19 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Le Monde: Odessa'yı Türkiye kurtardı

Fransız Le Monde gazetesi, Rusya-Ukrayna arasında arabulucu olan Türkiye'nin, Ukrayna için de diğer NATO ülkelerinden daha fazlasını yaptığını yazdı. "Türkiye neden Karadeniz'deki ihtilafın hakemi oldu?" başlıklı haberde, Moskova ve Kiev'le olan ayrıcalıklı ilişkilerinin gücüyle Ankara'nın, kendisini çatışmanın ana arabulucusu olarak konumlandırdığı ve özellikle iki kamp arasında iki müzakere oturumuna ev sahipliği yaptığının altı çizildi. Haberde görüşlerine yer verilen Ukraynalı bir diplomat, Boğazların savaş gemilerine kapatıldığını hatırlatarak, "Ankara sayesinde Odessa'yı kurtarabildik" dedi. Türkiye'nin diğer NATO ülkelerinden daha fazlasını yaptığının vurgulandığı haberde, "Türkiye, savaşın dördüncü gününde Boğazları tüm savaş gemilerine kapatarak 'Boğazların koruyucusu' rolünü oynamasaydı, Rusya bölgeye ek deniz takviyesi gönderebilirdi. O zaman Ukrayna şehirleri Mariupol, Çernihiv veya Harkiv kaderine mahkum edilirdi" ifadeleri yer aldı.

2 yıl önce

Afganistan uyruklu 227 düzensiz göçmen daha ülkelerine gönderildi

Ülke genelinde farklı tarihlerde yakalanan ve Göç İdaresi müdürlüklerine bağlı geri gönderme merkezlerinde geçici süreyle kalan düzensiz göçmenlerin ülkelerine gönderilmeleri için çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda, Malatya Geçici Geri Gönderme Merkezinden yoğun güvenlik önlemi altında otobüslere bindirilen 227 Afganistanlı, jandarma ve polis eşliğinde havalimanında kontrolden geçirildi. Burada İl Göç İdaresi ekiplerince şahsi eşyaları teslim edilen ve seyahat işlemleri tamamlanan düzensiz göçmenler, jandarma ve polis ekiplerinin oluşturduğu güvenlik koridorundan geçerek Afganistan Hava Yollarına ait uçağa alındı. Uçağın başkent Kabil'e iniş yapacağı belirtildi. Malatya Havalimanında önceki gün başlayan charter seferleri kapsamında şu ana kadar 681 düzensiz göçmen Afganistan'a gönderildi.

2 yıl önce

Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelileri nasıl geri göndereceğini anlattı: Önce Esad ile barışacak!

Türkiye'nin gündeminde uzun süredir Suriyeli mülteciler var. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri durumunda Suriyelileri ülkelerine göndereceğini sık sık dile getiriyor Kılıçdaroğlu, İstanbul'da üniversitelilerle bir araya geldiği etkinlikte konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. "Suriye ile hemen oturup barışacağız" Suriyelileri nasıl göndereceklerini anlatan Kemal Kılıçdaroğlu, önce Esad ile barışacaklarını ardından karşılıklı büyükelçi atayacaklarını söyledi. Suriyelilerin dönüşü için Avrupa'dan da fon alacaklarını ifade eden Kemal Kılıçdaroğlu, Suriyelilerin geriye dönüşü için izleyeceği yolu şöyle anlattı: "Bizim düşündüğümüz yol, yöntem şöyle: Bir; Suriye ile biz hemen oturacağız bir, barışacağız. Karşılıklı büyükelçilikler açacağız. Türkiye’deki Suriyeliler nedir, hangi pozisyondalar ve bunlar kendi ülkelerine hangi koşullarda gelebilirler, buradan tekrar Suriye’ye gittikleri zaman acaba orada can ve mal güvenlikleri sağlanacak mı, yoksa bunlar tekrar bir savaş ortamının içinde mi kendilerini bulacaklar? İlk büyükelçilikler açıldıktan sonra oturup konuşacağız ve tekrar kendi ülkelerine dönmeleri için can ve mal güvenliklerini sağlaması ile ilgili oturacağız, bir sözleşeme yapacağız. Bu sözleşme Suriye ve Türkiye arasında değil, aynı zamanda Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesini isteyeceğiz. Avrupa Birliği fonlarıyla Suriye'ye okullar hastaneler yapacağız Yetiyor mu? Hayır. İkinci bir adımı atmamız lazım. Bunlar kendi ülkelerine gittikleri zaman yolları, kreşleri, okulları, hastaneleri olması lazım. Bunların hiçbirisi yok, bunların tamamını yapmak durumundayız. Bunu Avrupa Birliği fonlarıyla yapacağız. Avrupa Birliği ile gideceğiz, oturacağız. Avrupa'ya bizi denetleyebilirsiniz sözü Onlara şunu söyledim; ‘Suriyelileri biz kendi ülkelerine göndereceğiz. Bunların yolları, okulları, kreşleri…Siz para veriyorsunuz ama bu parayı biz bunun için kullanacağız. Siz her türlü denetimi yapabilirsiniz, bizim bütün harcamalarımız şeffaf olacak. Dolayısıyla bu okulları, kreşleri yapacak olan da bizim müttehitlerimiz, ihaleye çıkacağız gelip yapacaklar. Yeter mi? Yine yetmez. Bu insanların can ve mal güvenliği gerekiyor. Can ve mal güvenliği için de bizim oturup bir protokol yapmamız lazım merkezi yönetimle, yani Suriye yönetimiyle. Ayrıca Birleşmiş Milletler’in de devreye girmesi lazım. Bunlar kendi ülkelerine geldiğinde, evlerine yerleştiklerinde bunlara herhangi bir siyasal müdahale ve baskı olmayacak, bu güvenliğini de alacağız. Gaziantepli iş adamlarını yatırıma teşvik edeceğiz Yeter mi? Yine yetmiyor. Bu insanlara iş lazım. Daha önce o bölgede Gaziantepli iş adamlarının, bizim iş inşalarının orada çok sayıda fabrikaları vardı, onları yine teşvik edeceğiz. Diyeceğiz ki ‘Siz gidin, fabrikaları yeniden kurun ve bu insanlar orada çalışsınlar’. Dolayısıyla kendi ülkesinde evi, yolu, okulu, hastanesi olacak. Can ve mal güvenliği olacak, dolayısıyla da daha rahat, daha huzurlu bir ortamda kendi ülkesinde çalışmış olacak.”

2 yıl önce

Kaftancıoğlu'ndan İmamoğlu'nun Karadeniz gezisine davet edilen bazı gazetecilere gönderme: Gezi'de iktidarın söylemine alet oluyorlardı; unutmayacağız

İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde Gezi davasında tutuklananlar için avukatlar tarafından başlatılan Adalet Nöbeti'ne katılan CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, isim vermeden İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz gezisine davet edilen bazı gazetecilere gönderme yaparak "Kendine gazeteci diyen birileri Gezi'de olan öfkeyi yalanları üzerinden meşrulaştırıp iktidarın söylemine alet oluyorlardı. Haklı mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz. O gün Gezi'yi o şekilde hatırlatanları da unutmayacağız" dedi. 

2 yıl önce

'Suriyelileri göndereceğiz' diyen Kılıçdaroğlu'na Kaftancıoğlu'ndan yanıt: Bunun bir gerçekliği yok

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, iktidara gelmeleri halinde mültecileri ülkelerine geri göndereceklerini söyleyerek söz konusu politikanın uygulanması için 4 adımlı formül açıklamıştı. Kılıçdaroğlu, Suriye ile barışılacağını, ülkelerine dönen insanların can güvenliğinin sağlanacağını, onlara iş imkanı sağlanacağını ve bölgeye hastane-okul gibi kurumların yapılacağını söylemişti. KENDİ İÇLERİNDE BİLE ANLAŞAMADILAR Bu açıklamaların üzerinden çok geçmeden CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'ndan CHP liderinin mülteci politikasıyla çelişen bir çıkış geldi. Geçtiğimiz gün Twitter'da Atilla Taş'ın başlattığı bir sohbet odasına katılan Canan Kaftancıoğlu, burada yaptığı konuşmada mültecilerin tamamının gönderilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Böyle bir durumun evrensel hukuk kurallarına aykırı olduğunu öne süren Kaftancıoğlu, "Hani bu şey gibi, "İktidara geldiğimizde bütün Suriyelileri göndereceğiz." söylemek çok kolay. Senin içinin yağlarını da eritebilir. Ama bunun bir gerçekliği yok. Gönüllü gidenler gider, kalanlar entegre edilir" dedi.

2 yıl önce

Afganistan ve Pakistan uyruklu 213 düzensiz göçmen sınır dışı edilerek uçakla ülkelerine gönderildi

Aydın'da yakalanan Pakistan uyruklu 21, İstanbul'da yakalanan Afganistan uyruklu 120, Kocaeli'nde yakalanan Afganistan uyruklu 50 ve Bursa'da yakalanan Afganistan uyruklu 22 olmak üzere 213 düzensiz göçmen, İstanbul Havalimanı'ndan ülkelerine sınır dışı edildi. Gazeteciler, her gün peyderpey ülkelerine gönderilen Afganistan uyruklu düzensiz göçmen İstanbul Havalimanı'nda görüntüledi. Polis ve jandarma ekiplerince güvenlik noktasından geçirilen düzensiz göçmen, ülkelerine gönderilmek üzere uçağa bindirildi. İstanbul İl Göç İdaresi rakamları paylaştı İstanbul İl Göç İdaresi Müdürlüğünden yapılan açıklamada, kentte 2021 yılında 71 bin 959 sığınmacı hakkında işlem yapıldığı belirtildi. Bu yıl 1 Ocak-6 Mayıs arasında 27 bin 296 sığınmacı hakkında işlem yapıldığı kaydedilen açıklamada, "Bu yabancılardan 8 bin 964'ü doğrudan İstanbul'dan ülkelerine sınır dışı edilirken, 14 bin 169 yabancı ise sınır dışı işlemlerinin yürütülmesi amacıyla diğer illerimizdeki geri gönderme merkezlerine sevk edilmiştir" ifadeleri kullanıldı. Düzensiz göçmenlerin sınır dışı işlemlerinin hem charter uçuşlarıyla hem de tarifeli uçuşlarla gerçekleştirilmeye devam edildiği aktarılan açıklamada, bugün 192 Afganistan uyruklu, 21 de Pakistan uyruklu olmak üzere 213 düzensiz göçmen İstanbul Havalimanı'ndan sınır dışı edildiği vurgulandı.

2 yıl önce

Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı

CHP, 2016 yılında "İnsanlık dramından insanlık sınavına" başlıklı bir rapor hazırlayarak yabancı düşmanlığıyla mücadele edilmesini ve Suriyeli sığınmacılara geniş haklar öngören "mülteci" statüsü verilmesini istedi. Bugün ise tüm iddialarından vazgeçip "Suriyelileri evine göndereceğiz" kampanyasının öncülüğünü yapıyor. Siyasi rant elde etmek için Suriyelileri geri gönderme vaadinde bulunan CHP'nin, 2016 yılında tam aksi fikirlerin savunulduğu bir rapor hazırladığı ortaya çıktı. Yeni Şafak'ın haberine göre, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu'nun önsöz yazdığı raporda Suriyeli mültecilerin kalıcı olacağının kabul edilmesi ve bu yönde projeler hazırlanması önerisinde bulunuldu. Ayrıca, Türkiye'nin 1951 Cenevre Sözleşmesi'ne göçmenlerin kalıcı olmasına önlemek için kaydığı "coğrafi çekince" şerhinin kaldırılmasını istedi. GEZİP RAPOR YAZDILAR CHP, 15 Temmuz darbe girişiminden bir ay önce Kılıçdaroğlu'nun talimatıyla, sığınmacılar üzerine bir çalışma yaptı. 2016 yılında mülteci kamplarını ve Geri Gönderme Merkezlerini ziyaret eden CHP Milletvekilleri Veli Ağbaba, Zeynep Altıok, Mustafa Balbay, Nurettin Demir, Selina Doğan, Muharrem Erkek, Özcan Purçu, Sezgin Tanrıkulu ve Elif Doğan Türkmen, tespit ve önerilerini "Sınırlar arasında insanlık dramından insanlık sınavına" başlığıyla raporladı. KORUMA YETMEZ MÜLTECİ OLSUNLAR CHP'nin, 2016 raporunda hükümetin göçmen politikalarını yetersiz bulduğunu ifade edildi. Ülkede giderek tırmanan yabancı düşmanlığı ve ırkçılık olduğu iddiasına yer verilen raporda, çözümün insan haklarına ve uluslararası hukuka uygun bir anlayışla göç politikaları üretilmesi olduğu belirtildi. Raporda, Suriyelilerin kalıcı olduğu gerçeğinden yola çıkarak ekonomi politikalar üretilmesi gerektiği belirtilerek hükümete Göç Bakanlığı kurulması çağrısı yapıldı. 160 SAYFALIK RAPORU ELE VERDİ Türkiye 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni bir çekince koyarak imzalamıştı. Bu çekincede sadece Avrupa'dan gelen göçmenlere mülteci statüsü verileceği deklare edilmişti. CHP'nin 160 sayfalık raporunda, Cenevre Sözleşmesi'ne koyduğu çekincenin kaldırılması ve ülkemize sığınan göçmenlere 'geçici koruma' statüsü değil daha geniş hak öngören 'mülteci' statüsü verilmesi çağrısı yapıldı. TEZLERİNİN AKSİNİ SAVUNUYOR Raporda bugün CHP'nin savunduğu tezlerin tam aksi yönünde görüşler var: - Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir. Suriyeli karşıtlığına ve nefret söylemlerine karşı önlem alınmalıdır. - Medyada mültecilere yönelik kullanılan dilin, insan haklarına ve evrensel değerlere uygun olması sağlanmalıdır. Geri Gönderme Merkezlerine getirilen kişilere, kamplarda veya kamp dışında kalan sığınmacılara "suçlu" muamelesi yapılmamalıdır. - Göçün ulusal, bölgesel ve yerel düzeylerdeki kalkınma süreçlerine katkısı topluma anlatılmalıdır. Türkiye'deki mültecilerin işgücü piyasalarına entegre edilmesi için gerekli yasal düzenlemeler yapılmalıdır. - Türkiye, tek başına idare edemeyeceği ciddi bir krizle karşı karşıyadır. Bu nedenle, dış politikamız göç olgusunu içerecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. "LÜTUF DEĞİL HAK VERİN" CHP'nin raporunda yer alan önerilerden bazıları: - İlk aşamada misafir olarak kabul edilen Suriyeli mültecilerin ülkemizde kalıcı oldukları kabul edilmelidir. - Mültecilere yapılan yardımlar bir lütuf gibi sunulmamalıdır. - Göç ve Entegrasyon Bakanlığı kurulmalıdır. - Türkiye'de göçü düzenleyen mevzuat yeniden düzenlenmelidir. - Yerleşim planları sığınmacılar göz önüne alınarak yapılmalı, sığınmacılara barınma koşulları sağlanmalıdır. - Kamplarda çadır başına düşen kişi sayısı azaltılmalı, konteynerlerin sayısı arttırılmalıdır. - Ülkemizde mültecilere sağlanan hizmetler yetersizdir. Hukuki yardım, tercüme, eğitim ve sağlık hizmetleri daha etkin bir şekilde sağlanmalı. - Mülteci çocukların okullaşma oranı arttırılmalıdır. - Mültecilerin entegrasyonlarını sağlamak toplum merkezleri kurulmalıdır.

2 yıl önce

CHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi göçmenleri ölüme göndermek istiyor…

Türkiye’de ırkçı söyleme öncülük eden CHP, İYİ Parti ve Zafer Partisi çözüm için Beşşar Esed rejimi ile uzlaşmayı adres gösterse de Suriyeliler bu öneriden endişeli. Esed rejiminin birçok ilan ettiği genel affa güvenmeyen Suriyeliler, 2011’den bu yana hukuksuza tutuklananların sayısının 1 milyonu aştığını belirtiyor. Yeni Şafak’a konuşan aktivist ve daha önce zindanlarda kalan Suriyeliler, Esed rejimine güvenilmeyeceğini büyük acılar yaşayarak tecrübe ettiklerini vurguluyor. Esed rejiminin zindanlarındaki 154 bin tutukluyu isimleri ile belgelediklerini dile getiren Suriye Tutuklular Komitesi Sözcüsü Mervan Elhosh, “Devrimin başlangıcından bu yana Suriye’deki tutuklu sayısı bir milyonu aştı. 7 bin 122 kadın ve 10 yaş altı 437 çocuk dahil olmak üzere 300 binden fazla kişi kayıp” ifadelerini kullandı. ABİMDEN YILLARDIR HABER YOK Cezaevlerinde ağır işkencelere maruz kalan isimler ve yakınları Esed rejimine güvenmiyor. Suriyeli Selva Aksoy 2012 senesinde evinden alınıp götürülen abisi İbrahim Çetav’dan 2015 senesinden beri haber alamadıklarını söylüyor. Aksoy şunları kaydediyor: “2012 yılının başlarında evimize bir askeri araç geldi ve içinde en az 15 asker vardı. Hiçbir şey söylemeden abimi götürdüler. Bir yıl boyunca nerede olduğunu tüm çabalarımıza rağmen öğrenemedik. Sonra bir gün abim aradı. Eşi, çocukları, annem ve babam onu ziyaret ettiler. Sonra tekrar ortadan kayboldu. En son 2015 yılında yaşadığına dair bir bilgi geldi. Büyük bir çaresizlik içindeyiz. Tademun katliamının görüntülerini izledikten sonra ailecek çok sarsıldık. Onun başına böyle bir şey gelmediğini nasıl bilebiliriz. Hiç haber alamamak kahredici. Kayıp olanların büyük çoğunluğunun öldürüldüğünü bilsek de ümit etmekten vazgeçemiyoruz. Abimin başına gelenlerden sonra siyasetle ilgilenmeye başladım. Suriye Muhalif ve Devrimci Güçler Ulusal Koalisyonu (SMDK) üyesiyim ve siyasi heyetin içinde çalışıyorum. Bunu halkıma karşı bir görev olarak görüyorum ve onların hakkını savunmak istiyorum.” 140 KİLO GİRDİM 40 KİLO ÇIKTIM Eski bir tutuklu olan insan hakları aktivisti Münir Elfakır da, Esad rejiminin 11 yıl boyunca bir kez bile gerçek bir af kararı çıkartmadığını belirtiyor. Elfakır şu ifadeleri kullanıyor: “Uluslararası arenaya ve medyaya kendini temize çıkartmak istediği için rejim her zaman af çıkarmadan önce hiçbir şeyle alakası olmayan yüzlerce insanı tutukluyor. Karar çıktıktan sonra onları serbest bırakıyor. Ben 2012 yılında İstanbul’da bir toplantıya katılmak için geldim ve Suriye’ye döndüm. Hemen tutuklandım ve iki yıl hapishanede kaldım. Şişman biriydim 140 kilo girdim ve 40 kiloya düştüm, neredeyse aklımı kaybedecektim. Şimdi asla dönmem, güvenmiyorum. Ürdün, Lübnan, Türkiye ve birçok ülkeden vatanlarına geri dönen insanları sınırından girer girmez tutukladılar. Af kararına inanıp gelenlerin çoğu hapishanede öldü ve toplu mezarlara gömüldü. Aileleri halen bekliyor ama asla dönmeyecekler.” İki çocuğumun başına ne geldi bilmiyorum Melek Ouda’nın iki çocuğu hapiste ve onlardan yıllardır haber alamıyor. Şam’dan 2017 senesinde ayrılmak zorunda kalan Ouda, yaşadıklarını şu sözlerle özetliyor: “Büyük oğlum Muhammed henüz 19 yaşında iken 2011 yılında, kardeşi Mahir 15 yaşında lise öğrencisiyken 2012 yılında tutuklandı. Muhammed’e ateş açıldığını duydum ama haber alamadım. Mahir’i 2014 senesinde son kez gördüm ve nerede bilmiyorum. Beni de tutukladılar ve 15 ay kaldım. Mübadele ile çıkarıldım. Kardeşimi öldürdüler, bir kardeşim halen hapiste ve onunla ilgili de bir şey bilmiyorum. Ülkeme ancak Esed rejimi gittiğinde dönebilir. Dönersem yine tutuklanacağım. Benim gibi Türkiye’de binlerce Suriyeli aile var. Çaresizce bekliyoruz.” Hücrede 5 aylık bebek İstanbul’da yaşamını sürdüren Meysa Gazziz, Hapishanede yaşadıklarını şu sözlerle anlatıyor: “Şam’da enerji bakanlığında çalışıyordum. Devrimin başlangıcında birçok insan gibi yürüyüş ve eylemlere katıldım. Beni iş yerimden aldılar. Mezze’de istihbarat birimi tarafından sorguya alındım. İşkence çeşitlerini tarif etmeye kelimeler yetmez. Hücrede beş aylık bir bebek vardı. Hayatımızı çalan bu rejime asla inanmıyorum.”

1 2 ... 8 9 10 11 12 13 14 ... 31 32