19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

AK Parti İstanbul İl Başkanı Kabaktepe: AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'

Ümraniye Belediyesi ev sahipliğinde "Ukrayna'nın İşgali ve Türkiye'nin Dış Politikası" programı Ümraniye Nikah Sarayı'nda düzenlendi. Program Dr. Murat Yılmaz moderatörlüğünde gerçekleşirken Gazeteci İhsan Aktaş, Prof. Dr. Haluk Alkan ve Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin konuşmalarını gerçekleştirdi. Programa AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe ve Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım da katıldı. Konuşmacılar devam eden Ukrayna'nın işgali ve Rusya'nın saldırıları ve bu süreçte ortaya çıkan gelişmeleri ele aldı. Programda ayrıca Türkiye'nin bu süreçteki dış politikası, tutumları ve barış odaklı çalışmaları ele alındı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya-Ukrayna savaşında yapmış olduğu barış çalışmaları ve gerilim olan diğer bölgelerde yapmış olduğu barış çalışmaları ve alınan sonuçlar ele alındı. "CUMHURBAŞKANIMIZIN DİPLOMASİDE NASIL BAŞARILAR ELDE ETTİĞİNİ HEP BERABER İDRAK EDİYOR VE GÖRÜYORUZ" Program açılışında konuşan Ümraniye Belediye Başkanı İsmet Yıldırım, "Dünya'da devlet adamının kalmadığı bir zamanda Cumhurbaşkanımızın diplomaside nasıl başarılar elde ettiğini hep beraber idrak ediyor ve görüyoruz. Bu tür konuşmalara, konferanslara, panellere ihtiyacımız var. Bu sebeple il başkanımıza çok teşekkür ediyorum" dedi. "BAŞKA BİR DÜNYA MÜMKÜN" AK Parti İstanbul İl Başkanı Osman Nuri Kabaktepe, "Bu günlerde dünyamız önemli bir dönemden geçiyor ve çok farklı hadiseler yaşıyoruz. Herkes kendi döneminde bu cümlenin en anlamlı karşılığını bulduğunu ifade eder. Latifeyi bir kenara bırakacak olursak, dünya kendi hayatımızda gördüğümüz süreçlerden daha farklı zaman dilimlerini ve olayları yaşayarak bu zaman diliminden geçiyor. AK Parti politikası Cumhurbaşkanımızın önderliğinde bize şunu öğretti, 'başka bir dünya mümkün'" dedi. Dr. Murat Yılmaz, "Hemen hatırlayalım güneyimizdeki 2 ülke bölünüp parçalanma tehlikesinde. Hemen yukarılarında Azerbaycan ve Ermenistan arasında ihtilaf vardı, Ermenistan hiç bir konuda anlaşamayan büyük devletlerin müşterek gayretiyle Azerbaycan'ın topraklarını işgal etti ve 30 senedir bir takım müzayedeler adı altında bu işgali meşrulaştıracak bir tarih seyri içerisindeydik. Hamdolsun Türkiye'nin dirayeti ve gayretiyle bu 30 yıllık işgal sona erdirildi" dedi. Gazeteci İhsan Aktaş, "Azerbaycan'da, Ukrayna'da yada Afrika'da, Kafkasya'da dışarıdaki Türkiye günden güne büyüyor. Dışarıda bir Recep Tayyip Erdoğan var bu da günden güne büyüyor, devleşiyor. Bir de içeride bir Türkiye var, gece gündüz muhalefetin karaladığı. Muhalefetin görevi karalamak. Dolayısıyla ben çoğu zaman dışarıdaki Türkiye ile içerideki Türkiye'nin yakınlaştırılmasına dair her zaman atıf yapmak istiyorum" dedi. Diplomasi Vakfı Direktörü Doç. Dr. Oğuzhan Bilgin, "Putin'in geçmişine dair bilinen çok fazla bilgi yok aslında bakarsanız bir KGB ajanı. Fakat geçmişine dair bir kaç garip detay var bugün anlatacağım detaylar önemli gelebilir. Dikkat ederseniz Putin sürekli Neo Nazi'ler diyor, bu Nazi imgesi Putin'in aile geçmişinde çok önemli bir bilgi. Çünkü Putin'in babası kuşatmada Naziler ile çarpışırken ağır yaralanmış birisi. Putin'in abisi yine aynı Nazi kuşatmasında ölmüş çocukken. Aile geçmişinde böyle bir Nazi hikayesi var sürekli atıf yapması bu hikayelere tekabül ediyor. Sovyetler Birliği'nin dağılmasını jeostratejik bir felaket olarak tanımlamış ve o dağılan Rusya'dan kopan cumhuriyetlerin hiç bir zaman egemenliğini kabul edememiş, hazmedememiş birisi" dedi.

2 yıl önce

Bakan Soylu gündeme getirmişti: İşte ‘Altılı’ ittifakın metnini büyükelçiye gönderen isim…

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, geçtiğimiz günlerde sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda "Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı toplantısından sonra 'bir büyükelçini' bir büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin. Problem 1: Bu iki büyükelçiden hangisi satış yaptı? Problem 2: Kime sattı?" ifadelerini kullanmış ve bu açıklamalar gündeme oturmuştu. Bakan Soylu'nun gündem olan bu çarpıcı ifadeleri sonrası Kemal Kılıçdaroğlu sessiz kalmayı tercih etti ve konuyla alakalı halen daha bir açıklama yapmadı. O BÜYÜKELÇİ TANIDIK İSİM ÇIKTI Yeni Şafak Gazetesi yazarı Tamer Korkmaz, bugünkü yasısında konuyla ilgili detayları tek tek yazdı. Soylu'nun "Sevgili Kılıçdaroğlu; Altılı toplantısından sonra 'bir büyükelçini' bir büyükelçiye metni düzeltmek için gönderdin" açıklamasındaki 'büyükelçinin' CHP’li Ahmet Ünal Çeviköz olduğunu açıkladı. İşte Tamer Korkmaz'ın dikkat çeken yazısından ilgili bölüm;  “AB ELÇİLERİNDEN BİRİ” Süleyman Soylu, dün bu mevzuyla ilgili bir ipucu daha verdi ve şöyle dedi: “Mutabakat metninizi; yanınızdaki bir büyükelçiyi, bir Avrupa Birliği büyükelçisine gönderip de redakte ettiremezsiniz… Bir şifre daha verdim…” * Ezcümle: Mister Kemal’in, Altılı Ganyan’ın ortak açıklama metnini “tashih” dahası “kontrol” için... AB üyesi ülkelerden birinin Ankara’daki büyükelçiliğine gönderdiği, deşifre edilmiş oldu! -Hangi ülke olduğunu da, tez vakitte öğreniriz. EMEKLİ MONŞER Bakan Soylu’nun Kılıçdaroğlu’na hitaben “bir büyükelçini gönderdin” diye bahsettiği bir başka büyükelçi daha var ki… Bu cümleden, onun CHP’li bir Emekli Büyükelçi olduğunu çıkarabiliriz! -Peki, kimdir, o? -El Cevap: Ahmet Ünal Çeviköz! * Emekli olduktan sonra Radikal ve Hürriyet’te yazarlık yaptı… Sonrasında (2015) CHP’den siyasete girdi. 2018’de milletvekili seçildi ve CHP’nin Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı oldu! 2020’deki kurultayda Parti Meclisi’ne giremedi. “Kontrollü” Kemal Bey, Çeviköz’ü bu defa “Dış İlişkilerden Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı” yaptı. * -Neden? -Mister Çeviköz, Uncle Sam için “Bulunmaz Hint Kumaşı” gibidir de ondan! Ayrıca… AB üyesi ülkelerin elçileriyle de “can ciğer kuzu sarmasıdır!” ÜNAL FLAKE & JEFF ÇEVİKÖZ Ahmet Ünal Çeviköz, öylesine bir Amerikancıdır ki; ABD’nin Ankara Büyükelçisinden farksızdır! * CHP’nin emekli monşeri, mandacı zihniyetin günümüzdeki tescilli markasıdır. * Çok örneği var da, sadece bir misalle yetinelim: Mister Çeviköz, “Made in U.S.A” bir kuruluş olan German Marshall Fund’daki konuşmasında (Kasım 2020) şunları söylemişti: --Biden’dan, Türkiye için “demokrasi” vurgusu bekliyoruz. --CHP iktidarında, S-400’leri iptal edeceğiz… --Türkiye, Libya’ya Silah Ambargosu içeren BM kararına uymadı. --KKTC’de kapalı kent Maraş’ın açılmasını istemiyoruz. --Türkiye Suriye’den çekilmeli; Suriye’deki Kürtlerle ilişkiler geliştirilmeli. --Transatlantik birlik yeniden inşa edilmeli. Bu, Türkiye’yi NATO’ya geri getirecektir! İHANETİN ŞAHİKASI Tüm bunlar, ne manaya geliyor? -Şayet, Zillet’in büyük ortağı CHP iktidara gelirse, Türkiye’nin anahtarlarını ABD’ye ve de AB’ye teslim edecektir! Kemal Kılıçdaroğlu yönetimindeki CHP’nin derin misyonu işte budur. * Türkiye’ye ihanet hangi istasyona varmış; şöyle bir düşünün: Altılı Ganyan muhalefetinin Big Brother’ı CHP… Toplantının ortak metnini, bir AB büyükelçisine onay, kontrol ve tashih (düzeltme) için gönderiyor! * CHP; mandacılığın, işbirlikçiliğin, iliştirilmişliğin veya yerleştirilmişliğin zirvesine çıktı! “İKİNCİ” KEMAL CHP Grup Başkan Vekili Engin Altay… Sözcü yazarı Uğur Dündar’ın geçen haftaki TV programında uçuşa geçti ve aynen şöyle dedi: “Bugün bir başka Kemal çıktı; CHP ailesine ‘ilk hedefiniz iktidardır, ileri’ komutunu verdi…” Seçmenlerini, işte böyle narkozluyorlar! * Peki, bunlara iktidar vaat eden (Aralık 2019) kimdi? -“Ben bir Siyonistim” diyen Joe Biden! İŞTE CEVAPLAR Finalde, İçişleri Bakanı Soylu’nun Kemal Bey’e yönelttiği “Hangi Büyükelçi satış yaptı? Kime sattı?” suallerine dönelim… “Satış” kısmının şifresini çözebilmek için şunları hatırlayalım: *Bir süre önce İngiltere ve ABD Büyükelçileriyle görüşen Ekrem İmamoğlu, “Kılıçdaroğlu’nun veya bir başkasının değil kendisinin Cumhurbaşkanı adayı gösterilmesini” istiyor! *Kasetdaroğlu ile İmamson arasında alttan alta bir çekişme yaşanıyor. *Türkiye’deki Büyük Sermaye sınıfı yani Batıcı Kompradorların -şu an için- aday olarak İmamson’u tercih edecekleri anlaşılıyor. *Altılı Ganyan’ın ortak metnini tashihe götüren Batıcı Mr.Ünal Çeviköz’ün Komprador Burjuvazinin mutemet elemanı olduğunu, tüm bunlara ekleyelim! * Yani, nedir? -Cevapları bulduk, galiba!

2 yıl önce

İçişleri Bakanlığı’dan kadına yönelik şiddetin önlenmesine ilişkin kapsamlı genelge! 81 il valiliğine gönderildi…

5 ana hedef, 28 alt hedef belirlendi 2021-2025 yılları arasını kapsayan Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele IV. Ulusal Eylem Planı doğrultusunda hazırlanan genelgeyle kadına yönelik şiddetle mücadelede kalıcı ve etkin başarının elde edilmesi hedefleniyor. Bu kapsamda; adalete erişim ve mevzuat, politika ve koordinasyon, koruyucu ve önleyici hizmetler, toplumsal farkındalık, veri ve istatistik başlıklarından oluşan 5 ana hedef belirlendi. 2022 Faaliyet Planında, 28 alt hedef ve bu alt hedeflere ilişkin 110 performans göstergesi yer aldı. Kadın konukevi sayısı arttırılacak Bakanlığın 81 il valiliğine gönderdiği genelgeye göre; kadın konukevlerinin sayısı arttırılacak. Bu kapsamda 5393 sayılı Belediye Kanununun 14 üncü maddesinde yer alan “Büyükşehir belediyeleri ile nüfusu 100.000’in üzerindeki belediyeler, kadınlar ve çocuklar için konukevleri açmak zorundadır.”  hükmü doğrultusunda gerekli takip yapılarak, 2022 yılı içerisinde ilgili belediyelerce en az 10 yeni kadın konukevi/sığınma evinin açılması sağlanacak. Riskli vakalar takip edilecek Tekerrür eden ve yüksek ya da çok yüksek risk grubu içerisinde olduğu değerlendirilen vakaların birebir takibi için mahallinde ilgili kurumların temsilcilerinden risk yönetim ekibi oluşturulacak ve kolluk personeli görevlendirilecek. Boşanma süreci devam eden veya daha önceden hakkında 6284 sayılı Kanuna göre tedbir kararı bulunan tutuklu/hükümlülerin ceza infaz kurumlarından tahliyeleri esnasında kolluk birimlerine anlık bildirimde bulunacak yeni bir veri entegrasyon sistemi oluşturulacak. Kadına yönelik şiddet olaylarına karşı etkin mücadele amacıyla 1 Şubat 2021 tarihinde oluşturulan ve tüm kolluk birimlerinde kullanılan Aile İçi ve Kadına Karşı Şiddet Olay Kayıt ve Risk Değerlendirme Formundan elde edilen veriler doğrultusunda risk değerlendirme parametreleri her yıl güncellenecek. 5 milyon erkeğe eğitim verilecek 81 ile gönderilen genelgeye göre aile içi ve kadına yönelik şiddet konusunda erkeklere eğitim verilecek. Bu kapsamda yıl içerisinde en az 5 milyon erkeğe, kadına yönelik şiddetle mücadele alanında temel bilgilendirme ve farkındalık oluşturma eğitimleri, ilgili kurum kuruluşlarla koordineli olarak sağlanacak. Gizlilik kararları anında uygulanacak Kadına yönelik şiddetle etkin mücadelenin ortaya konulması çalışmaları kapsamında; mağdurun korunması amacıyla alınan gizlilik kararları, İller İdaresi Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve diğer ilgili kurum ve kuruluşlarca anında uygulanacak. Kadına yönelik şiddetle mücadele alanında eksiklerin tespit edilmesi amacıyla 81 il genelinde İZDES heyetleri incelemede bulunacak. İZDES heyetlerinin saha çalışması sonucunda elde edecekleri tespit, bilgi, bulgu ve değerlendirmeler uygulayıcı birimlere sunularak tedbir alınması sağlanacak. Genelgede, kadına yönelik şiddetin önlenmesi kapsamında; AFAD Başkanlığınca Acil Durum Planlarının hazırlanması, Göç İdaresi Başkanlığınca yabancı uyruklu kişilere farkındalık eğitimleri verilmesi ve Türkiye’deki hukuksal çerçeve konusunda bilgilendirmeler yapılmasına yönelik tedbirler de yer aldı. Elektronik kelepçede kapasite artırılacak Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele 2022 Faaliyet Planı’na göre, 3.4 milyon kadın tarafından kullanılan Kadın Destek Uygulaması (KADES) yıl sonuna dek 5 milyon indirme sayısına ulaşacak. İçişleri Bakanlığı bünyesinde 7/24 izleme gerçekleştirilen elektronik kelepçe sayısı 1000’den 1500’e yükseltilerek yüzde 50 oranında kapasitesi arttırılacak. Genelge kapsamında, elektronik kelepçe merkezinde anlık izleme yapılabilen ünite sayısının ise 12’den 24’e yükseltilerek yüzde 100 oranında kapasite artışına gidilmesi öngörülüyor. Büro amirliği sayısı arttırılacak, 110 bin kolluk personeline eğitim verilecek Genelgede, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Jandarma Genel Komutanlığının kadına yönelik şiddetle mücadele birimlerinin kapasitesinin daha da artırılacağına dikkat çekildi. Genelge kapsamında, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesindeki aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele şube müdürlüğü/kısım amirliği sayısı 97’den 127’ye çıkarılacak. Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesindeki aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele büro amirliklerine gerekli eğitimleri verildikten sonra 1.000 yeni polis takviyesi yapılacak. 2022 yılında, Kolluk personeline kadına yönelik şiddete karşı bilgilendirilmesi kapsamında ise 50.000 rütbeli jandarma personeli, 10.000 erbaş/er ve emniyet personelinden 5.000’i aile içi ve kadına yönelik şiddetle mücadele büro amirliklerinde görev yapanlar olmak üzere toplam 50.000 personele eğitim verilecek. Ayrıca Polis Akademisi ile Jandarma ve Sahil Güvenlik Akademisinde öğrenim gören tüm öğrenci/kursiyerlere de aynı farkındalık eğitimi sağlanacak. “Kadına Yönelik Şiddet Vakalarına Müdahale El Kitapçığı” oluşturulacak Kadına yönelik şiddet anında kolluk personelince risk yönetimine dayalı müdahale gerçekleştirilebilmesi amacıyla rehber niteliğinde Kadına Yönelik Şiddet Vakalarına Müdahale El Kitapçığı hazırlanarak dağıtımı sağlanacak. Eğitim ve bilgilendirme çalışmalarına önem verilecek Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele İl/İlçe Koordinasyon, İzleme ve Değerlendirme Komisyonlarının, Vali/Kaymakam başkanlığında her üç ayda bir toplanması sağlanacak. Kadına yönelik şiddetle topyekûn mücadeleyi sağlamak için kamuoyu farkındalığını yükseltilecek, toplumun çeşitli kesimlerinin (muhtarlar, öğretmenler, sanatçılar, sporcular vb.) desteğini alacak çeşitli kampanya ve çalışmalar düzenlenecek. Mülki idare amirlerinin kadına yönelik şiddetle mücadeledeki etkinliğini ve farkındalığını artırmaya yönelik eğitimlere devam edilecek ve bu çerçevede 2022 yılında tüm kaymakamların eğitim alması sağlanacak.

2 yıl önce

Türkiye’nin gönderdiği yardım TIR'ları Ukrayna’ya ulaştı

Rusya- Ukrayna savaşının 38.günü geride kalırken, Türkiye’nin Ramazan ayının ilk günü insani yardım malzemelerini içeren TIR'ları Ukrayna’ya ulaştı. Türkiye’nin Kiev Büyükelçiliği’nden yapılan açıklamada yardımların ulaştığını bildirilerek, “Ramazan bereketiyle geldi. Ülkemizden yola çıkan yardım malzemesi taşıyan 13 tır insani bugün Ukrayna’ya ulaştı. Gıda, kıyafet, tıbbi ve hijyenik malzeme taşıyan tırlarımızı Çernivtsi yönetimiyle birlikte karşıladık” ifadeleri kullanıldı. Ukrayna’nın Türkiye Büyükelçiliği ise, “Mübarek Ramazan ayının ilk gününde Türkiye’den gönderilen insani yardım tırları Çernivtsi’ye ulaştı. Kayıtsız kalmayan Türk dostlarımıza ve Ukrayna’ya insani yardımın gönderilmesine katkı sağlayan Japonya hükümetine sonsuz teşekkürler” açıklamasında bulundu.

2 yıl önce

Sığınmacı söylemleri yeniden şiddetlendi! Muhalefete zor soru: Suriyelileri ölüme mi göndereceksiniz?

Star’ın haberine göre; Muhalefetin iç siyasette malzeme olarak kullandığı emperyalist müdahale ve işgallerin ürünü olan zorunlu göç, güncelliğini koruyarak dünya genelinde büyük bir mesele olmaya devam ediyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, geçtiğimiz haftalarda yaptığı açıklamada "Dün Afganistan'dan, Irak'tan, Suriye'den geldiler. Bugün Ukrayna'dan geliyorlar. Mazlumların sığınağı olmaya devam edeceğiz" dedi. Erdoğan, "Muhalefet, seçimi kazanırsak Suriyelileri göndereceğiz diyor. Biz göndermeyeceğiz. Ensarın ne olduğunu biliyoruz." ifadelerini kullandı. Bu açıklamaların ardından muhalefet kanadından mülteciler konusunda yükselen sesler şiddetlendi. Suriyelileri davulla, zurnayla ülkelerine göndereceklerini söyleyen muhalefet, rejimden kaçan sığınmacıları Beşşar Esed'e emanet edeceğini dile getiriyor. Her fırsatta iktidara geldiğinde mültecilerin gönderilmesi için referandum yapacağını söyleyen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) lideri Kemal Kılıçdaroğlu, DEVA Partisi ile bu konuda ters düştü. Kılıçdaroğlu'na kimseyi kandırmayın diyen DEVA Partisi lideri Ali Babacan, mültecilerin gönderilmesinin mümkün olmayacağı ve uluslararası hukukun buna müsaade etmeyeceğini ifade etti. İyi Parti Genel Başkanı Meral Akşener de, sığınmacıların bir 'beka sorunu' olduğunu belirtmişti. MUHALEFET MAZLUMLARI İÇ SİYASET MALZEMESİ YAPIYOR Konuya herhangi bir uyruk, etnik köken, din ve mezhep farkı gözetmeden yaklaşan AK Parti, 2011 yılından beri kitlesel olarak yaşanan göç meselesini "Suriyeliler meselesi" olarak değil, "Göç Yönetimi" olarak ele aldı. Göç konusunu iç siyaset malzemesi yapan muhalefet ise, meseleyi göçe kaynaklık eden toplumlar bazında ele alma kolaycılığını tercih ettikleri yönünde sık sık eleştirilerin hedefi oldu. Muhalefet partileriyle benzer bir söylemle Suriyelilerin zorla geri gönderileceğini ve sıfır sığınmacı politikası uygulayacağını dile getiren Danimarka Hükümeti'nin, bugüne kadar herhangi bir Suriyeliyi sınır dışı edemediği biliniyor. 500 BİN SURİYELİ GÖNÜLLÜ OLARAK ÜLKESİNE DÖNDÜ Göç meselesinin kalp kırmadan da çözülebileceğinin altını çizen uzmanlar, ülkesini terk eden Suriyelilerin gerekli şartlar sağlandığında gönüllü olarak ülkelerine döneceğini ifade ediyor. Suriye'nin genelinde barış ve istikrar sağlanmadığı sürece ülkesinden uzakta yaşayan tüm Suriyelilerin dönemeyeceği, dönseler bile hayati tehlikelerinin devam edeceği belirtiliyor. Suriyelilerin de kendi yurtlarında barış ve huzur içerisinde yaşamak istedikleri belirtilirken, Türkiye'nin muhalefetin bütün itirazlarına rağmen Suriye'nin kuzey bölgesinde barış operasyonları başlatarak oluşturduğu güvenli alanlar, Batılı ülkelerden de takdir topluyor. Son açıklanan verilerde, altyapı çalışmalarından eğitim hizmetlerine, sağlık hizmetlerinden yerel idari hizmetlere kadar gündelik hayatın normalleşmesine yönelik atılan adımlar sonucunda Türkiye'den 500 bine yakın mültecinin Suriye'deki güvenli bölgelere gönüllü olarak döndüğü belirtiliyor. TÜRKİYE'NİN İNSAN EKSENLİ GÖÇ POLİTİKASI Bugün yaşanan Ukrayna-Rusya savaşı sonucunda ortaya çıkan kitlesel hareketlilik sonrasında da, Türkiye'nin izlediği göç politikasının, insan eksenli olduğu bir kez daha görülmüş oldu. Türkiye, Suriye ve Ortadoğu kaynaklı göçe nasıl yaklaştıysa, bugün Ukrayna'daki savaşa ve göçe de aynı hissiyatla yaklaşıyor. Ayrıca Türkiye, yüksek göç yönetimi tecrübesi ve bilgisini, dünya ile paylaşmaya da devam ediyor.

2 yıl önce

Yeni Şafak Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu: Bildiri Almanya Büyükelçisi'ne gönderildi

Yeni Şafak Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hüseyin Likoğlu, 'Altılı zirve bildirisinin bir ülkenin büyükelçisine gönderildiği' iddiasını köşesine taşıdı.  Hüseyin Likoğlu, "6’lı masada Brexit gölgesi" başlıklı yazısında İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Kemal Kılıçdaroğlu ile ilgili iddiasındaki ismin Almanya'nın Ankara Büyükelçisi Jürgen Schulz olduğunu öne sürdü.   Hüseyin Likoğlu, 2014’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerindeki çatı aday fikrinin de Almanya'da ortaya çıktığını iddia etti.  NE OLMUŞTU? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, partisinin Esenyurt'taki Danışma Meclisi toplantısında 28 Mart'ta yaptığı konuşmada, ortak bildiri yayınlayan 6 parti liderlerinden CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında şunları söylemişti: “Buradan Kılıçdaroğlu'na bir şey söylemek istiyorum, bir de o altılı masadaki diğerlerine. O masada Kılıçdaroğlu biraz doğruysan, biraz dürüstsen, biraz bu millete ait en ufak bir inancın varsa, ilk altılı masa toplantısından sonra, sen beraber oluşturduğunuz o hepinizin tutanak altına almaya çalıştığı bildiriyi hangi büyükelçiliğe düzelttirmeye gönderdin? Biraz edebin varsa bunu açıkla. Eğer kendilerine biraz saygıları varsa, o masadaki diğer beş kişi de Kılıçdaroğlu'na, benden sonra bizden sonra hangi temsilci ile bunu bir büyükelçiliğe gönderdin, bunu redakte ettirdin? Kendilerine, kendilerinin sorumlu olduğu tabana ve bu aziz milleti en ufak bir saygıları varsa sorsunlar. Bu ülke öyle büyükelçilere beline kadar eğilip, onların efendilerine uşaklık yapanları çok görmüştür. Bu ülke Avrupa'nın, Amerika'nın tezgahlarıyla, oyunlarıyla vesayet kuranları çok görmüştür. Bu ülke, bu ülkenin birliğini ve beraberliğini bozmak için elinden geleni yapanları çok görmüştür.”

2 yıl önce

İngiltere, düzensiz göçmenleri Ruanda'ya gönderecek

Johnson, İngiltere'nin Kent şehrine yaptığı ziyarette, düzensiz göçmenlerin Ruanda'ya gönderilmesini içeren hükümetin yeni göçmen planını açıkladı. Kontrolsüz göçün, İngiltere Ulusal Sağlık Sistemi, okullar ve toplu taşımada "yönetilemez talepler" yarattığına işaret eden Johnson, "Merhametimiz sonsuz olabilir ama insanlara yardım etme kapasitemiz sonsuz değil." ifadesini kullandı. Geçen yıl küçük teknelerle İngiltere'ye gelen 10 kişiden 7'sinin 40 yaşın altındaki erkeklerden oluştuğunu ve insan kaçakçılarına para ödediklerini belirten Johnson, bu insanların çoğunun güvenli ülkelerden geçtiğini ve tehlikede olmadıklarını savundu. Boris Johnson, dün sadece yaklaşık 600 kişinin Manş Denizi'ni geçtiğini dile getirerek, insan kaçakçılarını, Manş Denizi'ni, "karaya çıkmaya elverişli olmayan teknelerde boğulan erkek, kadın ve çocukların olduğu mezarlığa" dönüştürmekle suçladı. "TEKNELERİ KULLANAN HERKES İÇİN MÜEBBET HAPİS UYGULANACAK" Johnson, Brexit'in ardından İngiltere'nin şimdi yasa dışı göçün kontrolünü geri aldığının altını çizerek, "İngiltere'ye ilticaya giden tek yolun güvenli ve yasal olduğundan emin olmalıyız." dedi. Öte yandan, Kraliyet Donanmasının bugünden itibaren Manş Denizi'ni geçen insanlarla mücadelede sorumluluğunu devralacağını belirten İngiltere Başbakanı Johnson, İngiltere'ye yasa dışı olarak gelenleri yargılayabileceklerini ve "tekneleri kullanan herkes için müebbet hapis" uygulanacağını söyledi. Johnson, aynı zamanda, İngiltere'de kalma hakkı olmayanların sınır dışı edilmesine yardımcı olmak için göçmen gözaltı tesislerini genişleteceklerini bildirdi. Boris Johnson, daha da ileriye gitmeleri gerektiğini vurgulayarak şu ifadeleri kullandı: "Bugünden itibaren İngiltere'ye yasa dışı yollardan girenler ve 1 Ocak'tan bu yana yasa dışı yollardan gelenler artık Ruanda'ya yerleştirilebilir. Bu yenilikçi yaklaşım, çetelerin iş modelini bozarken sığınma için güvenli ve yasal yollar sağlayacak çünkü bu, sığınma sisteminden yararlanan ekonomik göçmenlerin İngiltere'de kalamayacakları anlamına gelirken, gerçek ihtiyacı olanlara Ruanda'ya vardıklarında, sağladığımız finansmanla, destekle bu dinamik ülkede yasal hizmetlere erişim dahil uygun şekilde korunacak ve yeni bir bina inşa etme fırsatı verecek." HÜKÜMETİN RUANDA PLANI YASAL ZORLUKLARLA KARŞI KARŞIYA KALABİLİR Johnson, Ruanda ile yaptıkları anlaşma kapsamında, ilerleyen yıllarda on binlerce insanın bu ülkeye yerleştirilme kapasitesine sahip olacağına işaret ederek, "Ruanda, dünyanın en güvenli ülkelerinden biri ve göçmenleri karşılama ve entegre etme konusunda dünya çapındaki siciliyle biliniyor." değerlendirmesinde bulundu. Uluslararası Para Fonunun (IMF), 2018'de Ruanda'nın dünyanın en hızlı büyüyen dördüncü ekonomisi olduğunu açıkladığını anımsatan Johnson, "Yeni göç ortaklığımızın uluslararası yasal yükümlülüklerimizle tamamen uyumlu olduğundan eminiz ancak yine de bunun mahkemelerde yasal olmadığının iddia edileceğini düşünüyoruz." dedi. Johnson, İngiltere'nin diğer ülkelerle de Ruanda ile yaptığı anlaşmaya benzer anlaşmalar yapmaya hazır olduğunu dile getirerek, ülkesinin insan kaçakçılarıyla mücadele için Fransız dostlarıyla çalışmaya devam edeceğini ve Avrupa Birliği (AB) ile bir "iade anlaşması" arayacaklarını kaydetti. "RUANDA İLE ANLAŞMA, ÇÖZÜMÜN ÖNEMLİ BİR PARÇASI" Hükümetin zulümden kaçan insanları neden gözaltı merkezlerinde kötü muamele ve işkence raporlarının olduğu bir ülkeye göndereceği sorusu üzerine Johnson, Ruanda'nın son yıllarda "tamamen dönüştüğünü" ve "dünyanın en güvenli ülkelerinden biri" olduğunu savundu. Johnson, Ruanda ile yapılan anlaşmanın düzensiz göçle mücadelede çözümün önemli bir parçası ve sorunun çözümü için attıkları birkaç adımdan biri olduğunu ifade etti.

2 yıl önce

Türkiye'nin "geri gönderme merkezleri" kapasitesi 20 bine çıkacak

Düzensiz göçmenlerin, kolluk kuvvetlerince yakalandıktan sonra sınır dışı işlemleri tamamlanana kadar barındırıldıkları Akyurt Geri Gönderme Merkezi'nde basın bilgilendirme toplantısı yapıldı. Toplantıda, geri gönderme merkezleri sayesinde sınır dışı işlemleri en kısa sürede gerçekleştirilen düzensiz göçmenlerin temel haklara erişimine de imkan tanındığı vurgulandı. Düzensiz göçle mücadele kapsamında 2016'dan bugüne kadar 320 bin 172 yabancının sınır dışı edildiği bildirildi. Geçen yıl 451 bin 96 düzensiz göçmenin ülkeye girişinin engellendiği belirtilerek, "14 Nisan 2022 itibarıyla 2022'de Türkiye'ye girişi engellenen düzensiz göçmen sayısı 127 bin 256 oldu." bilgisi paylaşıldı. Ülke içindeki yakalama faaliyetlerine hız kesmeden devam edildiği kaydedilerek, "2019'da 454 bin 662, 2020'de 122 bin 302, 2021'de 162 bin 996 düzensiz göçmen yakalandı. 2022'de şu ana kadar yakalanan düzensiz göçmen sayısı ise 55 bin 627'e ulaştı." ifadeleri kullanıldı. HUZUR OPERASYONLARINDA 6 BİN 733 DÜZENSİZ GÖÇMEN YAKALANDI Ülke genelinde düzensiz göçle mücadeleye yönelik her ay Huzur Operasyonlarının yapıldığına işaret edilen bilgilendirme toplantısında, bu yıl gerçekleştirilen 4 Huzur Operasyonunda toplam 6 bin 733 düzensiz göçmenin yakalandığı kaydedildi. Toplantıda, bu yıl yakalanan düzensiz göçmenler arasında en fazla Afganların olduğu, daha sonra sırasıyla Suriye, Filistin ve Pakistanlıların geldiği belirtildi. "ÜLKE GENELİNDE 30 GERİ GÖNDERME MERKEZİ VE 20 BİN KAPASİTEYE ULAŞACAĞIZ" Göç İdaresi Başkanlığı Düzensiz Göçle Mücadele ve Sınır Dışı İşleri Genel Müdürü Ramazan Seçilmiş, AA muhabirine yaptığı açıklamada, düzensiz göçmenlerin kolluk birimlerince yakalanmalarının ardından parmak izleri ve fotoğraflarının Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı ve Göç İdaresi Başkanlığının entegre olduğu ortak veri tabanına kaydedildiğini söyledi. Geri Gönderme Merkezine gelen yabancı uyruklu kişilerle önce kimlik ve uyruklarının tespiti, seyahat belgelerinin bulunup bulunmadığına ilişkin görüşme yapıldığını anlatan Seçilmiş, bu süreçlerin ardından sınır dışı işlemlerinin gerçekleştirildiğini belirtti. Seçilmiş, geri gönderme merkezlerinin 2015'te sadece 1740 kapasitesinin bulunduğuna işaret ederek, "Mayıs ayında açılacaklarla birlikte ülke genelinde 30 geri gönderme merkezi ve 20 bin kapasiteye ulaşacağız. Böylece 1740 kapasiteden 20 bine ulaşmış olacağız, geri gönderme merkezlerinin kapasitesini 10 kattan fazla artırmış durumdayız." dedi. "TÜM AVRUPA'NIN GERİ GÖNDERME KAPASİTESİNİN ÇOK ÜSTÜNDEYİZ" Türkiye'nin, geri gönderme merkezleri kapasitesi noktasında Avrupa ülkelerini geride bıraktığına dikkati çeken Seçilmiş, "İngiltere, Avrupa Birliğinden ayrılmadan önce birliğin geri gönderme merkezleri kapasitesi 21 bin civarındaydı. Şu anda Avrupa Birliği 16 bin kapasiteye sahip yani tüm Avrupa'nın çok üstünde bir kapasitemiz var." dedi. Seçilmiş, bu yıl 21 bin 87 düzensiz göçmenin geri gönderildiğini dile getirerek, "Bunların 9 bin 654'ünü Afgan uyruklular, 4 bin 206'sını da Pakistan uyruklu düzensiz göçmenler oluşturuyor." diye konuştu. "GERİ GÖNDERME ORANIMIZ YÜZDE 50'YE YAKIN" Geri gönderme oranlarının da geçen yıla göre yüzde 74 arttığını söyleyen Seçilmiş, "Genel olarak sınır dışı oranlarına baktığımızda, yakaladığımız her 100 düzensiz göçmenin neredeyse yarısını ülkelerine geri gönderiyoruz, yüzde 50'ye yakın oranımız var. Yine bu oran Avrupa Birliğinde yüzde 18 civarında." dedi. Programda, Akyurt Geri Gönderme Merkezi'nde düzensiz göçmenlerin kayıtlarının yapıldığı alanlar ile yemekhane, kreş, çocuk oyun alanı gibi yerler de basın mensuplarına gezdirildi.

1 2 ... 7 8 9 10 11 12 13 ... 31 32