞEY GERİ ÇEKİLMESİDİR Bugün yapmak istediğim son şey, umudu yok etmek. Rus ordusunun ülkemizde öldürdüğü birçok kişi var. Bakan Lavrov ile bunu paylaştım. Rus ordusu girmeden önce nükleer santrallerimiz çalışıyordu. Hiçbir sıkıntı yaşamıyorduk. Daha önce santrallerde hiçbir kural ihlali de yaşanmadı. Rus ordusunun yapabileceği en güzel şey çekilmesidir, nükleer santrallerden uzaklaşmasıdır."

2 yıl önce

Muharrem İnce 'altılı masayı' yerden yere vurdu: Bu mutabakat Türkiye'ye çözüm olmaz

Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce, parti üyeleriyle Ümraniye'deki bir kafede bir araya geldi. "BU METİN TÜRKİYE'YE ÇÖZÜM OLMAZ" Türkiye'de muhalefetin çözüm üretmediğini savunan İnce, altı muhalefet partisinin bir araya gelerek imzaladığı mutabakata yüklendi. İnce, "Oturuyorlar bir metin yazacaklar, mutabakat metni. 'Atatürk demeyelim şimdi birisi kızar. Laikliğe gerek yok zaten. İstanbul Sözleşmesi demeyelim. Nükleer enerji demeyelim. Bunları es geçelim. Başka ne es geçelim? Bir düşünelim bakalım. Mülteciler dersek Davutoğlu kızar. 13 sene ekonomiyi yönetti dersek Babacan kızar. Atatürk dersek Temel Bey kızar. Kimseyi kızdırmayalım, ortaya karışık bir metin yapalım.' Bu metin, bu mutabakat Türkiye'ye çözüm olamaz." şeklinde konuştu. "SAVUNMA SANAYİSİNDE ÇOK BAŞARILIYIZ" İktidar olmaları durumunda öncelikli sektörleri belirleyeceklerini vurgulayan İnce, "Öncelikli sektörlerimiz ne? Tarım, tarıma dayalı sanayi, tekstil... Savunma sanayisi örneğin başarılıyız bu konuda. Kim ne derse desin. Erdoğan'ın damadıymış beni ilgilendirmiyor. Ben İHA'ları, SİHA'ları destekleyeceğim. Ben böyle bakarım olaya." ifadelerini kullandı.

1 2 3 4 5 6