05 Mayıs Pazar 2024
2 yıl önce

Alevi dernekleri ve kanaat önderlerinden organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’e tepki

"Alevilerin masumiyetinden faydalanarak kendisini masum göstermek istiyor" Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Ercan Geçmez, Hz. Ali'nin herkesin ortak değeri olduğunu ancak Peker'in Aleviliği anladığını sanmadığını belirtti.  Alevi öğretisinden gelen kişilerin insan ayırmadığını ifade eden Geçmez, "Pantürkist olduğunu söylüyor. Oysa Alevi felsefesine göre 72 millete aynı gözle bakarsın. Hz. Ali'yi de anlamamış. Belki sığınacak bir liman arayışında ve Alevileri de etkileme çabasındalar" dedi. "Oluk oluk kan akıtacağını söyleyen biri nasıl Alevilik değerlerine sahip olabilir" diyen Geçmez, "Aleviler, bundan etkilenmez. FETÖ ve ekibi 15 Temmuz bildirisinde Alevilerin dile getirdiği söylemlere yer verdi. Oysa aynı FETÖ, Alevileri devlet kadrolarından temizlemek için elinden geleni yaptı. Peker de Alevilerin masumiyetinden faydalanarak kendini masum bir adam olarak göstermek istiyor" diye konuştu. "Adalete ihtiyacı olanın aklına Alevi felsefesi, Hz. Ali geliyor" Alevi Düşünce Ocağı Başkanı Doğan Bermek de Peker'in konuşmalarına tepki gösterdi.  Bermek şunları söyledi: Aleviler olarak hayretle bakıyoruz olan bitene. Adalet herkese lazım oluyor. Demek şimdi Sedat Peker'e lazım olduğu zaman geldi. Adalete ihtiyacı olanın da aklına Alevi felsefesi, Hz. Ali geliyor. Çünkü Hz. Ali, adaletin simgesidir. Başları sıkıştıklarında dillerinden Allah, Muhammed, Ali düşmüyor. Çok karşılaştığımız bir durum. O bu şeyleri kullanmaya devam edebilir. Kendisi de hak yemiş karakolda adam dövmüş, kanlarıyla duş alacağım demiş. Bu kişinin Alevilerle, Alevilikle ne ilgisi olabilir? Aleviler'de karşılığı olmaz. Şimdi de Peker, Alevi simgelerini kullanarak Alevilerin masumiyetinden faydalanarak kendisini masum bir adam olarak göstermek istiyor olabilir. "Aleviliği bu işe bulaştırmaya kalkmasın" Alevi Kültür Dernekleri Başkanı Remzi Akbulut ise Peker'in açıklamalarıyla gündeme gelen tartışmaların ardından 7 Alevi kurum yöneticisine mektup yazarak "temiz toplum" çağrısı yapma teklifinde bulunduğunu, destekleyenler olduğu gibi "Böyle bir açıklama yapmış olursak önemsemiş oluruz" diyenlerin de olduğunu söyledi. Akbulut, Peker'in açıklamalarının iki yönü olabileceğini iddia ederek şu iddialarda bulundu: Birinci olarak Alevileri bu tür yapılarla bağlantı içinde gösterme çabası olabilir. İkinci olarak arkalarında Alevilerin de olduğu intibası vererek kendilerini güçlü gösterme gayreti olabilir. Alevilerin ne mafyayla, ne derin devletle, ne FETÖ’yle ilişkisi olmaz. Aleviliği bu işe bulaştırmaya kalkmasın." "Alevi gençleri, bir yerlere çekmeyi amaçlayan operasyon olabilir" İstanbul'da bulunan Erenler Cemevi'nin Başkanı Yavuz Selçuk da Peker'in açıklamalarıyla ilgili olarak "Alevilerle ilgili Alevileri farklı gösterme, algılar yaratma çabaları var. Bence bu da algı yaratma çabalarından biri. Alevi gençleri bir yerlere çekmeyi amaçlayan bir operasyon olabilir" ifadelerini kullandı:  "Bu tür çıkışların ve dini sembollerin kullanılmasının Aleviler'de etkisi olur mu?" sorusuna Selçuk şu cevabı vererek sözlerini tamamladı: Biz kimseye cemevine gelme diyemeyiz. Ama Alevi toplumundan hiç kimsenin de bu tür insanlara yol açma hakkı yok. Bu tür açıklamaların Alevi toplumunda kitle olarak karşılığı olmaz.

2 yıl önce

Babasını işyerine, hediyeler için göndermiş!

DW Türkçe’ye açıklamalarda bulunan eski AA muhabir Musab Turan, “Görüntülerde babamın elindekiler, bana gönderilmiş olan kargo sadece. PR ajanslarından gelen hediyeler gibi şeyler. Babamın o gün daha önceden ajansa gidip kargolarımı almış olması tamamen tesadüf. O gün babam hazır o tarafa geçerken 'Ben evden çalıştığım için gidemiyorum, sen giderken alabilir misin?' dedim. Güvenlik görevlisi de ofisten alıp indirdi, babama verdi. Bu kadar basit aslında. Benim not defterlerim, kendi özel eşyalarım ajanstaki çekmecemde duruyor. 1,5 yıldır evden çalıştığımız için gitmiyoruz da ajansa. Belki de benim çekmecelerdeki özel eşyalarımı da boşaltmışlardır. "Bak işte tamamen terk edilmiş" gibi göstermek için. Birileri bana kötülük yapmak istiyorsa, bunu da yapmış olabilirler diye endişelerim var” açıklamasında bulundu. Turan babası Ali Seydi Turan’ın kurucusu olduğunu öne sürdüğü AK Parti Sultanbeyi İlçe Teşkilatında 2010-2012 yılları arasında Yönetim Kurulu üyesi olarak görev yaptığını 2012 yılında Anadolu Ajansı’na girdiğini söyledi. Öte yandan Turan, çektiği videoyu sosyal medya hesabından paylaşarak kendisine destek veren Sedat Peker’e de teşekkür etti.

2 yıl önce

Cumhurbaşkanı Erdoğan NATO’ya video mesaj gönderdi

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşması şöyle:  "Dünyanın asimetrik tehditlerle yüzleştiği sancılı bir dönemde düzenlenen sempozyumun tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Teknolojik gelişmeler, demografik baskılar, iklim değişikliği, terör, düzensiz göç ve koronavirüs salgını yeni sınamaları beraberinde getiriyor. Bu durum zorunlu olarak güvenlik ve istikrara dair bakışımızı da etkilemekte, bu konuları bütüncül bir vizyonla ele almamızı zorlamaktadır. Türkiye bu anlayışla bölgesinde ve ötesinde güvenilir bir müttefik olarak üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmektedir. Sahadaki sorunların özellikle çözümünde inisiyatif alan, insani boyutu öne çıkaran, yapıcı ve aktif bir siyaset uyguluyoruz. Irak'tan Afganistan'a, Kafkaslar'dan Balkanlar'a, Karadeniz'den Akdeniz'e Afrika'ya kadar istikrarın tesisine yönelik tüm girişimlere öncülük ediyor, katkı sağlıyoruz.   Komşularımızla ilişkilerimizde uluslararası hukuka, adalet ve hakkaniyete, karşılıklı hak ve çıkarlara saygıyı gözetiyoruz. Komşumuz ve müttefikimiz Yunanistan ile aramızdaki diyalog kanallarının canlandırılmasının ikili meselelerin çözümünün bölgemizin özellikle istikrar ve refahına da hizmet ettiğine inanıyorum. Günümüzde istikrarın tesisinin önündeki en büyük engellerden biri terördür. Türkiye NATO başta olmak üzere ilgili tüm uluslararası platformlarda terörle mücadelede ilk safta yer almaktadır. PKK/PYD'den DEAŞ ve FETÖ'ye kadar birçok terör örgütü ile sınırlarımız içinde ve dışında yoğun bir mücadelenin içindeyiz. DEAŞ'la göğüs göğüse çarpışan ve bu uğurda gencecik evlatlarını şehit veren tek NATO müttefikiyiz. Sınır ötesi operasyonlarımızda 4 bine yakın DEAŞ'lı teröristi etkisiz hale getirdik. Terörün her türlüsüne karşı yürüttüğümüz mücadelede maalesef müttefik ve ortaklarımızdan beklediğimiz destek ve dayanışmayı göremedik. Suriye, Irak ve Türkiye'de eli Müslümanların kanına bulaşmış terör örgütü elebaşlarının meşru bir aktör gibi en üst seviyede muhatap alındığına, desteklendiğine şahit olduk. Unutulmamalıdır ki Türkiye'nin sınırları aynı zamanda NATO'nun sınırlarıdır. Bu bakımdan sadece kendi milli menfaatlerimiz için değil, transatlantik coğrafyasının güvenlik ve istikrarının temini için de önemli bir sorumluluk üstelendiğimizi biliyoruz. Adımları bu bilinçle atıyoruz. Türkiye NATO harekat ve misyonlarına en çok katkı sağlayan ilk 5 ortak bütçeye en fazla katkı veren ilk 8 müttefik arasında yer alıyor. Çok yüksek hazırlık seviyeli müşterek görev kuvvetinin komutası da bu sene Türkiye'dedir.   İttifakın en büyük ikinci ordusuna sahip olan Türkiye NATO'nun güncel tehdit ve imtihanlara karşı adaptasyonu için aktif rol oynamaktadır. Hazırlıklı olabilmek bakımından müttefikler olarak atacağımız adımlar kadar ortaklarımızın kapasite geliştirmelerine yapacağı katkılar da önemlidir.  Türkiye, dinamik ekonomisi, güçlü savunma sanayii, ilkeli dış politikası ve müttefikleri ile iş birliği içinde küresel barış, refah ve istikrarını özellikle bunu geliştirmeyi sürdürecektir. 

2 yıl önce

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik: Diyarbakır Anneleri'ne buradan selamlarımızı gönderiyoruz

Ömer Çelik'in konuşmasından satır başları şöyle; DİYARBAKIR ANNELERİ Diyarbakır Anneleri'ne buradan selamlarımızı gönderiyoruz. Cumhurbaşkanımızın kendileriyle buluştuğunda söylediği gibi onların acıları, bizim acıları. Sayın Cumhurbaşkanımızın Diyarbakır ziyareti son derece olumlu geçti. Diyarbakır Anneleri'yle buluşması son derece tarihi bir buluşma. Burada verdiği mesajlar içerisinde bizim siyasetimiz açısından hem vatandaşlarımızın kültürel zenginliklerini yok sayan inkâr politikalarına karşı olduğumuzu, bunun için verdiğimiz mücadelenin gücünü, Türkiye'nin bütün vatandaşlarının birinci sınıf, eşit vatandaş muamelesi görme yönünde yaptığımız mücadeleler konusunda verdiği mesajlar önemli. İnkar politikasına karşı olduğumuz gibi bunun öbür yüzünü oluşturan terör politikasına ve teröre karşı verdiğimiz mücadele de son derece güçlü. Hem inkar hem terör siyasetine aynı anda güçlü şekilde karşı durarak hem demokratik standartlarımızı artırmayı hem de hizmet siyasetimizi Türkiye'nin her yerine ulaştırmaya devam edeceğiz. Bugün MYK'da en kapsamlı şekilde vakit ayırdığımız konu çevre konularını ele aldığımız gündem maddesi oluşturdu. Derli toplu şekilde çevre siyasetiyle bütün ilkelerimizin ele alındığı çok güçlü bir çerçeve sundu Çiğdem hanım. İklim değişikliğiyle mücadele konusunda şöyle bir hazırlığı var partimizin. Sadece doğanın zedelenmesi, yıpranmasına yönelik faaliyetlere değil, aynı zamanda çevrenin, doğanın kuvvetlendirilmesine hazırladıkları stratejileri bizlerle paylaştı. Şehirlerdeki çevre siyasetiyle ilgili attığımız adımlar konusunda vatandaşımızın daha çok bilgilendirilmesi söz konusu olacak. Burada enerji başlığı, endüstri başlığı önemli. Ormancılık konusunda neler yaptığımız önemli. Emine Erdoğan hanımefendinin liderliğinde yapılan sıfır atık projesi... Tüm bunlar MYK'mızda ele alındı. Daha yaşanabilir şehirler için bir çevre siyasetinin harekete geçirilmesi konusunda medeni şehir kavramının daha vurgulu hale getirilmesi, hem siyasetimizin parçası olarak hayata geçirilmesi, hem bu konudaki bilincin artırılması... Marmara'daki müsilajın temizlenmesiyle ilgili son derece güzel haberler alıyoruz. Son 5 gündür Marmara Denizi yüzeyinde müsilaj görülmedi. Bu tabii ki sevindirici ama bizi rehavete sevk etmemeli. Bakanlığımızın çalışmalarıyla 11 metreküpe yakın müsilaj temizlendi. Çalışmalar güçlü şekilde devam edecek. 15 TEMMUZ YILDÖNÜMÜ Cumhurbaşkanımızın liderliğinde topyekün direnişine şahit olduk 15 Temmuz çerçevesinde. Bu darbe girişiminin faillerin yakalanmasına yönelik süreci daha da güçlü şekilde sürdürüyoruz. Sayın Cumhurbaşkanımız yarın 15 Temmuz'da 15 Temmuz Anıtı'ndaki anma törenine katılacak TBMM'de. 3 binin üzerinde program yurtiçinde ve yurtdışında yapılmak üzere İletişim Başkanlığımızca koordine ediliyor. Yurtiçinde ve yurtdışında gerçekleştirilecek toplam program sayısı 3 bin 876'dır. İlk defa tarihimizde o gün CUmhurbaşkanımız çağrısıyla sokaklara dökülerek bu alçak darbe girişimine karşı topyekûn bir mücadele ortaya koydu. En az DEAŞ kadar sapkın bir ruha sahip olan bir FETÖ... DEAŞ'a ses çıkaranların FETÖ'yü himayet etmelerinin anlamı yoktur. Terör örgütleri konusundaki bu çifte standardın altını çizmek isterim. Taraflara itidal tavsiye ediyoruz gibisinden son derece sığ açıklamalar yapıldı o gün. Vatandaşlarımızı şehit eden, demokrasimizi tehdit eden bu saldırı karşısında bu saldırıyı gerçekleştirenlerle meşru haklarını savunan vatandaşlarımızı aynı kefeye koyarak böyle bir söylemde bulunmak bu saldırıyı yapanları cesaretlendirmekten başka işe yaramaz.

2 yıl önce

Yeni Şafak: “Suriyelileri evlerine göndereceğiz” diyen Kemal Kılıçdaroğlu, mülteci düşmanlığını partisinin temel hedefi haline getirdi

Periyodik aralıklarla ısıtılan “Suriyeliler” konusu yine gündemde. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 1945 yılında Türkiye’ye sığınan Azerbaycan Türklerini kurşuna dizmesi için Sovyetler Birliği’ne teslim eden partisinin tarihi kodlarıyla tartışmaya katıldı. “Avrupalılar bana söz verdi. Suriyelileri ülkelerine göndereceğiz” diyen Kılıçdaroğlu, 3,5 milyon Suriyeliyi Esed rejmine teslim etse de milli güvenlik sorunu olarak gördüğü muhacirleri söküp atması imkansız. Çünkü Anadolu Suriyelilerden önce de milyonlarca mazlumun sığınağı oldu. KIRIM’IN YARISI ANADOLU’DA Arap’ından Çerkes’ine, Boşnak’ından Rus’una kadan birçok milletten milyonlarca insan Anadolu’yu vatan bildi. Anadolu’ya ilk büyük göç 1783’te Kırım’ın Rusya’nın eline geçmesiyle başladı. 1770’lerden itibaren Kırım’dan Osmanlı topraklarına doğru dalgalar halinde başlayan Kırım Tatar göçü 1920’lere kadar devam etti. 1783-1922 arasında Anadolu’nun da içinde olduğu Osmanlı topraklarına göç eden Kırım Tatarlarının sayısı 1 milyon 800 bine ulaştı. Hatta Osmanlı topraklarına sığınan Tatarların sayısının Kırım’da kalanlardan fazla olduğu belirtiliyor. 2,5 MİLYON ÇERKES GELDİ Aynı tarihlerde ikinci büyük göç dalgasına Çerkesler imza attı. Osmanlı’nın Çerkes bölgelerini kaybetmesinin ardından Anadolu’ya 1. Dünya Savaşı’na kadar 2,5 milyon Çerkes göçtü. Gemilerle, sandallarla çıktıkları Karadeniz’de en az 500 bin kayıp vererek Anadolu’ya ulaşan Çerkesler, bugün hala yaşadıkları Ordu, Samsun, Tokat, Balıkesir, Amasya, Sinop, Yozgat, Düzce, Sakarya ve Kocaeli’ye yerleştirilmişti. Anadolu’yu yurt tutanlar arasında Gürcüler de var. Osmanlı-Rus Savaşı’ndan sonra başlayıp 1930’lara kadar süren göçle gelen 1 milyon Gürcü 14 ayrı şehre yerleşti. RUSLAR BİLE TÜRKİYE’YE GÖÇ ETTİ Bugün sadece işin uzmanları ve meraklıları tarafından bilinse de bu topraklar kitlesel Rus göçlerine de sahne oldu. 1917 yılında Bolşeviklerin darbe yapmasının ardından Çarlık yandaşları soluğu İstanbul’da aldı. 2 yılda 150-200 bin civarında Rus göç etti. Bu Rusların önemli bir bölümü daha sonra Balkan ülkelerine göçse de hala Türkiye’de yaşayan aileler var. Anadolu’ya Arap göçü ise İslam’ın yayılışı ve Osmanlı devrindeki savaşlardan sonra geri dönmeyip burada kalanlarla başladı. Baskı gören Araplardan bir kısmı Tarsus ve Adana çevresine yerleşmişti. Şerif Hüseyin’in 1916’da başlattığı Arap isyanı neticesinde Irak, Hicaz ve Suriye çevresinden 5 bin aile Batı ve iç Anadolu’ya yerleştirildi. Boraltan’ın utancı CHP’ye yeter İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda yaşanan Boraltan Köprüsü faciası, detayları fazla bilinmeyen bir olay. 1945’te Sovyetler Birliği’nin başındaki Josef Stalin, Ankara’daki büyükelçisi aracılığıyla Türkiye’ye sığınan 145 Azerbaycan Türkü’nün iadesini istedi. Dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, CHP hükümetinin de kararıyla Türkiye’ye sığınan 145 kişinin teslim edilmesi için Aras Nehri kenarındaki sınır karakoluna telgraf çekip iadenin gerçekleştirilmesini istedi. Buna inanamayan karakol komutanı gelen emri defalarca teyit ettirdi. Durumu anlayan Azerbaycan Türkleri, “Bizi teslim etmeyin, bizi burada siz kurşuna dizin, kendi toprağımızda, bayrağımızın altında bizi öldürün” dese de karakol komutanı çaresizce bu insanları teslim etti. Boraltan Köprüsü’nü geçen Azerbaycan Türkleri, sınırın hemen karşısında Türk askerlerinin gözleri önünde, elleri bağlı vaziyette infaz edildi. Türkiye, CHP’nin neden olduğu Boraltan katliamının utancını uzun süre üstünden atamadı. Selanik göçüyle 384 bin kişi geldi Anadolu’ya göç hareketleri Cumhuriyet’in ilanından sonra da sürdü. 1923’ten 1997’ye kadar Türkiye’ye 1,6 milyondan fazla göçmen geldi. Cumhuriyet’ten sonra ilk göç hareketi Yunanistan’dan oldu. Lozan Antlaşması’nın mübadele maddelerine dayalı olarak 1922-38 arası 384 bin kişi Türkiye’ye göçtü. Bu kitlesel hareket halk arasında “Selanik göçü” olarak adlandırıldı. Makedonya’dan ilk göç 1924’te ülkedeki Türklerin Anadolu’ya göçü ile başladı. İkinci dalga 1936’da, üçüncü ise Türkiye-Yugoslavya arasında serbest göç anlaşması imzalandıktan sonra 1953’te gerçekleşti. Yugoslavya’dan da 305 bin kişi Cumhuriyet devrinde Türkiye’ye göç etti. Bulgaristan’dan Türkiye’ye büyük kitlesel göç dalgaları yaşandı. 1989’a kadar 800 bin kişi dört dalga halinde Anadolu’ya geldi. Romanya’dan Türkiye’ye 1923-1949 arasında 79 bin kişi iskanlı göçmen, 43 bin kişi serbest göçmen olarak geldi. Balkanlardan 1923-45 arasında toplam 800 bin kişi Türkiye’ye göç ettirildi. SAVAŞ KİTLELERİ TETİKLEDİ 1979’da yaşanan devrim sonrası İran’dan Türkiye’ye 1 milyona yakın insan göç etti. 1980’li yılların başında gerçekleşen Afgan göçünün oluşumunda Sovyet-Afgan savaşı önemli role sahip. 1982’de Sovyetler’in Afganistan’ı işgal etmesiyle başlayan savaş nedeniyle, o bölgedeki birçok Türk kökenli insan Türkiye’ye geldi. Bunların arasında Özbekler kadar Uygurlar, Kazaklar ve Kırgızlar da bulunmaktadır. 1950’de bağımsız devlet olan Doğu Türkistan Cumhuriyeti vatandaşları Çin işgaline uğradığında Türkiye’ye geldi. 2. Dünya Savaşı’nda Nazi birlikleri ile savaşa katılan Doğu lejyonlarından bazıları da Türkiye’ye yerleşti. Kazak, Kırgız, Özbek, Türkmen, Balkar, Karakalpak, Karaçay, Azeri, Çeçen, İnguş, Dağıstan gibi Müslümanlardan bir kısmı Anadolu’yu yeni yurt olarak seçti. Irak’ta 1988’deki Halepçe katliamı sonrası 51 bin, 1991’deki Körfez savaşında 467 bin kişi Türkiye’ye göç etti. Suriye’den 1945, 1951, 1953 ve 1967 yıllarında toplu göçler oldu. İskenderun, Kırıkhan ve Adana’ya yerleştirildiler. 2011’de başlayan Suriye iç savaşı sonucunda Ocak 2021 itibariyle Türkiye’ye gelen Suriyelilerin sayısı da 3,6 milyona ulaştı. Türkiye’de ikamet eden göçmen ve mültecilerin sayısı şu an 3,9 milyon. Semtlere adları verildi Avusturya-Macaristan İmparatorluğu Bosna’yı işgal ettikten sonra 1918’e kadar Bosna’dan Türkiye’ye 4 büyük göç dalgası oldu. İlki 1878’de işgalden hemen sonra, ikincisi 1882 yılında, üçüncü göç dalgası ise “Dzabic hareketiyle” 1900 yılında yaşandı. 1992-1998 yılları arasında Bosna’dan 20 bin, 1999 yılında Kosova’da meydana gelen olaylar sonrasında 17 bin, 2001 yılında Makedonya’dan 10 bin kişi Türkiye’ye sığındı. Arnavutlar ise ilk olarak Fatih Sultan Mehmet devrinde İstanbul’a getirilip Arnavutköy’e yerleştirildi. Balkanların kaybından sonra gelenlerle beraber günümüz Türkiye’sinde yüzbinlerce Arnavut’un yaşadığı tahmin ediliyor. Polonya’nın Rus topraklarına katıldığı 1830 yılından sonra göç eden 10 bin kişiden bir kısmı Osmanlı Devleti’ne geldi ve bu muhacirler İstanbul Polonezköy’de yerleşim birimini kurdu.

2 yıl önce

Antalya Belediye Başkanı Muhittin Böcek uçak ve helikopterlerin söndürme çalışmaları sürerken 'insanlar yanıyor uçak gönderin' videosu çekti

Öte yandan, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Antalya Büyükşehir Belediyesi Başkanı CHP'li Muhittin Böcek'in "İnsanlar yanıyor" açıklamasına tepki gösterdi. Bakan Çavuşoğlu, "Muhittin Bey'e hiç yakışmadı. Sitemimi de kendisine arayıp ilettim. Türkiye'yi panikletmesi doğru olmadı." dedi.

2 yıl önce

Yunanistan’da orman yangınları kontrol altına alınamıyor; Almanya, itfaiye ekibi gönderdi

Avrupa Birliği’nin yaptığı çağrı üzerine son olarak Almanya bu ülkeye pazar günü 19 itfaiye aracı ve 56 itfaiye eri gönderdi. İçerisinde başkent Atina’nın yer aldığı Attika bölgesinin kuzey kesimleri ve Eğriboz Yarımadası ile Mora Yarımadası'ndaki yangınlar yer yer yeniden alevlenirken; ülke genelindeki yangınlarda en az 500 bin dönümlük ormanlık alan ve tarım arazisiyle yüzlerce ev ve iş yeri kül oldu, çok sayıda araç kullanılamaz hale geldi. Eğriboz ve Mora’da kontrol altına alınamayan yangılar nedeniyle yüzlerce köy ve yerleşim birimi boşaltıldı, enerji nakil hatlarındaki hasar nedeniyle elektrik verilemeyen birçok bölgede iletişim sorunları yaşandı. Yüzlerce kişi gece, feribot ve teknelerle tahliye edildi Eğriboz’un kuzeyinde 6 gündür devam eden yangının yoğun yerleşim birimlerinin bulunduğu Mantudi ve İstiea bölgelerine yaklaşması üzerine evlerini terk ederek Ayos Nikolas sahilinde toplanan çoğu kadın, çocuk ve yaşlılardan oluşan yüzlerce kişi, gece saatlerinde feribot ve teknelerle tahliye edildi. Yangın bölgelerinden uzaklaştırılanlar, güvenli bölgelerdeki otellere ve belediyelere ait tesislere yerleştirildi, bir bölümü ise yolcu gemileriyle İskados Adası'na (Skiathos) sevk edildi. "Acil yardım" çağrısı Yunan basınındaki haberlerde, evlerini terk etmeyen bazı vatandaşların ise alevlerin sardığı köylerinde kalarak kendi imkanlarıyla yangına müdahale etmeye çalıştığı aktarıldı. İstiea bölgesindeki yerleşim birimlerinden televizyonlardaki canlı yayınlara bağlananlar, evlerinin yandığını belirterek yetkililere "acil yardım" çağrısında bulundu. Kıyı şeridinde mahsur kalan 2 binden fazla kişi kurtarıldı Yunan Sahil Güvenlik Sözcüsü Nikos Kokkalas, Eğriboz’da 6 gündür devam eden yangınlarda kıyı şeridinde mahsur kalan 2 binin üzerinde kişinin sahil güvenlik ekiplerince kurtarıldığını aktardı. Eğriboz Otelciler Birliği Başkanı Miltos Helmis, yangın nedeniyle turistlerin Eğriboz’u terk ettiğini, çok sayıda rezervasyonun da iptal edildiğini belirtti. Mora’nın İlia ve Messinia bölgelerindeki yangınların ise tüm çabalara rağmen yayılmaya devam ettiği, yangının tehdit ettiği en az 12 köyün boşaltıldığı kaydedildi. İtfaiye yetkilileri, İlia ilinde birçok noktada yeniden alevlenen yangının Nemuto bölgesinde yoğunlaştığını, alevlerin Antik Olimpia kentine ulaşmasını engellemek için karadan ve havadan müdahale edildiğini söyledi. En büyük yangınlar Attiki, Mora ve Eğriboz'da Başkent Atina’ya 20 kilometre uzaklıktaki Varipombi bölgesindeki yangının ise büyük ölçüde kontrol altına alınmasına rağmen yer yer yeniden alevlenmeler yaşandığı, tedbir amaçlı olarak bölgede konuşlandırılan çok sayıda itfaiye ekiplerince soğutma çalışmaları yapıldığı bildirildi. Yunanistan Sivil Savunma ve Kriz Yönetimi Bakan Yardımcısı Nikos Hardalia, ülke genelinde 55’ten fazla yangınla mücadele edildiği, en büyüklerinin Attiki, Mora ve Eğriboz’da bulunduğu bilgisini verdi. Ülkedeki tüm itfaiye güçlerinin bütün imkanlarıyla görev başında olduğunu vurgulayan Hardalias, yangınları söndürme çalışmalarında çeşitli Avrupa ülkelerinin yanı sıra Mısır, Kuveyt ve Katar’dan gelen itfaiyecilerin de yer aldığını aktardı. Almanya’dan Yunanistan’a yardım Bu arada Avrupa Birliği’nde yapılan çağrı üzerine Almanya, bu ülkeye 19 itfaiye aracı ve 56 itfaiye eri gönderdi. Associated Press, Bonn, Koenigswinter ve Leverkusen kentlerinden yola çıkan yangın söndürme ekiplerinin kara ve deniz yollarıyla Yunanistan’a en kısa zamanda intikal etmek için seferber olduğunu duyurdu. Bu arada ulusal ve uluslararası afetlerde yardım faaliyetleri yürüten Alman Teknik Yardım Kurumu'nun (THW) yine yangın söndürme çalışmalarına destek vermek için Yunanistan'a göndermek üzere yardım ekipleri hazırladığı açıklandı. Ukrayna ve komşu Romanya daha önce başkent Atina’daki yangını söndürmek için ekipler göndermişti. "İklim krizi karşımızda" Yunanistan Deprem Planlama ve Korunma Kurumu Başkanı Efthimis Lekkas, Yunan özel Sky televizyonuna açıklamalarda bulundu. Ülkede son günlerde birçok noktada çıkan orman yangınların büyük bir doğa felaketine neden olduğunu dile getiren Lekkas, son 10 günde en az 500 bin dönüm ormanlık arazi ve tarım alanının kül olduğunu belirtti. Lekkas, Akdeniz bölgesinde son yıllarda etkili olan aşırı sıcaklar ve sert rüzgarlar sebebiyle ağustosun bir "kabus" ayı olacağını ifade ederek, "Sonraki gün çok fazla zor olacak. İklim krizi karşımızda." dedi.

2 yıl önce

Aykırı’nın “Görüntüler Antalya Alanya'dan... Taliban'dan kaçarak Türkiye'ye sığınan 2 şahıs, özel plajda Afganistan bayrağını böyle göndere çekti” yalanı

Aykırı.com’un Twitter hesabından yayınlanan bir videoda iddiaya göre Antalya’nın Alanya ilçesindeki özel bir plajda çekilen görüntülerde Afgan uyruklu olduğu söylenen iki çocuğun bayrağı göndere çektiği görülüyor. CHP’ye yakınlığıyla bilinen Aykırı’dan servis edilen haberde şu ifadeler kullanıldı: “Görüntüler Antalya Alanya’dan… Taliban’dan kaçarak Türkiye’ye sığınan 2 şahıs, özel plajda Afganistan bayrağını böyle göndere çekti.” Ancak videoyu yayınlayan Muhammed Hanzade isimli TikTok kullanıcısının yayınladığı önceki videoda söz konusu plajda birçok ülkeden bayrakların olduğu görülüyor ve bölgenin Antalya olmadığı anlaşılıyor.

1 2 3 4 5 6 7 8 ... 31 32