08 Mayıs Çarşamba 2024
4 yıl önce

İngiliz basınından Türkiye'nin ekipman üretimine övgü

cnn, bbc, türkiye, övgü, koronavirüs, ekipman, sokağa çıkma yasağı, tedbir

3 yıl önce

Rusya Devlet Başkanı Putin'den Başkan Erdoğan'a övgü: Baskılara rağmen bağımsız dış politika izliyor

Türkiye, rusya, cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan, rusya devlet başkanı vladimir putin, fransa, doğu akdeniz, Türkakım projesi, s-400

3 yıl önce

Jan Egeland'dan mülteciler konusunda Türkiye'ye övgü dolu sözler: Avrupalı liderler örnek almalı

Eski Birleşmiş Milletler Suriye özel danışmanı ve Norveç Mülteci Konseyi Genel Sekreteri Jan Egeland, 'mülteci'ler konusunda Türkiye'ye övgü dolu sözler sarf etti

3 yıl önce

Yunanistan'dan Kılıçdaroğlu'na övgü: Muhalefet lideri "Libya'ya giden Türk gemisinin aranması haklıydı" dedi

Libya’ya giden Türk gemisinin hukuk dışı bir şekilde aranması olayında Türkiye’yi suçlayan CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Yunanistan medyasında manşet oldu. Greek City Times, Kılıçdaroğlu’nun açıklamasını "Türk muhalefeti: Yunan komutan Libya'ya giden Türk gemisini aramakta haklıydı" ifadeleriyle okuyucusuyla paylaştı

3 yıl önce

Alman medyasından Türkiye'ye aşılama övgüsü: Karmaşadan eser yok

“Şaşırtıcı derecede basit” Türkiye’nin kampanyasındaki pratik ve basit çözümü Alman medyasını etkiledi. Haberde "Randevular ve organizasyon Türkiye'de çoğunlukla sorunsuz işliyor. Şaşırtıcı derecede basit. Türk aşı yardım hattından önce bir elektronik mesaj alacaksınız: Kimlik numaranızı hazır bulundurmalısınız. Ayrıca uygulama üzerinden de randevu alınabileceği belirtiliyor” denildi. Haberde aşı kampanyasına başvuran ve kolaylıkla randevu alıp aşı olan örneklere yer verildi. 87 yaşında aşı olan bir Türk’ün "Aşının nasıl çalıştığını veya hangi yan etkilerin ortaya çıktığını bilmediğimiz için önce istemedim. Ama şimdi herkes yavaş yavaş aşı oluyor, ben de bu yüzden yaptım” sözleri haberde öne çıkarıldı. Aşıların ücretsiz olduğunun altı çizilirken aşı olanların memnuniyeti aktarıldı ve sürecin sorunsuz işlemesine dikkat çekildi.

3 yıl önce

Akşener’den İmamoğlu ve Buldan’ın birlikte fidan dikmesine övgü

Meral Akşener, "Ekrem İmamoğlu'nun Pervin Buldan Hanım ile ağaç dikmesine yönelik bizim partimizden herhangi bir incitici cümle çıkmadı" dedi.

2 yıl önce

Yalçın Akdoğan’dan Süleyman Soylu’ya övgü

Sedat Peker’in hedefine aldığı isimlerden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya destekler gelmeye devam ediyor. Son olarak Eski Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Bakan Soylu’ya destek niteliğinde bir yazı kaleme aldı. İşte Yalçın Akdoğan’ın bugünkü yazısı: Siyasi kutuplaşma ‘ya sev ya nefret et’ şeklinde çok yanlış bir tutum üretiyor. Oysa hayatın hiçbir alanı siyah beyaz değildir. Hele konu insan ise hiç değildir. İnsanları indirgemeci ve toptancı yargılarla tanımlamak haksızlığa ve adaletsizliğe sebep olur. Herkesin iyi tarafları, başarıları, meziyetleri veya eksik tarafları vardır. Önemli olan toplamda insanların ne olduğudur. Cumhurbaşkanımız Erdoğan’a karşı üretilmeye çalışılan kin ve nefret dalgası toplum vicdanında ters teptiği için siyasi konumu güçlü şekilde devam ediyor. “Haksız yüklenmeler, adalet duygusuna çarpıp buharlaşıyor” 19 yılda girdiği tüm seçimleri kazanarak iktidarını koruyabilmek ortada büyük başarılar olduğunu, milletle güçlü bir gönül bağı kurulduğunu gösterir. Muhalefet, eleştiri yapmakla saldırmayı ve suçlamayı karıştırdığı için veya hiçbir başarıyı kabullenmek istemediği için inandırıcılık kazanamıyor. Haksız yüklenmeler adalet duygusuna çarpıp buharlaşıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’ya yönelik siyasi tutumlar da adalet ve hakkaniyet ölçüsünü kaybettiği için anlamsız kalıyor. Milletin vicdanı hassas bir terazi gibidir, insanları münferit hadiseler veya siyasi sataşmalarla değil, toplam değeriyle ölçer. Soylu, AK Parti iktidarının politikalarını uygulayan bir siyasetçi, bunları beğenirsiniz veya beğenmezsiniz. Soylu, bir tarzı, tutumu, üslubu olan da bir siyasetçi, bunu da beğenir veya beğenmezsiniz. Ancak Soylu’nun hem bakan hem siyasetçi olarak yaptıkları, başardıkları, ortaya koydukları toptancı ve indirgemeci yaklaşımlarla ele alınmak yerine resmin bütünü açısından ele alınmalıdır. “Siyasetçileri birtakım iddia ve söylentilerle mahkum etmeye çalışmak yanlıştır” Soylu SİYASETÇİ’dir ve başarılı bir siyasetçidir. Siyasete hasbelkader bulaşan, tepeden inme gelen, oturduğu koltukla bu vasfı kazanan biri değildir. Siyasetin her kademesinde bulunmak, en alt basamakları tırmanarak yükselmek ayrı bir siyasi tecrübedir. Bu tür uzun yıllara sari siyasi yaşamların her anı mercek altında olur. Soylu TEŞKİLATÇI’dır. Bir siyasi hareketin ve örgütün parçası, sürükleyicisi, aktörü olmak insanlarla sıkı ilişki içinde olmayı gerektirir. Bu ise vefa, kadirşinaslık, sıkı ilişki, samimi diyalog ve ekip adamı olmakla mümkündür. Yol arkadaşlığına önem vermek ayrı bir meziyettir. Soylu MÜCADELECİ’dir. Devlet-memleket meselelerinde de siyasi süreçlerde de mücadele adamı olmak siyasi ikballe değil dava adamlığıyla, azim ve fedakarlıkla alakalıdır. Türkiye’de siyasete soyunmak mücadeleye soyunmaktır. Defosu olanlar ne mücadele edebilirler ne siyasette uzun soluklu olabilirler. Soylu, ÇALIŞKAN’dır. Tembel adamdan ne siyasetçi ne devlet adamı olur. Genel Merkez ve Bakanlık görevleri Soylu’nun yüksek performans ve gayretini ortaya koymuştur. Siyasetçileri bir sözle, bir olayla, bir anla tanımlamak ne kadar yanlışsa birtakım iddia ve söylentilerle mahkum etmeye çalışmak da yanlıştır. Eğer siyaset bu tür yaklaşımlara kurban edilirse veya indirgemeci yaklaşımlarla ele alınırsa siyaset kurumu bir bütün olarak kaybeder. Siyasetçileri değersizleştirme operasyonları siyaseti değerleştirir ki bunun demokrasimize bir faydası yoktur.

2 yıl önce

Cumhuriyet yazarı Barış Pehlivan organize suç örgütü elebaşı Sedat Peker’den övgüyle bahsetti

“Düşünüyorum şimdi o günleri... Cezaevindeki Peker’i nasıl hatırlıyorum?” diyen Pehlivan, şöyle yazdı: “Avukat görüşüne çıktığımızda koridorda karşılaşırdık. Normalde tutukluların birbiriyle konuşması yasaktı. Ancak tutuklu Peker olunca, gardiyanlar bir şey diyemiyordu. İnsana garip gelen ve dahası sert yüzünü bildiğim için biraz da endişelendiren bir nezaketi vardı. Her karşılaşmada, benim de aralarında olduğum tutuklulara “Bir şeye ihtiyacınız var mı” diye sorduğunu anımsıyorum. Benim yoktu. Ama birçok tutukluya bulamadıkları kitabı temin ettiğini duyardım. Koğuştaki televizyonun bir kanalında merkezi sistemden sinema filmi yayını yapılırdı. Oradaki filmlerin seçiminde Sedat Peker’in katkısının olduğu konuşulurdu hep. Bir gün koğuşun kapısı açıldı, gardiyan elinde kocaman bir Maldivler fotoğrafıyla geldi. Meğer Sedat Peker duvarlara asılsın diye tüm koğuşlara manzara posteri hediye etmişti. Cezaevinde tevatürdü, güzelliğe meraklı Yalçın Küçük’e ise dünyaca ünlü modellerin fotoğraflarını gönderdiği iddia edilirdi. Silivri’deyken Fethullahçıların Aksiyon dergisine verdiği söyleşi çok tartışıldı. “Çıkmak için pazarlık yapıyor” diye konuşuldu. Doğru muydu, bilmiyorum. Ama ceza almaktan ve Ergenekon tahliyelerine kadar içeride kalmaktan kurtulamadı. Üyelikten ceza alması ise onun profiline göre az bulundu. Öyle ya gazeteciler bile müebbetlik olmuştu.”

1 2 3 4 5 6 7